ASAYİŞ - 03 Mayıs 2018 Perşembe 20:21

FETÖ itirafçısı Yüzbaşı Burak Akın hakim karşısına çıktı

A
A
A
FETÖ itirafçısı Yüzbaşı Burak Akın hakim karşısına çıktı

Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler'in eski koruma subayı Yüzbaşı Burak Akın, "FETÖ'ye üye olmak" suçundan yargılandığı davada hakim karşısına çıktı. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından örgüt ile bağını kopardığını savunan Akın, "Bu yapıda kaldığım sürece öğrendim ki, ne yaparsan yap bu yapıdan kurtulamıyorsun. Telefonunuzu da değiştirseniz size ulaşıyorlar" dedi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak FETÖ itirafçısı olan Burak Akın ile Akın'ın itirafları doğrultusunda isimlerine ulaşılan 4 kişi hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan iddianame hazırlanmıştı. Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk celsesine tutuksuz yargılanan sanıklar Burak Akın, Fuat Söylemez, Ayşe Söylemez, Hüseyin Çetinkaya ve Mustafa Çopuroğlu katıldı. Kimlik tespitinin yapılması ve iddianamenin özetinin okunmasının ardından sanık savunmalarının alınmasına geçildi.

"Ne yaparsan yap bu yapıdan kurtulamıyorsun"

Akın, daha önce savcılıkta verdiği ifadelerini kabul ettiğini belirterek, 1996 tarihinde ortaokul üçüncü sınıftayken FETÖ ile tanıştığını söyledi. Ücretsiz ders çalıştırma bahanesiyle ismini Ali olarak bildiği bir kişi sayesinde yapı içerisine girdiğini, askeri okuldan mezun olup görev yaptığı dönemlerde FETÖ ile irtibatının kopmadığını anlatan Akın, her dönemde farklı kişilerin kendisiyle ilgilendiğini kaydetti. Akın, mezun olduktan sonra isteyerek özel kuvvetlere girdiğini ve görev yaptığı farklı yerlerde örgütün kendisiyle irtibata geçtiğini söyledi. Bu dönemde FETÖ ile irtibatını koparmak istediğini, zaman zaman kendisiyle ilgilenen sivil imamlarla tartıştığını belirten Akın, "Ancak beni mesleğimle tehdit ettiler. Mesleğimi kaybetme korkusu ile devam ettim. Bu yapıda kaldığım sürece öğrendim ki, ne yaparsan yap bu yapıdan kurtulamıyorsun. Telefonunuzu da değiştirseniz size ulaşıyorlar. Özel kuvvetlerde çalıştığım dönemde çok sevdiğim bu görevden alınma korkusu ile devam ettim" dedi.

"Üstü kapalı mesleğimi kaybetme ile tehdit ettiler"

Eşiyle nişanlı olduğu dönemde örgütün eşinden ayrılması noktasında kendisini uyardığını anlatan Akın, "Nişanlım bu yapıdan değildi ve onunla görüşmemem gerektiğini, örgüt içinden biri ile evlenmemi istediler. Ben bunu kabul etmedim ve örgütten uzaklaşmaya başladım. Beni bu dönemde de üstü kapalı mesleğimi kaybetme ile tehdit ettiler" dedi.

Darbe girişiminden sonra FETÖ ile bağını kopardığını öne süren Akın, "Bilerek ve isteyerek terör örgütü içinde bulunmadım. Tamamen dini duygularla ve bize yardım ettikleri için bulundum. Ancak 15 Temmuz'da gerçek yüzlerini gördüm. Darbe girişiminden sonra benimle tekrardan irtibata geçmeye çalıştılar. Ama ben onlarla bir işimin olmadığını söyleyerek bir daha beni aramamaları istedim" ifadelerini kullandı.

