TEKNOLOJİ - 05 Aralık 2025 Cuma 13:43

‘Türkiye İçin Yapay Zekâ’ etkinliğinde Türkiye’nin potansiyeline dikkat çekildi

A
A
A
‘Türkiye İçin Yapay Zekâ’ etkinliğinde Türkiye’nin potansiyeline dikkat çekildi

Türkiye’nin yapay zekâ alanındaki dönüşümünü iş dünyası, bilim, iyilik ve yenilik perspektiflerinden ele alan ‘Türkiye İçin Yapay Zekâ’ etkinliği, Türkiye İş Bankası ve Yapay Zekâ Fabrikası ev sahipliğinde, Türkiye Yapay Zekâ Platformu (AITR) ve Koç Üniversitesi İş Bankası Yapay Zekâ Araştırma Merkezi (KUISAI) desteğiyle gerçekleştirildi.



Kurumsal yapay zekâ trendlerinden bilimsel araştırmalara, iyilik için yapay zekâ uygulamalarından yenilikçi girişimlerin üretken yapay zekâ çözümlerine uzanan geniş bir yelpazede yapay zekânın gelişimini ele alan "Türkiye İçin Yapay Zekâ" etkinliği iş dünyası, akademi ve sivil toplum temsilcilerini bir araya getirdi. Etkinlikte Yapay Zekâ Fabrikası 2025 Ödülleri de sahiplerini buldu.


Etkinliğin ‘İş Dünyası için Yapay Zekâ’ oturumunda, AITR Eş Başkanı Levent Kızıltan moderatörlüğünde İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Sabri Gökmenler, Koç Holding CIO’su Hayriye Karadeniz ve Trendyol CTO’su Cenk Çivici iş dünyasında yapay zekâ uygulamalarının mevcut durumu ve gelecek beklentileri üzerine konuştu.


AITR Eş Başkanı Prof. Dr. Altan Çakır moderatörlüğünde gerçekleştirilen "Bilim için Yapay Zekâ" oturumunda ise Vispera Co-CEO’su Prof. Dr. Aytül Erçil, KUIS AI Merkezi Direktörü Prof. Dr. Çiğdem Gündüz Demir, ION AI Kurucusu Doç. Dr. Nazım Kemal Üre ve DataBoss Kurucusu ve CEO’su Prof. Dr. Süleyman Serdar Kozat bilimsel gelişmeler ve uygulama alanları üzerinde değerlendirmelerde bulundu.


‘Yenilik için Yapay Zekâ’ oturumu ise Türkiye Bilişim Vakfı Genel Sekreteri Çağdaş Ergin moderatörlüğünde gerçekleşti. Yapay Zekâ Fabrikası CEO’su Can Bakır, Fribourg Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erdem Büyüksağiş, IBM Türkiye CEO’su Işıl Kılınç Gürtuna ve Yuvam Dünya Derneği Başkanı Kıvılcım Kocabıyık yapay zekânın hukuk, teknoloji, etik ve girişimcilik ekseninde şekillenen yenilikçi uygulamalarını ve geleceğe yönelik fırsatlarını çok yönlü bir bakış açısıyla ele aldı.


Ayrıca Google ML Başkan Yardımcısı Dr. Burak Göktürk, ‘Kurumsalda Yapay Zekâ Trendleri’, Türkiye Bilişim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Eczacıbaşı da ‘İyilik için Yapay Zekâ’ başlıklı sunumlar gerçekleştirdiler.


"Türkiye’nin yapay zekâ ekosistemini bir araya getiren güçlü bir topluluğuz"


Yapay Zekâ Fabrikası CEO’su Can Bakır, konuşmasında Türkiye’de yapay zekâ alanında oluşan güçlü sinerjiye dikkat çekerek şunları söyledi:


"Türkiye’de yapay zekâ alanında çok dinamik, üretken ve etkisi giderek büyüyen bir topluluk oluşuyor. Biz Yapay Zekâ Fabrikası olarak bu topluluğu bir araya getiren, iş birliğini büyüten ve dönüşümü hızlandıran bir rol üstleniyoruz. Yapay zekânın sadece teknoloji değil; insan, toplum ve iş dünyası için ortak bir değer üretme alanı olduğuna inanıyoruz. Bugün burada; iş insanları, akademisyenler, araştırmacılar, sivil toplum temsilcileri ve girişimciler aynı masada buluşarak Türkiye’de yapay zekânın bugününü ve geleceğini değerlendirdik. Türkiye için yapay zekâ vizyonu, ancak böyle kapsayıcı ve güçlü bir ekosistemle mümkün."


