POLİTİKA - 04 Ağustos 2016 Perşembe 20:43

Kılıçdaroğlu: '6 yıl sonra TRT'ye konuk oldum'

A
A
A
Kılıçdaroğlu: '6 yıl sonra TRT'ye konuk oldum'

İzmir'de düzenlenen Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi'nde konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, darbe girişimi sonrası medya özgürlüğünün öneminin ortaya çıktığını belirterek, "Size buradan bir sır vereyim; ben de 6 yıl sonra benim vergilerimle çalışan TRT’ye konuk oldum" dedi.

Darbe girişiminini, medya özgürlüğünün ne kadar önemli olduğunu ortaya çıkardığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bir gerçek daha ortaya çıktı. Medya özgürlüğünün ne kadar önemli olduğunu öğretti. Eğer insanlar tankların üstüne çıkıp demokrasiyi savundularsa özgür medyanın sayesinde oldu. Medyaya baskı yapıyorlardı, gazetecileri hapse atıyorlardı ama bugün medya özgürlüğünün ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Size buradan bir sır vereyim; ben de 6 yıl sonra benim vergilerimle çalışan TRT’ye konuk oldum. ‘Efendim deniyor ki FETÖ terör örgütü var ya efendim bunlar devlete sızmışlar deniyor.’ Hayır sızmadılar adım adım planlı şekilde devlete yerleştirildiler bu gerçeği bilmemiz lazım. Siyaset kurumunun öz eleştiriye ihtiyacı var. Bunları devletin üniversitesine, yargıya, yargıtaya, danıştaya, polise, askere kim nasıl yerleştirdi? Bu sorunun yanıtı hep beraber bekleyeceğiz. Meclisteki komisyonun adam gibi çalışmasını bekliyoruz" diye konuştu.

Bilimsel eğitime vurgu
Darbe girişimi ile bir gerçek daha ortaya çıktığını söyleyen Kılıçdaroğlu, bilimsel eğitime vurgu yaparak şöyle konuştu:

"Devlette liyakat esası olacaksa bilimsel eğitimin olması lazım. Aklın değil de körü körüne sadaka darbeye zemin hazırlayan düşüncedir. Onlar akıllarını kiraya vermiş kişilerdir. Tanrının bize verdiği en güzel şey akıldır ve aklımızı kullanmalıyız. Bu inancımızın da zorunlu kıldığı bir kuraldır. Bakara Suresinde aklınızı kullanmıyor musunuz diyor yüce yaradan. Elin oğlu Mars’a uzay aracı yolluyor biz darbeyi tartışıyor. Biz de yeni dünyalar keşfetmeliyiz. Bizden de bilim insanları çıkmalı. Devlette yükselmenin yolu, bir cemaate, bir partiye üye olmaktan geçmemelidir. Devlette yükselmenin yolu bilgiden, birikimden, tecrübeden geçmelidir. Eğer bu darbe girişimi bu gerçeği önümüze koymuşsa herkesin bu gerçeği bir kez daha düşünmesi lazım."

"O soruşturmayı başlatanlar şimdi hapisteler"
FETÖ'nün sadece devlete yerleşmediğini, aynı zamanda halkı bastırmak ve devletin kurumlarını sindirmek için yargıyı sopa olarak kullandığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Sadece İzmir’den örnek vereceğim. Güzelbahçe Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin makamları basıldı, belgeler toplandı. 400 küsur yılla başkanımız yargılanıyor. O soruşturmayı başlatanlar şimdi hapisteler. Bana dokunduğu zaman müdahale ederim anlayışından çıkıp kim haksızlığa uğruyorsa onun hakkını savunmak lazım. Başkanımızın odası basılırken birileri alkış tutuyordu. Bugün gerçekler bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkmış durumda. Soruyorlar; ‘FETÖ bunu yaptı, neden olağanüstü tepki vermiyorsunuz?’ diyor belediye başkanlarımıza. Onların verdiği cevap; ‘devlet kinle, öfke ile yönetilmez. Devlet hukukun üstünlüğü ilkesiyle yönetilir.’ Darbeciler elbette yargılanmalı. Kim parlamenter demokratik sistemimize, TBMM’ye, siyasal partilere Türkiye Cumhuriyeti’ne kast etmeye yelteniyorsa yargılanmalı ama hukuk içinde yargılanmalı. Emir komuta zinciri içinde meydanlara çıkanlar er ve erbaşları linç edenlerin de yargılanması gerekiyor" ifadelerini kullandı.

