ASAYİŞ - 14 Kasım 2025 Cuma 22:06

Leman Dergisi’nin karikatür davası başladı: Eser sahibine tahliye kararı

A
A
A
Leman Dergisi’nin karikatür davası başladı: Eser sahibine tahliye kararı

Leman Dergisi’nde yer alan Hazreti Muhammed ve Hazreti Musa’nın karikatürize edilmiş görsellerinin bulunduğu karikatürün yayımlanmasına ilişkin davada sanıklar hakim karşısına çıktı. Mahkeme ara kararında, eser sahibi Doğan Pehlevan’ın tahliyesine karar verdi.


Leman Dergisi’nin 26 Haziran tarihinde Hazreti Muhammed ve Hazreti Musa’nın karikatürize edilmiş görsellerinin bulunduğu karikatürü yayımlamasına ilişkin 6 sanığın yargılanmasına başlandı. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuksuz sanıklar Aslan Özdemir, Cebrail Okçu, Zafer Aknar ile Ali Yavuz ve sanık avukatları hazır bulundu. Duruşmaya tutuklu sanık Doğan Pehlevan ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.



"Peygamber Efendimizin çizilmeyeceğini bilen biriyim, Fransız değilim"


Duruşmada savunma yapan sanık Pehlevan, söz konusu karikatürle toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edici kastı olmadığını söyleyerek, "Tamamen günümüz kıyafetleriyle sokakta görebileceğimiz Musevi veya Yahudi birini temsil ediyor. Musa Peygamberi temsil eden şeyler asa, saç, sakal ve tek parça eski görünümlü kıyafet, taş tabletler. Bunu böyle çizersiniz ona herkes Musa Peygamber der. Sıradan bir adam çizip buna Musa Peygamber desem herkes bana güler. Orda çizdiğim Musa Peygamber değil. Diğer çizimde de Peygamber Efendimizin çizilmeyeceğini bilen biriyim, Fransız değilim. Oradaki diğer çizim de İstiklal Caddesi’nde görebileceğimiz Arap asıllı herhangi biridir" dedi.



"Kışkırtma değil tam tersi çok ütopik ama gerçek bir barış isteyen bir karikatür bu"


Savunmasına devam eden Pehlevan, isimlerin neden Musa ve Muhammed olduğu sorusuna ise, "İsimleri dışında bakarsanız hiç alakası yok. Belki yanlış yapmış olabilirim ama o an kafamdaki şey en güzel isim Muhammed olduğu için Yahudi toplumunu da temsil eden isim Musa olduğu için kullandım. Konuşmadaki balonda tahrik edici bir unsur yoktur. Yahudilerin selamı bizimkiyle aynıdır. Kışkırtma değil tam tersi çok ütopik ama gerçek bir barış isteyen bir karikatür bu. Karikatürlerde her zaman ölen insanlar kanatlarıyla göğe yükselirken çizilir, bütün dünyada böyledir bu. Ben çiziyorum editörlere yayın yönetmenine gönderiyorum, Tuncay Akgün’e, Aslan Özdemir’e gönderdim. 30 yıldır çiziyorum yaklaşık 10 yıldır bu dergideyim" şeklinde konuştu.


Diğer sanıklar ise üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek mahkemeden beraatlarını talep ettiler.



Eser sahibine tahliye kararı


Ara kararını açıklayan mahkeme, sanık Doğan Pehlevan’ın tutuklulukta geçirdiği süreyi de dikkate alarak ‘yurt dışına çıkış yasağı’ şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanması şartıyla tahliyesine karar verdi. Mahkeme ayrıca, sanık Mehmet Tuncay Akgün hakkında çıkarılan yakalama kararının devamına da hükmederek duruşmayı erteledi. Öte yandan, sanık Pehlevan’ın başka bir suçtan tutuklu olması gerekçesiyle cezaevinden tahliye edilmeyeceği öğrenildi.



