ÇEVRE - 09 Haziran 2021 Çarşamba 14:52

Salyanın ilk ortaya çıktığı Tekirdağ’da rahatlatan açıklama: 'Bunun sonu geldi diyebiliriz'

A
A
A
Salyanın ilk ortaya çıktığı Tekirdağ’da rahatlatan açıklama: 'Bunun sonu geldi diyebiliriz'

Marmara Denizi'nde aylardır etkili olan salyalar temizlenmeye başlanırken, Tekirdağ kıyıları salyalardan temizlenip eski masmavi görünümüne kavuşmaya başladı. Konuyla ilgili açıklamada bulunan balıkçılar ise bu durumun yıllardır denizde olduğunu, vatandaşların gönül rahatlığıyla balık tüketmeye devam edebileceklerini söyledi.

Marmara Denizi'nde aylardır etkili olan ve ilk defa Tekirdağ’da ortaya çıkan müsilajın, son zamanlarda denizin yüzeyine çıkarak kötü görüntüye sebep olmasının ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Marmara’nın çevresinde bulunan bütün illerde temizleme çalışmaları başlatıldı.

Çalışmalarla birlikte Tekirdağ’ın Marmara kıyılarında denizin görüntüsü yavaş yavaş normale dönerken, konuyla ilgili açıklamada bulunan balıkçılar da salya nedeniyle vatandaşların balık yemeyi tercih etmediklerini dile getirdi.

40 yıldır ailece bu sektörün içerisinde bulunduklarını ifade eden Balıkçı Behiç Karacı, küçüklüğünden beridir aile büyüklerinden sürekli salyayı duyduklarını söyleyerek, aslında endişelenecek bir durumun olmadığını söyledi. Karacı, bu durumun balığın biyolojik yapısına herhangi bir etkisinin olmadığını da ifade ederek, vatandaşların gönül rahatlığıyla balık tüketebileceğini aktardı.

“Balıkların yaşamasını etkileyecek bir durumda değil”

Balıkçı Behiç Karacı yaptığı açıklamada, “Müsilaj bu yıl oluşan bir şey değil. Yıllardır var olan bir şey. Biz 40 yıldır bu sektörün içerisindeyiz. Çok küçük yaştan beridir müsilajın ne olduğunu aile büyüklerimden duymaktayım. Müsliaj, denizin içerisinde yaşayan algler var. Bunlara şöyle diyebiliriz. Yani denizi temizleyen, filtreleyen mikro canlılar, bitkiler diyebiliriz. Bunlar belirli dönemlerde denizi temizlemek için, kendileri bir çoğalmaya giriyorlar ve bunun sonucunda bir atık oluşturuyorlar. Bu atık su yüzüne vuruyor.

Su yüzüne vurduğu gibi denizin altına da vuruyor. Tamamen organik bir şey. Yani kimyasal bir durum değil. Bu balıkların yaşamasını etkileyecek bir durumda değil. Kıyıya vurduğu zaman dipte yaşayan bitki örtüsünü etkileyen bir durum. Yani sürekli olan bir şey. Ama bir sene olur 2 sene olmaz.

2 sene olur 5 sene olmazdı. Fakat bu yıl bunun çok olmasının sebebi mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklığı, son 35 yılın sıcaklık değerine baktığımızda bu yıl deniz suyu 2 buçuk derece daha sıcak. Dolayısıyla bu kendi üremesini sağladıktan sonra bunun gitmesi için birçok etken gerekiyor. Marmara Denizi iç deniz olduğu için sirkülasyon daha az. Bu nedenle burayı çok çabuk terk edemiyor. Deniz şartlarından dolayı, akıntıların, rüzgarların az olmasından dolayı biz bunu gözle görür hale geldik. Bunun balıkların biyolojik durumuna bir zararı yok” dedi.

Salyanın ilk ortaya çıktığı Tekirdağ’da rahatlatan açıklama: 'Bunun sonu geldi diyebiliriz'

“Bunun sonu geldi diyebiliriz”

Karacı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının konuyla ilgili çalışma başlattığını, Marmara Denizi'nin çevresinde bulunan illerde çalışma yapıldığını da ifade ederek, “Kıyılar temizlenmeye başladı. Burada yavaş yavaş bu yönde de yavaş yavaş düzelme etkilerini görüyoruz. Biz kıştan itibaren bundan etkilenmeye başladık. Kışın Marmara Denizi'nde büyük tekneler, küçük tekneler çalışamadılar. Fazla balık tutamadılar. Çünkü, ağları denize attıkları zaman, bu salya ağlara ağırlık yapıyordu.