"Tam demokrasi için mücadele ediyoruz"
Demokrasinin 4 yılda sandığa gidip oy kullanılan rejimin adı olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Demokrasi, kadın-erkek eşitliği, hukukun üstünlüğü, medya özgürlüğü, insana saygı, aç ve açıkta kimsenin olmaması, her insanın düşüncesini özgürce dile getirdiği bir rejim demektir. O yüzden her ortamda ‘demokrasi’ diyoruz. Demokrasi halkın sahip çıktığı rejimin adıdır. Demokrasi bir ülkenin bir kişinin iki dudağından çıkacak söze teslim edilmemesi demektir. Ne dikta, ne darbe, tam demokrasi istiyoruz, tam demokrasi için mücadele ediyoruz."

"Devletin inşa yeri TBMM’dir"
OHAL kararı hakkında da değerlendirme yapan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bir hatırlatma yapmayı vicdan borcu olarak kabul ediyorum; OHAL kararı alındı. Hiç kimse anayasayı çiğneyip OHAL’i kişisel emelleri için kullanmamalıdır. Eğer kalkıp da Metehan’dan bu yana gelen bir düşünceyi, geleneği, bir gecede ortadan kaldırıyorsanız bu doğru değildir. Kimse ordumuzla bu kadar uğraşmamalı. Ordunun saygınlığı korunmalıdır. OHAL’i parlamentoyu devre dışı bırakarak devleti inşa etme yanlışlığına kimse düşmemelidir. Devletin inşa yeri TBMM’dir."

Manifestoyu okudu
Taksim Meydanı’nda okunan manifestoyu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Orada bir manifesto okuduk ve halkın oyuna sunduk. Aynı manifestoyu burada okumak İzmirlilere de yakışır. Okuyacağım ve oylarınıza sunacağım. Artık bu oylama katılan her vatandaşın Türkiye demokrasi tarihine bir not düştüğünü kabul etsin. Dedik ki; ‘ne darbe, ne dikta, tam demokrasi.’ Görüşlerimiz, inançlarımız, yaşam tarzlarımız farklı olabilir ama bu güzel ülke hepimize yeter. Barış içinde yaşamalıyız. Bu ülkenin siyasetçileri bu darbe girişiminden gerekli dersi çıkarmak zorundalar. Çıkardıklarında göreceksiniz ki tarih bir daha tekerrür etmeyecektir. Basiretli olan politikacı tarihi tekerrür ettirmez" dedi. Konuşmasının sonunda Nazım Hikmet’in şiirini okuyan Kılıçdaroğlu, sözlerini "Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine" sözleri ile bitirdi.

AK Partili yöneticiler katıldı
CHP tarafından toplumun tüm kesimlerinin davet edildiği mitinge, AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican ve yönetimi, AK Parti İzmir Milletvekilleri, Emek ve Demokrasi Güçleri üyeleri ve binlerce vatandaş katıldı. Mitingde, sanatçılar birbirinden güzel şarkılarını seslendirirken, Ataol Behramoğlu şiir okudu, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, Emek ve Demokrasi Güçleri adına ortak açıklama yaptı, CHP İzmir İl Başkanı Alaattin Yüksel de bir konuşma yaptı. 

AK Partili vekiller de geldi
Öte yandan denizden de vapurlarla mitingi izleyen vapurlar, çevredeki yüksek binalar Türk bayraklarıyla donatıldı. Meydanda çalınan 10. Yıl Marşı hep bir ağızdan okundu.
Alana AK Parti İzmir milletvekilleri de geldi.

