GÜNDEM - 29 Kasım 2024 Cuma 12:28

Beylikdüzü’nde “Nesiller Arası Aktarım” semineri düzenlendi

A
A
A
Beylikdüzü’nde “Nesiller Arası Aktarım” semineri düzenlendi

Ayten İlgün Harman Anne ve Çocuk Merkezi’nde “Nesiller Arası Aktarım Yoluyla Bağlanma Biçimlerimiz” adlı bir seminer düzenlendi. Uzman Psikolog Fahri Açar’ın konuk edildiği seminerde, anne babalara bitmemiş meselelerini çocuklarda tamamlamaya çalışmanın muhtemel zararlı sonuçları anlatıldı.


Beylikdüzü Belediyesi tarafından ilçeye kazandırılan anne ve çocuk merkezlerinin ebeveynlere yönelik olarak düzenlediği bilinçlendirme seminerleri devam ediyor. Bu kapsamda Ayten İlgün Harman Anne ve Çocuk Merkezi’nde Uzman Psikolog Fahri Açar’ın konuşmacı olarak katıldığı seminerde nesilden nesile aktarılan patolojik özellikler ele alındı. Travmatik mirasın bireyin psikolojisi üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekildi.



“Ebeveynlerimizin bitmemiş meseleleriyle bir ömür geçirdiğimizin farkında mıyız?”


“Kişi bazen kendisi doğmadan önce yaşanan travmaların etkilerini yaşar. Aslında ebeveyni tatmin etmeye çalışır.” diyen Fahri Açar, çocukların ebeveynleriyle özdeşim kurarken bazen bir misyon yüklendiklerini ve bundan olumsuz etkilendiklerini açıkladı. Çocuğa ölmüş büyük kardeşinin, büyük annesinin ya da büyük babasının adının verilişindeki sakıncanın da altını çizen Açar, şunları söyledi: “Ebeveynlerimizin bitmemiş meseleleriyle bir ömür geçirdiğimizin farkında mıyız? Birçoğumuz geçmişten gelenlerin ikamesi olduğumuz halde bunun farkında değiliz. Özellikle bizim kültürümüzde ata ve kaybedilen çocuk isimlerini yaşayan çocuklara verip tabir-i caizse ölmüşleri ‘çocukta yaşatmayı’ pek bir severiz. Bizlere göre bu sadece bir saygı ifadesi ve isim benzerliğidir. Oysa gerçekte bu çocuğun hayatını ve seçimlerini doğrudan etkileyen bir müdahaledir. Bu çocukların içinde her zaman aslında olduğundan başka bir kişi olması gerektiğini söyleyen bir ses vardır.”



