SPOR - 23 Mayıs 2024 Perşembe 16:32

Ali Koç: “Kuvvetli bir Fenerbahçe oluşturacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın”

A
A
A

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, futbol A takımında gelecek sezon ligi domine edecek kadro kuracaklarını belirterek, “Bugüne kadar şampiyonluk sözü vermedim. Ancak son 2 sezonda yaşadıklarımızdan hareketle takviyelerle çok daha kuvvetli bir Fenerbahçe oluşturacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Öyle bir takım kuracağız ki benim size şampiyonluk sözü vermeme gerek kalmayacak” dedi.

Fenerbahçe Kulübünde 30-31 Mayıs'ta çoğunluk sağlanamazsa 8-9 Haziran'da yapılacak olağan seçimli genel kurul öncesi Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Faruk Ilgaz Tesisleri’nde kongre üyeleriyle bir araya geldi. Başkan Koç adaylığı ile ilgili sebepleri açıkladığı toplantıda, görevde olduğu yıllarda hatalarını da katılımcılarla paylaştı. Bu süreçte tecrübe kazandıklarını ifade eden Koç, “Fenerbahçe Spor Kulübü başkanlığım süresince Fenerbahçe’yi her koşulda destekleyen tüm taraftarlarımıza, iki dönem boyunca birlikte görev yaptığım yönetim kurulundaki arkadaşlarıma, kurullarda görev alan değerli üyelerimize, dünyanın dört bir yanında kulübümüze destek veren Fenerbahçe derneklerimize, sporcularımıza, sponsorlarımıza ve bizi 7-24 takip eden medya mensuplarına, ortaya koyduğu yapıcı süreç için Sadettin Saran ve ekibine şükranlarımı sunuyorum. Çalışma arkadaşlarımla birlikte Fenerbahçe’nin geleceği açısından kritik öneme sahip stratejik konularda ciddi başarılar elde ettik. Bu başarılar biraz futbol gündeminde yaşanan olumsuz gelişmeler neticesinde hep geri planda kalmıştır. Başarılarımızla da, hatalarımızla da tümüyle yüzleştik. Fenerbahçe için hayal ettiklerimizin, olmasını istediklerimizin, amaçladığımız düzeye gelmediğinin farkındayız. Kadro mühendisliğimizde, bazı hoca tercihlerimizde bizi sorgulayabilirsiniz. Geçmişte yaşanan tüm süreçten çok şey öğrendik. Hiç olmadığı kadar tecrübe kazandık. Bizim Fenerbahçe’ye bilerek hiçbir yanlışımız olmadı, olamaz da” diye konuştu.

“Fenerbahçe Spor Kulübü’nün bir tek kuruş alacağı yoktur”

Sarı-lacivertli kulübün mali raporları ile ilgili bilgiler veren Ali Koç, “Mali bağımsızlığımız tehlikede diyorduk, göreve gelir gelmez bu konuya odaklandık. Sürdürülebilir bir mali konu için, bağımsızlığımız konusunda çok mesafe kat ettik. UEFA’nın 2018 yılında yayınladığı rapora göre, Avrupa’da batmaya en yakın kulüp Fenerbahçe olarak belirtiliyor. Net borcun geliri oranında Avrupa’nın en kötü ikinci kulübüydük. Avrupa ülkelerinin Süper Lig ve 1. Lig kulüplerinde 700 kulüp var. Bu 700 kulüp arasında biz Avrupa’nın net borcun geliri oranında en kötü kulübüydük. Parasal olarak da net borcumuz Avrupa’nın 6. sırasındaydı. Milyar dolara yakın geliri olan kulüplerin bizim kadar borcu yoktu. Raporun manşeti de kulübümüze atılmıştı. Avrupa’nın en güçlü kulübü olduğu vurgulanmıştı. Toplam yükümlülüklerimiz 612 milyon Euro’yu bulmuştu bugün ise toplam yükümlülüklerimiz 307 milyon Euro’ya indi. Tam anlamıyla yarıya inmiş durumda.
31 Mayıs 2018’de 3 milyar 180 TL olan borcumuz, bugün enflasyonla 23 milyar 610 milyon TL’ye geliyor. Hangi kurdan bakarsanız bakalım Fenerbahçe’nin borçları inmiştir. Bu borçlar 612 bin 347 TL’si finans kuruluşlarına idi. Bugün 104 milyon Euro’ya indi. Üstelik 347 milyonun 74 milyon Euro’su fahiş faiz oranlarıyla faktoring borçlarıydı. Çok şükür bugün faktoring borçlarına hiçbir borç kalmamıştır. Allah o günleri kulübümüze bir daha yaşatmasın. Mali yapımızı en doğru şekilde yönettiğimizi düşünüyorum. Tüm borçlarımızı TL’ye dönüştürdük, ne kadar doğru yaptığımızı bugün görüyoruz. Benim açımdan Fenerbahçe Spor Kulübü’nün bir tek kuruş alacağı yoktur. Bunu daha evvel de söylemiştim, bunun aksini iddia edenler yalan söylüyorlar” şeklinde konuştu.