İzmir’e övgüler yağdırdı
Alandaki binlerce kişiye eşi Selvi ve torunu Duru Kılıçdaroğlu ile selamlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir’e ve İzmirlilere övgüler yağdırdı. Herkese alana geldikleri için teşekkür eden Kılıdçaroğlu, “İzmir’in güzel bir marşı var, ‘İzmir’in dağlarında çiçekler açar’ diye sadece İzmir’de değil, İzmir’in ovalarında, caddelerinde, fabrikalarında her yerde çiçekler açıyor. İzmir’in meydanında da çiçekler açıyor. Bugün Gündoğdu meydanında he birimizin kalbinde bir demet çiçek var cumhuriyet ve demokrasi için. İzmir sadece dağlarında çiçek açan kent mi hayır. 8 bin yıllık tarihi var İzmir’in. Beni de milletvekilliğiyle onurlandıran İzmir şu gerçeği çok iyi biliyor. Tarih biliminin kurucusu da İzmirlidir. Düşmana ilk kurşunun atıldığı kenttir İzmir, düşman askerlerinin denize döküldüğü kenttir. İzmir kuruluşundan kurtuluşa kadar bütün cumhuriyete tanıklık etmiştir. O nedenle İzmirli olmak bir ayrıcalıktır. Gazi Mustafa Kemal savaş meydanlarında çıktı, cumhuriyetin bağımsızlığı korudu. Gazi Mustafa Kemal 1923’te iktisat kongresini topluyor. Dolaysıyla kalkınmanın da başladığı kenttir. Ve İZmir Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyaya açılan kapısıdır. İzmir Kubilay’ı bağrında tutan kenttir. İzmir cumhuriyettir, demokrattır, emektir, İzmir alın teridir ve İzmir Türkiye’nin en kucaklayacı kentidir. Anadolu’nun neresinden gelirse gelsin bir süre sonra ben de İzmirliyim der. Çünkü İzmir etnik köken ayırmaz. İzmirli bilir ki insan tarihin en değerli varlığıdır. İzmir Türkiyemizin en güzel sakin kentidir. Ama kimse unutmasın yeri geldi İzmirli ‘Ya İstiklal ya Ölüm’ diyen bir kenttir. İzmir demek Kuvay-i Milliye, Misak-ı Milli’ye demektir, İzmir Türkiye demektir” diye konuştu.

“Bu meclise top da çalışmaz tüfek de”
15 Temmuz darbe girişimin tarihin en kanlı darbe girimi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Bir grup, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde yuvalanan bir grup darbe girişiminde bulundu. İlk tespiti yapmamız gerekiyor. Bu darbe kime yapıldı. Bu darbe cumhuriyetimize ve demokrasimize yapıldı Bu darbe girişimi demokratik parlamenter sistemine, demokratik, laik devlete yapıldı. Cumhuriyet tarihin en kanlı darbe girişimiydi. Havaalanında inerken öğrendim darbe girişimin ve arkadaşlarıma ‘derhal meclise gidiniz, darbeyi püskürtmek için gerekli çabayı gösteriniz, parlamento kapanmamalı’ talimatı verdim. Top sesleri arasında kurşunlar yaparken TBMM çalışmasını sürdürdü. Milletvekillerimiz asla terk etmedi. Çünkü bu meclis Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu meclisti. Top da çalışan buraya tüfek de çalışmaz buraya. Hiç kimse unutmasın, yedi düvel de duysun; TBMM’nin temeli salonlarda değil, cephelerde atılmıştır. Cephelerde mücadele edilmiştir. O nedenle Kurtuluş Savaşını yöneten meclise Gazi Meclisi adı verilmiştir” dedi.

