KÜLTÜR SANAT - 16 Kasım 2024 Cumartesi 17:28

Zeynel Bey Medresesi civarında izinsiz defnedilen mezarlara tepki

A
A
A
Zeynel Bey Medresesi civarında izinsiz defnedilen mezarlara tepki

Hakkari’nin tarihi dokusuyla önemli bir yer tutan Zeynel Bey Medresesi civarına izinsiz açılan mezarlıklara torunları tepki gösterdi.


Gulureş Baba Mahallesi’nde bulunan Zeynel Bey Medresesi çevresine, mahalle sakinleri tarafından izinsiz olarak açılan mezarlıklar, hem bölgenin tarihi değerini tehdit ediyor hem de kent estetiğine zarar veriyor. Tepkilerin odağındaki Zeynel Bey Medresesi, Hakkari’nin 1. derece sit alanında yer alıyor ve tarihi restorasyonu, üniversite tarafından gerçekleştirilen projelerle yeniden hayat buluyor. Ancak medresenin etrafında artan mezar defni, bölgedeki kültürel ve tarihi değerlerin korunmasına yönelik endişeleri artırdı.


Zeynel Bey’in 20. kuşak torunu olan gazeteci Mimar Kaya, medresenin çevresindeki 8 bin metrekarelik araziyi, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne şartlı bağışladıklarını belirterek, “Zeynel Bey Medresesi’nin çevresinin temizlenmesi ve medrese ile uyumlu bir şekilde düzenlenmesi, hem tarihi değerlerin korunması hem de kent estetiğinin iyileştirilmesi açısından büyük önem taşıyor” dedi.



“İzinsiz mezarlıklar kentin tarihine gölge düşürüyor"


Zeynel Bey Medresesi’nin çevresindeki arazinin mahalle sakinleri tarafından mezarlık olarak kullanılmasına karşı çıkan ve bu durumun kabul edilemez olduğunu vurgulayan Kaya, “Medrese çevresine mezarlık yapılması, bu kutsal mekânın çevresinin değerine ve kentimizin tarihine saygısızlık anlamına gelir. Tapulu arazimiz olmasına rağmen, bizden habersiz olarak oraya mezar yapılmış. Bu, belediyenin ve ilgili birimlerin sorumsuzluğunun bir göstergesidir” dedi.


Belediyenin mezarlıklar müdürlüğü biriminin eksikliğine dikkat çeken kaya, kentteki mezarlıkların büyük bir düzensizlik içinde olduğunu belirtti. Bu tür izinsiz mezar definlerinin, özellikle imkânı kısıtlı aileler tarafından “bir kereye mahsus” olarak yapılan bir davranış olarak öne çıktığını ifade eden Kaya, “Ailelerin şehir mezarlığında arazisi olmadığı için ölülerini defnetmek üzere boş gördükleri medrese civarına yerleştirmişler. Aileler tapulu arazimi kendi malıymış gibi görüyorlar. Bu da medresenin çevresinin bir mezarlığa dönüşmesine yol açıyor. Bu durumu engellemek için, belediyenin mezarlıklar biriminin hemen oluşturulması gerekiyor” dedi.



“Kentin tarihi yapılarına saygı gösterilmeli”


Kaya, Zeynel Bey Medresesi’nin çevresinde izinsiz mezarların varlığının, sadece bir kültürel miras sorunu değil, aynı zamanda şehir planlaması açısından da önemli bir eksikliği ortaya koyduğunu söyledi. Tarihi yapıların sadece içyapılarının korunmasının yeterli olmadığını belirterek, çevresindeki alanların da uyum içinde olmasının gerektiğini söyleyen Kaya, söz konusu alanın bir an önce temizlenip kent estetiği ile uyumlu bir şekilde düzenlenmesi gerektiğini ifade ederek, “Hakkari’nin tarihi dokusuna zarar vermemek adına Zeynel Bey Medresesi çevresindeki mezarların kaldırılması bir zorunluluktur. Belediyenin, bu alandaki düzenlemeleri yaparak hem halk sağlığına hem de kent tarihine katkı sağlaması gerekmektedir. Kentin geçmişine sahip çıkmak, sadece medreseyi restore etmekle bitmiyor; çevresinin de korunması gerekiyor” diye konuştu.


Kentteki mezarlıkların düzenli ve bakımlı bir şekilde yönetilmediğini iddia eden Kaya, "Hakkari’nin tüm tarihi alanları için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Zeynel Bey Medresesi çevresindeki izinsiz mezarlıkların kaldırılması ve bu alanın tarihi dokusuna uygun bir şekilde yeniden düzenlenmesi, tüm Hakkari halkı için önemli bir adım olacak. Kaya ailesi olarak belediyeye çağrı yapıyoruz. Medrese çevresindeki mezarların derhal kaldırılmasını talep ediyoruz” şeklinde konuştu.



