- 22 Nisan 2022 Cuma 16:42

Kral Şakir Fiber Games ile dünyaya açılıyor

A
A
A
Kral Şakir Fiber Games ile dünyaya açılıyor

Oyun ekosisteminin önemli oyuncuları arasında yer alan Fiber Games’in kurucu ortaklarından Faruk Akıncı, ilk oyunları Kral Şakir: Macera Adası’nı, dünyanın 154 ülkesinde listelere giren Weld it 3D’yi ve markanın ortaya çıkış hikayesini anlattı.

Oyun ekosisteminin önemli oyuncuları arasında yer alan Fiber Games’in kurucu ortaklarından Faruk Akıncı, ilk oyunları Kral Şakir: Macera Adası’nı, dünyanın 154 ülkesinde listelere giren Weld it 3D’yi ve markanın ortaya çıkış hikayesini anlattı. Önceliklerinin “kaliteli üretim” olduğunu ifade eden Akıncı, yakın zamanda Kral Şakir Macera Adası’nı önce MENA Bölgesi’ne, daha sonra ise Kuzey Amerika’ya açmayı planladıklarını belirtti.


Faruk Akıncı, Sinan Akkol ve Volkan Turan tarafından 2018 yılında kurulan 3A Yapım ve Yazılım Danışmanlık Şirketi bünyesinde yer alan Fiber Games, oyun ekosisteminin birçok alanında üretim yapan bir marka. YTÜ Yıldız Teknopark girişimleri arasında yer alan Fiber Games’in hikayesini markanın kurucu ortaklarından Faruk Akıncı anlattı. Hem kendisinin hem de ortaklarının uzun zamandır oyun dünyasının içinde olduğunu belirten Akıncı, “Bu işe ilk başladığımızda piyasada satılan oyun yazılımlarının yüzde 95’i korsandı. Henüz oluşmuş bir ekosistem yoktu, sektörün ekonomik karşılığını bırakın sosyokültürel bir karşılığı bile yoktu. Oyun sektörü dediğimiz zaman herkes bize uzaylı gözüyle bakıyordu. O yıllarda oyun geliştirmenin, iş geliştirmenin bir eğitimi olmadığı için biz kendi kendimizi yetiştirdik. Bunun yurtdışında da örnekleri böyle. Çok uluslu, halka açık firmaların birinci ve ikinci nesil yöneticilerine baktığınız zaman hepsi alaylıdır. Çok büyük bir kısmı o firmanın çekirdeğinden yetişmiştir ya da en alt kademesinden en üste kadar çıkmayı başarmıştır. Bizim için de durum biraz böyle oldu. Kendi kendimizi yetiştirdik, global network’ler yaptık, çok çalıştık, çok yanıldık.” dedi.


“Taşınabilir araçların gelişmesiyle oyuna erişim kolaylaştı”


2006 yılında profesyonel olarak oyun sektörüne dahil olduğunu belirten Akıncı, GameX Fuarı’nın, ODTÜ’deki oyun geliştirme ve animasyon teknolojileri ön kuluçka merkezinin kurucuları arasında yer alırken, Bahçeşehir Üniversitesi’nin BUG Laboratuvarının kuruluşuna da destek olduğunu ifade etti. Oyunun eğitimle bağdaştığı noktaları “işin tohum kısmı” olarak niteleyen Akıncı, “İlk başlarda ön kuluçka merkezine başvuran firmaların çok iddialı çıkışları vardı. Biz biraz kontrollü gitmeye çalışıyorduk çünkü işin diğer tarafında yatırım yapacak muhatap bulmakta güçlük çekiyorduk. İletişim kuramıyorduk, oyunun nasıl bir ticari ekosistem haline gelebileceğini anlatmakta zorlanıyorduk. Günümüzde ise oyuncu kavramı ana akım bir hale geldi. Taşınabilir cihazların gelişmesiyle birlikte artık insanların oyuna erişimi çok daha kolay bir hal aldı ve bu durum pazarı çok büyüttü. Türkiye’de de 2007 itibariyle popülerleşmeye başlayan ücretsiz oyunlar hem oyunlara erişimi kolaylaştırdı, hem de piyasada, insanların birbirlerine karşı mücadele edebilecekleri oyunların artmasını sağladı. Bu durum hem oyuncu sayısını, hem de pazarda kişi başına oyuna harcanan paranın artmasını sağladı. Ücretsiz oyun sayısının artmasıyla oldukça yüksek oranda seyreden korsan yazılımların sayısı da azaldı.” diye konuştu.


