GÜNDEM - 15 Ekim 2025 Çarşamba 14:39

İZAZDER, Türk Dünyası Makale Yarışmasında İzmir’e 3 ödül kazandırdı

A
A
A
İZAZDER, Türk Dünyası Makale Yarışmasında İzmir’e 3 ödül kazandırdı

İzmir Azerbaycan Derneği (İZAZDER), Türk dünyası genelinde düzenlenen "Bizim Ailemiz Türk Dünyasıdır" konulu makale yarışmasında önemli bir başarıya imza attı. Bakü’de gerçekleştirilen yarışmada İZAZDER’i temsilen yer alan İzmirli üniversite öğrencileri Yusuf Çağlar Demirağ, Umut Meriç Berberoğlu ve Sübhan Hıdırzade, kaleme aldıkları makalelerle ödüle layık görüldü. Dereceye giren öğrenciler, Ege Üniversitesi’nde düzenlenen özel törenle plaketlerini teslim aldı.


Türk dünyasının ortak mirasını geleceğe taşımayı hedefleyen "Türk Dünyası: Ortak Miraslardan Ortak Geleceğe Doğru" projesi kapsamında Bakü’de gerçekleştirilen "Bizim Ailemiz Türk Dünyasıdır" konulu makale yarışması, gençler arasında büyük ilgi gördü. Azerbaycan Sivil Toplum Kuruluşlarına Devlet Desteği Ajansı’nın mali desteğiyle, Orta Asya ve Güney Kafkasya Basın Özgürlüğü Ağı (CASCFEN) tarafından organize edilen yarışmada, İzmir Azerbaycan Derneği (İZAZDER) adına katılan İzmirli öğrenciler üç ödül kazanarak hem derneğe hem kente gurur yaşattı.



Ödüller Ege Üniversitesi’nde takdim edildi


Makale yarışmasında dereceye giren İzmirli öğrenciler, ödüllerini Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü’nde düzenlenen özel törende aldı. Törene; Enstitü Müdürü Prof. Dr. Abdullah Temizkan, Sosyal, Ekonomik, Siyasal İlişkiler Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Vefa Kurban, İZAZDER Başkanı Perviz Altay ve Kadınlar Komitesi Başkanı Terlan Akçay katıldı. Öğrenciler Yusuf Çağlar Demirağ, Umut Meriç Berberoğlu ve Sübhan Hıdırzade, kendilerine destek veren CASCFEN Başkanı ve Proje Yöneticisi Nadir İsmailov’a ve İZAZDER yönetimine teşekkür etti.



Bakü’de başlayan başarı hikâyesi


Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de gerçekleştirilen "Türk Dünyası: Ortak Miraslardan Ortak Geleceğe Doğru" programının kapanış etkinliği, ödül sürecinin başlangıç noktasını oluşturdu. İZAZDER Başkanı Perviz Altay, Bakü’de düzenlenen toplantıya CASCFEN Başkanı Nadir İsmailov ile birlikte katıldı. Program kapsamında iki kurum arasında stratejik iş birliği protokolü imzalandı. Protokol, Türk dünyası gençliği, kültürel etkileşim ve sivil toplum alanlarında ortak projelerin geliştirilmesini amaçlıyor.



Altay: "Bu başarı İzmir’in ve Türk dünyasının gururu"


İZAZDER Başkanı Perviz Altay, ödül süreci ve Bakü temaslarına ilişkin değerlendirmesinde, projenin Türk dünyası gençliğini ortak değerler etrafında buluşturan önemli bir örnek olduğunu vurguladı. Altay, İzmirli öğrencilerin elde ettiği başarının yalnızca İZAZDER’in değil, tüm Türk dünyasının gururu olduğunu belirterek, Ege Üniversitesi’nde düzenlenen törenin kardeşlik bağlarının en somut göstergesi niteliğinde olduğunu ifade etti.



Türk dünyası dayanışması güçleniyor


Öte yandan, Bakü’de gerçekleştirilen kapanış programında da Türk dünyasının birliği ve ortak geleceği vurgulandı. Etkinlikte; KKTC Temsilcisi Ufuk Turganer, milletvekilleri Elçin Mirzebeyli ve Vügar İskenderov, Türkiye’nin Bakü Büyükelçiliği Basın Müşaviri Dr. Alptekin Cihangir İşbilir, BAYRAQDAR Medya Genel Yayın Yönetmeni Azer Hasret gibi birçok önemli isim yer aldı. Toplantı sonunda, Türk dünyasının dayanışmasına katkı sağlayan kurum ve temsilcilere plaket ve teşekkür belgeleri takdim edildi.