Beylikdüzü’nde “Nesiller Arası Aktarım” semineri düzenlendi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir, sokaklarında domuz sürüleri ile doğal yaşam parkına döndü İzmir’in Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde sürü halinde yerleşim yerlerine inen yaban domuzları, dev cüsseleriyle cadde ve sokaklarda cirit atarak korku salıyor. Geceleri sokağa çıkmaya korkan vatandaşlar yetkilileri kalıcı önlem almaya çağırırken, bazı kişilerin ise alıştıkları domuzlardan kaçmak yerine onları cep telefonlarıyla görüntülemesi dikkat çekti. İzmir’de yaban hayatı ile kent yaşamı arasındaki sınırlar iyice belirsizleşmeye başladı. Özellikle Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde gece saatlerinde ortaya çıkan domuz sürüleri, yerleşim yerlerinde özgürce dolaşırken görüntülendi. Kent sakinleri, gündüzleri sahipsiz köpeklerden, geceleri ise sayıları her geçen gün artan dev domuz sürülerinden dert yanıyor. Dün gece geç saatlerde Balçova sokaklarına inen yaban domuzları, devasa cüsseleriyle dikkat çekti. Çöp konteynerlerinin etrafında yiyecek arayan ve caddelerde sürü halinde ilerleyen domuzlar, trafikteki sürücülere ve yoldaki vatandaşlara aldırış etmeden dolaşmaya devam etti. Bazı İzmirlilerin artık bu duruma alıştığı ve kaçmak yerine cep telefonlarına sarılarak o anları kaydettiği görüldü. Kentin korkulu rüyası haline geldi Öte yandan, her gece sokaklarda karşılaştıkları bu tablodan büyük rahatsızlık duyan vatandaşlar ise yetkililere çağrıda bulundu. Geceleri yaya olarak dışarı çıkmaya korktuklarını belirten mahalle sakinleri, yetkililerin bu konuda artık kalıcı ve somut bir tedbir alması gerektiğini belirtti. Bazı vatandaşlar da şehir merkezinin domuzların doğal alanı haline gelmesinde, sokak hayvanları için özellikle kaldırımlara kedi-köpek maması koyulmasının da etkili olduğunu iddia etti. Sürü halinde geziyorlar Yaşan durumda bir dengesizlik olduğunu aktaran Balçova ilçesi sakini Osman İlhan, "Çünkü bu hayvanların buraya inmemesi gerekiyor. İnsanlar yemek veriyor, ekmek kırıntıları koyuyor; onlar da buna alışıp devamlı geliyorlar, bazen 10, 15, hatta 20 tane oluyorlar. Balçova Belediyesi bu konuda tabelalar asmış; bu hayvanlara ekmek ve kırıntı atılmaması, doğal yaşamlarına bırakılması gerektiğini söylüyor ama dinleyen var mı bilmiyorum, genelde dinlemiyorlar. İnsanlar ekmek ve yemek artıkları bırakıyor, bu yüzden domuzlar her akşam saat 10.30-11.00 gibi ormandan buraya iniyor. Sokağa çıktığımızda görüyoruz ve bu da bir korku oluşturuyor. Mesela ben gece saat 2’de evimin önünden geçerken korktum; gürültülü seslerle, yavrularıyla birlikte 15-20 kişilik sürüler halinde geçiyorlar. Sürü halinde ses çıkararak ilerliyorlar ve köpek olsa bir şekilde müdahale edersiniz ama onların huyunu suyunu bilmediğimiz için bir şey yapamıyoruz" dedi. "Domuz ailesi çıkabilir" Domuzlardan aslında şikayetçi değiliz diyen esnaf Devrim Çıntay, "Muhtemelen domuzlar bizden şikayetçidir çünkü buraya gelip onların yerini işgal etmiş durumdayız. Bu konuda hem domuzların hem de insanların yanlış davranışları var; özellikle insanların yem ve mama bırakması önemli bir etken çünkü domuzlar kedi mamasının kokusuna geliyorlar diye düşünüyorum. İlk başta insan korkar gibi oluyor ama sonra bakıyorsun ki onlar senden korkuyor ve zaten kaçıyorlar, bu yüzden aslında çok büyük bir tehlike arz ettiklerini düşünmüyorum; tabii küçük çocuklar konusu ayrı. Balçova Belediyesinin bu konuyla ilgili çok bir şey yaptığını sanmıyorum, çünkü hayvanlara burada farklı bakıldığı için toplama gibi uygulamalar da yapılamaz; muhtemelen belediye bir çalışma yapmıyor, yapsa görürdük diye düşünüyorum. Geçenlerde trafik kazası oldu, domuzlar büyük olduğu için arabalarda oluşan hasar da büyük oluyor ama herhalde domuzlarla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bu nedenle ‘Dikkat hayvan çıkabilir’ tabelaları yerine ‘Dikkat domuz çıkabilir’ ya da ‘Domuz ailesi çıkabilir’ şeklinde tabelaların olması bana daha mantıklı geliyor" ifadelerini kullandı. Balçova ilçesinde emlakçılık yapan Vedat Küçükgökçe ise, "Burada çok aşırı sayıda domuz görüyoruz ve oldukça da büyükler. Bu durum ciddi anlamda tehlike arz ediyor çünkü bunlar vahşi hayvanlar. Bir gün mutlaka bir olay yaşanacak; yaşandıktan sonra önlem almak ise çok daha kötü sonuçlara yol açabilir, bu yüzden önlemlerin şimdiden alınması gerekiyor. Teller açık olduğu için domuzlar rahat rahat girip çıkıyorlar. Ayrıca burada onlara yemek veriliyor, ekmek atanlar var. Hem çevre kirliliği oluşmuş durumda hem de vahşi hayvanların insanların arasında olmaması gerektiğini düşünüyorum; bu açık bir tehlike oluşturuyor" diye ekledi.