Zeynel Bey Medresesi civarında izinsiz defnedilen mezarlara tepki

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Palandöken: "Yılbaşında merdiven altı ürünlere dikkat" Yeni yıl öncesi merdiven altı üretimin yaygınlaştığına dikkati çeken Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Bu nedenle bildiğiniz, tanıdığınız, güvendiğiniz esnafa yönelmeniz sizin için en doğru tercih olacaktır" dedi. Yılbaşı alışverişlerinde merdiven altı ürünlere karşı vatandaşlara uyarıda bulunan Palandöken, "Bildiğiniz üzere zehirlenme olaylarının birçoğu maalesef bu gecelerde, bu özel günlerde yaşanıyor. Özellikle merdiven altı ürünlere, akşam karanlığında arabanın arkasında satılan kuru yemiş veya karışık kuru yemiş adı altında sunulan, nerede ve ne şekilde muhafaza edildiği bilinmeyen ürünlere karşı çok dikkatli olunmalı. O anda ısıtılmış, cazip gösterilen ve gerçek fiyatının çok altında sunulan bu ürünler ciddi risk taşıyor. Hele hele şarküteri ürünleri bu noktada çok daha önemli. Midye, ciğer, tavuk sote gibi ya da farklı malzemelerden yapılmış, içeriği belli olmayan ürünlere de özellikle dikkat etmek gerekiyor. Aksi halde hem kendinizin hem de misafirlerinizin, konuklarınızın sağlığını riske atmış olursunuz. Bunun için yapılması gereken tek şey; dikkatli olmak, kontrollü davranmak ve tanıdığınız, bildiğiniz, güvendiğiniz esnafa yönelmeniz sizin için en doğru tercih olacaktır. Bilindiği üzere pastırma, sucuk gibi şarküteri ürünleri; balık, ciğer gibi çabuk bozulabilen gıdalar ve sütlü ürünler çok hassas ürünlerdir. Bu ürünlerde ekstra dikkatli olunması gerekir. Fiyat olarak ekonomik gibi görünebilir ama sağlığınızdan olabilirsiniz" diye konuştu. "Yılbaşı gecesi taksici esnafımız 24 saat hizmet verecek" Öte yandan yeni yılda sevdiklerine ulaşmak için yola çıkacak vatandaşlara da uyarıda bulunan Palandöken, "O gece dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli konu da trafiktir. İnsanlar alkol alabiliyor, alkollü sürücüler trafiğe çıkabiliyor. Yorgunluk ve yılbaşı gecesinin karmaşasıyla kaza riski de artıyor. Bu nedenle mümkünse toplu taşıma araçlarını kullanmak ya da 24 saat hizmet veren taksi duraklarımızdan faydalanmak en doğru tercih olacaktır. Aracınızı kullanmak yerine, güvenli bir şekilde bu hizmeti veren arkadaşlarımızla yolculuk yapabilirsiniz. Sizin sağlığınız, geleceğiniz ve ailenizle birlikte bulunduğunuz aracın içindeki huzurun bozulmasını kimse istemez. Ancak maalesef bu tür olumsuzluklarla sık sık karşılaşıyoruz. Bu nedenle yiyeceğimize, içeceğimize, alacağımız hediyelere ve bu hediyelerin niteliklerine dikkat etmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu. "2026 yılının hayırlara vesile olmasını diliyorum" Herkese huzurlu ve sağlıklı bir yıl dileyen Palandöken şu ifadelere yer verdi: "Bu ürünlerin insan sağlığına zararlı olup olmadığını kısa sürede anlamak her zaman mümkün olmayabilir. Günler azaldıkça korsan satıcıların, insan sağlığını hiçe sayan bu tür kişilerin sayısı da maalesef artıyor. Birincisi, trafik kurallarına mutlaka riayet edilmeli; mümkünse o gece araç kullanılmamalı, toplu taşıma ya da 24 saat nöbetçi olan taksi durakları tercih edilmelidir. Şimdiden 2026 yılının hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sağlıklı, huzurlu ve ailenizle birlikte arzu ettiğiniz şekilde bir yılbaşı geçirmenizi temenni ediyorum."
Tokat Orta Asya’dan Tokat’a uzanan üç etek geleneği sürdürülüyor Tokat’ın Zile ilçesinde yaşayan 64 yaşındaki Fındık Bebek, yaklaşık 40 yıldır Orta Asya’dan gelen ata mirası yöresel kıyafetleri dikerek gelenekleri sürdürüyor. Yaylakent köyünde dünyaya gelen Fındık Bebek, 20 yaşındayken evlenip iki çocuk sahibi olduktan sonra eşinden boşandı. Hayatının bu döneminde ne yapacağını bilemez haldeyken, ninelerinden miras kalan yöresel kıyafetlere ilgi duymaya başladı. Herhangi bir ustadan eğitim almadan, tamamen kendi merakı ve gözlemleriyle işe başlayan Fındık Bebek, yıllar içerisinde köyün ve çevre bölgelerin aranan isimlerinden biri oldu. Orta Asya’dan göç eden atalarından kalan kültürün en önemli simgelerinden biri olan ve yörede "3 etek" olarak bilinen kıyafetleri diken Fındık Bebek, bu geleneğin kendileri için kıymetli olduğunu ifade etti. Üç parçadan oluşan kıyafetin üst, fistan ve önlükten meydana geldiğini belirten Bebek, her gelinin sandığında mutlaka bu kıyafetin bulunması gerektiğini söyledi. "Kıyafetler bizim kutsalımızdır" Yöresel kıyafetlerin yaşa göre farklılık gösterdiğini dile getiren Fındık Bebek, yaşlıların daha sade ve düz modelleri tercih ettiğini, gençlerin ise süslü ve işlemeli kıyafetler giydiğini aktardı. Geleneklerin eğitim ya da makamla değişmediğini vurgulayan Bebek, "Bizde her gelin, okusa da okumasa da hatta başbakan bile olsa 3 eteğini giyer. Bu bizim töremiz, bizim kıymetlimizdir" dedi. Yıllardır el emeğiyle diktiği yöresel kıyafetlerle kültürel mirası gelecek nesillere aktarmaya çalışan Fındık Bebek, ata yadigârı geleneklerin yaşatılmasından duyduğu mutluluğu dile getirdi.