GÜNDEM - 13 Haziran 2021 Pazar 12:51

Osmanlı hanedan ailesinin mutlu günü

A
A
A
Osmanlı hanedan ailesinin mutlu günü

Şehzade kızı olması sebebiyle Osmanlı Hanedanı'nın “sultan” unvanını taşıyan hayattaki 13 kadın üyesinden biri olan 26 yaşındaki Nilüfer Osmanoğlu, 27 yaşındaki finans uzmanı Melih Baştuğ ile hayatını birleştirdi.

Pandemi sebebiyle ertelenen düğün, haziran başında tedbirlerin gevşetilmesinden sonra ilan edilen kurallara uygun olarak 12 Haziran Cumartesi akşamı Kartal Aydos Ormanı’ndaki Forest Garden Lilyum Bahçe’de gerçekleştirildi. Düğün süresince mehter takımı marşlar çaldı, Osmanlı tasavvuf müziklerine yer verildi. Gelinin şahidi TV programcısı, yazar ve hattat Mehmet Fatih Çıtlak ile iş adamı İsmail Cevahir, damadın şahidi ise amcası Ergün Baştuğ oldu. 34. Osmanlı padişahı Sultan II. Abdülhamid Han’ın 5. kuşaktan torunu olan Nilüfer Osmanoğlu'nun gelinliği ise Moda ve Dikimevi sahibi genç modacı Büşra Tezel'in imzasını taşıyor.

Yoğun bir katılımın olduğu düğün töreni, Osmanlı Hanedan ailesinde uzun bir aradan sonra yapılan sultan düğünü olma özelliğini taşıyor. Son sultan düğünü 9 sene önce Beylerbeyi Sarayı’nda yapılmış, gelinin ablası Nilhan Osmanoğlu 22 Eylül 2012 tarihinde Mehmet Behlül Vatansever ile hayatını birleştirmişti.

Son şehzade evliliği ise 16 Mayıs 2013’te 35. Osmanlı padişahı Sultan Mehmed Reşad Han’ın Londra’da yaşayan dördüncü kuşak torunu Mahmud Namık Osmanoğlu ile Genevieve İnci Robson arasında gerçekleşmişti.
Gelinin babası Orhan Osmanoğlu, bir evladının daha evlenmesinden çok mutlu olduğunu ifade ederek, gelecek ayın başında oğlu Yavuz Selim Osmanoğlu’nun, hemen ardından da dördüncü çocuğu Berna Sultan’ın düğünlerinin yapılacağını bildirdi.

Törene çiftin anne ve babaları, akrabaları ve yakın dostları katıldı. Tarihçi Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, tarihçi Dr. İbrahim Pazan, Refah Partisi eski milletvekili Şevki Yılmaz, Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen vaiz ve hafız Ahmet Mahmut Ünlü, İslâm tarihi ve tasavvuf konularında radyo ve televizyon programları yapan Mehmet Fatih Çıtlak, gazeteci Faruk Atasoy, Yeni Çağrı gazetesi köşe yazarı Av. Alper Osman Genç, iş adamları İsmail Cevahir ve İbrahim Solmaz, türkücü Davut Güloğlu, Payitaht-Abdülhamid dizisi oyuncularından Gazi Osman Paşa’yı canlandıran Aydın Sığalı, Emanuel Karasu’yu canlandıran Ali Nuri Türkoğlu, Muallim İsmail Hakkı Bey’i canlandıran Necip Karakaya, Diriliş-Ertuğrul dizisi oyuncularından Abdurrahman Gazi’yi canlandıran Celal Al ve eşleri törene katılanlar arasında yer aldı.