İddianameden


İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede müessese müdürü Ali Yavuz, sorumlu yazı işleri müdürü Aslan Özdemir, grafiker Cebrail Okcu, eser sahibi Doğan Pehlevan, yazı işleri müdürü Zafer Aknar ve genel yayın yönetmeni Mehmet Tuncay Akgün ’şüpheli’ sıfatıyla yer aldı.


Hazırlanan iddianamede, derginin 4. sayfasında yer alan İslam dini peygamberi Hazreti Muhammed ile Hazreti Musa’nın tasvir edilerek bir şehrin üzerine bombalar düştüğü anın betimlendiği, karikatürün kışkırtıcı tutum ve davranışlar sergilemeye yönelik ifadeler ve görseller içerdiği, ifadeler ve görsellerin bulunduğu derginin sosyal medya ve basın yayın organlarında yayınlanmasının akabinde birçok hesap ve grup tarafından yorumlar ile paylaşılarak medyada gündem oluşturduğu, böylece tahrik edilenler nazarında endişe yaratacak şekilde bir etki oluşturarak kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıktığı kaydedildi.


Şüphelilerin birlikte hareket ettiklerinin aktarıldığı iddianamede, şüphelilerin fikir ve eylem birliği içerisinde eseri meydana getirerek dergide yayımladıklarının ve yayımlanan eserden iştirak halinde sorumlu oldukları ifade edildi. Ayrıca şüphelilerden Mehmet Tuncay Akgün’ün firari olduğu ve hakkında yakalama kararı bulunduğu belirtilirken, şüphelilerden Doğan Pehlevan’ın sosyal medyadan "islam türklere zorla sokulmuş bir kazıktır" şeklinde paylaşım yaptığı da aktarıldı.