Faruk Akıncı Fiber Games’in ortaya çıkış sürecini ise şöyle anlattı:


“Hayalimde hep bir oyun stüdyosu kurmak vardı. Üretilmiş bir oyunun pazarlamasına, iş geliştirmesine değil de bir üretim ekosistemi oluşturmak hayalimdi. Ortağım Sinan Akkol’un da bir oyun stüdyosu kurma hayali vardı ki kendisi oyun gazeteciliğinde bu işin duayeni. 2018’in Nisan ayında 3A Yapım ve Yazılım Danışmanlık Şirketi’ni kurduk, Fiber Games de bu şirket altındaki markamız, görünen yüzümüz oldu. Daha sonra Crytek İstanbul’u yıllarca yönetmiş Volkan Turan aramıza katıldı. Kral Şakir projesiyle birlikte hayalimiz için ilk adımı atmış olduk.”


Kral Şakir dünyaya açılıyor


Piyasaya çıkışımız Kral Şakir: Macera Adası ile olduğunu belirten Akıncı, “Bu projeye ilkin çok skeptik yaklaştık. İlk başta çocuk oyunu yapma fikri çok cazip gelmedi. Ancak eski Leman tayfasının bu çizgi filmi yaptığını ve kendine has bir espri anlayışını olduğunu görünce bu durum çok hoşumuza gitti. Kral Şakir’in sadece çocuklara yönelik bir marka olmadığını gördük. Kral Şakir’in kitaplarını okuyup, çizgi filmlerini izlemeye başladık ve sonunda bu oyunu yapmaya karar verdik. Oyunu ilk kurguladığımızda başlayıp biten bir hikayesi vardı. Oyuncu oyuna başlayıp bir süre sonra bitirecekti. Bu yüzden ilk kurguyu çöpe attık ve tekrar tekrar oynanabilir bir yapı geliştirdik. Kral Şakir Macera Adası oyunu Kral Şakir evreninin tek resmi oyunu. Kitapların, çizgi dizinin hikayesini takip ediyor. Biz oyundaki tüm seviyelere farklı bir mekanik koyduk. Her bölümü açtığınızda algoritma o bölümü baştan yapıyor ve aynı bölümü oynamıyorsunuz. Yüksek skor mantığı oluşuyor. Oyunumuz çıktığı gibi top chart’lara girdi ve çok başarılı oldu. Oyunu sadece Türkiye’de yayınladık ancak Cartoon Network’le birlikte yakın zamanda önce MENA Bölgesi’ne daha sonra da Kuzey Amerika’ya açmayı düşünüyoruz” dedi.


“Weld it 3D ile dünya listelerine girdik”


Türkiye’de hyper-casual iş modelinin patlamasıyla bir anda stüdyolarında kendileriyle çalışmak isteyen yerli ve yabancı yayıncılar görmeye başladıklarını dile getiren Akıncı, “Bu esnada Rollic ile tanıştık. Hyper-casual bize yabancı bir modeldi. Bu nedenle önce tehditlere, risklere baktık ve tüm bu araştırmaların ardından Rollic ile anlaştık. Uzunca bir zamandır kendileriyle son derece verimli bir iş birliğimiz var. CPI (kullanıcı maliyet testi) rekoru kırarak ilk hit oyunumuz olan Weld it 3D’yi çıkardık. Oyunumuz piyasanın en uzun süre yaşayan hyper-casual oyunlarından biri oldu ve Amerika’nın başı çektiği 154 ülkede listelere girdi. Hyper-casual oyun yapmak daha kolay ancak zor ve önemli olan başarılı bir hyper-casual geliştirebilmek. Yüksek prodüksiyonlu bir projeye başladığınız zaman bir pazar analiziniz var, oyunun kimlere hitap edeceği aşağı yukarı belli, daha öngörülebilir, hyper-casual’da ise sınır yok.” diyerek konuşmasını sürdürdü.


Yeni oyun fikirleri için Fiber Jam, mentorlük desteği için Game Dev


Sadece bir oyun stüdyosu olmadıklarına, oyun ekosisteminin her alanında üretim yaptıklarına dikkat çeken Akıncı, “Şu anda yaklaşık 100 bin kişi tarafından takip edilen Disket Kutusu adında bir podcast serimiz var. Bunun dışında oyun fikri bulmanın öneminden yola çıkarak Fiber Jam isimli bir organizasyon düzenliyoruz. Rollic ile yürüttüğümüz bu projede her sezon 90-100 arası oyun fikri alıyor ve seçtiğimiz fikrin yayınlanabilir hale gelmesini sağlıyoruz. Oyunun başarılı olması halinde ise fikrin sahibine ortak oluyoruz. Bir diğer projemiz ise mentorlük hizmeti verdiğimiz dijital ön kuluçka merkezi GameDev.ist; 3A’nın ekosistemi bu şekilde büyümeye devam ediyor.” dedi.


