ASAYİŞ - 09 Mart 2016 Çarşamba 12:59

Kadınların darp edildiği ünlü restoran yetkililerinden yalanma

A
A
A
Kadınların darp edildiği ünlü restoran yetkililerinden yalanma

Hesaba itiraz eden kadın müşterileri darp ettikleri iddiasıyla gündeme gelen Turgut Vidinli Balıkçısı yetkilileri tarafından yapılan açıklamada, şiddet iddialarının asılsız olduğu belirtildi.

Açıklamada, "Kamuoyunun kadına karşı şiddet konusundaki takdire değer hassasiyeti tarafımızca da paylaşılmakla birliktebu konuda gelişen hassasiyet maalesef işletmemize karşı haksız bir linç kampanyasına dönüşmüştür.Turgut Vidinli Restaurant 50 yıla yaklaşan tarihi ile Müzeyyen Senar’ların Hamiyet Yüceses’lerin ve daha nice kadının layıkıyla konuk edildiği ve ağırlandığı ve bugünlerin hatıralarıyla dolu bir işletmedir ve de böyle kalmaya devam edecektir" denildi. 

Beşiktaş'ta Turgut Vidinli isimli bir balıkçı restoranında gelen hesaba itiraz ettikleri gerekçesiyle darp edildiklerini iddia eden kadınlar Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi’ne gelerek suç duyurusunda bulunmuşlardı.

Olayın yargıya taşınmasının ardından restoran tarafından yazılı açıklama yapıldı.

Yapılan yazılı açıklamada, iddiaların asılsız olduğu belirtilerek, "Sosyal medyada yer alan beyanlarından öğrendiğimiz kadarıyla 5 Mart Cumartesi günü işletmemizde meydana gelen olayda bazı kadın müşterilerimizin işyerimizde şiddete maruz kaldığı iddia edilmiştir. Bu iddialardan haberdar olur olmaz olay hakkında tarafımızca araştırma yapılmış o gün orada bulunan tüm çalışanlarımızla görüşülmüş ancak kendileri ile yaptığımız görüşmeler ile gerek bireysel olarak gerekse toplu olarak yaptığımız sorgulamalarda olayın sosyal medyada anlatılan şekilde gerçekleştiğine kanaat getirme imkanı bulunmamıştır. Konunun ciddiyeti göz önünde tutularak çalışanlarımızla yetinilmemiş komşularımız ve çevremizde bulunan diğer işletmelerin sahipleri ve çalışanları ile de görüşülmüştür. Ancak bu araştırmalarımız sonucunda da olayın sosyal medyada yer aldığı şekilde gerçekleştiğine kanaat getirme imkanı olmamıştır. Aynı gece orada bulunan ve olaya tanıklık eden bazı müşterilerimizin bize telefonlarını bırakmaları ve haksızlığa uğradığımızı olayın bu şekilde gerçekleşmediğini söyleyerek gördüklerini anlatmak istediklerini beyan etmeleri de bu şüphelerimizi doğrulamış bulunmaktadır. Müşterilerimizin bildiği üzere olayın yaşandığı salon yaklaşık 150 kişinin oturabileceği ve kalabalıklığı nedeniyle birçok insanın yakın mesafede bulundukları bir yerdir. Olayın meydana geldiği saat göz önüne alınarak tarafımızca yapılan araştırma sonucunda o saatte orada kendileriyle birlikte yüzden fazla müşteri bulunduğu tespit edilmiştir. Kamu oyunun takdirine sunarız ki yüzden fazla müşterinin bulunduğu bir yerde biri tuvalete çıkan 3 adet kapının kilitlenebilmesi ya da insanların rehin tutulmaya çalışılması mümkün değildir" denildi.