“CAS’ta Fenerbahçe aleyhine açılmış tek bir dosya yoktur”

Başkan Koç, amatör branşlarda Avrupa’da alınan başarıları katılımcılarla paylaşarak sporculara tebriklerini iletti ve şunları söyledi:

“Olimpik branşlarda tarihi başarılar yakaladık, rakiplerimize büyük bir üstünlük sağladık. Yüzlerce Türkiye rekorları kırdık, neticesinde müzemizi kupalar ve madalyalarla doldurduk. CAS’ta en çok dosyası olan ülke Türkiye’dir. Çok şükür Fenerbahçe aleyhine CAS’ta açılmış tek bir aleyhte dosya yoktur.”

“Tüm adaletsizliklere rağmen şampiyonluk şansını son maça taşımış bir kadro kurabildik”

Futbol A takımında iyi bir kadro mühendisliği oluşturduklarını vurgulayan Başkan Koç, “İlk dönemimizde hatalarımız, yanlış tercihlerimiz oldu. Bunlara rağmen sistem tarafından giyotinden geçirilmeseydik şampiyonluğumuza uzanabilme şansımız vardı ama hep engellendik. Son iki sezonda ise yapılan hatalardan arınmış, Finansal Fair Play ve harcama limitlerinden kurtulmuş, doğru seçimler yapmış, transfer başarısı sağlamış, tarihin en iyi kadrolarını kurmuş, tüm sistematik engellere rağmen şampiyonluğu son ana kadar kovalayan kadrolar oluşturmuştur. Son 2 sezonda Avrupa’da iki kez yarı finalin kapısından döndük. Bu iki sezonda Türk futbolu Avrupa’da 20. sıradan 9. sıraya yükselmiş, en fazla puan katkısını Fenerbahçe yapmıştır. Geçen sezon Türkiye Kupası’nı aldık. Bu sezon ise bitimine 1 hafta kala Türk futbol tarihinde görülmemiş puan seviyesine ulaşmış, derbilerde üstünlük sağlamış, deplasmanda yenilgi almamış ve tüm adaletsizliklere rağmen şampiyonluk şansını son maça taşımış bir kadro kurabildik. Bu Tarihi bir sezon olmuştur inşallah sonu şampiyonlukla biter. Futbolda son dönemde başarılı bir istikrar sağladığımız aşikardır, geleceğe çok daha ümitle bakmamızı sağlamıştır. Fenerbahçe futbolda son 10 senede, son 5 senede de istikrar sağlamıştır. Fenerbahçe hep zirvede olmuş ancak şampiyonluğu engellenmiştir. En fazla puan toplayan takımlar arasında şampiyon olamayan tek takım Fenerbahçe’dir. Bunun futbolun olağan akışı ile açıklanması mümkünatı yoktur. Ancak bir kere şampiyon olup cam tavanı kırdığımızda inanın ki şampiyonluklarımız arka arkaya gelecektir. Bizi engelleyenlerin en büyük korkusu da budur” ifadelerini kullandı.

