GÜNDEM - 14 Kasım 2014 Cuma 15:53

Türkiye Psikiyatri Derneği ‘Soma faciası’ raporunu açıkladı

A
A
A
Türkiye Psikiyatri Derneği ‘Soma faciası’ raporunu açıkladı

Antalya'da düzenlenen 50. Türkiye Psikiyatri Kongresi'nde facia sonrası Soma'da yaşanan travmaya dair hazırlanan rapor açıklandı.

Derneğin Başkanı Prof.Dr. Simavi Vahip'in de hazır bulunduğu basın toplantısında Ruhsal Travma ve Afet Psikiyatrisi Çalışma Birim Koordinötörü Uzman Dr. Feyza Çelik tarafından açıklanan raporda, ekim sonu itibarı ile 233 gönüllü uzmanın faciadan etkilenen yetişkin, çocuk ve gençlerle bireysel görüşme ve grup çalışmalarının yapıldığı ve bugüne kadar yürütülen çalışmalarda 1269 kişiyle bireysel görüşme ya da grup çalışması, 228 hane ve 54 köy ziyaretinin gerçekleştirildiği kaydedildi.

11 BİN KİŞİ DOĞRUDAN ETKİLENDİ
13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa’da Soma Kömür İşletmeleri'ne bağlı Eynez bölgesi maden ocağında meydana gelen faciada resmi makamlardan yapılan açıklamaya göre, 301 maden işçisinin hayatını yitirdiği, 487 kişinin sağ kurtulduğu hatırlatılırken, faciadan, yaşamını kaybeden 301 madencinin eşleri, çocuk, anne, baba, kardeş, akrabaları ve yakınları, kazadan kurtulan 487 madenci ve eş, çocuk, anne, baba, kardeş ve akrabaları, kaza sonrasında arama, kurtarma ve destek işlerinde görev alan kişiler ve aynı madende görev yapan ancak farklı vardiyalarda, görevlerde bulunan çalışanları içeren yaklaşık 11.000 kişinin doğrudan ya da dolaylı yoldan etkilendiği bildirildi.

233 GÖNÜLLÜ UZMAN ÇALIŞMA YAPTI
Ruhsal Travma ve Afet Psikiyatristi Çalışma Birim Koordinötörü Uzman Dr. Feyza Çelik, "Derneğimiz Türkiye Psikiyatri Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği ve Türk Kızılayı olmak üzere ruh alanında çalışan altı derneğin bir araya gelerek oluşturduğu Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği bünyesinde faciadan hemen sonra Soma'ya giderek faciadan etkilenen kişilere psikososyal destek vermeye başlamış ve değerlendirmelerde bulunmuştur. Yapılan değerlendirmeler sonucu yardımların daha etkin yapılabilmesi için diğer dernek, sivil toplum örgütleri, şirket, kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılması kararlaştırılmış ve SomaDa (Soma Dayanışma Ağı) projesi hayata geçirilmiştir. APHB, Türk Kızılayı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Borusan ve Allianz işbirliği ile Soma ve Dursunbey'de olmak üzere iki merkez açılmıştır. Merkezlerdeki psikososyal destek hizmetleri Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği bünyesindeki derneklerden dönüşümlü olarak gelen gönüllü psikolog, psikolojik danışman, psikiyatrist ve sosyal hizmet uzmanları tarafından yürütülmektedir.Ekim sonu itibarı ile 233 gönüllü uzman faciadan etkilenen yetişkin, çocuk ve gençlerle bireysel görüşme ve grup çalışmaları yapmıştır. Bugüne kadar yürütülen çalışmalarda 1269 kişiyle bireysel görüşme ya da grup çalışması, 228 hane ve 54 köy ziyareti yapılmıştır" dedi.

DEVLETE VE ŞİRKETE ÖFKE, GELECEK KAYGISI, DEĞERSİZLİK ÖNE ÇIKAN PROBLEMLER
Çelik, bugüne kadar yapılan değerlendirmelerde yakınlarını kaybedenler ve maden işçilerinde yas, üzüntü, devlete ve şirkete karşı duyulan öfke, gelecek kaygısı, işsizlik ve maddi konularla ilgili endişeler, yaşanılan facianın yeniden yaşatılması, madene girmekten korkma, sinirlilik, uykusuzluk, mutsuzluk, üzüntü, özkıyım düşünceleri, çaresizlik, değersizlik düşünceleri ortaya çıktığının gözlendiğini söyledi