"BU KONUDA AKLANMAK BİR PARA MESELESİ DEĞİL, ONUR MESELESİ HALİNE GELMİŞTİR"

Kadına yönelik şiddetle gündeme gelme gelmekten dolayı rahatsız olduklarını belirten işletme sahipleri, açıklamada, "Bir kadının şiddete maruz kaldığı iddiası yalnızca işletmecilik anlayışımız açısından değil bizim için insani açıdan önem arz eden, öncelikli ve sessiz kalamayacağımız kadar önemli bir iddiadır. Kadına karşı şiddet yalnızca işyerimizde değil hayatın hiç bir yerinde tasvip edebileceğimiz ya da sessiz kalacağımız bir konu olmamıştır. Böyle bir hususu gerçekleştiren ya da buna neden olan kişinin çalışanımız olması yada olmaması kesinlikle fark etmeksizin bu kişi işletmemizden uzaklaştırılır ve de yasal mercilere teslim edilir. Nitekim işletmemizin 50 yıla varan tarihinde müşterilerimiz de müdavimlerimiz de bilir ki işletmemizde kadına karşı şiddet uygulanması değil kabalık yapılması dahi tasvip edilmemiştir. Bununla birlikte basında ve sosyal medyada işletmemiz hakkında yer alan haberlerden sonra tarafımız hakkında büyük bir linç kampanyası başlatılmış bu kampanya sonucunda hakkımızda hiç bir yasal işlem yapılmamış ve olayların doğruluğu hakkında soruşturma başlatılmamış olmasına rağmen işletmemiz Beşiktaş Belediyesi tarafından kapatılmış tarafımızca bu hususa - yasal hakkımız bulunmasına ragmen konunun hassasiyeti göz önüne alınarak itiraz dahi edilmemiştir. Zira Turgut Vidinli restaurant olarak kadına şiddet uygulandığı iddiasının ağırlığı yanında işyerimizin kapatılmasının bizim açımızdan hiçbir önemi bulunmamaktadır. Bizim için bu konuda aklanmak bir para meselesi değil onur meselesi haline gelmiştir. Ancak önemle belirtmek isteriz ki kamuoyunun kadına karşı şiddet konusundaki takdire değer hassasiyeti - tarafımızca da paylaşılmakla birlikte - bu konuda gelişen hassasiyet maalesef işletmemize karşı haksız bir linç kampanyasına dönüşmüştür. Öyle ki konu hakkında işletmemiz ve çalışanlarımız hakkında hiçbir araştırmaya dayanmadan yapılan yayınlar artık eleştiri sınırlarını aşmış ve hakarete varan boyutlara ulaşmış işyerimize günler boyunca sadece hakaret amaçlı olarak yüzlerce defa telefon edilmiştir" ifadelerine yer verdi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Belirtmek isteriz ki Turgut Vidinli Restaurant 50 yıla yaklaşan tarihi ile Müzeyyen Senar’ların Hamiyet Yüceses’lerin ve daha nice kadının layıkıyla konuk edildiği ve ağırlandığı ve bugünlerin hatıralarıyla dolu bir işletmedir ve de böyle kalmaya devam edecektir. Turgut Vidinli restaurant olarak bu konuda gerçeğin ortaya çıkarılmasının en büyük gayemiz olacağını, tarafımıza karşı yapılan haksızlıkların tamamına karşı yasal merciler nezdinde hakkımızı arayacağımızı; bununla birlikte iddiaların doğrulanması halinde gereğinin yapılacağından şüphe duyulmamasını tüm kamuoyundan rica ederiz." 