“Futbolda adil rekabet ortamını sağlayacağız”

Ali Koç, amaçlarının Türk futbolunu daha adil bir geleceğe taşımak istediklerini belirterek, “6 yıl boyunca açıkça gördük ki, futbolun içerisinde kurulmaya çalışılan yapı, biat etmeyenleri cezalandırmakta ve sistemi dışarı çıkarmaktadır. Karşımızda hayali bir düşman olduğunu söyleyenler de aslında bu düzene hizmet eden, menfaat elde edenlerdir. Amacımız sadece Fenerbahçe’ye değil. Bu düzenden rahatsız olan diğer kulüplerimizle birlikte Türk futbolunu daha dürüst ve çok daha adil bir geleceğe taşımaktır. Ülkemizdeki futbol iklimi, yurt dışında gıpta ile izlediğimiz ligler seviyesine geldiğinde bundan en çok fayda olacak da Fenerbahçe olacaktır. Çünkü bizi engellemek o kadar kolay olmayacaktır. Bu sene biz bir mücadele başlattık ve sonuna kadar sürdürmeye kararlıyız. Yeniden aday olmamın bir diğer sebebi de, haksızlığı, adaletsiz rekabeti normal hale getiren başlattığımız mücadeleyi sonuna kadar götürme arzumuzdur. Daha fazla yol kat ettiğimizde çok daha kulüp yanımıza gelecektir. Biz direnirsek futbolda adil rekabet ortamını sağlayacağız” değerlendirmesinde bulundu.

“Kuvvetli bir Fenerbahçe oluşturacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın”

Gelecek sezon futbol A takımına yapılacak takviyelerle ligi domine edeceklerinin vaadinde bulunan Başkan Koç, “Türkiye normal bir lig olsa büyük heyecan içinde olurduk. Allah'tan yine de ümit kesilmez. 90 puanın üzerinde bir sezonun bitişi yine Fenerbahçe'de yaşanmıştır. Gelecek sezon ligi domine edecek bir kadro kuracağız. Bugüne kadar şampiyonluk sözü vermedim. Ancak son 2 sezonda yaşadıklarımızdan hareketle takviyelerle çok daha kuvvetli bir Fenerbahçe oluşturacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Öyle bir takım kuracağız ki benim size şampiyonluk sözü vermeme gerek kalmayacak. Avrupa’da son 2 sezondur yakaladığımız başarıyı istikrarlı hale getireceğiz” dedi.

“Sorunların üzerinden daha etkin şekilde geleceğiz”

Taraftarlara da çağrıda bulunan Koç, “Artık duygusallığa yer yok. Artık hata yapma lüksümüz yok. Yeni yönetim kurulumuzu buna göre belirledik. Sorunların üzerinden daha etkin şekilde geleceğiz. Taraftarlarımız bizlere güvenmeye devam etsin. 2 aday olarak televizyona çıkıp sizleri daha iyi aydınlatacağımızdan şüphem yok. Tabii bu sefer de kabul etmezse belki de Dursun Özbek ile televizyona çıkarlar” diyerek sözlerini noktaladı.

Başkan Ali Koç’un yönetim kurulunda şu isimler yer alıyor:
"Erol Bilecik, Burak Çağlan Kızılhan, A. Sertaç Komsuoğlu, Acun Ilıcalı, Ahmet Ketenci, Alper Alpoğlu, Cenk Öztanık, Eren Dişli, Ergun Özen, Esin Güral Argat, Fethi Pekin, Hakan Safi, Hamdi Akın, Hulusi Belgü, Hüseyin Bozkurt, M. Kemal Danabaş, Mehmet S. Dereli, Nedim Keçeli, Özgür Özaktaç, Rıfat Perahya, Selma A. Rodopman."

"Fenerbahçe’nin ağır mağlubiyeti üzerine seçim planları kuranlar vardı"

