GÜNDEM - 14 Ekim 2025 Salı 16:00

‘Bisiklet Taksi’ye Şoförler Odası’ndan şartlı destek

A
A
A
‘Bisiklet Taksi’ye Şoförler Odası’ndan şartlı destek

İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nde gündeme gelen ‘Bisiklet Taksi’ uygulaması önergesi kentte tartışmaya neden oldu. İzmir Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Erkan Özkan, projeye "şartlı destek" vereceklerini ifade etti. ‘Taksi’ ibaresinin kaldırılmasını isteyen Özkan, "Bu uygulama ’İz Bisiklet’ olarak adlandırılsın" dedi.


İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Ekim ayı olağan meclis toplantısında gündeme gelen ‘Bisiklet Taksi’ uygulaması önergesi, oylama sonucunda Ulaşım ve Esnaf Komisyonlarına havale edildi. Proje, mecliste ve kent kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, tartışmaların odağında İzmir Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Erkan Özkan’ın açıklamaları yer aldı.



Endişe büyük oranda giderildi


Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Erkan Özkan, İzmir’deki trafik yoğunluğuna dikkat çekerek, "Biz yeniliklere açık bir meslek kuruluşuyuz. Ancak bu yeniliğin neler getirip neler götüreceğine bakmak gerekiyor. İzmir’in şu anda en büyük sorunlarından biri trafik yoğunluğu. Hele hele ana arterlerde, Alsancak, Basmane, Konak gibi bölgelerde trafik sabah ve akşam saatlerinde çile haline geldi. Bu sorun halledilmemişken böyle bir projenin hayata geçirilmesini çok doğru bulmuyorum" dedi. Özkan, ilk etapta odaya gelen bilgilere göre projeye temkinli yaklaştıklarını ancak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın mecliste yaptığı açıklamaların ardından endişelerinin büyük oranda giderildiğini belirtti.



"Şartlı destek veririz, toplu ulaşıma alternatif olmasın"


Büyükşehir Belediye Başkanı Tugay’ın projeyi detaylı şekilde anlattığını söyleyen Özkan, "Sayın Tugay’ın açıklamalarını dinledik. Kendisi, bu uygulamanın şehrin ana arterlerinde toplu ulaşıma bir alternatif olmayacağını, daha çok turistik bölgelerde, sahil şeritlerinde, yaşlı vatandaşlarımızın veya ziyaretçilerin nostaljik bir ulaşım aracı olarak kullanabileceğini belirtti. Bu yaklaşımı destekliyoruz. Biz de bu projeye şartlı destek veririz, ama kesinlikle toplu ulaşıma alternatif bir ‘taksi’ gibi lanse edilmemeli" diye konuştu.



"Kültürpark, Sasalı ve İnciraltı gibi alanlarda uygulanabilir"


Projenin nerelerde uygulanabileceğine dair örnekler veren Özkan, "Kültürpark içerisinde geçmişte nostaljik bir kara tren vardı. Aynı mantıkla, Kültürpark, Sasalı Doğal Yaşam Parkı veya İnciraltı alanı gibi yerlerde turistler veya yaşlı vatandaşlarımız için bu proje güzel bir hizmet olabilir. Ancak şehir merkezinde ticari taksi faaliyeti gibi sunulmasına karşıyız" dedi.



"Taksi ibaresi esnafı rahatsız ediyor"


Özkan, projenin ismindeki "taksi" kelimesinin taksici esnafını rahatsız ettiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: "Taksi kelimesi maalesef son zamanlarda herkes tarafından çok farklı alanlarda kullanılmaya başlandı. Bu da mesleğimizin itibarı üzerinde olumsuz bir algı oluşturuyor. Esnafımız bundan psikolojik olarak rahatsız. Sayın Başkan da bu konuda duyarlılık gösterdi ve ‘taksi ibaresi tartışılabilir’ dedi. Biz de bu projenin İz Bisiklet ya da İzmir Bisiklet adıyla yürütülmesini istiyoruz. Belediyemizin İzulaş, İzsu, İzbeton gibi iştirakleri var, bu da aynı şekilde değerlendirilebilir."