Dolayısıyla randımanlı bir çalışma sağlanamıyordu. Ama şimdi bunun sonu geldi diyebiliriz. Çünkü bu kıyıya vuruyor artık. Bunun etkisi bitti. Kıyıda da bunu temizleme çalışmaları başladı. Biz bundan kötü etkilendik. Kötü etkilenmeye de devam ediyoruz. Bu yeni olan bir şey değil. Bu yıllardır denizlerimizde, aslında bütün denizlerde var ama Marmara iç deniz olduğu için kendini bu kötü durumdan kurtarması hava şartlarına bağlı. Bu sende rüzgar fırtına çok fazla olmadığı için biz müsilaj ile tanışmış olduk.

Vatandaşa sağlıklı bir açıklama yapılamadığı için vatandaş da bunun olumsuz etki oluşturduğunu düşünüyor. Balıklar üzerinde olumsuz şeyler oluşturduğunu düşünüyor. Ancak dediğim gibi bu ilk defa olan bir şey değil. Vatandaşımız korkmadan balık tüketebilir. Bunun balığın biyolojik yapısıyla ilgili herhangi bir sıkıntısı yok. Çünkü bu denizin içerisindeki mikroorganizmaların kendi ürettiği bir şey” diye konuştu.

Salyanın ilk ortaya çıktığı Tekirdağ’da rahatlatan açıklama: 'Bunun sonu geldi diyebiliriz'

