SAĞLIK - 26 Nisan 2022 Salı 12:38

'Kekemelik sadece konuşma bozukluğundan ibaret değildir'

A
A
A
'Kekemelik sadece konuşma bozukluğundan ibaret değildir'

Kekemeliğin pek çok bileşene bağlı olabileceğini ifade eden Dil ve Konuşma Terapisti olan Anıl Güler, "Kekemelik sorununun çözümünün, dil ve konuşma terapistleri tarafından bireye özgü terapi planları ile mümkün olabilir. Küçük çocuklar genellikle kekemeliğin tamamen üstesinden gelirler ve çoğu terapi olmadan iyileşir" dedi.

Kekemelik pek çok bileşene bağlı olabileceğini ifade eden uzmanlar, kekemelik sorununun çözümünün, dil ve konuşma terapistleri tarafından bireye özgü terapi planları ile mümkün olduğunu bildirdi. DİLGEM’de Dil ve Konuşma Terapisti olan Anıl Güler, kekemelik konusunda bilgiler verdi. Güler, bireyin ne söylemek istediğini kesin olarak bildiği fakat istem dışı, tekrarlayan ses uzatmaları ve kesilmeleri nedeni ile konuşmasındaki akıcılığının olumsuz etkilendiği bir bozukluk olarak tanımlanan kekemeliğin pek çok bileşene bağlı olabildiğini aktardı.

Güler, kekemeliğin tedavisi mümkün bir sorun olduğunu belirterek, "Kekemelik seslerin, hecelerin ya da tek heceli kelimelerin tekrarı, seslerin uzatılması ve bloklar şeklinde görülebilir. Kekemelik sorununun çözümü, dil ve konuşma terapistleri tarafından bireye özgü terapi planları ile mümkün" ifadelerini kullandı.

"Kekemelik sadece konuşma bozukluğundan ibaret değildir"

Birçok insanın kekemeliği öncelikli olarak konuşma sorunu olarak düşündüğünü aktaran Güler, "Bozukluk tanımı aslında sadece tekrarlar, uzamalar ve bloklardan oluşmaz. Kekeleyen insanla, konuşma güçlüğü çekmelerine karşı çeşitli olumsuz duygusal tepkiler yaşayabilirler. Örnek vermek gerekirse, konuşma sırasında gerginliğe ve mücadeleye yol açabilecek veya tamamen konuşmaktan kaçınmaya çalışabilecek düşünceler, endişe ve utanç duygularını içerir. Diğer insanlar ise buna olumsuz tepki verebilir. Örneğin, kekeme çocuklar konusunda kendi akranları tarafından zorbalığa maruz kalabilir ve yetişkinler ise işyerinde mobbing ya da ayrımcılığa uğrayabilmektedir. Bu tür tepkiler bile kekeme bireylerin ne söylemek istediklerini zorlaştırabilir. Özetle kekemelik yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürebildiği biliniyor. Bu nedenle kekemelik sadece kekemelik değildir. Çünkü bu durumun insan hayatını tüm yönleriyle etkilediğini biliyoruz" dedi.

"Kekemelik değişkendir"

İnsanların her durumda aynı şekilde veya aynı miktarda kekelemediklerini söyleyen Güler, "Bu, durumun en sinir bozucu yönlerinden biri olabilir. Çünkü konuşmacılar ne zaman kekeleyeceklerini ve ne zaman kolayca konuşabileceklerini her zaman tahmin edemezler. Kekemeliğin bu öngörülemez tavrı, bireyin ebeveynlerinin, öğretmenlerinin ve akranlarının kafasını karıştırabilir. Çünkü kişinin neden bir durumda akıcı olduğunu, ancak diğer durumlarda neden kekeleyip mücadele ettiğini merak edebilirler. Bunun nedeni, konuşmacının yeterince çaba göstermemesi değil, kekemeliğin değişkenlik göstermesidir. Kekeme birey ve onu dinleyenler bu değişkenliği beklemeyi ve kabul etmeyi öğrendikçe, kekemelikle başa çıkmak daha kolay hale gelir" açıklamalarında bulundu.

