EĞİTİM - 02 Haziran 2024 Pazar 16:55

"2024 LGS’de matematik ve Türkçe sorularının belirleyici olacağı görülüyor"

A
A
A
"2024 LGS’de matematik ve Türkçe sorularının belirleyici olacağı görülüyor"

Uğur Okulları ve Uğur Kurs Genel Müdür Yardımcısı Adil Kurt ile Ortaokul Bölüm Başkanları Liselere Geçiş Sistemi Sınavı’nı değerlendirdi. Yapılan değerlendirmeye göre; 2024 LGS’de matematik ve Türkçe sorularının belirleyici olacağı görülüyor.


Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) uyguladığı, 8. sınıf öğrencilerinin girmiş olduğu Liselere Geçiş Sistemi (LGS) Sınavı, Türkiye genelinde yaklaşık 1 milyonu aşkın öğrencinin katılımıyla gerçekleşti.


İki oturumdan oluşan sınavın birinci oturumu 09.30’da, ikinci oturumu ise 11.30’da başladı. Sınavın birinci bölümünde öğrencilere 50 soruluk sözel alan testi için 75 dakika süre verilirken ikinci bölümünde ise 40 soruluk sayısal alan testi için öğrencilere 80 dakika süre tanındı. Sınavda A, B, C ve D olmak üzere 4 farklı kitapçık kullanıldı. Uğur Okulları ve Uğur Kurs Genel Müdür Yardımcısı Adil Kurt ile Uğur Okulları ve Uğur Kurs Ortaokul Bölüm Başkanları sınav sonrası öğrencilerden gelen soru yorumları üzerinden soruları değerlendirdi.



"Yorum yapma, çıkarım yapma yetenekleri de ölçülmüştür"


Uğur Okulları Genel Müdür Yardımcısı Adil Kurt, "MEB’in yıl boyunca yayımlamış olduğu örnek sorular ve çalışma kitabı sorularıyla genel anlamda uyumlu sorulara yer verildiği gözlemlenmiştir. Bu yıl geçen seneden farklı olarak öğrenciler tüm ünitelerden sorumlu olarak sınava girmiştir" şeklinde konuştu.


Bu yıl LGS’ de Türkçe sorularının zorlayıcı olduğunu belirten Genel Müdür Yardımcısı Adil Kurt, "Türkçe dersinde sorular zorlayıcı tarzda hazırlanmıştır. Anlam bilgisi ve görsel yorumlama soruları çeldiricisi yüksek sorulardan oluşmaktadır. Bu nedenle Türkçe dersi sorularının geçen yıla göre çok daha zorlayıcı tarzda sorulduğu görülmektedir. Türkçe dersinin sözel bölümde, sınavın belirleyicisi olabileceğini söyleyebiliriz. Sınavın genelinde görsele bağlı yorumlama, sözcük ve cümle bilgisi, metin yorumlama, dil bilgisi ve yazım-noktalama konularına yer verilmiştir. T.C. inkılap tarihi ve Atatürkçülük dersinde ise özellikle kavram bilgisini yoklayan sorular karşımıza çıkmaktadır. Dikkat gerektiren bir sınav olup öğrencilerin yorum yapma, çıkarım yapma yetenekleri de ölçülmüştür. Bilgi eksiği bulunmayan ve yorum yapabilme gücü yüksek öğrencilerin yapabileceği düzeyde bir sınav olmuştur" dedi.


