SAĞLIK - 10 Ekim 2017 Salı 09:39

“Felce bağlı konuşma bozukluklarında TMS tedavisi”

A
A
A
“Felce bağlı konuşma bozukluklarında TMS tedavisi”

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof.

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Bahadır, son yıllarda transkraniyel manyetik stimulasyon (TMS) tedavisinin geliştirilerek felce bağlı konuşma bozukluğunu (afazi) gidermede kullanılmaya başlandığını belirtti.


Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Bahadır, felce bağlı konuşma bozukluğunu gidermede kullanılmaya başlanan TMS tedavisi hakkında bilgi verdi. Bahadır, “Tek taraflı beyin felçleri (inme, hemipleji) beyinde damar tıkanması yada kanama sonucu ortaya çıkan ve vücudun bir yarısını tutan felçlerdir. Beyinin sol yarımının etkilendiği bir durumda vücudun sağ tarafında felç gözlenir ve konuşma merkezi solda olduğundan genelde konuşma bozukluğu da ortaya çıkar. Bu konuşma bozukluğu yarım yamalak konuşmadan, hiç konuşamamaya kadar değişik şekillerde ortaya çıkabilir. Afazi olarak adlandırılan bu durum felçli hastalarının yaklaşık üçte birinde ortaya çıkmakta, hastalarda ruhen yıkıcı etkilere yol açmakta ve rehabilitasyon sürecini olumsuz etkilemektedir” dedi.


“TMS tedavisi geliştirilmiş ve afazi tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır”


Non-fluent afazi denilen konuşma bozukluğunda hastanın konuşmak istediği zaman doğru kelimeleri bulamadığını objeleri isimlendirmede güçlük çektiğini ve bu nedenle söylemek istediklerini doğru anlatamadığını vurgulayan Bahadır, “Duysal afazide hasta konuşulanı anlamaz ki bu daha zor bir durumdur. Bir de hiç konuşamayan total afazi hastaları vardır. Eğer beynin konuşma merkezinde etkilenme az ise hastanın afazisi zaman içinde kısmen düzelebilir. Konuşma terapisi afazi hastalarında sıklıkla kullanılsada tedavi etkisi sınırlıdır. Son yıllarda transkraniyel manyetik stimulasyon (TMS) tedavisi geliştirilmiş ve afazi tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır” diye konuştu.


TMS tedavisinin beynin korteksi olarak adlandırılan bölümünü ağrısız bir şekilde uyardığını ve beyin sinir hücrelerinin aktivitesini düzenleyebilmekte olduğunu belirten Bahadır, “TMS uyarımı ardı sıra düşük frekans ile uygulandığında sinir hücrelerinin aktivitesini baskılamakta yada yüksek frekans ile uygulandığında sinir hücre aktivitesini arttırabilmektedir. Bu sayede yüksek frekans ile felç olan beyin bölümü aktive edilebilir yada düşük frekans ile sağlam taraf aktivitesi azaltılarak sağlam beyin yarısının hasta tarafı baskılaması önlenebilmektedir. Böylece hasta tarafın felç ile kaybettiği konuşma yeteneğini geri kazanması kolaylaşmaktadır. En başarılı sonuçlar nonfluent afazi dediğimiz yarım yamalak da olsa az buçuk konuşabilen hastalarda alınmaktadır” dedi.


