GÜNDEM - 16 Aralık 2025 Salı 13:52

Çekmeköy’de Cumhuriyet Savcısını öldüren sanık hakim karşısına çıktı

A
A
A
Çekmeköy’de Cumhuriyet Savcısını öldüren sanık hakim karşısına çıktı

Çekmeköy’de Cumhuriyet Savcısı Ercan Kayhan’ı boğazından bıçaklayarak öldüren 19 yaşındaki Mustafa Can Gül ilk kez hakim karşısına çıktı.



Çekmeköy Ömerli’de bulunan bir restoranda, İstanbul Adliyesi’nde görev yapan Cumhuriyet Savcısı Ercan Kayhan (58), 19 yaşındaki Mustafa Can Gül tarafından boğazından bıçaklanarak öldürülmüştü. Olayın ardından gözaltına alınan şüpheli Mustafa Can Gül, Kartal’daki Anadolu Adalet Sarayı’na sevk edildi. Karakolda ve savcılıktaki sorgusunda hakkındaki suçlamaları kabul eden şüpheli Gül, savcılıktaki ifadesinin ardından ‘canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme’ suçundan tutuklama talebiyle sevk edildiği nöbetçi sulh ceza hakimliğince tutuklanmıştı.



Kayhan’ı boğazından bıçaklayarak öldüren Mustafa Can Gül, bugün Kartal Anadolu 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, Cumhuriyet Savcısı Ercan Kayhan’ın ailesi ve taraf avukatları katıldı.



"Psikolojik tedavi görüyorum"


Tutuklu sanık Mustafa Can Gül savunmasında, "Ben psikolojik tedavi görmekteyim, benim şimdiki savunmalarım doğrudur. Olayla ilk olarak böyle anlatmamamın sebebi Bilal’in 3-4 ayda çıkmamı söylemesidir" şeklinde konuştu.



"Kaldıramadığı için takıntılı hale geldi"


Hayatını kaybeden Ercan Kayhan’ın kızı Büşra Kayhan, "Ben o gün orada değildim olayı görmedim, sanıktan şikayetçiyim en yüksek cezayı almasını istiyorum. Olaydan sonra sanık hiçbir şekilde iletişime geçmedi pişmanlığını dile getirmedi" dedi. Oğlu ise, "Babam insanlara yardım eden birisi olduğu için sanığa da başka konularda hep yardımcı oldu. Ama sanıktan iş göremeyince elini ayağını çekti. Sanık da bunu kaldıramadığı için takıntılı hale geldi. Olaydan sonra bize ulaşmadı" dedi.



"Döndüğümde vefat etmişti"


Ercan Kayhan ile iş ortağı olan olay gününe tanık olan Bilal Bilgin, "Ercan ile işletmede fiili ortaklığımız vardı, ben olay günü mutfakta sipariş hazırlıyordum. Bu sırada sanık Mustafa mutfağa geldi. Kapı zaten bir taneydi, işletmenin ise toplam 2 kapısı vardı. Sanık o gün kapalı olan kapıdan işletmeye giriş yaptı. Sanık mutfağa geldiği zaman doğrudan tezgahtan bıçağa uzandı. Bıçakla üzerime yürüdü. O sıra Ercan sanığı görüp yanımıza geldi. ’Sen yine buraya mı geldin’ şeklinde konuştu. Sanık, Ercan’ı görünce beni bırakıp Ercan beye yürüdü, bıçakla saldırdı. Ben o sırada bıçak ile kaç hamle yaptığını görmedim ama Ercan yere düşmüştü. Ben sanığı onun üzerinden çekmeye çalıştım ancak çekemedim. Sonrasında dışarı atladım ve yan tarafta bulunan karakola girip haber verdim, döndüğümde vefat etmişti. Ercan’ın sanığa hakaret ya da herhangi bir sözü olmadı, sadece ’Neden geldin ben sana gelme demedim mi’ şeklinde bir sözü oldu. Olay günü 14.30-15.30 sıralarında sanığı işletmenin yakın çevresinde görmedim, sadece olay sırasında gördüm" ifadelerini kullandı.



Mahkeme, Bilal Bilgin’in beyanı esnasında araya girerek konuşan sanık Mustafa Can Gül’ün duruşma salonu dışına çıkarıldı. Sanık Gül, bir süre sonra tekrardan duruşma salonuna getirildi.



