SPOR - 10 Mayıs 2020 Pazar 10:32

(Özel haber) Bahattin Duran: "Cüneyt Çakır saha içinde çok iyi bir lider"

A
A
A
(Özel haber) Bahattin Duran: "Cüneyt Çakır saha içinde çok iyi bir lider"

Cüneyt Çakır ve Tarık Ongun ile birlikte 11 yıldır önemli işlere imza atan FIFA kokartlı yardımcı hakem Bahattin Duran, bu serüvene ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Cüneyt Çakır ve Tarık Ongun ile birlikte 11 yıldır önemli işlere imza atan FIFA kokartlı yardımcı hakem Bahattin Duran, bu serüvene ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Cüneyt Çakır’ı ’lider’ olarak tanımlayan Duran, "Cüneyt hoca saha içinde çok iyi bir lider, saha dışında da çok iyi bir arkadaş. Ekibi sürekli hazır ve yüksek heyecanda tutuyor" dedi.


Cüneyt Çakır ve Tarık Ongun ile birlikte 2015’te Şampiyonlar Ligi’nde final, 2014 ve 2018’de Dünya Kupası’nda yarı final mücadeleleri de dahil olmak üzere 3 kıtada, 33 farklı ülkede 296 maça çıkan FIFA kokartlı yardımcı hakem Bahattin Duran, korona virüs salgını sürecinde yaşadıklarını, ekip olarak biriktirdikleri anıları ve hedeflerini İhlas Haber Ajansı muhabirine anlattı.



"Eşimle birlikte çok iyi takım olduk"


Sözlerine korona virüs tedbirleri kapsamında karantinada bulunduğu süreçte evde nasıl vakit geçirdiğini anlatarak başlayan Bahattin Duran, "Korona günlerinde zamanımın çoğunu evde eşim ve çocuklarımla geçiriyorum. Oğullarım Can ve Kaan ile bol bol oynama imkanı buluyorum. Tabii işlerimi de evde telefonla hallediyorum. Bununla birlikte yeri geliyor oğlumun öğretmeni oluyorum, yeri geliyor bebek bakıcısı oluyorum. Evdeyken de zaman yönetimi çok önemli. İş, eş, çocuklar ve antrenman zamanlarını çok iyi organize etmek lazım. Bu konuda eşimle birlikte çok iyi bir takım olduk" ifadelerini kullandı.



"Sağlık çalışanlarının nasıl canla başla çalıştıklarını biliyorum"


Günlerce evde kalmanın psikolojisini nasıl etkilediği yönünde gelen bir soruyu ise başarılı hakem, "Evet, zamanda yılın 100-150 günü evimizden uzakta maçlarda ya da turnuvalarda oluyoruz. Daha önce hiç bu kadar ailemle birlikte olmamıştım. Onlarla birlikte olmaktan inanılmaz mutluyum. Evde kalmak, uzun süre dışarı çıkmamak psikolojimi hiç olumsuz etkilemedi. Gerçekten dışarı çıkmak zorunda olan ve çalışmak zorunda olan insanlar var. Bizler bu süreçte evde kalarak en azından onlara böyle destek olabiliriz. Eşim Ümran Duran hemşire. Pandemi süresince tüm sağlık çalışanlarının nasıl canla başla çalıştıklarını yakınen biliyorum. Bu vesile ile tüm sağlık çalışanlarımıza şükranlarımı sunuyorum" diye cevaplandırdı.



"Tarık Ongun ile açık havada koşu antrenmanları yapıyoruz"


Antrenmanlarını düzenli olarak sürdürdüğünü de belirten Duran, "TFF bünyesinde görev yapan performans antrenörlemiz bizim için evde yapabileceğimiz mükemmel bir antrenman programı hazırladılar. Düzenli olarak o antrenmanları yapıyorum. Bununla birlikte Tarık Ongun ile birlikte federasyonumuzun Beylerbeyi Tesisleri’nde açık havada koşu antrenmanlarımızı yapıyoruz" şeklinde konuştu.



