Ergenekon davasının bugünkü duruşmasında Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, daha önce istenen ancak soruşturmanın gizliliği açısından mahkemeye gönderilmeyen Tuncay Güney ile ilgili dosyanın İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'ndan tekrar istendiğini söyledi.
Ergenekon davasının bugün görülen 32. duruşmasında Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, sanıklar ve avukatlarının taleplerinin dinlenmesin ardından daha önceki taleplerle ilgili dosyaya gelen cevabi yazıları okudu. Şengün, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) Ergenekon şemasına yönelik verdiği yazılı cevapta, şemanın gizli olduğunu açıkladığını belirtti. Mahkeme Başkanı Şengün, İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne yazılan yazıya yönelik gelen cevapta ise Tuncay Güney ile ilgili kendilerinde
herhangi bir kaset, görüntü ve mülakat kaydının olmadığının açıklandığını söyledi.
Mahkeme Başkanı Şengün, daha önce halen hakkındaki soruşturma devam eden Tuncay Güney ile ilgili soruşturma dosyasının istenildiğini ifade ederek, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'ndan gelen cevabi yazıda soruşturmanın gizli olduğundan dosyanın gönderilmediğinin belirtildiğini söyledi. Şengün devamında İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na tekrar yazı yazılarak Güney'in dosyasının tekrar gönderilmesinin istendiğini açıkladı.
Hoştan'dan "tuzak" iddiası
Bugünkü duruşmada tutuklu sanıklardan Susurluk hükümlüsü Sami Hoştan, kendisine savcılar tarafından Susurluk ve Abdullah Çatlı ile ilgili sorular sorularak tuzak kurulduğunu iddia etti. Duruşmada oturduğu yerden sorulara müdahale eden tutuklu sanıklardan Bekir Öztürk ise, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün tarafından azarlandı. Söz alan Öztürk, Şengün'e "Siz öğretmen değilsiniz, ben de öğrenci değilim, bana bağıramazsınız" diyerek tepki gösterdi.
Ergenekon davasının bugünkü duruşmasında savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçilen Sami Hoştan'a, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel sorular yöneltti. Pekgüzel'in "Veli Küçük ile 1,5 yıldır görüşmediğinizi söylüyorsunuz. Ancak bu süre içerisinde telefon görüşmeleriniz var. Telefon görüşmelerinizde, 'görüşelim' diye beyanlarınız var" şeklindeki sözlerine Hoştan, "Görüşmek istedik ama bir türlü görüşemedik" diye cevap verdi. Savcı Pekgüzel'in, "Abdullah Çatlı ile ne zaman tanıştınız?" sorusuna ise Hoştan, "Bu konu bitti" diyerek yanıt vermedi. Bu sırada Hoştan'ın avukatı Fatih Volkan söz alarak, "Burada Susurluk mu, Abdullah Çatlı mı yargılanıyor?" diyerek tepkisini dile getirdi.
Savcı Pekgüzel'in "Veli Küçük ile Abdullah Çatlı tanışır mıydı?" sorusunu da yanıtsız bırakan Hoştan, "Abdullah Çatlı'yı 10-15 yıldır tanırım" dedi. Sami Hoştan, savcıların Susurluk ve Abdullah Çatlı ile ilgili sorularını da yanıtsız bırakarak, "Bilmiyorum" diye yanıt verdi. Bu konularda sorular sorularak kendisine savcılar tarafından tuzak kurulduğunu iddia eden Hoştan, Savcı Pekgüzel'in, "Susurluk'taki kazayı nasıl öğrendiniz?" şeklindeki sorusu üzerine, "Onu anlatayım rahatlayın" dedi. Hoştan, daha
sonra şöyle konuştu:
"Susurluk kazasından sonra Sedat Bucak'ın koruması Ercan Ersoy, Aliço'yu (Ali Fevzi Bir) aramış. Aliço bana ulaşamayınca evime telefon açıyor. Kızıma söylemiş, kızım da bana söyledi. Ben de Abdülgani Gızılkaya'yı aradım. O da 'çok kötü durumdalar, hastaneye gidiyorum' dedi. Çok kötü oldum, 10-15 dakika sonra Veli Paşa'yı aradım. Kaza jandarma bölgesinde olmuş. Yardımcı olsun diye insani amaçla Veli Paşa'yı aradım. Veli Paşa 'telefonu kapat' dedi. Daha sonra ben olay yerine gittim. Cenazeleri gördüm. Olay yerinde Ali Yasak ile karşılaştım. Mehmet Nevşehirli ile birlikte Abdullah Çatlı'nın cenazesini morgdan aldık. Nevşehir'e götürdük, 4 gün boyunca orada kaldık. Mehmet Ağar'ı kaza öncesi ve sonrası hiç tanımadım."
Hoştan'ın sözleri üzerine Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın, 4 Aralık 2007 tarihinde Halil isimli biriyle yaptığı telefon görüşmesinde, 'Mehmet Ağar'a seçime girmesin diye 60 milyon dolar verilmiş' şeklindeki konuşmasını hatırlatarak, tanımadığı kişi hakkında neden yorum yaptığını sordu. Hoştan, "Bir insanın partisinde böyle bir para durumu varsa 'satar dedim" diye yanıt verdi.
