SPOR - 26 Kasım 2022 Cumartesi 10:24

Uğur Aktaş: '2024 Paris’te karate olsaydı belki de şampiyon olabilecektim'

A
A
A
Uğur Aktaş: '2024 Paris’te karate olsaydı belki de şampiyon olabilecektim'

Tokyo Olimpiyatları’nda bronz madalya kazanan Avrupa ve Dünya Şampiyonu milli karateci Uğur Aktaş, karatenin 2024 Paris Olimpiyatları’nda yer almaması ile ilgili “Olimpiyat olsaydı bu sefer şampiyonluk hedefiyle gidip belki de şampiyon da olabilecektim. Çok yakındım da son olimpiyatlarda bir şanssızlık oldu diyelim. İnşallah 2028’de olur diye umut ediyoruz” dedi.

Tokyo Olimpiyatları’nda bronz madalya almayı başararak birçok kez Avrupa ve Dünya şampiyonu olan İstanbul Büyükşehir Belediye Spor Kulübü sporcusu milli karateci Uğur Aktaş, İhlas Haber Ajansı’na özel açıklamalarda bulundu. İlk olarak gelecek yıl katılacağı Avrupa ve Dünya şampiyonalarına yeni yılda başlayacak Premier Lig müsabakaları ile hazırlanacağını ifade eden Uğur Aktaş, "Çalışmalar gayet güzel gidiyor. Şu an için hazırlık dönemindeyiz. Turnuvaların başlamasına yaklaşık 1 buçuk 2 ay var. Güzel yoğun bir şekilde program yaptık, çalışıyoruz. Premier Lig ile başlayacak yeni sezon. Ardından Avrupa Şampiyonası aralarda Premier Ligler olacak sonra Avrupa Oyunları ve Dünya Şampiyonası. 1 sene önce bir ameliyat geçirdim. Aşil tendonumdan ameliyat oldum. Sonrasında rehabilitasyon süreci biraz uzun sürdü fakat güzel bir şekilde geri dönmeye çalıştım. Akabinde ilk turnuvamda Akdeniz Oyunları’nda bronz madalya kazandım. Sonra da baştan çalışmaya başladık. Şu an çalışmalar gayet güzel gidiyor. İnşallah yeni sezonda bu çalışmalarımızın karşılığını alacağız" şeklinde konuştu.

Uğur Aktaş: '2024 Paris’te karate olsaydı belki de şampiyon olabilecektim'

"Aşil tendonu sakatlığından 7 ay sonra bronz madalya aldım"

Aşil tendonundan sakatlık geçiren Uğur Aktaş, tedavi süreci hakkında da konuşarak, "Sakatlığımın başlangıcı olimpiyatlarda oldu. Olimpiyatların yarı final maçında kaybettiğim maçta bir kas yırtığı olmuştu ayağımda. Tedavi oldum fakat o kas yırtığı olurken aşilde de bir harabiyet oluşturmuş. Dünya Şampiyonası kampındayken antrenmanda aşil tendonunu kopardım. Çok zor bir süreç oldu benim için çünkü zirvedeyken bir anda en dibe iniyorsunuz. Hem psikolojik hem fiziksel açıdan zor oluyor. Sonrasında ameliyat oldum. Aşil tendonu, sakatlıklardan en problemlisi diyebilirim çünkü yürümeye başlamak bile 2 ayı alıyor. Tedavi süreci ve bizim yaptığımız spor da parmak ucunda patlayıcı gücün ön planda olduğu bir spor olduğu için biraz daha problemli oldu. Ben tekrar eski performansıma ulaşma hayali ile daha iyi olmak düşüncesiyle bu tedavi sürecini güzel geçirdim. Ameliyattan 5 ay sonra Nisan ayının başı gibi antrenmanlara başladım. Sonra Akdeniz Oyunları’na sakatlığımın 7. ayında katıldım. 2 aylık bir antrenmandan sonra Akdeniz Oyunları’nda bronz madalya kazandım. Benim için çok moral ve motivasyonumu etkileyen bir turnuvaydı. Acaba eskisi gibi olabilecek miyim’, ‘maça çıktığımda ne hissedeceğim’ diye düşünüyordum. 5-6 aylık süreç bizim gibi sporcular için çok anlam ifade ediyor" açıklamasını yaptı.