"Hala ortaya çıkmayan iletişim yöntemleri vardır"

Mahkeme Başkanı Sebahattin Sarıdoğan, Akın'a, "Peki TSK içinde halen FETÖ ile irtibatlı kişiler var mı? Senin bildiğin isimler var mı?" şeklinde soru yöneltti. Akın, daha önceden bildiği isimleri ilgili mercilere verdiğini anımsatarak, "TSK içinde bu yapıdan kişiler çıkmaya devam edecektir. Ama benim şu an bildiğim bir kişi yok. Bu örgütün kullandığı ve hala ortaya çıkmayan iletişim yöntemleri vardır. Benim söyleyeceğim tek şey; samimi itirafçılığın teşvik edilmesidir. Bu sayede çok daha etkili bir şekilde bu yapının çözüleceğine inanıyorum" şeklinde konuştu.

Akın, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığında bacağından vurulduğunu belirterek, "15 Temmuz'da komutanımı korumak isterken bu hainler tarafından vuruldum. 'FETÖ üyesi olduğu için ayağından vuruldu' şeklinde yorumlar yapıldı. Bunları kabul etmiyorum, görüntülerde mevcut, başıma doğru ateş ediyor. Ben yerde yatarken Halit Kazancı belimdeki tabancayı alarak, Adnan Arıkan'a veriyor. Arıkan da öldürülmek kastıyla başıma doğru ateş ediyor. Ancak kurşun sekerek bacağıma isabet ediyor" diye konuştu.

"Bana madalya verilmedi"

Vurulduktan sonra kendisine madalya verildiği yönündeki haberleri yalanlayan Akın, şunları kaydetti:
"Yaralanmamdan dolayı madalya almadım. Ancak Ocak 2018'de tarafıma devlet övünç madalyası tevdi edilecekti. Ben bu madalyanın verilmesini beklemeden adli makamlara gittim. Madalya yerine bildiklerimi anlatarak yargılanmayı tercih ettim."
Sanık Ayşe Söylemez, FETÖ ile üniversiteye hazırlandığı sıralarda bağlantı kurduğunu, üniversite döneminde de örgütün Eskişehir'deki bir yurdunda kaldığını anlattı. FETÖ'yü o dönemlerde bir "örgüt" olarak nitelendiremediğini belirten Söylemez, milliyetçi duygular nedeniyle FETÖ içinde yer aldığını söyledi. Söylemez, 2015 yılı başlarında örgüt ile bağını kopardığını öne sürerek, "Örgüt içerisinde en son görüştüğümüz 'Recai' olarak bildiğim kişi ve onun eşi dini konulardan çok siyasi konulardan konuşmaya başladı. Hükümeti kötüleyen konuşmalar yapmaya başlamışlardı. Bundan dolayı biz yavaş yavaş soğumaya başlamıştık. Eşimle birlikte örgüt ile bir daha görüşmeme kararı aldık ve bir daha görüşmedik" diye konuştu. 

"Eşimin örgüt içerisinde olduğunu söylediler"

Mahkeme Başkanı Sebahattin Sarıdoğan, sanık Söylemez'e "eşinle katalog yöntemiyle evlendiğiniz belirtiliyor. Evliliğiniz nasıl oldu?" şeklinde soru yöneltti. Söylemez, "Eskişehir'de okuduğum sıralarda örgüt içinde tanıştığım bir kişinin yönlendirmesiyle eşimle tanıştım. Bana eşimin fotoğrafı gösterilmedi. Eskişehir'deki kişi, Ankara'da bulunan Melek adlı bir kişinin numarasını verdi. O kişi bana eşimden bahsetti, bizi tanıştırmak istediklerini, evlilik düşüncem varsa bunu değerlendirebileceklerini söylediler. Bu şekilde tanıştık ve 1 yıl sonra da evlendik. Bizi tanıştıranlar eşimin örgüt içerisinde olduğunu söylediler" dedi.

"Darbe sonrası eşimle bağlantı kurmaya çalıştılar"

Örgüt içerisinde bulunmasını bir "hata" olarak nitelendiren Söylemez, kendisini ve eşini "örgüt" noktasında suçlu bulmadığını söyledi. Söylemez, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından örgütün eşi ile irtibata geçmeye çalıştığını, örgüt mensubu kişilerin birkaç kez eşini aradığını bildiğini anlattı.