1992 yılında İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü olan Hanifi Avcı'nın, "Sedat Peker, Sami Hoştan gibi isimlerin Veli Küçük ile irtibatları tespit edildi, ancak Küçük'ün konumu nedeniyle bir işlem yapılamadı" şeklindeki sözleri hatırlatılan Hoştan, "Hanifi Avcı ile Mehmet Eymür'ü buraya bekliyorum. Onlara soracaklarım var. Ben Veli Küçük'ü 25 yıldır tanıyorum. Kendisini de bir iki kez ziyaret etmişimdir" diye konuştu.
Daha sonra Hoştan, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'e, "Benim için uluslararası mafya diyorlar. Ben hiç mafyaya benziyor muyum?" diye sorunca Şengün, "Mafyanın şekli şemali yoktur. Kısa boylu, uzun boylu, zayıf, şişman, bıyıklı, bıyıksız bir şekli yok" dedi.
Cumhuriyet Savcısı Pekgüzel'in, Sami Hoştan'a, "Sizin 20 milyon euro servetiniz olduğu söyleniyor. Geliriniz nedir?" diye sorması üzerine Hoştan'ın avukatı Fatih Volkan, "Burada servet araştırması, nereden buldun araştırması yapılmıyor" diyerek tepki gösterdi.
Duruşmada daha sonra Sami Hoştan'ın avukatları müvekkillerine ilişkin savunmalarını yaptı.
Sami Hoştan'ın çapraz sorgusu sırasında oturduğu yerden sorulara müdahale ettiği için Mahkeme Başkanı Şengün tarafından azarlanan Bekir Öztürk, talepler sırasında söz alarak, Şengün'e, "Siz öğretmen değilsiniz, ben de öğrenci değilim. Bana bağıramazsınız" diye tepki gösterdi. Öztürk, "Geçtiğimiz günlerde savunmamı yaptığım sırada sesimi yükselttim diye bana bağırdınız. CMK'ya göre mahkeme düzeni Mahkeme Başkanı'nın kontrolündedir. Siz düzeni bozan kişiyi salondan atabilirsiniz ama bağıramazsınız. Gereken neyse yapın. Burası ilkokul müsameresi değil. Kusura bakmayın siz öğretmen değilsiniz, ben de öğrenci değilim" dedi.
Bunun üzerine Şengün, "Uyulması gereken kurallar vardır, uymak durumundasın. Kimse düzeni bozamaz. Bana öğretmeyin. 30'dur gözlemliyorum oturduğunuz yerden her şeye müdahale ediyorsunuz. Kaç defa sizinle göz göze geldik. Halen aynı şeyleri tekrarlıyorsunuz" diyerek Öztürk'e kızdı.
Taleplerden sonra Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, İranlı asker Simitko'nun ölümünün dava ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle avukatı tarafından müdahillik talebinde bulunulduğunu söyledi. Şengün, emniyet tarafından Tuncay Güney'le ilgili proje çalışmasına ilişkin evrakların dava dosyasına gönderildiğini de belirtti.
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel ise, talepler sırasında tutuklu sanıklardan Kemal Kerinçsiz'in Ümit Oğuztan'da ele geçirilen boş disketlere savcılar tarafından örgütsel belgeler yerleştirildiğini iddia ederek, savcılar hakkında iftira suçunu işlediğini ifade etti. Pekgüzel, Kerinçsiz hakkında Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.
Ergenekon şeması yeniden istenecek
Duruşmaya taleplerin değerlendirilmesi için verilen aranın ardından Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, taleplere ilişkin mahkeme heyetinin aldığı kararları okudu. Mahkeme heyeti, MİT'in Ergenekon şemasına ilişkin 'gizli olduğu' yönündeki yazısının yasal dayanağının sorulmasına karar verirken, MİT tarafından Genelkurmay Başkanlığı ve Başbakanlığa gönderilen Ergenekon şemasının dava dosyasına istenilmesini kararlaştırdı. Mahkeme heyeti, Tuncay Güney'in 'dolandırıcılık' suçundan gözaltına alındığı sırada emniyette ifadesinin alındığı süreçte herhangi bir resmi istihbarat tarafından sorgulanıp sorgulanmadığına, sorgulandıysa hangi istihbarat tarafından sorgusunun yapıldığının sorulmasına karar verdi. Mahkeme heyeti, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne yazı yazılarak ulusalcılığı aşırı sağ faaliyet olarak nitelendiren ne gibi bir çalışma yapıldığını, bu yönelik herhangi bir raporun düzenlenip düzenlenmediğini, düzenlenmişse mahkemeye gönderilmesini kararlaştırdı.
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in, savcılar hakkında iftira suçunu işlediğini ifade ederek tutuklu sanıklardan Kemal Kerinçsiz hakkında Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulması yönündeki talebi ise mahkeme heyeti tarafından reddedildi. Mahkeme heyeti, İranlı asker Simitko'nun ölümünün Ergenekon davası ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle müdahillik talebinde bulunan Simitko'nun avukatının talebini de reddetti.
Öte yandan, Susurluk hükümlülerinden özel harekatçı Mustafa Altınok'un, Sami Hoştan'ın savunması sırasında duruşma salonunda olması ise dikkat çekti.
Davanın bugün görülen 32. duruşması sona ererken, bir sonraki duruşma 26 Aralık 2008 Cuma gününe ertelendi.
YUSUF MELİKOĞLU - İSTANBUL








