GÜNDEM - 12 Eylül 2025 Cuma 16:53

Adalet Platformu Başkanı Çevik: "Kenan Evren Kışlası'ndan darbeci ismi kaldırılsın''

A
A
A

12 Eylül 1980 askeri darbesine öncülük eden ve kendisinin ismiyle anılan Kenan Evren Kışlası, hem darbenin 45’inci yılı dolayısıyla hem de Sultan 2’nci Abdülhamid Han’ın kendi imkanlarıyla yaptırdığı depolar konusuyla yeniden gündeme geldi. 12 Eylül mağdurlarının da içinde yer aldığı Adalet Platformu’nca darbecilerin isimlerinin caddelerden ve kışlalardan silinmesini talep edilerek, kışla içerisindeki Osmanlı eserlerine sahip çıkılması çağrısında bulunuldu.

Türkiye’nin siyasi tarihine damga vuran 12 Eylül askeri darbesi, aradan yıllar geçmesine rağmen tartışmaların odağında yerini koruyor. Darbenin en kritik isimlerinden biri olan dönemin orgenerali Kenan Evren’in isminin verildiği Kenan Evren Kışlası, kamuoyunda hem isim tartışmaları hem de içerideki Osmanlı eserleriyle gündemde. Adalet Platformu tarafından kışla önünde yapılan açıklamalarda Kenan Evren’in darbe dönemindeki sözleri hatırlatılarak, darbecilerin isimlerinin cadde, sokak ve kışlalardan acilen silinmesi talep edildi. Ayrıca Sultan 2’nci Abdülhamid Han’ın kendi şahsi bütçesinden yaptırdığı depoların ise bakımsız halde bulunduğuna dikkat çekilerek, yetkililere Osmanlı mirasına sahip çıkma çağrısı yapıldı.

"Tüm darbecilerin isimlerinin cadde, sokak, kültür merkezi ve kamu binalarından silinmesini istiyoruz"

Darbede adı geçen kişilerin isimlerinin toplumsal noktalarda yer almasına karşı çıktığını belirten Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik, şu ifadelere yer verdi:

"2012-2013 yıllarında darbeciler hakkında yargılamalar oldu ama hâlâ isimleri tabelalardan silinmedi. Biz sadece Kenan Evren değil, Cemal Gürsel’den Madanoğlu’na kadar tüm darbecilerin isimlerinin cadde, sokak, kültür merkezi ve kamu binalarından silinmesini istiyoruz. Bugün hâlâ bir kışlaya darbeci Kenan Evren’in isminin verilmiş olması 85 milyona, 177 partiye ve bütün Müslümanlara hakarettir. Meclisimizden isteğimiz şudur, bu ismi acilen söktürsünler. Bunun yerine Türkiye’nin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı’nın ismi konulsun. Nasıl ki külliyeye "Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi" adı verildiyse buraya da "Recep Tayyip Erdoğan Kışlası" da denilebilir."

"Darbeler milletin iradesine ve inancına karşı suçtur"

Çevik, darbelerin millet iradesine müdahale ve suç olduğunun altını çizerek, şimdiye kadar yaşanmış olan bütün benzer süreçlerin Türk milletine büyük zarar verdiğini dile getirdi. Çevik, düşüncelerini şu sözlerle aktardı:

"12 Eylül tarihin kara bir lekesi. Siyonistlerin, NATO’nun, Amerika’nın, İngiltere’nin ve İsrail’in baskısıyla Türkiye’de bir darbe gerçekleşti. 12 Eylül’de milletin vergileriyle alınan silahlar millete doğrultuldu, hem de bir cuma günü. Ben o zaman hafızlık için Bolu Gerede Kur’an kursunda okuyordum. Camimizin anahtarı bendeydi. Polis ve jandarma camiye geldi, "Cuma kılamazsınız" dediler. İşte 12 Eylül budur. Müslüman’ın ibadetine bile yasak getiren, halka silah doğrultan bir zihniyettir. 1980’den bugüne 45 yıl geçti. Yarım asırdır bu milletin hafızasında acılar taze. Türkiye’de Müslümanlara karşı baskılar, darbeler sadece 12 Eylül değil; 27 Mayıs, 28 Şubat, 27 Nisan ve 15 Temmuz, hepsi aynı zincirin halkaları. Bunlar dış destekli, içeriden işbirlikçiler eliyle yapılan darbe girişimleri. Darbecilik insanlığa karşı bir suçtur. Türk Ceza Kanunu’na göre de büyük bir suçtur. Darbecilik yalnızca iktidara değil millete, inanca ve iradeye saldırıdır."

