SAĞLIK - 29 Kasım 2023 Çarşamba 08:50

Akıllı lensler herkes için akıllıca olmayabilir

A
A
A

Hem yakın hem ara mesafe hem de uzak görüş olanağı sağlayan ve halk arasında akıllı lens olarak bilinen multifokal göz içi merceklerle ilgili Doç. Dr. Cafer Tanrıverdi uyarılarda bulundu. Doç. Dr. Tanrıverdi, “Bu işlem önümüze gelen her hastaya yapabileceğimiz bir tedavi değildir. Mercekler, uygun olmayan hastaya yeterince değerlendirilmeden takıldığında sonrasında istenmeyen sonuçlar karşımıza çıkabiliyor ve bunu da düzeltmenin çok fazla bir yolu maalesef yok” dedi.

Halk arasında akıllı lens adıyla son zamanlarda popülerliği gittikçe artan multifokal göz içi mercekler (lensler) hakkında merak edilenleri cevaplayan Medipol Üniversitesi Hastanesini Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Cafer Tanrıverdi işlemin herkese yapılamayacağına dair önemli uyarılarda bulundu.

Doç. Dr. Cafer Tanrıverdi öncelikli olarak akıllı lens tanımı ve işlemi hakkında bilgilendirmelerde bulunarak, “Aslında akıllı lens diye tabir edilen şey 3 odaklı trifokal merceklerdir. Hastalara ameliyatla gözün içine takılır. Ameliyat sonrasında da uzak, ara mesafe ve yakın görüşü düzelten merceklerdir. Yani 3 odaklı mercek anlamına geliyor” dedi.

Herkese uygun değil

İşlemin herkese uygun olmadığını ve öncesinde iyi bir değerlendirilme yapılması gerektiğini de aktaran Doç. Dr. Tanrıverdi, “Akıllı mercek dediğimiz tedavi aslında herkese uygun değil. Bunun için en uygun hastalar aslında kataraktlı olup bize katarakt nedeniyle ameliyata gelen ve mercek değişimi ihtiyacı duyduğumuz hastalardır. Ancak bu mercekleri takmak için hastanın göz anatomisinin oldukça sağlıklı olması lazım. İyi bir kornea, pupillası, retinası ve optik siniri yani tüm optik sistemin çok sağlıklı olması gerekiyor. Bunlardan birinde sorun varsa bu mercekler istediğimiz fonksiyonları göstermiyor. Örneğin, ağır göz kuruluğu, diyabeti ya da göz tansiyonu varsa bu işlemi tercih etmiyoruz. Ayrıca bu mercekler 45 yaş üstüne uygulanan ameliyatlardır. Yani genç hastalarda da tercih ettiğimiz bir yöntem değil” dedi.

Akıllı lensler herkes için akıllıca olmayabilir

Uygun olmayan hastalarda mercek değişimi dışında düzeltmenin yolu yok

Sahip olunan göz açılarına da dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Tanrıverdi sözlerine şu şekilde devam etti:

“Gözün belli açıları var. Bu açıları uygun olan kişilere takılabilir. Eğer bu açılar uygun değilse bu merceği taktığımızda istenmeyen sonuçlarla karşılaşabiliyoruz. Bunlar, gece ışık saçılmaları, bulanık görme, yakın ve uzak görüşte yetersiz düzeltme gibi sorunlarla karşılaşabiliyoruz. Zaten eğer uygun hastaya takılmışsa genelde ilk 1-2 ay içerisinde bu tür semptomları yine de görebiliyoruz. Fakat bunlar genellikle 1-2 ay içerisinde nöro adaptasyon denilen beynin adaptasyon olmasıyla kalkıyor. Ancak uygun olmayan bir hastaya takılmışsa bu sorunlar daha uzun sürebiliyor ya da kaybolmayabiliyor. İşte bunlar mutsuz hastalardır. Uygun olmayan yeteri kadar değerlendirilmeden takıldığında sonrasında istenmeyen sonuçlar karşımıza çıkabiliyor ve bunu da düzeltmenin çok fazla bir yolu da maalesef yok. Eğer düzeltilebilir bir kusur varsa müdahale ediliyor. Ama diğer problemler şimdilik teknik anlamda mümkün değil. Eğer hastanın şikâyetleri çok ileri dereceye varırsa ve görme azlığı varsa ancak merceği değiştirmemiz gerekiyor.”

“45 yaş üstünü tercih ediyoruz”

Son olarak da belli bir yaş üstünde tercih edilen bir tedavi olduğunun altını çizen Tanrıverdi, “Bu öyle önüne gelene yapılabilecek bir ameliyat değil. Hastalarımızın mutlaka bilinçli bir şekilde bu konuda deneyimli bir hastane ve hekime başvurup fikir aldıktan sonra karşılıklı görüşle ancak karar verebilirler. Bir de sağlıklı hastalara yani görüşü yeterince bozulmamış hastalara biz bu ameliyatları önermiyoruz. Görüşü bozulan ya da kataraktlı olan ciddi görme sorunu yaşayan ya da yüksek numaralı gözlük takan ve 45 yaş üstü hastalara biz bu ameliyatı öneriyoruz” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Şeyda Ceylan Görgenç

