GÜNDEM - 10 Kasım 2021 Çarşamba 15:13

Şehit ailesinden Türkkan ve Akşener'e tepki

A
A
A
Şehit ailesinden Türkkan ve Akşener'e tepki

15 Temmuz darbe girişiminde şehit olan Komiser Yardımcısı Cennet Yiğit'in ailesi, şehit yakınına küfreden İYİ Parti Milletvekili Lütfü Türkkan'a tepki gösterdi.

Baba Yahya Yiğit, "Türk Milleti'ni yönetme iddiasında olan bir partinin genel başkanı, milletvekilinden daha fazla küfredebiliyor. Bunlarda ne haya, ne ar, ne namus, ne şeref kalmış" dedi. Huriye Yiğit ise, "Küfür eden adama sesleniyorum; madem küfredecek cesaretin var neden adamı itip de korumaların arkasına kaçıyorsun?" diyerek Türkkan'a tepki gösterdi.

Şehit ailesinden Türkkan ve Akşener'e tepki

15 Temmuz darbe girişiminde Ankara'da bulunan Özel Harekat Daire Başkanlığı'na yapılan saldırıda şehit olan Komiser Yardımcısı Cennet Yiğit'in ailesi; Bingöl'de şehit yakınına küfreden İYİ Parti Milletvekili Lütfü Türkkan'a tepki gösterdi. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in şehit ailelerine 'ben sizin ablanızım' diye seslendiğini, ancak küfrü kendisine yapıldığını kabul etmediğini söyleyen Baba Yahya Yiğit, "Malum şahıs Bingöl'deki şehidimizin bacısına küfretti. Bu şehidimizin bacısı sadece şehidimizin değil hepimizin bacısı. Hepimize küfretti. Hatta küfreden malum şahsın partisinin Genel Başkanı hanımefendiye de küfretti. Çünkü şehit ailelerini arayıp da; 'Ben sizin ablanızım, sizin bacınızım' diye bütün şehit ailelerine sesleniyordu. Meral Hanım Allah aşkına, bu senin vekilin, sana da küfretti. Sen de bir annesin, bacısın. Bu küfrü kendine yapıldığını kabul etmeyip bir de dünkü grup toplantısında küfreden vekilinden daha küfürbaz olabiliyor. Bu ne aymazlık? Böyle bir insanlık, böyle bir abla böyle bir bacı olabilir mi? Hele hele böyle bir parti genel başkanı olabilir mi? Türk Milleti'ni yönetme iddiasında olan bir partinin genel başkanı, milletvekilinden daha fazla küfredebiliyor. Ben bile o kelimeleri telaffuz etmekten utanıyorum, haya ediyorum. Ama bunlarda ne haya, ne ar, ne namus, ne şeref kalmış. Zaten hayası olmayanın imanı olmaz, vatan sevgisi de imandandır. Demek ki bunlarda vatan sevgisi de yok. Çünkü imanı yok. Hayası olmayanın imanı olmaz, imanı olmayanın vatan sevgisi olmaz" diye konuştu.

Şehit ailesinden Türkkan ve Akşener'e tepki

"Zaten bize küfrediyorlar, yarın geldiklerinde daha fazla ederler"

Vatana, devlete ve bayrağa sahip çıkılması gerektiğinin altını çizen Yiğit, "Bakın burada Özel Harekat Daire Başkanlığı'nın 51 tane şehidi var, be Allah'tan korkmaz. Sadece bu 15 Temmuz'da. Bu vatanın 40 bin evladını şehit eden o alçak, namussuz PKK'ya sahip çıkıyorsun. 3 gün önce 'HDP'yi PKK'nın yanında konumlandırıyorum' diyeceksin, 3 gün sonra o alçak siyasi partinin genel başkanıyla kahvaltı yapmak istediğini söyleyeceksin. Ben bunu 83 milyon Türk insanının ferasetine havale ediyorum. Böyle bir insanlık da olmaz, böyle bir partinin genel başkanı da olmaz. Bunlara oy veren saf vatandaşıma seslenmek istiyorum; Allah aşkına onlara oy verip oraya gönderiyorsunuz; zaten bize küfrediyorlar vallahi billahi size daha fazla küfreder. Onun için aklımızı başımıza alalım. Bizim bir tek vatanımız, bir tek devletimiz var, sahip çıkalım" şeklinde konuştu.