"8 yıl sonra aynı heyecanı yaşadım"


Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası karşılaşmalarının tekrarlarını fırsat buldukça izlemeye çalıştığını sözlerine ekleyen Bahattin Duran, "Geçen hafta sonu 2012 yılı Avrupa Şampiyonası yarı finalinde yönettiğimiz Portekiz-İspanya maçı vardı. 8 yıl sonra aynı heyecanı yaşadım. Bununla birlikte akşam çocuklar uyuduktan sonra kitap okuyarak ve dizi seyrederek kendimi dinlendiriyorum" diye konuştu.



"Birkaç haftalık süreye ihtiyaç olacak"


Liglerin yeniden başlaması durumunda hakemler olarak kendilerini hazır hale getirebilmek için belli bir süreye ihtiyaç duyacaklarını söyleyen FIFA kokartlı hakem, şu cümlelere yer verdi:



"Eminim tüm hakem arkadaşlarım evde de olsalar antrenmanlarına, yeme içmelerine dikkat etmişlerdir. Hepimiz bulunduğumuz konumun farkındayız. Dışarıda antrenman yapamayan arkadaşlarımız için mutlaka birkaç haftalık süreye ihtiyaç olacaktır. Ama konuyla ilgili Merkez Hakem Kurulumuz ve antrenörlerimiz gerekli planlamayı yapacaklardır."



"Seyirci, hakemler için motivasyon kaynağıdır"


Korona virüs sebebiyle müsabakaların seyircisiz oynanacak olmasının hakemler üzerinde nasıl bir etkiye yol açacağına yönelik tecrübeli hakem, "Yalnızca ben değil eminim herkes futbolun seyirci ile güzel olduğu konusunda hemfikirdir. Seyirci, hakemler için baskı unsuru olarak görülse de aslında aynı zamanda çok büyük bir motivasyon kaynağıdır. Federasyon başkanımız, Spor Bakanımız ve Sağlık Bakanımız gerekli görüşmeleri yaptılar. Salgını belli bir noktaya kadar gerilettik. Alınacak her karar unutmayalım ki hepimizin sağlığı için olacaktır. Maçlar seyircisiz de olsa, çok özlediğimiz futbola kavuşmanın heyecanıyla ve yüksek motivasyonla biz hazır olacağız" dedi.



"Cüneyt hoca saha içinde çok iyi bir lider"


Cüneyt Çakır ve Tarın Ongun ile aynı ekipte olduğu için gurur duyduğunu ifade eden Bahattin Duran, bu uzun süreli birlikteliğin sırrını ise şöyle açıkladı:


"Cüneyt hoca ve Tarık ile 11 yıldır çok iyi bir takımın parçasıyım. Bu süre zarfında birlikte 3 kıtada, 33 farklı ülkede 296 maç yönettik. 2 Dünya Kupası, 2 Avrupa Şampiyonası, 1 Olimpiyat, 1 Kulüpler Dünya Kupası ve 3 defa da 20 Yaş Altı Dünya Kupası olmak üzere toplam 9 büyük turnuvaya katıldık. Bunun yanında 2015 yılında Juventus - Barcelona Şampiyonlar Ligi finalini yönettik. Cüneyt hoca saha içinde çok iyi bir lider, saha dışında da çok iyi bir arkadaş. Ekibi sürekli hazır ve yüksek heyecanda tutuyor. Hedeflerimiz hiç bitmiyor. 11 yılın özeti, istikrar. Dünya üzerinde bu kadar uzun süre birlikte ve başarılı olan bir hakem takımı yok. Bu takımın bir üyesi olmaktan gurur duyuyorum. Cüneyt hocaya bize ve ekibe kattıkları için teşekkür ediyorum."