Bakır, Yapay Zekâ Fabrikası’nın Türkiye’nin bu alandaki ihracat potansiyelini güçlendiren, girişimleri küresel rekabete hazırlayan ve kamu-özel sektör-akademi iş birliklerini artıran stratejik bir merkez olduğunu belirterek; halihazırda veri tabanlarında 3 binin üzerinde kurucuları Türk olan küresel ya da Türkiye merkezli yapay zekâ girişiminin yer aldığını, 30’un üzerinde girişime yatırım yaptıklarını ve yalnızca bu yıl 400’ün üzerinde kurum-girişim iş birliğine öncülük ederek ekosistemin birleştirici gücü olmayı sürdürdüklerini ifade etti.


"Yapay zekâyı insanlık için stratejik bir güce dönüştürmek zorundayız"


TBV Genel Sekreteri Çağdaş Ergin ise, "Bugün gerçekleştirdiğimiz buluşmada yapay zekâyı yalnızca bir teknoloji olarak değil, insanlığın geleceğini şekillendirecek stratejik bir güç olarak ele aldık. Tartışmalarımızda, yapay zekânın sağlıkta erken teşhisi hızlandırdığı, eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirdiği ve afet yönetiminde hayat kurtardığı örnekleri masaya yatırırken; aynı zamanda etik, hukuki ve sosyal riskleri de açıkça konuştuk. Bu nedenle ‘AI for Good’ (İyilik için yapay zekâ) yaklaşımının ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gördük: Yapay zekâyı daha hızlı değil daha sorumlu, daha kârlı değil daha adil, daha akıllı değil daha insan odaklı hale getirmek hepimizin ortak hedefi" diye konuştu.


Hukuk, endüstri, girişimcilik ekosistemi ve sivil toplumun temsilcilerini bir araya getiren oturumda, yalnızca nelerin yapılabileceğini değil, nelerin yapılması ve hatta nelerin yapılmaması gerektiğini tartışma fırsatı bulduklarını söyleyen Ergin, "Bugünkü değerlendirmelerimiz bize şunu gösterdi: Yapay zekânın toplumsal fayda üreten bir güç haline gelmesi için doğru soruları sormaya devam etmeliyiz. Ve bugün attığımız bu ortak adım, daha iyi bir gelecek için önemli bir başlangıç niteliği taşıyor" dedi.


"Akademi-sanayi-kamu üçgeninde yapay zekâ için yeni bir paradigma inşa ediyoruz"


AITR Eş Başkanı, İTÜ, Prof. Dr. Altan Çakır, "Yapay zekâ teknolojilerinin son dönemde kaydettiği üstel ivme, akademi, iş dünyası ve kamu üçgenindeki ’verimlilik’ parametrelerini kökten değiştiren yeni bir paradigmayı her geçen gün daha önemli hale getirmektedir. Mevcut konjonktürde, yapay zekâ uygulamalarının yaygınlaşmasıyla eş zamanlı olarak; politika yapıcılar ve regülatif otoriteler nezdinde etik standartların belirlenmesi ve bizim ana başlığımız olan ’Toplum İçin Yapay Zeka’ stratejisinin bütüncül bir yaklaşımla ele alınması elzem hale gelmiştir" şeklinde konuştu.


Bu teorik ve pratik gereklilikten hareketle; ekosistemi oluşturan tüm aktörlerin konsolidasyonunu sağlamak amacıyla İstanbul’da gerçekleştirilen 2’nci Türkiye için Yapay Zekâ zirvesinin, stratejik bir uzlaşı platformu işlevi gördüğüne işaret eden Çakır, "Etkinlik kapsamında, alanın kanaat önderleri ve akademinin önemli araştırmacıları ile yeni nesil iş insanları ve genç araştırmacılar, regülasyon ve inovasyon ikilemini aşmak adına disiplinler arası bir diyalog geliştirme imkanı bulmuşlardır. Zirve, teknoloji geliştirme ve ticarileştirme süreçlerindeki farkındalığı maksimize etmenin yanı sıra; geliştirdikleri algoritmik çözümlerle sektörel katma değer oluşturan girişimlerin ödüllendirilmesiyle somut çıktılarını ortaya koymuştur" diye konuştu.