"Boğazından yoğun kan akıyordu"


Olay günü müşteri olan Tanık Celal Can, "Olay günü nişanlım Ayşegül Temel ile işletmeye gitmiştik. Ercan bizim aile dostumuz olurdu. Bir süre sohbet ettik, kalktığında Ercan olayın olduğu bölüme gitti. Biz sanığın geldiğini gördük ancak kendisini tanımadığımız için önemsemedik. Sanık mutfağa gitti, Bilal’i kovalıyordu. Ben şakalaşıyorlar sandım. Ercan müdahaleye gitti, Ayşegül sanığın elinde bıçak gördüğünü söyledi bunun üzerine ben yanlarına koştum. Sanık Ercan’ı boynundan tutmuş ve eğilmiş vaziyettelerdi. Her yerde kan vardı. Ercan’ın boğazından yoğun kan akıyordu. Aklıma hemen bitişikteki jandarma karakolu geldi, oraya araçla gittim. Durumu nöbetçilere anlattım. Birlikte hemen işletmeye döndük; sanığı işletmenin dış çıkış kapısında gördük. Jandarmalar sanığı muhafaza altına aldılar. Sanığın Ercan’ın boğazını dairesel hareketle kestiğini gördüm. Bu olayı bilerek ve isteyerek yaptı. Bilal’in yalnızca kovalandığını gördüm. Bilal’in kovalandığı sırada sanığın elinde bıçak olduğunu görmedim" şeklinde konuştu.



"Başını kavradığını bıçak ile maktülün boğazını kesti"


Tanık Ayşegül Temel beyanında ise, "Olay günü nişanlım Celal Can ile işletmeye yemek için gittik bir süre oturduk. Ardından siparişlerimizi verdik. Ercan abi mangalın başına geçti. Bu sırada sanık geldi. Ben yaklaşık bir buçuk yıldır mekana gitmekteyim. Sanığı burada hiç görmedim. Ben sanığı müşterilerden biri sanmıştım. Ardından Ercan’ın elinde maşa ile mutfak kısmına gittiğini gördüm. Bir süre sonra Ercan abinin acı içinde bağırdığını duydum ardından oraya baktığımda sanık ile maktulü mutfağın giriş kapısında gördüm. Sanık makulün hemen arkasındaydı. Yaklaştığım zaman sanık sol kolu ile Ercan abinin başını kavradı; bıçak ile maktulün boğazını kesti. Ercan abi sonra yere düştü. Ardından sanık maktulün üzerine doğru yeniden bir şey yapar gibi oldu. Ancak ben o an duruma dikkat edemedim. Ambulansı arayanlardan biri bendim" dedi.



"Mağdurun boğazından kesti"


Bir başka tanık beyanında, "Olay günü ilgili işletmeye yemek yemeğe gitmiştim. Her şey normaldi. Bir müddet sonra bağrışma sesleri geldiğini duyduk. Bu sesler mutfağın olduğu kısımdan geliyordu. Aramızdaki mesafe 20-30 metre kadardı. Bağrışmadan sonra sese yöneldik. Bu sırada maktulün yere düştüğünü gördüm. Ardından sanık ’Allahu Ekber’ diyerek mağdurun boğazından kesti. Çok kısa süre sonra jandarma ekipleri geldiler, olay bu şekilde son bulmuş oldu" ifadelerini kullandı.