"Sakatlanan sporcular, kendilerini olmak istedikleri yerde hayal ederek çalışsın"

Atlattığı ağır sakatlığın ardından bu şekilde ağır bir sakatlık geçiren sporculara önerilerde bulunan başarılı sporcu, "Sakatlıktan bir normal hale gelmek var bir de yarışmacı pozisyonuna gelmek var. İkisinin arasında çok büyük bir fark var. Psikolojik açıdan hep kendimi olmak istediğim yerde hayal ettim ve bu süreçte o şekilde çalıştım. Sakatlanan ve bu tarz şeyler yaşayan sporculara önerim bu olur. Sürekli kendi bıraktığım yeri gelmek istediğim yeri hayal edip, sabrederek çalıştım çünkü bu zamana kadar yaşadığım ufak tefek sakatlıklar var. Kazalar yaşadık onların ardından neler yapabileceğimi gördüğüm için bana aslında bir motivasyon kaynağı oldu ve daha çok çalışarak daha çok isteyerek geri dönmeye çabalıyorum” ifadelerini kullandı.

"Tokyo Olimpiyatları bakış açımızı değiştirmişti"

Karatenin 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda ilk kez yer almasının kendisinde büyük bir heyecan oluşturduğunu dile getiren Uğur Aktaş, "Daha öncesinde karate olimpiyatlarda yer almıyorken bizim hedeflerimiz Avrupa Şampiyonası, Dünya Şampiyonası aralarda Avrupa Oyunları, Akdeniz Oyunları olmuştu. Bu turnuvaları kendimize hedef olarak görüp maçlara gidiyorduk. 2016 yılından itibaren karatenin olimpiyatlara girdiğini duyduğumuz andan itibaren bütün çalışmaları bütün turnuvaları olimpiyat için basamak olarak gördük. Avrupa Şampiyonası’na gidiyorum şampiyon olmak istiyorum. Ne için, olimpiyat kotası almak için keza Dünya Şampiyonası Premier Ligler Seri A’lar bütün turnuvaların tek amacı olimpiyatlara katılabilmek orada dövüşüp, madalya kazanabilmekti. Böyle olunca da bu turnuvalar sıradan gelmeye başlıyor. Her zaman katılabileceğiniz 2 yılda bir Dünya Şampiyonası var. Bu turnuvalara katılabilmemiz için 4 yılda 1 ve ilk defa denk gelen bir şeye hazırlanmak bizde çok büyük bir heyecan oluşturmuştu ve bakış açımızı değiştirmişti” değerlendirmesini yaptı.

“2024 Paris’te olsaydım belki de şampiyon olabilecektim”

Milli karateci, karatenin 2024 Paris Olimpiyatları’nda yarışmayacak olmasını değerlendirerek, “Olimpiyattan sonra 2024’te olmamak açıkçası bir an ara ara beni düşündürüyor. Tamam Avrupa Şampiyonu olacağım, Dünya Şampiyonu olacağım madalya kazanacağım ama ne için. Koyduğun hedefin değişince insan bir şaşırıyor ama biz yaptığımız işi her zaman iyi yapmaya çalışıyoruz. Her zaman başarılı bir takım olduk. Hep de güzel madalyalar kazandık. Ben yarıştığım süre boyunca gittiğim her turnuvada en iyi şekilde ülkemi temsil edip altın madalya kazanmaya çalışacağım. Olimpiyat olsaydı bu sefer şampiyonluk hedefiyle gidip belki de şampiyon da olabilecektim. Çok yakındım da son olimpiyatlarda bir şanssızlık oldu diyelim. İnşallah 2028’de olur diye umut ediyoruz. Ona göre kendimizi hazırlayıp çalışıyoruz. Olmazsa da katıldığımız bütün turnuvalarda Avrupa ve Dünya Şampiyonası’nda hedefimiz hep altın madalya kazanmak olacak” diye konuştu.

Uğur Aktaş: '2024 Paris’te karate olsaydı belki de şampiyon olabilecektim'

"Umuyoruz karate için olimpiyat serüveni Los Angeles ile devam eder"

Karatenin 2028 Los Angeles Olimpiyatları’nda yer alması durumunda kendisinin tamamen Los Angeles’a odaklanacağını söyleyen Uğur Aktaş, “Los Angeles olursa tamamen hedefimi oraya odaklayıp o şekilde çalışmalara devam etmek istiyorum. O zaman yaklaşık 32-33 yaşında falan olacağım. Tam da performans ve tecrübemin en üst düzeyde olabileceği bir yaş olur benim için. Ben çalışmayı seviyorum. Güzel de olur diye umut ediyorum. Yaklaşık olarak 5-6 sene var. Çok da güzel bir zaman. Heyecanla bekliyoruz şubat ayında belli olacak oradaki bir toplantı sonucunda. Umuyoruz karate için olimpiyat serüveni Los Angeles ile devam eder” ifadelerine yer verdi.