BAŞAK AKBULUT

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Van’da "Mide Kanseri Farkındalık Semineri" düzenlendi Van İl Sağlık Müdürlüğü tarafından mide kanserine dikkat çekmek amacıyla düzenlenen "Mide Kanseri Farkındalık Semineri" gerçekleştirildi. İpekyolu İlçe Kütüphanesi’nde düzenlenen seminerde, mide kanserinin risk faktörleri, erken tanının önemi ve korunma yolları ele alındı. Program kapsamında halka yönelik bilgilendirici sunumlar yapıldı. Programda endoskopi taramaları hakkında bilgilendirme yapılırken, seminere katılan muhtarlar ve vatandaşlar da merak ettikleri konular hakkında uzman hekimlerden bilgi alma imkânı buldu. Seminerde konuşan Van İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Muhammed Tosun, halkla bire bir temas halinde olan muhtarların toplumun doğru şekilde bilgilendirilmesinde çok önemli bir role sahip olduğunu belirtti. İl Müdürü Op. Dr. Tosun, "Bu nedenle öncelikle muhtarlarımızı bilgilendirerek, onların halkla temasını artırmayı; vatandaşlarımızın bu kanser türüne yakalanmadan önce neler yapması gerektiğini ve hastalığa yakalanmış bireylerin nasıl takip edilmesi gerektiğini anlatmayı amaçlıyoruz. Bugün bu konuları, kıymetli hocalarımız bizlere aktaracak. Sizlerle birlikte bizler de bu eğitimden faydalanacağız. Van özelinde halk sağlığını doğrudan etkileyen bu ve benzeri önemli konularda, paydaşlarımızla birlikte eğitim ve bilgilendirme çalışmalarımıza devam edeceğiz" dedi. "Sıcak çay masum çıktı" Bölgeye özgü mide kanseri risk faktörlerinden bahseden Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrah Prof. Dr. Sabahattin Çelik ise "Mide kanseri için araştırdığımız birkaç faktör vardı. Bunlardan ilki otlu peynir, tuzlu balık, sıcak çay ve tandır maruziyetiydi. Bu çalışmada sıcak çay masum çıktı; bu faktörle ilgili herhangi bir olumsuzluk tespit edilmedi. Ancak otlu peynirin günlük 150 gramdan fazla tüketilmesinin kanser riskini iki kat artırdığı belirlendi. Bu çalışma, birçok dergide yayımlandı" diye konuştu. Genel Cerrah Dr. Ezgi Sönmez’in sunumuyla devam eden seminer, Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Remzi Kızıltan, Dr. M. Salim Demirci ve Radyasyon Onkolojisi Uzman Dr. İlyas Anıl Kılınç’ın yöneltilen soruları yanıtlamasıyla sona erdi. Seminere İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Muhammed Tosun, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, akademisyenler, uzman hekimler, sağlık personeli ve muhtarlar katıldı.
Muğla Menteşe’de çocuklar İngilizceyi eğlenerek öğreniyor Muğla Menteşe’de faaliyet gösteren Uluslararası Gençlik Merkezi, çocukların dil gelişimine ve akademik başarılarına katkı sağlamak amacıyla düzenlediği İngilizce Konuşma Kulübü ve Akademik Destek programını başarıyla tamamladı. Menteşe Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğü bünyesindeki Uluslararası Gençlik Merkezi, çocuklara yönelik örnek bir eğitim çalışmasına imza attı. Program iki temel sütun üzerine inşa edildi: Pratik iletişim becerileri ve okul müfredatına uyumlu akademik destek. Konuşma kulübü etkinliklerinde çocuklar; oyunlar, grup çalışmaları ve günlük hayat senaryolarıyla İngilizceyi teoriden pratiğe döktü. Bu etkinliklerle öğrencilerin Kelime dağarcıklarının zenginleştirilmesi, Doğru telaffuz alışkanlığı kazanmaları, Yabancı dilde özgüvenli iletişim kurmaları sağlandı. Programın diğer ayağında ise öğrencilerin okul derslerindeki performanslarını artırmaya yönelik çalışmalar yürütüldü. Dil bilgisi, okuma-anlama ve kelime pekiştirme seanslarıyla öğrencilerin okuldaki sınav başarılarına doğrudan katkı sunuldu. Bireysel ihtiyaçlara göre yapılan yönlendirmeler sayesinde çocuklar, zorlandıkları konuları uzmanlar eşliğinde aşma fırsatı buldu. Gençlik Merkezi yetkilileri, erken yaşta yabancı dil öğreniminin kişisel gelişimdeki kritik rolüne dikkat çekerek şunları kaydetti: "Çocuklarımızın yabancı dile karşı olumlu bir tutum geliştirmesi en büyük önceliğimiz. Eğlenceli ve etkileşimli yöntemlerle hem derslerine destek oluyor hem de dünya ile iletişim kurabilecekleri bir kapı aralıyoruz. Bu tür gelişim odaklı projelerimiz önümüzdeki dönemde de artarak devam edecek "ifadesi kullanıldı.
