SAĞLIK - 03 Mayıs 2019 Cuma 11:26

Prof. Dr. Özsan: 'CAR-T hücre tedavisi, gelecekte umut vaat eden önemli bir tedavi yöntemi olabilir'

A
A
A
Prof. Dr. Özsan: 'CAR-T hücre tedavisi, gelecekte umut vaat eden önemli bir tedavi yöntemi olabilir'

THD ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Güner Hayri Özsan, "CAR-T hücre tedavisi, gelecekte umut vaat eden önemli bir tedavi yöntemi gibi karşımıza gelmekte. Henüz başlangıç aşamasında ama umut vaat eden sonuçlar var" dedi.

Türk Hematoloji Derneği (THD) tarafından düzenlenen Uluslararası Lösemi Lenfoma Miyeloma Kongresi'nin (International Congress on Leukemia Lymphoma Myeloma) 7'ncisi, 2-4 Mayıs tarihleri arasında İstanbul'da gerçekleşiyor. Lösemi, lenfoma ve miyelom konusunda yeni tedavilerin ele alındığı kongrede, yurtdışından ve ülkemizden yeni tedaviler, araştırmalar hakkında ilgili bilgiler paylaşılıyor. 

Kongreden bir gün önce 2 Mayıs’ta '2'nci İstanbul İmmunohematoloji Zirvesi' ve 'Türk Hematoloji Derneği Avrupa Kan ve Kemik İliği Derneği Hücresel Tedaviler Çalışma Grubu Ortak CAR-T Hücre Sempozyumu'nu (2nd İstanbul Immunohematology Summit ve TSH/EBMT CTIWP Joint CAR-T Cell Symposium) içeren bir kurs da düzenlendi. Tek gün süren bu kursun öğleden önceki bölümünde bağışıklık sisteminin yapısı, bağışıklık sistemi hastalıkları, kan hastalıklarının tedavisinde bağışıklık sistemi temelli yeni tedaviler hakkında güncel bilgiler aktarıldı. Kursun öğleden sonraki bölümünde Türk Hematoloji Derneği ortaklığında Avrupa Kan ve Kemik İliği Nakli Derneği (Hücresel Tedaviler ve İmmunobiyoloji Çalışma Grubu) Türkiye’de ilk defa yeni bir kanser tedavi yöntemi olan CAR-T Hücreler hakkında bir sempozyum düzenlendi. Bağışıklık sisteminde yer alan T hücrelerin kansere karşı duyarlılaştırılması yoluyla kanserin tedavisi şeklinde özetlenebilecek CAR-T Hücre tedavisi bu sempozyumda tüm yönleriyle ele alındı.

Kongre öncesi düzenlenen basın toplantısında konu hakkında bilgiler verildi. Toplantıya THD ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Güner Hayri Özsan, THD Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Prof. Dr. Muhlis Cem Ar ve Fransa Marsilya Üniversitesi'nden, Avrupa Kemik İliği ve Kan Nakli Derneği Hücresel Tedaviler ve İmmünoterapi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Christian Chabannon katıldı.

"CAR-T hücre tedavisi ileride gelecek vaat eden önemli bir tedavi yöntemi"
CAR-T tedavisi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Güner Hayri Özsan, "CAR-T hücre tedavisi ileride gelecek vaat eden önemli bir tedavi yöntemi gibi karşımıza gelmekte. Çok basit bir tanımla; vücudumuzdaki askerler olan lenfositlerden kendini kurtarmış olan tümör hücrelerini, tekrardan tanınmasını sağlayabilecek bir yöntem. T lenfositler vücuttan dışarı alınıp çeşitli genetik manipülasyonlarla tümör antijenleri tanıyacak hale geliyorlar. Geri verildiklerinde tümör antijenleri tanıyıp yakalayarak öldürme yeteneğine sahip oluyorlar. Ancak burada her şey bitti gibi bakmamak gerekiyor. Çünkü henüz başlangıç aşamasında ama umut vaat eden sonuçlar var. Ancak uzun etkili sonuçlarını için sabır gösterip beklememiz gerekiyor. Bir yandan yan etkileri de olan bir tedavi yöntemi. Ciddi yan etkilerle karşılaşılabiliniyor. Zaman içinde bu yan etkiler öğrenilerek giderek hafifletiliyor ya da daha kabul edilebilir hale gelebiliyor. Unutmayalım; hala günümüzde birçok kanserde ana tedavi altyapısını kemoterapi oluşturuyor" dedi.