"Paris Olimpiyatları'na katılsaydım hedefim şampiyonuk olurdu"

‘Paris Olimpiyatları’na katılacak olsaydın hedefin ne olurdu’ sorusuna Uğur Aktaş, “Kesinlikle şampiyonluk olurdu çünkü biz olimpiyatlara giderken üzerimizde büyük bir stres ve baskı vardı. Hem kendimizden bir şey bekliyoruz hem etrafımızdaki insanlar bizi görmek istedikleri yeri hayal ediyorlar ve gittiğimiz her ortamda olimpiyatlardan bahsediyorlar. Arkadaş ortamımda, evin içerisinde, okul arkadaşlarım arasında zaten karatenin içindeyiz bu ister istemez insanın bilinçaltında bir baskı oluşturuyor ve biz belki de ilk ve son olacak bir olimpiyat düşüncesiyle oraya gittik. Biraz stres yüklü gittik. Ben normalde Avrupa ve Dünya şampiyonalarımda stresimi heyecanımı çok rahat kontrol ederim ama ilk defa çok uzun zaman sonra orada yaşadığım heyecanı olimpiyatta yaşadım. Bir daha olsa bu bilgi ve tecrübelerimle bu psikolojik durumumla çok çok daha iyi bir başarı elde edebilirim diye düşünüyordum ama nasip değilmiş Paris. İnşallah Los Angeles olur” yanıtını verdi.

"Spora gidersem okuldan geri kalabilirim' algısını yıkmak istiyorum"

Sporcu kariyerinin yanı sıra elektrik-elektronik mühendisliği mezunu olan milli sporcu, ardından spor yönetimi lisans bölümünü bitirdi. Şu anda da beden eğitimi yüksekokulunda yüksek lisans öğrenimini sürdüren Uğur, ‘spor ile okul bir arada olmaz’ algısını yıkmak istediğini belirtti. Uğur Aktaş, ailelere bu konuda çağrıda bulunarak, şu ifadelere yer verdi:

“Hem okul hayatımda hem de karate yaşantım boyunca yaptığım her şeyi en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Antrenman yapıyorsam antrenmanımı en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Ders çalışıyorsam en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Sınavlardan yüksek alıp geçmeye çalıştım. Ailemin de bu durumda etkisi var. Onların teşvikiyle onların yanımda durmasıyla yol göstermesiyle ilerledi. Liseye geldiğimde BESYO mu seçsem yoksa mühendislik mi okusam diye bir ikilemde kaldım. Liseyi de üçüncü bitirmiştim. Hayalimde de mühendis olmak hep başarılı bir kariyer sahibi olmak vardı. Daha sonra pişman olmamak adına keşke okusaydım dememek için elektrik - elektronik mühendisliğini seçtim. Güzel şekilde bitirdim. Zor oldu o süreçte 21 yaş altı kategorisinde hem de büyükler kategorisinde yarışıyordum. Oranın kamp ve maçlarına katılıp gelip büyüklerin kamplarına maçlarına katılıyordum. Çok yoğun süreç içinde bunu yapabildim, başarabildim. Tamamen insanın kendine hedef koyması ve bu uğurda çalışıp biraz da fedakarlık yapması gerekiyor.

Uğur Aktaş: '2024 Paris’te karate olsaydı belki de şampiyon olabilecektim'

Çünkü ben dışarda gezerken aynı zamanda sınavdan yüksek puan alamam. Çok iyi antrenman yapıyorum tüm zamanımı buraya harcarsam da okulda başarılı olamam. Bunun bir planlamasını yaparak kendi zihninde belirlediği yolda ilerlerse imkansız diye bir şey yok. Ben aslında buna öncülük etmek istiyorum. Ailelerin sporcuların kafasında hep şu var; spora gidersem okuldan geri kalabilirim. Üniversite sınavında başarılı olamayabilirim, iyi bir bölüm okuyamayabilirim. Ben bu algıyı yıkmak istiyorum. Mühendisliği bitirdikten sonra ben spor yönetimi bölümünü de bitirdim. 4 yıllık bir bölüm. Şu anda yüksek lisansın birinci senesini bitirmek üzereyim çok az kaldı. Aslında bir sporcu olimpiyat madalyası kazanmış Avrupa ve dünya şampiyonu sporcunun eğitim alanında kendini ne kadar ileriye taşıyabileceğini de göstermek istiyorum. İlerleyen yaşlarımda bunları yeni gelecek nesillere aktarmak istiyorum. Umuyorum bu süreçte başarılı olurum."