"Türkiye’nin yapay zekâ vizyonu, küresel bilgi ve yerel potansiyelin kesişiminde şekilleniyor"


AITR Eş Başkanı Levent Kızıltan, "Yapay zekânın dönüştürücü gücünü, Google’dan Stanford’a uzanan global bir perspektifle ve alanının en yetkin isimlerinden dinlemek büyük bir ayrıcalık. Özellikle ’İyilik için Yapay Zeka’ oturumu, teknolojinin insani boyutunu mükemmel bir şekilde ortaya koyuyor. Kurumsal trendlerden bilimsel derinliğe uzanan program, Türkiye’nin yapay zekâ potansiyeli hakkında da fikir veriyor. Hem iş dünyası hem de akademi ile kurulacak temaslar ve paylaşılan içgörüler, önümüzdeki dönem stratejileri için de katılımcılara çok fayda sağlayacaktır" dedi.


"Bilimsel keşifleri hızlandıran yapay zekâ için güçlü ve etik bir araştırma kültürü inşa etmeliyiz"


KUISAI Direktörü Prof. Dr. Çiğdem Gündüz Demir ise düşüncelerini şöyle paylaştı: "Yapay zekâ, teknik bir yenilik olmanın ötesinde, bilim üretme biçimimizi köklü biçimde dönüştürme potansiyeli taşıyan bir araştırma yaklaşımı olarak karşımıza çıkıyor. ‘Bilim için Yapay Zekâ’ panelinde de vurguladığımız gibi, yapay zekâ birçok disiplinde bilimsel keşifleri hızlandırma gücüne sahip; ancak bu süreçte güvenilirlik ve yeniden üretilebilirlik ilkelerinin titizlikle ele alınması büyük önem taşıyor. KUISAI Center olarak önceliğimiz, bu dönüşümün güçlü bir bilimsel altyapıya, nitelikli insan kaynağına ve etik ilkeleri merkeze alan bir araştırma kültürüne dayanmasını sağlamak. Yapay zekânın ülkemizde gerçek bir ivme oluşturmasının ancak sürdürülebilir bir bilimsel kapasitenin inşa edilmesi ve Ar-Ge ekosisteminin güçlenmesiyle mümkün olduğuna inanıyoruz. Bugün ‘Türkiye için Yapay Zekâ’ etkinliğimizde, bu ekosistemin gelişimine yönelik artan toplumsal ilgi ve kurumsal kararlılığı görmek, geleceğe dair umutlarımızı daha da güçlendiriyor."


Yapay Zekâ Fabrikası 2025 Ödülleri sahiplerini buldu


"Türkiye İçin Yapay Zekâ" etkinliğinin programında yer alan ve bu yıl ikincisi düzenlenen Yapay Zekâ Fabrikası 2025 Ödülleri de sahiplerini buldu. Yapay zekâ teknolojilerini iş dünyasında, toplumsal fayda alanlarında ve sürdürülebilirlik çalışmalarında etkin biçimde kullanan kurum ve kuruluşların ödüllendirildiği organizasyonda halk oylamasına binlerce kişi katılım gösterdi. Oylama sonucunda belirlenen kısa liste, yapay zekâ ve teknoloji alanında uzman jüri üyeleri tarafından değerlendirildi. Bu kapsamlı değerlendirme sürecinin ardından farklı kategorilerde yılın kazananları seçildi.


2025 kategorileri ve kazananlar


YZF İnovasyon ve İş Birliği Ödülü - Borusan Otomotiv


Yapay zekâyı iş süreçlerine entegre eden veya yapay zekâ tabanlı yeni iş modelleri geliştiren kurumlara verilir.


YZF Ekosisteme Katkı Ödülü - Türkiye Girişimcilik Vakfı (GİRVAK)


Yapay zekâ araştırmalarına, girişimcilik ekosistemine, eğitime veya iş birliği modellerine katkı sunan kurumları onurlandırır.