“LGS’nin geneline bakıldığında matematik dersinin sorularının çok basit düzeyde olan 6 soru dışında dikkatli ve sorgulanarak okunması gerektiği göze çarpmaktadır” diyen Adil Kurt, “Tarz olarak matematikte çeldiricilerden vazgeçmeyen LGS bu sene de çeldiricilere yer vermiştir. Çeldiricilerin elenmesi için soru kökünü dikkatli okumanın önemi büyüktür. Öğrenciler, matematik sorularının çözümünde zaman sıkıntısı yaşamış olabilirler. Matematik soruları içerik bakımından geçen yıl sorulan sorularla basit bilişsel düzeydeki soruların soruluş biçimi hariç benzerlik göstermektedir. Matematik dersi özelinde seçici olabilecek soruların sayısı bu sene biraz daha fazla tutulmuştur. Tek soru tek kazanımı sorgular, mantığından bu sene uzaklaşıldığı görülmektedir. Örneğin, Pisagor Teoremini bağlayan bir soruda kareköklü sayıların veya tam kare sayıların büyüklük küçüklük ilişkisi bulunmaktadır. Sayısal bölümün diğer dersi olan fen bilimlerinde ise görsellerin yoğun kullanıldığını görmekteyiz. Sınavda zorlayıcı ve çeldiricileri güçlü, seçici olabilecek nitelikte sorular bulunmaktadır. Tüm ünitelerden soru sorulmuştur. Orta zorlukta bir sınavdır" diye konuştu.



“Din kültürü ve ahlak bilgisi diğer yıllara nazaran zorlayıcıydı”


Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi sorularının önceki yıllara nazaran biraz daha zorlayıcı olduğunu söyleyen Kurt, “Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi soruları öğrencinin muhakeme gücünü ve bilgisini test eden, okuma, anlama ve yorumlama becerilerini ölçen tarzda hazırlanmıştır. Ayrıca yorum gerektiren sorularda öğrencinin bilgi seviyesi de ölçülmek istenmiştir. İngilizce dersinde, çeldirici sorulara yer verilmemiştir. Öğrencinin çıkarımlar yaparak doğru cevaba ulaşmasını sağlayan sınav soruları ile karşılaşılmıştır. Akademik anlamda yıl boyunca düzenli çalışan, ünite kazanımlarında bulunan sözcük bilgisi ve bu sözcüklerin geçtiği paragraf, okuma parçası ve diyalog çalışmalarına ağırlık veren öğrenciler sınavda başarı sağlayacaktır" şeklinde konuştu.



“Metin sorularına daha az yer verildi”


Türkçe Bölüm Başkanı Handan Büke şu değerlendirmelerde bulundu:


“LGS Türkçe sınav soruları, MEB’in sene içinde yayımlamış olduğu örnek sorularla ve çalışma kitabı sorularıyla benzerlik göstermektedir. Sorular; okuma becerisini ölçme, tablo-grafik yorumlama, metin tahlili ve şekil üzerinden tekrar şekil (görsel) yorumlama, sözcük bilgisini ölçme, cümle düzeni kurabilme, görsele dayalı sözel mantık yorumlama, yazım kurallarını ve noktalama işaretlerini sorgulama, dilbilgisi kurallarını çözümleme tarzında hazırlanmıştır. Metin içeriklerinde ’Dilimizin Zenginliği’ projesi gibi güncel konulara da yer verildiği görülmektedir. Ayrıca bu yıl sınavda metin sorularına daha az yer verildiği göze çarpmaktadır. Bazı sorular yenilikçi, öğrencileri analitik ve çoklu düşünmeye sevk eden; öğrencinin bilişsel yeterliliğini sınayan yaratıcı tarzda hazırlanmıştır. Görsel ve grafik yorumlama soruları ile görsele bağlı sözel mantık yorumlama soruları oldukça dikkat gerektiren ve çok iyi okunması gereken sorular olarak öne çıkmıştır. MEB konu ve kazanımlarına genel anlamda uyulmuştur. Sınavın genelinde öğrencinin okuma becerisi, analiz etme, yorumlama ve muhakeme gücünü sorgulayan, bilgiden çıkarım yaptırmaya yönelik sorulara yer verilmiştir. Beş altı soru oldukça dikkat gerektiren ve zorluk düzeyi çok yüksek tarzda sorulmuştur. Eleyiciliği yüksek bir sınav olduğu ifade edilebilir."