Feyza Çelik tarafından hazırlanan raporda şu görüşlere yer verildi:
"İnsan kaynaklı afetlerin doğal afetlere göre daha örseleyici olduğu bilinmektedir. Soma faciasından sonra yapılan değerlendirmeler; facia öncesinde gerekli önlemlerin alınmadığını, iş güvenliğinin yeterli düzeyde sağlanmadığını ve facianın hemen sonrasında dar ihmallerin devam ettiğini göstermiştir. Soma faciasından kısa bir süre sonra Zonguldak'ta meydana gelen göçük ve arama kurtarma ekiplerine haber verilmemesi, 28 Ekim tarihinde meydana gelen Ermenek maden faciası halen gerekli önlemlerin alınmadığını, iş güvenliğinin sağlanmadığını göstermektedir. Diğer taraftan madencilerin ekonomik güçlükler ve işten çıkarılma korkusu ile güvensiz koşullarda çalışmaya devam etmek zorunda kalması hem maden işçilerinde hem de yakınlarında sürekli bir ölüm kaygısına neden olmaktadır. Buna ek olarak çalışma koşullarının güçlüğü, üslerinin olumsuz tutumları madencilerde tükenmişlik ve çeşitli ruhsal sorunlara yol açmaktadır. Soma faciasından sonra toplum büyük bir duyarlılık göstermiş ve faciadan etkilenen kişilere elinden gelen maddi ve manevi yardımı yapmıştır. Ancak, yardımların eşit ve adil dağıtılmaması nedeniyle faciada yakınlarını kaybeden kişiler mağdur olduklarını hissetmişlerdir. Diğer taraftan yardımlar sadece olayda yakınlarını kaybeden kişilere verilmiştir. Oysaki madenden yaralı kurtulanlar, arama-kurtarma çalışmalarına katılan ve tanık oldukları facia nedeniyle kaygı bozuklukları ortaya çıkan ve madene girmekten korktuğu için çalışamayan kişilere yardım ulaştırılmamıştır. Bu durum kişilerin değersizlik, çaresizlik ve öfke hissetmelerine neden olmuştur. Travmatik olaylar sonrasında sosyal desteğin ruh sağlığı açısından koruyucu olduğu bilinmektedir. Gerek insan kaynaklı gerek doğal afetler sonrasında yardımların olaydan etkilenen kişilere eşit ve adil dağıtılması önem taşımaktadır."

SUÇLU OLANLARIN CEZALANDIRILMAMASI RUHSAL BOZUKLUKLARIN ORTAYA ÇIKMA RİSKİNİ ARTIRIYOR
İnsan kaynaklı travmalardan sonra olaydan sorumlu olan kişilerin ceza almamaları, adaletin yerini bulmaması ruhsal bozuklukların ortaya çıkma riskini artırdığına dikkat çeken Uzman Dr. Feyza Çelik, "Bu nedenle bundan sonraki adli süreçlerin yakından takip edilmesi, adaletin kamu vicdanında da yerini bulması için olayda suçu olanların cezalandırılması ve kanunlarda iş güvenliğine yönelik gerekli düzenlemelerin acilen yapılması büyük önem taşımaktadır. Facianın hemen sonrasında devlet tarafından çok sayıda ruh sağlığı çalışanı görevlendirilmiştir. Yapılan görevlendirmeler gerek olaydan etkilenen kişiler gerekse Soma'da görev yapan ruh sağlığı çalışanlarının desteklenmesi açısından olumlu olmakla birlikte; organizasyonda eksiklikler olduğu ve bu nedenle hedeflenen amaca ulaşılamadığı görülmüştür. Uzun dönemde ise faciadan etkilenen kişilere gönüllü ruh sağlığı çalışanları aracılığıyla ruh sağlığı hizmetleri sunulmaya devam etmektedir. Soma'da görev yapan ruh sağlığı çalışanlarında tükenme ve ikincil travmatizasyon belirtileri gözlenmektedir. Soma'da acilen ruh sağlığı çalışanlarının sayısının artırılması gerekmektedir" dedi. 