“Sizi o makamlara getiren Mustafa Kemal cumhuriyetidir”
Cumhuriyetin kolay kurulmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Kanımız var canımız var cumhuriyetin temelinde. O nedenle ordunun içinde yuvalanan gurup demokrasiye cumhuriyete müdahale edecek. İlk duyduğumuz andan karşı çıktı, her türlü diktaya da karşı çıkmaya devam edeceğiz. Cumhuriyet fazilettir, kimsesizlerin kimsesidir. Biz birilerinin kölesi, kulu değiliz. Türkiye Cumhuriyeti’nin özgür bireyleriyiz. Hiç kimse unutmasın. Bugün hükümet olanlar da unutmasınlar. Eğer o makamlarda oturanlarsa onları o makamlara getiren Mustafa Kemal’in cumhuriyetidir Osmanlı heveslilerine sesleniyoruz. Osmanlı’da herkes padişahın kuluydu. Kimse düşüncesini açıklayamazdı. Cumhuriyet böyle bir anlayışla yola çıkmadı. Türkiye sınırları içinde yaşayan her yurttaş özgür vatandaştır. Elbette ki Osmanlıya kötülemiyoruz o da bizim tarihim. Onlarla da gurur duyacağız. Ama Mustafa Kemal ve arkadaşları Osmanlıyı da aşarak bir cumhuriyet kurdu, bunun farkına varmalıyız. Egemenlik birinin, padişahın değil kayıtsız şartsız milletidir.

Atatürk’ün cumhuriyeti kurmasıyla önemli bir başarıyı dünyanın gündemine getirdiğini ve Türkiye’nin mazlum ülkelerin örnek aldığını belirten Kılıçdarolu, şöyle konuştu: 

“Bugün Türkiye aynı örnek olma yolunda kararlı adımlarla yürümek zorundadır. Bizim mücadelemiz temelinde yatan da bu anlayıştır. Türkiye Cumhuriyeti kuranlar sağlam temeller üzerine cumhuriyeti inşa ettiler. Çünkü onlar hangi gerekçeyle Osmanlının çöktüğünü biliyorlardır. Bugün 100 yıla yaklaşan cumhuriyet dünyanın saygın biri olma yılında yürüyor. Bunun önderi bu ülkenin halkıdır. Cumhuriyetin ayarlarıyla oynamak yerine güçlendirmek zorundayız. Onun için söyledik bu darbe sosyal hukuk devletine karşı yapılmış bir darbedir O nedenle biz kimden gelirse gelsin tüm darbelere ve tüm dikta anlayışlarına karşı çıkıyoruz ve karşı çıkmayı da sürdüreceğiz.”

“Kışlaya siyasetin girmesini kabul etmiyoruz”
Darbe girişiminden sonra önemli gerçekler ortaya çıktığına işaret eden Kemal Kılıdçaroğlu, “Laikliğin, seküler sistemin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmıştır. Laiklik din ve vicdan özgürlüğü, inanca saygı demektir. Laiklik bizi bir arada tutan çimentodur. Laiklikle oynamak, dini siyasete alet etmek camiye, adliyeye, kışlaya siyasetin girmesini asla kabul etmiyoruz. Camiye sokarsanız vatandaşı ayırırsın, adliyeye sokarsanız adaleti bölersiniz, kışlaya sokarsanız darbelere zemin hazırlarsınız. Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girmeyecek. Siyasetin girmediği yer buralar olacak” dedi. 

