GÜNDEM - 26 Haziran 2023 Pazartesi 10:18

Haliç eski günlerine geri döndü: Haliç’i besleyen Alibey deresi atıklarla doldu

A
A
A
Haliç eski günlerine geri döndü: Haliç’i besleyen Alibey deresi atıklarla doldu

Şehrin simgelerinden Haliç’in rengi kahverengine dönüştü ve kötü kokular yükselmeye başladı. Haliç bu haliyle eski günlerini hatırlattı.

Durumu değerlendiren İstanbul Çevre Konseyi Genel Sekreteri Zafer Murat Çetintaş, İBB’nin Haliç’in temizliği konusunda yeterli çalışmayı yapmadığını söyleyerek, “İSKİ biyolojik arıtma yapmıyor. Karadeniz’den Haliç’e su pompalanmasında problem var” dedi. Haliç’in son hali ve Haliç’i besleyen Alibey Deresi havadan görüntülendi.

İstanbul’un simgelerinden biri olan ve ‘Altın boynuz’ olarak da anılan Haliç’te suyun renginin kahverengine dönüştüğü görüldü ve özellikle Haliç’e dökülen derelerde kötü kokular yükselmeye başladı. Haliç bu hali ile adeta eski günlerini hatırlattı. Haliç’e su taşıyan kaynaklardan olan Alibey Deresi, su üzerindeki kirliliğin ve etrafa yayılan kötü kokuların net bir biçimde hissedildiği yerlerden biri oldu. Haliç’teki kirliliği ve kokunun artmasını değerlendiren İstanbul Çevre Konseyi Genel Sekreteri Zafer Murat Çetintaş, İBB’nin Haliç’in temizlenmesi konusunda yeterli çalışmayı yapmadığını öne sürdü. Suların sağlıklı bir biçimde temizlenmesini sağlayan temel unsurun biyolojik arıtma olduğunu söyleyen Çetintaş, İSKİ’nin bu çalışmayı yapmadığını iddia etti. Çetintaş, eğer biyolojik arıtma yapılıyorsa İBB’nin bunu belgelerle açıklaması gerektiğini söyledi. Haliç’in suyunun berrak olmama nedenlerinden birinin de Karadeniz’den su pompalanmasındaki sorun olduğunu ifade eden Çetintaş, pompa cihazlarından birini de yerinde inceledi. Çetintaş, cihazın yeterli düzeyde çalışmadığını söyleyerek, bu sebeple Haliç’e temiz su verilemediği ve oksijen miktarının azaldığını belirtti.

“Haliç’e giden bu dere pislik içerisinde ve orada bir kaçak su çıkışı var”

Kötü kokudan dolayı maske takarak konuşmak zorunda kaldığını ifade eden Zafer Murat Çetintaş, “Haliç’in kıyısına geldik, bende solunum sıkıntısı var, takmak zorundayım. Çünkü çok ağır bir koku var. İnsanların neden şikayet ettiğini daha iyi anlamış oldum. Anayasanın 56’ncı maddesi gereği; tüm yurttaşların doğal ve temiz bir çevrede yaşama hakkı vardır. Ama İBB’nin yan kuruluşlarının yeterli çalışmadığı ortaya çıkıyor. Görüyorsunuz, Haliç’e giden bu dere pislik içerisinde ve orada bir kaçak su çıkışı var. Geçtiğimiz günlerde yurttaşlar şikayetçiydi. Basın mensupları bölgeye gittikten sonra Çevre Koruma Daire Başkanı bir açıklama yaptı. Her yıl Haliç’ten 65 bin metreküp çamur çıkarttıklarını söyledi. Demek ki Haliç temizlenmiyor, demek ki gördüğümü bu kaçaklarla Haliç devamlı kirleniyor. Eğer her yıl 65 bin metreküp çıkartsalar Haliç derinleşirdi ama Haliç sığlaşıyor. O yüzden kaçakların var olduğunu da kendi ağızlarıyla itiraf ediyorlar” dedi.