Galatasaray Başkanı Dursun Özbek'i yalanlayan Ali Koç, derbi sonrası yaşanılanlar ilgili şunları söyledi:
"O gün Fenerbahçe açısından bir derbi maçıydı. Hatta bir derbiden daha fazlasıydı. İçeride namağlup şampiyon olacaklardı, olağanüstü koreografiler vardı. Özellikle beni hedef alan koreografiler vardı. Fenerbahçe’nin ağır mağlubiyeti üzerine seçim planları kuranlar vardı. Büyük paralar harcanıp, podyumlar, eğlenceler vardı. Haksızlığın en büyüğü vardı; Djiku’nun atılması. Fenerbahçe için olağanüstü bir gece yaşandı. Biz ne büyük derbi zaferleri yaşadık ama bunun anlamı 10 kişi 82 dakika sonunda 1-0 kazanıp, pek çok kurumların planları bozuldu. Biz çok mutlu olduk. Ben de spontane şekilde arabaya bindim oraya gittim. Bizimle mücadele edenler kendi ayıplarını örtmek için devletin memurunu hedef alıyorlar. Fenerbahçe’nin Stadı’na Galatasaray Başkanı geliyorum dese polis yardımcı olmayacak mı? Gittik, futbolcularla kucaklaştık. Futbolcuların seyirciye gitme isteği vardı. Dedik ki çıkalım hatıra fotoğrafı çektirelim, ayıp mı? Statta 1 kişi yoktu. Talimatlara aykırı mı? Bizim işimiz kavga veya provokasyon olsa seyirci varken çıkmaya çalışırız. Bunu Aziz Yıldırım döneminde de yapmıştık. Bu sefer takım çok istediği için sahaya çıkalım dedik ve çıktık. Olaylara sebep olan bayrak mevzusudur. Bir ülkenin bayrağı nasıl namusu ile bir kulübün de bayrağı namusudur. Bizim bayrağımızı gasp etmeye çalıştıkları için gereken tepki verildi. Saygı çift taraflı müessesedir. Sen 12 Mayıs’ta yapacaksın, sana yapıldığı zaman, ‘bu çete, eşkıya, silahlı adamlar.’ 1 kişi gittik, 2 de koruma. Abartma, yalan söyleme bunların DNA’sına işlemiş. Sıkıntı olmasa bayrağımızla fotoğraf çektirip, arabamıza binip gidecektik. Delikanlı olan kavgaya çağırıyor. Biz basit bir televizyona tartışmaya çıkartamıyoruz. Hangisi gerçek bunların."

Ali Koç'tan Aziz Yıldırım'a yanıt

Eski Fenerbahçe Başkanı ve başkan adayı Aziz Yıldırım'ın "Fenerbahçe'yi kim şampiyon yapmak istemiyor" sözlerine yanıt vererek, "Fenerbahçe’yi şampiyon yapmayacak güçlerin kim olduğunu merak ediyorsa aynaya baksın. Çünkü bunlardan bir tanesi de kendisi. Şöyle bir şey demiş, ‘Fenerbahçe’nin mutluluğu benim mutluluğumdan daha önemlidir’ demiş. Biz şampiyon olup mutlu olursak, sayın başkan mutlu olmayacak mı? Dünkü toplantıya baktım, küçük bir ihtimal olan şampiyonluk ihtimali gerçekleşirse sanki memnun olmayacak bir vücut dili gördüm. Allah kimseye nasip etmesin" ifadelerini kullandı.