Ali Gözeten - Ceren Atmaca - Mihrap Düzöz - Sinan Yeniçeri

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Van’da "Mide Kanseri Farkındalık Semineri" düzenlendi Van İl Sağlık Müdürlüğü tarafından mide kanserine dikkat çekmek amacıyla düzenlenen "Mide Kanseri Farkındalık Semineri" gerçekleştirildi. İpekyolu İlçe Kütüphanesi’nde düzenlenen seminerde, mide kanserinin risk faktörleri, erken tanının önemi ve korunma yolları ele alındı. Program kapsamında halka yönelik bilgilendirici sunumlar yapıldı. Programda endoskopi taramaları hakkında bilgilendirme yapılırken, seminere katılan muhtarlar ve vatandaşlar da merak ettikleri konular hakkında uzman hekimlerden bilgi alma imkânı buldu. Seminerde konuşan Van İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Muhammed Tosun, halkla bire bir temas halinde olan muhtarların toplumun doğru şekilde bilgilendirilmesinde çok önemli bir role sahip olduğunu belirtti. İl Müdürü Op. Dr. Tosun, "Bu nedenle öncelikle muhtarlarımızı bilgilendirerek, onların halkla temasını artırmayı; vatandaşlarımızın bu kanser türüne yakalanmadan önce neler yapması gerektiğini ve hastalığa yakalanmış bireylerin nasıl takip edilmesi gerektiğini anlatmayı amaçlıyoruz. Bugün bu konuları, kıymetli hocalarımız bizlere aktaracak. Sizlerle birlikte bizler de bu eğitimden faydalanacağız. Van özelinde halk sağlığını doğrudan etkileyen bu ve benzeri önemli konularda, paydaşlarımızla birlikte eğitim ve bilgilendirme çalışmalarımıza devam edeceğiz" dedi. "Sıcak çay masum çıktı" Bölgeye özgü mide kanseri risk faktörlerinden bahseden Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrah Prof. Dr. Sabahattin Çelik ise "Mide kanseri için araştırdığımız birkaç faktör vardı. Bunlardan ilki otlu peynir, tuzlu balık, sıcak çay ve tandır maruziyetiydi. Bu çalışmada sıcak çay masum çıktı; bu faktörle ilgili herhangi bir olumsuzluk tespit edilmedi. Ancak otlu peynirin günlük 150 gramdan fazla tüketilmesinin kanser riskini iki kat artırdığı belirlendi. Bu çalışma, birçok dergide yayımlandı" diye konuştu. Genel Cerrah Dr. Ezgi Sönmez’in sunumuyla devam eden seminer, Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Remzi Kızıltan, Dr. M. Salim Demirci ve Radyasyon Onkolojisi Uzman Dr. İlyas Anıl Kılınç’ın yöneltilen soruları yanıtlamasıyla sona erdi. Seminere İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Muhammed Tosun, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, akademisyenler, uzman hekimler, sağlık personeli ve muhtarlar katıldı.
Muğla Menteşe’de çocuklar İngilizceyi eğlenerek öğreniyor Muğla Menteşe’de faaliyet gösteren Uluslararası Gençlik Merkezi, çocukların dil gelişimine ve akademik başarılarına katkı sağlamak amacıyla düzenlediği İngilizce Konuşma Kulübü ve Akademik Destek programını başarıyla tamamladı. Menteşe Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğü bünyesindeki Uluslararası Gençlik Merkezi, çocuklara yönelik örnek bir eğitim çalışmasına imza attı. Program iki temel sütun üzerine inşa edildi: Pratik iletişim becerileri ve okul müfredatına uyumlu akademik destek. Konuşma kulübü etkinliklerinde çocuklar; oyunlar, grup çalışmaları ve günlük hayat senaryolarıyla İngilizceyi teoriden pratiğe döktü. Bu etkinliklerle öğrencilerin Kelime dağarcıklarının zenginleştirilmesi, Doğru telaffuz alışkanlığı kazanmaları, Yabancı dilde özgüvenli iletişim kurmaları sağlandı. Programın diğer ayağında ise öğrencilerin okul derslerindeki performanslarını artırmaya yönelik çalışmalar yürütüldü. Dil bilgisi, okuma-anlama ve kelime pekiştirme seanslarıyla öğrencilerin okuldaki sınav başarılarına doğrudan katkı sunuldu. Bireysel ihtiyaçlara göre yapılan yönlendirmeler sayesinde çocuklar, zorlandıkları konuları uzmanlar eşliğinde aşma fırsatı buldu. Gençlik Merkezi yetkilileri, erken yaşta yabancı dil öğreniminin kişisel gelişimdeki kritik rolüne dikkat çekerek şunları kaydetti: "Çocuklarımızın yabancı dile karşı olumlu bir tutum geliştirmesi en büyük önceliğimiz. Eğlenceli ve etkileşimli yöntemlerle hem derslerine destek oluyor hem de dünya ile iletişim kurabilecekleri bir kapı aralıyoruz. Bu tür gelişim odaklı projelerimiz önümüzdeki dönemde de artarak devam edecek "ifadesi kullanıldı.
