GENEL - 15 Ağustos 2022 Pazartesi 17:28

Osmanlı tapusundan zengin olacağım diye dolandırılmayın

A
A
A
Osmanlı tapusundan zengin olacağım diye dolandırılmayın

Son yıllarda mülkiyet hakkının insan hakkı sayılarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine girmesiyle birlikte, Osmanlı döneminden tapuları kalan ailelerin araştırmaları son 10 yılda artış gösterdi.

Son yıllarda mülkiyet hakkının insan hakkı sayılarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine girmesiyle birlikte, Osmanlı döneminden tapuları kalan ailelerin araştırmaları son 10 yılda artış gösterdi. Osmanlı dönemindeki tapularla ilgili konuşan Av. Alperen Cihan Çetinkaya, “Osmanlı tapularıyla zengin olacağım derken dolandırılan kişilerin sayısı, dava açarak kazananlarının sayısından oldukça yüksek” diyerek vatandaşları uyardı.


Son yıllarda mülkiyet hakkının bir insan hakkı olarak kabul görmesi ve bunun Avrupa İnsan hakları Sözleşmesine girmesiyle birlikte davalardaki zaman aşımı olmayacağı düşüncesi, insanları Osmanlı döneminden kalma tapuları araştırmaya yöneltti. Osmanlı İmparatorluğu zamanından atalarının kendilerine bıraktığı mirası almak isteyen vatandaşlar, konunun detaylarına hakim olmak için araştırmalarını yoğunlaştırdı. Elinde Osmanlıca yazılı tapular bulunan vatandaşların bazıları, ikili anlaşmalar nedeniyle, kimileri ise akrabaların satış yapması nedeniyle hak iddia ettikleri toprakları alamıyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Gayrimenkul ve miras davaları uzmanı Av. Alperen Cihan Çetinkaya, Osmanlı döneminden kalma tapuyla gelerek fikir danışanların sayısını son 10 yılda düzenli olarak artış gösterdiğini söyledi. Türkiye’de çok sayıda vatandaşın elinde Osmanlıca yazılı tapuların olduğunu söyleyerek vatandaşlara uyarılarda bulunan Çetinkaya, Osmanlı tapularıyla zengin olacağım derken dolandırılan kişilerin sayısı, dava açarak kazananlarının sayısından oldukça yüksek olduğunu belirterek vatandaşları uyardı.



“Bir bakarsın zengin oluruz’ umuduyla harekete geçiyorlar”


Vatandaşların zengin oluruz umuduyla yola çıktığını söyleyerek konuşmasını sürdüren Av. Çetinkaya, “Bazı kişiler bu Osmanlı tapularının akıbetini merak edip, biraz da zengin olma hayaliyle ‘Bir bakarsın zengin oluruz’ umuduyla harekete geçiyorlar. Bu zorlu ümit yolculuğu genellikle uzun soluklu bir hukuki yolculuğun da kapılarını aralıyor. Son 10 yılda Osmanlıca yazılmış tapularla gelerek, hak talebinde bulunma isteğinde bulunanların rakamında ciddi bir artış söz konusu” dedi.



"Tapuların çoğu tarlalara ait çıkıyor"


İzmir’in ünlü avukatı Alperen Cihan Çetinkaya, kendisine ulaştırılan tapuların daha çok 19. ve 20. Yüzyıllara ait olduğunu belirtti. Vatandaşlarca kendisine iletilen Osmanlıca tapuların genellikle tarla statüsündeki taşınmazlarla ilgili olduğunu ifade eden Çetinkaya, "Özellikle İstanbul, İzmir gibi büyükşehirlerde evveliyatta verilen Osmanlıca tapular olsa dahi büyük bir kısmının vatandaşın aile fertlerince satılarak elden çıkarıldığı biliniyor ya da anlaşılıyor. Lakin aile bağlarının dağılması sebebiyle taşınmazların sahipliğine dair muallaklıklar oluşabiliyor. Bu sebeple genelde oluşan müracaatların çoğu tarla statüsündeki taşınmazlara dair çıkıyor" diye konuştu.