“T.C. inkılap tarihi ve Atatürkçülük’te dikkat gerektiren, ayırt edici, eleyici nitelikte sorulara yer verildi”


T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Bölüm Başkanı Burcu Aksoy Sertkahya ise, "LGS Sınavı’nda T.C. inkılap tarihi ve Atatürkçülük dersinde, Milli Eğitim Bakanlığının belirtmiş olduğu kazanımlara uygun sorular sorulmuştur. Sınavda, alıntı metinlere yer verilmiş, paragraflar uzun tutulmuş, neden-sonuç ilişkisine dayalı bilgiyi yoklayan ve dikkat gerektiren, ayırt edici, eleyici nitelikte sorulara yer verilmiştir. Bunun yanı sıra kavram bilgisi gerektiren sorular da sorulmuştur. Ayrıca sınavda, bilgiyi yorumlamaya, çıkarımda bulunmaya yönelik soruların sorulduğu da görülmüştür. Sorularda harita bilgisi sorgulanmamış ancak tablo verilmiştir. Sınavın kapsadığı konular yine geçen yıllarda olduğu gibi; 1, 2, 3, 4, 5 ve 6. ünitelerin belirli konularından seçilmiş, konu aralığı çok geniş tutulmamıştır. 7. ve son ünite olan ’Atatürk’ün Ölümü ve Sonrası’ ünitesinden ise hiç soru sorulmamıştır" değerlendirmesi yaptı.


Sertkahya, "Genel olarak bakıldığında dikkat gerektiren bir sınav olup öğrencilerin yorum yapma, çıkarım yapma yetenekleri ölçülmüş ve onlardan akıl yürütmeleri beklenmiştir. Ayrıca bilgiye dayalı sorular ile de öğrencinin var olan bilgisi sorgulanmıştır. Yıl boyunca konu eksiği bulunmayacak şekilde çalışan, bilgi eksiği bulunmayan ve yorum yapabilme gücü yüksek öğrencilerin yapabileceği düzeyde bir sınav olmuştur" dedi.



"Önceki yıllara göre daha belirleyici bir sınav"


Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Bölüm Başkanı - Merve Akın şu değerlendirmelerde bulundu:


“2024 LGS din kültürü ve ahlak bilgisi dersi sorularının MEB tarafından yayınlanan örnek sorulara benzerlik gösterdiği görülmektedir. Öğrencilerin sorumlu olduğu her üniteden dengeli şekilde soru sorulmuştur. Sorular, 8.sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi kazanımlarına uygundur.


Genel olarak okuduğunu anlama, yorumlama ve çıkarım yapma becerilerini ölçen, neden- sonuç ilişkisini sorgulayan sorulara yer verilmiştir. Doğrudan bilgiyi ölçen iki soru bulunmaktadır. Bazı sorular sarmal nitelikte olup birden fazla kazanımı ölçmektedir. Sorular genel olarak kolay ve orta zorluk derecesindedir. Dikkat gerektiren, bilgiyi ölçen paragraf soruları sorulmuştur. Bunun yanında, çıkarım yapılması istenen öncüllü sorulara da yer verilmiştir. Sınavda çeldiricisi yüksek bir soruya yer verildiği görülmektedir. Ancak dikkatli okuyan öğrenciler bu soruyu doğru yanıtlayabilirler.”



“Doğrudan bilgiyi ölçen sorulara yer verildiği için önceki yıllara göre daha belirleyici bir sınav olduğunu söyleyebiliriz”


İngilizce Bölüm Başkanı Serra Erdem de, "LGS 2024 İngilizce sorularına bakıldığında dikkat çeken ilk detay soruların orta zorluk seviyesinde olup bazı soruların öğrencilerin analitik düşünme yeteneklerini ortaya çıkarmaya yönelik olduğudur. Çeldirici soru içermeyen, net sorulardan oluşan ve grafik sorularına yer verilmeyen bir sınav uygulanmıştır. Geçtiğimiz yıllarda da olduğu gibi 10. üniteden soru çıkmamıştır. Akademik yıl boyunca MEB tarafından yayınlanan örnek sorular ile karşılaştırdığımızda, okuduğunu anlama ve diyalog sorularını özümseyerek yapan öğrenciler çıkan bu soruları dikkatle okuduğunda rahatlıkla cevap verebilecek ve başarılı olacaktır" açıklaması yaptı.