"Esnafın tepkisi anlaşıldı, duyarlılık gösterildi"


Özkan, Başkan Tugay’ın gösterdiği sağduyudan dolayı teşekkür ederek, "Sağ olsun Sayın Tugay, bizim hassasiyetlerimizi dikkate aldı. Projenin toplu ulaşımın bir parçası değil, nostaljik ve çevreci bir uygulama olduğunu açıkladı. Esnafımız da bu açıklamalardan sonra rahat bir nefes aldı. Zaten hayat şartlarının ağır olduğu, taksici esnafının ekonomik olarak zorlandığı bir dönemdeyiz. Bu nedenle mesleğimize alternatif oluşturacak projelere temkinli yaklaşıyoruz. Ama bu proje ticari değil, turistik amaçlı olacaksa biz buna karşı değiliz" ifadelerini kullandı.



Tugay’dan çevre dostu vurgusu, Tuncay Özkan’dan "kölelik" tepkisi


Mecliste tartışmalara neden olan önergeye ilişkin açıklamalarda bulunan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, projenin çevreci yönüne dikkat çekti. Tugay, "Londra, Milano gibi şehirlerde buna benzer bisiklet taksi uygulamaları var. Şehrin belli bölgelerinde özellikle turistlerin çevreyi izlemelerini sağlayan bir ulaşım şekli bu. Taksiler elektrikli olacak, muhtemelen sezonluk olarak kullanılacak. En temel amaç, şehre egzozuyla havayı kirletmeyen, turistler için keyifli bir gezi imkânı sunan bir alternatif oluşturmak" dedi.


Ancak CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, projeye sert tepki göstererek, "Kölelik 100 yıl önce kalktı. Atatürk sayesinde bu topraklardan. Bisikletli versiyonunu İzmir’de kim hortlatmak isterse karşısındayım" ifadelerini kullandı.


Tugay, bu eleştirilere üstü kapalı yanıt vererek, "Taksilerin alternatifi görülmemesi gerek. Kölelik diye yorumlar okudum, çok anlamsız bir eleştiri. Bu elektrikli bir araç, bisiklet yollarından ve yayalaştırılmış bölgelerde gidebilen bir araç olacak" açıklamasında bulundu.