İsmail Yasin Akçın - Cüneyt Sevindik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa En başarılı ihracatçılar ödüllerini aldı İSHİB, 2023 yılında sektörel bazda en fazla ihracat yapan üyelerini ödüllendirdi. Birlik toplamında en fazla ihracat yapan 10 firma da düzenlenen törenle ödüllerini aldılar. İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği (İSHİB) 2023 yılının en başarılı ihracatçılarını ödüllendirdi. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Şehit Ömer Halisdemir Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen ödül törenine ihracatçı birlik başkanları yanı sıra sektörün önde gelen firma ve derneklerinin temsilcileri katıldı. İhracatın lideri Banvit oldu Birlik toplam ihracatında ilk sırayı Banvit alırken, Şen Piliç ikinci, Has Tavuk ise üçüncü oldu. Paktavuk, Kemal Balıkçılık, Dardanel Önentaş, Bu Piliç, Orallar Zirai Ürünler, Fokacı Su Ürünleri ve Sahra Gıda ise toplamda en fazla yapan ihracatçı firmalar arasında yerini aldı. Sektörel bazda bakıldığında ise Beyaz Et kategorisinin ihracat lideri Banvit olurken, Balıklar ve Su Ürünleri kategorisinde Kemal Balıkçılık, Yumurta kategorisinde Pak Tavuk, Süt ve Süt Ürünleri kategorisinde Ak Gıda, Kırmızı Et Ürünleri kategorisinde Rapak ve Arı Ürünleri kategorisinde Yılmaz Gıda zirvenin sahibi oldu. Konuşmasında Türkiye’nin gıda ihracatını değerlendiren İSHİB Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Sezer, son 12 aylık dönemde su ürünleri ve hayvansal mamuller ihracatının 3.7 milyar dolar olarak gerçekleştiğini bildirdi. Sezer, başta Irak, Rusya, Venezuela, İtalya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suriye başta olmak üzere; İSHİB üyelerinin son 12 ayda 1 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiğini söyledi. Hedef pazarlar içinde olan Çin ve Japonya’ya ihracatın artırılması için yoğun bir tanıtım çalışması yaptıklarını kaydeden Müjdat Sezer, kanatlı ürünleri ihracatının Avrupa Birliği ülkelerine açılmasını sağlamak için ise hükümetten destek beklediklerini sözlerine ekledi. Konuşmasında gıda sektöründe ihracat kısıtlamalarına da değinen İSHİB Başkanı Müjdat Sezer, sektör olarak bu konunun yeniden gözden geçirilmesi için ekonomi yönetimine başvurduklarını, belirterek, “Günübirlik alınan ve hemen uygulamaya geçilen kararlar, uluslararası pazarlarda firmaları zor duruma düşürüyor. Sektörü krize sokmamak adına beklentimiz, kısıtlamanın acil olarak tümüyle kaldırılması yolunda. Eğer bu mümkün olamıyorsa en azından tüketicilerin yoğun olarak satın aldığı, zaten maliyet fiyatının da altında sunulan bütün tavuk dışındaki tüm ürünlerin kısıtlamasının acilen kaldırılması gerekmektedir” dedi.
İstanbul Prof. Dr. Volkan: "İsrail, hala geçmişindeki Nazi hayaleti ile savaştığı için Gazze’de bu kadar acımasız" Politik psikoloji biliminin kurucularından Prof. Dr. Vamık Volkan, savaşları politik psikoloji perspektifinden ele aldı. Prof. Dr. Volkan, Ukrayna savaşını başlatan faktörlerden birinin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in narsistik eğilimleri olduğunu belirtirken, İsrail’in Gazze’ye saldırılarına yönelik ise "Nazi hayaleti" değerlendirmesinde bulundu. Politik psikoloji biliminin kurucularından olan dünyaca ünlü bilim insanı Kıbrıs Türkü Prof. Dr. Vamık Volkan, Yakın Doğu Üniversitesi’nde verdiği konferansta savaşların başlamasının altında yatan psikolojik unsurları günümüzden örneklerle değerlendirdi. Kariyerinin önemli bir bölümünde politik psikoloji kapsamında savaşların psikanaliz boyutunu ele alan Prof. Dr. Vamık Volkan, "Neden Savaşlar Var?" konferansı ile günümüzde süren savaşlarla ilgili dikkat çeken yorumlarda bulundu. Yakın Doğu Üniversitesi Mükemmeliyet Merkezi’nin düzenlediği "Konferans Serisi" kapsamında, ana vatanında "savaşı" ele alan Prof. Dr. Volkan’ın konferansı, ücretsiz olarak halka açık