Törene Hanedan ailesinden ise başta gelinin dedesi ve Osmanlı Hanedanı Reisi Şehzade Harun Osmanoğlu’nun (Mehmed Abdülkerim Efendi’nin oğlu) yanı sıra Farizet Osmanoğlu (Harun Efendi'nin eşi), Şehzade Orhan Osmanoğlu (Harun Efendi’nin oğlu ve gelinin babası), Nuran Yıldız (gelinin annesi), Şehzade Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu (Harun Efendi’nin oğlu), Walaa Osmanoğlu (Abdülhamid Kayıhan Efendi’nin eşi), Şehzade Yavuz Selim Osmanoğlu (Orhan Efendi’nin oğlu), Damla Işık (Yavuz Selim Efendi’nin nişanlısı), Şehzade Muhammed Harun Osmanoğlu (Abdülhamid Kayıhan Efendi’nin oğlu), Şehzade Muhammed Abdülaziz Osmanoğlu (Abdülhamid Kayıhan Efendi’nin oğlu), Nurhan Osmanoğlu Sagherci (Harun Efendi'nin kızı), Sultanzade Muhammed Halil Sagherji (Nurhan Sultan'ın oğlu), Sara Sagherji Hanımsultan (Nurhan Sultan'ın kızı), Nilhan Osmanoğlu Vatansever (Orhan Efendi’nin kızı), Mehmet Behlül Vatansever (Nilhan Sultan’ın eşi), Sultanzade Mehmet Vahideddin Vatansever (Nilhan Sultan’ın oğlu), Hanzade Vatansever Hanımsultan (Nilhan Sultan’ın kızı), Berna Sultan Osmanoğlu (Orhan Efendi’nin kızı), Asyahan Osmanoğlu (Orhan Efendi’nin kızı), Mihrişah Mayatepek (Emine Naciye Sultan ve Enver Paşa’nın kızı Türkan Hanımsultan’ın torunu) ve Sultan II. Mahmud Han neslinden Nurbanu Osmanoğlu katıldı.

Nilüfer Osmanoğlu kimdir?

Osmanlı Hanedanı’nın hayattaki 13 kadın üyesinden (sultan) biri olan Nilüfer Osmanoğlu Sultan, 1995 İstanbul doğumlu. Babası Orhan Osmanoğlu Şam, dedesi Harun Osmanoğlu Cünye-Lübnan’da doğdu. Harun Efendi’nin babası Şehzade Mehmed Abdülkerim Efendi ile Sultan II. Abdülhamid Han’ın en büyük oğlu olan dedesi Mehmed Selim Efendi, Osmanlı Hanedanı üyelerinin 1924’de yurt dışına çıkarılması sırasında Beyrut’a gitti. Mehmed Abdülkerim Efendi Şam’da evlendikten sonra 1930 ve 1932 doğumlu iki çocuğunu küçük yaşta yetim bırakarak 1935’te hayatını kaybetti. Mehmed Selim Efendi’nin de 1937’de vefatından sonra Harun Osmanoğlu’nun annesinden başka kimsesi kalmadı. Uzun sürgün yılları süresince hayat mücadelesi veren aile, 1974’de Hanedan üyelerinin vatana dönmelerine izin verilmesinden hemen sonra Şam’dan İstanbul’a geldi. Şehzade Harun Osmanoğlu, yaşayan 24 Osmanlı şehzadesi içinde yaşça en büyük olması sebebiyle Osmanlı Hanedanı Reisi unvanını taşıyor. Yeditepe Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan Nilüfer Osmanoğlu, Orhan Osmanoğlu’nun beş çocuğunun üçüncüsü.