"Cüneyt hoca ve Tarık ile her gün görüşüyoruz"


Merkez Hakem Kurulu’nun (MHK) düzenlediği online eğitimler dışında Cüneyt Çakır ve Tarık Ongun’la da görüntülü konuşarak klip analizleri yaptıklarını aktaran 44 yaşındaki hakem, "Bu süreçte Cüneyt hoca ve Tarık ile her gün görüşüyoruz. Haftada en az bir defa da görüntülü arama yapıyoruz. Cüneyt hoca her gün bize klipler gönderiyor. Hep birlikte klip analizleri yapıyoruz. Bunun yanında her hafta MHK ve UEFA tarafından gönderilen testler ve görüntüler üzerinden fikir alışverişinde bulunuyoruz" değerlendirmesini yaptı.



"Ülkemizi en iyi şekilde temsil ettik"


Arka arkaya iki Dünya Kupası’nda yarı final yöneten tek hakem üçlüsü olduklarının da altını çizen Bahattin Duran, şunları söyledi:


"Rahmetli Doğan Babacan hocamızdan 40 yıl sonra, Türk ekibi olarak ilk defa 2014 yılında Breziya’da yapılan Dünya Kupası’na katılma şerefine eriştik. İlk maçımız Brezilya - Meksika maçıydı. İnanılmaz gurur verici ve heyecanlıydı. Turnuva Türk hakem ekibi için mükemmel geçti. İlk katıldığımız Dünya Kupası’nda Arjantin-Hollanda yarı finalini yöneterek ülkemizi en iyi şekilde temsil ettik. Son olarak 2018 yılında Rusya’da yapılan Dünya Kupası’na katıldık. Ekibimiz için yine çok iyi bir turnuva oldu. Toplamda 3 maç ve İngiltere-Hırvatistan yarı finalini yönettik. Hakem üçlüsü olarak arka arkaya iki Dünya Kupası’nda da yarı final yöneten başka bir ekip dünyada yok."



"İlk hedefimiz Avrupa Şampiyonası"


2021 yılına ertelenen 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda görev almayı hedeflediklerini vurgulayan Duran, "Dediğim gibi ekibimizde hedefler bitmiyor. Şu anda ilk hedefimiz Türkiye Ligi’nde yöneteceğimiz ilk maç. Turnuva olarak da tabii ki ilk hedefimiz Avrupa Şampiyonası. En büyük amacımız milli takımımızla birlikte orada ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek. Hayırlısıyla o turnuvaya katılıp bitirdikten sonra yeni hedefleri konuşuruz" diye konuştu.



"Unutamadığım bir çok maç var"