“Yayınladığımız oyunların bir hikayesi olsun istiyoruz”


2021’de Boğaziçi Ventures ile ilk yatırım turunu tamamladıklarını şu anda ise Seri A turunda olduklarını ve yeni yatırımcı adaylarıyla görüştüklerini ifade eden Akıncı, “Önceliğimiz düzgün oyun yapmak ve 25 kişiden oluşan ekibimizin mutluluğu. Tüm stratejimizi buna göre kurguluyoruz. Her tekrarda kaliteyi ne kadar yukarı çıkarabileceğimize bakıyoruz. Kurumsal hafıza bizim için çok önemli. Hyper-casual’da prototip testinden geçme konusundaki metrikleri hafızada tutmazsanız tüm emek boşa gidiyor. Farklı mekaniklerde denenmiş prototipleri kurumsal hafızada tutmaya ayrıca önem veriyoruz. Bir yıl önce yaptığımız prototiplerle şu an arasında dağlar kadar fark var. 1 sene içinde 200’e yakın prototip yapıyoruz. Soft launch’a giren prototiplerimiz oldu ancak istediğimiz karlılığa ulaşmadığımız için bu oyunları yayına sokmadık. Yayınladığımız oyunların bir hikayesi olsun istiyoruz.” diye konuştu.


Geleceğe yönelik olarak hyper-casual’de kalmak istediklerini belirten Akıncı, “Bu değişen ve evrilen bir iş modeli. Bundan sonraki önceliğimiz oyuncunun oyun içinde kalma süresi. Buraya yüksek skor tutma veya başka oyunculara karşı oynama gibi online bileşenler geleceğini düşündük. Hyper-casual oyun yapmanın maliyeti düşük çünkü içinde online bir bileşen yok. Bu konuyla ilgili 1,5 sene önce bir ar-ge çalışmasına başladık, Ticaret Bakanlığından da bunun için fon aldık. 1 sene içinde çalışmayı hazır hale getirdik, Speedy Friends isimli oyunumuz şu anda store’da teste hazır durumda. Hyper-casual bir oyun ama içinde eşleştirme sistemi var, gerçek oyunculara karşı oynayabiliyorsunuz.” dedi.


“YTÜ Yıldız Teknopark’ın büyümemizde etkisi büyük”