YZF Sürdürülebilirlik ve Etki Ödülü - Koç Holding


Sürdürülebilirlik veya sosyal fayda alanında yapay zekâ teknolojileriyle anlamlı etki oluşturan projeleri ödüllendirir.


YZF Toplumsal Etki Ödülü - Darüşşafaka Cemiyeti


Toplumsal fayda oluşturmak için yapay zekâ projeleri geliştiren sivil toplum kuruluşlarına verilir.


YZF Özel Ödülü - Google Türkiye


Yapay zekâyı hem kurum içi dönüşümde hem de ekosistemle ortak değer üretiminde etkin biçimde kullanan yenilikçi kurumları ödüllendirir.



‘Türkiye İçin Yapay Zekâ’ etkinliğinde Türkiye’nin potansiyeline dikkat çekildi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Kurum: "En büyük 250 Uluslararası Müteahhitlik Firması Listesi’nde 45 firmamız ile dünya 2’ncisiyiz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, "Bugün Türk müteahhitlik sektörü 137 ülkede faaliyet gösteriyor. Daha da önemlisi ‘En Büyük 250 Uluslararası Müteahhitlik Firması Listesi’nde 45 firmamız ile dünya 2’ncisiyiz" dedi. Bakan Kurum, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanlığı’nca düzenlenen Uluslararası Yerel Yönetimlerde Kadın Zirvesi’nde konuştu. Deprem bölgesinde inşa seferberliğinin tamamlanma aşamasına geldiğini vurgulayan Bakan Kurum, AK Parti’nin 2002’den bu yana büyümeye ve vatandaşlara hizmet etmeye devam ettiğini belirtti. Bu anlayışla çeyrek asırdır yılmadan çalışmaya devam ettiklerini kaydeden Kurum, "Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ‘bu sorun çözülmez, bu engel aşılmaz’ denilen ne varsa aştık, vatandaşlarımızın ne ihtiyacı varsa karşılamaya devam ettik. Milletimize huzurlu yuvalar yapmayı daima eser siyasetimizin baş tacı yaptık" dedi. "Türk müteahhitlik sektörü 137 ülkede faaliyet gösteriyor" Bakan Kurum, Türkiye’nin şehircilik vizyonu ve konut politikalarına ilişkin, "Yabancı misafirlerimiz de kendi ülkelerinde mutlaka şahit olmuştur. Çünkü bugün Türk müteahhitlik sektörü 137 ülkede faaliyet gösteriyor. Daha da önemlisi ‘En Büyük 250 Uluslararası Müteahhitlik Firması Listesi’nde 45 firmamız ile dünya 2’ncisiyiz. Bu gücümüzü sahada da etkin bir şekilde kullanıyoruz. Bugüne kadar her afette devletimiz yaraları sarmak için gereken her şeyi yapmış, milletimizle el ele afete uğrayan şehirlerimizi ayağa kaldırmıştır. Ama belki de asrın en büyük dayanışmasını ve seferberliğini asrın felaketi sonrasında göstermiştir. 11 ilde 3 bin 481 ayrı şantiyede 200 bin mimar, mühendis, işçi ve emekçi kardeşimiz arı gibi çalışıyor. Bu seferberliğin yaşandığı alan nüfus bakımından Litvanya, yüzölçümü açısından Bulgaristan ve İzlanda kadar bir alandır. Bugün Türkiye, deprem bölgesinde saatte 23, günde 550 konut inşa eden adeta bir Avrupa ülkesi büyüklüğündeki alanı yeniden kuran bir ülkedir. Elde ettiğimiz bu hızla 2 hafta önce Adıyaman’da 350 bininci konut ve iş yerlerimizi tüm sosyal donatılarıyla, parkları, bahçeleriyle birlikte afetzede vatandaşlarımıza teslim ettik. Afetzede kardeşlerimizin neredeyse yüzde 80’ine yakınını evlerine kavuşturduk. İnşallah yıl bitmeden 453 bin konuttan daha da fazlasını teslim edeceğiz. Artık gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz ki Türkiye asrın felaketini asrın inşa seferberliğine dönüştüren ve asrın dayanışmasıyla ayağa kalkan bir ülkedir. Bugün dünyaya baktığınızda birçok gelişmiş ülkede bile bir afet olduğunda vatandaşını