CART-T tedavisinin ne zaman yapılması gerektiği konusunda açıklama yapan Prof. Dr. Özsan, "CAR-T tedavisi genellikle standart tedavi yöntemlerinin tüketildiği ve buna karşın hastalığın devam ettiği hasta gruplarında şimdilik başlıyor. Belki yıllar sonra bu tedaviler biraz daha ön basamaklara gelebilir ki; önce uzun dönem etkilerini görelim. Güvenliliklerinden ve uzun etkinliklerinden de emin olalım. Bu tedavi için Türkiye'de bireysel bazı çabalar var. Ancak bu iş belli düzenlemelerle yönetilmesi gerekiyor. Şu anda uluslararası düzeyde bu işi yürüten büyük firmalar da var. Bu düzenlemeler yapıldığı zaman ülkemizde de bu tedavilere ulaşma olanağı olacak" şeklinde konuştu.

"Hematoloji alanında birçok kanser türümüzde yeni hedefe yönelik tedaviler giderek gelişmekte"
Hedefe yönelik tedavi konusuna değinen Prof. Dr. Özsan, "Özellikle hematoloji alanında birçok kanser türümüzde yeni hedefe yönelik tedaviler giderek gelişmekte. Standart kemoterapi henüz terk edilmiş değil. Birçok hastalıkta ana silahımız standart kemoterapi. Bunun yanı sıra yan etkileri daha azaltılmış kemoterapiye göre kabul edilebilir yan etkileri olan kısmen hedefe yönelik tedaviler de büyük yararlar sağlamakta ve tedaviye önemli katkılarda bulunmakta" açıklamasında bulundu.

"Türkiye'de de arttık CAR-T tedavilerinin başlaması söz konusu"
Prof. Dr. Christian Chabannon CAR-T hücre tedavisi için şöyle konuştu: "CAR-T hücre tedavisi önemli başarı ve yeni ümitler getiren bir tedavi. Aynı düzeyde beklenmedik oranda yan etki, beklenmedik etkiler ve üretilmesinde bir takım problemlerle de karşılaşıldı. Bir yanda da fiyatı oldukça yüksek tedavi yöntemi. Sadece ilacın fiyatı 300-350 bin avro civarında. Hastaların bu ilacı almaları için bir takım özel hastane ve özel ünitelerde bakılması gerekiyor. Yan etkileri izlenirken yoğun bakım gerektiriyor. Hastane masraflarıyla birlikte Avrupa'daki fiyatı 500 bin avro civarında oluyor. Bu tedavi için hastanelerin de kendini organize etmeleri gerekiyor. Car-T hücre tedavisi 2018 yılının Ağustos ayında Avrupa'da onaylandı. İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya gibi birçok Avrupa ülkesinde yavaş yavaş kullanılmaya başlandı. Türkiye'de de artık bu tedavilerin başlaması söz konusu".

Yurtdışından alanında uzman bir çok bilim insanı kongreye katılıyor
Kongre hakkında bilgi veren Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, "Bu sene 7’incisini düzenlediğimiz, hematolojik kanserlerle ilgili; lösemi, lenfoma ve miyeloma ile ilgili uluslararası bir kongre. Tasarımı itibari ile ülkedeki tek, bu şekli ile tasarlanmış uluslararası kongre gibidir. Bu kanserler hakkındaki son gelişmeleri yine dünyaca ünlü bu kanserlerle uğraşan bilim insanları bu oturumun başkanlıklarını yapıyorlar. Kendi seçtikleri, bu kanserlerde uzmanlaşmış dünyadan isimlerle her bir oturumda bir hastalığı en güncel haliyle tartışıyorlar. Gelen isimlerin bir çoğu bu hastalıklar için gerçekleştirilen çalışmaları yapan kişiler olduğu için bir yerde bize mutfaklarından bahsediyorlar. Bu çok önem verdiğimiz bir kongre. Toplam 300’e yakın kaydımız var, bunun 100’ü çevre ülkelerden geliyor; Avrupa’dan, Arabistan’dan ve Balkanlardan geliyor. Toplamda 8 oturum olacak ve 16 konuşmacımız ile birlikte 2 uydu sempozyumumuzu gerçekleştiriyoruz" şeklinde konuştu.  

