SAĞLIK - 12 Şubat 2015 Perşembe 11:56

Rahim Ağzı Kanserinin Erken Tanısında Devrim

A
A
A
Rahim Ağzı Kanserinin Erken Tanısında Devrim

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) geliştirilen MULTIMODAL HYPERSPECTROSCOPY (MHS) Işıkla Tarama Teknolojisi, Rahim Ağzı Kanserinin erken evrede tespit edilmesinde devrim niteliğinde gelişmeler sağladı. Yöntem, dünya ile aynı anda Türkiye’de kullanılmaya başlandı. Ankara Özel Koru Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, Işıkla Tarama Teknolojisi ile Dijital Servikal Haritalama sistemini birleştirdi. Bu sayede rahim ağzı muayenesi ile şüpheli görülen durumların ileri incelemeleri aynı anda yapılıyor. Gerek görülürse eş zamanlı biyopsi alma imkanı da sağlayan bu teknolojiler, sonuçları hemen veriyor.
BİR KAÇ DAKİKADA SONUÇ ALINIYOR
Ankara Özel Koru Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nde eşzamanlı olarak uygulanmaya başlanan Işıkla Tarama Teknolojisi ile Servikal Haritalama yöntemi, rahim ağzı kanserinin erken tanısında devrim niteliğinde büyük kolaylık sağlıyor. Buna göre Işıkla Tarama Teknolojisi yardımı ile rahim ağzı taranıyor. Bu tarama yöntemi smear testine nazaran çok erken evrede, yani atipik hücre dökülmesi gerçekleşmeden evvel dahi kanser öncülü hücresel değişiklikleri yakalayabiliyor. Ayrıca bu yönteme dair bilimsel çalışmalar da özellikle rahim ağzı kanalındaki kanser öncülü değişikliklerin yüzde 100 doğruluk oranı ile tespit edilebileceğini kanıtlamıştır. Bu suretle uzmanlar, geleneksel tekniklere göre 2 yıl öncesinden rahim ağzı kanseri veya öncü lezyonlarının tanısının ve takip eden süreçlere hızlıca geçişin mümkün olabileceğini belirtmişlerdir. Muayenede tarama yöntemlerine dair bilgi veren Ankara Özel Koru Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği Direktörü Prof. Dr. Aydan Biri şu şekilde konuştu.” 1-2 dakika içerisinde muayene masasında uygulanan Işıkla Tarama Teknolojisi hiçbir ön hazırlık gerektirmiyor ve sonuçlar hemen veriliyor. Dolayısıyla gereken tedaviler hemen başlatılıyor. Geleneksel teknik olan smear testinde ihtiyacımız olan örnek alma, örneğin yeterli olması ve inceleme için bulunması gereken hücre tiplerini içermesi, bekleme süresi gibi durumlar bu yöntemde gerekmiyor. Özellikle derin tabakadaki hücresel değişikliklerin olup olmadığı rahatlıkla tespit ediliyor. Geleneksel yöntemlere göre 2 yıla varan erken tanı avantajını yüksek oranda ve kesin olarak sağlıyor. Ayrıca sonuçlar hastaya anında raporlanarak teslim ediliyor. Hastalığın erken evrede tespit edilmesi durumunda, hastalar ileri inceleme ve tedavi yöntemleri için hızlıca yönlendirilerek, minimal cerrahi yöntemler ile tedavi edilebilmeleri mümkün oluyor.”
İLERİ İNCELEME EŞ ZAMANLI OLARAK GEÇEKLEŞİYOR
Ankara Özel Koru Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği hekimlerinden Prof. Dr. Tamer Mungan kanser öncülü hücresel değişikliklerin saptanması durumunda yapılan uygulamalara değinerek,”Kanser öncülü hücresel değişikliklerin tespiti sonrasında, hasta daha detaylı inceleme için kolposkopiye yönlendiriliyor. Rahim ağzındaki anormallikler yoğun ışık ve mikroskop altında asetik asit solüsyonu uygulanarak gözlemlenip ve inceleniyor, dokuların beyazlaşma derecesine göre gerektiğinde biyopsi alınıyor. Ancak, bu yöntemde biyopsi alanının belirlenmesi ve değerlendirmelerdeki sübjektiflik nedeniyle yüzde 50’lere varan yanlış pozitif ve yanlış negatif sonuçlar alınabiliyor. Öte yandan yeni uygulanmaya başlanan bir teknoloji olan (DySISmap) Dijital Servikal Haritalama sistemi ile de, rahim ağzında oluşan şüpheli bölgelerin gerçek zamanlı, ileri incelemesi objektif olarak Dinamik Spektral Analiz yöntemi ile yapılıyor. Rahim ağzında, 1 milimetre kare içinde 120 bin piksel keskin görüntü her 7 saniyede kayıt altına alınarak, kolposkopik değerlendirmenin çok daha mükemmeli elde ediliyor ve şüpheli lezyonlar işaretleniyor. Yapılan renk kodlu servikal haritalama ile olası atipik bölgelerden, biyopsi alınması eş zamanlı olarak mümkün oluyor. Aynı zamanda, bu renk kodlu haritalama ve biyopsi sonucu kaydedilerek hastaya rapor ediliyor.”dedi.