Uğur, sporcusu olduğu İstanbul Büyükşehir Belediye Spor Kulübü’nün de her zaman yanında olduğunu aktararak kulüp başkanı Fatih Keleş başta olmak üzere tüm çalışanlara teşekkür ederek açıklamasını tamamladı.

Bora Akyol

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Bakan Kacır: "Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "23 yıl önce piyade tüfeğini yurt dışından temin eden bir ülkeydik, savunma ürünlerinde yüzde 80 dışa bağımlıydık. Bugün, kendi İHA’mızı, mühimmatını, uçaklarını, helikopterlerini, uydularını, radarlarını, elektronik harp sistemlerini geliştiren, üreten ve artık rekabetçi şekilde dünyaya ihraç edebilen bir ülkeyiz. Fikirden ürüne, üründen pazara uzanan yolculukta her aşamada Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" dedi. Sakarya Teknokent Ar-Ge Binası, Füzyon Girişim Ofisi ve Milli Teknoloji Atölyesi açılışı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın katılımıyla gerçekleşti. Açılışta konuşan Bakan Kacır, "Teknolojide tam bağımsız Türkiye tasavvurumuzu gerçeğe dönüştürme yolunda hayata geçirdiğimiz tüm bu projelerin Sakarya’mıza, üniversitelerimize, gençlerimize, ülkemize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Küresel ölçekte değişimin hız kazandığı, bilginin stratejik bir güç halinde geldiği bir çağdayız. Bu dönemde ülkelerin refah düzeyini ve rekabet gücünü bilimsel bilgi üretme kabiliyetiyle teknolojideki yenilikleri ekonomik değere dönüştürme düzeyi belirliyor. Özellikle yenilikçi teknolojilerde söz sahibi ülkeler sadece bugünün değil yarının dünyasını da şekillendiriyor. Pek çok ülkenin belirsizlikler sarmalında bocaladığı ve geleceğe dair vizyon ortaya koymakta zorlandığı bu süreçte bizler yaşanan değişimi tehdit olarak değil bilakis Türkiye adına tarihi bir fırsat olarak görüyoruz. Bu anlayışla bilimi ve teknolojiyi kalkınma yolculuğumuzun pusulası atlettik. Son 23 yılda dev bir Ar-ge ve inavasyon alt yapısı inşa ettik. Bugün özel sektörümüz bünyesinde bin 700’ü aşkın Ar-Ge ve tasarım merkezinde görev yapan nitelikli mühendislerimiz ve teknisyenlerimiz, yüksek katma değerli üretimi mümkün kılan yenilikçi çözümler geliştiriyor" dedi. "Ar-Ge harcamalarımızın milli gelirimizdeki payını binde 5’ten yüzde 1,46’ya çıkardık" Bakan Kacır, "113 Teknoparkımızda 12 binden fazla firmamız inavasyon odaklı çalışıyor. Bilim insanlarımız, araştırmacılarımız özel sektörümüze sunduğumuz destekler neticesinde Ar-Ge harcamalarımızın milli gelirimizdeki payını binde 5’ten yüzde 1,46’ya çıkardık. 2002’de 29 bin olan tam zaman eş değer Ar-Ge personel sayımız şimdi 310 bini aştı. İnşa ettiğimiz güçlü Ar-Ge alt yapısı milli teknoloji hamlesinin vizyon projelerinin fikirden hakikate dönüştüğü biz zemini sundu. 23 yıl önce piyade tüfeğini yurt dışından temin eden bir ülkeydik, savunma ürünlerinde yüzde 80 dışa bağımlıydık. Bugün, kendi İHA’mızı, mühimmatını, uçaklarını, helikopterlerini, uydularını, radarlarını, elektronik harp sistemlerini geliştiren, üreten ve artık rekabetçi şekilde dünyaya ihraç edebilen bir ülkeyiz. İnsansız hava aracı üretiminde dünyada lideriz. Türkiye’nin otomobili Togg ile elektrikli ve akıllı araç devrimini ve otomotiv sektöründe yaşanan eşzamanlı dönüşümleri ülkemiz adına fırsata çevirme iddiamızı ortaya koyduk. Teknoloji üretiminde ve geliştirmede yakaladığımız bu ivmeyi farklı sektörlere taşıyarak üniversitelerimizle sanayi arasındaki iş birliğini daha da güçlendirerek Türkiye yüzyılında teknolojide tam bağımsız