"Askeri lise sınavı mülakatında beni yönlendirdiler"

Sanık Fuat Söylemez, 1996 tarihinde Selim Demirkaya isimli arkadaşının vasıtası ile örgüt ile Tokat'ta tanıştığını ifade etti. Örgüt mensubu "Sebahattin" kod adlı kişi ile pastanede buluştuğunu kaydeden Söylemez, bu şahsın kendisine ders vermeye başladığını dile getirdi. 1997'de askeri lise sınavlarına girdiğini ifade eden Söylemez, daha öncesinde örgüt üyelerinin kendisini mülakata ilişkin yönlendirdiğini söyleyerek, "Askeri lise sınavlarını kazandım. Lise boyunca biraz da korkmamdan dolayı örgütle pek görüşmemiz olmadı. İrtibatı koparmak için sürekli telefonla arıyordu. Harp Okuluna başladığım zaman beni başka birine devretti. Bu devirden sonra da yine 1 ve 2'nci sınıfta benden sorumlu örgüt abisiyle pek görüşmedim. 3'üncü sınıfta Nurettin Kaya ve Murat Uyan'la tanıştırdı. Ümitköy'deki bir evde birkaç kez sohbetlerde bulunduk. Sohbeti veren şahsın ismini hatırlamıyorum. 2005 yılında mezun oldum. Nurettin Kaya ile aynı evde kaldım. Daha sonra Özel Kuvvetler seçmeleri oldu ve orayı kazandım. Özel Kuvvetlere gitmeye müteakip 'Sadık' kod isimli birine devredildim" şeklinde konuştu.

"Mal mı devrediyorsunuz?"

Mahkeme Başkanı Sarıdoğan, sanık Söylemez'in başka bir "örgüt abisi"ne bağlanmasına sürekli "devretti" kelimesini kullanmasına tepki gösterdi. Başkan Sarıdoğan, "Bu 'devretti' kelimesi de nedir? Mal mı devrediyorsun?" dedi.

"Tedbir amaçlı kod adı kullanmamız gerektiğini söylediler"

Söylemez, savunmasına şöyle devam etti:  "Burak Akın ve Serdar Tekin ile aynı gruba dahil oldum. 'Ekrem' kod isimli bir kişi ile görüşmeye başladık. Bu, 2013-2014 tarihleriydi. 2014-2015 tarihleri arasında da 'Recai' kod isimli bir kişiyle görüştüm. Askeri liseye başladığım tarihlerde 28 Şubat dönemi olmuştu ve o dönem dini duyguları olan askerlerin okuldan atıldığını, bizim gibi vatansever insanların orduya alınmadığını, kod adı kullanmamızın sebebinin de bu olduğunu, tedbir amaçlı kod adı kullanmamız gerektiğini söylediler. Bu nedenle kod adı kullanılmasını o zamanlar çok yadırgamamıştım."

2015'de örgütle bağlantısını kopardığını öne süren Söylemez, Recai kod isimli şahsa örgüt ile bir daha görüşmek istemediğini söylediğini belirterek, "Beni ankesörlü telefonda birkaç kez aradı. Üçüncüsünde 'sizinle görüşmek istemiyorum, irtibatımı koparıyorum' dedim. Ankesör numaralarının tespit edilememesi nedeniyle oradan arıyorlardı" dedi.
Sanık savunmalarının tamamlanmasının ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, duruşmayı 11 Temmuz 2018'e erteledi.  