Aykut Zor - Muharrem Çam
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın Dijitalleşmenin medya, pazarlama, eğitimce ekonomiye etkileri anlatıldı Bartın Üniversitesinde (BARÜ) düzenlenen sempozyumda dijitalleşmenin medya, pazarlama, eğitim ve ekonomi üzerindeki çok boyutlu etkileri disiplinlerarası bakışla anlatıldı. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Bartın Meslek Yüksekokulu tarafından "Yeni Medya, Yeni Pazarlama: Dijital Çağın Dinamikleri" başlığıyla çevrim içi bir sempozyum düzenlendi. Etkinliğin açılış konuşmasını BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya yaptı. Dijital çağda üniversitelerin rolünü Rektör Prof. Dr. Ahmet Akkaya, "Günümüz çağında yeni medya etkileşimin ve hızın merkezde olduğu yeni bir iletişim kültürüdür. Bu kültür düşünme biçimlerimizi, üretim anlayışımızı ve ekonomik ilişkilerimizi etkilemektedir. Bu noktada üniversitelerin temel sorumluluklarından biri de geçmişin birikimini dijital çağın gereklilikleriyle harmanlayabilen, değişen dünya şartlarına uyum sağlayabilen dijital yetkinliklere sahip bireyler yetiştirmektir. Bu sempozyum öğrencilerimizin dijital dönüşümü akademik ve uygulamalı boyutlarıyla değerlendirmesine, güncel gelişmeleri alanın uzmanlarından takip etmesine ve üniversite-sektör-toplum etkileşiminin güçlenmesine önemli katkılar sunacaktır" dedi. Dijitalleşmenin medya, eğitim ve ekonomiye etkileri Sempozyumun oturum başkanlığını Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesinden Prof. Dr. Barış Bulunmaz yaptı. Prof. Dr. Bulunmaz, "Dijital Medya ve Kültürel Dönüşüm" başlıklı değerlendirmesinde yeni medyayı ve gelişim sürecini anlatarak dijital platformların toplumsal değerler ve kültür üzerindeki dönüştürücü rolünü ele aldı. Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulundan Doç. Dr. Yasemin Bilişli, "Yapay Zekâ Çağında Influencer Ekonomisi: Dijital Güvenin Anatomisi" başlıklı sunumunda influencer ekonomisinin evriminin yapay zekâ destekli içerik üretimiyle yaşadığı dönüşümü aktardı. Bağımsız araştırmacı Dr. Hakan Öngören, "Yeni Eğitim ve Dijital Vatandaşlık" başlığı altında dijitalleşen dünyada eğitim modellerinin değişimini, dijital vatandaşlık bilincini, 21. yüzyıl becerileri ve öğretmenin rolünü anlattı. "Yapay Zekâ Pazarlaması" konusunda Iğdır Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Barış Armutcu, kişiselleştirilmiş pazarlama stratejileri ve otomasyon uygulamalarının günümüz pazarlama anlayışını nasıl dönüştürdüğünü örneklerle açıkladı. Son olarak Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Nazlıcan Dindarik ise "Dijital Dönüşüm Çağında Akıllı Lojistik ve Tedarik Zinciri: Yeni Medyanın Etkileri" başlıklı konuşmasında yeni medya ve dijital teknolojilerin lojistik ve tedarik zinciri yönetiminde getirdiği yeniliklerin akıllı sistemlerde sunduğu katkılara dikkat çekti. Dijital çağın dinamiklerine ilişkin disiplinler arası bir bakış sunan sempozyum, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.
İstanbul Sedef Güler cinayeti davasında tutuklu sanık: "O anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım" Büyükçekmece’de denizde elleri ve ayakları bağlı, halıya sarılı halde cansız bedeni bulunan Sedef Güler’in öldürülmesine ilişkin 3 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Tutuklu sanık Yavuz Güngör, "Ben hiçbir şey yapmadım o anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım, uyandığımda o kadın ölmüştü" dedi. Büyükçekmece Mimar Sinan Sahili’nde 7 Haziran 2024 tarihinde denizde elleri ve ayakları bağlı, halıya sarılmış ve ağırlık bağlanmış şekilde bir kadın cesedi bulunmuştu. Hayatını kaybeden kadının 24 yaşındaki Sedef Güler olduğu tespit edilerek 3 sanık hakkında iddianame düzenlenmişti. Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanıkların yargılanmasına devam edildi. Duruşmada, tutuklu sanıklar Fırat Baykara ve Yavuz Güngör ile Sedef Güler’in müşteki annesi Gülizar Sezer, müşteki abla Sevda Güler ve tarafların avukatları hazır bulundu. "Sanıkların hepsinden şikayetçiyim" Duruşmada beyanda bulunan müşteki anne Gülüzar Sezer, "Bana atılan iftiraların hiçbirini kabul etmiyorum. Sanıkların hepsinden şikayetçiyim" dedi. Müşteki abla Sevda Güler ise, "Ben ve kardeşim uyuşturucu kullanmadık" diye konuştu. "Yavuz aradığı zaman bana birisinin öldüğünü söyleseydi asla o eve girmezdim" Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Yavuz Güngör, "Ben hiçbir şey yapmadım o anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım, uyandığımda o kadın ölmüştü. Tekrar cezaevine girmemek için böyle bir şey yaptım. O an için ne yapacağımı bilemedim ama maktule zarar vermek istemedim" ifadelerini kullandı. Tutuklu sanık Fırat Baykara ise savunmasında, "Olayın en başından beri benim suçsuz olduğum belli. Sevda başından beri bir şeyleri gizliyor. Bu olayda en zayıf halka benim. Benim üstüme oynanmaya çalışılıyor. Ben Yavuz dahil olmak üzere dosyada adı geçen kimseyle telefon bağlantısı kurmadım. Yavuz aradığı zaman bana birisinin öldüğünü söyleseydi asla o eve girmezdim" diye konuştu. Müşteki anneden sanığa: Kızıma iftira atamazsın Sanık Fırat Baykara’nın savunması üzerine söz olan müşteki anne Sezer, "Çocuklarıma iftira atamazsın’ diyerek sanıklara tepki gösterdi. Bunun üzerine anne ve sanık Baykara arasında tartışma çıktı. Yaşanan gerginlik sonrası mahkeme duruşmaya ara verdi. Duruşma ertelendi Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmederek, eksik hususların giderilmesi için duruşmayı erteledi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Fırat Baykara, Yavuz Güngör ve Yiğit Hüseyin Ayvalık şüpheli sıfatıyla yer aldı. İddianamede denizde cansız bedeni bulunan Sedef Güler’in halıya sarıldığı, ellerinin koli bandı, ayaklarının ise zincir ve dambıl ile bağlandığının tespit edildiği belirtildi. Sedef Güler’in cansız bedeninin sarılı olduğu halı üzerinde halı yıkama fabrikası etiketi bulunduğu da iddianamede aktarıldı. Polis ekiplerince etiketteki firmaya gidildiğinde halının Zafer E. isimli kişi tarafından verildiği ifade edildi. Emniyet güçleri tarafından ifadesi alınan Zafer E. emlak işi yaptığını söyleyerek halının bulunduğu evi Fırat Baykara’ya kiraladığını anlattı. Halının bulunduğu evin Baykara tarafından kiralandığı ve Yavuz Güngör isimli sanık ile beraber kullanıldığı da soruşturma aşamasında tespit edildi. Yapılan incelemelerde 4 Haziran günü bir şahsın araç ile Sedef Güler’i Yavuz Güngör’ün kızı ile birlikte yaşadığı ikamete bıraktığı iddianamede belirtildi. Burada Sedef Güler ile Yavuz Güngör’ün kızı Y.H.G. arasında tartışma çıktığı ve Yavuz Güngör’ün Sedef Güler ile beraber Fırat Baykara adına kiralanan eve gittiği kaydedildi. Fırat Baykara’nın sonradan eve geldiği iddianamede açıklandı. Yavuz Güngör ve Fırat Baykara’nın Sedef Güler’i tespit edilemeyen bir nedenden dolayı burada öldürdükleri, cesedi yok etmek için plan yaptıkları ve bir gün sonra buluşmak üzere evden ayrıldıkları iddianamede aktarıldı. Sanıkların 6 Haziran’da tekrar buluştukları ve maktulün cesedini koyacakları valizi, zinciri ve ağırlığı aldıkları da iddianamede ifade edildi. Yavuz Güngör ve Fırat Baykara’nın Sedef Güler’in ellerini koli bandı ile bağladığı, halıya sardığı, ayaklarını zincir ve dambıl ile bağlayıp Mimar Sinan Köprüsü’nden aşağıya attıkları da iddianamede kaydedildi. Baykara’nın daha sonra polise giderek "Yavuz beni Gürpınar’da bulunan ikametine çağırdı. Eve gittiğimde hareketsiz yatan bir kadın gördüm, kontrol ettim, yaşam belirtisi yoktu. Polise haber vermek istediğimde Yavuz Güngör bana silah çekti. Nalburdan zincir ve ağırlık aldıktan sonra kadını halıya sardık. 7 Temmuz günü ise Büyükçekmece sahil tarafına gittik. Cesedi köprü üzerinden suya attık" dediği iddianamede ifade edildi. İddianamede, Yavuz Güngör’ün Yiğit Hüseyin Ayvalık aracılığıyla Yunanistan’a gönderildiği ancak daha sonra bir şekilde ülkeye iadesi sağlandığı ve Güngör’ün Edirne’de yakalandığı belirtildi. Sedef Güler’in Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan otopsi işleminin sonucunda ölüm nedeninin belirlenemediği belirtildi. Öte yandan Adli Tıp Kurumu 1 İhtisas Dairesi’nin incelemesinde maktulün kanında uyuşturucu madde bulunduğu, ölümünün uyuşturucu, uyarıcı madde sonucu meydana gelmiş olabileceği ancak baş, boyun bölgesinde ileri derecede çürüme nedeniyle yumuşak dokularında ayrıntılı analiz yapılamadığı yönünde değerlendirme yapıldı. İddianamede Fırat Baykara ve Yavuz Güngör’ün ‘nitelikli kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi. Yiğit Hüseyin Ayvalık’ın ise Yavuz Güngör’ün yurt dışına kaçmasına yardım etmesi gerekçesiyle ‘suçluyu kayırma’ suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapsi istendi.
