GÜNDEM - 07 Ekim 2016 Cuma 11:01

Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin kimdir? Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin'in hayatı

A
A
A
Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin kimdir? Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin'in hayatı

Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin...Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin hayatı! Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin

Hazret-i Hasan (radıyallahü teâlâ anh)
Peygamber efendimizin torunu, İslam halifelerinin beşincisidir. Babası Hazret-i Ali, annesi ise Resulullahın kızı Fatıma-tüz-Zehra’dır. Beyaz ve güzel yüzlü olup, yüzü Resulullahın yüzüne çok benzeyen yedi kişiden biri bu idi. Resulullaha bundan daha çok benzeyen kimse yoktu. İsmini Peygamber efendimiz koydu. Soyundan olanlara Şerif denir.

Hazret-i Hasan, âlemlerin efendisi olan sevgili Peygamberimizin terbiyesiyle yetişip büyüdü. Resulullahın pek çok hadis-i şerifi ile övüldü. Peygamber efendimiz Hazret-i Hasan’ı çok sever, ona şefkatle muamele ederdi. Bir defasında Hazret-i Hasan, kardeşi Hazret-i Hüseyin ile Resulullahın huzurunda güreşiyorlardı. Resulullah efendimiz, Hasan’ı teşvik buyururdu. Hazret-i Fatıma, (Babacığım, Hüseyin küçüktür, halbuki siz hep Hasan’ın tarafını tutuyorsunuz) deyince, (Ya Fatıma! Cebrail, Hüseyin’e yardım ediyor) buyurdu. (Şevahid-ün nübüvve)

Ebu Eyyub-el-Ensari, Hasan ile Hüseyin’in Resulullahın huzurunda oynadıkları sırada huzurlarına girince, (Ya Resulallah, bunları çok mu seviyorsun?) diye sordu. Peygamber efendimiz de, (Nasıl sevmem! Bunlar benim dünyada öpüp, kokladığım iki reyhanımdır) buyurdu.

Abdullah ibni Abbas rivayet etti: Resulullah, Hasan’ı omzuna almıştı. Bir kişi, ya oğul, ne güzel zatın omzundasın dedi. Resulullah buyurdu ki:
(Omzumdaki de güzeldir.) [Mesabih]

Hazret-i Hasan, hilm (yumuşaklık), rıza, sabır ve kerem (cömertlik) sahibiydi. İki defa her şeyini Allah rızası için dağıttı. Bol sadaka verirdi. Aldığı bir hediyeye değerinden fazla karşılık verirdi. Alışverişlerinde pazarlık eder, ucuz almaya çalışırdı. Kendisine, (Bir günde binlerce dirhem sadaka veriyorsun da bir şey satın alırken niçin uzun uzun pazarlık edip yoruluyorsun?) dediklerinde; (Verdiklerimi Allah rızası için veriyorum. Ne kadar versem yine azdır. Fakat alışverişte aldanmak, aklın ve malın noksan olmasıdır) buyurdu.

Babası Hazret-i Ali şehit olunca, Kufe’de halife seçildi. Kufe, Basra, Irak, Horasan, Mekke, Medine, Hicaz ve Yemen ahalisine, pederi gibi halife oldu. Diğer memleketler, Hazret-i Muaviye’nin elinde idi. Yedi ay sonra, Bağdat yanında Anbar denilen yerde, ikisinin ordusu harbe hazır iken, Müslüman kanı dökülmemesi için, hilafeti Hazret-i Muaviye’ye bıraktı. Hazret-i Hasan daha küçük yaştayken, Resulullah efendimiz ona işaret ederek, (Bu oğlum seyyiddir. Allahü teâlâ, onun ile, müminlerden, iki büyük fırka arasını bulur, barıştırır) buyurmuştu. Bu hadis-i şerif, Resulullahın bir mucizesi olarak tecelli etti. Hazret-i Hasan Medine’ye geldi. Ölünceye kadar orada yaşadı. Zevcesi Cade kıskançlık yüzünden onu zehirleyip ölümüne sebep oldu.

(Kısas-ı Enbiya), yedinci cüz, 107. sayfada diyor ki, (Hazret-i Hasan çok evlenir ve çok boşar idi. Aldığı kızlar, ona aşık olurdu. Zevcesi Cade, kendisini boşayacağından üzülerek Hazret-i Hasan’ı zehirledi.)