Halil Dağ
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Türklerin tarih boyunca kullandığı alfabeler Denizli’de sergilendi DENİZLİ (İHA) – Denizli’de UNESCO’nun ilan etmiş olduğu Uluslararası Dünya Türk Dili Ailesi Günü kutlamaları kapsamında ‘Türklerin Tarih Boyunca Kullandığı Alfabeler’ sergisi düzenlendi. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu koordinasyonunda düzenlenen "Türklerin Tarih Boyunca Kullandığı Alfabeler" sergisinin açılışı, İnsan ve Toplum Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yasemin Beyazıt ile Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nergis Biray tarafından gerçekleştirildi. Etkinlikte Türkler tarafından kullanılan ilk alfabe olan Köktürk alfabesinden günümüze kadar tarih boyunca kullanılan ve Türk devlet ve topluluklarının kullandıkları Latin ve Kiril alfabelerine kadar bütün alfabeler, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün "Türk milleti demek, Türk dili demektir. Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil şuurla işlensin." sözünün yazıldığı poster eşliğinde sergilendi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan programın açış konuşmasını Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nergis Biray gerçekleştirdi. Açış konuşmasının ardından İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları 3. sınıf öğrencisi Merve Aksakal "Türklerin Kullandığı Alfabeler" adlı sunumunu gerçekleştirdi. Sunumun ardından Türk dünyasının çeşitli bölgelerinden gelen öğrenciler ülkelerinin yöresel dans gösterilerini sergiledi. Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü öğrencisi Sholpan Bakhyt Kyzy Adilkhanova Özbekistan ve Karakalpakistan’ın, Danagul Khauyg Moğolistan’ın yöresel danslarını; Kazakistan Şakerim Üniversitesinden gelen Erasmus değişim programı öğrencileri Yenglik Mukhtar, Meruyert Altynbek, Dilnaz Sayatova, Arsen Serikuly, Shynggys Almat, Shakhnaz Kuanyshbayeva, Symbat Akataikyzy Kazakistan’ın geleneksel oyunu olan Kara Jorga’yı sergiledi. Serikbol Dolda tarafından ise Kazakistan’ın millî çalgısı olan dombıra ile müzik dinletisi gerçekleştirildi.
İstanbul Kağıthane’ye yeni sosyal ve sportif tesis kazandırılıyor Kağıthane Belediyesi, Yeşil Vadi Bisiklet ve Yürüyüş Yolu ile entegre şekilde planlanan yeni sosyal ve sportif tesisi ilçeye kazandırıyor. Yaklaşık 8 dönümlük alan üzerinde inşa edilen Yeşil Vadi 4. Etap projesiyle Kağıthane’ye yeni yeşil alanlar ve modern spor sahaları ekleniyor. Proje kapsamında basketbol sahası, voleybol sahaları ve padel sahasının yanı sıra yürüyüş yolları, sosyal tesis, çocuk oyun alanları ve 43 araç kapasiteli otopark yer alıyor. Tesisin, her yaştan vatandaşın spor yapabileceği ve sosyal yaşamını sürdürebileceği şekilde planlandığı belirtildi. Kağıthane Belediye Başkanı Mevlüt Öztekin, Yeşil Vadi’nin ilçenin önemli yaşam alanlarından biri haline geldiğini ifade ederek, yeni etapla birlikte spor ve dinlenme alanlarının artırıldığını kaydetti. Öztekin, vatandaşların modern tesislerde vakit geçirebileceğini, çocukların ise güvenli oyun alanlarında eğlenebileceğini belirtti. Projenin yakın zamanda tamamlanarak hizmete açılması hedefleniyor. Yeşil Vadi 4. Etap’ın tamamlanmasıyla birlikte bölge sakinleri; spor sahaları, yürüyüş alanları, çocuk oyun alanları ve sosyal donatılarıyla planlanan yeni bir sosyal ve sportif tesise kavuşmuş olacak. Kâğıthane Belediyesi, proje ile ilçenin yeşil alan kapasitesini artırmayı, vatandaşlara nitelikli spor ve dinlenme alanları sunmayı amaçlıyor.
İstanbul Türkiye e-ticarette seviye atladı: "Dijital dönüşüm, bizi bölgemizin lider ülkesi yapacak" Türkiye’de e-ticaret sektörü, dijital dönüşümle birlikte yalnızca büyüme değil, yönetim kalitesi odaklı yeni bir döneme giriyor. BirFatura CEO’su İbrahim Bayır, Türkiye’nin e-ticarette nicelikten çok nitelik kazandığını belirterek, "Türkiye e-ticarette sadece büyümüyor, olgunlaşıyor" dedi. Son 5 yılda Türkiye’de e-ticaret, satış hacminin ötesinde işletme yönetimi ve operasyonel kalite açısından önemli bir dönüşüm yaşadı. Sektörde rekabeti artık yalnızca satış adetleri değil; yönetim becerisi, müşteri deneyimi ve dijital altyapı belirliyor. BirFatura CEO’su İbrahim Bayır, Türkiye’nin e-ticareti doğru yöneten bir ülke olduğunu vurguladı. Pandemi döneminde hızla artan e-ticaret alışkanlıklarının, bugün işletmelerden daha profesyonel bir yönetim anlayışı talep ettiğini belirten Bayır, başarının yalnızca sipariş sayısıyla ölçülmediğine dikkat çekti. Bayır, "Hızlı teslimat, şeffaf müşteri hizmetleri, sorunsuz iade süreçleri ve dijital entegrasyon rekabetin ayrılmaz parçaları haline geldi. Hız başlangıçtı. Kalite ve yönetim becerisi artık oyunun kurallarıdır" dedi. 13 milyon e-fatura kesildi Kasım 2025 kampanya döneminde BirFatura üzerinden 13 milyonun üzerinde e-fatura kesildiğini açıklayan Bayır, geçen yıl aynı dönemde bu rakamın yaklaşık 10 milyon seviyesinde olduğunu ifade etti. Bu artışın e-ticaret hacmindeki büyümeyi gösterdiğini belirten Bayır, aynı zamanda işletmeler üzerindeki operasyonel yükün de ciddi şekilde arttığını vurgulayarak, "Kasım ayı adeta bir stres testidir. Dijital altyapısı sağlam olan işletmeler bu dönemde öne çıkıyor" diye konuştu. Müşteri deneyimi ve güven ön planda Türkiye’de e-ticaret tüketicisinin daha bilinçli ve seçici hale geldiğini ifade eden Bayır, müşterinin artık yalnızca ürünü değil, hizmeti ve güveni satın aldığını söyleyerek, "Markaya bağlanan müşteri, o markayı büyütür. Uzun vadeli başarı, sadakat oluşturan işletmelerin olacak" ifadelerini kullandı. "Dijital dönüşüm, bizi bölgemizin lider ülkesi yapacak" E-ticarette verinin en değerli unsur haline geldiğini kaydeden Bayır, doğru veri takibinin tedarik planlamasından nakit akışına, pazarlama verimliliğinden ürün stratejilerine kadar birçok alanı doğrudan etkilediğini ifade ederken veri odaklı yönetimin rekabet avantajı sağladığını da aktardı. Türkiye e-ticaretinin artık yalnızca iç pazara değil, bölgesel rekabete odaklandığını dile getiren Bayır, "Türkiye e-ticarette sadece büyümüyor; olgunlaşıyor. Bu dijital dönüşüm, bizi bölgemizin lider ülkesi yapacak" derken Türkiye’nin güçlü üretici altyapısı, genç nüfusu ve artan e-ticaret deneyiminin bu hedef için önemli avantajlar sunduğunu belirtti.