Şehit ailesinden Türkkan ve Akşener'e tepki

"Böyle bir vekil de olmaz, insan da olmaz"

Lütfü Türkkan'ı meclis çatısı altında görmek istemediklerini de dile getiren Baba Yahya Yiğit, "Malum şahsın soy ismi Türkkan. Onun ne kanı olduğu vallahi belli değil. Bırakın kutlu meclisin çatısı altında olmayı, bu aziz vatanın topraklarında olmayı hak etmiyor. Gazi meclisteki milletvekillerine seslenmek istiyorum; derhal gereği yapılıp, o gazi meclisten atılıp hatta Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarıp layık olduğu başka topraklara sürgün etmemiz lazım. Çünkü bu vatan topraklarında yaşamayı hak etmiyor. Böyle bir vekil de olmaz, insan da olmaz. Onlara 'insan' demek bana zül geliyor" dedi.

"Bu vatana kınalı kuzu verdik, binlerce kuzu vermeye hazırız"

Cumhuriyet Halk Partisi'nin ise Atatürk maskesi altında her türlü kötülüğü işlediğini söyleyen Baba Yiğit, "Bugün Atatürk'ün 83. ölüm yıl dönümü. Rabbim rahmet eylesin. Bu vatana büyük hizmetleri olmuştur, saygıyla önünde eğiliyorum. Bunlar; Atatürk'ü kendine maske etmiş, arkasında her türlü melaneti işliyorlar. Eğer o Atatürk hasbelkader kabrinden çıksa, vallahi Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu günkü yönetimini Ankara'dan İzmir'e kadar kovalar, oradan denize döker. Bizim tek bir vatanımız, devletimiz, bayrağımız var. Bu vatana sahip çıkalım, bunların eline teslim etmeyelim. Ölümden korkmuyoruz; biz bu vatana kınalı kuzu verdik. Binlerce kınalı kuzu vermeye hazırız. Bir gün ecel gelecek, kara toprak olacağız. Ama vatanımız varsa mezarımız belli olur. Vallahi eğer onların eline geçerse bu vatan bizim kabrimiz de belli olmaz" ifadelerini kullandı.

"CHP Meral Akşener'e sırtını dayıyor, Meral Akşener PKK'ya sırtını dayıyor"

Şehit Cennet Yiğit'in annesi Huriye Yiğit ise duygularını şu sözlerle aktardı:

"Kendinin de kızı, evladı var. Ama kendilerinin ne zihniyette olduklarını gösterdiler. Yanımda biri küfür ettiği zaman ben utanıyorum. Acaba Meral Akşener hiç mi utanmadı? Ben onun yerinde olsaydım 'Ha ona sövmüşsün, ha bana sövmüşsün. Hemen istifa et' derdim. Bütün Türk halkına sesleniyorum; Meral Akşener'i 'bacımız' diye bağrınıza basarsanız yarın gelince daha beterini yapar. CHP Meral Akşener'e sırtını dayıyor, Meral Akşener PKK'ya sırtını dayıyor, kahvaltıya gidiyorlar. Başka yaptıkları bir şey yok. İsmini bile kullanmak istemiyorum, küfür eden adama sesleniyorum; madem küfredecek cesaretin var neden adamı itip de korumaların arkasına kaçıyorsun? Seni koruyan da bir polis, o da bir gün şehit olabilir, onun da kız kardeşine küfretmiş oluyorsun. Neden kaçtın? Sen milletvekiliydin, dokunulmazlığın vardı, korkmadan dursaydın ya orada. Ben bir bayan olarak orada olsaydım tükürürdüm. Çünkü hiç ağıza yakışmayacak bir kelime. Meral Akşener de; eşine saygısı olmayan bir kişinin hiç kimseye saygısı olmaz."