Haliç’ten çıkan çamuru Adalar’ın arkalarına döküyorlar”

Haliç’ten çıkartılan çamurlarla ilgili önemli bir iddiada bulunan Çetintaş, “Haliç’te oksijen değerlerinin yüksek olduğunu söylüyor. Koskoca Marmara’da bile oksijen değerleri binde beşin altına düşmüşken Haliç’te nasıl oluyor da oksijen değerleri bu kadar yüksek olur. Bu, akla zarar bir açıklamadır. Burada oksijen olmadığını görüyoruz. Bu sürekli bir biçimde Haliç’e akıyor. Haliç’i temizliyorsun da o çıkan çamuru nereye boşaltıyorsun? Çınarcık Çukuru’na götürmeleri gereken bu çamuru ne yazık ki, özellikle geç saatlerde, Adalar’ın arkalarına döküyorlar. Bu da müsilajın baş sorumlusudur. Müsilaj denizlerimizde önceden de vardı ama artmasının ana kaynaklarından biri de budur. Bir yerden temizlik yaptıklarını iddia ederken öbür taraftan kirletiyorlar” diye konuştu.

İSKİ biyolojik arıtma yapmıyor”

Çetintaş, suyun sağlıklı bir şekilde temizlenmesinin temel unsurunun biyolojik arıtma olduğunu belirterek, “Ben İSKİ’nin biyolojik arıtma yaptığına kesinlikle inanmıyorum. Eğer yapıyorsa, bir yıl içinde, yedi ay içinde kullandıkları biyolojik malzemenin miktarı, son bir haftada kullandıkları miktarı, o suya ne attıkları, tarih ve kayıtlar vardır. Şeffaf belediyecilik yapıyorlar ya; buyursunlar bunları basına açıklasınlar. Biyolojik arıtma yapılsa zaten koku olmaz” şeklinde konuştu.

“Karadeniz’den Haliç’e su pompalanmasında problem var”

Haliç’in temiz ve berrak kalmasını sağlayan bir başka unsurun Karadeniz’den pompalanması gereken deniz suyu olduğunu belirten Çetintaş, “Bir de Sarıyer’den, Kireçburnu civarından Karadeniz’in temiz suyu pompalanarak Haliç’e, Haliç’in kokmaması için oksijen sağlanıyor. Anladığım kadarıyla ya yeterli su alamıyorlar, ya o motor arızalandı ve su basamıyorlar. Bir problem var. Bir yandan da buranın pırıl pırıl olması lazım. Bugün halini görüyoruz, biz tanığız işte” dedi.

“4 senedir bir şey yapılmamış. Bunları açıklamak zorundalar”

Zafer Murat Çetintaş İBB’nin Haliç’in temizlenmesi ve çevre temizliğinin sağlanması konusunda cevaplaması gereken sorular olduğunu söyleyerek, “Buradan ‘İstanbul’un sorunu değil, Türkiye’nin sorunu’ edebiyatı yapan belediye başkanına sesleniyorum; İstanbul’un sorununu bitirmeden bir yere gidemezsin. Burada o sorunları çözmekle mükellefsin ve o vaat ile göreve geldin. Ortada işte, 4 senedir bir şey yapılmamış. Deniz götürülen, bırakılanların hangi bölgelere bırakıldığını açıklamaları gerekiyor. Bu birincisiydi. İkincisi ise, biyolojik arıtma miktarı, kullanılan biyolojik mikrop ne kadar? Şeffaf bir şekilde bunu da açıklamak zorundalar. Karadeniz’den gelen su miktarı nedir ve neden son bir haftada bu böyle gerçekleşmiştir. Nitekim şu an Karadeniz’den gelen temiz bir su göremiyorum. Eğer olsaydı zaten burası bu halde olmazdı. Haliç kıyılarında kaçak olduğunu iddia ediyordum, işte ispatı” ifadelerini kullandı.