Hazret-i Hüseyin (radıyallahü teâlâ anh)
Resulullahın torunu, Hazret-i Ali’nin ikinci oğludur. Hüseyin adını, Resulullah efendimiz verdi. Künyesi, Ebu Abdullah’tır. Lakabı Seyyid ve Şehit’tir. Soyundan gelenlere Seyyid denir. Kerbela’da şehit edildi. Mübarek başı, Mısır’da Karafe Kabristanında medfundur.

Bir gün Peygamber efendimiz, Hüseyin’i sağ dizine oğlu İbrahim’i sol dizine aldı. Cebrail aleyhisselam gelip, Hak teâlâ, bu ikisinden birini alacaktır. Sen birini seç, dedi. (Eğer Hüseyin vefat ederse, benim canım yandığı gibi, Ali’nin ve Fatıma’nın da canları yanar. Eğer İbrahim giderse, en çok ben üzülürüm. Üzüntümü, onların üzüntüsüne tercih ediyorum) buyurdu. Üç gün sonra oğlu İbrahim vefat etti. Resulullah, Hüseyin yanına geldiğinde onu öpüp, (Selamet ve saadet o kimseye ki, oğlum İbrahim’i ona feda ettim) buyurdu.

Bir gün yine Resulullahın yanındaydı. Annesine gitmek istiyordu. Ancak hava yağmurluydu. Resulullah dua buyurdu. Hüseyin eve gidinceye kadar yağmur yağmadı.

Hazret-i Hüseyin’in yüzü, karanlık gecede etrafını aydınlatırdı. Hacca daima yaya olarak giderdi. Yanındakiler bineklere binse de, kendisi binmezdi. (Şevahid-ün nübüvve)

Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin ehl-i beytin gözbebekleri, eshab-ı kiramın büyüklerindendir. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Fatıma, Cennet hatunlarının üstünü, Hasan ve Hüseyin de Cennet gençlerinin yüksekleridir.) [Tirmizi]

(Allahü teâlâ, Fatıma ve nesline Cehennemi haram kıldı.) [Hakim, Taberani]

(Vallahi Ehl-i beytimi sevmeyenin kalbine iman girmez.) [İ. Ahmed]

(Benim soyuma dil uzatarak, beni incitenlere, Allahü teâlâ çok azap yapar.) [Deylemi]

(Allahü teâlâ, oğlum Hasanla iki Müslüman ordunun arasını barıştırır.) [Buhari]

(Ya Rabbi, Hasanla Hüseyini seviyorum. Sen de sev. Bunları sevenleri de sev!) [Tirmizi]

(Ehl-i beytimi ve Eshabımı çok sevenin, Sırat köprüsünde ayağı kaymaz.) [Deylemi, İ. Adiy]

(Eshabımı, ezvacımı ve Ehl-i beytimi seven, Cennette benimle beraber olur.) [Ramuz]

Ehl-i beyt de eshab-ı kiramdan idi. Eshab-ı kiramla ilgili 4 âyet meali:
(Mekke’nin fethinden önce Allah için mal veren ve savaşan eshabın derecesi, fetihten sonra veren ve savaşanlardan daha yüksektir. Her biri için hüsnayı [Cenneti] söz veriyorum.) [Hadid 10]

(Eshabın hepsi, kâfirlere şiddetli ve birbirlerine merhametlidir.) [Feth 29]

(Sizler en iyi bir ümmetsiniz.) [Âl-i İmran 110]

(Muhacir ve Ensar ile iyilikte onların izinden gidenlerden, Allah razıdır.) [Tevbe 100]

Demek ki, kurtuluş için Ehl-i beytin ve Eshab-ı kiramın yoluna sarılmak lazımdır.

İnsanların en şereflileri
Abdullah ibni Abbas hazretleri anlatır:  Resulullahın huzurunda idim. Fatıma ağlayarak gelip, dedi ki:
(Babacığım, Hasan ve Hüseyin evden oyun için çıkmışlardı, uzun müddet geçti, hâlâ dönmediler. Ali de evde yok ki gidip onları arasın.) Resulullah, (Ya Fatıma, üzülme, Allahü teâlâ onları korur) buyurdu ve (Ya Rabbi, o ikisini, eğer denizde iseler de, inâyet kayığın ile, kenara getir. Eğer sahrada iseler de, hidayet rehberin ile evine getir) diye dua etti.