Eskişehir bestHONEY Erasmus+ Projesi’nin 4. Uluslararası Etkinliği gerçekleştirildi Eskişehir Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından açılış toplantısıyla başlayan bestHONEY Erasmus+ Projesi’nin (En İyi Bal İçin Hijyen, Ambalaj ve Üretim Standartlarını AB Seviyesine Getirme) uluslararası toplantısı, İspanya’nın Barselona şehrinde yapıldı. Geçtiğimiz nisan ayında başlayan proje; Fransa (Compigne), İtalya (Agrigento), İtalya (Bari), İspanya’nın (Barselona) mesleki eğitim kurumları ve sektörel katılımcıların arasındaki işbirliğini güçlendirdi. Projenin, Avrupa Birliği genelinde bal üretimi, hijyen ve ambalaj standartlarının uyumlaştırılmasına katkıda bulunmayı amaçladığı belirtildi. Projenin İspanya ayağında saha ziyaretleri ve pratik öğrenme faaliyetleri Toplantının ilk günü, İspanya ev sahibi kuruluş tarafından koordine edilen saha tabanlı öğrenme faaliyetlerine ayrıldı. Katılımcılar, Sant Antoni de Vilamajor bölgesinde, Montseny Doğal Parkı olarak bilinen dağlık bir alanda bulunan yaklaşık 300 arı kovanına sahip bir arılığı ziyaret etti. Bu ziyaret, arıcılıkta kalite kontrol ve kraliçe arı üretiminde iyi uygulamaları gözlemleme ve profesyonel arıcı ile tüm proje ortakları arasında sürdürülebilir üretim yöntemleri hakkında bilgi alışverişinde bulunma fırsatı sağladı. Proje katılımcıları öğleden sonra, Tarragona ilindeki El Perell’da bir arıcılık kooperatifini ziyaret ederek bal paketleme tesisinin teknik incelemesini gerçekleştirdi. Katalonya’da ki en büyük balmumu üretim tesisi de ziyaret edildi. Ayrıca, İspanya’da arıcılığın tarihi gelişimine ve sosyo-ekonomik önemine dair bilgiler sunan Arı Ürünleri Müzesi’ne de gidildi. Bu faaliyetler, ortak ülkeler arasında akran öğrenimini ve iyi uygulamaların aktarımını destekledi. Uluslararası toplantılar ve bilgi alışverişi İkinci ve üçüncü günlerde, Barselona’daki Generalitat de Catalunya’da proje toplantıları ve eğitim oturumları düzenlendi. Tüm ortaklar önceden hazırlanmış bir gündeme dayalı olarak, arı sağlığı, hastalık önleme, üretim standartları ve arıcılıkta ekonomik sürdürülebilirlik konularına odaklanan sunumlar gerçekleştirdi. Bu oturumlar katılımcıların ulusal uygulamaları karşılaştırmalarına, ortak zorlukları belirlemelerine ve Avrupa düzeyinde yenilikçi ve aktarılabilir çözümleri tartışmalarına imkan sağladı. Toplantı sırasında, ev sahibi kurumu temsilen Rosa Altisent Rosell, Erasmus+ projelerinin kurumsal işbirliğini, karşılıklı öğrenmeyi ve uzun vadeli ortaklıkları teşvik etmedeki önemini vurguladı. Ayrıca gelecekte benzer girişimlere devam etme konusundaki ilgisini dile getirdi. Eskişehir İl Tarım ve Ormancılık Müdürü ve Proje Yetkilisi Yüksel Çil, Erasmus+ işbirliğinin katma değerini ve projenin hem AB Üye Devletleri hem de ortak ülkeler için somut çıktılarının önemini vurguladı. Projenin arıcılık sektöründe kapasite geliştirme, inovasyon ve kalite iyileştirmeyi desteklemedeki rolüne dikkat çekildi. Sonuçlar ve yaygınlaştırma Uluslararası toplantı, proje ortakları arasındaki işbirliğini başarıyla güçlendirdi, mesleki yetkinlikleri artırdı ve bal üretimi ve kalite standartlarına yönelik ortak yaklaşımların geliştirilmesini destekledi. Faaliyetler sırasında elde edilen bilgiler, proje sonuçlarının yerel, ulusal ve Avrupa düzeylerinde yaygınlaştırılmasına katkıda bulunacağı belirtildi. Programın sonunda, ev sahibi kurum tüm katılımcılara katılım sertifikaları verdi. Toplantı, bestHONEY projesi sonuçlarının gelecekteki işbirliğine ve yaygınlaştırılmasına yönelik iyi dilek ve temennilerle sona erdi.