Büyümelerinde YTÜ Yıldız Teknopark’ın önemli bir etkisi olduğunu vurgulayan Faruk Akıncı, “Kuluçkadan yatırım almaya kadar giden yolda birlikte yürüdük. Yatırım öncesi ve sonrasında çok fazla destek gördük. Biz de Teknopark’tan aldığımız desteğin karşılığını vermeye çalışıyoruz. Bence YTÜ Yıldız Teknopark Türkiye’nin açık ara en iyi teknoparkı” diyerek sözlerini noktaladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Su ve kanalizasyon ekibi 14 bin 554 kanal açtı Düzce Belediyesi Su ve Kanalizasyon Müdürlüğü, 2025 yılında 14 Bin 554 kanal açma, 8 Bin 505 vidanjör hizmetinin yanı sıra vatandaşların içme suyuna erişiminin kolaylaştırılması ve kanalizasyon problemlerinin çözümüne yönelik hizmetlerini aksatmadan yerine getirdi. Düzce Belediyesi Su ve Kanalizasyon Müdürlüğü tarafından 01 Ocak – 31 Aralık 2025 tarihleri arasında gerçekleştirilen hizmetleri kapsayan 1 yıllık döneme ait faaliyet raporunu kamuoyu ile paylaştı. İçme suyu başta olmak üzere 63 mahalle genelinde hatların tamir, bakım ve onarımlarının yanı sıra yeni hat açılması hizmetlerini de aralıksız şekilde yerine getiren müdürlük, söz konusu dönemde 14 Bin 554 adet kanal açma hizmetini yerine getirirken, hizmet sahası dahilinde 8 bin 505 adet vidanjör çekim hizmetini de gerçekleştirdi. Müdürlük, 486 adet kanalizasyon parsel bağlamasını da yaparken, kanalizasyon ana hat ve parsellerde meydana gelen 303 arızanın da giderilmesini sağladı. Aynı dönem içerisinde 19 bin 962 metre kanalizasyon hattı çeken müdürlük ekipleri, 804 adete kanalizasyon ızgara açma, temizleme, yükseltme işlemini de uygun şekilde gerçekleştirdi. Sağlıklı bir ortamda vatandaşlara içme suyu ulaştırılması için de hassasiyetle hareket eden müdürlük, 13 Bin 965 metre içme suyu hattı yeni hat çekme ve 5 bin 648 metre hat yenileme işlemini tamamladı. Müdürlüğe bağlı ekipler, meydana gelen içme suyu ana hat ve parsel arızalarına yönelik yaptığı çalışmayla 2 bin 824 arızanın giderilmesini de sağladı. Yağmur suyu hatlarının döşenmesi noktasında da tüm imkanlarını sahaya yansıtan ekipler, 5 bin 313 metrelik hat döşenmesini sağlarken, 729 baca açma ve yükseltme işleminin yanı sıra 160 parsel yükseltme işlemini de 2025 yılının aynı döneminde yerine getirdi.
Antalya Kendini bulmak için dava açan beş isimli adama istinaftan umutları yeşerten karar Antalya’da doğumunda adı ve cinsiyeti yanlış yazdırılmasıyla başlayan hatalar zinciri nedeniyle yaşamı boyunca 5 farklı isimle anılan Ersin Akbaş’ın, emekli olabilmek için açtığı isim tespiti ve 20 yıldır süren iş kazası davaları istinaf mahkemesinden döndü. Yeniden yargılama yolunun açılmasıyla birlikte Akbaş’ın hem emeklilik hem de iş kazasının tespiti yönündeki umutları yeniden yeşerdi. Akbaş, "İstinaftan kararın döndüğünü öğrendiğim gün dünyalar benim oldu. 21 yıl sonra hayallerim yeniden yeşerdi. 60 yaşındayım ama adalet er ya da geç yerini buluyor" dedi. Antalya’da yaşayan 60 yaşındaki Ersin Akbaş’ın yaşamı, doğumunda nüfusa Ergün ismiyle ve kız olarak kaydedilmesiyle başlayan hatalar zinciri nedeniyle tam anlamıyla bir hukuk ve bürokrasi mücadelesine dönüştü. Kısa süre sonra nüfus kaydı düzeltilse de yanlışlıklar eğitim, askerlik ve çalışma hayatı boyunca devam etti. İlkokul diplomasını Ersun ismiyle alan Akbaş’ın itirazı sonrası verilen ikinci diplomada bu kez isminin Ergin olarak yazıldığı ortaya çıktı. 1986-1987 yılları arasında iddiasına göre 18 ay askerlik görevini kendi adıyla yapan Akbaş, 1990’daki Körfez Krizi sonrası ilan edilen seferberlik kapsamında ikinci kez askere çağrıldı ve bu kez Ersün ismiyle askerlik yaptı. Beş farklı isimle geçen 60 yıl Ergün, Ersun, Ergin, Ersün ve son olarak mevcut kimliğindeki Ersin Akbaş ismiyle 60 yıl boyunca yaşamını sürdüren Akbaş, bu durum nedeniyle sosyal güvenlik primi ödemelerinde, iş bulma süreçlerinde ve resmi kayıtlarda ciddi sorunlar yaşadı. Emekli olabilmek için avukatıyla birlikte Antalya 9. İş Mahkemesi’ne isim tespiti ve iş kazası tespiti davası açıldı. Zonguldak SGK’ya yazılan müzekkereye verilen yanıtta, Akbaş’ın annesi Şerife Akbaş’ın belirtilen tarihlerde vergi mükellefiyetine dair kaydına rastlanmadığı bildirildi. Bilirkişi raporu doğrultusunda mahkeme, istinaf yolu açık olmak üzere davanın reddine karar verdi. 