EĞİTİM - 15 Şubat 2017 Çarşamba 11:13

YÖK Mezun Belgesi Sorgulama nasıl yapılır?

A
A
A
YÖK Mezun Belgesi Sorgulama nasıl yapılır?

Diploma sahteciliğini engellemek amacıyla üzerinde çalışılan Diploma Sorgulama Sistemi nedir? DSS'ne nasıl giriş yapılır? E- devlet üzerinde giriş yapılabilir mi?Yaklaşık 8 milyon kişinin mezun olduğu diploma sorgulama sistemine ve ayrıntılarına haberimizden ulaşabilirsiniz...

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) sahte diplomaları ortaya çıkarmak amacıyla gerçekleştirdiği Diploma Sorgulama Sistemi'ne nasıl ulaşılır? nasıl giriş yapılır? Haberimizden öğrenebilirsiniz...

YÖK tarafından, 25 Kasım 2015'de e-devlet kapısı üzerinden hizmete sunulan “Yükseköğretim Mezun Sorgulama ve Doğrulama Sistemi” yükseköğretim kurumlarından mezun olan öğrencilere ait verilerin toplandığı bir veri tabanı olarak hizmet sunuyor. Üniversiteler, mezun olan öğrencilerinin diplomalarında yazılı olan tüm bilgilerini sisteme giriyor. YÖK, sistemi kuran, ana sağlayıcı, koordinatör durumunda bulunuyor.
2005 ve sonrasında mezun olanların yüzde 100’e yakını sisteme kaydedildi. 2005 ve sonrası mezun sayısı 6 milyon 779 bin 757 oldu. 2005 yılı öncesi mezun sayısı ise 1 milyon 200 bine ulaştı.

T.C kimlik numarasının üniversitelerde 2003-2004 yıllarında sistemde kullanılmaya başlandığından geçmişe yönelik mezun bilgilerinin toplanmasında zorluklar yaşanıyor. Buna rağmen sisteme girilen en eski mezuniyet yılı ise 1963 olarak görünüyor.

YÖK MEZUN BELGESİ SORGULAMA'YA GİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Sistem nasıl çalışıyor?

Yükseköğretim kurumlarından mezun olan öğrenciler, mezuniyet bilgilerine e-devlet kapısı üzerinde Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı altındaki bölümde yer alan "Yükseköğretim Mezun Belgesi Sorgulama" seçeneği ile erişebiliyor. Üniversiteler, mezun olan öğrencilerinin diplomalarında yazılı olan tüm bilgilerini sisteme giriyor.