Cebrail aleyhisselam gelip, dedi ki:
Ya Resulallah, hiç elem çekme ki, o iki şehzadeniz Neccar oğullarının bahçesinde emniyettedirler. Allahü teâlâ onları muhafaza için iki melek vazifelendirmiştir. Kanatlarını onlara gerip, hizmetleri ile meşguldürler.

Resulullah efendimiz o bahçeye doğru yola koyuldu. Onları alıp eve dönerken, Hüseyini melek taşıyordu. Ebu Eyyub-i Ensari görünce, meleği his etmeyip, zan etti ki, ikisini de Resulullah götürmektedir. Dedi ki, ya Resulallah, birini bana verin, yükünüzü hafifleteyim. Resulullah buyurdu ki:
(Ya Eba Eyyub! Bunlar dünyada mükerrem, ahirette muhteremdir. Valideleri kendilerinden eşref ve efdaldir.)

Çabuk onun sıkıntısını gider
Bir gün bir kişi Peygamber efendimize bir ceylan yavrusu hediye getirdi. Resulullah onu torunu Hasan’a hediye etti. Hüseyin bunu işitince Resulullahın huzuruna gelip (Dedeciğim, ben de ceylan yavrusu isterim) dedi. Hiçbir şey ile teselli bulmayıp, ağlamaya başladı.

Resul-i ekrem düşünceli otururken gördü ki, sahradan bir ceylan, yavrusuyla acele ile gelir. Resulullahın huzuruna geldiğinde, fasih bir lisan ile (Ya Resulallah, Allah bana iki yavru ihsan etmişti. Birini bir avcı tutup, size getirdi. Biri benim ile kaldı. Onu emzirmeye meşgul iken, nida geldi ki, (Bir yavrun Hasan’a vasıl oldu. Hüseyin de ceylan yavrusu istiyor, bunun için ağlıyor. Durmayıp, bu yavrunu da çabuk huzura götür. Onun sıkıntısını kalbinden gider.) Resulullah bu haberden mesrur olup, o ceylan yavrusunu da Hüseyin’e verip, hatır-ı şerifini teselli etti. (Kenz-ül Garaib)

Bunların beşiklerini sallardım
Eshab-ı güzinden Dıhye daima ticaret için, sefere gidip-gelirdi. Cemal güzelliği çok fazla idi. Cebrail aleyhisselam Resulullah efendimizin huzuruna geldiğinde, ekseri Hazret-i Dıhye’nin suretinde gelirdi. Bir gün Cebrail aleyhisselam Dıhye’nin suretinde Resulullahın huzurunda oturdu.

Hazret-i Hasan ve Hüseyin o zaman henüz çocuk idiler. O sırada biri Hazret-i Dıhye’yi görüp, geriye dönüp, kardeşine, dedemizin yanında Dıhye oturur, gel yanına varalım dedi. İkisi de acele ile mescide girdiler. Cebrail aleyhisselamın dizleri üzerine oturdular. Mübarek ellerini Cebrailin koynuna uzattılar. Resulullah, bunları men etmek istedi. Cebrail dedi ki, ya Resulallah, niçin elem çekersin! Bunlar küçük iken, Fatıma teheccüd namazını kılarken, Allahü teâlâ beni gönderir, Fatıma namazda iken elem çekmeyip, rahatça teheccüd kılsın diye, bunların beşiklerini sallardım. Ya Resulallah, bu hareketlerini bana karşı bir edepsizlik sayma! Fatıma teheccüd namazından sonra uyurken, bunlar ağlardı. Allahü teâlâdan bana, git beşiklerini salla, Fatıma uykusundan uyanmasın diye ferman gelirdi. (Cennette, Ali, Hasan ve Hüseyin için bir nehir vardır) Sadasını bunların mübarek kulaklarına ben getirmiştim. Onların üzerime çıkıp, ellerini koynuma sokmaları acayip olmaz.

Resulullah buyurdu ki:
(Ya kardeşim! Masumlar, şimdi bir şey yapmadılar. Bir edepsizlik ederler diye mani oldum. Zira Dıhye isminde eshabımdan biri vardır ki, dışarıya gider, her geldiğinde bize gelse, bunlara bir hediye ile gelirdi. Seni Dıhye zan edip, ellerini koynuna uzattılar.)