Abdullah Sarica

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Ziraat Türkiye Kupası: Kocaelispor: 2 - Erzurumspor FK: 0 (İlk yarı) Ziraat Türkiye Kupası C Grubu ilk maçında Kocaelispor, 1. Lig ekibi Erzurumspor FK’yı konuk ediyor. Maçın ilk yarısı Kocaelispor’un 2-0’lık üstünlüğüyle tamamlandı. Maçtan dakikalar (İlk yarı) 7. dakikada stoper Syrota’nın kendi yarı alanından gönderdiği uzun pasta, defansın arkasına sarkan Rivas kale sahasının sağ çaprazında topu kontrol etti ve kaleci Erkan ile karşı karşıya kaldı. Rivas’ın yakın mesafeden sert şutunda kaleci Erkan ayaklarıyla topun kaleye gitmesine engel oldu. 10. dakikada Sylla’nın pasında ceza yayı gerisinde topla buluşan Benhur rakibini geçti ve kaleciyle karşı karşıya pozisyonda şutunu çekti. Kaleci Gökhan sol ayağıyla topa müdahale ederek topu kornere çeldi. 18. dakikada rakiplerin arasından sıyrılarak sağdan ceza sahasına giren Rivas topu arka direğe gönderdi. Kale sahası içinde Churlinov uçarak kafa vuruşuyla topu ağlara gönderdi. 1-0. 45. dakikada kaleci Erkan’ın oyunu başlatırken kısa düşen pasında araya giren Samet topu kaptı ve ceza sahası içine hareketlenen Petkovic’e pasladı. Petkovic, bekletmeden kale sahası önünde Churlinov’a pasını aktardı. Churlinov kaleci Erkan ve savunmanın arasından topu ağlara gönderdi. 2-0. Stat: Kocaeli Hakemler: Turgut Doman, Sabri Öğe, Selim Şenöz Kocaelispor: Gökhan Değirmenci, Anfeerne Dijksteel, Botond Balogh, Oleksandr Syrota, Muharrem Cinan, Samet Yalçın, Habip Keita, Darko Churlinov, Joseph Boende, Rigoberto Rivas, Bruno Petkovic Yedekler: Serhat Öztaşdelen, Hrvoje Smolcic, Daniel Agyei, Karol Linetty, Ahmet Sağat, Furkan Gedik, Ahmet Oğuz, Mustafa Ege Bilim, Tayfur Bingöl, Esat Yusuf Narin Teknik Direktör: Selçuk İnan Erzurumspor: Erkan Anapa, Ali Ülgen, Yakup Kırtay, Amar Gerxhaliu, Yiğit Baran Karaoğlan, Ömer Arda Kara, Benhur Keser, Sefa Akgün, Emre Erdem, Salih Sarıkaya, Cheickne Sylla Yedekler: Kağan Moradaoğlu, Brandon Baiye, Eren Tozlu, Guram Giorbelidze, Mustafa Yumlu, Giovanni Crociata, Mehmet Emin Billor, Orhan Ovacıklı, Martin Rodriguez Torrejon, Mustafa Fettahoğlu Teknik Direktör: Serkan Özbalta Goller: Darko Churlinov (dk. 18, dk. 45) (Kocaelispor)
Denizli Komşusunu darp eden sivil memur hakkında soruşturma açıldı Denizli’nin Sarayköy ilçesinde, gürültü nedeniyle yaşanan komşu tartışması şiddetle sonuçlandı. Kendisini uyaran komşu kadını darp eden sivil memur hakkında idari soruşturma açıldı. Olay, Denizli’nin Sarayköy ilçesinde meydana geldi. Edinilen bilgilere, Sarayköy’de görev yapan E.A. isimli şahsın, akşam saatlerinde evinde matkapla yaptığı çalışmalarından üst kat komşusu Hatice Eyvaz ve Mustafa Eyvaz rahatsız oldu. Gürültüden rahatsız olan Mustafa Eyvaz komşusu E.A.’ya uyarıda bulundu. Komşusunun uyarısına sinirlenen E.A. eline cop alarak üst kata çıktı ve komşu Mustafa Eyvaz’ı saldırdı. Saldırı sırasında eşinin zarar görmesini engellemek isteyen Hatice Eyvaz isimli kadın, E.A.’nın önüne geçti. Bunun üzerine E.A.’nın, Hatice Eyvaz’ı yumruk ve copla saldırdığı, kadının burnundan ve vücudunun çeşitli yerlerinden yaralandığı belirtildi. Kavgayı gören diğer komşuların ihbarı üzerine olay yerine jandarma ekipleri sevk edildi. Ekipler olayla ilgili inceleme başlatırken, yaralı kadın sağlık ekipleri tarafından hastaneye kaldırıldı. Hatice Eyvaz’ı darp eden E.A. polis ekipleri tarafından olay yerinde gözaltına alındı. Karakoldaki ifadesinin ardından adli makama sevk edilen E.A. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, E.A.’nın gündüz saatlerinde de bahçede oynayan çocuklara "gürültü yapıyorlar" gerekçesiyle bağırdığı ve saldırmak istediği iddia edildi. Olayla ilgili Denizli yerel basınında çıkan haberlere yanıt veren Denizli İl Emniyet Müdürü Yavuz Sağdıç, yaptığı araştırma sonucunda saldırganın Sarayköy İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde görevli sivil memur olduğunu açıkladı. Sağdıç, olayla ilgili hem adli hem de idari soruşturma başlatıldığını belirterek, "Kadına şiddete asla izin verilmeyecektir. Kadına şiddet uygulayan kim olursa olsun, bu şehirde gereken yapılır. Olayın takipçisiyiz" ifadelerini kullandı. 20 Aralık Cumartesi günü saat 22.30’larında alt kat komşusundan gelen gürültüler sebebiyle rahatsız olduğunu ve komşusunu uyarmak için sadece yere vurduğunu söyleyen Hatice Eyvaz konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Komşumdan gelen matkap sesi, çekiç sesi gürültüsünden rahatsız olduğum için uyarma amaçlı yere birkaç defa vurdum. Vurmam sonucunda alt kat komşum bağırarak merdivenlerden çıkarak kapıma kadar geldi. Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz, nasıl sen beni uyarırsın diye bağırarak kapımızı yumruklamaya başladı. Bu esnada eşim kapıyı açtı. Eşim komşu rahatsız olduk sabah yaparsınız in şimdi aşağıya olur böyle şeyler diye temkinlerde bulunurken bu arada eşi ve kızı geldi. Kızının elinde cop vardı. Eşim bir taraftan babası tarafından iteklenirken, kızı bir taraftan hakaret ve tehdit ederek eşime cop salladı. Bu esnada bu şahıs eşimi yumrukla darp etmeye başladı. Ben eşimi koruma amaçlı araya girdim ve adamı itekledim. Bu sefer eşimden alamadığı hırsını bana yöneltti ve bana yumrukla vurmaya başladı. Kızı da cop sallayarak ’Sizi öldüreceğim’ diye tehdit etti. Bu esnada ben burnuma ve yüzüme aldığım darbelerden sonra yere yığıldım. Yere yığılınca burnumdan kanlar akmaya başladı. Her yer kan olmuştu. Ben bu korkuyla çığlık atmaya başladım. Bağırmaya başladım, yardım istedim. ’Ambulans çağırın, polis çağırın’ diye bağırıyordum. Ben bağırınca onlar müdahale etmeden, hiçbir tepki göstermeden aşağıya kaçtılar. Bunun sonucunda 10 dakika sonra falan polis ekipleri ve ambulans ekipleri geldi. Ambulans ekipleri beni orada önce müdahale ettiler. Sonra alıp hastaneye götürdüler beni. Tansiyonum 22’ye çıkmış. Burnumda çatlaklık oluşmuş. Daha sonra ben oradan darp raporumu ve uzaklaştırma kararımı aldım. Polise ifademi verdim. Şahıs gözaltına alınıp polisler tarafından götürürken benim yakınlarıma tehditler savurarak onlara da saldırmaya kalkmış. Hatta benim yakınım sen ne yapıyorsun? Kadına mı gücün yetiyor senin diye bağırınca polisleri bırakın onun da haddini bildireyim diye polislerden kurtulmaya çalışmış. Daha sonra bir gün gözaltında tutulup ertesi gün salıverildi. Şartlı tahliye edilmiş. Peki benim can güvenliğim nerede şimdi? Bu ülkede illaki öldürülmek mi gerekiyor? Kadına şiddet en büyük olay. Ben davamın sonuna kadar arkasındayım. Eğer bu şahsın psikolojik sorunları varsa görevinden menedilsin" şeklinde konuştu.