CAFER ESER-ALPARSLAN ÇINAR
ANTALYA 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanı Tunç: "Bu durum, ihmalkârlığın ve ciddiyetsizliğin sonucudur" AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanı Serhat Tunç, yaşanan su kesintisiyle ilgili olarak, "ESKİ ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ni yaşanan bu mağduriyetin sorumluluğunu üstlenmeye, derhal net bir açıklama yapmaya ve Tepebaşı halkından özür dilemeye davet ediyoruz" dedi. Gün boyu süren geniş çaplı su kesintisi sebebiyle siyasi isimler Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (ESKİ) Genel Müdürlüğü’ne tepki göstermeye devam ediyor. Son olarak ise AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanı Serhat Tunç, sosyal medya hesabından konuyla ilgili bir açıklamada bulundu. Başkan Tunç’un açıklamasında, "ESKİ tarafından yapılan açıklamada, Tepebaşı İlçesi’nin bazı mahallelerinde 00.00-08.00 saatleri arasında planlı su kesintisi uygulanacağı duyurulmuştu. Ancak bugün gelinen noktada, Tepebaşı İlçesi’nin tamamında hâlâ su yoktur. Bu tablo, planlama eksikliğini ve ciddi bir yönetim beceriksizliğini açıkça ortaya koymaktadır. Planlı olduğu söylenen bir çalışmanın saatleri belli olmasına rağmen, ne süreye uyulmuş ne de vatandaşlara doğru ve zamanında bilgi verilmiştir. Tepebaşı’nda yaşayan on binlerce vatandaş, sabah saatlerinden bu yana en temel ihtiyaçlarına dahi ulaşamamaktadır. Hijyen, sağlık ve günlük yaşam tamamen aksatılmıştır. Bu durum, ihmalkârlığın ve ciddiyetsizliğin sonucudur. Vatandaşlar açıklama değil bahane değil, çözüm beklemektedir. ESKİ ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ni yaşanan bu mağduriyetin sorumluluğunu üstlenmeye, derhal net bir açıklama yapmaya ve Tepebaşı halkından özür dilemeye davet ediyoruz" ifadeleri yer aldı.
İstanbul Sadettin Saran’ın ifadesi ortaya çıktı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen uyuşturucu soruşturması kapsamında ifadesine başvurulan ve adli kontrol şartı ile serbest bırakılan Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Sadettin Saran’ın ifadesi ortaya çıktı. Saran evinde bulunan ve ilk testte uyuşturucu olduğuna dair sonuç çıkan maddelere ilişkin soruya ilişkin savunmasında, "Bu maddenin ilk testi pozitif çıkmış olabilir. Ancak kriminal sonucun beklenmesini talep ederiz. Biz Assos‘taki villada çok fazla misafir ağırlarız. Büyük davetler veririz. Davetlere 100’ün üzerinde insan katılır. Hatta en son 21 Ağustos‘ta kızımın düğününde 400’den fazla insan vardı. Zaten bulunduğu yerler evin içerisi değildir. Bahçede bulunmuştur. Bu davetlerin birinde ya da benim olmadığım bir zamanda bir başkası tarafından kullanılıp atılmışsa bilgim yoktur. Çıkan maddeler üzerinde parmak izi incelemesi yapılmasını talep ederiz. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum" dedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen uyuşturucu soruşturması kapsamında ‘uyuşturucu madde temin etme, uyuşturucu madde kullanma ve uyuşturucu madde kullanımını kolaylaştırma’ suçlarından ifadeye çağrılan Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran, savcılıktaki ifade işlemlerinin ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakılması talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. Saran, hakimlik tarafından yurtdışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı. Öte yandan, soruşturma kapsamında Ela Rümeysa Cebeci’nin de ek ifadesine başvuruldu. Cebeci ardından tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu’na geri gönderildi. "Sen yetiştiriyordun ya başkanım yol birkaç dal takılalım" Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Saran ifadesinde, "Ela Rümeysa ile tahmini olarak 3 sene önce bana mesaj atmasından dolayı tanışmıştık. Bu vesile ile konuşmaya başladık" dedi. Saran’a savcılıkta, spiker Ela Rümeysa Cebeci’ye, "Sende var mı ondan? Pazar sabahtan teyitleşelim olma ihtimali yüzde 70. Assos’a gideceğim birazdan geç dönmem herhalde, tamam? Konuşuruz hadi bay bay" şeklinde mesaj attığı, Cebeci’nin ise "Ben Escobar mıyım nereden bulayım sen yetiştiriyordun ya başkanım yol birkaç dal takılalım haberleşiriz" şeklinde cevap verdiği konuşma soruldu. Saran konuşmaya ilişkin, "Mesaj içerikleri doğrudur. Ancak tarihleri noktasında yanlışlık olabilir. Bu yazışmalar yaklaşık 17-18 ay önceki yazışmalardır. Mesaj