Matematik Bölüm Başkanı Pelin Sancaktar, "2024 LGS’de matematik dersi özelinde geçmiş yıllarla benzerlik gösteren zorluk derecesine sahip sorulara yer verilmiştir. Adaylara oldukça basit kabul edilebilecek 6 soru, orijinallik ile klasikliği bir arada barındıran orta zorlukta 9 soru ve zor diyebileceğimiz 5 soru sorulmuştur. Zor sorular birden fazla konuda hakimiyet gerektirirken tek soru tek kazanım mantığından uzak sorulan sorularda öne çıkan beceri ise denklem becerisiydi. Örneğin, çarpanlar katlar konusunda sorulan bilye sorusu iyi bir denklem becerisi gerektiriyordu. Eğim sorusunun içinde ise Pisagor Teoremi ve denklem kaçınılmaz olarak kullanılıyordu. Silindirin hacim bağıntısını gerektiren soruda ise yine denklem becerisi ile birlikte kareköklü sayılarda işlem yapabilme becerisi de ön plana çıkarılmıştı. Veri Analizi konusunda daire grafiği sorusu sorulmayarak LGS’nin bu konudaki geleneği bozulmuş oldu. Basit olarak nitelendirilen soruların basit bilişsel düzeyde olduğu görülmektedir" dedi.



"Fen bilimleri testi, çalışma kitabındaki sorulara benzer nitelikte hazırlandı"


Fen Bilimleri Bölüm Başkanı Filiz Polat, “2023-2024 eğitim-öğretim yılında 8. sınıf öğrencilerine uygulanan LGS sınavında sayısal bölümün fen bilimlerine ait soruların Milli Eğitim Bakanlığının 8.sınıf müfredatına ve kazanımlarına uygun olarak hazırlandığını görüyoruz. Bu yıl geçen seneden farklı olarak öğrenciler tüm ünitelerden sorumlu olarak sınava girmiştir. DNA ve Genetik Kod, Madde ve Endüstri ile Enerji Dönüşümleri ünitelerine ağırlık verilmiştir. Fen bilimleri LGS sınav sorularının yıl içerisinde MEB tarafından yayımlanan örnek sorulara, her ünite için hazırlanan il bazlı sorulara ve çalışma kitabındaki sorulara benzer nitelikte hazırlandığını söyleyebiliriz" dedi.


Polat, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Bazı sorularda soru metinlerinin uzun olduğunu görmekteyiz. Sorulardaki bu uzun metinlerin çok dikkatli okunması gerekmektedir. Sorularda bilimsel deney düzeneklerinin kullanıldığı görmekteyiz. Sınavın geneline baktığımızda görsellerin yoğun olarak kullanıldığını söyleyebiliriz. Sorulardaki bu görsellerin iyi analiz edilmesi öğrenciyi doğru sonuca götürecektir. Sorular; öğrencilerin öğrendiği bilgiyi kullanma, verileri karşılaştırma, okuduğunu anlama ve yorumlama yeteneğini geliştirme gibi becerileri ölçmektedir. Ayrıca bazı sorularda grafikler ve tablolar kullanılarak analitik düşünme becerisini geliştirme de ölçülmüştür. Bazı sorularda öğrencilerin bilimsel düşünmeleri ve anlatılan olaylar arasında bağlantı kurmaları istenmiştir. Küresel ısınma ile ilgili olan soru gibi bazı sorularda günlük hayatımızdan örneklere yer verilerek güncel konulara da değinilmiştir. Deney düzenekleri içeren sorularda bağımlı, bağımsız ve sabit değişkenlerin doğru tespit edilmesi sorunun çözümünde oldukça önemlidir. Sorularda soru köklerindeki kesinlikle, olabilir gibi ifadelere dikkat edilmesi doğru seçeneğe ulaşılmasında önemlidir. Sınavda basit ve orta zorlukta soruların çoğunlukta olduğunu ancak öğrencileri zorlayan ve çeldiricileri güçlü olan, dikkat edilmesi gereken soruların da olduğunu görüyoruz. Fen bilimleri sınavının tamamını değerlendirdiğimizde sınavın orta zorlukta olduğunu söyleyebiliriz."