Afaziye yönelik yapılan TMS tedavilerinde değişik protokollerin de bulunduğunu aktaran Bahadır şunları kaydetti: “Afaziye yönelik yapılan TMS tedavisinde diğer TMS tedavilerinde olduğu gibi öncelikle beynin motor eşiği belirlenir. Uygulama genelde sağ beyin yarımına baskılayıcı uyarı verilmesiyle gerçekleştirilir. Böylece beynin sol tarafında bulunan konuşma merkezi üzerindeki baskı kaldırılmaya çalışılır. Diğer yöntemde ise konuşma merkezine direk yüksek frekanslı uyarım yapılır. Stereotaksik TMS beyin uyarımı özel ekipmanlarla üç boyutlu görüntüleme eşliğinde yapılır ve daha da iyi sonuçlar verir. Uyarı sayısı ve şiddeti tedavi protokollerine göre değişiklik göstermektedir. Tedavi süresi hastanın durumuna göre genelde 10-30 dakika arasında değişmektedir. Tedavi protokolleri değişebilmekle beraber TMS tedavinsine hastanın verdiği cevaba göre başlangıçta her gün sonra arası açılarak devam edilir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir, sokaklarında domuz sürüleri ile doğal yaşam parkına döndü İzmir’in Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde sürü halinde yerleşim yerlerine inen yaban domuzları, dev cüsseleriyle cadde ve sokaklarda cirit atarak korku salıyor. Geceleri sokağa çıkmaya korkan vatandaşlar yetkilileri kalıcı önlem almaya çağırırken, bazı kişilerin ise alıştıkları domuzlardan kaçmak yerine onları cep telefonlarıyla görüntülemesi dikkat çekti. İzmir’de yaban hayatı ile kent yaşamı arasındaki sınırlar iyice belirsizleşmeye başladı. Özellikle Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde gece saatlerinde ortaya çıkan domuz sürüleri, yerleşim yerlerinde özgürce dolaşırken görüntülendi. Kent sakinleri, gündüzleri sahipsiz köpeklerden, geceleri ise sayıları her geçen gün artan dev domuz sürülerinden dert yanıyor. Dün gece geç saatlerde Balçova sokaklarına inen yaban domuzları, devasa cüsseleriyle dikkat çekti. Çöp konteynerlerinin etrafında yiyecek arayan ve caddelerde sürü halinde ilerleyen domuzlar, trafikteki sürücülere ve yoldaki vatandaşlara aldırış etmeden dolaşmaya devam etti. Bazı İzmirlilerin artık bu duruma alıştığı ve kaçmak yerine cep telefonlarına sarılarak o anları kaydettiği görüldü. Kentin korkulu rüyası haline geldi Öte yandan, her gece sokaklarda karşılaştıkları bu tablodan büyük rahatsızlık duyan vatandaşlar ise yetkililere çağrıda bulundu. Geceleri yaya olarak dışarı çıkmaya korktuklarını belirten mahalle sakinleri, yetkililerin bu konuda artık kalıcı ve somut bir tedbir alması gerektiğini belirtti. Bazı vatandaşlar da şehir merkezinin domuzların doğal alanı haline gelmesinde, sokak hayvanları için özellikle kaldırımlara kedi-köpek maması koyulmasının da etkili olduğunu iddia etti. Sürü halinde geziyorlar Yaşan durumda bir dengesizlik olduğunu aktaran Balçova ilçesi sakini Osman İlhan, "Çünkü bu hayvanların buraya inmemesi gerekiyor. İnsanlar yemek veriyor, ekmek kırıntıları koyuyor; onlar da buna alışıp devamlı geliyorlar, bazen 10, 15, hatta 20 tane oluyorlar. Balçova Belediyesi bu konuda tabelalar asmış; bu hayvanlara ekmek ve kırıntı atılmaması, doğal yaşamlarına bırakılması gerektiğini söylüyor ama dinleyen var mı bilmiyorum, genelde dinlemiyorlar. İnsanlar ekmek ve yemek artıkları bırakıyor, bu yüzden domuzlar her akşam saat 10.30-11.00 gibi ormandan buraya iniyor. Sokağa çıktığımızda görüyoruz ve bu da bir korku oluşturuyor. Mesela ben gece saat 2’de evimin önünden geçerken korktum; gürültülü seslerle, yavrularıyla birlikte 15-20 kişilik sürüler halinde geçiyorlar. Sürü halinde ses çıkararak ilerliyorlar ve köpek olsa bir şekilde müdahale edersiniz ama onların huyunu suyunu bilmediğimiz için bir şey yapamıyoruz" dedi. "Domuz ailesi çıkabilir" Domuzlardan aslında şikayetçi değiliz diyen esnaf Devrim Çıntay, "Muhtemelen domuzlar bizden şikayetçidir çünkü buraya gelip onların yerini işgal etmiş durumdayız. Bu konuda hem domuzların hem de insanların yanlış davranışları var; özellikle insanların yem ve mama bırakması önemli bir etken çünkü domuzlar kedi mamasının kokusuna geliyorlar diye düşünüyorum. İlk başta insan korkar gibi oluyor ama sonra bakıyorsun ki onlar senden korkuyor ve zaten kaçıyorlar, bu yüzden aslında çok büyük bir tehlike arz ettiklerini düşünmüyorum; tabii küçük çocuklar konusu ayrı. Balçova Belediyesinin bu konuyla ilgili çok bir şey yaptığını sanmıyorum, çünkü hayvanlara burada farklı bakıldığı için toplama gibi uygulamalar da yapılamaz; muhtemelen belediye bir çalışma yapmıyor, yapsa görürdük diye düşünüyorum. Geçenlerde trafik kazası oldu, domuzlar büyük olduğu için arabalarda oluşan hasar da büyük oluyor ama herhalde domuzlarla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bu nedenle ‘Dikkat hayvan çıkabilir’ tabelaları yerine ‘Dikkat domuz çıkabilir’ ya da ‘Domuz ailesi çıkabilir’ şeklinde tabelaların olması bana daha mantıklı geliyor" ifadelerini kullandı. Balçova ilçesinde emlakçılık yapan Vedat Küçükgökçe ise, "Burada çok aşırı sayıda domuz görüyoruz ve oldukça da büyükler. Bu durum ciddi anlamda tehlike arz ediyor çünkü bunlar vahşi hayvanlar. Bir gün mutlaka bir olay yaşanacak; yaşandıktan sonra önlem almak ise çok daha kötü sonuçlara yol açabilir, bu yüzden önlemlerin şimdiden alınması gerekiyor. Teller açık olduğu için domuzlar rahat rahat girip çıkıyorlar. Ayrıca burada onlara yemek veriliyor, ekmek atanlar var. Hem çevre kirliliği oluşmuş durumda hem de vahşi hayvanların insanların arasında olmaması gerektiğini düşünüyorum; bu açık bir tehlike oluşturuyor" diye ekledi.