"Kekemelik karmaşıktır"

Güler, sözlerine şöyle devam etti: "Bir asırlık araştırma, birçok teoriye yol açtı ancak tek bir gerçek vardır. Kekemelik basit değildir. Bu psiko-mantıksal bir sorun değildir. Duygusal sıkıntıya neden olsa bile. Ebeveynlerden kaynaklanmaz. Ebeveynler çocukların kekemelik yaşamalarında önemli bir rol oynamasına rağmen ve bu sadece fiziksel bir sorun değildir. Kekeleyen insanlar hem anatomi hem de fizyolojide ince farklılıklar gösterir. Kekemelik aynı ailede birden fazla kişide görülür. Bu nedenle genetik bir bileşen olması muhtemeldir ve nörolojik farklılıklarla hem yapısal hem de işlevsel ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Bu gerçekleri bilmek ,kekeleyen insanların ve ailelerinin yaşadıklarını daha iyi anlamayı öğrenmelerine yardımcı olabilir".

İnsanların kekelerken yanlış bir şey yapmadıklarını belirten Güler, "Tıpkı başkalarının yapacağı gibi konuşmaya çalışıyorlar. Konuşmalarından veya farklı olmaktan utanıyorlarsa, konuşmakta zorlanırlar ve kaçınmaya çalışırlar. Eğer konuşmaları hakkında utanç duyuyorlar veya çekiniyorlarsa büyük ihtimalle sohbeti kesmeyi istiyorlardır. Bu, sorunu daha da kötüleştirir ve bozukluğun etkisini arttırır. İnsanlar kekemeliğin normal olduğunu bilseler, o zaman daha özgürce ve kolay iletişim kurabilirler. Bazı şeyleri kekeleyerek söyleseler bile karşısındakilere kendini anlatabilir. Bu nedenle, kekemeliğin kabulü başarılı iletişimin anahtarıdır. Ebeveynler, öğretmenler, arkadaşlar ve diğerleri, sadece bir kişinin ne söylediğini nasıl söylediğinden daha önemli olduğunu kabul ederek kekeleyen insanlara yardım edebilirler" diye konuştu.

"Kekemeliğin tedavisi var"

Kekemelik için evrensel bir tedavinin olmamasına rağmen tedavi ile kekemeliğin etkilerinin azaltılmasında yardımcı olunabildiğini aktaran Güler, sözlerini şöyle tamamladı: "Küçük çocuklar genellikle kekemeliğin tamamen üstesinden gelirler ve çoğu terapi olmadan iyileşir. Ancak hangi çocukların kendi başlarına iyileşeceğini ve hangilerinin yardıma ihtiyacı olacağını bilmek imkansızdır. Daha büyük çocuklar, ergenler ve yetişkinler yaşamları boyunca bir şekilde kekelemeye devam edebilirler ancak uygun tedavi ve destekle kekemeliğin tüm belirtilerinden kurtulup etkili iletişimciler olabilirler. Tedavi, akıcı konuşmadan daha fazlasına odaklandığında maksimum verime ulaşılır".

'Kekemelik sadece konuşma bozukluğundan ibaret değildir'