"Osmanlı eserlerine sahip çıkılsın"

Kenan Evren Kışlası’nda yer alan ve Sultan 2’nci Abdülhamid Han’ın kendi bütçesiyle yaptırmış olduğu depoların bakımsız halde olduğunu iddia eden platform üyelerinden Hasret Yıldırım ise "Darbenin tatbik edilmesi için şartların olgunlaşmasını bekledik diyen dönemin orgeneralinin sözleri hâlâ hafızalardayken, biz de şu anda Piyade Kışlası, Kenan Evren Kışlası önündeyiz. İçeride görev yapmış arkadaşlardan öğrendiğimize göre Sultan Abdülhamid Han kendi kesesinden beş depo yaptırmış. Bu depoların üzerinde hala Osmanlı armaları duruyor ve menzile has bir vaziyetteymiş. Buradan yetkililere seslenmek istiyoruz. Şu anki süreçte yetkililerden ricamız, içerideki Osmanlı eserlerine sahip çıkılsın. Çünkü tarihimize, ecdadımızın mirasına sahip çıkmak da milletimizin asli görevlerinden biridir" dedi.

Halit Arslan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen 2026 Merkezi Yönetim ve 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerine sunum yaptı. Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iyileştirilmeye, geliştirilmeye her zaman açık bir sistem olduğunu söyleyerek, "İhtiyaçtan yeni ihtiyaçlar ortaya çıktıkça yeni değerlendirmeler yapıldıkça, dinamik bir şekilde kendini geliştiren bir yapı olduğunu ifade etmek isterim" ifadelerini kullandı. Demokratik sistemlerde farklı yönetim biçimlerinin olduğunu belirten Yılmaz, "Bunların hepsi demokratiktir ama yönetim sistemi olarak farklılık arz ederler. Başkanlık sistemi de vardır, parlamenter sistem de vardır, yarı başkanlık sistemi de vardır. Üçü de demokratik dünyada görülen sistemlerdir. Her birinin de farklı alt versiyonları olduğunu biliyoruz. Örneğin İngiltere’deki parlamenter sistemle kıta Avrupa’sındaki parlamenter sistem arasında da belli farklılıklar olduğunu biliyoruz. Nitekim bizim de önceki sistemimizin farklı bir parlamenter sistem olduğunu hep birlikte biliyoruz. Çok çeşitli zaafiyetler içeren bir sistem olduğunu biliyoruz. Halkımızın referandumda onayıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dediğimiz Türkiye’nin özel koşullarına uygun, kültürüne uygun bir yapılanmayı gerçekleştirmiş durumdayız. Bu sistem yeni sistem birçok testten başarıyla geçti. Kim ne derse desin. Son beş altı yıl özellikle bir taraftan dünyada belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Risklerin belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Bölgemizde jeopolitik gelişmelerin, savaşların, çatışmaların yoğunlaştığı bir dönem oldu. Pandemi gibi tüm dünyayı sarsan bir hadisenin yaşandığı bir dönem oldu. İçeride yine asıl afeti dediğimiz tarihimizin en büyük afetini yaşadık. Ekonomik şartlarla ilgili yine çeşitli süreçler yaşandı. Bütün bu süreçlerde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin avantajını gördüğümüzü, yaşadığımızı rahatlıkla ifade edebilirim. Hızlı karar alan, uygulayan, etkin bir sistem olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kendisini ispat etmiştir. Ama hep altını çiziyorum. Bugün de ifade edeceğim. Bu daha iyileştirilemeyeceği anlamına da gelmiyor. Daha da iyiye, daha gelişmiş bir yapıya doğru dönüşmeyeceği anlamına da gelmiyor. Tam aksine tecrübelerle yaşadığımız süreçlerle birlikte sistem iyileştirilmeye de her zaman açık bir sistem" şeklinde konuştu. Yılmaz, şöyle konuştu: "İyi ki bu küresel ve bölgesel fırtınalı dönemde Cumhur İttifakı gibi güçlü bir ittifakımız var. İyi ki Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü, dirayetli, tecrübeli bir liderimiz var. Liderlik her zaman önemlidir. Ama fırtınalı zamanlarda zor zamanlarda bir kat daha önemlidir. Bugün Türkiye siyasi istikrarıyla dünyadan birçok alanda pozitif ayrışan bir ülkedir. Sorunlarımız da elbette var ama bu