Mahkeme tarafından Adli Tıp Kurumu’ndan otopsi rapor sonucunun beklenmesi ve eksik tanıkların dinlenilmesi için sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilerek duruşma 28 Ocak Çarşamba gününe ertelendi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Kurum’dan DEM Parti’li Koçyiğit’e ‘şantiye şefi’ cevabı: "Bizim için büyük bir gurur" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmelerinde kendisine ‘şantiye şefi’ diyen DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’e tepki göstererek, "Umarım bir gün deprem bölgesine gidip ülkenizin bu gururuna ortak olursunuz. 11 ili ayağa kaldırmak, deprem bölgesini bitirmek, şantiye şefliğiyse evet, şantiye şefliği yapmak bizim için büyük bir gururdur. Deprem bölgesinin şantiye şefiyim" dedi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Bakanlığın TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmelerinde kendisine, "Sanırsınız Çevre Şehircilik Bakanı değil de şantiye şefi" diyen DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’e cevap verdi. "Şaşkınlıkla dinledim" Bakan Kurum Koçyiğit’e, "Şimdi DEM Parti’li Grup Başkanvekili’ni hakikaten şaşkınlıkla dinledim. Umarım bir gün deprem bölgesine gidip ülkenizin bu gururuna ortak olursunuz. Sayın Başkan şantiye şefi diyerek kendince yapılan işi küçümsüyor. 11 ili ayağa kaldırmak, deprem bölgesini bitirmek, şantiye şefliğiyse evet, şantiye şefliği yapmak bizim için büyük bir gururdur. Evet ben şantiye şefiyim. Deprem bölgesinin şantiye şefiyim" cevabını verdi. "Siz ellerinizi ovuşturdunuz, ’şimdi bittiler’ dediniz" Koçyiğit’e deprem bölgesinde ne yaptığını soran Bakan Kurum, şunları söyledi: "Diyorsunuz ki ’15. günde devlet yoktu’. Devlet oradaydı. Biz ilk saat itibarıyla oradaydık. Deprem oldu. Biz Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 11 ilimize koştuk. Peki siz ne yaptınız? Ben size söyleyeyim. Siz ellerinizi ovuşturdunuz. ’Şimdi bittiler’ dediniz. ’Enkaz altında kalırlar’ dediniz. ’Yapamazlar, bitiremezler’ dediniz. Bitirdik. 455 bin konutu alnımızın akıyla tamamladık."
Ankara DMM’den "Türkiye’ye BioNTech aşısı gelmedi" iddialarına yalanlama Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ’BioNTech aşısı gelmediği’ yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin (DMM) sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, bazı sosyal medya mecralarında, COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ‘BioNTech aşısı gelmediği’ yönünde ileri sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi. ‘BioNTech aşısı gelmediği’ iddialarının kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içerdiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "COVID-19’a karşı geliştirilen BioNTech mRNA aşıları, klinik kullanım amacıyla doğrudan BioNTech SE firmasından temin edilmiştir. Pandemiyle mücadele kapsamında, Mart 2021 tarihinden itibaren salgının son dönemlerine kadar söz konusu aşılar mevzuata uygun şekilde tedarik edilerek vatandaşlarımızın kullanımına sunulmuştur. Öte yandan salgın gibi küresel halk sağlığı acil durumlarında, aşı ve ilaçların temininde "Acil Kullanım Ön Onayı" mekanizması tüm dünyada işletilmektedir. BioNTech mRNA aşıları da Dünya Sağlık Örgütü ve uluslararası bilimsel otoritelerin acil kullanım ön onayı değerlendirmeleri esas alınarak Sağlık Bakanlığımız Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından temin edilmiş ve uygulanmıştır. Dolayısıyla pandemi sürecinde yürütülen tüm aşılama faaliyetleri; insan sağlığının korunması önceliğiyle, bilimsel kriterler, şeffaflık ilkesi ve hukuki mevzuat çerçevesinde titizlikle gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle kamuoyunun, teknik ve hukuki kapsamından koparılarak dolaşıma sokulan, yanıltıcı ve gerçek dışı nitelik taşıyan iddialara itibar etmemesi önemle rica olunur."
Gaziantep 51 kişinin öldüğü Furkan Apartmanı davasında firari sanıklar için 10 milyon TL’lik güvence bedeli kararı Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 51 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Furkan Apartmanı davasında iki firari sanık hakkında çıkarılan yakalama kararları, kişi başı 10 milyon TL güvence bedeli yatırılması karşılığında kaldırıldı. Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin ölümüne neden olan Furkan Apartmanı davası bugün görüldü. Nizip Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuksuz sanıklar Faik Ö., Eyüp Ö., Bülent B., Nejdet A., Mehmet A., Oktay A., Ömer Ş., Coşkun Ş., sanık avukatları, maktul avukatları ve maktul aile yakınları katıldı. Duruşmada söz alan maktul aile yakınları, suçluların en ağır cezayı almasını istedi. Sanıklar ise önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirterek, suçsuz olduklarını savundu. Duruşma savcısı, taraflarca yeniden bilirkişi raporu talebinin dosyaya geldiği aşama dikkate alınarak reddine ve yakalama kararı bulunan sanıklar için güvence bedeliyle haklarındaki yakalama kararının kaldırılması yönündeki talebinin de reddedilmesine karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, haklarında yakalama kararları bulunan Hasan Hüseyin S. ile Abdullah Devrim S.’nin 10 milyon lira güvence bedeli karşılığında yakalama kararlarının kaldırılmasına, diğer sanıkların mevcut durumlarının devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Ne olmuştu? Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce, 19 Temmuz 2024’te görülen karar duruşmasında, mühendis sanık Yılmaz Şahin Yurtyapan hakkında ’bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 16 yıl 8 ay hapis, sanıklar Faik Ö., kardeşi Eyüp Ö. ve Nejdet A. hakkında delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verilmişti. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi, Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin hayatını kaybettiği Furkan Apartmanı davasında 3 sanık hakkında verilen kararı inceledi. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Kararda, beraat kararı verilen sanıklar Faik Ö. ve kardeşi Eyüp Ö. hakkında "kolon kesilmesi" iddiasıyla yeni bir iddianame hazırlandığı, bu nedenle olayın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Söz konusu dosyaların birleştirilmesi ve sanıkların birlikte yargılanması gerektiğinin belirtildiği kararda, "Tüm dosyaların birleştirilmesine karar verilerek, tüm delillerin birlikte tartışılması hakkaniyetli bir yargılama için gerekli olmakla birlikte yerel mahkemece verilen hükmün bozulmasına karar verilmiştir" denildi.