Samsun 800 milyonluk umut, depresyon riski taşıyor Yılbaşı ikramiyesi beklentisiyle kurulan hayallerin psikolojik zararlarına dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Dr. Akif Taşdemir, "İnsanlar bilet değil, umut satın alıyor. Umut satın almak, küçük gibi görünse de çok derin bir psikolojik etkiye sahiptir. Bazı insanlar bu durumdan dolayı derin depresyona sürüklenebilir" dedi. Yılbaşı özel çekilişinde büyük ikramiyenin 800 milyon TL olarak belirlenmesini ve bunun insanların psikolojisine etkisini değerlendiren Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Akif Taşdemir, ikramiyenin çıkmaması durumunda bazı kişilerin ruh halinde ümitsizlik ve yoğun hayal kırıklığı yaşanabileceğini söyledi. "Hayal kurmak insana mutlu hissettiriyor" Dr. Taşdemir, "Piyango bileti satın almak, altında ekonomik, psikolojik, sosyal ve kültürel nedenleri olan bir davranış biçimidir. İnsanlar bilet değil, umut satın alıyor. İnsanlar istatistiksel olarak o paranın kendilerine çıkma ihtimalinin farkındadırlar. Umut satın almak küçük görünse bile çok derin bir psikolojik etkiye sahiptir. İnsanlar bu umudu ucuza satın aldıkları için bir hayal kuruyorlar. Hayal kurmak insana mutlu hissettiriyor. ’Bu bilet bana çıkarsa borçlarımı öderim, yeni bir iş kurabilirim, çevremdeki insanların hayatını değiştirebilirim’ gibi hayal kurmak insanları mutlu edebiliyor. İnsanlar, ’almayacağım bilete ikramiye çıkarsa’ diye kaçırma korkusuyla da yöneliyorlar. Bundan dolayı birçok insan hayal kırıklığına uğruyor" diye konuştu. "Yoğun bir hayal kırıklığı sonrasında depresyonu tetikleyebilir" İkramiyenin çıkmamasının herkeste aynı etkiyi oluşturmadığını belirten Taşdemir, "Aslında birçok insanda o ikramiyenin çıkmaması derin bir hayal kırıklığı oluşturmuyor. O biletin üstüne kurduğu hayaller boşa gittiğinde ilk başta derin bir iç çekiş ve hayal kırıklığı yaşayabilir. Birçok insan bunu mantıkla onarır. ’Zaten bana çıkma ihtimali çok düşüktü, hayırlısı böyleymiş’ diye düşünebilir. Bazı insanlar bu durumdan dolayı derin depresyona sürüklenebilir. Bardak dolmuştur ve taşmak için son bir damlayı bekliyordur. Yoğun bir hayal kırıklığı sonrasında depresyonu tetikleyebilir. Bu, insanların çok azında görülen bir durumdur" şeklinde konuştu. "Umut ile bağımlılık arasındaki çizgi çok ince" Yoksulluk süresi uzadıkça insanların risk algısının değişebildiğine dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Taşdemir, "Yoksul insanların yoksulluk süresi uzadıkça, maalesef başka bir çıkış yolu ümidi insanların zihninde kalmıyor. Birikim veya çalışma ile bu gidişatı değiştiremeyeceklerini düşünüyorlar. Kısa bir yoldan çıkış arayışına giriyorlar. Bu durum, insanların bu umuda sıkı sarılmasına sebep olabiliyor. Yoksul insanların yoksulluk süresi uzadıkça onların risk algıları da değişebiliyor. ’Battı balık yan gider’ misali ’son parayı da buna harcayayım’ diye düşünebilirler. İkramiye çıkmayınca diğer bilet tarihini bekleyerek, ’bu sefer olmadı ama bir dahaki sefere olabilir’ diyerek boş bir ümide tekrar kapılabilirler. Umutla bağımlılık arasındaki kısa çizgi budur" ifadelerini kullandı.