Samsun 800 milyonluk umut, depresyon riski taşıyor Yılbaşı ikramiyesi beklentisiyle kurulan hayallerin psikolojik zararlarına dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Dr. Akif Taşdemir, "İnsanlar bilet değil, umut satın alıyor. Umut satın almak, küçük gibi görünse de çok derin bir psikolojik etkiye sahiptir. Bazı insanlar bu durumdan dolayı derin depresyona sürüklenebilir" dedi. Yılbaşı özel çekilişinde büyük ikramiyenin 800 milyon TL olarak belirlenmesini ve bunun insanların psikolojisine etkisini değerlendiren Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Akif Taşdemir, ikramiyenin çıkmaması durumunda bazı kişilerin ruh halinde ümitsizlik ve yoğun hayal kırıklığı yaşanabileceğini söyledi. "Hayal kurmak insana mutlu hissettiriyor" Dr. Taşdemir, "Piyango bileti satın almak, altında ekonomik, psikolojik, sosyal ve kültürel nedenleri olan bir davranış biçimidir. İnsanlar bilet değil, umut satın alıyor. İnsanlar istatistiksel olarak o paranın kendilerine çıkma ihtimalinin farkındadırlar. Umut satın almak küçük görünse bile çok derin bir psikolojik etkiye sahiptir. İnsanlar bu umudu ucuza satın aldıkları için bir hayal kuruyorlar. Hayal kurmak insana mutlu hissettiriyor. ’Bu bilet bana çıkarsa borçlarımı öderim, yeni bir iş kurabilirim, çevremdeki insanların hayatını değiştirebilirim’ gibi hayal kurmak insanları mutlu edebiliyor. İnsanlar, ’almayacağım bilete ikramiye çıkarsa’ diye kaçırma korkusuyla da yöneliyorlar. Bundan dolayı birçok insan hayal kırıklığına uğruyor" diye konuştu. "Yoğun bir hayal kırıklığı sonrasında depresyonu tetikleyebilir" İkramiyenin çıkmamasının herkeste aynı etkiyi oluşturmadığını belirten Taşdemir, "Aslında birçok insanda o ikramiyenin çıkmaması derin bir hayal kırıklığı oluşturmuyor. O biletin üstüne kurduğu hayaller boşa gittiğinde ilk başta derin bir iç çekiş ve hayal kırıklığı yaşayabilir. Birçok insan bunu mantıkla onarır. ’Zaten bana çıkma ihtimali çok düşüktü, hayırlısı böyleymiş’ diye düşünebilir. Bazı insanlar bu durumdan dolayı derin depresyona sürüklenebilir. Bardak dolmuştur ve taşmak için son bir damlayı bekliyordur. Yoğun bir hayal kırıklığı sonrasında depresyonu tetikleyebilir. Bu, insanların çok azında görülen bir durumdur" şeklinde konuştu. "Umut ile bağımlılık arasındaki çizgi çok ince" Yoksulluk süresi uzadıkça insanların risk algısının değişebildiğine dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Taşdemir, "Yoksul insanların yoksulluk süresi uzadıkça, maalesef başka bir çıkış yolu ümidi insanların zihninde kalmıyor. Birikim veya çalışma ile bu gidişatı değiştiremeyeceklerini düşünüyorlar. Kısa bir yoldan çıkış arayışına giriyorlar. Bu durum, insanların bu umuda sıkı sarılmasına sebep olabiliyor. Yoksul insanların yoksulluk süresi uzadıkça onların risk algıları da değişebiliyor. ’Battı balık yan gider’ misali ’son parayı da buna harcayayım’ diye düşünebilirler. İkramiye çıkmayınca diğer bilet tarihini bekleyerek, ’bu sefer olmadı ama bir dahaki sefere olabilir’ diyerek boş bir ümide tekrar kapılabilirler. Umutla bağımlılık arasındaki kısa çizgi budur" ifadelerini kullandı.