E-devlet kapısından T.C kimlik numarası ve şifresi ile giriş yapan kişi, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı adı altında yer alan bölümde "Yükseköğretim Mezun Belgesi Sorgulama" kısmına giriş yaparak, kendi mezuniyet bilgilerini içeren belgeyi bastırabiliyor ve bu belgeyi beyan edeceği kamu kurumu veya özel şirkete verebiliyor. Diploma ile birlikte ibraz edilecek bu belge ile diplomanın doğrulanması sağlanabiliyor. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Samsun’da domuz alarmı: Avcılığa "takoz" engeli Samsunlu çiftçiler bahçelerine ve ekili alanlarına zarar veren domuzlarla baş edemediklerini belirterek domuz avında ’takoz’ zorunluluğunun kaldırılmasını istiyor. Samsun’un kırsal mahallelerinde domuz popülasyonunun hızla artması, çiftçiyi yeniden alarm durumuna geçirdi. Bahçelerine ve ekili alanlarına zarar veren domuzlarla baş edemeyen vatandaşlar, çözümü avcılardan yardım istemekte buldu. Mevcut av düzenlemelerinin sahadaki mücadeleyi zorlaştırdığını belirten avcılar ise domuz avında "takoz" zorunluluğunun kaldırılmasını talep ediyor. Avcılar, takoz sınırlamasının sürüyü durdurmayı güçleştirdiğine dikkat çekti. "Domuz avında takoz zorunluluğunun kaldırılmasını istiyoruz" Avcı Murat Onay, her gün birçok farklı mahalleden çağrı aldıklarını belirterek, "Her kırsal mahalleden bize talep geliyor. Avcı sayısı az olduğu için ve biz de her yere yetişemediğimiz için sıkıntı yaşıyoruz. Domuz popülasyonu çok yüksek. Fındığa, mısıra büyük zarar veriyor. Domuzlara istediğimiz mermiyi atamıyoruz, takoz olduğu için atış sınırlı. Yaralı olduğunda üstümüze yürüyor. Bu yüzden Milli Parklar Müdürlüğü’nden domuz avında takoz zorunluluğunun kaldırılmasını istiyoruz" dedi. "Takoz sıkıntı" Avcı Ercan Demir ise popülasyondaki artışın her yıl katlandığını vurgulayarak, "Domuz popülasyonunda aşırı artış var. Her sene daha çok çoğalıyor. Biz mücadele ediyoruz ama yeterli olmuyor. Takoz sıkıntı ama devletin verdiği yetki bu, mecburen kullanıyoruz. Köpekler iz buluyor, biz de domuzun peşine gidiyoruz" diye konuştu. Domuzların verdiği zararın boyutunu anlatan Yüksel Demir de, "Domuzlar her sene çoğalıyor. Biz 15–20 tane vuruyoruz, onlar ertesi yıl 150–200 oluyor. Fındıklara büyük zarar veriyorlar, dibinden sökerek yiyorlar" ifadelerini kullandı.
Kahramanmaraş Asırlardır kullanılan şifa noktası: Uyuz Pınarı Çeşmesi Kahramanmaraş’ın Dulkadiroğlu ilçesi İsa Divanlı Mahallesi’nde yer alan Uyuz Pınarı Çeşmesi ve Hamamı, yaklaşık 4 asırlık geçmişi ve kapalı bölmeden akan doğal suyu ile günümüzde hâlâ çeşitli hastalıklara şifa olduğuna inanılan tarihi bir yapı olarak ilgi görüyor. Kahramanmaraş’taki tarihi kayıtlarda, yapının inşa sürecine ilişkin iki ayrı görüş öne çıkıyor. İlk görüşe göre hamam, Sultan II. Selim döneminde Hicri 978 / Miladi 1570 yıllarında yaptırıldığı belirtiliyor. Diğer görüşte ise yapının Osman Çelebi bin İsa Divan tarafından 1550 yılında bölgeye kazandırıldığını aktarılıyor. Her iki tarihleme de yapının 16. yüzyıla dayanan köklü bir geçmişe sahip olduğunu gösteriyor. Uyuz Pınarı Hamamı’nın bulunduğu noktanın, tarih boyunca Romalılar, Bizanslılar, Müslüman Araplar, Selçuklular, Dulkadiroğlu Beyliği ve Osmanlı dönemlerinde şifa amaçlı kullanıldığı ifade ediliyor. Özellikle Dulkadiroğlu Beyliği döneminde bölgenin, cüzzam ve cilt hastalıklarının tedavisi için kullanılan önemli bir alan olduğuna da dikkat çekiliyor. Kapalı yapı içinden sürekli akan doğal kaynak suyunun, yüzyıllar boyunca uyuz, cilt rahatsızlıkları ve benzeri hastalıklar için tercih edildiği bilinirken 20 yıl önce gerçekleştirilen yenileme çalışmaları sayesinde hala ayakta duruyor. Mahalle sakinleri ise hamamdaki suyun yıllardır hiç kesilmeden aktığını söyledi. Vatandaşlardan Emine Küçük, "Bizim sularımız yaz mevsiminde 3-4 gün kesildi ancak bu su hiç kesilmedi" dedi. Vatandaşlardan Hamza Çuhadar da "Eskide uyuz hastalığına yakalanan vatandaşlar buraya gelip banyo yapınca iyileştiğini biliyorum" derken Salih Akyol, "Bu pınar ben bildim bileli uyuz olanlar burada yıkanır dedeler ve babalarımızın zamanından beri var. Benim de arkadaşım vardı getirdim yıkandı ve uyuzluğu gitti" ifadesini kullandı. Vatandaşlardan Nizam Bolat ise "Bu çeşmeden akan su aslında şifa. Özellikle hasta olmanıza gerek yok gelip banyonuzu yapabilirsiniz" diye konuşurken Hamit Uğurlu da, "Geçmiş tarihi milattan öncesine kadar uzandığı söyleniyor. Sedef ve benzeri deri hastalıklarına özellikle uyuz hasatlıklarına iyi geldiği ifade ediliyor" ifadelerini kullandı.