1992’ye ait belge umutları yeniden yeşertti Davadan sonra Akbaş’ın kardeşi, Zonguldak Çaycuma Vergi Dairesi’nden önemli bir belgeye ulaştı. Belgede, 01.05.1992 tarihinde işe başlama ve 31.12.1997 tarihinde işi terk bilgileri yer aldı. Ayrıca Akbaş’ın, annesi yanında çalıştığı dönemde vergi mükellefi olduğuna dair kayıtlar bulundu. Belgenin avukatına ulaştırılmasının ardından Ersin Akbaş, isim tespiti ve emeklilik umuduyla istinaf mahkemesine itirazda bulundu. 20 yıldır süren iş kazası mücadelesi Ersin Akbaş, ayrıca 2005 yılında çelik imalatı yapan bir iş yerinde çalışırken iş kazası geçirdi. İddiaya göre sigortasız çalıştırıldığı iş yerinde, kamyona demir yükleyen vincin halatları koptu. Yere düşen demirlerden biri Akbaş’ın kafasına isabet etti. Baygın halde hastaneye kaldırılan Akbaş’ın geçirdiği kazanın, "kendisi düştü" denilerek hastane kayıtlarına normal kaza olarak geçirildiği, SGK’ya ise kaza hakkında herhangi bir bildirim yapılmadığı öne sürüldü. Tedavisi tamamlanan Akbaş’ın gözünde yüzde 70 görme kaybı oluştu. Sigortasız çalıştırıldığını ve kazanın iş kazası olarak bildirilmediğini öğrenen Akbaş, isim tespit ve iş kazası tespiti davası açtı. Ancak kazanın tek tanığı olan çalışma arkadaşının dava sürecinde hayatını kaybetmesiyle birlikte, 20 yıldır süren hukuk mücadelesinde iş kazasını bir türlü ispatlayamadı. Reddedilen iş kazası davası da istinafa taşındı. İstinaftan bozma kararı çıktı İsim tespiti ve iş kazası davaları istinaf mahkemesine taşınırken, her iki dosya da bozuldu. Dosyalar yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine gönderildi. Akbaş’ın avukatı Nuray Ertem, kararın ardından yeniden yargılama yolunun açıldığını belirterek şu ifadeleri kullandı: "Ersin Bey’in isim karışıklığı nedeniyle ispat edemediğimiz iş kazası ve isim tespit davaları istinaftan döndü. Karar lehimize bozuldu. Yeniden yargılama yapılacak. İş kazasıyla ilgili yeniden dava açma imkanımız doğdu. İsimdeki yanlışlık düzeldiği anda hizmet tespiti davasının da önü açılacak. İstinaftan dönmesi dolayısıyla, iş kazasının tespitine karar verilirse tazminat alma imkanı da olacak. Tazminat davası açacağız ve Ersin beyi mutlu edeceğiz. Şu anda SGK kayıtlarında Ersin, Ersün, Ersun ve Ergün olmak üzere farklı isimler görünüyor. Bu nedenle hizmet birleştirmesi yapılamıyordu. Bu karar emsal niteliğinde." "21 yıl sonra hayallerim yeniden canlandı" İstinaf kararının ardından konuşan Ersin Akbaş ise yaşadığı duyguyu şu sözlerle anlattı: "İş kazasıyla ilgili dava yaklaşık 21 yıl sonra istinaftan geri döndü. Açılan davaların bundan sonra daha hızlı ilerleyeceğine inanıyoruz. En azından kendimizi mahkemede kabul ettirebileceğimizi düşünüyorum. Davalardan birisi, 2005 yılında geçirdiğim iş kazasıyla ilgiliydi. O dönemde işe Ersün Akbaş ismiyle başlamıştım ve dava da bu isimle açılmıştı. 2006 yılında ise resmi olarak Ersin Akbaş oldum. Yaklaşık 20-21 yıldır Ersin Akbaş olarak yaşıyorum. Belgeler ve bilgilerle, avukatımızın desteğiyle ismimizin tespitini sağlamayı amaçlıyoruz. İsimleri birleştirebilirsek emeklilik hakkımız da doğacak. Emekli olmak sadece bir hayal değil, belki de gerçek olacak. 60 yaşındayım. Bundan sonra ne olacağını bilmiyorum ama umut ediyorum. İstinaftan kararın döndüğünü öğrendiğim gün dünyalar benim oldu. Bugüne kadar birinin beni arayıp ‘istinaftan karar geri döndü’ dediğini hiç duymamıştım. Adaletin er ya da geç yerini bulduğuna inanıyorum. 21 yıl sonra hayallerim yeniden yeşerdi. 21 yıl sonra da olsa, 30 yıl sonra da olsa adalet yerini buluyor. 60 yıl sonra da İnşallah bir gün isimlerimiz birleştirilir ve emekli olurum. O günü de görmeyi diliyorum."