DİLGEM’in Kurucusu, Özel Eğitim Öğretmeni Kürşat Arıkmert ise “Kekemelik, sadece kekemelikten daha fazlası olduğu için, tedavisi, gözlemlenebilir konuşma akıcılıklarından daha fazlasını ele almalıdır. Bu bozukluğu bir bütün halinde düşünüp ele almak, insanların kekemeliğin yaşamları üzerindeki etkisini azaltmalarına yardımcı olmanın anahtarıdır” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hakkari Yüksekova-Irak arasındaki turizm ağı genişliyor Hakkari’nin Yüksekova ilçesi sınır komşularıyla turizm ağını geliştirmeye devam ederken, Irak’tan gelecek olan 15 acente için bilgilendirme öncesi Başkan Cevdet Özgökçe başkanlığında toplantı yapıldı. Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Doğu Anadolu Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanı Cevdet Özgökçe, Hakkari Esnaf ve Sanatkarlar Odası, Yüksekova Esnaf Sanatkârlar Odası (YESO) öncülüğünde başlatılan Iran-Yüksekova arasındaki turizm atağı için bir araya gelindi. İlçenin Cengiz Topel Caddesi üzerinde bulunan Zagroz İş Merkezi’nin Yüksekova Esnaf ve Sanatkarlar Odasında bir araya gelen STK’lar, iş adamları ve yerel esnaflarca, Irak’ın güney kenti ve Yüksekova arasındaki geliş-gidiş bağlantılarını hızlandırmak için 4 günlük ziyaret öncesi görüşme toplantısı yapıldı. Yapılan toplantıda, Hakkâri ve ilçelerine, Van’a Irak’ın güney kentinden gelen misafirler için görüşmeler yapıldı. Toplantıya, TÜRSAB Başkanı Cevdet Özgökçe, Hakkari Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı İsmail Akboğa, Yüksekova Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Vedat Çoğaç, Yüksekova Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Zeki Gürdal, iş adamı ve Bubi Van Seyahat Acentasının Ebubekir Zirek ve çok sayıda esnaf katıldı. Yüksekova’nın büyümesi için yeni turizm rotasına başladıklarını belirten TÜRSAB Başkanı Cevdet Özgökçe, “Hakkari ve bölgesinin turizmini geliştirmeyi, büyütmeyi göz önüne alarak yola çıktık. Bölgedeki yeni rotaları oluşturmak için buradayız. Allah nasip ederse 21 Mayıs’ta Irak’ın güneyinde Arap bölgesinde 15 tane seyahat acentesinin Hakkâri’ye davet ettik. Acenteleri 2 gün Hakkâri ve 2 gün Van olmak üzere 4 gün ağırlayacağız. Yakın bir süreçte de buradaki sektörle bir araya gelip Türkiye’de iç pazarda kültür turları yapan büyük tur operatörleri ile acenteleri Yüksekova’ya davet edip coğrafyamızı tanıtmayı planlıyoruz. Bölgedeki turizmi mevsimsellikten çıkartıp 12 aya yaymak istiyoruz. Nitelikli turisti buraya getirebilmek için bugün buradayız. Bildiğiniz üzere geçen sene Yüksekova’ya Hilton oteli yapıldı. Çok güzel bir otel. Yaklaşık 170 tane odası var, bu da bizim elimizi güçlendiriyor. TÜRSAB olarak geçen yıl gibi bu yıl da ağırlığımızı bu bölgeye vereceğiz” ifadelerini kullandı.
İstanbul Türk Hava Yolları, Taş Tepeler Projesi’nin ana sponsoru oldu Türk Hava Yolları 2024 – 2029 yılları arasında Taş Tepeler Projesi’nin ana sponsoru ve karşılama merkezi ile araştırma merkezinin isim sponsorluğunu üstlendi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy anlaşmayla ilgili olarak “Türk Hava Yolları ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasındaki işbirliğinin artarak devam edeceğine inanıyorum.” açıklamasında bulundu. Sponsorluk imza töreninde konuşan Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat; "Özelde Göbeklitepe ve genelde ise 12 ayrı antik yerleşim yerinden oluşan Taş Tepeler yöresi sadece Türkiye’deki değil dünyadaki en önemli keşiflerden ve kazı alanlarından birisidir. Bildiğiniz üzere Türk Hava Yolları olarak dünyanın birçok farklı bölgesinde ülkemiz turizmine katkı sağlamak ve ülkemizi tanıtmak için etkinlikler düzenliyoruz. Amerika’dan Uzakdoğu’ya ve Avustralya’ya uzanan bir yelpazede düzenlediğimiz bu etkinliklerde Taş Tepeler’in tanıtımına özel ihtimam gösteriyor bu güzide belgeyi tanıtmak ve turizme katkı sağlamak