"2024 LGS’de matematik ve Türkçe sorularının belirleyici olacağı görülüyor"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul "Dijital Refah İçin Yapay Zekâ Çözümleri" hackathon’u sonuçlandı Vodafone Vakfı ve Habitat Derneği, "Yapay Zekâ Yıldızları" projesi kapsamında yeni bir hackathon düzenledi. "Dijital Refah İçin Yapay Zekâ Çözümleri" temasıyla gerçekleştirilen ve 10 takımın yarıştığı hackathon’u İzmir’den BALAL Wasp Coding takımı kazandı. Vodafone Vakfı ve Habitat Derneği işbirliğiyle hayata geçirilen "Yapay Zekâ Yıldızları" projesi kapsamında yeni bir hackathon düzenlendi. "Dijital Refah İçin Yapay Zekâ Çözümleri" temasıyla düzenlenen hackathon’a 9 ilden 10 lise takımı katıldı. Yarışmayı İzmir’den BALAL Wasp Coding takımı birinci, İstanbul’dan VFLAI takımı ikinci ve Gaziantep’ten Us to Us takımı üçüncü olarak tamamlarken, Hatay’dan katılan AI of All takımı da Toplumsal Etki Ödülü aldı. Hackathon süresince 15 Vodafone Gönüllüsü katılımcılara mentorluk desteği verdi. Türkiye Vodafone Vakfı Başkanı Hasan Süel, şunları söyledi: "Ülkemizin toplumsal gereksinimleri doğrultusunda şekillendirdiğimiz Vakıf projelerimize hız kesmeden devam ediyoruz. Habitat Derneği ile birlikte başlattığımız ‘Yapay Zekâ Yıldızları’ projesinde amacımız, genç nesillerin teknolojik bakımdan donanımlı olmalarını sağlamak, günümüzde her alanda gördüğümüz yapay zekâ teknolojisini öğrenip kullanarak üretici fikirlerini yeni teknolojilerle birleştirmelerini mümkün kılmak. Son olarak, ülke genelinde ‘Dijital Refah İçin Yapay Zekâ Çözümleri’ temasıyla gerçekleştirdiğimiz hackathon ile gençlere ulaştık. Bu yarışmayla, potansiyelini desteklediğimiz tüm katılımcıların yalnızca teknik bilgilerini değil, aynı zamanda tutkularını, yenilikçi bakış açılarını ve fikirleri etkili çözümlere dönüştürme becerilerini de teşvik etmiş olduk. Yarışma için fikir üreten, proje geliştiren tüm öğrencileri içtenlikle kutluyorum." Habitat Derneği Genel Başkanı Bora Caldu ise şöyle konuştu: "Dijital refah kavramını yalnızca teknolojiye erişimle değil, teknolojiyi bilinçli, etik ve toplumsal fayda odağında kullanabilme becerisiyle birlikte ele alıyoruz. ‘Yapay Zekâ Yıldızları’ hackathonu, bu yaklaşımın sahadaki en güçlü yansımalarından biri oldu. Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen lise öğrencilerimiz, iki gün boyunca yapay zekâyı bir araç olarak kullanarak dijital refaha katkı sunabilecek çözümler geliştirdi; problem tanımlamadan prototip fikrine uzanan gerçek bir üretim sürecinin parçası oldular. Hackathon boyunca gençlerimizin analitik düşünme, takım çalışması ve toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket ettiklerine tanıklık etmek bizler için son derece ilham vericiydi. Yapay zekânın geleceğini konuşurken, bu geleceği şekillendirecek gençlerin bugünden böylesi deneyimlerle desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Habitat Derneği olarak, Vodafone Vakfı iş birliğiyle yürüttüğümüz Yapay Zekâ Yıldızları projesiyle, gençlerin yalnızca teknoloji tüketicisi değil, topluma değer üreten çözüm geliştiriciler olarak yetişmelerine katkı sunmaya devam edeceğiz." Dijital yaşamın sorunlarına çözüm geliştirildi Hackathon’da