“Pompanın yeterli çalışmadığına tanık oldum”

Haliç kıyısındaki gözlemlemelerinin ardından Sarıyer’deki su pompasını da inceleyen Çetintaş “Zaman zaman bu pompada temizlik yapılırdı ama uzun süredir hiçbir şekilde rastlamıyorum. Çünkü deniz suyu olduğu için yosun tutar. Bir faz çalıştığına tanık oldum az evvel ve yeterli çalışmadığı da ortada. Haliç kıyısındaki açıklamam bunu doğruladı. Bu pompa yeterli derecede çalışmadığı, oraya temiz su vermediği ve oksijen miktarını artırmadığı için Haliç’te koku gerçekten artmış vaziyette” diye konuştu.

“Üç ayda bir, iki ayda bir, ayda bir şeklinde su basılıyor”

Çetintaş'ın yanı sıra, bölgede yaşayan vatandaşlar da Sarıyer'deki su pompasında problem olduğunu iddia etti. Su pompasının Kadir Topbaş zamanında yapıldığını ve uzun yıllar sorunsuz bir şekilde çalıştığını söyleyen Ahmet Diyartepe isimli bir vatandaş, belediye yönetiminin değişmesinin ardından pompanın yeterli seviyede çalıştırılmadığını öne sürdü. Diyartepe, “Görmüş olduğunuz su arıtma tesisleri direkt Haliç’e su basıyordu. Kadir Topbaş zamanında yapılmıştı ama şu anda yüzde 2 oranında çalışıyor. Yani üç ayda bir, iki ayda bir, ayda bir şeklinde su basılıyor. Şu anda Kağıthane deresinin etrafında gezmek imkansız. Pis kokular yüzünden. Haliç’in temizliği de oksijeni de buradan, Sarıyer’den basılan su ile sağlanıyordu. Ekrem İmamoğlu İstanbul’u aldıktan sonra vaatleri her şeyin çok güzel olacağıydı ama her taraf perişan bir şekilde. Ben 1981’den beri buradayım. Yapılışında Sayın Topbaş gelmişti, biz burada kendisiyle halk olarak sohbet etmiştik” dedi.

“Yıllardır kanalizasyon denize akıyor. Haliç’ten daha fena”

Çetintaş, en az Haliç’in temizliği kadar önemli bir başka soruna daha dikkat çekti. İstanbul Boğazı’na bırakılan kanalizasyon sularının çevreye verdiği zararı anlatan Çetintaş, “Yıllardır bu kanalizasyon denize akıyor. Biraz ileride plajlar var, insanlar burada denize giriyor. Bu kanalizasyon onların bugünkü şeffaf ve 16 milyon insanı temsil eden belediyeciliğe yakışmayan bir görüntüdür. Haliç’ten daha fena, Haliç zaten biliyordu. Haliç’in kötülüğü biliniyordu ancak bu kadar güzellikler varken hemen burada bunun olması gerçekten akıllara ziyan” diye konuştu.

“Yıllardır burada lağım akıyor. Kimse kokudan parka gelmiyor”

Kanalizasyon sularının denize akmasına yıllardır bir çözüm bulunmadığını söyleyen Remzi Kusun isimli vatandaş ise, “Ben bir vatandaş olarak bundan çok şikayetçiyim. Burada teknelerimiz var, halatlarımıza hep lağım akıyor. Yıllardır burada lağım akıyor ve hiçbir şekilde ilgilenmiyorlar. Burada çoluğumuz çocuğumuz eğleniyor, aileler geliyor, müsait olan bir parkımız var ama kimse kokudan parka gelmiyor. Bakın parka, bomboş. Mikrobun içinde insan yüzebilir mi? Şuradan temiz akan suya bakın, buraya geldiğimiz zaman kahverengi, kokulu bir pislik var” şeklinde konuştu.

Korkunç manzara havadan görüntülendi

Öte yandan, Haliç’in son hali ve Haliç’i besleyen Alibey Deresi’ndeki korkunç manzara havadan görüntülendi.