için çalışıyoruz. Türk Hava Yolları olarak Taş Tepeler projesinin sponsorluğunu üstlendiğimizi bildirmekten gurur ve mutluluk duyuyorum. Türk Hava Yolları olarak Taş Tepeler projesinin ana sponsoru ve Karşılama ile Araştırma Merkezi’nin isim sponsoru oluyoruz. Uzun soluklu bir proje olan Taş Tepeler projesine hep birlikte katkı sağlamaya Taş Tepeler’i, Şanlıurfa’yı ve ülkemizi dünyanın dört bir tarafına tanıtmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı. Taş Tepeler anlaşmasına dair açıklamalarda bulunan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Özellikle Anadolu Arkeoloji konusunda çok büyük bir envantere sahip. 2018’den itibaren bu arkeolojik değerlerin gün yüzüne çıkarılması ve çıkarılan envanterin korunması açısından yeni bir politika uyguluyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak çok yoğun çalışmalara öncelik ediyoruz. Türkiye geneline baktığımızda 144 noktada yerli kazı başkanlığı, 32 noktada yabancı kazı başkanlığı vardı. Bu sene yeni projemizle birlikte hem kazı başkanlıklarının tamamı yabancı kazı başkanlıklarının olduğu yerlerde, yerli kazı başkanlıklarıyla takviye edildi hem de ekip, ekipman ve bütçe olarak desteklenerek 12 aylık kazı programın alındı. Burada sevinerek söylemem gerekiyor ki Taş Tepeler projesi geleceğe miras kapsamına alınmış projelerin başında geliyor. Geçen sene Türkiye’de 720 noktada kazı ve kurtarma çalışması yapıldı ve bu dünyada rekordur. En çok yıllık kurtarma çalışması yapılan ülke olduk. 2024’te bu sayıyı 750’ye çıkartmaya çalışıyoruz. 2026’da da yıllık 800’lük kazı çalışması projelendirerek bu süreci arttırarak dünya genelindeki liderliğimizi devam etmek istiyoruz.” dedi Konuşmasına Taş Tepeler projesi çalışmalarından söz ederek devam eden Bakan Ersoy, “Özellikle 2021 yılında başlatılan Taş Tepeler projesiyle daha önceleri sizin Göbeklitepe olarak bildiğiniz projeyi çok daha geniş bir alana yaydık. Özellikle Göbeklitepe, Karahantepe, Gürcütepe veya Harbetsuvan gibi 11 ayrı bölgeye yayılarak çalışmalar devam ediliyor. Burada Karahantepe ve Göbeklitepe’de özellikle Taş Tepeler projesinde Şanlıurfa müzemizin denetiminde İstanbul Üniversitesi arkeoloji ana bilim dalıyla birlikte detaylı bir çalışma yapıyoruz. Bu çalışmalar sadece bir üniversite ile sınırlı değil. Şu anda 21 tanesi yabancı olmak üzere yaklaşık 32 tane üniversite ve enstitü birçok akademik kurumla iş birliği yaparak bu çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Şu anda arkeoloji konusunda Türkiye’deki en geniş kapsamlı arkeoloji projesi olarak da bu benimsenmiş durumda. Hatta Karahantepe özelinde 2023 yılında 32 ülkeden 970 hakemin katıldığı bir süreçte. Dünyanın en önemli 9 projesinden biri olarak kabul edildi.” ifadelerini kullandı. Konuşmanın sonlarında Türk Hava Yolları ile yapılan anlaşmanın önemine vurgu yapan Ersoy, ”Bu sponsorluk çok önemli. Türk Hava Yolları ile yaptığımız bu çalışmalar kapsamında bu yıl içinde laboratuvarların da olduğu bir araştırma merkezini hayata geçireceğiz. Karahantepe’de önümüzdeki sene ziyaretçi merkezini oluşturacağız. Geçen sene deprem sebebiyle ertelemiş olduğumuz Dünya Neolitik Kongresi’ni 4 – 8 Kasım tarihlerinde Harran Üniversitesi’nde gerçekleştireceğiz. Ben Türk Hava Yolları ile Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliğinin ilerleyen yıllarda artarak devam edeceğini düşünüyorum. Zaten turizm açısından da bakıldığı zaman 330’dan fazla noktaya direkt uçuşuyla Türk Hava Yolları inanılmaz bir hizmet sunuyor. İnşallah bu sinerjiyi katlayarak devam ettireceğiz. Bugün imzalayacağımız anlaşmanın protokolünün de daha nice hayırlı protokollere vesile olmasını diliyor, teşekkür ediyorum.” dedi. Bakan Ersoy’un konuşmasının ardından karşılıklı olarak imzalanan anlaşma sonrası ikili basın mensuplarına poz verdi. Program “Connect To Türkiye” Etkinliği ile devam etti.