Turan Bulut
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Kadın cinayeti davasında mütalaa açıklandı: Sanıklar için ağırlaştırılmış müebbet talebi Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Sevgi Gülden Yalçıner davasında, duruşma savcısı tutuklu sanıklar hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ederken, mahkeme heyeti tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı başka bir tarihe erteledi. Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, tutuksuz sanıklar maktulün kardeşi Y.G. ile D.U., G.F.G. ve H.U. ile taraf avukatları salonda hazır bulundu. Tutuklu sanıklardan kadının kardeşi Ş.G. ile K.U. ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Cumhuriyet savcısı, esasa ilişkin mütalaasında tutuklu sanıklardan Ş.G. hakkında "iştirak hâlinde tasarlayarak akrabayı kasten öldürme", K.U. ile D.U. hakkında ise "iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Savcı ayrıca bu sanıkların "konut dokunulmazlığının ihlali" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından da cezalandırılmasını istedi. Tutuksuz sanıklardan Y.G. hakkında "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan ceza talep edilirken, G.F.G. ile H.U. hakkında beraat istendi. Sanıklar savunmalarında önceki beyanlarını yineleyerek beraat ve tahliye talebinde bulundu. Sanık avukatlarının savunma hazırlamak üzere süre istemesi üzerine mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına karar verdi. Duruşma, 19 Ocak 2026 tarihine ertelendi. Olayın geçmişi Çelebi ilçesine bağlı Karaağıl köyünde yaşayan Sevgi Gülden Yalçıner’den 25 Eylül 2024 tarihinde haber alınamaması üzerine ailesi tarafından güvenlik birimlerine kayıp ihbarında bulunuldu. İhbarın ardından jandarma ekipleri koordinesinde AFAD ve dalgıçların da katılımıyla köy çevresi ile Kızılırmak hattında geniş çaplı arama çalışması başlatıldı. Yürütülen çalışmalar kapsamında Jandarma Arama Kurtarma (JAK) Timi tarafından 13 Ekim 2024 tarihinde Yalçıner’in cansız bedenine, Karakeçili ilçesi Çeşnigir Köprüsü yakınlarında Kızılırmak içerisinde ulaşıldı. İlk incelemelerde cesedin vücuduna tel örgü ve taş bağlanarak suya bırakıldığı belirlendi. Soruşturma kapsamında Yalçıner’in kardeşleri Ş.G. ve Y.G. ile yeğeni G.F.G. ve K.U., H.U. ile D.U. gözaltına alındı. Şüphelilerden Ş.G., Y.G., K.U., H.U. ve D.U. tutuklanırken, G.F.G., D.U., Y.G. ve H.U. daha sonra adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanıklar Ş.G. ve Y.G. hakkında "tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek", G.F.G., K.U. ve D.U. hakkında ise "tasarlayarak öldürmek" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. Hazırlanan iddianame, Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilerek yargılama süreci başlatıldı.
Konya Başkan Altay: "Tarihin tozlu sayfalarını kim açarsa Konya’nın Hatay’da yaptıklarını ve Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu görecek" Konya Büyükşehir Belediyesi, 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan Hatay Habib-i Neccar Camisi’nin aslına uygun olarak restorasyonunu tamamlayarak yeniden ibadete hazır hale getirdi. Konya Büyükşehir, depremde büyük oranda yıkılan Anadolu’nun ilk camisi kabul edilen Habib-i Neccar Camisi’nde titizlikle yürüttüğü ihya çalışmalarını tamamlayarak tarihi camiyi yeniden ibadete hazır hale getirdi. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, 27 Aralık Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılacak Habib-i Neccar Camisi’nde Konya basınıyla birlikte incelemelerde bulundu. Tarihi camide yürüttükleri titiz çalışmaları anlatan Başkan Altay, depremin ilk anlarından itibaren Konya Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin yürüttüğü çalışmalar ile tüm Konya halkının yaptığı yardımlardan bahsetti. "Avrupa’da birçok ülke büyüklüğündeki bu inşaatları yapmak ancak büyük ve güçlü bir ülkeye nasip olurdu" Konya’nın ilk andan itibaren Hatay’la bir kardeşlik köprüsü kurduğunu kaydeden Başkan Altay, "Konyalılar biz ne istemişsek birin yerine adeta iki gönderdiler. Biz de bu koordinasyonu sağladık. Gelinen noktada asrın felaketinden sonra 11 ilimizde devletimiz Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok yoğun bir çalışma yürütüyor. Hatay da yıkımın en fazla olduğu şehirlerden birisiydi. Bugün kule vinçlerden adeta gökyüzünün görülmediği şantiyelerde günde 550 daire hak sahiplerine imal ediliyor. İnşallah cumartesi günü Cumhurbaşkanımız Hatay’da 455 bininci konutun anahtar teslim törenini ve çeşitli açılışları gerçekleştirecek. Söylemek kolay geliyor ama Avrupa’da birçok ülke büyüklüğündeki bu inşaatı yapmak ancak büyük ve güçlü bir ülkeye nasip olurdu. Ülkemizin ne kadar büyük ve güçlü olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Cumhurbaşkanımıza deprem bölgesindeki faaliyetlerden dolayı teşekkür ediyoruz. Ayrıca bu işin kahramanlarından birisi de değerli hemşehrimiz, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Kurum 11 ilde de çok müthiş bir çalışma yürüterek bütün şehirleri tekrar ayağa kaldırıyor" dedi. Cami aslına uygun olarak restore edildi Depremden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Habib-i Neccar Camisi’nin yapılmasının Konyalılara yakışacağı sözünü Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un ilettiğini, kendilerinin de bunu görev addettiğini ve hemen çalışmalara başladıklarını vurgulayan Başkan Altay, sözlerine şöyle devam etti: "Burada iki yıldan fazla süredir yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Bugün artık sonuna geldik, inşallah cumartesi günü de fiilen açılışını Cumhurbaşkanımızın katılımıyla yapmayı planlıyoruz. Burada büyük bir yıkıntı vardı. Kubbe tamamen göçmüştü, minare ortadan kalkmıştı. Öncelikle titizlikle yıkılan molozlar temizlendi ve taşlar numaralandırıldı. Sonra özellikle kıbledeki duvarın tekrar kullanılması için şakülüne getirilme çalışmaları yürütüldü, bir takviye süreci yapıldı. Sonra diğer duvarlar ayağa kaldırıldı ve en önemlisi de ahşap kirişler üzerine ahşap bir kubbe inşa ettik. Sonra aslına uygun bir şekilde tamamlanması için o kubbe içeriden sıvandı, dışarıdan da kurşunla kaplandı. Caminin içinde üç noktada depremin izlerini ifade edecek küçük ayrıntılar bırakıldı ve tezyinat işleri de aslına uygun elimizdeki röleveye göre tamamlanmış oldu. Bugün temizliği yapılarak, camimiz ibadete hazır hale geldi." "Burayı restore etmek de herkese nasip olmazdı, Konyalılara nasip oldu" Başkan Altay, caminin simgesi olan minarenin de yine aslına uygun bir şekilde restorasyonunun tamamlandığını belirterek, "En son ahşap külahı da üzerine konularak, süreç tamamlanmış oldu. Bahçedeki düzenlemeler, şadırvan da Büyükşehir Belediyemiz tarafından gerçekleştirildi. Sol taraftaki evler ve arka taraftaki çarşı da Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından tamamlanmış oldu. Bu süreçte Kültür ve Turizm Bakanımıza da çok teşekkür