KADINLARDA EN SIK GÖRÜLEN KANSERLERDEN
Rahim ağzı kanserinin kadınlarda sık görülen kanserlerden biri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Tamer Mungan,”Gelişmiş ülkelerde rutin tarama programları sayesinde kadın kanserleri içinde 3’üncü Sırada yer alırken, gelişmekte olan ülkelerde ilk sıralarda görülüyor. Dünya genelinde, kadın kanserleri içinde rahim ağzı kanseri taranabilmesi ve dolayısıyla erken tanı konulabilmesi açısından oldukça önemlidir. Geç tanı konulduğunda ölümcül sonuçlar veren bu kanserler erken dönemde tanı ile tamamen tedavi edilebiliyor. Erken tanıya yönelik geleneksel değerlendirme yöntemleri ile yüzde 40’lara varan olgu atlaması ve yanlış değerlendirmeler nedenine bağlı olarak önemli sıkıntılar da yaşanmıyor değil. Geleneksel rahim ağzı kanseri değerlendirme metodu smear adı verilen sitolojik bir incelemedir. Bu yöntemle yüzde 60-65 oranında erken tanı mümkün olabiliyor. Bu yöntemin ana mantığı, yüzeye dökülen hücrelerdeki atipik değişikliklerin değerlendirilmesidir. Diğer bir deyişle, eğer hücresel bozukluklar derinde ise ve yüzeye dökülmemişse, geleneksel yöntemlerle tespiti mümkün olamamaktadır. Böylelikle, yüzde 20 ila yüzde 45’ e varan yanlış negatif sonuçlar nedeniyle, ileri inceleme ve tedavi yöntemlerine hızlı bir şekilde geçiş gecikmekte, dolayısı ile erken dönemde uygulanabilecek kolay tedavi süreci de gecikmektedir. Diğer yandan mevcut geleneksel yöntemler yüzde 35 oranında da yanlış pozitif sonuçlar verebilmekte ve bu nedenle gereksiz müdahalelerin yapılması söz konusu olmaktadır.”şeklinde önemli bilgiler paylaştılar.
“DÜZENLİ JİNEKOLOJİK MUAYENE OLMAZSA OLMAZ.”
Düzenli jinekolojik muayenenin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Aydan Biri,”Aktif cinsel yaşamı başlayan tüm kadınlar her yıl düzenli jinekolojik muayeneyi hayatının olmazsa olmaz kuralı haline getirmelidir. Rahim ağzı kanseri oldukça yavaş ilerlediği gibi erken evrede maalesef çok belirti vermiyor ve büyük oranda rutin tarama ve muayenelerde tespit ediliyor. Bu aşamada tespit edilen kanser öncüsü erken lezyonlar yüzde 100 tedavi edilebiliyor. Fakat rutin kontrollerin ve tarama testlerinin atlandığı durumlarda kanser öncüsü lezyonların, kansere dönüşümü söz konusu oluyor. Bu durumda belirtiler ortaya çıkıyor. Bunlar genelde; özellikle cinsel ilişki sonrası kanama olmak üzere, anormal kanamalar şeklinde karşımıza çıkıyor. Adet arası kanama, normalden daha fazla kanama ve daha uzun süren adet dönemleri, cinsel ilişki sonrası kanama, menopoz sonrası kanama, devamlı vajinal akıntı, cinsel ilişki sırasında ağrı, bacaklarda ağrı gibi bulgular verebiliyor. Tekrar üzerinde durmak gerekirse, düzenli tarama ile erken teşhis edilebilen ve önlenebilen tek jinekolojik kanser türü rahim ağzı kanseridir. Bu yüzden rahim ağzı bölgesinde oluşabilecek hücresel anormallikleri erken dönemde tespit ederek, kansere dönüşmeden tedavi etmenin en önemli ayağını düzenli ve etkili bir jinekolojik muayene ve tarama programı oluşturmaktadır. Önemli olan şu ki, rahim ağzı kanseri önlenebilir bir kanserdir ve en çok dikkat edilmesi gereken husus erken tanıdır.”şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hakkari Yüksekova-Irak arasındaki turizm ağı genişliyor Hakkari’nin Yüksekova ilçesi sınır komşularıyla turizm ağını geliştirmeye devam ederken, Irak’tan gelecek olan 15 acente için bilgilendirme öncesi Başkan Cevdet Özgökçe başkanlığında toplantı yapıldı. Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Doğu Anadolu Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanı Cevdet Özgökçe, Hakkari Esnaf ve Sanatkarlar Odası, Yüksekova Esnaf Sanatkârlar Odası (YESO) öncülüğünde başlatılan Iran-Yüksekova arasındaki turizm atağı için bir araya gelindi. İlçenin Cengiz Topel Caddesi üzerinde bulunan Zagroz İş Merkezi’nin Yüksekova Esnaf ve Sanatkarlar Odasında bir araya gelen STK’lar, iş adamları ve yerel esnaflarca, Irak’ın güney kenti ve Yüksekova arasındaki geliş-gidiş bağlantılarını hızlandırmak için 4 günlük ziyaret öncesi görüşme toplantısı yapıldı. Yapılan toplantıda, Hakkâri ve ilçelerine, Van’a Irak’ın güney kentinden gelen misafirler için görüşmeler yapıldı. Toplantıya, TÜRSAB Başkanı Cevdet Özgökçe, Hakkari Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı İsmail Akboğa, Yüksekova Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Vedat Çoğaç, Yüksekova Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Zeki Gürdal, iş adamı ve Bubi Van Seyahat Acentasının Ebubekir Zirek ve çok sayıda esnaf katıldı. Yüksekova’nın büyümesi için yeni turizm rotasına başladıklarını belirten TÜRSAB Başkanı Cevdet Özgökçe, “Hakkari ve bölgesinin turizmini geliştirmeyi, büyütmeyi göz önüne alarak yola çıktık. Bölgedeki yeni rotaları oluşturmak için buradayız. Allah nasip ederse 21 Mayıs’ta Irak’ın güneyinde Arap bölgesinde 15 tane seyahat acentesinin Hakkâri’ye davet ettik. Acenteleri 2 gün Hakkâri ve 2 gün Van olmak üzere 4 gün ağırlayacağız. Yakın bir süreçte de buradaki sektörle bir araya gelip Türkiye’de iç pazarda kültür turları yapan büyük tur operatörleri ile acenteleri Yüksekova’ya davet edip coğrafyamızı tanıtmayı planlıyoruz. Bölgedeki turizmi mevsimsellikten çıkartıp 12 aya yaymak istiyoruz. Nitelikli turisti buraya getirebilmek için bugün buradayız. Bildiğiniz üzere geçen sene Yüksekova’ya Hilton oteli yapıldı. Çok güzel bir otel. Yaklaşık 170 tane odası var, bu da bizim elimizi güçlendiriyor. TÜRSAB olarak geçen yıl gibi bu yıl da ağırlığımızı bu bölgeye vereceğiz” ifadelerini kullandı.