Yunus Emre Şeker - Yunus Emre Ayaz - Emre Baba - Ahmet Faruk Sarıkoç
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Spor A.Ş. personeline güvenli spor tesisleri için ilk yardım eğitimi Kayseri Büyükşehir Belediyesi Spor A.Ş. tarafından tesis personeline yönelik ilk yardım eğitimi düzenlendi. Acil durumlarda doğru, hızlı ve bilinçli müdahalenin öneminin hatırlatıldığı eğitimde, teorik bilgilerin yanı sıra uygulamalı çalışmalarla personelin farkındalığı attırıldı. Altın Bayrak Ödüllü Avrupa Spor Şehri unvanına sahip ve Dünya Spor Başkenti adayı Kayseri’de, Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’ın spor ve sporcuya tam destek vizyonu doğrultusunda faaliyetlerini sürdüren Kayseri Büyükşehir Belediyesi Spor A.Ş., personeline yönelik nitelikli eğitimlerini sürdürüyor. Bu çerçevede Spor A.Ş. tesislerinde görev yapan personele yönelik ilk yardım eğitimi düzenlendi. Eğitimde, acil durumlarda hızlı ve doğru müdahale yöntemleri, temel yaşam desteği, boğulma, kanama ve yaralanmalarda ilk müdahale gibi hayati bilgiler detaylı bir şekilde aktarılırken katılımcıların, teorik bilgilerin yanı sıra uygulamalı eğitimlerle desteklendiği program, saha güvenliği ve acil durum yönetimi konusunda önemli bir farkındalık oluşturdu. Güvenli bir çalışma ortamı ve bilinçli bir ekip için eğitim programlarını sürdüren Spor A.Ş., sağlık ve güvenliği ön planda tutan yaklaşımla, personelin bilgi ve farkındalığını arttırmayı; tesisleri ise herkes için daha güvenli hale getirmeyi amaçlıyor.
Niğde Bu kafede sonsuz sevgi var Niğde Belediyesi tarafından down sendromlu özel bireylerin sosyal hayata daha iyi adapte olmaları ve yeteneklerini keşfetmeleri amacıyla hayata geçirilen proje kapsamında, down sendromlu gençler belediye tesislerinden Horanta Kafe’de çalışma imkanı buluyor. Özel eğitim öğretmenleri eşliğinde kafede görev alan gençler, eğitimlerinden arta kalan zamanlarda çalışarak hem sosyalleşiyor hem de gelir elde ediyor. Projede görev alan Alper Tüner, Kadir Burak Albayrak, Rıfat Boran Soylu ve Ayşenur Karanfil, kafe içerisinde servis, düzen ve misafirlerle iletişim gibi alanlarda aktif rol üstleniyor. Gençler, sorumluluk almayı öğrenirken toplumla iç içe olmanın mutluluğunu yaşıyor, müşterilerle sohbet ederek sevgilerini paylaşıyor. Özel Eğitim Öğretmeni Refika Karaman, down sendromlu gençlerin haftanın beş günü saat 15.30 ile 19.00 arasında Horanta Kafe’de çalıştığını belirterek, "Öğrencilerimiz öğlene kadar okula gidiyor, öğleden sonra ise işe geliyorlar. Belediyemizin aracıyla benim eşliğimde evlerinden alınıp yine evlerine bırakılıyorlar. Maaşlı ve sigortalı bir şekilde çalışıyorlar. Bu sayede birey olmayı öğreniyor, insanlarla sosyalleşiyorlar. Onların bizlere ihtiyacı yok, bizim onlara ihtiyacımız var" dedi. Karaman, gençlerin verilen her işi eksiksiz yerine getirdiğini vurgulayarak, diğer çalışanlardan hiçbir farkları olmadığını söyledi. Müşterilerle kurulan diyalogların son derece samimi olduğuna dikkat çeken Karaman, "Hoş geldiniz, afiyet olsun gibi günlük diyalogları çok güzel kuruyorlar. Müşterilerimiz masalarına davet ettiğinde oturup sohbet ediyorlar. O masadan hem müşterilerimiz hem de gençlerimiz mutlu bir şekilde kalkıyor. Gün sonunda velilerimiz beni arayıp çocuklarının eve mutlu döndüğünü söylüyor. Bu da bizim için en büyük mutluluk. Proje için Belediye Başkanımız Emrah Özdemir’e teşekkür ederiz" ifadelerini kullandı. Projede çalışan Rıfat Boran Soylu ve Ayşenur Karanfil ise