ediyorum. Vakıflar Genel Müdürlüğümüzle birlikte süreci beraber yürüttük. Bugün gelinen noktada 6 Şubat’ta başlayan Konya-Hatay kardeşliğinin ilelebet sürecek bir nişanesine hep birlikte şahitlik etmiş oluyoruz. Burayı kim ziyarete gelirse, tarihin tozlu sayfalarını kim açarsa Konya’nın Hatay’da yaptıklarını ve Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu görecek. Bu cami sıradan bir cami değil, sadece Hatay’ın simgesi değil, Anadolu’nun ilk camisi. Burayı restore etmek de herkese nasip olmazdı, bu Konyalılara nasip oldu. Ne kadar şükretsek ne kadar hamd etsek azdır" ifadelerini kullandı. "Burada edilen her ibadetten Konya’da yaşayan 2 milyon 300 binin hanesine bir şey yazılacaktır" Süreçte destek olan herkese teşekkürlerini ileten Başkan Altay, "Deprem sürecinde bize desteğini hiç esirgemeyen Valimizin liderliğinde kamu kurumlarımıza, ilçe belediye başkanlarımıza, AK Parti İl Başkanımıza, odalarımıza, Konya’nın her bir ferdine teşekkür ediyorum. Burada hep birlikte büyük bir başarı hikayesi yazmıştık, bunun son noktasını da yine hep birlikte koyuyoruz. İnşallah insanlık sürdüğü sürece bu cami de insanlığa hizmet edecek. Burada edilen her ibadetten Konya’da yaşayan 2 milyon 300 binin hanesine bir şey yazılacaktır, buna inanıyorum. Bu sadaka-i cariyeyi hep birlikte gerçekleştirmiş olduk. Müteahhidimize, bilim heyetimize de teşekkür ediyorum, çok zor zahmetli bir işti, meşakkatli bir süreçti ama Konya’ya yakışır bir işi gerçekleştirdiler" açıklamasında bulundu. "Birlik ve beraberlik gösteren Türk milletine teşekkür ediyorum" Başkan Altay, Habib-i Neccar Camisi’nin sadece Hatay’ın bir simgesi değil, Türkiye’nin bir simgesi olduğunu dile getirerek, "Aslında depremin izlerinin silindiğinin temel göstergelerinden birisi de buradaki caminin ibadete açılıyor olması. Artık hayat yavaş yavaş normale dönüyor. Gördüğünüz gibi etrafta çarşılar da yeniden inşa ediliyor. Konutlar tamamlanmak üzere. İnşallah Hatay’da ve depremin etkilediği 11 ilimizde hayat bu yıldan itibaren normale dönmeye başlayacak ve buradaki insanlar normal yaşamlarına dönmüş olacak. Ben bu süreçte büyük birlik ve beraberlik gösteren Türk milletine teşekkür ediyorum. Ancak biz bu işin hakkından gelebilirdik. Birlik beraberlik içerisinde bu süreci de layıkıyla tamamlamış olduk" sözleriyle konuşmasını tamamladı. Hatay’ın sembol yapısını ayağa kaldıran Başkan Altay’a teşekkür etti Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı da devletin depremin ağır hasarlarını ortadan kaldırmak için hem Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak hem de Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak yoğun bir gayret sarf ettiğini söyledi. Başkan Altay’ın da taşın altına elini koymayı bilen belediye başkanı olduğunu kaydeden Yazgılı, "O günlerde ‘burayı ben yapmak istiyorum’ dedi ve yaptı. Büyükşehir Belediye Başkanımız Uğur İbrahim Altay’a çok teşekkür ediyoruz. Böyle kadim bir yapıyı, Hatay’ın sembol yapısını Konya Büyükşehir Belediyesi olarak ayağa kaldırdılar. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. En kısa zamanda Hatay’ımız eski, güzel günlerine kavuşacak Allah’ın izniyle. Belediyelerimiz de bakanlıklarımız da topyekûn bir çalışma içerisindeyiz. Tüm arkadaşlarımız her gün burada. Hatay’ın o eski günlerine geri dönmesi için ellerinden gelen çabayı sarf ediyorlar. Bu çabayı sarf eden herkese gönülden teşekkür ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.