Unutamadığı maçların sorulması üzerine ise FIFA kokartlı yardımcı hakem Bahattin Duran, "Öncelikle 2015 Şampiyonlar Ligi finali. Sonrasında 2012 Avrupa Şampiyonası, 2014 ve 2018 Dünya Kupası yari finalleri. Aslında o kadar çok maç var ki yazmakla bitmez. Hepsinin kendine ait özel anıları var. Bunların haricinde 3-3’lük Fenerbahçe Beşiktaş derbisi var. Orada Tarık’ın maçın sonlarında maçı bitti zannedip bayrağını toplayarak sahaya girişi hiç aklımdan çıkmıyor" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Emekli polis, ahşap hat sanatıyla evini adeta müzeye çevirdi Bomba imha uzmanı olarak görev yaptığı polislik mesleğinden emekli olduktan sonra ahşap hat sanatıyla uğraşmaya başlayan Şaban Meşeoğlu, yaptığı eserleriyle adeta evini müzeye dönüştürdü. Meşeoğlu en büyük hayalinin Kayı sancağını işlediği ahşap tabloyu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hediye etmek olduğunu söyledi. Kastamonu’nun İhsangazi ilçesine bağlı Embiya köyünde yaşayan 73 yaşındaki emekli polis Şaban Meşeoğlu, 1993 yılında emekli olduktan sonra gittiği Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli Türbesi’nde Arapça "Allah" yazılı levhadan etkilenerek ahşap oyma sanatına yöneldi. Uzun yıllar bomba imha uzmanı olarak görev yapan Meşeoğlu, emekliliğini adeta ahşap oyma sanatına adadı. Hat sanatını ahşaba işleyen ve ahşap oyarak çeşitli kabartmalar yapan Meşeoğlu, yıllar içinde yaptığı eserleriyle evini adeta bir müzeye dönüştürdü. Yaşlılığı sebebiyle sanatına devam edemeyen Meşeoğlu, en büyük hayalinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Kayı sancağını işlediği ahşap tabloyu hediye etmek oluğunu söyledi. Türkiye’yi yağtığı SİHA’larla gururlandırdığı için BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar’a, kargo ile çift başlı kartal figürü işlemeli tablo gönderdiğini kaydeden Meşeoğlu, tablonun Selçuk Bayraktar’a ulaşıp ulaşmadığını çok merak ettiğini ifade etti. "Evimi müze haline getirdim" Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli’nin türbesindeki hatların kendisine ilham olduğunu söyleyen Meşeoğlu, "Türbede baktım camekan içerisinde üçgen şeklinde bir yazı var, kufi şeklinde yazıyor. Öğrendim ki kenarlarda Muhammed, ortada Allah yazıyor. Ben, Sezai Karakoç’un şiirleriyle büyüdüm, şiirlerinde, ’kuşların yuvasına hak yol İslam yazacağız’ der. ’Bu üçgen bizim kültürümüzde yok, sen nereden buldun’ diyenler oldu. Ben, bu yazıyı 5 sene cebimde gezdirdim. En son sanayiye gittim, 7 levha yaptım. Öbür sene 20 levha yaptım. Benim ahşap oymada az çok bir becerim var. Hatta çocukluğumda ortaokula giderken ben bir mezarlık imalathanesinde çalıştım. O arada hilal içerisinde bozkurt resmi yaptım. Evimde 2 odanın duvarlarını oymalarla süsledim. Evimi müze haline getirdim" dedi. İsrail menşeli ürünleri yasakladığı için Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’ya da ulaşmak istediğini söyleyen Meşeoğlu, "Maduro, bizim İslam ülkelerinin yapamadığını yaptı. Hristiyan bir ülke. Amerika’dan ülkesine gelecek İsrail ürünlerini yasakladı. Filistin’e destek verdi. İslam ülkeleri bunu yapamadı. Ben ona Kastamonu’daki Şeyh Şaban-ı Veli’nin sancağını göndermek istiyorum ama benim kolum kısa. Maduro’ya ulaşmak için bana yardımcı olunursa çok sevinirim" diye konuştu. "İnsanın ruhunu rahatlatıyor" Yaptığı eserlerin büyük bir emek istediğini kaydeden Meşeoğlu, "Bu oymanın zamanı falan olmaz. Bunu gece çalışıyorsun, gündüz çalışıyorsun. Kereste sesini duymak, dinlemek, çizimlerini yapmak çok farklı bir olay. Bu olay öyle göründüğü gibi basit bir olay değil. Aşağı yukarı 15 senedir falan ben bu işlerle