Konya Selçuk Üniversitesi 23 kategoride Türkiye’nin İlk 20 Üniversitesi arasında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından hazırlanan ve üniversitelerin akademik performanslarını ortaya koyan "2025 Yılı Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu" yayımlandı. Rapora göre Selçuk Üniversitesi 23 kategoride Türkiye’nin İlk 20 Üniversitesi arasında yer aldı. Yüksek Öğretim Kurulu 2025 İzleme ve Değerlendirme Raporu’nda Selçuk Üniversitesi, eğitim öğretim kalitesinden araştırma çıktılarına, uluslararasılaşmadan toplumsal katkıya kadar uzanan geniş bir değerlendirme yelpazesinde üstün bir performans sergiledi. YÖK’ün resmİ verilerine göre Selçuk Üniversitesi tam 23 farklı ölçüt bazında Türkiye’deki tüm üniversiteler arasında ilk 20’de yer alma başarısını gösterdi. Akademik ve stratejik hedeflerle uyum Elde edilen bu veri tabanlı sonuçlar, Selçuk Üniversitesi’nin "Araştırma Üniversitesi" vizyonu doğrultusunda belirlediği stratejik hedeflere sadık kaldığını teyit etti. TEKNOFEST, TÜBİTAK, TÜBA ve benzeri kuruluşlar tarafından organize edilen yarışmalara katılan takım ve öğrenci sayısı, ulusal kurum ve kuruluşlar tarafından desteklenen proje sayısı ile Engelsiz Üniversite Ödülleri kapsamında Türkiye ikincisi olan Selçuk Üniversitesi; sosyal sorumluluk projeleri, sanayi ile ortak yürütülen ulusal Ar-Ge projesi sayısı ve uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından desteklenen Ar-Ge proje sayısında ise Türkiye üçüncüsü oldu. Ar-Ge ve sanayi ile iş birliğinde dikkat çeken başarı Sanayi ile ortak yürütülen ulusal Ar-Ge projeleri bütçesi, öğrenciler tarafından yürütülen endüstriyel/sektörel projeler ve Ar-Ge’ye ayrılan bütçe oranında Türkiye dördüncüsü olan Selçuk Üniversitesi; öğrenciler tarafından yürütülen sosyal sorumluluk projeleri sayısında Türkiye beşincisi, Teknokent veya Teknoloji Transfer Ofisi projelerine katılan öğrenci sayısı ile dezavantajlı gruplara yönelik düzenlenen faaliyet sayısında ise Türkiye altıncısı oldu. Yurt dışındaki üniversiteler veya kurumlarla ortak yürütülen Ar-Ge proje sayısı ile öğrenci toplulukları sayısında Türkiye sekizincisi olan Selçuk Üniversitesi, Kamu Personel Seçme Sınavlarında (KPSS) ilk yüzde 5’lik dilime giren program sayısında Türkiye on üçüncüsü, uluslararası değişim programları kapsamında gelen ve gönderilen öğretim elemanı sayısı ile iklim eylemi kategorilerinde ise Türkiye on dördüncüsü oldu. Öğrenci toplulukları faaliyet sayısında Türkiye on beşincisi olan Selçuk Üniversitesi; doktora mezun sayısında Türkiye on yedincisi, bilim iletişimi faaliyet sayısında Türkiye on sekizincisi ve Yoksullukla Mücadele İçin Üniversite Etki Sıralaması’nda (THE) ise Türkiye on dokuzuncusu oldu. Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz, 23 göstergede ilk 20’de yer alan Selçuk Üniversitesi’nin yükseköğretim kalitesindeki gücünü ortaya koyduğunu söyledi. Yılmaz, "Açıklanan rapor; araştırma kapasitemizin, öğrenci faaliyetlerimizin ve toplumsal katkı çalışmalarımızın güçlendiğini açıkça ortaya koymaktadır. Ulusal yarışmalara katılan takım ve öğrenci sayıları ile ulusal destekli projelerde Türkiye ikinciliği; sosyal sorumluluk projeleri, ulusal Ar-Ge iş birlikleri ve uluslararası destekli Ar-Ge projelerinde Türkiye üçüncülüğü üniversitemiz adına önemli bir başarıdır. Ar-Ge bütçesi, sanayi ile iş birlikleri ve teknokent faaliyetlerinde ilk altı içerisinde yer almamız da üniversitemizin çok yönlü ve sürdürülebilir gelişimini göstermektedir. Bu başarılar, öğrencilerimizin yanı sıra akademik ve idari kadromuzun ortak emeğinin bir sonucudur. Selçuk Üniversitesi olarak nitelikli araştırma üretimini, uluslararası iş birliklerini ve toplumsal katkıyı artırma hedefimizi kararlılıkla sürdüreceğiz" diye konuştu.