İZAZDER, Türk Dünyası Makale Yarışmasında İzmir’e 3 ödül kazandırdı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Uzm. Dr. Çoban, "Anne sütü çocuklarda aşı görevi görmektedir" Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Çoban, "Bebekler, özellikle anne sütüyle beslenme döneminde sütle beslenirse hastalığa daha az yakalanıyor. Anne sütü bir yerde çocuklarda aşı görevi görmektedir" dedi. Elazığ Medilines Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Çoban, havaların soğumasıyla birlikte artan grip ve nezle hakkında bilgiler verdi. Kış mevsiminden dolayı havaların soğumaya başladığını aktaran Çocuk Uzmanı Hakan Çoban, "Özellikle bebeklerde ve okul çağı çocuklarda daha fazla gördüğümüz grip olarak geçen influanza dediğimiz bir hastalık var. Özellikle viral hastalıklardan bulaşan bir enfeksiyon sebebidir. Genellikle aynı ortamda olmaktan ve havayı solumaktan dolayı çocuklarda veya bebeklerde çok sık hastalığa yakalanmaktadır. Grip dediğimiz olayda, çocuklarımız hastalığı aldıktan sonra burun akıntısı, boğaz ağrısı, öksürük, kırgınlık ve hafif ateş gibi şikayetler olur. Küçük bebeklerde ise daha çok beslenme bozukluğu, huzursuzluk, iştahsızlık, solunum sıkıntısı ve kalp yetmezliğine kadar giden ağır hastalıklara sebep olabilir. Gribal enfeksiyonlarda tedavi olarak eğer bakteriyel bir enfeksiyon ilave olmamışsa, herhangi bir antibiyotik başlamıyoruz. Çocuklara daha çok ateş düşürücü ve ağrı kesici ilaçlar veriyoruz. Bunun yanında, bol miktarda mevsim meyvesi ve sebzesinden C vitamini tüketmelerini istiyoruz. Bol sıvı tüketmelerini istiyoruz. Temiz bir ortamda bulunmalarını ve istirahat etmelerini öneriyoruz. Herhangi bir antibiyotik tedavi önermiyoruz" diye konuştu. Bunun yanında çocukluk çağında en sık gördüğümüz hastalıklardan birisinin de halk arasında nezle olarak bilindiğini dile getiren Dr. Çoban, "Nezle 100’ün üzerinde virüsten meydana gelen bir hastalık çeşididir. Genellikle çocuk çağında olanlarda kış mevsiminde 7 veya 8 defa soğuk algınlığı kapabilmektedir. Bu hastalıkta gribe göre şikayetler daha az olmaktadır. Bu hastalıkta da burun akıntısı, öksürük, yutkunma güçlüğü, halsizlik ve iştahsızlık gibi şikayetler olmaktadır. Bebeklerde ise daha fazla iştahsızlık, beslenememe, burun tıkanıklığı gibi şikayetler olur. Burada da virüslerle olduğu için bakteriyel bir enfeksiyon kaynağı yoksa antibiyotik tedavisi önermiyoruz. Septomatik tedavi veriyoruz. O da ağrı kesici ve ateş düşürücüdür. Bazen destek tedavisi olarak C vitamini, sıvı tedavisi ve antiviral dediğimiz ilaçları önerebiliriz. Özellikle grip ve soğuk algınlığı dediğimiz hastalıklardan çocuklarımızın korunması için, çocukların kapalı ortamlarda çok fazla bulunmaması, ortamın sık bir şekilde havalanması gerekiyor. Sigara veya sigara içilen ortamlarda bulunulmaması gerekiyor. Bu tür hastalıklar daha çok anaokulu ve kreşler gibi insanların çok sık yaşadığı yerlerde olur. Ondan dolayı, özellikle el yıkama alışkanlığının olması lazım. Çocukların ellerini ağızlarına ve burunlarına götürmemelerini, bir yere dokunduktan sonra ellerini yıkamaları gerekiyor. Bebekler, özellikle anne sütüyle beslenme döneminde sütle beslenirse hastalığa daha az yakalanıyor. Anne sütü bir yerde çocuklarda aşı görevi görmektedir. Biz çocuklarda bağışıklık durumu bozuk olmayan veya kronik rahatsızlığı olmayan hastalara grip aşısı önermiyoruz. Kronik hastalığı olan çocuklara grip aşısı öneriyoruz" şeklinde konuştu.