içerikleri daha önceki izlediğim filmden dolayı kendi aramızda yaptığımız espridir. Benim uyuşturucu yetiştirme ile uzaktan yakından hiçbir alakam olamaz. İzlediğimiz filmin konusu ile ilgili olduğu için kendi aramızda yaptığımız bir espridir. Bu mesajlaşmalar da şaka amaçlıdır" dedi. "Acayip rahatlatıyor müthiş bir şeymiş o" Saran’ın Ela Rümeysa Cebeci’ye gönderdiği bir başka mesaj da savcılık ifadesi esnasında soruldu. Mesajda Saran’ın "Gel git Ela nasılsın? dediği, ses dosyası çözümünde ise "Kızım laf dinlemiyorsun ki yavaş yavaş diyorum, böyle apsesif insanlar gibi böyle şey yapıyorsun. Bi ayarında bırak. Her şeyi abartıyorsun ya, neyse Habertürk’te bir sürü insanı işten çıkarıyorlarmış, doğru mu ha? Bir de baskı yapıyorlar galiba" dediği Ela Rümeysa Cebeci’nin ise cevap olarak ses dosyası çözümünde "Ama var ya ne HD rüyalar gördüm ve böyle düşüncesizce uyudum, acayip rahatlatıyor. Müthiş bir şeymiş o. Bahçeden topla getir bana bir dahakine. Evet evet çok kelle alıyorlar. İnsanları spikerleri falan çıkarma değil kafaları koparıyorlar. Bakalım neler olup bitecek bekleyip göreceğiz ama bir dizayn var. Lütfen sen de Kenan Bey ile aranı düzelt. Bu benim için çok önemli bir şey, çok mutlu olurum bunu yaparsan" dediği konuşma içeriği soruldu. "Hayatta tek bir bağımlılığım var o da spordur" Saran bu konuşmalara ilişkin ifadesinde, "O akşam içtiğimiz şaraptan bahsediyorum. Ben akşam puro içtim. Ela da vozol sigara içti. O akşam şarabı da çok fazla içti. Bir şişeden ben yarım kadeh içtim. Geri kalanını da Ela içti. Ben Kenan Tekdağ’ın kötü kalpli ve tehlikeli bir insan olduğunu bildiğim için Ela Rümeysa TV 100 kanalından Show TV’ye geçerken kendisini uyardım. Kenan’ın kötü kalpli tehlikeli ve karanlık ilişkileri olduğunu söyledim. Ondan dolayı Kenan Tekdağ ile ilgili mesajlar atmış olabilir. ‘müthiş bir şeymiş o bahçeden topla getir bana bir dahakine’ mesajında ise yine aynı şekilde izlediğimiz bir filmdeki repliklerden kaynaklı kendi aramızda metafor şeklinde geliştirdiğimiz bir espridir. Benim kesinlikle böyle bir şeyle alakam olamaz. Hatta Ela Rümeysa’ya en son birkaç hafta önce ilk gözaltına alınıp bırakıldıktan sonra geçmiş olsun mesajı da attım. Kendisi de bana ‘inan ben böyle bir şey yapmadım’ tarzında cevap vermişti. Birlikte uyuşturucu madde içmiş olsaydık bana böyle bir cevap vermezdi. Ben de ona ‘sana inanmak istiyorum’ şeklinde cevap vermiştim. Benim bu hayatta tek bir bağımlılığım var o da spordur. Sadece benim kanser olduğum dönemde, annem ile babamın son hastalık ve ölüm süreçlerinde, Fenerbahçe başkanlık seçimlerinde ve iftiraya uğradığım süreçte pek çok kişi tarafından tarafıma organik sakinleştiriciler verilmişti. Ben de bunları hatırladığım kadarıyla kullandım. Bunların içerisinde de uyuşturucu etken maddesi olduğunu düşünmüyorum. İstanbul’daki evimde misafir odası olarak kullanılan odada cam kavanozun içerisinde kızımın muhtelif ilaçları vardı. Büyük ihtimal camdaki kalıntılar bu ilaçların tozlardır. Zaten inceleme sonucunda anlaşılacaktır. Assos’taki evimde yapılan aramada çıkan maddelere ilişkin olarak, o evde çalışan hizmetliyi aradım. Bunlar ne diye sordum. Asos‘taki evimde tahmini 20 gün önce kadın basketbol takımını ağırlamıştım. Bahçeye çok fazla sinek gelmişti. Bu sinekleri uzaklaştırmak için lavanta veya türevi şeklinde yaprakları evde çalışan hizmetli yaktığını söylemişti. Daha sonra mangal yaptıktan sonra da arılar geldi. Arıları uzaklaştırmak için yine evde çalışan hizmetli kahve yakmış. Ele geçirilen maddeler de kahve, lavanta ve adaçayı yakılması sonucu kalıntılardır. Maddeler üzerinde yapılan ilk testte uyuşturucu madde olduğuna dair sonuç çıkması sorusuna ilişkin savunmam ise bu maddenin ilk testi pozitif çıkmış olabilir. Ancak kriminal sonucun beklenmesini talep ederiz. Biz Assos‘taki villada çok fazla misafir ağırlarız. Büyük davetler veririz. Davetlere 100’ün üzerinde insan katılır. Hatta en son 21 Ağustos‘ta kızımın düğününde 400’den fazla insan vardı. Zaten bulunduğu yerler evin içerisi değildir. Bahçede bulunmuştur. Bu davetlerin birinde ya da benim olmadığım bir zamanda bir başkası tarafından kullanılıp atılmışsa bilgim yoktur. Çıkan maddeler üzerinde parmak izi incelemesi yapılmasını talep ederiz. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum" dedi. Melike İnal