Adem Gürer - Uğur Çetin

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Boluspor-Pendikspor maçının ardından Trendyol 1. Lig’in 18. haftasında oynanan Boluspor-Pendikspor maçının ardından iki takımın teknik direktörleri açıklamalarda bulundu. Trendyol 1. Lig’in 18. haftasında Boluspor sahasında Pendikspor’a 2-1’lik skorla yenildi. Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında teknik direktörler karşılaşmayı değerlendirdi. "Beklemediğimiz bir yenilgi" Beklemedikleri bir yenilgi olduğunu ifade eden Boluspor Teknik Direktörü Ertuğrul Arslan, "Beklemediğimiz bir yenilgi. İçeride ben geldiğimden beri üçte üç yapmıştık. Ama burada kazanırken de Erzurum maçından sonra bir şeylere değinmiştim. Zor bir süreçten geçtiğimizi söylemiştim. Bunu biz oyunumuza yansıtmamaya çalışıyoruz. Elimizden geldiği kadar takımımızı en iyi şekilde maçlara hazırlamaya çalışıyoruz. Oyuncularımızın son ana kadar gösterdiği mücadelede bu gayretin ispatı diye düşünüyorum. Tabii maça gelecek olursak ilk yarı oyunun üstün tarafı bizdik. Çok net fırsatlarımız var. Değerlendiremedik. İkinci yarı VAR’dan dönen bir pozisyon sonra Hasani’ye acımasızca bir faul. VAR görmedi pozisyonu. Bize yakışmayan bir ikinci golü yedik. Sonra tekrar oyuna müdahalelerde bulunduk. Son ana kadar, beraberliği kurtarabilirdik ama dediğim gibi futbol böyle bir oyun. Üzgünüz, söyleyeceklerim bu kadar" dedi. "Haberim yoktu bu protestodan" Boluspor oyuncularının yaptığı protestoya değinen Arslan, "İnanın benim haberim yoktu bu protestodan. Mümkün olduğu kadar sahanın içine konsantre etmeye çalışıyorum oyuncuları ama bazen benim de yapabileceklerim sınırlı. Hangi kelime doğru kelimeyi bulmakta da zorlanıyorum açıkçası ama tabii oradaki o an bile yani oyunun konsantre tarafına geldiğiniz zaman bir düşüklük oluyor. Ama dediğim gibi yani ben takımımı en iyi şekilde maçları hazırlamaya çalışıyorum. Bunu yine başında da söylemiştim. Zor bir süreç yönetiyoruz ama çağrımız da maalesef şu ana kadar destek bulmadı. Yani benim görevim söyledim ben Boluspor her maçın kazanma adayı. Kazandığı kaybettiği maçlarda da mücadeleyi gösterecek demiştim. Oyuncularım bugün de bu mücadeleyi gösterdiler diye düşünüyorum. Pendikspor takımının tebrik ediyorum" ifadelerini kullandı. "Aldığımız 3 puan bizi yine yukarıya taşıdı" Aldıkları 3 puandan memnun olduklarını dile getiren Pendikspor Teknik Sorumlusu Metin İlhan, "Zor bir deplasman. Çünkü Boluspor burada Amedspor’a üstünlük sağladı, Erzurum’a üstünlük sağladı, Bodrum’a üstünlük sağladı, çok iyi takım. Fena oynamadık. Özellikle ikinci yarı oyunu domine ettik. Aldığımız 3 puan bizi yine yukarıya taşıdı. İnşallah bunun devamı gelecek. Son hafta içeride Erokspor maçıyla 3 puan alıp önümüze bakacağız. Rakip takımın maddi sıkıntısıyla işleyişiyle alakalı bir problem vardı. Allah yardımcılar olsun" şeklinde konuştu.