evde çok sıkıldıklarını, çalışarak kendi paralarını kazanmanın kendilerini çok mutlu ettiğini dile getirdi. Kafeyi ziyaret eden müşterilerden Zübeyde Ekici de projeye duyduğu memnuniyeti şu sözlerle anlattı; "Öncelikle bu proje için belediyemize çok teşekkür ediyoruz. Buraya adım attığımız anda gündelik hayatın bütün telaşını ve yorgunluğunu geride bırakıyoruz. Onlarla birlikte servis yapıyor, sohbet ediyoruz. Her geçen gün özgüvenlerinin arttığını görmek bizi çok mutlu ediyor. Toplumun bir parçası olmaları ve hayata kazandırılmaları gerçekten çok kıymetli. Onları çok seviyoruz." Horanta Kafe’de hayata geçirilen bu anlamlı proje, down sendromlu gençlerin çalışma hayatına katılımını sağlarken, topluma da sevgi, empati ve dayanışmanın en güzel örneklerinden birini sunuyor. (ST-TB
Kayseri Hizmet sektörüne acil durum ve ilk yardım eğitimi Kayseri Büyükşehir Belediyesi Afet İşleri ve Risk Yönetimi Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen, İl Sağlık Müdürlüğü uzmanlarının katkı sunduğu acil durum ve ilk yardım eğitimi, hizmet sektöründe görev yapan çalışanlara yönelik iki gün boyunca başarıyla gerçekleştirildi. Eğitim programını ziyaret eden Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, önemli mesajlar verdi. Büyükşehir Belediyesi Afet İşleri ve Risk Yönetimi Daire Başkanlığı organizasyonunda, hizmet sektörüne yönelik Acil Durum ve İlk Yardım Eğitimi düzenlendi. Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu’nda gerçekleştirilen ve iki gün süren eğitim programında, otel çalışanları, düğün salonu personeli ve çeşitli hizmet sektörlerinde görev yapan katılımcılara, muhtemel acil durumlarda doğru ve hızlı müdahalenin hayati önemi anlatıldı. Eğitimlerde İl Sağlık Müdürlüğü uzman eğitimcileri Erdal Demir ve Ahmet Fenar tarafından, temel ilk yardım uygulamaları, bilinç kaybı, solunum ve kalp durması durumlarında yapılması gerekenler, kanamalar, kırık-çıkık ve burkulmalarda doğru müdahale yöntemleri ile afet anlarında güvenli davranış biçimleri detaylı şekilde aktarıldı. Eğitim programının sonunda katılımcılara sınav uygulandı. Yapılan değerlendirme sonucunda başarılı olan kursiyerlere sertifika verildi. Eğitimi ziyaret eden Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, katılımcılarla yakından ilgilenerek yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı. Başkan Büyükkılıç, eğitimde katılımcılarla bilgi ve tecrübelerini paylaştı. Büyükkılıç, her şeyin dikkate dayandığını ifade ederek, dikkatsizliğin tehlikeyi çağrıştırdığını vurguladı. Büyükkılıç ayrıca bilinçli olarak hareket etmenin büyük önem arz ettiğine de işaret ederek, zamanında önlem almanın da hayati anlamı olduğunu söyledi ve eğitimin bu noktada büyük bir rol üstlendiğini de sözlerine ekledi. Sözlerinin sonunda Büyükkılıç, ‘ben’ kelimesinden öte ‘biz’ kelimesini benimseyerek bir aile gibi hizmet ettiklerini paylaştı. Eğitime katılan kursiyerler ise böylesine özel ve hayati bir organizasyonu hayata geçiren Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç başta olmak üzere, Büyükşehir Belediyesi’ne ve İl Sağlık Müdürlüğü’ne teşekkür ederek memnuniyetlerini dile getirdi.