‘Bisiklet Taksi’ye Şoförler Odası’ndan şartlı destek

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Manisa FK - Vanspor FK maçının ardından Trendyol 1. Lig 16. haftasında Manisa FK Vanspor FK maçının ardından her iki takımın teknik direktörleri karşılaşmayı değerlendirdi. Trendyol 1. Lig 16. haftasında Manisa 19 Mayıs Stadyumu’nda Manisa FK Vanspor FK’yı 3-1 mağlup etti. Karşılaşmanın ardından düzenlenen basın toplantısında Manisa FK Teknik Direktörü Mustafa Dalcı ve Vanspor FK Teknik Direktörü Hakan Kutlu açıklamalarda bulundu. Mustafa Dalcı: "Bizim daha çok puanlara ihtiyacımız var" İyi bir oyun sonrası kazanmış olmanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade eden Manisa FK Teknik Direktörü Mustafa Dalcı, "Öncelikle çok mutluyuz. Zor bir maçtı. İki taraf için de aslında zor bir maçtı. Uzun süredir kazanamıyorduk. Adana Demir maçını bir tarafa koyarsak uzun süredir maç atmosferi ya da kazanılması gereken maçı kazanamayan bir takım vardı. Dolayısıyla geriden gelip özellikle ikinci yarı çok ciddi bir oyun gücüyle maçı farka da götürebilirdik. Bu şekilde kazandığımız için gerçekten çok mutluyuz. Ama bizim daha çok puanlara ihtiyacımız var. Dolayısıyla bu bir başlangıç oldu. Umarım bundan sonra her hafta üstüne koyarak gideceğiz" dedi. Hakan Kutlu: "Hakem gerçekten oyuncuların kontrol mekanizmasını da yıprattı" Karşılaşmanın hakeminin kötü bir idare gösterdiğini belirten Vanspor FK Teknik Direktörü Hakan Kutlu ise, "Öncelikle tabii ki çok üzgünüz. Hani oyunun ilk 60 dakikasına 1-1’e kadar olan maçın genel gidişatına baktığımızda gerçekten istediklerimiz, istediğimiz her şeyi sahaya yansıtıyorduk. Pozisyona giren, topa sahip olan, rakibine pozisyon vermeyen bir takım görüntüsündeydik. Ama 1-1’den sonra da gerçekten çok kötü oynadık. Telaşlandık. Sakin kalamadık oyunun içinde. Ama tabii 1-1’e kadar gelen durumun içerisinde çok büyük bir hakem faktörü vardı. İnanılmaz kötü bir maç yönetti. Bize yapılan faul ön alanda, arka tarafta hiçbirine düdük çalmazken rakibimizin tek gol atabileceği duran toplar gözüküyordu, sağdan soldan çok basit hiç anlamsız yani şaşkınlık verici şekilde duran toplarla bizi yıprattı. Zaten ilk penaltı golü de hiç olmayan bir duran top sonrasından yemiştik. Rakibin hocası, sarı kartı olan oyuncusu ikinci sarıdan kırmızıyı görmesi gerekiyor. Atmıyor sonra rakibin hocası oyundan çıkartıyor oyuncuyu kırmızıyı hak ettiği için. Hakemin atması gereken pozisyonda atmıyor. Hocası oyundan çıkartıyor. İnanılmaz kötü bir maç yönetti. Hakem açısından çok çok kötü bir geceydi. Kritik pozisyonlara baktığınız zaman ha olabilir mi penaltılar çok basit ona göre ama hani verir, vermez. Onlara pek bir şey diyemiyorum ama maçın diğer 90 dakikalık bölümüne baktığınız zaman inanılmaz kötü bizi çok fazla ezdiren, anlamıyorum da niye böyle yapıyorlar. Son 3 haftadır gerçekten çok kötü hakem hatalarına, hakem yönetimlerine maruz kalıyoruz. Anlam veremiyorum niye bu kadar kötü yönettiklerine. Bugünkü hakem de artık diğer iki maçtakinden bir tık daha üzeri geçti. Bizi sahada ezdi diyebilirim. Ama 1-0’lık bölüme kadar dediğim gibi, 1-1’e kadar sahaya her şeyi yansıttık. Ama 1-1’den sonra biraz daha sakin kalabilirdik ama hakem gerçekten oyuncuların kontrol mekanizmasını da yıprattı. Manisaspor’u tebrik ediyorum" şeklinde konuştu.