Cebrail aleyhisselam, Allahü teâlâya teveccüh edip, (Ya Rabbi, ihsan eyle, bu masumları sevindireyim) dedi. Niyaz ettiği gibi, güzel hitap erişti ki;
(Oturduğun yerden gözlerini yum. İki elini Cennet içine uzat. Her ne eline gelirse, al.)

Cebrail ellerini Cennete uzattığı gibi, bir yeşil salkım üzüm ve bir kırmızı nar eline geldi. Hasan üzümü aldı. Hüseyin narı aldı. Onlar bunları yerken, bir dilenci, ya ehl-i beyt, o üzüm ve nardan bana da verin diye seslendi. Fıtratları icabı hemen vermek istediler ancak Cebrail aleyhisselam mani oldu ve (Bu dilenci iblistir. Cennet meyvesi ona haram iken, hile ile almak ister) dedi. 

Dinimiz İslam

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Şanlıurfa Ceylanpınar Belediyesi koruma memurlarından kadrolu mühendise darp iddiası Şanlıurfa Ceylanpınar Belediyesi’nde görevli bir mühendisin, koruma memurları tarafından darp edildiği iddia edildi. Yaşanan darp anları cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Edinilen bilgiye göre olay, Ceylanpınar Belediyesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, belediyede kadrolu mühendis olarak görev yapan Halil Y., bir süre önce belediye yönetimi tarafından fen işleri müdürlüğündeki görevinden alınarak zabıta müdürlüğüne görevlendirildi. Halil Y.’nin bu görevlendirmeye itiraz ederek idare mahkemesinde açtığı davanın lehine sonuçlandığı, mahkemenin Halil Y.’nin asli kadrosunun bulunduğu fen işleri müdürlüğüne iadesine karar verdiği öğrenildi. Mahkeme kararının ardından belediyenin ana hizmet binasına giderek görevine başlamak isteyen Halil Y.’nin, Belediye Başkanı Uğur Kahraman’ın korumaları ile bazı yakınları tarafından binaya alınmadığı öne sürüldü. Yaşanan tartışmanın büyümesi üzerine Halil Y.’nin darp edildiği ve başından yaralandığı bildirildi. Olayı duyan Halil Y.’nin bazı akrabalarının belediyeye gelmesi üzerine arbede yaşandığı, bu kişilerin de darp edildiği ileri sürüldü. Darp sonucu yaralanan Halil Y. ile yakınlarından oluşan toplam 5 kişi, ambulanslarla Ceylanpınar Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Çıkan olayda Halil Y. ile 4 yakını yaralandı. Yaralılar, hastaneden aldıkları darp raporları ile birlikte polis merkezine giderek koruma memurlarından şikayetçi oldu. Öte yandan, darp olayının yaşandığı sırada belediyenin ana hizmet binasındaki güvenlik kameralarının kayıt dışı olduğu iddia edildi. Olayla ilgili inceleme çalışması başlatıldı.
Antalya ASAT’tan Muratpaşa İçme Suyu Terfi İstasyonu’na 201 milyon TL yatırım Antalya Büyükşehir Belediyesi ASAT Genel Müdürlüğü, Muratpaşa İçme Suyu Terfi İstasyonu’nda 201 milyon TL yatırımla kapsamlı yenileme ve kapasite artırımı gerçekleştiriyor. Çalışmalarla birlikte istasyonun üretim kapasitesi iki katına çıkarılarak Antalya’nın artan içmesuyu ihtiyacına önemli katkı sağlanacak. Büyükşehir Belediyesi ASAT Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında, saniyede 600 litre olarak tasarlanan Muratpaşa İçme Suyu Terfi İstasyonu’nun kapasitesi saniyede bin 200 litreye yükseltilecek. Bu sayede kentin büyüyen nüfus ve turizm yoğunluğuna daha güçlü şekilde cevap verilirken, yeni pompa ve motor sistemleri sayesinde enerji verimliliği artırılarak yılda milyonlarca liralık tasarruf elde edilecek. Yenilenen pompa ve elektrik sistemleri Mevcut pompa, elektrik motorları ve tesisatın ekonomik ömrünü doldurması nedeniyle başlatılan yenileme çalışmaları kapsamında tüm ekipmanlar modern ve verimli hale getirilecek. Bu sayede hem su üretim