ASAYİŞ - 10 Kasım 2025 Pazartesi 22:29

Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde haksız kazanç iddiasına ilişkin davada 6 sanığa tahliye

A
A
A
Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde haksız kazanç iddiasına ilişkin davada 6 sanığa tahliye

Hastalar üzerinden haksız kazanç sağlandığı iddiasıyla Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne yönelik, 1’i profesör, 11 sanıklı davada mahkeme, 6 sanığın tahliyesine hükmederek, duruşmayı erteledi.


Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli sağlık çalışanlarının hastalar üzerinden haksız kazanç sağlandığı iddiasına ilişkin 1’i profesör 11 sanığın ilk kez hakim karşısına çıktı. Bakırköy 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nce adliyenin konferans salonunda görülen duruşmaya, 9’u tutuklu 2’si tutuksuz sanıklar ile avukatları ve bir müşteki avukatı hazır bulundu. Duruşma, sanıkların yoklamalarının alınması ile başladı. Öte yandan, Cuma günü görülen duruşmada, sanıkların tamamının savunmaları tamamlanmıştı. Bugün görülen duruşmada, müştekiler beyanda bulundu.


Beyanda bulunan Ali T. isimli müşteki, "Sanıklardan V.E. benden 10 bin lira para istedi. Tedavimi ilk olarak Gaziosmanpaşa Hastanesi’nde yaptıracaktım, orada olmayınca Yedikule Hastanesine gittim. Hastaneden randevu almadık, sekreter bizi V.E.’ye yönlendirdi. V.E.’de bizden bağış yapmamızı istedi, bağış yapmazsak 50 gün kadar bekleyeceğimizi söyledi. Bizden bazı malzemeleri almamızı istedi, gücüm yok dedim. O zaman bağış yap dedi, ben bağış yaptım ama makbuz falan almadım. Ömer isimli şahıs, ameliyat olduktan sonra hastaneden çıkmadan 10 bin lira elden ödeme istedi, V.E.’den şikayetçiyim" ifadelerini kullandı.



"Verdiğim paranın doğru yerde kullanıldığını düşünüyorum, şikayetçi değilim"


Müşteki Bekir B. ise beyanında, "Ben Yedikule Hastanesine babam için gittim. Y.S. isimli doktordan randevu aldık. Babamın kanseri ilerlemişti. V.E. bize babamın ameliyat olması gerektiğini söyleyerek, Y.S.’ye yönlendirdi. Biraz sıra vardı. Bizde Y.S.’ye 70 bin lira gibi bir ücret ödedik. Bize bu ücretin hastanenin boya badana işlemleri için alındığını söylediler. Doktorlar bizimle çok iyi ilgilendiler, gece gündüz bizimle görüştüler. Bizden, bağış ya da yardım adı altında bir ücret istenmedi. Hastanenin duvarlarını ben de gördüm, kötü durumdaydı, ben de bağışı yaptım. Verdiğim paranın doğru yerde kullanıldığını düşünüyorum, şikayetçi değilim" şeklinde konuştu.



"İşlemlerimiz başarılı bir şekilde gerçekleştirildi, annemin durumu gayet iyi doktorlara teşekkür ediyorum"


Hastaneye bağış yapmadığını belirten müşteki Berke B. ise, "Babamın akciğerindeki hastalığı dolayısıyla buraya kendi araştırmalarım sonucu buldum. Ben de Y.S. isimli doktoru buldum kendi imkanlarımla. Yedikule’de babam 6 gün kaldı, muayeneyi Y.S. yapmıştı ancak ameliyat sürecine başka doktor dahil oldu. Biz bir bağış yapmadık, sadece Y.S. bize işlem ücretsiz olduğu için ameliyat sonrası hastaneye bağış yaptırmak isteyip, istemediğimizi sordu. Biz yapmayacağımızı söyleyince bize tekrardan bir para talep eden olmadı, işlemi ücretsiz bir şekilde yaptırdık, kimseden şikayetçi değilim" dedi.