Ankara DEM Parti AK Parti’yi ziyaret etti TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, "Barış hukuksuz olmaz. O yüzden hukuki bir zemine ihtiyaç olan bir döneme girdik. Yeni bir aşamaya girdik" dedi. DEM Parti heyeti AK Parti’yi ziyaret etti. Bir buçuk saati aşan görüşmeden sonra AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, TBMM Başkanvekili Pervin Buldan ve DEM parti Şanlıurfa milletvekili Mithat Sancar açıklama yaptılar. Güler, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu ile ilgili olarak siyasi partilerin raporlarını sunduklarını belirterek, "Bu kapsamda da detaylı değerlendirmeler yaptık. Karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Daha sonraki dönemlerde detaylı açıklamalar yaparız" ifadelerini kullandı. TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, çok verimli bir görüşme olduğunu özellikle söyleyerek, "Bir yılı aşkın bir süredir devam eden süreçle alakalı, gelinen aşamayı detaylı bir şekilde istişare ettik, konuştuk, tartıştık, önerilerimizi sunduk ve heyet üyeleri gerçekten bu konudaki görüşlerini çok samimi bir şekilde ifade ettiler. Biz şunun altını önemli çizmek istiyoruz. Barış hukuksuz olmaz. O yüzden hukuki bir zemine ihtiyaç olan bir döneme girdik. Yeni bir aşamaya girdik" dedi. Buldan, istişarelerinin ve görüşmelerinin devam edeceğini sözlerine ekledi. DEM Parti Şanlıurfa milletvekili Mithat Sancar, pek çok konuyu ayrıntılı olarak konuştuklarını kaydederek, "Bu önümüzdeki dönem gerçekten hassasiyet ve özenle yürütülmesi gereken bir dönem. Hukuksal zemini birlikte oluşturmanın önemi çok açık. Burada siyasal mutabakatın ve toplumsal uzlaşmanın öneminin altını bir kez daha çizdik. Sizin huzurunuzda da hukuksal düzenlemeleri ve sürecin işleyişini siyasal mutabakatla ve en geniş toplumsal uzlaşıyla yürütmenin hayati bir önem taşıdığını dile getirelim. Ziyaretlerimiz devam edecek, siyasi partilerle görüşmelerimizi sürdüreceğiz. Sonrasında Adalet Bakanı ve Meclis Başkanı ile görüşmelerimiz olacak. Sonrasında da Sayın Cumhurbaşkanı ile bir görüşme planlıyoruz" şeklinde konuştu.
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Dünyada kendi savaş gemisini geliştirip denize indiren 10 ülkeden biri Türkiye’dir" İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda düzenlenen "Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim" törenine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "şu an savunma ihracatında dünyanın 11. en büyük ülkesiyiz." dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda düzenlenen "Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim Töreni"ne katıldı. Tören kapsamında; Pakistan MİLGEM Projesi 2’nci gemisi Khaibar’ın Pakistan Deniz Kuvvetleri’ne teslimi, Açık Deniz ve Karakol Gemisi Projesi kapsamında inşa edilen Akhisar’ın Romanya’ya teslimi, Koçhisar’a bayrak çekilmesi, Hızırreis Denizaltısı, Ç-159 Çıkarma Gemisi ve ULAQ İnsansız Deniz Aracı’nın hizmete girişi ve Açık Deniz Karakol Gemisi Projesi kapsamında inşa edilecek 7’nci geminin sac kesimi törenleri gerçekleştirildi."Türkiye Pakistan dostluğu Allah’ın izniyle kıyamete kadar devam edecek serpilecek güçlenecek"Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayisinde geldiği önemli noktalara dikkat çekerek, şunları aktardı:"Bugün çok özel bir program münasebetiyle İstanbul tersane komutanlığında sizlerle bir aradayız. Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim Töreni vesilesiyle sizlerle bir arada olmaktan memnuniyet duyuyorum. mavi vatanın dört bir yanında adanmışlıkla görev yapan tüm mensuplarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Türkiye için çalışan, mavi vatanın muhafazası ve müdafaası için gecesini gündüzüne katan herkesten Allah razı olsun. Bugün Türk tersaneciliği ve donanması açısından çok büyük bir gurur tablosuna şahitlik ediyoruz. İstanbul tersanesinin tüm mensuplarına şahsım ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum. Ülkemiz tersanelerine güvenmekte ne kadar haklı olduğumuzu bugün bir kez daha görüyoruz. En son teknoloji ile donatılmış bu gemilerin kardeş Pakistan donanmasını şimdiden hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Kökleri ortak tarihimizin derinliklerine uzanan ve asırlar boyunca sınanarak bugünlere gelen Türkiye Pakistan dostluğu Allah’ın izniyle kıyamete kadar devam edecek serpilecek güçlenecek.""ULAQ’ın bir özelliği Türk mühendislerinin geliştirdiği yüzde 90 yerlilik oranına sahip marin motorunu kullanmasıdır"Erdoğan, savunma sanayine kazandırılan ve son teknolojiyle donatılmış deniz araçlarının önemine dikkat çekerek, "Bugün burada denize uğradığımız ve bayrak çektiğimiz platformlar alın terimizin, aklın, emeğin, cesaretin ve adanmışlığın eseridir. Bunların en başında havadan bağımsız tahrik sistemi ve gelişmiş son teknoloji yetenekleri ile sessiz derinliklerinin milli bekçisi olacak TCG Hızır Reis denizaltımız var. Hizmete aldığımız bir başka platformumuz, Yeni Tip Çıkarma Gemimiz Ç-159’dur. Bu platform, hem askeri harekatlarda hem de barış dönemindeki insani yardım operasyonlarında fırtınalı sularda görev yapacaktır. ULAQ silahlı insansız deniz aracımız, bir diğer kıvanç kaynağımızdır. Dijital dönüşümün, yapay zekâ tabanlı otonom sistemlerin denizlerdeki sembolü olacak ULAQ, geleceğin harekât sahasının ölçülerindendir. ULAQ SİDA’nın bir başka özelliği ise Türk mühendislerinin geliştirdiği, yüzde 90 yerlilik oranına sahip marin motorunu kullanmasıdır" şeklinde konuştu."Denizde etkin olmadan karada caydırıcı olamazsınız"Savunma sanayinde başarının ancak bütüncül bir stratejiyle elde edileceğine vurgu yapan Erdoğan, "TCG Koçhisar karakol gemimiz, Mavi Vatan’daki hak ve hukukumuzu koruma irademizin nişanesidir. Barış zamanında milletimize hizmet edecek, kriz zamanlarında ise caydırıcı gücümüz olacaktır. Koçhisar’ı Mayıs ayı sonunda Donanmamıza katacağız. Son olarak, bugün ayrıca açık deniz karakol gemimiz Seferihisar’ın saç kesimini gerçekleştireceğiz. Türkiye olarak savunma sanayi alanında yürüttüğümüz her projede ürün geliştirmekle kalmıyor; teknoloji üretim kapasitesini de büyütmeyi hedefliyoruz. şurası bir gerçek ki savunmada başarı ancak bütüncül bir stratejiyle elde edilir. denizde etkin olmadan karada caydırıcı olamazsınız. Kapasitemizi günden güne artıyor, kendi teknolojimizi yine kendimiz üretiyoruz. ARGE’den tasarıma, yazılımdan seri üretime tüm süreçleri yerli ve milli kaynaklarımızla yönetiyoruz. şu an savunma ihracatında dünyanın 11. en büyük ülkesiyiz. Son 11 aylık dönemde savunma ve havacılık ihracatımız, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30 artarak 7 milyar 445 milyon dolara ulaştı" diyerek aktardı."Hem kendi ihtiyaçlarımızı hem de dost ve müttefiklerimizin ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz"Türkiye’nin mevcut teknolojilerini her gün daha da ileriye taşıdığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendimize inandık, Türk savunma sanayine güvendik ve elbette burada durmayacağız. 