Ankara Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak: Gençlik ve spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız" dedi. Bak, 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bak, gençlerle ilgili projelerden bahsederek, "Burada, özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber ortaklaşa yürüttüğümüz proje çerçevesinde geçtiğimiz dönemde 10 bin istihdam sağlayan projeler gerçekleştirdik. Burada yaklaşık 150 tane fabrikanın kurulmasını Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber sağlamış olduk. Yine, gençlerin, özellikle üniversitedeki gençlerimizin kendilerini ifade edebilmeleri için, hayalini kurdukları projelerini gerçekleştirmeleri için; sosyal, toplumsal değerlerini yükseltmeleri için "ÜNİDES" adını verdiğimiz proje çerçevesinde yani üniversitedeki öğrenci kulüplerini destekleme projesi çerçevesinde geçtiğimiz yıl sadece 360 milyon gibi bir rakamı öğrenci kulüplerine tahsis ettik ve bu gençlerimiz inanılmaz projeler ortaya çıkardı. Kimisi hasat zamanı çiftçilerle beraber oldu, kimisi çevre çalışmalarında oldu, kimisi köylere gidip okulları boyadılar, okulları yaptılar, kimileri teknoloji projesi yaptı. Dolayısıyla, gençlerimizin bu çerçevede aktif bir şekilde katılmasını sağlıyoruz. Yine, bu yıl da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla yaklaşık 1,2 milyar TL’lik bir yatırımı yine gençlerin istihdama katılması çerçevesinde gündeme alıyoruz ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla 50 tane fabrikanın kurulumu ve bu çerçevede de iş istihdamının artırılması noktasında çalışma yürütüyoruz" dedi. Bak, bağımlılıkla ilgili olarak bilgi vererek, "Bizim bağımlılıkla ilgili süreç içerisinde 12 bakanlıktan oluşan Bağımlılıkla Mücadele Kurulu üyesi olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı görev yapıyor. Bizim bütçemizde teknik olarak 59 milyon gözüküyor ama bizim Bakanlığımızın -biraz evvel de ifade ettiğim gibi- yaptığı çalışmaların büyük bir kısmı hem gençlik merkezlerinde verdiğimiz eğitimler hem yurtlarda verdiğimiz eğitimler, gençlerimize psikososyal destek olarak verdiğimiz eğitimler, bağımlılıkla mücadele için verdiğimiz eğitimler, formatör eğitimleri, Yeşilayla, sivil toplum kuruluşlarıyla beraber yaptığımız eğitimlerin her birinde bağımlılıkla mücadele ana eksenimiz. Dolayısıyla biz de farkındayız, gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız. Yine örnek vereyim: Bağcılar’da, İstanbul’da, Edirne’de, işte, diğer ilçe ve illerde yapılan mücadelelerde muhtarlarımızla, amatör spor kulüplerimizle, kaymakamlıklarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla beraber çok ciddi şekilde mücadele ediyoruz. Tabii, sporun birleştirici gücüne inanıyoruz, sporun iyileştirici gücüne inanıyoruz çünkü biz de büyüdüğümüz yerde, spora gittiğimiz zaman çocuk enerjisini atıyor, enerjisini gideriyor. Düşünün, bir evde uyuşturucu kullanan bir çocuk var, bir de spor yapan çocuk var. Dolayısıyla, biz spora teşvik etmek yönünde çaba harcıyoruz" dedi.
Van Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları masaya yatırıldı Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) tarafından düzenlenen "Türkiye’de Barış Nasıl Tesis Edilir?" konulu söyleşi programı gerçekleştirildi. Van TSO ev sahipliğinde düzenlenen programda, çözüm sürecinin hukuk, demokrasi ve iş dünyasına yansımaları ele alındı. Programın moderatörlüğünü Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suvat Parin yaptı. Söyleşide, Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları farklı perspektiflerden değerlendirildi. Söyleyişide bir konuşma yapan Van TSO Başkanı Necdet Takva, amacının süreci ekonomik bir perspektiften ele almak olduğunu belirtti. Başkan Takva, "Özellikle ‘Milli Birlik ve Dayanışma’, ‘Terörsüz Türkiye’ ya da ‘Barış