İstanbul Türk Hava Yolları, Taş Tepeler Projesi’nin ana sponsoru oldu Türk Hava Yolları 2024 – 2029 yılları arasında Taş Tepeler Projesi’nin ana sponsoru ve karşılama merkezi ile araştırma merkezinin isim sponsorluğunu üstlendi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy anlaşmayla ilgili olarak “Türk Hava Yolları ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasındaki işbirliğinin artarak devam edeceğine inanıyorum.” açıklamasında bulundu. Sponsorluk imza töreninde konuşan Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat; "Özelde Göbeklitepe ve genelde ise 12 ayrı antik yerleşim yerinden oluşan Taş Tepeler yöresi sadece Türkiye’deki değil dünyadaki en önemli keşiflerden ve kazı alanlarından birisidir. Bildiğiniz üzere Türk Hava Yolları olarak dünyanın birçok farklı bölgesinde ülkemiz turizmine katkı sağlamak ve ülkemizi tanıtmak için etkinlikler düzenliyoruz. Amerika’dan Uzakdoğu’ya ve Avustralya’ya uzanan bir yelpazede düzenlediğimiz bu etkinliklerde Taş Tepeler’in tanıtımına özel ihtimam gösteriyor bu güzide belgeyi tanıtmak ve turizme katkı sağlamak için çalışıyoruz. Türk Hava Yolları olarak Taş Tepeler projesinin sponsorluğunu üstlendiğimizi bildirmekten gurur ve mutluluk duyuyorum. Türk Hava Yolları olarak Taş Tepeler projesinin ana sponsoru ve Karşılama ile Araştırma Merkezi’nin isim sponsoru oluyoruz. Uzun soluklu bir proje olan Taş Tepeler projesine hep birlikte katkı sağlamaya Taş Tepeler’i, Şanlıurfa’yı ve ülkemizi dünyanın dört bir tarafına tanıtmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı. Taş Tepeler anlaşmasına dair açıklamalarda bulunan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Özellikle Anadolu Arkeoloji konusunda çok büyük bir envantere sahip. 2018’den itibaren bu arkeolojik değerlerin gün yüzüne çıkarılması ve çıkarılan envanterin korunması açısından yeni bir politika uyguluyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak çok yoğun çalışmalara öncelik ediyoruz. Türkiye geneline baktığımızda 144 noktada yerli kazı başkanlığı, 32 noktada yabancı kazı başkanlığı vardı. Bu sene yeni projemizle birlikte hem kazı başkanlıklarının tamamı yabancı kazı başkanlıklarının olduğu yerlerde, yerli kazı başkanlıklarıyla takviye edildi hem de ekip, ekipman ve bütçe olarak desteklenerek 12 aylık kazı programın alındı. Burada sevinerek söylemem gerekiyor ki Taş Tepeler projesi geleceğe miras kapsamına alınmış projelerin başında geliyor. Geçen sene Türkiye’de 720 noktada kazı ve kurtarma çalışması yapıldı ve bu dünyada rekordur. En çok yıllık kurtarma çalışması yapılan ülke olduk. 2024’te bu sayıyı 750’ye çıkartmaya çalışıyoruz. 2026’da da yıllık 800’lük kazı çalışması projelendirerek bu süreci arttırarak dünya genelindeki liderliğimizi devam etmek istiyoruz.” dedi Konuşmasına Taş Tepeler projesi çalışmalarından söz ederek devam eden Bakan Ersoy, “Özellikle 2021 yılında başlatılan Taş Tepeler projesiyle daha önceleri sizin Göbeklitepe olarak bildiğiniz projeyi çok daha geniş bir alana yaydık. Özellikle Göbeklitepe, Karahantepe, Gürcütepe veya Harbetsuvan gibi 11 ayrı bölgeye yayılarak çalışmalar devam ediliyor. Burada Karahantepe ve Göbeklitepe’de özellikle Taş Tepeler projesinde Şanlıurfa müzemizin denetiminde İstanbul Üniversitesi arkeoloji ana bilim dalıyla birlikte detaylı bir çalışma yapıyoruz. Bu çalışmalar sadece bir üniversite ile sınırlı değil. Şu anda 21 tanesi yabancı olmak üzere yaklaşık 32 tane üniversite ve enstitü birçok akademik kurumla iş birliği yaparak bu çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Şu anda arkeoloji konusunda Türkiye’deki en geniş kapsamlı arkeoloji projesi olarak da bu benimsenmiş durumda. Hatta Karahantepe özelinde 2023 yılında 32 ülkeden 970 hakemin katıldığı bir süreçte. Dünyanın en önemli 9 projesinden biri olarak kabul edildi.” ifadelerini kullandı. Konuşmanın sonlarında Türk Hava Yolları ile yapılan anlaşmanın önemine vurgu yapan Ersoy, ”Bu sponsorluk çok önemli. Türk Hava Yolları ile yaptığımız bu çalışmalar kapsamında bu yıl içinde laboratuvarların da olduğu bir araştırma merkezini hayata geçireceğiz. Karahantepe’de önümüzdeki sene ziyaretçi merkezini oluşturacağız. Geçen sene deprem sebebiyle ertelemiş olduğumuz Dünya Neolitik Kongresi’ni 4 – 8 Kasım tarihlerinde Harran Üniversitesi’nde gerçekleştireceğiz. Ben Türk Hava Yolları ile Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliğinin ilerleyen yıllarda artarak devam edeceğini düşünüyorum. Zaten turizm açısından da bakıldığı zaman 330’dan fazla noktaya direkt uçuşuyla Türk Hava Yolları inanılmaz bir hizmet sunuyor. İnşallah bu sinerjiyi katlayarak devam ettireceğiz. Bugün imzalayacağımız anlaşmanın protokolünün de daha nice hayırlı protokollere vesile olmasını diliyor, teşekkür ediyorum.” dedi. Bakan Ersoy’un konuşmasının ardından karşılıklı olarak imzalanan anlaşma sonrası ikili basın mensuplarına poz verdi. Program “Connect To Türkiye” Etkinliği ile devam etti.
