SAĞLIK - 22 Mart 2023 Çarşamba 10:39

Prof. Dr. Doğan: 'Kolon kanseri tedavisi geçirmiş hastaların oruç tutmasını uygun bulmuyoruz'

A
A
A
Prof. Dr. Doğan: 'Kolon kanseri tedavisi geçirmiş hastaların oruç tutmasını uygun bulmuyoruz'

Ankara Etlik Şehir Hastanesi Onkoloji Hastanesi Cerrahi Onkoloji Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Lütfi Doğan, “Kalın bağırsağının bir kısmı çıkarılmış ya da kolostomi ile yaşamak durumunda olan hastalarımızda sıvı kaybı çok olduğundan, böbrek rahatsızlıklarına hatta böbrek yetmezliklerine neden olabilir. Bu yüzden kolon kanseri tedavisi geçirmiş hastalarımızın oruç tutmasını çok da uygun bulmuyoruz” dedi.

Prof. Dr. Lütfi Doğan, kolon kanseri hakkında açıklamalarda bulundu. Kolon kanserinin erken teşhis edilmesi halinde önlenebilir bir hastalık olduğunu dile getiren Prof. Dr. Doğan, Ramazan ayı nedeniyle de uyarılarda bulundu. Doğan, daha önce kolon kanseri geçirmiş hastaların susuzluğun etki edeceği hastalıklardan korunmaları için oruç tutmamalarını tavsiye etti. Prof. Dr. Doğan, kanserin ‘kolorektum’ adı verilen bölgede kötü huylu tümörlerin belirmesiyle oluştuğunu açıklayarak şu ifadeleri kulandı:
“Kabaca belirtileri arasında karın ağrısı, dışkılama alışkanlıklarında bozulmalar, zaman zaman ishal ve kabızlık atakları, nedeni bilinmeyen kilo kayıpları, halsizlik, yorgunluk, dışkıda kan görülmesi ya da dışkı kalibresinin azalması gibi belirtileri olan bir hastalık. Tabii şunu belirtmeliyiz ki kalın bağırsak kanseri önlenebilir bir hastalıktır. Çünkü büyük ölçüde ‘polip’ dediğimiz kalın bağırsak tümörlerinin öncüsü lezyonların ilerlemesiyle ortaya çıkar. Gerek tarama programları, gerekse risk altındaki hastaların veya belirtileri taşıyan kişilerin kolonoskopik olarak taranmasıyla hem önlenebilir hem de erken dönemlerde teşhis edilerek hastalığa bağlı ölümler de ortadan kaldırılabilir.”

“Ailesinde kolon kanseri geçmişi olanların kolonoskopik taramalara daha erken başlamaları gerekir”

Kalın bağırsak kanserinin ülkemizde tarama programı içerisine dahil edilmiş üç kanser türünden biri olduğunu dile getiren Doğan, “Kanser erken teşhis ve tarama merkezlerimizde 50-70 yaş arası vatandaşlarımızda iki yılda bir gaitada gizli kan testiyle taramalar, 10 yılda bir kez de kolonoskopi taramaları yapılmaktadır. Bu söylediklerim ortalama riske sahip vatandaşlar için geçerlidir. Daha yüksek riske sahip, ailesinde kolon kanseri, polip geçmişi ve bazı genetik hastalıkları taşıyan kişilerde bu taramanın çok daha erken, yani 40’lı yaşlarda başlaması ve polip varlığına göre de yılda bir veya 2 yılda bir kolonoskopik tetkiklerin yapılması gerekir” ifadelerini kullandı.

“Kolon kanseri tedavisi geçirmiş hastalarımızın oruç tutmasını çok da uygun bulmuyoruz”

Kolon kanseri geçirmiş olan hastaların kalın bağırsaklarından geçirmiş oldukları operasyonlardan ötürü suya daha çok ihtiyaç duyduklarını ve susuzluk çektikleri takdirde başka sağlık sorunlarının vücutlarında başgöstereceğini vurgulayan Doğan, “Kolon kanseri tedavisi almış hastalarımızın; bunlar büyük oranda kolon cerrahisi geçirmiş, ameliyat olmuş, akabinde ışın kemoterapi tedavisi almış hastalarımız oluyor. Bir kısım hastalarımız da kolostomi dediğimiz torba ile yaşamak zorunda olan hastalar. Bu hastalarımızda biz uzun süre açlık ve susuzluğu önermiyoruz. Çünkü kalın bağırsak büyük oranda suyun vücudumuzda geri emiliminin yapıldığı bir organ. Kalın bağırsağın bir kısmı çıkarılmış olduğundan ya da kolostomi ile yaşamak durumunda olan hastalarımızda sıvı kaybı çok olduğundan, uzun süre sıvı alınmaması hastalarımızda ne yazık ki böbrek rahatsızlıklarına, hatta böbrek yetmezliklerine neden olabilir. Bu yüzden kolon kanseri tedavisi geçirmiş hastalarımızın oruç tutmasını çok da uygun bulmuyoruz” açıklamasında bulundu.