gerçekleştirildi. Tarihten günümüze savaşların nedenlerinin detaylı bir şekilde incelendiği konferans, güncel uluslararası krizler hakkında önemli bir perspektif sundu. Yoğun katılımla gerçekleşen konferansın açılış konuşmasını üniversitenin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Nur Köprülü yaptı. Konuşmasında son yıllarda yaşanan savaşların, bilim insanlarını savaşları yeniden analiz etme ve irdelemeye yönlendirdiğini belirten Prof. Dr. Nur Köprülü, savaşların yalnızca askeri strateji ve politikalarla değil, aynı zamanda sosyolojik, ekonomik ve insani boyutlarıyla da ele alınması gerektiğini vurguladı. "Putin’in kurtarıcı fantezisi var" Siyasi güce sahip bir politik liderin psikolojik yapısının savaşlarda önemli bir rol oynadığını vurgulayan Prof. Dr. Vamık Volkan, bu kapsamda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i ele aldı. Vladimir Putin’in kişisel tarihinin ve narsistik eğilimlerinin, lider olarak Ukrayna savaşını başlatmasında önemli bir rol oynadığını belirten Prof. Dr. Vamık Volkan, şu tespitlerde bulundu: "Vladimir Putin, narsisizmi olan biri. Bu aslında abartılı olmadığı takdirde gerekli olan bir özellik. Bu özelliği abartılı olan bazı liderler kötü olurken, bunu dengede tutanlar ise kurtarıcı lider olabiliyor. Putin’in hayatı ise buna bir örnek olabilir. Putin’in babası askerdi, Putin doğmadan yıllar önce ülkede yaşanan olaylarda halk açlıktan ölüyor ve toplu mezarlara gömülüyordu. 2. Dünya Savaşı’nda, St. Petersburg kuşatması sırasında ağabeyi Naziler tarafından alınmış ve sonrasında ölmüştü. Putin’in babası kurşun yarası aldığı için hastanedeydi ve taburcu olup eve gittiğinde eşinin de açlıktan ölen kişilerle aynı çukura götürülmek için alınacağını gördü. Eşinin yaşadığını anladı ve bu duruma engel oldu. Eşini alıp evlerine götürdü ve kurtardı. Ölen oğlu ise binlerce kişiyle gömüldü ve nerede olduğunu bile bilmiyorlardı. Almanlar gidince 9 yıl sonra Putin doğdu. Anne ve babası Putin’e yaşadıklarını anlatmadı ama konuşulanları duyarak büyümüştü. Bu durum Putin’de ’kurtarıcı fantezisi’ geliştirdi. Bu fantezi ile büyüyüp lider oldu. Putin lider olduktan sonra ülkede bir kurum oluşturuldu ve Putin’in yıllar önce ölen kardeşinin gömüldüğü yer bulundu. O yıllarda ülkede yavaşça 1940’lı yıllara dönüş başlamıştı. Akabinde Putin’in Ukrayna’da çatışmaları başlatmadan önce yaptığı konuşmalar incelendiğinde, yaşadığı geçmişin izlerini taşıdığını gözlemledik." İsrail, geçmişten bugüne taşıdığı hayali Naziler ile mi savaşıyor? Prof. Dr. Volkan, "Savaşların başlatılmasına ve sürdürülmesine neden olan ekonomik, hukuki ve politik pek çok gerçekçi faktörler vardır. Ancak bu faktörlerin ardında çeşitli psikolojik unsurların da bulunduğu aşikardır" dedi. Bu noktada "Büyük Grup Kimliği" kavramına değinen Prof. Dr. Volkan, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü yıkıcı savaşı da bu kavram üzerinden ele aldı. Etnik veya dini grupların kendilerini saldırı altında hissettiklerinde, sahip oldukları "Büyük grup kimliği" duygusunun daha yoğun ve "toplam" hale geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Vamık Volkan, aynı zamanda kendilerine yönelen şiddetin, geçmişte yaşadıkları aşırı şiddet içeren felaketlerin dayanılmaz anılarını da uyandırabileceğini söyledi. Bu felaketleri "seçilmiş travmalar" olarak değerlendiren Prof. Dr. Volkan, bunların nesilden nesile aktarılan ve grubun kültürel ve politik kimliğini oluşturan hikayenin ayrılmaz bir parçası haline geldiğini belirtti. Yahudi toplumunun "seçilmiş travmasının" 2. Dünya Savaşı’nda Naziler tarafından uğradıkları "soykırım" olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Volkan, "Bu travmalar, daha önce mağdur olmuş grupların geçmiş ve şimdiki tehditler arasında ayrım yapmasını zorlaştırıyor. Bir zamanlar yok edilmekle tehdit edilen ve bu dehşeti güncel