Beyanında, kendisinden ameliyat için ücret alınmadığını aktaran müşteki Tayfun Ç. ise, "Annem için buradayım. İlk olarak Arnavutköy’de bir hastaneye götürdük kendisini, işlem sonrası eve geldik. Annem fenalaşınca E.H. isimli bir doktora götürdük. Bu doktor, Çamlık Hastanesi’ndeydi ben de o hastaneye yatırdım. Annem, orada tedavi oldu ve kanser teşhisi konuldu. Ardından, E.H.’nin tavsiyesi ile ameliyat için başka hastaneye gittim. Orası beni bir an önce ameliyat olmam için Yedikule’ye yönlendirdi. Ameliyat için Yedikule’ye hiçbir ödeme yapmadık. Bizden bir ameliyat ücreti alınmadı, E.H., bizden özel olarak işlem ücreti talep etti biz de ilk olarak 80 bin, ardından 225 bin lira ödedik. Çamlık Hastanesi’nde muayene ücreti hariç bir ödeme yapmadım. Ben kimseden şikayetçi değilim, işlemlerimiz başarılı bir şekilde gerçekleştirildi, annemin durumu gayet iyi doktorlara teşekkür ediyorum" diye konuştu.



6 sanığın tahliyesine hükmedildi


Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar A.A., O.B., O.Ö., M.F., A.Ç.B. ve E.A.’nın ‘yurt dışına çıkış’ ve ‘imza’ şeklinde adli kontrol tedbiriyle tahliyesine hükmetti. Öte yandan tutuksuz sanıklardan Ö.A.’nın ise adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına, bazı müştekiler hakkında ise zorla getirme kararı çıkarılmasına, sanıkların savunmalarında isimleri geçen bazı şahısların ‘tanık’ sıfatıyla dinlenmesine karar veren heyet, iddianamede adı örgüt elebaşı olarak geçen tutuklu sanık, Prof. Dr. M.M., iddianamede, örgüt yöneticisi olarak nitelendirilen Doç. Dr. V.E. ile Uzman Doktor Y.S.’nin ise tutukluluk halinin devamına hükmederek duruşmayı erteledi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara DMM’den "Türkiye’ye BioNTech aşısı gelmedi" iddialarına yalanlama Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ’BioNTech aşısı gelmediği’ yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin (DMM) sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, bazı sosyal medya mecralarında, COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ‘BioNTech aşısı gelmediği’ yönünde ileri sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi. ‘BioNTech aşısı gelmediği’ iddialarının kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içerdiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "COVID-19’a karşı geliştirilen BioNTech mRNA aşıları, klinik kullanım amacıyla doğrudan BioNTech SE firmasından temin edilmiştir. Pandemiyle mücadele kapsamında, Mart 2021 tarihinden itibaren salgının son dönemlerine kadar söz konusu aşılar mevzuata uygun şekilde tedarik edilerek vatandaşlarımızın kullanımına sunulmuştur. Öte yandan salgın gibi küresel halk sağlığı acil durumlarında, aşı ve ilaçların temininde "Acil Kullanım Ön Onayı" mekanizması tüm dünyada işletilmektedir. BioNTech mRNA aşıları da Dünya Sağlık Örgütü ve uluslararası bilimsel otoritelerin acil kullanım ön onayı değerlendirmeleri esas alınarak Sağlık Bakanlığımız Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından temin edilmiş ve uygulanmıştır. Dolayısıyla pandemi sürecinde yürütülen tüm aşılama faaliyetleri; insan sağlığının korunması önceliğiyle, bilimsel kriterler, şeffaflık ilkesi ve hukuki mevzuat çerçevesinde titizlikle gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle kamuoyunun, teknik ve hukuki kapsamından koparılarak dolaşıma sokulan, yanıltıcı ve gerçek dışı nitelik taşıyan iddialara itibar etmemesi önemle rica olunur."