Kemal Diri - Mert Cerrahoğlu
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Gönüllüler miniklere bayramlıklarını dağıtıp dans etti Eskişehir’de yardıma muhtaç çocuklarla buluşan gönüllüler, miniklere bayramlık ve oyuncak dağıtırken çalan müziklerle doyasıya eğlendi Tepebaşı ilçesi Şarhöyük Mahallesi’nde toplanan bir grup yardımsever, Kurban Bayramı’nda kimsesiz ve yardıma muhtaç çocuklarla bir araya geldi. Çalınan müziklere eşliğinde çocuklarla birlikte dans eden yardımseverler, doyasıya eğlendi. Çocuklara patlamış mısır ve yiyecek ikramlarının yanı sıra, toplanan oyuncaklarda minklere dağıtıldı. Ayşegül Bozbaş koordinesinde toplanan yardımseverlerin, çocuklarla yakından ilgilendiği görüldü. Son olarak çocuklar alanda uçurtma uçurdu. “Elimizden geldiğince çocuklara yardım etmeye çalışıyoruz” Etkinliği organize eden Ayşegül Bozbaş, “Düzenli hale getirdiğimiz her yıl bayram önceleri engelli çocuklar ve kimsesiz çocuklar yararına yapmış olduğumuz bir etkinlik. Etkinlikte onların mental yorgunluklarını atmak amaçlıyoruz. Eğleniyoruz, yarışmalar yapıyoruz, hayırseverlerden toplamış olduğumuz oyuncak dağıtıyoruz ve bayramlıklarını veriyoruz. Etkinlik sonunda da bayramlaşıyoruz, ayrılıyoruz. Elimizden geldiğince çocuklara yardım etmeye, onları mutlu etmeye çalışıyoruz şu ana kadar. Burada çocuklarımız az çünkü evlerde yatalak çocuklarımız da var. Onların bayramlıklarını evlere götüreceğiz, teslim edeceğiz, yürüyemiyorlar çünkü. Sanırım 100 kadar çocuk var ama giydireceğimiz 200’e ulaştı” dedi.
Osmaniye Depremde babasını kaybeden Nuri Yönet: ’Gidecek baba ocağımız kalmadı’’ Osmaniye’de asrın felaketinde babasını ve annesini kaybeden Nuri Yönet, Kurban Bayram’ının Babalar Günü’ne denk gelmesiyle acısının ikiye katlandığını söyledi. Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde Osmaniye’de bin 10 kişi hayatını kaybetti. Osmaniye Esenevler Mahallesi’nde yaşayan Yönet ailesi depreme 52 kişinin hayatını kaybettiği, 9 katlı Yonca Sitesinde B bloğunda yakalandı. Asrın felaketinde yan yatan binada Nuri Yönet, babası Ayhan Yönet (60) ve annesi Aynur Yönet (53) kaybetti. Nuri Yönet, bayramla aynı güne denk gelen Babalar Günü’nde babası ve annesinin mezarını ziyaret etti. Gidecek baba ocağının ve öpecek elin kalmadığını söyleyen Nuri Yönet, ’’Biz Osmaniye’de Kurban Bayramı ile birlikte hüznü ve neşeyi bir arada yaşıyoruz. Bayramın neşesi bizde babalar gününün hüznüyle birleşiyor. Geçen yıl 6 Şubat depreminde Osmaniye’de anne babamı kaybettim maalesef Kurban Bayramı’yla birlikte Babalar Günü’nde denk gelmesi bizim acımızı ikiye katlıyor. Bizim acımız herkesin anlayabileceği bir acı değil biz medyadan, sosyal medyadan, televizyonlardan, başka yerlerde deprem olduğu zaman Allah rahmet eylesin deyip bu duyguları yaşamadan kanal değiştiriyorduk. Lakin bu acı başka bir acıymış onu öğrendik. Her ikisini kaybetmemiz daha da büyük bir acıya sebebiyet veriyor. Bayrama denk gelen bu şekilde özel günlerde acımızı tarif etmemiz daha da zor oluyor. Baba ocağını kaybettik, gidilecek bir baba evimiz kalmadı. Öpülecek bir babamız annemizin eli kalmadı. Bu bizim acımızı daha da çok arttırıyor. Osmaniye bir deprem bölgesi biz bu acımızı her an her yerde halen yaşıyoruz. Bu özel günlerde de acımız ikiye katlanıyor" dedi.