2028 yılı için 11 milyar dolarlık ihracat rakamıyla savunma ve havacılık ihracatında ilk 10’a gitmektir. Bu hedefe doğru sağlam adımlarla ilerliyoruz. Dünyada kendi savaş gemisini geliştirip denize indiren 10 ülkeden biri Türkiye’dir. Sahadan aldığımız verileri titizlikle analiz ediyor ve mevcut teknolojilerimizi her gün daha da ileriye taşıyoruz. Başkanı olduğum Savunma Sanayi İcra Komitesi’nde aldığımız kararlar doğrultusunda, projelerimizin meyvelerini birer birer topluyoruz. Ana muhalefetin balıklar rahatsız oluyor diyerek eleştirdiği kızıl elmamız görüş ötesi bir hava füzesiyle vurarak etkisiz hale getirdik. TCG - Anadolu’nun abisi olacak uçak gemimizin inşa süreçlerini de başlattık. İnsansız hava araçlarından firkateyne kadar hem kendi ihtiyaçlarımızı hem de dost ve müttefiklerimizin ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz" dedi."Morallerimizi bozmaya, cesaretimizi kırmaya çalışanlara aldanmayın, prim vermeyin"Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayinde kat ettiği başarıların ve muhalefetin eleştirilerine rağmen yüzde 80 yerli sermayeye ulaşıldığının altını çizerek, şunları söyledi:"Buradaki başarıyı görmek için uzaklara gitmeye hiç gerek yok. Türkiye’nin savunma sanayinde son 23 senede kat ettiği başarıları görmek için 60’ları 70’leri eşelemeye de gerek yok. Bunun için kamuoyunda paylaşılan çalışmalarımıza bakmak yeterlidir. Türk savunma sanayinin gelişmesi ve güçlenmesi için ter döken tüm kardeşlerime ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Morallerimizi bozmaya, cesaretimizi kırmaya çalışanlara aldanmayın, prim vermeyin. sosyal medyada ve gazete köşelerinde sağa sola karamsarlık aşılayan felaket tellallarına lütfen kulak asmayın. Biz bugüne kadar neler yaptıysak bunlara rağmen yaptık. Şu an yüzde 80 yerli sermayeye yine biz ulaştık. Bizi yolumuzdan çevirmeye çalışanlara inat hep beraber omuz omuza vererek çok daha kararlı bir şekilde hedeflerimize yürüyeceğiz.""Amacımız savaşa hazırlanmak değil; barışı korumaktır"Son olarak Türkiye’nin hiçbir ülkeyle kriz, kavga ve çatışma istemediğini dile getiren Erdoğan, "Bu vesileyle hem Türkiye’nin hem de Pakistan’ın savunma sanayi açısından çok stratejik adımlar attık. Yakın zamanda inşallah başka müjdelerimiz de olacak. havada, karada, denizde ve siber vatanda caydırıcı olacak tüm projelerimizi tek tek hayata geçireceğiz. Her fırsatta vurguladığım bir hususu yeniden hatırlatmak isterim; bizim kimsenin toprağında ve egemenliğinde gözümüz yok. Biz hiçbir ülkeyle kriz, kavga ve çatışma istemiyoruz. Türkiye olarak herkesin emin olabileceği ve güven duyabileceği, en zor en sıkıntılı günlerinde sırtını yaslayabileceği ülke biziz. Bunun dışında hak ve hukukunun da çiğnenmesine asla müsaade etmeyecek olan bir ülkeyiz. Amacımız savaşa hazırlanmak değil; barışı korumaktır. Dost ve kardeş Pakistan halkına selamlarımı gönderiyorum, emeği geçen tüm kurum ve tersanelerimize şükranlarımızı sunuyorum" ifadelerini kullandı.Konuşmalarının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Açık Deniz ve Karakol Gemileri 7. Gemisi Seferihisar’ın sac kesimini gerçekleştirdi. Ardından Erdoğan tarafından Pakistan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Naveed Ashraf’a Pns Khaibar ile komutanlık sembolü verildi. Akabinde Pns Khaibar ve Koçhisar gemilerinin bayrakları; Hızırreis, Ç-159 ve Ulaq gemilerinin flandraları da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından gemi komutanlarına verildi.Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim Töreni’ne Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, İstanbul Tersanesi Komutanı Tümamiral Recep Erdinç Yetkin, Pakistan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Naveed Ashraf ve Pendik Belediye Başkanı Ahmet Cin katıldı.