Balıkesir Ulusal doğal gaz boru hattı Dursunbey’e geliyor Taşımalı CNG sistem ile 2021 yılında Dursunbey’e kazandırılan doğal gaz, 2025 yılında Dursunbey’e ulusal hat ile gelecek. Orhaneli üzerinden gelecek olan hatta çalışmalar başladı. Dursunbey’de gerçekleştirdiği projeler ile isminden sıklıkla söz ettiren Belediye Başkanı Ramazan Bahçavan, sözünü verdiği doğal gaz ulusal boru hattı projesine, BOTAŞ yetkililerinin de katıldığı törende start verdi. Dursunbey 2. Etap TOKİ konutları üzerinde bulunan şantiye alanından başlayan projenin açılış törenine Belediye Başkanı Ramazan Bahçavan, BOTAŞ Kontrolör Amiri Abdullah Kılıç, Belediye Meclis üyeleri, ilçe muhtarları, STK temsilcileri, yüklenici firma yetkilileri, çeşitli kurum ve kuruluşlardan yetkililer ile çok sayıda vatandaş katıldı. Açılış konuşmasını yapan Başkan Bahçavan, yıllardır hayalini kurmuş oldukları bir projenin gerçekleşmesine bu törende şahitlik ettiklerini belirtti. Dursunbey’in yüzde yetmişinin ormanlarla kaplı olduğu halde hava kirliliğinin yaşandığını söyleyen Bahçavan; “Allaha şükür çabalarımız sonuç verdi. Burada BOTAŞ’ın yetkilileri var, onların nezdinde Enerji Bakanlığımıza ve BOTAŞ Genel Müdürümüze çok teşekkür ediyorum. İlk etapta bakanlığımızın çabaları, bizlerin onlara defalarca gidip gelmemizle taşımalı sistem doğal gaza kavuştuk. Tabi o da bir yere kadar. Tüm Dursunbey’in daha konforlu doğal gaza kavuşması, OSB’mizde de doğal gaz ihtiyacı olması nedeni ile ulusal doğalgaz için de girişimlerimiz oldu. 37,5 kilometrelik bu hatta Büyükorhan’a doğru çalışmalar hızlı bir şekilde başladı. Ben bu çalışmalara vesile olan en başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Enerji Bakanımıza, BOTAŞ Genel Müdürümüze, BOTAŞ yetkililerine ve elini taşın altına koyan kıymetli müteahhidimize çok teşekkür ediyorum” dedi. Çalışmalar hakkında teknik bilgi veren BOTAŞ Kontrolör Amiri Abdullah Kılıç ise “Büyükorhan ilçesinden aldığımız doğal gazı Dursunbey’de yapacağımız PİG istasyonuna yaklaşık 38 kilometrelik bir hatla getireceğiz. Projemizin yer teslimi 27 Mart 2024’te yapıldı. Toplam yapım süresi 1 yıl olacak. Projemizin bitiş süresi ise 27 Mart 2025 olarak belirlendi. Ama biz bu projeyi bir yıl kadar uzatmak istemiyoruz. Mümkün olan en kısa sürede inşallah Kasım ayı gibi bitirmeyi planlıyoruz. Güzergâh açma çalışmalarımız başladı. Bu sürede yaklaşık olarak 3 km güzergâh açtık. Güzergâh açma çalışmalarımız devam ederken önümüzdeki hafta itibari ile boru dizmeye ve kaynak yapmaya başlayacağız. Yapılacak olan testlerin ardından yıl sonuna doğru bu hatta gazı vermeyi planlıyoruz” dedi. Konuşmaların ardından Dursunbey Müftüsü Ali, Öztürk tarafından dua yapılırken, sonrasında ise kurban kesildi. Törenin ardından güzergâhta incelemelerde bulunan katılımcılar, yüklenici firma yetkililerine kolaylıklar diledi.