sigorta şirketinin insafına bırakan bir anlayış varken, Türkiye artık afet sonrası hızlı ve kaliteli, aynı zamanda donatılarıyla örnek şehirler kuran anlayışla tüm dünyada bir numaradır" dedi. "Deprem bölgesindeki bu seferberlik, vatanımızın geleceğini inşa etmiştir" 11 ilde yürütülen çalışmaları öncesi ve sonrası görselleriyle birlikte anlatan Bakan Kurum, "Küresel platformlarda görüştüğümüz herkesin, uluslararası kuruluşların, dost ve kardeş ülke liderlerinin de şahitliğiyle söylüyorum ki deprem bölgesinde; tarihin en kapsamlı konut hareketi başarıyla tamamlanmıştır. Deprem bölgesindeki bu seferberlik, sadece bir ülkenin, bölgenin değil, büyük ve güçlü Türkiye’nin teminatı olmuş, cennet vatanımızın geleceğini inşa etmiştir. Bu süreçten en çok da kadınlarımız ve aileler etkilendi. İlk gün de ailelerimizin yanındaydık, en büyük desteği ve duaları da annelerimizden, ailelerimizden aldık. O acı günlerde konteynerlerde, çadırlarda beraberdik, şimdi de yeni yuvalarında ziyaret ediyor, mutlulukla bir ve beraber oluyoruz. O gün birlikte ağlıyorduk, bugün birlikte gülüyoruz. İnanın bu mutluluğu anlatabilmenin imkanı yok, çünkü mutluluğun bir tarifi yok. Dünyada belki de eşi benzeri görülmeyen, ayakları yere basan ve geleceği öngören en büyük konut politikasını Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye başlatmıştır. Devletimizin konut politikalarının merkezinde, vatandaşımızın ev sahibi olma isteği, yeni yuvasına kavuşma hayali vardır; yani doğrudan doğruya sosyal devlet anlayışı vardır. Aileyi koruma bakışı vardır. Bu kapsamda şimdiye kadar TOKİ eliyle 1 milyon 750 bin sosyal konutu milletimizin hizmetine sunduk. Şimdi de Cumhurbaşkanımızın açıkladığı Yüzyılın Konut Projesi 500 bin sosyal konutla, sosyal devlet alanında bir devrim yapıyoruz. Deprem riski olan İstanbul’umuza ise 100 bin konut inşa ediyoruz. Buna ilave olarak 15 bin kiralık konut uygulaması yapacağız. Evlerimizi yatay mimari, geleneksel dokuya uygun şekilde inşa edeceğiz. Hepsinde sosyal donatı alanları mahalle de olacak" ifadelerini kullandı. "Türkiye Yüzyılı’nı güvenli evlerin, mutlu ailelerin ve güçlü şehirlerin yüzyılı yapacağız" Bakan Kurum, 500 bin sosyal konut projesinin tüm kriterleriyle ihtiyaç sahibi aileleri gözeten sosyal devlet anlayışının önemli bir adımı olduğunu dile getirerek, "Biz bu projeyle şehit ailelerimizi, gençlerimizi, yaşlılarımızı, emeklilerimizi, engelli vatandaşlarımızı projenin merkezine alarak tüm dünyada gerileyen sosyal devlet anlayışına, Türkiye olarak yeniden soluk veriyoruz. Yüzyılın Konut Projesi’yle 300 sektörü harekete geçirerek istihdamı da büyütüyor; konut arzını artırarak haksız kira artışlarına mani olacağız. İnanıyorum ki asrın inşasında yazdığımız başarı öyküsünü Yüzyılın Konut Projesi’yle zirveye taşıyacağız. Türkiye Yüzyılı’nı güvenli evlerin, mutlu ailelerin ve güçlü şehirlerin yüzyılı yapacağız" dedi. Bakan Kurum, oturumun ardından 81 ilden geleneksel el sanatları ürünleri ve yöresel tatların sergilendiği stantları gezdi.