Kocaeli Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi ilk 20’de Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından hazırlanan "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025"te ilk 20 üniversite arasına girdi. Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi’nden yapılan açıklamaya göre, Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025, üniversiteleri 67 farklı gösterge üzerinden değerlendirdi. Raporda, "eğitim ve öğretim", "araştırma-geliştirme", "proje ve yayın", "uluslararasılaşma", "sürdürülebilirlik ile topluma hizmet ve sosyal sorumluluk" olmak üzere 5 ana kategori altında toplandı. Yapılan değerlendirmelerde Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi’nin performansı dikkati çekti. Yapılan açıklamada Üniversitenin, 3 bin 927’den 4 bin 756’ya yükselen toplam öğrenci sayısıyla bir yılda yaklaşık yüzde 21 büyüme kaydettiği bildirildi. Ayrıca, akademik ve idari personel artışıyla da kurumun, hem eğitim kapasitesinin hem de operasyonel gücünün genişletildiği ifade edildi. Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi, Türkiye Üniversite Deneyim Araştırması (TÜDA) sonuçlarına göre öğretim üyesi memnuniyeti, erişilebilirlik ve uluslararasılaşma kategorilerinde Türkiye’nin ilk 20 üniversitesi arasında yer aldı. Araştırma bulgularına göre Üniversite, yüzde 79,57’lik erişilebilirlik oranıyla 9’uncu, yüzde 79,41’lik öğretim üyesi memnuniyet oranıyla ise 18’inci sırada kendine yer buldu. Yüzde 16,41’lik yabancı uyruklu öğrenci oranına ulaşan Üniversite, bu alanda da ilk 20’ye girdi. Ayrıca, bilimsel bilginin yaygınlaşması adına Web of Science veri tabanındaki yayınların yüzde 73,17’sinin açık erişimli olması, kurumu bu kategoride Türkiye 18’incisi yaptı. Üniversiteden yapılan açıklamada, elde edilen başarıda Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Talip Emiroğlu ve Rektör Prof. Dr. Muzaffer Elmas ile akademik ve idari kadronun katkılarına dikkat çekilerek, kurumun öğrenci deneyimi ve bilimsel görünürlükte çıtayı yükselttiği kaydedildi.
Erzurum Erzurum Tarih Başkanı Özdem Özden: "Sarıkamış bir yiğitlik destanıdır" Erzurum Tarih Derneği Başkanı Ömer Özden, Sarıkamış’ın vatanları için donarak can veren binlerce askerimizin şehadete erdiği bir yiğitlik destanı olduğunu söyledi. Başkan Özden, "Vatan için fedakarlığın, azmin ve kararlılığın göstergesi, ’Sarıkamış Harekatı’dır" dedi. Mehmetçiğin, zorlu iklim ve arazi koşullarında, cesaret ve kararlılıkla hareketi zorlu hava koşullara rağmen üstün cesaretle yürüttüğünü ifade eden Tarih Derneği Başkanı Ömer Özden, mesajında şu ifadelere yer verdi: "Birinci Dünya Savaşı Kafkas Cephesinde 22 Aralık 1914 - 05 Ocak 1915 tarihleri arasında yaşanan Sarıkamış Harekatı, zor hava şartlarına aldırmadan vatanları için donarak can veren binlerce askerimizin şehadete erdiği bir yiğitlik destanıdır. Mehmetçik, zorlu iklim ve arazi koşullarında, cesaret ve kararlılıkla hareket ederek hiçbir mazeretin ardına saklanmaksızın, vatanına ve istiklaline kastedenlere karşı kendilerini siper etmiştir. Dondurucu soğuk ve tipi altında şehit olurken bile kol kola giren ve ebediyete bu şekilde yürüyen Mehmetçiğin bu acı destanı bir fedakarlık ve kahramanlık örneği olduğu kadar, birlik ve kardeşlik dersidir. "Türk ordusu Rus ordusuna karşı başarılı mücadeleler vermiştir" Kafkas Cephesinin en önemli harekâtı olan Sarıkamış Harekâtı, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda kaybedilen toprakları geri almak ve Rusların Doğu Anadolu’yu işgalini engellemek için yapılmıştır. Kafkas Cephesi genellikle Türk ordusunun başarısız olduğu ve ağır kayıplar verdiği Sarıkamış Harekâtı ile hatırlanır, Sarıkamış Bir Yiğitlik Destanıdır. "Sarıkamış Harekatı en büyük kara harekâtı olarak tarihe geçmiştir" Kafkas Cephesinde Kasım ayında yapılan Köprüköy ve Azap muharebelerinde Türk ordusu Rus ordusuna karşı başarılı mücadeleler vermiştir. Buna rağmen harekâtın başarısız olmasına sebep olan birkaç neden vardır. 22 Aralık 1914’te başlayan harekâtın planlandığı gibi gitmemesinin en önemli nedenlerinden biri Türk askerinin hazırlıklı olmadığı sert kış şartlarıdır. -40 dereceye kadar düşen hava sıcaklığı Türk Ordusunun ağır kayıplar vermesine sebep olmuştur. Türk askerinin inançla, azimle, bıkmadan ve usanmadan mücadeleye devam etmesi büyük ümitlerle girişilen harekâtın başarılı olmasına yetmemiştir. Sarıkamış’ta 60 bini donarak olmak üzere 78 bin şehit verdik. Donarak şehit olan 60 bin askerimiz 1914 yılının 15-22 Aralık tarihleri arasında, Sarıkamış yakınındaki Allahuekber dağlarında, Kars’ı Ruslardan geri almak için harekata katılmışlardı. Milletimizin değişmez karakteri olan bağımsızlık ve özgürlük için canlarını feda ettiler. ’Mübarek Şehitlerimizin ölümsüzlük destanıdır.’ Sarıkamış Harekâtı, Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nde yaşanan ilk ve en büyük kara harekâtı olarak tarihe geçmiştir. Bu harekât bizlere Mehmetçiğin vatanı için her şartta gözünü kırpmadan mücadeleye hazır olduğunu bir kez daha göstermiştir. 22 Aralık 1914 yılında gerçekleştirilen Sarıkamış Harekâtı, aynı zamanda vatan, millet, bayrak ve hürriyet gibi kutsal değerler uğruna vazifeye koşan Mübarek Şehitlerimizin ölümsüzlük destanıdır. Mehmetçik, Birinci Dünya Savaşı’nda Rus işgali altındaki toprakları kurtarmak için başlattığı Sarıkamış Harekatı’nda; canını dişine takıp imanla, inançla, azimle, yılmadan karlı dağları aşmak için mücadele etmişse de çok hazindir ki; kar, soğuk ve fırtına geçit vermemiş, düşmanla karşı karşıya gelemeden 60 bini donarak olmak üzere 78 bin Mehmetçiğimiz Allahuekber Dağları’nda şehit olmuştur. Zorlu iklim ve arazi şartları sebebiyle düşmandan daha çok kayıp verdiğimiz bu amansız mücadelede; Mehmetçik, hiçbir mazeretin ardına saklanmaksızın vatanına ve istiklaline kastedenlere karşı çelikten sinesini siper etmiştir. Büyük kayıplar verilse de vatan uğruna çıkılan bu yoldan asla geri dönmeyi düşünmemiştir. Bugün bu kahramanların hatırası, her Türk vatandaşının yüreğinde bir gurur kaynağı olarak yaşamaktadır. Bu mücadelenin kutsallığı ve kahraman askerlerimizin cesareti bizlere de büyük sorumluluklar yüklemiştir. Bugün de bizler bu fedakârlığın bilincinde olarak onların izinde birlik ve beraberlik içinde vatan uğruna her durumda çalışmak zorundayız. Geleceğimizi inşa edecek gençlerimze, Sarıkamış ruhu işlenmeli, onlara bu şuuru vermeliyiz. Zira dün olduğu gibi bugün de yarın da bizi istiklalimizden ve istikbalimizden mahrum etmeye çalışacak dâhili ve harici düşmanlarımız hep olacaktır. Onlara karşı mücadele etmenin en güçlü ve etkileyici yolu şan, şeref ve zaferlerle dolu yüce ve şanlı tarihimizin doğru anlatılması olacaktır. Vatanın bağımsızlığı ve milletimizin hürriyeti için canını feda eden bu kahramanları, bizler her zaman saygı, minnet ve dualarla anmaya devam edeceğiz. Millî Mücadele ruhunu dizeleriyle ölümsüzleştiren, milletimizin derdini iliklerine kadar hissetmiş, vatan sevgisini yüreğine ilmek ilmek işlemiş ve kalemiyle aziz milletimizin umudu olmuş, bağımsızlık mücadelemizin temel taşı, İstiklal Marşı’mızın değerli şairi, fikir ve dava adamı Mehmet Akif Ersoy’u ölümünün 89. yıl dönümünde rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. Ruhu şad, mekânı cennet, derecesi âli olsun. Erzurum Tarih Derneği olarak, Bu vesileyle, Sarıkamış’ta bu vatan için gözünü kırpmadan şehadete yürüyen harekatının kahraman ismi Enver Paşa olmak üzere, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, şanlı askerlerimizi, ve yurdun her köşesinde kahramanlık örneği göstererek adını tarihe yazdıran tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor, Sarıkamış Harekâtı’nın 111’nci yıl dönümünde bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz."
İstanbul Siemens Healthineers, TÜRKRAD 2025’te görüntülemenin geleceğini ve sürdürülebilir teknolojilerini paylaştı Siemens Healthineers, TÜRKRAD 2025’te sürdürülebilir görüntüleme teknolojileri ve yapay zekâ destekli çözümleriyle radyolojinin geleceği hakkında bilgi verdi. Şirket, klinik verimlilik, hasta deneyimi ve çevresel sürdürülebilirliği bir araya getiren yeniliklerini sektör profesyonelleriyle buluşturdu. Siemens Healthineers, Türk Radyoloji Derneği tarafından bu yıl 46’ncısı düzenlenen Ulusal Radyoloji Kongresi’nde (TÜRKRAD) sağlık profesyonelleriyle bir araya geldi. Antalya’da gerçekleşen ve Türkiye’nin en büyük radyoloji buluşmalarından olan TÜRKRAD 2025 kapsamında şirket, görüntüleme alanındaki sürdürülebilir teknolojilerini, klinik iş akışlarını destekleyen yenilikçi çözümlerini ve yapay zekâ destekli yaklaşımını sektör profesyonelleriyle buluşturarak katılımcılara görüntülemenin geleceğine dair kapsamlı