ÇEVRE - 23 Mayıs 2021 Pazar 12:36

Robinson Ziya dede su yükselince adasına kavuştu

A
A
A
Robinson Ziya dede su yükselince adasına kavuştu

Tunceli ile Elazığ arasında Keban Baraj Gölü Havzası’ndaki bir adaya 16 yıl önce yerleşerek sessiz sedasız binlerce fidan diken 82 yaşındaki Ziya Abay, kuraklık nedeniyle yarımadaya dönen, son günlerde kar sularının erimesiyle yükselip tekrar ada haline gelen “Huzur” adasına aylar sonra yeniden teknesi ile gitmeye başladı.

Eskişehir’de eşini kaybettikten sonra memleketi Tunceli’nin Pertek ilçesine dönen 82 yaşındaki Ziya Abay, 2005 yılında Elazığ ile Tunceli arasında Pertek ilçesi sınırlarında Keban Baraj Gölü Havzası’nda kalan adayı keşfederek yerleşti. Yerleştiği 80 dönümlük adaya bu güne kadar 4 binden fazla ağaç dikip yaşamını sürdüren Abay’ın adası 2,5 ay önce kuraklıkla birlikte baraj gölünde suların çekilmesiyle yarımadaya döndü. 16 yılda ilk defa yarımada olan Abay’ın adası, kar sularının erimesiyle tekrar ada halini aldı.

Abay da geçmişte olduğu gibi yine adasına teknesi ile gitmeye başladı. Kuraklıktan adasının da büyük oranda etkilendiğini dile getiren Abay, geçen sene 4 ton kiraz hasadı yaparken bu yıl yemeye bile olmadığını ifade etti. Pandemide özel izinle adasına giden ve bozuk olan sulama motorunu tamir ettiren Abay, şimdi ağaçlarının kurumaması için mücadele veriyor.

"Ağaçları kurtarırsak benden iyisi yok”

Suların yükseldiğini belirten Ziya Abay, "Şimdi tekne ile gidip geliyorum. Kara varken masraf yoktu. Şimdi mazot masrafı oluyor. Belediyemiz, kaymakamımız ve valimiz mazot için yardımcı oluyor. Bu sene kiraz yok. Ağacı kurtarırsak benden iyisi yok. Önceden kayıkla yarım saat sürerdi ama şimdi daha yakın. Şu an kuraklık gidiyor ve bu devam edecek gibi. Çünkü iklimleri biz elimizle bozuyoruz. Ağacı kesiyoruz ve farklı şeyler yapıyoruz. İnsan oğlu kendi ayağının altındaki dalı daima kesiyor. Hastalığı da kendimiz yaptık” dedi.

“Önceden 4 ton kiraz çıkardı ama şimdi yemeye yok”

Kara varken yürüyerek gittiğini aktaran Abay, “Buradan bir buçuk saatte gidiyordum. Caddeye gidiyordum, polis gelip beni alıyordu. Şimdi de beni alıyor getirip götürüyorlar sağ olsunlar. Önceden 4 ton kiraz çıkardı ama şimdi yemeye yok. Kovayla su taşıyordum. Birkaç ağacı kurtardım, birkaç ağaç kurudu. Çünkü ben yapamıyorum. Kovayla su taşımak zor oluyor” diye konuştu.

Gittiği karanın sular altında kaldığını vurgulayan Abay, “Bir metreden fazla yükselme oldu. Ağacı çok seviyorum. Ben ağaca hastayım. Enerjiyi ağaçtan alıyorsun. Kaç bin kişiye bu enerji veriyor. Ama vatandaş daha canlı olduğunu bilmiyor. Bunun farkında değil. Ona su verdiğim zaman canlanıyor, yüzüme gülüyor. Ama su vermediğim zaman soluyor. Özel izinle gelip gidiyorum. Kaymakam bana müsaade verdi” şeklinde konuştu.