Gaziantep 51 kişinin öldüğü Furkan Apartmanı davasında firari sanıklar için 10 milyon TL’lik güvence bedeli kararı Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 51 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Furkan Apartmanı davasında iki firari sanık hakkında çıkarılan yakalama kararları, kişi başı 10 milyon TL güvence bedeli yatırılması karşılığında kaldırıldı. Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin ölümüne neden olan Furkan Apartmanı davası bugün görüldü. Nizip Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuksuz sanıklar Faik Ö., Eyüp Ö., Bülent B., Nejdet A., Mehmet A., Oktay A., Ömer Ş., Coşkun Ş., sanık avukatları, maktul avukatları ve maktul aile yakınları katıldı. Duruşmada söz alan maktul aile yakınları, suçluların en ağır cezayı almasını istedi. Sanıklar ise önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirterek, suçsuz olduklarını savundu. Duruşma savcısı, taraflarca yeniden bilirkişi raporu talebinin dosyaya geldiği aşama dikkate alınarak reddine ve yakalama kararı bulunan sanıklar için güvence bedeliyle haklarındaki yakalama kararının kaldırılması yönündeki talebinin de reddedilmesine karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, haklarında yakalama kararları bulunan Hasan Hüseyin S. ile Abdullah Devrim S.’nin 10 milyon lira güvence bedeli karşılığında yakalama kararlarının kaldırılmasına, diğer sanıkların mevcut durumlarının devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Ne olmuştu? Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce, 19 Temmuz 2024’te görülen karar duruşmasında, mühendis sanık Yılmaz Şahin Yurtyapan hakkında ’bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 16 yıl 8 ay hapis, sanıklar Faik Ö., kardeşi Eyüp Ö. ve Nejdet A. hakkında delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verilmişti. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi, Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin hayatını kaybettiği Furkan Apartmanı davasında 3 sanık hakkında verilen kararı inceledi. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Kararda, beraat kararı verilen sanıklar Faik Ö. ve kardeşi Eyüp Ö. hakkında "kolon kesilmesi" iddiasıyla yeni bir iddianame hazırlandığı, bu nedenle olayın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Söz konusu dosyaların birleştirilmesi ve sanıkların birlikte yargılanması gerektiğinin belirtildiği kararda, "Tüm dosyaların birleştirilmesine karar verilerek, tüm delillerin birlikte tartışılması hakkaniyetli bir yargılama için gerekli olmakla birlikte yerel mahkemece verilen hükmün bozulmasına karar verilmiştir" denildi.
Diyarbakır Diyarbakır’da özel okulda 8 yaşındaki çocuğun darbedildiği iddiası Diyarbakır’da özel bir okulda 8 yaşındaki bir çocuğun darbedildiği iddia edildi. İddiaları reddeden okul yönetimi, darp izlerinin daha önceden olduğunun, öğrencinin ailesi tarafından kendilerine söylendiğini öne sürdü. Diyarbakır’da özel bir okulda eğitim gören 8 yaşındaki M.E.E.’nin geçtiğimiz günlerde okul müdürü ve sınıf öğretmeni tarafından darbedildiği iddia edildi. M.E.E.’nin ailesi, hastaneden darp raporu alarak şikayette bulundu. M.E.E.’nin dedesi Yılmaz Elaldı, geçen hafta okulun bir etkinliğine katıldıklarını belirterek, "Programda M.E.E., ille de beni eve götürün diyordu, bir korku vardı üzerinde. ’Okulun bitsin, öyle eve gideriz’ dedim. Çocuğun üzerinde baskı ve korku vardı. Orada da bize, kafasının çok ağrıdığını söyledi. Eve gelince ‘Müdür saçımdan tutup kafamı duvara