bir deneyim sundu. Kongre boyunca sektör paydaşları, Siemens Healthineers’ın MR, bilgisayarlı tomografi, anjiyografi, mamografi ve ultrason alanlarında sunduğu çözümleri yakından inceleme fırsatı buldu. Neredeyse sıfır helyum ile çalışan MR çözümünden, mamografide görüntü kalitesi ve hasta konforunu bir arada sunan sisteme; girişimsel radyoloji ve kardiyovasküler uygulamalarda yüksek hassasiyet ve optimize edilmiş doz yönetimi sağlayan teknolojilerden, farklı klinik ihtiyaçlara yönelik geniş bir ultrason portföyüne kadar pek çok çözüm kongre katılımcılarıyla buluştu. Siemens Healthineers’ın klinik verimliliği ve hasta deneyimini odağına alan çözümleri, enerji ve kaynak kullanımını optimize eden, çevresel etkiyi azaltan tasarımlarıyla öne çıktı. Bu teknolojilerle birlikte tanıtılan yapay zekâ ve otomasyon destekli dijital iş akışları, radyologların iş yükünü azaltmayı, görüntü oluşturma ve değerlendirme sürelerini kısaltmayı ve tanısal tutarlılığı güçlendirmeyi hedefliyor. Siemens Healthineers ayrıca, radyoloji ve görüntüleme alanındaki güncel bilimsel çalışmaları ve uluslararası gelişmeleri derlediği İnovasyon Dergisi’nin 3’nci sayısını da kongreye özel olarak yayımladı. Dergide Türkiye’nin farklı illerindeki sağlık kurumlarında Siemens Healthineers teknolojilerini kullanan profesyonellerle yapılan röportajlar ve klinik çalışmalar yer alıyor. Klinik ve teknolojik yenilikler sahnede Kongrede, 2021’de piyasaya sunulan ve 2025’te yeni ürünlerle genişleyen, photon-counting teknolojisine sahip bilgisayarlı tomografi cihazı ailesinin lansmanı gerçekleştirildi. Lansmana Siemens Healthineers Görüntülemeden Sorumlu Bölge Başkanı Martin Deutschmann konuşmacı olarak katıldı. Yoğun katılımla gerçekleşen sempozyumda, yeni nesil cihazların sunduğu spektral verilerle birleşen yüksek uzaysal çözünürlük ve doz tasarrufu seviyelerinin, ’görünmeyeni görmeyi’ mümkün kıldığı ve tanısal güveni artırdığı çeşitli vaka analizleriyle aktarıldı. Bu yaklaşımın, ek tetkik ihtiyacını ortadan kaldırarak ciddi maliyet tasarrufu sağlama potansiyeli taşıdığı vurgulandı. "Sürdürülebilir ve verimli çözümlerle fark oluşturmak" Siemens Healthineers Türkiye Görüntülemeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ertan Cömert, şirketin sürdürülebilir teknoloji vizyonunu şöyle özetledi: "Siemens Healthineers olarak, görüntüleme teknolojilerinin yalnızca tanı koymakla sınırlı kalmadığını, aynı zamanda klinik karar alma süreçlerini hızlandırarak, iş akışlarını sadeleştirip sağlık profesyonellerinin üzerindeki yükü azalttığını biliyoruz. Artık, görüntüleme sistemlerinin sağlık hizmetlerinde üstlendiği rol daha da genişliyor. Yüksek klinik performansın yanı sıra, enerji ve kaynak kullanımını optimize eden, çevresel etkiyi azaltan çözümler geliştirmek artık temel önceliklerimizden biri. TÜRKRAD 2025’te paylaştığımız teknolojiler, klinik ve çevresel sürdürülebilirliği birlikte ele alan bu yaklaşımımızın somut yansıması. TÜRKRAD bu vizyonu paylaşmak için bize fırsat sunan çok köklü, ulusal ve en yüksek katılımlı kongremiz. Siemens Healthineers olarak, Türkiye’de sağlık hizmetlerinin dönüşümüne uzun vadeli ve sürdürülebilir katkılar sunmayı sürdüreceğiz." Siemens Healthineers Görüntülemeden Sorumlu Başkanı Martin Deutschmann da yaptığı açıklamada, Türkiye’nin görüntüleme alanındaki potansiyeli ve yenilikçi teknolojiler üzerine şunları söyledi: "Türkiye’de radyoloji ekosistemi güçlü akademik yapısı, nitelikli insan kaynağı ve teknolojiye açıklığıyla çok önemli potansiyele sahip. TÜRKRAD 2025’te buna yakından tanık olma fırsatı buldum. Lansmanını gerçekleştirdiğimiz bilgisayarlı tomografi ürün ailemize yönelik gerçekleştirdiğimiz uydu sempozyumumuzda, teknolojimizin çıktılarını anlatma ve profesyonellerle fikir alışverişi yapma fırsatı buldum. Amacımız; radyologların ve klinik ekiplerin günlük pratiklerini destekleyerek, tanı süreçlerinin tedavi kararları üzerindeki etkisini güçlendirmek. Siemens Healthineers olarak, Türkiye’ye sağlık sistemlerinin sürdürülebilirliğini destekleyen ve klinik ile operasyonel faydayı bir arada sunan çözümlerimizle katkı sunmaya devam edeceğiz."