Kastamonu Trafik kazasında hayatını kaybeden öğrencinin adı okulundaki kütüphanede yaşatılacak Kastamonu’da yolun karşısına geçmek isterken otomobilin çarpması neticesinde hayatını kaybeden lise öğrencinin adı, doğum gününde okulunda açılan kütüphanede yaşatılacak. Kastamonu il merkezi Saraçlar Mahallesi Ankara Caddesi’nde 20 Ağustos’ta meydana gelen kazada, yolun karşısına geçmek isterken otomobilin çarptığı 16 yaşındaki Yağmur Pehlivanlı hayatını kaybetmişti. Ailesini ve arkadaşlarını vefatıyla yasa boğan Yağmur Pehlivanlı için eğitim gördüğü Abdurrahmanpaşa Lisesi’nde kütüphane oluşturuldu. Okul idaresi, öğretmenler, Pehlivanlı’nın ailesi ve öğrenciler tarafından hazırlanan kütüphane, Yağmur Pehlivanlı’nın doğum gününde açıldı. Bin 700’den fazla kitap toplanarak hazırlanan kütüphane, Pehlivanlı’nın ailesi, okul arkadaşları, okul idaresi ile öğretmenlerin katılımıyla açıldı. Açılışta konuşan Abdurrahmanpaşa Lisesi Okul Müdürü Hüseyin Mısırlıoğlu, "Okul deyince aklımıza hep dersler, sınıf geliyor, fizik, kimya, biyoloji, matematik geliyor ama bu yaşanan elim olay vesilesiyle öğrendik ki okul aslında kocaman bir aile demekmiş. Mutlulukların, sevinçlerin, gözyaşlarının yaşandığı kocaman bir aile demekmiş. Yağmur da bizim için öyleydi. İlk geldiği günü hatırlıyorum. Babası Alp beyle birlikte gelmişlerdi. Çok da güzel bir öğrenciydi. Arkadaşları tarafından sevilen, derslerinde başarılı, sporla uğraşan, hayvanları ve insanları seven bir öğrenciydi. Bugün burada böyle bir kütüphanenin açılışını yapıyor olmak bir taraftan hüzün verici bir taraftan da gurur verici. Ben buradan ailesine teşekkür etmek istiyorum" dedi. Kızının çok merhametli olduğunu ifade eden Alp Pehlivanlı ise Yağmur için böyle bir kütüphane oluşturulmasının kendisini gururlandırdığını ifade etti. 140 yıldır eğitim veren bir okulda kızı Yağmur’un adının yaşatılacak olmasından ötürü büyük gurur duyduğunu dile getiren anne Esin Pehlivanlı da, "Yağmur, gerçekten çok merhametli bir çocuktu. Özellikle hayvanlara ve babasına, deprem bölgesine gitmesini söyledi. Babasını da deprem bölgesine gönderdi. Yağmur’un odasının hiçbir eşyası değişmedi. Bırakıp gittiği günkü gibi kaldı. Sadece deprem bölgesine destek olduğu için gelen plaketi yavrumun plaketi olduğu için o eklendi" şeklinde konuştu. Yağmur Pehlivanlı’nın sıra arkadaşı Elifsu Dincar ise, "Onunla çok fazla vakit geçirdim. O zaman aramızdaki samimiyet çok doğal ve içtendi. Şu anki o samimiyet bulamıyorum. Onu çok özlüyorum ve onu çok seviyorum. O his bir daha geri gelir mi bilmiyorum ama bazı bağlar bitmiyor yani benim Yağmur ile aramda olan hiçbir bağ bitmedi" ifadelerini kullandı. Programa katılanlar gözyaşlarına hakim olamadı. Programın ardından Pehlivanlı’nın Daday ilçesi Sarıçam köyündeki mezarı ziyaret edildi.