kapasitesi yükseltilecek hem de enerji sarfiyatında ciddi bir düşüş sağlanacak. Pompa odasında teknik iyileştirme Çalışmalar kapsamında tesisin basma kotunun depo kotunun üzerinde olması sebebiyle sık sık arızalara neden olan pompalara kalıcı çözüm üretildi. Sorunun önüne geçmek için pompa odası kotu yaklaşık 3 metre aşağıya indirilecek. Böylece hava yapma ve fan aşınmaları ortadan kalkacak. Enerji kesintilerine karşı jeneratör desteği Tesisin en önemli eksiklerinden biri olan jeneratör ihtiyacı da proje kapsamında giderilecek. 2 adet 1000 KVA jeneratörün montajı tamamlanmasıyla birlikte artık oluşabilecek enerji kesintilerinde tesis tam kapasiteyle çalışabilecek ve vatandaşların su ihtiyacı kesintisiz karşılanacak. SCADA sistemi ile akıllı yönetim İstasyonda kurulan SCADA otomasyon sistemi sayesinde pompalar depo seviyesine göre otomatik olarak devreye girip çıkacak. Böylece hem suyun kesintisiz iletimi sağlanacak hem de anlık üretim-tüketim takibi yapılarak kayıp-kaçakla mücadele daha etkin hale getirilecek. Depolama kapasitesi artırıldı Çalışmalar kapsamında istasyonun mevcut depolama hacmi bin 500 ton artırılarak 3 bin tona çıkarılacak. Ayrıca mevcut haznelerde yapılan izolasyon sayesinde su kaçaklarının önüne geçilerek, sağlıklı, hijyenik su iletimi sürdürülebilir hale getirilecek.
Sinop Sinop’ta üreticiye yüzde 100 hibeli makine desteği Sinop’ta tarımsal üretimi güçlendirmek ve kırsalda refahı artırmak amacıyla yürütülen "Kırsal Dezavantajlı Alanlar Kalkınma Projesi" kapsamında üreticilere yüzde 100 hibe destekli makine ve ekipman teslimi yapıldı. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nde düzenlenen Makine ve Ekipman Teslim Programı, saygı duruşu yapılması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Programda konuşan İl Tarım ve Orman Müdürü Fatih Önlem, projenin yalnızca bir destek programı olmadığını, üreticilerin sahadaki ihtiyaçlarını esas alan bütüncül bir kalkınma modeli olduğunu vurguladı. Önlem, Sinop’ta tarımsal üretimi artırmaya ve sürdürülebilirliği sağlamaya yönelik çalışmaların valilik desteği ve bakanlığın vizyonuyla kararlılıkla sürdürüldüğünü söyledi. Proje kapsamında 2020 yılından bu yana 762 üreticiye yaklaşık 88 milyon lira hibe desteği sağlandığını belirten Önlem, hayvan pazarı, güneş enerjili sulama sistemi ve basınçlı sulama sistemi gibi altyapı yatırımları için de 25 milyon liralık harcama yapıldığını kaydetti. 2026 yılı için Sinop’a tahsis edilen bütçenin 65 milyon lira olduğunu aktaran Önlem, bu kaynakla üretim maliyetlerini düşüren, iş gücünü hafifleten ve modern tarım tekniklerini yaygınlaştıran projelerin hayata geçirileceğini ifade etti. Teslim programı kapsamında Ayancık, Dikmen, Erfelek, Gerze ve Saraydüzü ilçelerinde faaliyet gösteren üreticilere tamamı hibe olmak üzere 17 adet çapa makinesi ile 13 adet süt sağım makinesi verildi. Küçük ölçekli işletmeler için önemli katkı sağlayacak makinelerin, iş gücü tasarrufu sağlamasının yanı sıra üretimde kalite ve hijyen standartlarını da yükselteceği belirtildi. Konuşmaların ardından makineler üreticilere teslim edilirken, program toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi. Programa Sinop Valisi Mustafa Özarslan, İl Genel Meclis Başkanı Ersin Yaman, AK Parti İl Başkanı Yakup Üçüncüoğlu ve vatandaşlar katıldı.