birinci gelen BALAL Wasp Coding takımının geliştirdiği "Nexus AI v5.0" projesi, kamera destekli yapay zekâ ile kullanıcının duruşunu, göz durumunu ve beden hareketlerini anlık analiz ederek farkındalık oluşturan uyarılar veren; interaktif, kişiselleştirilebilir ve ücretsiz bir dijital sağlık asistanı sunmayı amaçlıyor. Yarışmanın ikincisi VFLAI takımının tasarladığı API tabanlı ve Türkçe odaklı "ArbitrA" etik filtreleme platformu, dijital ortamlarda içerikleri yayınlanmadan önce denetleyip gerekli düzeltmeleri önererek şirketler için yayın öncesi güvenli bir dijital kalkan görevi görüyor. Yarışmada üçüncü sıraya yerleşen Us to Us takımının geliştirdiği "BizBize" adlı oyunlaştırılmış mobil uygulama, ebeveynlerin telefon kullanımına yönelik farkındalığını artırmayı ve aile bireyleri arasında yüz yüze, nitelikli iletişimi yeniden güçlendirmeyi amaçlıyor. Yarışmada "Toplumsal Etki Ödülü" alan AI of All takımının geliştirdiği "Datia" yapay zekâ destekli asistan, özel gereksinimli çocuklar için VR teknolojisiyle güvenli bir sanal dünya kurgulayarak, gerçek hayatta zorlandıkları durumları herhangi bir risk olmadan ve diledikleri kadar tekrar edebilmelerini sağlıyor. Hedef 55 bin öğrenciye ulaşmak Vodafone Vakfı ve Habitat Derneği’nin dijital geleceğe hazır nesiller yetiştirme hedefiyle 1,5 yıl önce başlattığı "Yapay Zekâ Yıldızları" dijital eğitim projesiyle, Türkiye’nin 81 ilinde 11-14 yaş arası ortaokul ve 14-18 yaş arası lise öğrencilerine yapay zekâ eğitimleri veriliyor. Bugüne kadar 90 bini aşkın öğrenciye ulaşılan projenin bu dönemki hedefi ise 55 bin öğrenciye ulaşmak.
Erzincan Migros, Erzincan’ın yerel ürünlerini tüm Türkiye’ye ulaştırıyor Yerel ürünlerin üretim ve satışına verdiği katkıları sürdüren Migros, bu kez de Türkiye’nin tarım ve hayvancılıktaki en önemli üretim merkezlerinden biri olan Erzincan’ın yerel üretim değerlerini raflarına taşıyor. Migros, Erzincanlı üreticilerin İyi Tarım ve Organik Tarım uygulamalarıyla ürettiği ürünleri raflarına taşımak üzere önemli bir iş birliğini hayata geçirdi. Migros, yerli ürünlerin üretim ve satışına verdiği katkılara bir yenisini ekledi. Türkiye’nin tarım ve hayvancılıktaki en önemli üretim merkezlerinden biri olan Erzincan’ın İyi Tarım ve Organik Tarım kriterlerine uygun şekilde üretilen yerel ürünlerini müşterileriyle buluşturuyor. Migros, bu proje kapsamında; Erzincan Valiliği ve Erzincan Belediye Başkanlığı koordinasyonunda, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, İl Özel İdaresi, Ticaret ve Sanayi Odası, ZZEF ve Gürata ile bir iş birliği toplantısı gerçekleştirdi. Proje çerçevesinde, Erzincan’da yerel üreticiler, birlikler, kooperatifler ve işletmeler tarafından üretilen; meşhur Erzincan dermason fasulyesi, Erzincan tulum peyniri, Bögert maden suyu, kuzu eti, patates, domates başta olmak üzere meyve ve sebze ürünleri Migros’un 81 ildeki mağazalarında satışa sunuluyor. Migros ayrıca üretim süreçlerinin geliştirilmesi, kalite standartlarının yükseltilmesi için de üreticilere destek veriyor. Üretim planlaması ve teknik süreçler ise İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Ticaret ve Sanayi Odası tarafından yürütülüyor. Bu iş