olaylarla hatırlayanlar, etkili bir şekilde geçmişte yaşıyorlar. Geçmiş ve şimdiki tehditler karşılaştırılabilir olmasa bile, travma mağdurları yeni düşmanı eskisiyle eş tutma eğilimindedir ve bir halk olarak hayatta kalmak istiyorlarsa tehdit edici gücü ortadan kaldırmaları gerektiğine inanırlar. İsrail, hala geçmişindeki Nazi hayaleti ile savaştığı için Gazze’de bu kadar acımasız" ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Vamık Volkan, yaşadığı savaş anılarını anlatarak sözlerini şöyle noktaladı: "Ben Kıbrıslı bir Türküm, her yıl buraya geliyorum, bizim kimliğimizin gelişimini etkileyen birçok unsur var. Ben çocukken Kıbrıs üzerinde süren çatışmalarda bir İngiliz Spitfire uçağının bir İtalyan askeri uçağı vurduğunu gördüm. Yerlere yayılan cam parçalarını anımsıyorum. Küçücük bir cam parçasını almış ve uzun yıllar evimde saklamıştım. Hala Amerika’daki evimde saklıyorum. Aradan geçen onca yıldan sonra gördüm ki; Filistin’deki 1974’deki savaşı ve Mısır-İsrail savaşından sonra Filistinliler topladıkları taş parçacıklarını kendi bayraklarının renkleri ile boyatıp cebinde taşıyormuş. Hepimiz savaşlardan sonra bizi korkularımızdan koruması için tutunacak bir şeyler buluruz."
Ankara Türk Kızılay’ı yurtta ve 19 ülkede kurban kesimlerine başladı Türk Kızılay’ı gelenekselleşen vekaletle kurban kesim kampanyası kapsamında Türkiye dahil 20 ülkede hedeflediği 128 bin kurban hissesine ulaştı. Kampanyanın Gazze’ye ayrılan bölümü ise hayırseverlerin yoğun ilgisi üzerine ek kotayla genişletildi. Kızılay ekipleri, bayramın ilk günü itibarıyla yurt içinde ve üç kıtada 19 ülkede kesim işlemlerine başladı. 18 yıldır başarıyla uyguladığı ‘Kızılay Kurban Modeli’yle kesilen her bir kurbanın toplumun tüm kesimlerinden ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlayan Türk Kızılay’ın vekaletle kurban kesim kampanyasına hayırseverler bu yıl da yoğun ilgi gösterdi. “Kurban Bereketini Yıl Boyu Yaşatıyorsan Hilal Olsun Türkiye” sloganıyla yürütülen kampanya kapsamında hayırseverlerin kurban vekâletlerini alan Kızılay, bayram namazının ardından Türkiye’nin yanı sıra Asya, Afrika, Ortadoğu ve Balkanlar’daki 19 ülkede kesim işlemlerini başlattı. Türkiye dahil toplam 20 ülkede vekaletle kestiği kurbanlarla yaklaşık 3,8 milyon ihtiyaç sahibine ulaşmayı hedefleyen Kızılay, yurt içindeki kesimlerden elde edilen kurban paylarını kavurma konserveleri haline getirerek sadece bayram günlerinde değil, yıl boyunca ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlıyor. Yurt dışında gerçekleşen kesimlerde ise kurban etleri soğuk zincir korunarak anında ihtiyaç sahiplerine dağıtılıyor. Yurt içinde kesilen kurbanlar başta Et ve Süt Kurumu olmak üzere Türkiye’nin en büyük tedarikçilerinin iş birliğiyle modern kombinalarda, hijyen kurallarına ve İslâmi şartlara uygun olarak kesilip konserve haline getiriliyor. Kızılay, kavurma konservelerinin ağırlıklı bölümünü bu yıl deprem bölgesindeki afetzede ailelere dağıtacak. Konserveler aynı zamanda ülke genelindeki Kızılay aşevlerinde sıcak yemek olarak ihtiyaç sahiplerine ulaşacak. Bu yıl Gazze’deki çatışma mağdurlarına yönelik özel bir planlama yapan Kızılay, yardımların geçişiyle ilgili aksamaların yaşandığı bölge için de uzun ömürlü kavurma konservesi çözümünü ortaya koydu. Kurban kampanyasının Gazze ayağı, hayırseverlerden gördüğü yoğun ilgi üzerine ek kotayla genişletildi. Türkiye’de kesilen kurbanlıkların paylarından hazırlanacak yaklaşık 400 bin kavurma konservesi İyilik Gemileriyle Gazze’ye ulaştırılacak. Kurban ibadetini Türk Kızılay aracılığıyla yerine getiren vekalet sahiplerine kesimi yapılan kurbanlar ile ilgili anlık olarak bilgi verilirken kesim aşamaları ise video ile kayıt altına alınıyor. Kurban Bayramı’nın ilk üç günü gerçekleştirilen kesimlere, din görevlileri, veteriner hekimler ve noterler de eşlik ediyor.