Eser sahibine 7 yıl 10 aya kadar hapis talebi


İddianamede şüpheliler Ali Yavuz, Aslan Özdemir, Cebrail Okcu, Zafer Aknar ve Mehmet Tuncay Akgün’ün ’basın ve yayın yoluyla halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’ suçundan 1’er yıl 6’şar aydan 4’er yıl 6’şar aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Şüpheli Doğan Pehlevan’ın ise zincirleme şekilde ’basın ve yayın yoluyla halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’ suçundan 1 yıl 10 aydan 7 yıl 10 aya kadar hapis cezası istendi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara DMM’den "Türkiye’ye BioNTech aşısı gelmedi" iddialarına yalanlama Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ’BioNTech aşısı gelmediği’ yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin (DMM) sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, bazı sosyal medya mecralarında, COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ‘BioNTech aşısı gelmediği’ yönünde ileri sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi. ‘BioNTech aşısı gelmediği’ iddialarının kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içerdiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "COVID-19’a karşı geliştirilen BioNTech mRNA aşıları, klinik kullanım amacıyla doğrudan BioNTech SE firmasından temin edilmiştir. Pandemiyle mücadele kapsamında, Mart 2021 tarihinden itibaren salgının son dönemlerine kadar söz konusu aşılar mevzuata uygun şekilde tedarik edilerek vatandaşlarımızın kullanımına sunulmuştur. Öte yandan salgın gibi küresel halk sağlığı acil durumlarında, aşı ve ilaçların temininde "Acil Kullanım Ön Onayı" mekanizması tüm dünyada işletilmektedir. BioNTech mRNA aşıları da Dünya Sağlık Örgütü ve uluslararası bilimsel otoritelerin acil kullanım ön onayı değerlendirmeleri esas alınarak Sağlık Bakanlığımız Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından temin edilmiş ve uygulanmıştır. Dolayısıyla pandemi sürecinde yürütülen tüm aşılama faaliyetleri; insan sağlığının korunması önceliğiyle, bilimsel kriterler, şeffaflık ilkesi ve hukuki mevzuat çerçevesinde titizlikle gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle kamuoyunun, teknik ve hukuki kapsamından koparılarak dolaşıma sokulan, yanıltıcı ve gerçek dışı nitelik taşıyan iddialara itibar etmemesi önemle rica olunur."
Gaziantep 51 kişinin öldüğü Furkan Apartmanı davasında firari sanıklar için 10 milyon TL’lik güvence bedeli kararı Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 51 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Furkan Apartmanı davasında iki firari sanık hakkında çıkarılan yakalama kararları, kişi başı 10 milyon TL güvence bedeli yatırılması karşılığında kaldırıldı. Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin ölümüne neden olan Furkan Apartmanı davası bugün görüldü. Nizip Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuksuz sanıklar Faik Ö., Eyüp Ö., Bülent B., Nejdet A., Mehmet A., Oktay A., Ömer Ş., Coşkun Ş., sanık avukatları, maktul avukatları ve maktul aile yakınları katıldı. Duruşmada söz alan maktul aile yakınları, suçluların en ağır cezayı almasını istedi. Sanıklar ise önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirterek, suçsuz olduklarını savundu. Duruşma savcısı, taraflarca yeniden bilirkişi raporu talebinin dosyaya geldiği aşama dikkate alınarak reddine ve yakalama kararı bulunan sanıklar için güvence bedeliyle haklarındaki yakalama kararının kaldırılması yönündeki talebinin de reddedilmesine karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, haklarında yakalama kararları bulunan Hasan Hüseyin S. ile Abdullah Devrim S.’nin 10 milyon lira güvence bedeli karşılığında yakalama kararlarının kaldırılmasına, diğer sanıkların mevcut durumlarının devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Ne olmuştu? Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce, 19 Temmuz 2024’te görülen karar duruşmasında, mühendis sanık Yılmaz Şahin Yurtyapan hakkında ’bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 16 yıl 8 ay hapis, sanıklar Faik Ö., kardeşi Eyüp Ö. ve Nejdet A. hakkında delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verilmişti. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi, Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin hayatını kaybettiği Furkan Apartmanı davasında 3 sanık hakkında verilen kararı inceledi. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Kararda, beraat kararı verilen sanıklar Faik Ö. ve kardeşi Eyüp Ö. hakkında "kolon kesilmesi" iddiasıyla yeni bir iddianame hazırlandığı, bu nedenle olayın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Söz konusu dosyaların birleştirilmesi ve sanıkların birlikte yargılanması gerektiğinin belirtildiği kararda, "Tüm dosyaların birleştirilmesine karar verilerek, tüm delillerin birlikte tartışılması hakkaniyetli bir yargılama için gerekli olmakla birlikte yerel mahkemece verilen hükmün bozulmasına karar verilmiştir" denildi.