birliği ile sürdürülebilir üretimin desteklenmesi, küçük aile işletmelerinin güçlendirilmesi, Erzincan’ın tarımsal üretim gücünün ulusal ölçekte değer kazanması hedefleniyor. "Erzincan adı raflarda daha güçlü, daha görünür olacak" Toplantıda konuşan Erzincan Valisi Doç. Dr. Hamza Aydoğdu, "Gıda meselesi artık sadece ticari bir konu değil. Gıda; güven, sağlık ve gelecek meselesidir. Doğal, izlenebilir, kaynağı belli ürünlerin değeri her geçen gün daha da artıyor. Bugün Erzincan’da üretilen ürünler; aracısız, üreticiden doğrudan, Türkiye’nin dört bir yanındaki sofralara ulaşıyor. Bu çok kıymetli bir modeldir. Üretici kazanıyor, şehir kazanıyor, tüketici güvenle alışveriş yapıyor. Migros, yerel üretime verdiği destekle sadece bir market zinciri olmanın ötesine geçiyor. Anadolu’nun emeğine, yerel ürünün değerine sahip çıkan bu yaklaşım için Migros ailesine gönülden teşekkür ediyorum. Bugün uğurlayacağımız her tır; Erzincan’ın toprağından çıkan emeğin, Türkiye’ye açılan yoludur. Önümüzdeki dönemde bu ürünlerin hem çeşidi hem miktarı artacak, Erzincan adı raflarda daha güçlü, daha görünür olacak" dedi. "Erzincan’ın coğrafi işaretli ve bölgeye has üretim değerleri Türkiye’nin 81 iline ulaşıyor" Migros Grubu İcra Başkanı Özgür Tort, "Kamu ve özel sektör iş birliğiyle yapılan bölgesel çalışmalar daha çok üreticiye ulaşma imkânı sunuyor. Ayrıca bu projeler, bölgelerin üretim potansiyelinin artması ve verimliliği açısından da kıymet oluşturuyor. Migros olarak bugüne kadar yerelleşme çalışmalarımız kapsamında 50 ilde yaklaşık 330 farklı üreticiden 1.600’e yakın yerel ürün tedarik ettik ve bunları öncelikli olarak kendi bölgesinde satışa sunduk. Bunun yanında valilikler ve belediye başkanlıkları koordinasyonunda kooperatifler ve birlikler altında toplanan üreticilerin alım garantimizle güçlenen yerel üretim değerlerini Türkiye’nin dört bir yanındaki mağazalarımızda satışa sunmak üzere çalışmalarımızı genişletiyoruz. Bu kapsamda, Türkiye’nin önemli havzalarından oluşan 10 şehirde faaliyetlerimizi başlattık. Bugün de Türkiye’nin tarım ve hayvancılıktaki en önemli üretim merkezlerinden biri olan Erzincan’ın coğrafi işaretli ve bölgeye has kıymetli üretim değerlerini 81 ildeki mağazalarımızda müşterilerimizle buluşturuyoruz. Çalışma kapsamında Erzincan’da birlikler ve kooperatifler kanalı ile 250’ye yakın üreticiye ulaştık. İlk aşamada da yaklaşık 200 milyon TL’lik bir alım yaptık. İlerleyen dönemlerde bu hacmi ve satışımıza aldığımız ürün çeşitliğimizi artıracağız. Başta Valimiz Doç. Dr. Hamza Aydoğdu olmak üzere bu kıymetli projeyi hayata geçiren tüm proje ortaklarımıza, kooperatiflerimize ve üreticilerimize teşekkür ediyorum" diye konuştu. GürAta ve ZZEF Yönetim Kurulu Üyesi Erkan Gürkan, yerel üreticilerin ulusal pazarda kalıcı yer edinebilmesi için desteğin önemine vurgu yaparak, "GürAta ve ZZEF’in himaye ve koordinasyonunda birlikler ve kooperatifler aracılığıyla üreticileri perakendecilerle doğrudan buluşturuyoruz. Üreticilere sürdürülebilir destek sağlıyoruz. Daha önce bu çalışmaları yaptığımız Bingöl, Ordu, Kayseri, Samsun ve Niğde’de elde ettiğimiz çıktılar, oluşturduğumuz bu modelin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Erzincan’da da çok başarılı bir çalışma yürütüyoruz. Yerel üretimi destekleyen projeleri yaygınlaştırmaya devam edeceğiz" dedi.