sorunları aşma kapasitemiz de var. Bunu da birçok vesileyle ortaya koymuş durumdayız. Cumhurbaşkanlığı’yla ilgili saray ifadesini kullanıyor değerli arkadaşlarımız muhalefetten. Tabii ki saray değil orası. Milletin evi. Biz milletin evi olarak görüyoruz ve orası bir gelip bir gün görürsünüz belki. Ziyaret ederseniz nasıl bir, kurgu var zihninizde bilmiyorum ben, ama orası bir çalışma mekanı. Orada bürokratlarımız var. Çalışanlarımız var. Kamu görevlileri var. Gece gündüz bir mesai harcanıyor. Birçok durumda mesai kavramına bakılmadan bu ülkenin ihtiyaç duyduğu çalışmalar, faaliyetler yürütülüyor. Orası hiçbir partiye ait değil. Hiçbir kişiye de ait değil. Milletin evidir. Milletin gönlüne giren külliyenin kapısından da girer. Milletin gönlüne giremeyen oranın bir saray olarak hayalini kurar." Yılmaz, "Bugünkü Cumhurbaşkanlığımız geçmişteki Cumhurbaşkanlığı değil, bazen karıştırılıyor. Sanki o eski sistemimizdeki Cumhurbaşkanlığı makamıymış gibi değerlendiriliyor. Öyle değil. Bugün yönetimimizin merkezi Cumhurbaşkanlığı. Yasamada milli iradenin tecelli Türkiye Büyük Millet Meclisi’miz, gazi Meclisimiz. Yürütmede de milli iradenin tecelli ettiği makam Cumhurbaşkanlığı makamı. Eskiden doğrudan seçilmiyordu biliyorsunuz. Artık doğrudan halkımızın sandığa gidip seçtiği bir Cumhurbaşkanımız var. Milli iradenin doğrudan yansıdığı bir makam var. Ve burada yürütme makamı olarak Cumhurbaşkanlığı eski sistemdeki Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığının birleşmiş hali. Eskiden iki tane ayrı makam vardı biliyorsunuz. Dolayısıyla ayrı maliyetler, masraflar vardı. Aslında yeni sistem bunları sadeleştirmiş durumda. Yıllar itibariyle fark etmekle birlikte geçmişte Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığı bütçelerini birleştirirseniz toplam bütçenin binde üçüne dördüne denk gelirdi geçmişteki masrafla. Bugün binde biri seviyesinde. Binde bir, binde bir nokta bir, binde bin nokta iki seviyesinde. Geçmişe göre çok daha düşük maliyetle çalışan bir merkezden bir karargahtan bahsediyoruz. Yönetim sistemimizin kalbinden bahsediyoruz. Son derece makul düzeylerde bir maliyetle bu stratejik görevin yerine getirdiğini ifade etmek isterim" diye konuştu. Anayasa konusunda Yılmaz, "Burada bizim yaklaşımımız açıktır. Yeni sivil bir anayasayı savunuyoruz. Seçim beyannamemizde de var. Parti programımızda da var. Aslında bütün partilerin seçim beyannamelerinde bu var. Yani millete böyle daha iyi bir anayasa vaadi hemen hemen tüm partilerin seçim beyan namelerinde, politika belgelerinde var. Biz de bu yönde bir çalışmayı, mutfak çalışmasını sürdürüyoruz. Bütün partilere de çağrı yapıyoruz" dedi. Anayasada vesayetçi zihniyetin etkileri büyük oranda giderildiğini söyleyen Yılmaz, "Hala bazı kalıntıları olduğunu görüyoruz. Ancak çok sayıda değişiklikle iç tutarlılığı bir ölçüde zayıfladığını iç yapısında yeni daha tutarlı bir yaklaşımın faydalı olacağını düşünüyoruz. Bunlardan da belki daha önemlisi gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz. Bu anayasa hem devletin kurumlarını daha etkin çalıştıran daha uyumlu çalıştıran bir anayasa olmalı, hem de birey devlet ilişkilerini daha özgürlükçü, daha hak, hukuk temelli tanımlayan bir anayasa olmalı diye inanıyoruz. Ama bu bizim tek başına yapabileceğimiz veya Cumhur İttifakı olarak yapabileceğimiz bir konu değil. Diğer partilerle birlikte en geniş mutabakatı sağlayarak yapmamız gereken bir alan hem sistem eleştirileri yapıp hem de anayasa çalışmalarına girmeyiz diyenlerin çok tutarlı olduğunu ifade edemem doğrusu. Yani eğer gerçekten burada daha iyi bir anayasa, daha iyi bir sistem istiyorsanız buyurun çağrı yapıyoruz; gelin birlikte çalışalım, ortak akılla çalışalım" ifadelerini kullandı.