"Netice elde etmek uzun ve meşakkatli bir süreç gerektiriyor"


Osmanlıca tapulara dayanarak bir yerde hak talep etmenin hiç kolay olmadığını söyleyen Av. Çetinkaya, “Osmanlıca tapulara dayanarak bir yerde hak talep etmek hiç de kolay bir iş değil. Bunun en mühim sebebi ülkede yaşanan olaylarda belli dönemlerde nüfus ve tapu kayıtlarının iyi tutulamamış olması. Nüfus kayıtlarının iyi tutulmaması sebebiyle kimi zaman aile bağlarının tespiti de kolay olmuyor. Osmanlı tapularına dayanarak araştırma yapmak çok ayrıntılı bir iştir ve sadece avukatlık ofisiyle ilgili değildir. İşin hukuki yönü olayın yüzde 50’sidir. Zira bu iş aslında tamamen ciddi bir arşiv araştırma olayıdır. Bir nevi iğne ile sahiplenmek istediğiniz taşınmazda kuyu kazmak gibi düşünebilirsiniz. Bu dosyaların alanında uzman tarihçi hocalarla incelenmesi gerekmekte ki çoğu zaman incelenilen evraklardan 8/10’undan bir şey çıkmayacağı yönünde kanaat oluşmakta. Aile bağlarının kurulup, mirasçıların tespit edilmesinden sonra kalan malvarlığına dair davaları açıyorlar” şeklinde konuştu.



"Ortada miras varsa bir şekilde malvarlığına dönüştürülüyor"