İstanbul Eray Yazgan: "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var" Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan, kulüpten kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi olmadığını, bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanına geldiğini belirterek, "Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık" dedi. Yazgan ayrıca tutuklu bulunan sarı-kırmızılı futbolcu Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktıklarıyla ilgili algı yapıldığını ifade ederek, "Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz" şeklinde konuştu. Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, Kemerburgaz Metin Oktay Tesisleri’nde sarı-kırmızılıları takip eden muhabirlerle sohbet toplantısında bir araya geldi. Toplantıda Galatasaray Sportif AŞ Başkan Vekili Abdullah Kavukcu ve Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan da yer aldı. Galatasaray’ın daha önce sponsorluk sözleşmesi imzaladığı ve yasadışı bahisle ilişkilendirildiği için iptal ettiği sponsorluk konusuna açıklık getiren Eray Yazgan, "Bizim kulübümüzden kimsenin ’M.g.news’ ile direkt görüşmesi yok. Bir ajans vasıtasıyla bize geliyorlar. Benim veya bizden herhangi bir yöneticinin böyle bir görüşme yapması söz konusu değil. Söz konusu firmanın ismini ilk defa konu yönetime geldiği gün öğrendim. Bir ajans vasıtasıyla pazarlama departmanımıza gelmişler. Bu firma bizimle anlaşmadan önce firmanın boy boy başka statlarda reklamları dönüyordu. Başka kulüpler de bu firmayla anlaşma yapmış. Bunun bir haber sitesi olduğu söylendi. O dönemde Taksi vs. bir çok farklı mecraya reklam vermişler. Bu site, baktığınız zaman bir spor haber web sitesi. Fakat bu sitenin farklı bir siteye yönlendirme yaptığı söyleniyor. Bizi yönlendiren bir ajans var, buna onay veren bir federasyon var. Biz, çok dolaylı bir yoldan suçlandık. Ben sadece imza yetkilisi olduğum için suçlanıyorum. Bu sözleşmenin imzalandığı gün farklı bir imza yetkilisi arkadaşımız bunu imzalamış olsa idi, şu an o benim durumumda olacaktı. Dolayısıyla aldığımız bir yönetim kurulu kararı çerçevesinde yapılmış bir işlem var" ifadelerini kullandı. "Metehan’ın duruşmasına yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi" Bahis soruşturması kapsamında tutuklanan Galatasaraylı futbolcu Metehan Baltacı’yı bu süreçte yalnız bıraktıklarına yönelik algı yapıldığını söyleyen Yazgan, "Metehan Baltacı’yı yalnız bıraktığımıza dair yanlış bir algı var. Duruşmasına bizim yönetim kurulu üyemiz Can Natan ile kulüp avukatımız girdi. Kendi avukatı da orada hazır bulundu. Yönetici arkadaşlarımız, kendilerini ziyaret etti. Sportif direktörümüz de kendisini ziyaret etti. Bir yargı süreci var. Konuşmak çok doğru değil. Metehan’a itimadımız tam. 18 bin TL’lik bir tutardan bahsediyoruz. Kiralık oynadığı dönemdeki süreçle alakalı bir durum. Biz, sürecin sonunda Metehan’ın suçsuz çıkacağına eminiz. Dönem dönem tutukluluğa itiraz oluyor. O itirazı yaptık" şeklinde konuştu.
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."