uğraşıyorum. Bir eseri meydana getirmek çok büyük bir olaydır. İnsanın ruhunu rahatlatır, bunlara bakmak benim için çok büyük bir olay. Güzeli seviyorum, güzel olan her şeyi seviyorum" şeklinde konuştu. "Kendisi bizlere ahşap oymasını öğretti" İhsangazi ilçesine bağlı Embiya köyünde 2018 yılında imam hatip olarak atanan Yunus Bademli ise Meşeoğlu’nun kendisine ahşap oymayı öğrettiğini belirterek, "O bizim ustamız, bir gün bana kendi atölyesini tanıtmak, yapmış olduğu eserleri göstermek istedi. Şaban amcayla bu şekilde tanışıklığımız başladı. O gün bugün bizim kendisi de acizane bizlere burada bu işi gösterdi, öğretti. Öğrendikten sonra bizim de eserlerimiz oldu. Şaban amcamla da onları Allah razı olsun, kendisinden çok ilham aldık" ifadelerini kullandı.
Muğla Mabolla, 50’inci yıl sanat etkinliğinde dünyaca ünlü Caz ustalarını ağırladı Mabolla’nın 50. yıl sanat etkinlikleri kapsamında dünya caz sahnesinin özgün gitar üslubuyla tanınan isimlerinden Timuçin Şahin ve modern cazın efsanevi alto saksofoncularından Greg Osby, Mabolla’da sahne aldı. Mabolla Center’da gerçekleşen konserde Timuçin Şahin ve Greg Osby’ye, Avrupa cazının parlayan kontrbasçılarından Michal Baranski ile New York sahnesinin dinamik davulcularından John Hadfield eşlik etti. Davetlilere özel olarak düzenlenen ve 2 saat süren konserde usta müzisyenler, gece boyunca katılımcılara unutamayacakları bir caz gecesi yaşattı. Konser sonunda müzisyenlerin sahne performansı geceye katılanlar tarafından uzun süre ayakta alkışlandı. Müzisyenler gecenin sonunda konser için tasarlanan afişi imzaladılar. Timuçin Şahin: "Mabolla’da sahne almak büyük bir keyif, büyük bir gurur" Mabolla’nın köklü ve özenli bir anlayışa sahip olduğunu belirten Timuçin Şahin, "Birçok yerde çaldım, birçok yerde bulundum ama benim doğduğum topraklarda böyle bir kültürün 50 yılı bulması çok önemli. O yüzden Gökhan Ağbi’ye kişisel olarak teşekkür etmek istiyorum. Kendisi gibi kabına sığmayan, asi ruhlu, radikal 2 evlat yetiştirdiği için ayrıyeten teşekkür ediyorum" dedi. Şahin sözlerini şöyle sürdürdü: "Burada sahne almak bizim için büyük bir gurur, büyük bir keyif. Ben buranın varlığından 1 yıl öncesine kadar haberdar değildim ama gördükten sonra ne kadar köklü, ne kadar özenli bir anlayış olduğunun farkına vardım. Özellikle burayı kuran ve yaşatan insanlarla olan ilişkim ve arkadaşlığım geliştikçe, çok şanslı hissediyorum kendimi; 1 yıldır kıyısından köşesinden Mabolla’nın etrafında bulunduğum için. Bugün kıymetli insanlarla buradayız. Son 30 senedir caz dünyasına damga vuran bir alto saksofoncu var yanımızda. Onunla Muğla’ya gelmek benim için çok önemli; Mabolla’ya gelmek ise en kıymetlisi"
İstanbul 6. Esenler Film Festivali ’Onur Ödülleri’ ile başladı Esenler Belediyesi tarafından bu yıl 6.’sı düzenlenen Esenler Film Festivali, düzenlenen açılış programıyla başladı. 23 Aralık’a kadar devam edecek festivalin açılış töreninde ’Onur Ödülleri’ sahiplerini buldu. Gecenin sonunda Türkiye’den ve dünyadan birçok ünlü film müziğinin seslendirildiği konser, kulakların pasını sildi. Esenler Belediyesi ev sahipliğinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ile Ziraat Katılım’ın destekleriyle düzenlenen 6. Esenler Film Festivali başladı. "Dijital Hayat" temasıyla dopdolu bir içeriği sinemaseverlerle buluşturan festivalin açılış töreni, Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleşti. Festivalin açılış törenine, Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu’nun yanı sıra İstanbul Vali Yardımcısı Elif Canan Tuncer, Esenler Kaymakamı Süleyman Özçakıcı, siyasi parti