Kamil Can Kılıç - Hamdin Kılıç

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Babalar Günü’nde şehit babalarının buruk bayramı Adana’da şehit babası İzzet Yenier, "Babalar gününde hep oğlum benim yanıma gelirdi, ama şimdi ben oğlumun yanına geliyorum" diyerek oğlunun kabri başında gözyaşlarına boğuldu. Kurban Bayramı’nın ilk gününde şehit yakınlarının ilk durağı şehitlikler oldu. Yakınlarının kabirleri başında Kur’an-ı Kerim okuyarak şehitlik ziyaretinde bulunan aileler, mezarlara çiçek bırakarak dua etti. Aynı zamanda Babalar Günü de olması nedeniyle evlatlarını ziyarete gelen şehit babaları Babalar Günü’nü buruk karşıladı. "Vatan için kendini feda eden aslanlar gibi evlatlarımızı unutmasınlar" 2019 yılında şehit düşen Uzman Çavuş Ali Cenk Yenier’in babası İzzet Yenier, "Babalar gününde hep oğlum benim yanıma gelirdi. Ama şimdi ben oğlumun yanına geliyorum. Bitmiş vaziyetteyiz, acıların en büyüğü. Bundan daha büyük acı olamaz. Hiçbir şeyde gözümüz yok, evladımızı kaybetmişiz. Mekanı cennet olsun. Onsuz hayatın hiçbir tadı yok. Kendimizi hep onun yanında hissediyoruz, hiç ölmemiş gibi davranıyoruz. Her an gelebilir diye düşünüyoruz. Vatan için kendini feda eden aslanlar gibi evlatlarımızı unutmasınlar. Şehit ailelerine ve gazilere sahip çıkılmasını istiyoruz. Topluma mesajımız bu" dedi. "Şehit babası olmak hem gururlu, hem hüzünlü" 2018 tarihinde Hakkari’nin Çam Tepe üst bölgesine terör örgütü mensuplarınca gerçekleştirilen saldırıda şehit düşen Piyade Sözleşmeli Er Halil İbrahim Şık’ın babası Bekir Şık ise, "Babalar Günü’nde şehitlikteyiz. Her sene biz burada şehitlerimizi anıyoruz. Çok acıdır bir evlat acısını yaşamak. Allah kimseye nasip etmesin, konuşamıyorum. Çok zor bir sınav. Allah herkese nasip etmez ama şehit babası olmak hem hüzünlü hem de gururlu. Kelimeler boğazımda düğümleniyor, evlat acısı hiçbir zaman yeri doldurulmayacak bir acı. Çok zor. 6 sene oldu. 2018 yılında şehit oldu. Buradan bütün şehitlerimizi anıyorum ve Babalar Günü’nü kutluyorum. Bizleri unutmasınlar. Evlatlarımız bu topraklar için, vatan için, bayrak için, namus için, ezan için şehit oldular. Bunlar olmazsa bir anlamı yok. Ben bir evladımı verdim ama ben de canımı seve seve vermeye hazırım" şeklinde konuştu.
Bursa "Yüsra’nın karnesini alamadık" Bursa’da 19 Mayıs günü ’bahar nezlesi’ hastalığı ile gittiği hastaneden cansız bedeni çıkan 7 yaşındaki Yüsra Türkoğlu’nun kardeşi İkra’nın karne gününde Türkoğlu ailesi, sevinç ile üzüntüyü aynı anda yaşadı. 2023-2024 eğitim-öğretim yılının son ders zili çaldı. Cuma günü il genelinde bütün öğrenciler karne heyecanı yaşarken, Türkoğlu ailesi sevinç ile üzüntüyü aynı anda yaşadı. 25 gün önce, bahar nezlesi şikayeti ile 7 yaşındaki kızı Yüsra Türkoğlu’nu Bursa Şehir Hastanesi’ne götüren Türkoğlu ailesi, iddiaya göre doktorların yanlış serum takmasıyla sonucunda kızlarını kaybetti. Hastaneden cansız bedeni çıkan Yüsra ile aynı okulda eğitim gören kardeşi İkra bugün karnesini aldı. Karne alma törenine baba Cemil Türkoğu ile anne Azime Türkoğlu’da gitti. Sevinç ile üzüntüyü aynı anda yaşadılar İkra’nın karne almasına mutlu olan Türkoğlu ailesi, Yüsra’nın karnesini alamadı. Feryadını dile getiren baba Cemil Türkoğlu, "Yanlış müdahale sonrası Yüsra’yı kaybettik, üzüntülüyüz. Yapanların bir an önce yargılanmasını istiyoruz. İçimiz yanıyor. Yüsra’nın ölümünün araştırılmasını istiyoruz. Bursa’da sağlık sektörünün içerisinde bir örgüt var. Çocuklara yanlış ilaçlar veriliyor, her türlü olumsuzluklar yapılıyor. Bu örgüt özellikle ilaç alma, yolsuzluk yapmak, grup kurmak ve çocuk öldürmek gibi işlemler yapıyor. Biz çocuğumuzu toprağa verdik canımız yandı, başkalarının canı yanmasın. Her gün bir çocuğumuzu sistematik bir şekilde hayattan koparıyorlar. Herkes bunun farkında ama kimse harekete geçmiyor. Yüsra okuma yazmayı yeni öğrenmişti. Babalar Günü’nün yaklaşmasıyla beraber bana söylediği ’Baba ben sana şiir yazacağım, sana masal okuyacağım’ gibi cümleleri aklıma geliyor. Bayramın birinci günü aynı zamanda babalar günü. ’Bu yıl çok iyi baba, her şey üst üste geldi’ demişti. Maalesef hiçbir şey istediğimiz gibi olmadı. Yapanların yanına kar kalmasın. Bana hep hediye alırdı. Yüsra’nın beni bir defa öptüğünü hiç hatırlamam, hep 5-6 defa öperdi. Yüsra ile arkadaş gibiydik. Mutluluğumuzu ve huzurumuzu bozdular. Yüsra’nın kardeşi olan İkra da bugün karnesini alıyor. Onun için mutluyuz ancak Yüsra’nın karnesini alamadığımız için üzgünüz" diye konuştu. Öte yandan anne Azime Türkoğlu ise, "Bugün okulun son günü. Çocuklar karne alıyor. Büyük kızımın karne töreni için geldik. Yüsra da bu okulda 1. sınıf öğrencisiydi. O da karne alacaktı bugün ama nasip olmadı. Kelimenin bittiği yerdeyiz. Kızımız için buradayız. Zor ayakta duruyoruz. Yüsra’m bugün karne alamadı. Sebep olanların cezasını bir an önce çekmesini istiyorum. Çok hissiyatlı bir çocuktu. İlk Yüsra’sız bayramı geçireceğiz. Babasını çok seviyordu. Babasına çok düşkündü. Şeker toplamayı çok çıkardı. Kapı kapı gezip, ablasıyla şeker toplarlardı. Bu bayram Allah nasip etmedi. Sürekli bana ’Anne babama ne alalım’ diye sorardı. Üzüntülüyüz" dedi.