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir, sokaklarında domuz sürüleri ile doğal yaşam parkına döndü İzmir’in Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde sürü halinde yerleşim yerlerine inen yaban domuzları, dev cüsseleriyle cadde ve sokaklarda cirit atarak korku salıyor. Geceleri sokağa çıkmaya korkan vatandaşlar yetkilileri kalıcı önlem almaya çağırırken, bazı kişilerin ise alıştıkları domuzlardan kaçmak yerine onları cep telefonlarıyla görüntülemesi dikkat çekti. İzmir’de yaban hayatı ile kent yaşamı arasındaki sınırlar iyice belirsizleşmeye başladı. Özellikle Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde gece saatlerinde ortaya çıkan domuz sürüleri, yerleşim yerlerinde özgürce dolaşırken görüntülendi. Kent sakinleri, gündüzleri sahipsiz köpeklerden, geceleri ise sayıları her geçen gün artan dev domuz sürülerinden dert yanıyor. Dün gece geç saatlerde Balçova sokaklarına inen yaban domuzları, devasa cüsseleriyle dikkat çekti. Çöp konteynerlerinin etrafında yiyecek arayan ve caddelerde sürü halinde ilerleyen domuzlar, trafikteki sürücülere ve yoldaki vatandaşlara aldırış etmeden dolaşmaya devam etti. Bazı İzmirlilerin artık bu duruma alıştığı ve kaçmak yerine cep telefonlarına sarılarak o anları kaydettiği görüldü. Kentin korkulu rüyası haline geldi Öte yandan, her gece sokaklarda karşılaştıkları bu tablodan büyük rahatsızlık duyan vatandaşlar ise yetkililere çağrıda bulundu. Geceleri yaya olarak dışarı çıkmaya korktuklarını belirten mahalle sakinleri, yetkililerin bu konuda artık kalıcı ve somut bir tedbir alması gerektiğini belirtti. Bazı vatandaşlar da şehir merkezinin domuzların doğal alanı haline gelmesinde, sokak hayvanları için özellikle kaldırımlara kedi-köpek maması koyulmasının da etkili olduğunu iddia etti. Sürü halinde geziyorlar Yaşan durumda bir dengesizlik olduğunu aktaran Balçova ilçesi sakini Osman İlhan, "Çünkü bu hayvanların buraya inmemesi gerekiyor. İnsanlar yemek veriyor, ekmek kırıntıları koyuyor; onlar da buna alışıp devamlı geliyorlar, bazen 10, 15, hatta 20 tane oluyorlar. Balçova Belediyesi bu konuda tabelalar asmış; bu hayvanlara ekmek ve kırıntı atılmaması, doğal yaşamlarına bırakılması gerektiğini söylüyor ama dinleyen var mı bilmiyorum, genelde dinlemiyorlar. İnsanlar ekmek ve yemek artıkları bırakıyor, bu yüzden domuzlar her akşam saat 10.30-11.00 gibi ormandan buraya iniyor. Sokağa çıktığımızda görüyoruz ve bu da bir korku oluşturuyor. Mesela ben gece saat 2’de evimin önünden geçerken korktum; gürültülü seslerle, yavrularıyla birlikte 15-20 kişilik sürüler halinde geçiyorlar. Sürü halinde ses çıkararak ilerliyorlar ve köpek olsa bir şekilde müdahale edersiniz ama onların huyunu suyunu bilmediğimiz için bir şey yapamıyoruz" dedi. "Domuz ailesi çıkabilir" Domuzlardan aslında şikayetçi değiliz diyen esnaf Devrim Çıntay, "Muhtemelen domuzlar bizden şikayetçidir çünkü buraya gelip onların yerini işgal etmiş durumdayız. Bu konuda hem domuzların hem de insanların yanlış davranışları var; özellikle insanların yem ve mama bırakması önemli bir etken çünkü domuzlar kedi mamasının kokusuna geliyorlar diye düşünüyorum. İlk başta insan korkar gibi oluyor ama sonra bakıyorsun ki onlar senden korkuyor ve zaten kaçıyorlar, bu yüzden aslında çok büyük bir tehlike arz ettiklerini düşünmüyorum; tabii küçük çocuklar konusu ayrı. Balçova Belediyesinin bu konuyla ilgili çok bir şey yaptığını sanmıyorum, çünkü hayvanlara burada farklı bakıldığı için toplama gibi uygulamalar da yapılamaz; muhtemelen belediye bir çalışma yapmıyor, yapsa görürdük diye düşünüyorum. Geçenlerde trafik kazası oldu, domuzlar büyük olduğu için arabalarda oluşan hasar da büyük oluyor ama herhalde domuzlarla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bu nedenle ‘Dikkat hayvan çıkabilir’ tabelaları yerine ‘Dikkat domuz çıkabilir’ ya da ‘Domuz ailesi çıkabilir’ şeklinde tabelaların olması bana daha mantıklı geliyor" ifadelerini kullandı. Balçova ilçesinde emlakçılık yapan Vedat Küçükgökçe ise, "Burada çok aşırı sayıda domuz görüyoruz ve oldukça da büyükler. Bu durum ciddi anlamda tehlike arz ediyor çünkü bunlar vahşi hayvanlar. Bir gün mutlaka bir olay yaşanacak; yaşandıktan sonra önlem almak ise çok daha kötü sonuçlara yol açabilir, bu yüzden önlemlerin şimdiden alınması gerekiyor. Teller açık olduğu için domuzlar rahat rahat girip çıkıyorlar. Ayrıca burada onlara yemek veriliyor, ekmek atanlar var. Hem çevre kirliliği oluşmuş durumda hem de vahşi hayvanların insanların arasında olmaması gerektiğini düşünüyorum; bu açık bir tehlike oluşturuyor" diye ekledi.