İstanbul ’’KOBİ’lerin yükselişi Agentik AI ile olacak’’ Küresel iş dünyası, uzun süredir aynı sorunla karşı karşıya: Artan iş yükü, karmaşık süreçler ve geciken kararlar. Şirketler daha fazla çalışıyor ama aynı oranda karşılık alamıyor. Bu tabloyu tersine çevirmesi beklenen yeni kırılma noktası ise agentik yapay zekâ olarak öne çıkıyor. Verimsiz süreçlerin maliyeti yalnızca operasyonel aksaklıklarla sınırlı değil; kalite problemleri, plansız duruşlar, stok ve tedarik hataları, gereksiz toplantılar ve bilgiye erişimde harcanan zamanın toplam etkisiyle ölçülüyor. Global denetim şirketi McKinsey raporlarına göre, bu yapısal kayıpların şirketler için yıllık maliyeti 10 trilyon dolar seviyesine ulaştı. ’’Temel problem, şirketlerin dijitalleşmemesi değil, dijitalleşmenin hâlâ parçalı, pahalı ve sürdürülemez şekilde ilerlemesi’’ Yapay zeka şirketi Cognera Kurucusu Dr. Anıl Öztekin, agentik yapay zekâyı yalnızca bir teknoloji başlığı olarak değil, ekonomik verimliliği yeniden tanımlayan bir çalışma modeli olarak ele almak gerektiğini vurguladı. Öztekin’e göre, bugünkü temel problem, şirketlerin dijitalleşmemesi değil, dijitalleşmenin hâlâ parçalı, pahalı ve sürdürülemez şekilde ilerlemesi. Öztekin, "Bugün şirketlerin en büyük sorunu teknoloji eksikliği değil; dağınık, manuel ve kişilere bağlı iş akışları. Agentik yapay zekâ bu noktada tek tek işleri otomatikleştirmekten ziyade, sürecin tamamını yöneten dijital bir iş gücü modeli sunuyor" dedi. "Türkiye’deki işletmeler dönüşüme kapalı değil; maliyet ve risk konusunda çekinceleri var. Agentik yapılar, kullandığın kadar öde gibi modellerle bu bariyeri ortadan kaldırıyor. Bu da KOBİ’ler için oyunu değiştiriyor" diyen Öztekin, özellikle üretim ve operasyon ağırlıklı sektörlerde ciddi bir sıçrama potansiyeline işaret etti. Öztekin sözlerine şöyle devam etti: ’’Bu potansiyel, ihracatçı sektörler için daha da kritik. Küresel pazarlarda rekabet artık yalnızca fiyatla değil; teslimat süresi, operasyonel tutarlılık ve standartlara uyum üzerinden şekilleniyor. Agentik yapay zekâ, siparişten sevkiyata kadar olan süreçleri daha izlenebilir ve hataya kapalı hale getirerek Türk şirketlerinin uluslararası arenada daha güvenilir bir oyuncu olmasını sağlıyor. Bu dönüşümün sahadaki karşılığını üretmek üzere konumlanan Cognera’nın geliştirdiği yaklaşımın merkezinde ise, işletmeler için tasarlanmış agentik dijital çalışma arkadaşı EtraBot yer alıyor. EtraBot, agentik yapay zekâ altyapısını RPA (robotik süreç otomasyonu) ve doküman işleme (IDP) teknolojileriyle bir araya getirerek işletmelerde uçtan uca, akıcı bir iş akışı oluşturmayı hedefliyor. Böylece süreçler yalnızca hızlanmıyor; aynı zamanda daha görünür, izlenebilir ve yönetilebilir hale geliyor.’’ Öztekin, EtraBot’un çıkış noktasını şöyle özetledi: "KOBİ’lerin yüksek lisans bedelleri ödemeden, geliştirici ekip kurmak zorunda kalmadan ve sadece kullandığı kadar ödeyerek dönüşüm yaşayabilmesi gerekiyordu. Arka planda Microsoft, UiPath, Automation Anywhere, Abbyy gibi pek çok global oyuncunun yazılım robotlarıyla çalışan EtraBot’u tam da bu ihtiyaçtan doğan bir dijital çalışma arkadaşı olarak tasarladık. İşletmelerin süreçlerine hızla entegre oluyor; operasyon yükünü sadeleştiren, daha akıcı ve verimli bir iş ortamı oluşturuyor. Bu yapı, özellikle Türkiye gibi operasyon yoğun ekonomiler için kritik bir avantaj sunuyor. Türkiye’de işletmelerin önemli bir bölümü hâlâ manuel süreçlerle çalışırken, yüksek yatırım gerektiren dijital dönüşüm projeleri uzun süredir erteleniyor. EtraBot, düşük riskli, hızlı devreye alınabilen ve ölçeklenebilir bir model sunarak bu bariyeri ortadan kaldırmayı hedefliyor.’’