Diyarbakır Diyarbakır’da özel okulda 8 yaşındaki çocuğun darbedildiği iddiası Diyarbakır’da özel bir okulda 8 yaşındaki bir çocuğun darbedildiği iddia edildi. İddiaları reddeden okul yönetimi, darp izlerinin daha önceden olduğunun, öğrencinin ailesi tarafından kendilerine söylendiğini öne sürdü. Diyarbakır’da özel bir okulda eğitim gören 8 yaşındaki M.E.E.’nin geçtiğimiz günlerde okul müdürü ve sınıf öğretmeni tarafından darbedildiği iddia edildi. M.E.E.’nin ailesi, hastaneden darp raporu alarak şikayette bulundu. M.E.E.’nin dedesi Yılmaz Elaldı, geçen hafta okulun bir etkinliğine katıldıklarını belirterek, "Programda M.E.E., ille de beni eve götürün diyordu, bir korku vardı üzerinde. ’Okulun bitsin, öyle eve gideriz’ dedim. Çocuğun üzerinde baskı ve korku vardı. Orada da bize, kafasının çok ağrıdığını söyledi. Eve gelince ‘Müdür saçımdan tutup kafamı duvara vuruyordu’ dedi. Bu çocuklara bunu yapan insan değil. Çocuğu 10-15 gün önce de ben okula götürdüm. Sınıf öğretmeni bana herhangi bir şey de demedi. Bunu arkadaşları yapsa ’arkadaşıdır, normaldir’ olur derim. Bu, çocuğun çocuğa yapabileceği bir şey değil" diye konuştu. "Bunu yapan sınıf öğretmeni ve müdürü" iddiasında bulunan Elaldı, "Şahsen öğretmenle iki defa görüşmüştüm. Dört sefer okula gittim. İki etkinliğe gittim, iki sefer de çocuğu sormaya gittim. Çocuk darbedilmiş. Bu çocuğun herhangi özel bir durumu ve raporu yoktur. Herkes çocuklarını eve götürüp vücutlarına baksınlar. Çocukları dövüp, korkutup eve gönderiyorlar. Yasal işlemleri başlattık, sonuna kadar da bunun arkasındayız" dedi. Özel okuldan yapılan açıklamada ise 11 Aralık 2025 Perşembe günü okullarında meydana gelen hadisenin ilkokul 3. sınıf öğrencisi E.O.’nün sınıf öğretmenine ağlayarak, aynı sınıftaki sosyal mecrada ismi mağdur olarak gösterilen M.E.E. isimli öğrenci tarafından fiziksel şiddete uğradığını söylediği ifade edildi. Açıklamada, "Bunun üzerine sınıf öğretmeni, bu fiziki şiddet olayının ilgili öğrenci tarafından bu öğrenciye ve başka öğrencilere defaatle yapıldığı hususunu göz önünde bulundurarak, uyarması için okul müdürüne götürmüştür. Okul müdürü yanına getirilen öğrenciye önce sözlü nasihatlerde bulunmuş, sonrasında da yazı yazma ödevlendirmesinde bulunmuştur. Bu husus kurum kameralarında da açık ve şeffaf şekilde görülmektedir. Sosyal medyada tek taraflı servis edilen ve okul müdürlüğümüze isnat edilen fiziki şiddetin olmadığı hususu, kamera kayıtlarında da görülmektedir. İlgili kamera görüntüleri savcılık ve kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir. Bununla birlikte şiddete uğradığı şikayetini öğretmene yapan E.O. isimli öğrencimizin darp raporu da mevcuttur. Sosyal medyada ismi geçen öğrencimizde bulunan diz altı morlukların daha önce de var olduğunu bizzat çocuğun annesi de sınıf öğretmenine söyleyerek, bunun için bir hafta önce hastaneye gittiklerini ifade etmiştir. En az bir hafta önceden de görülen morlukların, ilgili gün müdür tarafından darp uygulaması sonucu oluştuğu iddiasını, önyargılı ve tek taraflı olarak görüyoruz. Çünkü kamera kayıtlarından bu iddianın doğru olmadığını görmekteyiz. Kurum olarak bu morlukların oluş şekli ve zamanı ile ilgili gerekli tespitlerin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılması için gerekli yasal başvurularımızı yapmaktayız. Kurumsal olarak bu ve benzeri durumlarda öğrenci tarafında olmak temel ilkelerimizdendir. Kurum olarak her iki öğrencimizin de yanındayız. Olayın adil ve ön yargısız çözülmesinin takipçisi olacağız" denildi. Veli olmayan bir kişinin bu olayı farklı yorumlayarak kamuoyuna yanlış biçimde aktarmasını tasvip etmediklerini kaydeden okul yönetimi, açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Annenin bacaklardaki morlukların birkaç haftadır olduğu ile ilgili beyanı; çocuğun bacaklarındaki morlukların en az birkaç haftadır var olduğunu, annenin sınıf öğretmenine gönderdiği ses kaydından da açık bir şekilde anlayabilmekteyiz. Hatta bunun için iddia edilen olaydan bir hafta önce hastaneye gittiklerini, kansızlıktan dolayı morlukların oluşma ihtimalini doktora sorduğunu, doktorun da incinmelere dayalı oluştuğunu ifade ettiğini bu ses kaydından anlıyoruz. Kurumdaki kamera kayıtlarından da bu şiddet vakasının ilgili gün okulda oluşmadığı gayet açık bir şekilde görülüyor. Bu kamera kayıtları da emniyete ve savcılığa teslim edildi."