Aydın Başkan Tetik: "Nazilli Belediyesi’nin Nazillispor A.Ş. ile geçmişte de bugün de herhangi bir bağı bulunmamaktadır" Nazilli Belediye Başkanı Ertuğrul Tetik, "Nazilli Belediyespor Başkanı gözaltına alındı" haberlerinin ardından yaptığı açıklamada, "Nazilli Belediyesi’nin Nazillispor A.Ş. ile geçmişte de bugün de herhangi bir bağı bulunmamaktadır" açıklamasında bulundu. Başkan Tetik yaptığı açıklamada, "Bugün bazı basın organlarında "Nazilli Belediye Spor Başkanı gözaltına alındı" şeklinde yer alan haberlerde, belediyemizin adı yanlış ve gerçeğe aykırı bir biçimde kullanılmaktadır. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi adına aşağıdaki açıklamanın yapılması zorunlu hale gelmiştir. Nazillispor A.Ş., kuruluşundan itibaren belediyemize bağlı olmayan, tamamen özel bir anonim şirket olarak yapılandırılmış bir kulüptür. Bu nedenle, geçmişte de bugün de Nazilli Belediyesi ile hiçbir idari, mali, hukuki veya kurumsal bağı bulunmamaktadır. Bahis soruşturması kapsamında gözaltına alınan kişi, Nazilli Belediyesi ile hiçbir ilişkisi olmayan, yalnızca Nazillispor A.Ş.’nin yöneticisi konumundadır. Belediyemizin bu kişi veya bu özel şirketin faaliyetleri üzerinde herhangi bir yetkisi veya sorumluluğu yoktur. Bazı basın kuruluşlarında belediyemizin adının "Nazilli Belediye Spor" başlığıyla anılması tamamen hatalıdır, kamuoyunu yanıltıcıdır ve belediyemizin kurumsal itibarını zedelemektedir. Bu nedenle, ilgili ifadelerin acilen düzeltilmesini önemle talep ediyoruz. Nazilli Belediyesi, Nazilli halkının güveni, doğruluk ve şeffaflık ilkesi doğrultusunda çalışmalarını sürdürmeye devam edecektir" dedi.
Bursa 5 yaşındaki Deniz’in ölümünde sorumluluk tartışması Bursa’da özel bir diş kliniğinde sedasyon altında gerçekleştirilen işlem sonrası fenalaşarak hayatını kaybeden 5 yaşındaki Deniz Sönmez’in ölümüyle ilgili davada tutuksuz sanıklar Diş Hekimi Aleyna S.G. ve Anestezi Uzmanı Levent O. savunma yaptı. Savcı, iki sanık için ’bilinçli taksirle ölüme neden olma’ suçundan 3 yıldan 9’ar yıla kadar hapis cezası talep etti. Bursa 44’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Deniz Sönmez’in anne ve babası ile tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları katıldı. Olay 2 yıl önce, kliniğinde sedasyon altında bir diş çekilen, bir dişi kanal tedavisi yapılan ve dört dişine dolgu uygulanan Deniz’in işlem sonrası rahatsızlanıp kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmesiyle ortaya çıkmıştı. Anestezi Uzmanı Levent O., sedasyon işlemine ilişkin yasağın yürürlüğe girdiğini bilmediğini öne sürerek, "Daha önce de aynı işlem Deniz’e yapılmıştı. Devlet hastanelerinde uzun randevu süreleri olması nedeniyle işlem zorunlu hale geldi. Kusurum yoktur, beraatimi talep ediyorum" dedi. Diş Hekimi Aleyna S.G. ise kliniğe yeni başladığını ve sedasyon uygulamasının klinikte zaten rutin olduğunu belirterek, "Sedasyonun yasak olduğunu düşünmedim, sorgulamadım. Bana bilgilendirme yapılmadı. Bir düzen içerisine düştüm, kendimi kullanılmış hissediyorum" ifadelerini kullandı. Duruşmada söz alan baba Aydın Sönmez, "2 yıldır mücadele ediyoruz, artık yargılamanın uzamasını istemiyoruz" dedi. Anne Elena Sönmez ise sedasyon önerisinin Aleyna S.G. tarafından yapıldığını belirterek sanıkların cezalandırılmasını talep etti. Savcı, mütalaasında işletme ortakları M.Ç.G., M.Ö.A. ve M.E.K.’nin beraatini isterken, Diş Hekimi Aleyna G. ve Anestezi Uzmanı Levent O.’nun ’bilinçli taksirle ölüme neden olma’, mesul müdür Kerem G.Y.’nin ise ’taksirle ölüme neden olma’ suçundan cezalandırılmasını talep etti. Mahkeme heyeti, karar için duruşmayı erteledi.