süreci’ gibi farklı adlarla ifade edilen; bölgemizi yakından hatta doğrudan ilgilendiren bu meseleye, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar yaşananlar ve bundan sonra nasıl bir yol izlenmesi gerektiği üzerinden ekonomik değerlendirmeler yapmaktır. Burada bulunma sebebim de budur. Bölgemiz, neredeyse tüm reel verilerde sürekli olarak son sıralarda yer almıştır. Ekonomi, sağlık ve eğitim başta olmak üzere birçok alanda bölgelerimiz, Türkiye’nin en geri kalmış bölgeleri olarak öne çıkmakta; mevcut parametreler ise gerçekten son derece olumsuz bir tablo ortaya koymaktadır. 2022 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan araştırma çerçevesinde, Türkiye genelinde geri kalmış olarak tanımlanan 121 ilçenin 90’ının bölgemizde yer aldığı tespit edilmiştir. Van ilinde ise Edremit, Tuşba ve İpekyolu ilçeleri hariç olmak üzere 8 ilçe bu 90 ilçe arasında bulunmaktadır. Yani Türkiye genelindeki 121 geri kalmış ilçenin 90’ı bölgemizde yer almakta, Van’daki 8 ilçe ise bu listenin en alt sıralarında bulunmaktadır. 2024 yılında yapılan bir başka araştırmada ise Türkiye’nin en gelişmemiş 50 ilçesinin 49’unun bölge illerinde olduğu ortaya konmuştur" dedi. Bölgede işsizlik oranlarının Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyrettiğini vurgulayan Takva, "1963 yılından bugüne kadar 18 defa teşvik uygulaması gündeme gelmiş ve bu konuda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak ne istihdamda ne de eğitimde yer alan gençlerin oranına bakıldığında, hem kadınlarda hem de erkeklerde Türkiye ortalamasının iki katının üzerine çıkıldığı görülmektedir. TÜİK verilerine göre işsizlik oranı Van’da yüzde 16,7; Ağrı’da yüzde 13,1; Hakkari’de yüzde 18,3; Muş’ta ise yüzde 13,1 seviyesindedir. Odamız tarafından yapılan bir araştırmada ise Van’da genç işsizlik oranının yaklaşık yüzde 36 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir" diye konuştu. Bölgemizde yapılan güvenlik harcamalarının Batı illerine yapılan güvenlik harcamalarının üç katından fazla olduğunun altını çizen Takva, "Uzmanlar tarafından TRT’de yapılan bir hesaplamaya göre, bu süreçte harcanan yaklaşık 2 trilyon dolarlık kaynakla 196 adet İstanbul Yeni Havalimanı ya da bin 176 adet Marmaray projesi yapılabilecek imkân bulunmaktadır" şeklinde konuştu. Van’ın yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’sinin mera alanı olmasına rağmen yayla yasakları nedeniyle hayvancılığın ciddi sorunlar yaşadığını söyleyen Takva, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarım ve hayvancılık açısından bakıldığında, Van ilinin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’si mera alanıdır. Türkiye’deki toplam mera varlığının yaklaşık yüzde 10’u bu il sınırları içerisindedir. Yaklaşık 21 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip olan bir kentte yaşıyoruz ve bu alanın neredeyse yüzde 65’i mera niteliği taşımaktadır. Ancak yayla yasakları ve çeşitli kısıtlamalar nedeniyle hayvancılık bu anlamda ciddi sorunlar yaşamaktadır. Mesele, tüm bu süreçleri sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ele alan, samimi ve gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirmek ve buna uygun çözümler üretmektir." Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği program, konuşmaların ardından yapılan değerlendirmelerle sona erdi.