"Bu davaların ne kadarında sonuç alınıyor" sorusuna yönelik konuşan Av. Çetinkaya, “Eğer ortada bir mirasçı ve miras varsa, miras önceden harcanmayıp, günümüze kadar ulaşmışsa onu bir şekilde malvarlığına dönüştürebiliyor. Bu tip davalarda en mühim problemin vatandaşların aile bağları kopmuş olduğundan geçmişinden tam haberdar olmaması. Birçok başvuruda tapuda görünen mülkler çoğu zaman bir başka aile bireyi tarafından satılmış olabiliyor. Örneğin 3 yıl önce Karaburun’da bir aile, babaannelerinden kalan bir sandık dolusu evrakla geldi. Hepsini inceledik. Kayıtlar var görünüyordu. Ancak araştırınca öğrendik ki bu şahsın büyük dayılarından biri bu taşınmazların hepsini satmış. Türkiye’nin dört bir yanından Osmanlıca tapularla gelerek başvuru yapmak isteyenler var. Lakin bu vatandaşlardan çoğunun genellikle dar gelirli bireyler olmasından dolayı uzun süreli bir araştırma gerektiren sürecin masraflarını karşılayamıyorlar. Ciddi bir done mevcut değilse bu zorlu süreçten galip çıkmak pek mümkün değil. Osmanlı tapularıyla zengin olacağım derken dolandırılan kişilerin sayısı, dava açarak kazananlarının sayısından oldukça yüksek” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AJet’in Ankara-Erzincan seferi yapan uçağı bomba ihbarı nedeniyle Ankara’ya geri döndü AJet’in VF4150 numaralı Ankara-Erzincan seferini yapan uçağı bomba ihbarı nedeniyle Ankara Esenboğa Havalimanına geri döndü. Edinilen bilgilere göre AJet’in VF4150 numaralı Ankara-Erzincan seferini yapan Boeing 737 tipi uçakta bomba ihbarı yapıldı. Ankara Esenboğa Havalimanından saat 23.55’te kalkan uçak, ihbar nedeniyle yaklaşık 40 dakika sonra Ankara Esenboğa Havalimanına döndü. Yolcuları tahliye edilerek güvenli bölgeye alınan uçakta güvenlik güçleri tarafından arama yapıldı. Yarım saat süren incelemenin ardından ihbarın asılsız olduğu öğrenildi. Uçakta bulunan yolculardan Murat Bozdelen ise o anları, “AJet firmasından Erzincan için biletimizi aldık. Saat 23.55’te bindik. Biz 40 dakikada indiğimizi sandık. Bize bilgilendirme yapılmadı. İndikten sonra sadece, kadınlar ve çocuklar çıksın, dediler. Biz de internete girip öğrendik ki bomba ihbarı varmış. Sonra buraya geldik, mağdur olduk. Bana kalsa ben biletin parasını isterim ama öyle bir şey yapmıyorlar. 7 gün bekletiyorlarmış” şeklinde anlattı. Uçakta bulunan başka bir yolcu Ayhan Akkaya ise “Saat 12’ye beş kala bindik. Uçak Ankara’ya geri indi. Bize hiçbir şey söylenmedi. 2 saat uçağın içerisinde bekledik. Yetkililerden cevap alamadık. Biz neden beklediğimizi sorduk. Pilot bey bilgi verecek, dediler ama bilgi veren olmadı. Güvenlik güçleri silahları ile gelince biz tedirgin olduk zaten. İlk önce bayanları aldılar. Sonra bizi aldılar. Buraya getirdiler bizi ama burada da yetkili bulamıyoruz” dedi.
Bayburt Bayburt’ta basit yaralama suçunda taraflar TSK’ya bağış yapma şartıyla uzlaştılar Bayburt’ta ’Basit Yaralama’ suçunda taraflar Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) 10 bin lira bağış yapılması noktasında anlaştılar, dosya mahkemeye intikal etmeden çözülerek kapatıldı. K.A ve B.N.K isimli iki arkadaş dışarıda vakit geçirdikleri sırada araçla yanlarına gelen H.A ve R.A isimli şahıslar tarafından darp edildiler. Darp edildikleri iddiasıyla emniyete başvuran iki arkadaş H.A ve R.A’dan şikayetçi oldular. Mağdurların şikayeti üzerine şüpheliler H.A ve R.A hakkında ’Basit Yaralama’ suçundan soruşturma başlatıldı. Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosyadaki suçun uzlaştırmaya uygun bir suç olduğu belirlendi, dosya Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosuna gönderildi. Uzlaştırma bürosu ekipleri, mağdur taraflarla uzlaşma şartlarını görüşmek için bir araya geldiler. Mağdur K.A ve B.N.K, TSK’ya bağış yapılması şartıyla şüphelilerle uzlaşacağını uzlaştırma bürosu ekiplerine bildirdiler. K.A’nın ve B.N’K’nın uzlaşma talebini kabul eden şüpheliler, TSK’ya 10 bin lira bağışta bulundular. Uzlaştırma Bürosu görevlilerinin titizlikle yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosya mahkemeye intikal etmeden, çözüme kavuşturularak kapatıldı. Bununla birlikte, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, taraflarla görüşme sağlayan uzlaştırmacılara titiz çalışmalarından ötürü teşekkür ederek, kişi onarıcı adalet anlayışına hizmet etme gayreti içerisinde olduklarını, kamuya yararlı edimleri Uzlaştırma Bürosu ekipleriyle birlikte gerçekleştirdiklerini ve çalışmaların özenle yürütüldüğünü vurguladı.
Bayburt Uzlaştırma Büro ekiplerince bir dosya daha çözüme kavuşturuldu Bayburt’ta özel bir diş kliniğine tedavi olmak için başvuran H.H.O isimli hasta, kendisine yanlış tedavi uygulandığı gerekçesiyle B.S.G isimli doktordan şikayetçi oldu. Mağdur H.H.O, şikayetçi olduğu doktorla Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’na (TEMA) bağış yapma şartıyla uzlaşmaya vardı. Anlaşma sağlanan dosya ise Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin çalışmaları sonucunda kapatıldı. H.H.O isimli bir vatandaş, tedavi olmak için gittiği özel diş kliniğinde diş hekimi B.S.G’nin kendisine yanlış tedavi uyguladığı iddiasıyla doktordan şikayetçi oldu, B.S.G, hakkında ’Taksirle Bir Kişinin Yaralamasına Neden Olma’ suçundan soruşturma başlatıldı. Dosyanın Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığına intikal etmesi sonucunda dosya incelendi, suçun uzlaştırmaya tabi olduğu belirlendi. Devreye giren Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu ekipleri, mağdur H.H.O ile görüşme sağladılar. Mağdur H.H.O, şüpheli B.S.G’den TEMA Vakfı’na 150 fidan bağışta bulunmasını istedi. Daha sonra şüpheli B.S.G ile bir araya gelen uzlaştırma bürosu ekipleri, H.H.O’nun talebini B.S.G’ye ilettiler. H.H.O’nun isteğini kabul eden doktor ise, 150 fidan karşılığında TEMA Vakfı’na 12 bin 800 lira bağışta bulundu. Mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yapılan uzlaşma görüşmeleri sonucunda, taraflar edimli olarak uzlaşmayı kabul etmiş oldular. Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin özverili çalışmalarıyla bir dosya daha sonuca vardırılarak, kapatıldı. Öte yandan, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, kamu yararı gözeten çalışmaların özenle devam ettiğini bildirerek, Uzlaştırma Bürosu ekiplerine çalışmalarından ötürü teşekkürlerini iletti. Önceliklerinin kamu yararı olduğunun altını çizen Savcı Alim, Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu olarak çalışmaları özenle ve önemle yürüttüklerini söyledi.