Kütahya Kütahya Uluslararası Öğrenci Derneği Başkanı Ceyhun: "Birlik olmazsak sömürü devam eder" Kütahya Uluslararası Öğrenci Derneği Başkanı Sebahattin Ceyhun, Müslüman coğrafyalarında yaşanan insani krizlere dikkat çekerek birlik ve dayanışma çağrısında bulundu. Kütahya Uluslararası Öğrenci Derneği Başkanı Sebahattin Ceyhun, Dumlupınar Üniversitesi’nde okuyan Suriyeli öğrencilerin Esad rejiminin devrilişinin birinci yılı dolayısıyla düzenledikleri ’Zafer Programı’na katıldı. Programda konuşan Ceyhun, Müslüman dünyasında yaşanan savaşlar, zulümler ve ekonomik sıkıntıların derin izler bıraktığını vurgulayarak, gençlerin bu süreçte bilinçli ve sorumluluk sahibi bireyler olarak yetişmesi gerektiğini ifade etti. Ceyhun konuşmasında, Suriye’den Filistin’e, Doğu Türkistan’dan Sudan’a kadar birçok bölgede yaşanan zulmün sürdüğünü belirterek şu ifadeleri kullandı: "Hakikaten yüreğinizin unutulmaması, acımaması imkânsız. Müslüman coğrafyasının her bölgesinde maalesef benzer acılar yaşanıyor. Gazze’de, Suriye’de, Doğu Türkistan’da insanlar her gün nesillerini kaybediyor." Gençlere seslenen Ceyhun, eğitimlerini en iyi şekilde tamamlayarak ülkelerine fayda sağlayacak bireyler olmalarının önemine değindi. Ceyhun, "Buradaki zamanınızı boş geçirmeyin. Bir kısmınız ekonomist, bir kısmınız mühendis, bir kısmınız bilim insanı olacak. Geri dönüp memleketlerinizi ayağa kaldıracak olan sizlersiniz" dedi. "Müslüman coğrafyasında acı dinmiyor" Başkan Ceyhun, Müslüman toplumların birlik olması gerektiğini vurgularken, geçmişte İslam medeniyetinden alınan ilmin Batı tarafından gelişmiş teknolojilere dönüştürüldüğünü söyledi. Ceyhun, "Bir zamanlar Müslümanların dünyaya kattığı ilmi aldılar, geliştirdiler. Biz ise özgüvensizlik nedeniyle geri kaldık. Birlik olmazsak bu sömürü devam edecek" ifadelerini kullandı. Türkiye’nin son yıllarda savunma sanayi ve uluslararası ilişkiler alanında bağımsızlık yolunda önemli adımlar attığını belirten Ceyhun, "Türkiye şu anda 1952’den sonra tüm dünyada temsil kabiliyeti kazanmak için önemli bir girişim içerisinde. Kendi savunma sanayisini ve fakültelerini güçlendiriyor" dedi. Sudanlı öğrencilere seslendiği örneği hatırlatan Ceyhun, gençlerin ülkelerinde sanayi, eğitim ve girişimcilik alanlarında sorumluluk almaları gerektiğini belirtti. Konuşmasının sonunda tüm öğrencilere seslenen Ceyhun, zulüm altındaki coğrafyaları unutmamalarını isteyerek şöyle konuştu: "Biz burada etkinlikler yaparken, dünyanın birçok yerinde insanlar zulüm altında. Onları unutmayın. Rabbim yardımcımız olsun. İnşallah memleketlerinize döndüğünüzde ülkenizi kalkındıran nesiller olursunuz."
İstanbul Ekrem İmamoğlu ‘sahte diploma’ davasında 3’üncü kez hakim karşısına çıkacak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu, lisans diplomasının sahte olduğu iddiasına ilişkin 8 yıl 9 aya kadar hapis talebiyle yargılandığı davada yarın 3’üncü kez hakim karşısına çıkacak. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun lisans diplomasının sahte olduğu iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma tamamlanmış, hazırlanan iddianamede İmamoğlu’nun zincirleme şekilde ‘resmi belgede sahtecilik’ suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti. Hazırlanan iddianame kapsamında İmamoğlu, 12 Eylül’de ilk kez hakim karşısına çıkmıştı. İmamoğlu, yarın İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesi’nce Marmara Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki duruşma salonunda 3’üncü kez hakim karşısına çıkacak. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, University College of Northern Cyprus’ın (UCNC) Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından tanınan üniversitelerden biri olmadığı, şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun yatay geçiş yaptığı 1990 yılında University College of Northern Cyprus’ın yatay geçiş yapılabilecek üniversiteler arasında olmadığı anlatıldı. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından KKTC’de faaliyet gösteren yükseköğretim kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin Yükseköğretim Kurulu tarafından tanındığının belirtildiği iddianamede, yatay geçiş kontenjanlarının usulsüz olarak arttırıldığı, bazı öğrencilerin listeden usulsüz olarak silinerek yine listeye yeni öğrencilerin eklendiği, 3 kişilik kontenjanı bulunan bölüme usulsüz olarak 54 kişinin alındığı aktarıldı. Gerek başvuru kabul edilecek yükseköğretim kurumlarıyla ilgili gerekse başvurusu değerlendirilecek öğrencilerle ilgili çok sayıda hileli işlem yapıldığının belirtildiği iddianamede, İngilizce İşletme programına yurt dışı yatay geçiş başvuruları kabul edilen öğrencilerin herhangi bir dil seviye tespit sınavı ya da yeterlilik sınavı yapılmadığı, yurt dışı yatay geçiş başvurusunda bulunan öğrencilerin ‘rektör, dekan, yönetim kurulu üyeleri, fakülte sekreteri, yatay geçiş komisyonu üyeleri’ gibi süreçte yer alan kişileri referans olarak gösterdikleri kaydedildi. İddianamede, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde görevli babası Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ersin Güredin’in KKTC’ye akademik izinle gittiği, dönüşünü yurt dışında sürekli dönüş gibi göstererek oğlu olan Eren Güredin’i yurt dışı nakil işleminden yararlandırdığı, Necati Eren Güredin isimli öğrencinin mezun olduğu kuruluş olan University College of Northern Cyprus’de (U.C.N.C.) yerine gerçeğe aykırı şekilde aynı şüpheli Ekrem İmamoğlu gibi öğrenci kütük defterine Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak kaydedildiği, ayrıca Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde öğrenci işleri müdürü olarak görev yapan bir şahsın ‘bilgi sahibi’ sıfatıyla alınan beyanında Ekrem İmamoğlu adına okulda herhangi bir kayıt bulunmadığını, dolayısıyla bu kişinin bu okula giriş yapmadığını söylediği kaydedildi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kurulu eğitim kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin Yükseköğretim Kurulu tarafından tanınmakta olduğu bilgisini İstanbul Üniversitesi’nin bilmesine rağmen İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçişi sırasında gerçeğe aykırı şekilde öğrenci kütük defterine Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak kaydedildiğinin tespit edildiği aktarılırken, yapılan bu işlemle hem İstanbul Üniversitesi yetkililerinin hem de şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun, University College of Northern Cyprus adlı kurumun Yükseköğretim Kurulu nezdinde tanınırlığının bulunmadığını bildikleri halde şüphelinin denkliği olan bir kurumdan yatay geçiş yapmış gibi gösterildiği kaydedildi. Şüpheli Ekrem İmamoğlu tarafından yatay geçiş sürecinde üniversiteye sunulan belgelerin University College of Northern Cyprus’a ait bir tanıtım broşürü ve bir adet transkriptten ibaret olduğunun belirtildiği iddianamede, bu belgelerin Doğu Akdeniz Üniversitesi’ne ait olmadığının açıkça anlaşılması karşısında İstanbul Üniversitesi tarafından şüphelinin kaydının Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak yapıldığı, gerçeğe aykırı resmi belgenin açık bir hile ile düzenlendiği, şeklen doğru ancak içerik bakımından sahte bir belge meydana getirildiği aktarıldı. İddianamede, Ekrem İmamoğlu’nun hayat hikayesinin hiçbir aşamasında Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde eğitim gördüğüne ilişkin bir bilgi, bulgu bulunmadığı, buna rağmen İBB’nin resmi sitesinin de arasında bulunduğu pek çok yazılı ile görsel basın organlarında, şüphelinin Doğu Akdeniz Üniversitesi’nden yatay geçiş yaptığı yönünde bilgi ve beyanlara yer verildiği, bu durumun temel nedeninin, İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçiş kaydı sırasında, şüphelinin Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisiymiş gibi gösterilmiş olmasından kaynaklandığı kaydedildi. İmamoğlu’nun kamuoyunda farklı bir algı oluşturacak şekilde hareket ettiği ve tüm bu hususların ifade sırasında açık ve net bir şekilde sorulduğu ancak şüphelinin söz konusu soruları cevapsız bırakmak suretiyle açıklama yapmaktan kaçındığı kaydedilirken, ayrıca hileli bir şekilde aldığı evrakı yüksek lisans amacıyla İstanbul Üniversitesi’ne, askerlik hizmeti amacıyla Milli Savunma Bakanlığı’na ve Yüksek Seçim Kurulu’na sunarak kullandığı belirtildi. Hazırlanan iddianamede Ekrem İmamoğlu’nun zincirleme şekilde ‘resmi belgede sahtecilik’ suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.