vuruyordu’ dedi. Bu çocuklara bunu yapan insan değil. Çocuğu 10-15 gün önce de ben okula götürdüm. Sınıf öğretmeni bana herhangi bir şey de demedi. Bunu arkadaşları yapsa ’arkadaşıdır, normaldir’ olur derim. Bu, çocuğun çocuğa yapabileceği bir şey değil" diye konuştu. "Bunu yapan sınıf öğretmeni ve müdürü" iddiasında bulunan Elaldı, "Şahsen öğretmenle iki defa görüşmüştüm. Dört sefer okula gittim. İki etkinliğe gittim, iki sefer de çocuğu sormaya gittim. Çocuk darbedilmiş. Bu çocuğun herhangi özel bir durumu ve raporu yoktur. Herkes çocuklarını eve götürüp vücutlarına baksınlar. Çocukları dövüp, korkutup eve gönderiyorlar. Yasal işlemleri başlattık, sonuna kadar da bunun arkasındayız" dedi. Özel okuldan yapılan açıklamada ise 11 Aralık 2025 Perşembe günü okullarında meydana gelen hadisenin ilkokul 3. sınıf öğrencisi E.O.’nün sınıf öğretmenine ağlayarak, aynı sınıftaki sosyal mecrada ismi mağdur olarak gösterilen M.E.E. isimli öğrenci tarafından fiziksel şiddete uğradığını söylediği ifade edildi. Açıklamada, "Bunun üzerine sınıf öğretmeni, bu fiziki şiddet olayının ilgili öğrenci tarafından bu öğrenciye ve başka öğrencilere defaatle yapıldığı hususunu göz önünde bulundurarak, uyarması için okul müdürüne götürmüştür. Okul müdürü yanına getirilen öğrenciye önce sözlü nasihatlerde bulunmuş, sonrasında da yazı yazma ödevlendirmesinde bulunmuştur. Bu husus kurum kameralarında da açık ve şeffaf şekilde görülmektedir. Sosyal medyada tek taraflı servis edilen ve okul müdürlüğümüze isnat edilen fiziki şiddetin olmadığı hususu, kamera kayıtlarında da görülmektedir. İlgili kamera görüntüleri savcılık ve kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir. Bununla birlikte şiddete uğradığı şikayetini öğretmene yapan E.O. isimli öğrencimizin darp raporu da mevcuttur. Sosyal medyada ismi geçen öğrencimizde bulunan diz altı morlukların daha önce de var olduğunu bizzat çocuğun annesi de sınıf öğretmenine söyleyerek, bunun için bir hafta önce hastaneye gittiklerini ifade etmiştir. En az bir hafta önceden de görülen morlukların, ilgili gün müdür tarafından darp uygulaması sonucu oluştuğu iddiasını, önyargılı ve tek taraflı olarak görüyoruz. Çünkü kamera kayıtlarından bu iddianın doğru olmadığını görmekteyiz. Kurum olarak bu morlukların oluş şekli ve zamanı ile ilgili gerekli tespitlerin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılması için gerekli yasal başvurularımızı yapmaktayız. Kurumsal olarak bu ve benzeri durumlarda öğrenci tarafında olmak temel ilkelerimizdendir. Kurum olarak her iki öğrencimizin de yanındayız. Olayın adil ve ön yargısız çözülmesinin takipçisi olacağız" denildi. Veli olmayan bir kişinin bu olayı farklı yorumlayarak kamuoyuna yanlış biçimde aktarmasını tasvip etmediklerini kaydeden okul yönetimi, açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Annenin bacaklardaki morlukların birkaç haftadır olduğu ile ilgili beyanı; çocuğun bacaklarındaki morlukların en az birkaç haftadır var olduğunu, annenin sınıf öğretmenine gönderdiği ses kaydından da açık bir şekilde anlayabilmekteyiz. Hatta bunun için iddia edilen olaydan bir hafta önce hastaneye gittiklerini, kansızlıktan dolayı morlukların oluşma ihtimalini doktora sorduğunu, doktorun da incinmelere dayalı oluştuğunu ifade ettiğini bu ses kaydından anlıyoruz. Kurumdaki kamera kayıtlarından da bu şiddet vakasının ilgili gün okulda oluşmadığı gayet açık bir şekilde görülüyor. Bu kamera kayıtları da emniyete ve savcılığa teslim edildi."