temsilcileri, ’Onur Ödülü’ sahipleri oyuncu Altan Erkekli, oyuncu Rıza Naci ve yönetmen Rıza Mirkerimi ile sinema yazarları, kültür sanat gazetecileri, yapımcı ve yönetmenlerle çok sayıda sinemasever katıldı. Başak Şengül’ün sunuculuğunu üstlendiği gecede geçtiğimiz yıllarda düzenlenen film festivalleri ile bu yıl sinemaseverleri bekleyen sürprizleri konu alan sinevizyon gösterimi meraklıların ilgisine sunuldu. Göksu: "Sinema sihirli bir perdedir" Programın açılış konuşmalarını gerçekleştiren Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu, sinemanın sanatın çok farklı bir penceresi olduğunu belirterek, "Bu beyaz perde, kültürel dejenerasyon için, bazen kültürel ihya, bazen de kültürel değişim için kullanılır. Bu anlamda sihirli bir perdedir" dedi. Göksu, bu çağda teknolojiyle birlikte insanlarda duyguların yok edilmeye çalışıldığına dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Esenler Film Festivalimiz, artık bir sanat klasiği haline gelmiştir. Bu yıl festivalimizin teması ’Dijital Hayat.’ Bugün, yapay zekâ ile bilgiye ulaşabilirsiniz, hayatın bütün unsurlarına da hükmedebilirsiniz; ancak hiçbir zaman duyguyu veremezsiniz. İşte bu yıl dijitalin hayatımıza nasıl yansıdığını beyaz perde aracılığı ile anlatacağız, çünkü sinema insana duyguyu veren en önemli vesile ve sanatın duygu yüklü bölümüdür. Onun için 16 yıldır yoğun bir emek vererek bu işin emektarı ve işçisi olmaya çalışıyoruz. Esenler’de bu işi kurgularken ilk olarak ’kadın’ temasıyla yola çıktık. Daha sonra göç, umut, aile temalarıyla devam ettik ve her festivalimizde bir temayı anlamaya çalıştık. Bu yıl da festivalimizi kurgularken dijital hayatı sorgulama düşüncesiyle yola çıktık. Çünkü dijital, hayatın vazgeçilmez ve anlamlı bir şekilde okunması gereken bir parçası." Festival Direktörü Suat Köçer de etkinliğe destek veren herkese, seyircilere teşekkür ederek, "Lütfen, bundan sonra da sinemanın can damarı olan bu festivallere desteğiniz devam etsin" diye konuştu. Erkekli: "Bu organizasyon Türkiye’ye örnek olsun" Programda birçok önemli yapımda ve tiyatro oyununda rol alan, aynı zamanda seslendirme sanatçısı Altan Erkekli’ye "Onur Ödülü" takdim edildi. Ödülünü Azerbaycanlı yönetmen Elçin Musaoğlu’ndan alan Erkekli, "Festivalin bu yıl altıncısını düzenliyorsunuz. İnşallah 66’ncısında da burada olalım. Bu güzellik devam etsin. Genci, yaşlısı, herkes burada. Bu organizasyonda en büyük katkı Esenler Belediyesinin. Onlara bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu kalabalık, İstanbul’da hayatın içine anlam katan bu organizasyonun hem İstanbul’un diğer ilçelerine hem de tüm Türkiye’ye örnek olması, gelişmesi dileğiyle" ifadelerini kullandı. Bu yıl ayrıca "Onur Ödülü"ne değer görülen "Kurtlar Vadisi" ve "Bir Zamanlar Çukurova" gibi dizilerde aldığı rollerle tanınan Serpil Tamur, küçük bir kaza sebebiyle programa katılamadı. Tamur adına ödülü, festival yarışmasının jüri üyesi ve görüntü yönetmeni Cevahir Şahin aldı. Mirkerimi: "Kendi ülkemdeymiş gibi hissediyorum" Festivalin uluslararası "Onur Ödülü"ne bu yıl İran’dan ünlü oyuncu Rıza Naci ile senarist ve yönetmen Rıza Mirkerimi değer görüldü. Ödülünü oyuncu Nursel Köse’den alan Naci, bunu kendisine layık gören herkese teşekkür etti. Yönetmen ve senarist Handan İpekçi’nin ödülünü takdim ettiği Mirkerimi de ödül için teşekkür ederek, "Ne zaman Türkiye’ye gelsem, davet edilsem, kendimi ülkemdeymişim gibi hissederim" dedi. Programın sonunda Fi Orkestrası, "Titanic", "Game Of Thrones" ve "Selvi Boylum Al Yazmalım"ın arasında olduğu Türkiye’den ve dünyadan birçok ünlü filmin müziğini seslendirildi.