Türkiye hedefimizi adım adım gerçeğe dönüştüreceğiz" diye konuştu. "Teknoloji girişimciliğini bu vizyonu hayata geçirecek itici güç addediyoruz" Bakan Kacır, "Teknoloji girişimciliğini bu vizyonu hayata geçirecek itici güç addediyoruz. Bu doğrultuda ülkemizde teknolojik girişimlerin yeşermesini ve ölçeklenmesini mümkün kılacak zemini çok boyutlu adımlarla inşa etti. Hayata geçirdiğimiz fonların fonu ve eş finansman mekanizmalarıyla 4,6 milyar liralık kamu kaynağını doğrudan girişimlerimize yönlendirdik. Bu etkiyle 120 milyar liralık özel sektör yatırımını harekete geçirdik. Erken aşama girişimlerine finansman sağlayan BİGG programımızla 2 bin 500’den fazla teknoloji girişiminin hayata geçmesini sağladık. 2018’den bu yana düzenlediğimiz Teknofestlerle gençlerimizi girişimcilik yolculuğuna dahil ettik. Fikirden ürüne, üründen pazara uzanan yolculukta her aşamada Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" şeklinde konuştu. "Her yaştan çocuğumuzu ve gencimizi bilimin büyülü dünyasıyla buluşturacağız" 81 ilde milli teknoloji atölyelerinin kurulacağını aktaran Bakan Kacır, "Bugün oyundan e-ticarete, yapay zekadan finans teknolojilerine geniş bir yelpazedeki girişimlerimiz iftihar vesilemizdir. Bu başarı ivmesini katlanarak 2030 yılına kadar ülkemizden 100 bin teknolojik girişiminin doğmasını ve milyar dolar değeri aşan unicornların bizim değimimizle Turkornların toplam kıymetinin 100 milyar doları aşmasını hedefliyoruz. Bu cennet vatanın her köşesindeki gençlerimizin teknoloji geliştirme ve dünyayı değiştirme iddiası taşıyabilmesini sağlayacak bir alt yapıyı kurmayı temel önceliğimiz olarak görüyoruz. Sakarya gerek sahip olduğu dev sanayi alt yapısı ve lojistik gücü, gerekse küresel finans ve teknoloji merkezi İstanbul’a yakınlığıyla girişimciler için önemli bir marka değerine sahip. 2010’da faaliyete geçen ve bünyesinde 130’dan fazla firmanın çalışmalarını sürdürdüğü Sakarya Teknokent, şehrimizde teknoloji girişimciliğinin nabzının attığı, üretim ile aklın buluştuğu milli teknoloji hamlemizin örnek projelerinin hayata geçirildiği ekosistemi inşa ediyor. Girişimcilerin yoğun ilgi gösterdiği Teknokentin yatırımcı talebine cevap verebilmesi adına ilave olarak 6 bin 500 metrekare kapalı alan barındıran 39 bin metrekare bir alanı ilan ettik. Bugünde bakanlığımızın 113 milyon lira ile hayata geçen yeni Ar-ge binasının açılışındayız. Teknokentimizde 3 bin 700 metrekare kapalı alanıyla girişimcilerimize çalışma alanı sunuyoruz. Aynı zamanda bina içinde faaliyet gösterecek füzyon girişim ofisiyle kuluçka ve kuluçka öncesi aşamadaki girişimcilerimize destek seti sunuyoruz. Üniversitelerimiz ve bilim merkezlerimiz bünyesinde kurduğumuz milli teknoloji atölyeleriyle ülkemizin yarınlarını inşa edecek gençlerimizi ileri teknoloji ekipmanları ve modern alt yapıyla buluşturuyoruz. Önümüzdeki yılsonuna kadar 81 ilimizde 100 milli teknoloji atölyesini tamamlamak üzere bir seferberlik ruhuyla çalışıyoruz. İki üniversitemizin de öğrencileri bu atölyede çalışacak. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak ülkemizin nitelikli insan kaynağını büyüten, yetkinliğini derinleştiren politikaları sürdüreceğiz. Her yaştan çocuğumuzu ve gencimizi bilimin büyülü dünyasıyla buluşturacağız. 60 milyon lira destek sağlayacağımız ve bünyesinde atölyeler, sergiler barındıracak olan modern tesis ile gençlerimizin merak ve keşfetme duygusunu ateşleyen bilim üssünü şehrimize kazandıracağız" ifadelerini kullandı.