Gaziantep 76 yaşındaki saat ustası, 61 yıldır zamana ayar veriyor Gaziantep’te yaşayan 76 yaşındaki saat ustası Hayri Çalışkan, 61 yıl önce ilk adımını attığı mesleğini 15 metrekarelik dükkanında sürdürüyor. Çocukken eniştesinden öğrendiği saat tamirciliğini 61 yıldır severek sürdüren Hayri Çalışkan, mesleğini ömrünün yarısından fazlasını vererek yaşatmaya çalışıyor. Ailesinin yönlendirmesiyle henüz 15 yaşında iken saat tamircisi eniştesinin yanında mesleği öğrenen ve 1972 yılında da kendi dükkanını açan Çalışkan, Şahinbey ilçesinin tarihi Bey Mahallesi’nde bulunan iş yerinde bozulan saatlere yeniden hayat veriyor. Dijital saat ve akıllı telefonlara inat mesleğini aşkla sürdüren Çalışkan, çevresinde işine olan sevdasıyla biliniyor. İlerleyen yaşına rağmen her gün düzenli olarak iş yerini açan ve müşterilerinin kendisine getirdiği bozuk saatleri tamir eden Çalışkan, mesleğini çok seviyor. Gelişen teknolojiye rağmen eski zamanların revaçta olan mesleğini sürdürüyor Teknoloji gelişmesine rağmen eski zamanların revaçta olan mesleğini sürdürmeye devam eden ve akıllı telefonların yaygınlaşması ile birlikte eski cazibesini yitiren saat tamirciliği mesleğini sürdürmek için büyük gayret gösteren Çalışkan, her sabah aynı özveri ile iş yerini açarak müşterilerini bekliyor. Mesleğini çok sevdiğini ve yıllardır aynı tutku ile mesleğinde 61 yılı geride bıraktığını belirten Çalışkan, 61 yıl önce eniştesinin yanında çırak olarak mesleğe başladığın ve zamanla mesleğin tüm inceliklerini öğrendiğini söyledi. "Mesleğe 15 yaşında başladım" Mesleği öğrendikten sonra kendi iş yerini açtığını belirten Çalışkan, "Mesleğe 15 yaşında başladım. Kısa bir süre içinde mesleği kavradım. Mesleği rahmetli eniştemden öğrendiğim için dükkanı bana bırakır gider, ben de zorunlu şekilde çalışır ve kısa zamanda mesleği öğrenmek için elimden gelen her şeyi yapardım. Mükemmel bir şekilde yetiştim. Genelde biz mekanik saatler üzerine daha çok çalıştık. Duvar saati, kol saati, eski kurmalı saatler ve otomatik saatlerin hepsinin tamiri bizim elimizden çok şükür gelir. Tüm saatleri tamir eder ve müşteriye veririz. Müşterimiz de memnun olur" dedi. "76 yaşındayım ve işimin başındayım" Aşkla yaptığı mesleğini ayakta tutmaya çalıştığını belirten Çalışkan, "Ben 50 yıldan fazla oldu, bu mesleğin içindeyim. Hala işime gidip geliyorum. Ben bazen düşünüyorum ve bütün meslektaşlarıma özellikle söylüyorum ki saat tamiri yapan meslektaşlarımız alzheimer olmazlar. Çünkü devamlı beyin çalışıyor. Bakın yaşım 76 oldu, Allah’a şükür hala çalışmaya devam ediyorum. Bir unutkanlık falan yok. Çok şükür işime devam ediyorum. Eniştemin yanında çalıştığım için kalfalık dönemi sayılmaz, usta gibi çalıştık. Çıraklıktan usta olduk. Ben kendi iş yerimi 1972 yılında açtım. Yanımda kardeşimi yetiştirdim ama o şimdi bu mesleği yapmıyor. Yıllardan beri bu çevredeyim ki müşterim kayıp olmasın diye büyük bir çaba harcıyorum. En güzeli kendi işine gelip gideceksin. Ölene kadar bu işimizde devam edeceğiz. Başka alternatif yok. Evde oturmak insanı hasta eder. Ben işime seve seve geliyorum" şeklinde konuştu. "Önemli olan müşteri memnuniyeti" Her saatin kendine has özellikleri olduğunu ve tamir ettiği her saat mekaniğinin gizemi çözülecek bir sır gibi merak uyandırdığını ifade eden Çalışkan, "Allah’a şükür elimiz yatkın olduğu için tüm saatleri tamir ediyorum. Önemli olan müşteri memnuniyeti. Allah’a şükür müşterilerimizin hiçbir tanesinde bir incime olmadı. Her şeyi de garanti şekilde yapmışımdır. ‘Şikayet olursa getir yeniden bakarım’ diyorum. Şikayet olduğu zaman saati tekrar getiren olduğunda ücret almadan tamir yapar veririm. Bu mesleği seviyorum. Müşteri memnun olduğunda sevinç duyuyorum. Kendime güvenim ise daha çok artıyor ve o yönden rahat oluyorum. Kendimle gurur duyuyorum" diye konuştu.