SAĞLIK - 19 Ekim 2025 Pazar 11:57

Meme kanserinde şansı kedisi oldu

A
A
A
Meme kanserinde şansı kedisi oldu

İzmir’de yaşayan 51 yaşındaki Cavidan Akkaya, kedisi ‘Şanslı’da fark ettiği kitle sayesinde kendi memesindeki kitlenin farkına vararak doktora başvurdu. Medicana International İzmir Hastanesi’nde meme kanseri teşhisi konulan Akkaya, erken tanı sayesinde tedavi edilerek sağlığına kavuştu.


Dünya genelinde her yıl ekim ayında düzenlenen farkındalık kampanyalarıyla, kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden biri olan meme kanserine karşı dikkat çekiliyor. Bu yıl da meme kanserini Şanslı adlı kedisi sayesinde fark eden ve sağlığına kavuşan 51 yaşındaki Cavidan Akkaya, hikayesiyle farkındalığa katkı sağladı. İzmir’de yaşayan Cavidan Akkaya, emekli olup rahat bir nefes almayı planladığı dönemde meme kanseri gerçeği ile karşı karşıya kaldı. İlk olarak kedisi Şanlı’daki kitleyi fark eden Cavidan Akkaya, kendisini de elle muayene etme ihtiyacı hissetti ve o an bir kitleyle karşılaştı. Kitlenin kanser olup olmadığını öğrenmek için Medicana International İzmir Hastanesi’ne gelen Cavidan Akkaya, yapılan tetkikler sonucunda meme kanseri teşhisi aldı. Gelinen noktada sağlığına kavuşan Cavidan Akkaya, başından geçenleri anlatarak hemcinslerine, mamografi ve elle muayeneyi aksatmamaları uyarısında bulundu.



"Emekliliğin tadını çıkarmayı planlıyordum"


Emekliliğin tadını çıkarma planları yaparken meme kanseri teşhisi aldığını söyleyen Cavidan Akkaya, "Kedim Şanlı’yı severken karnında bir sertlik fark ettim. Bir hafta kadar sonra kendime yaptığım elle muayene sırasında göğsümde bir sertlik hissettim. Eşime, ‘Göğsümde bir şişlik var’ dedim. Menopozdan kaynaklı bir süt bezesi olduğunu düşündüm. Şanslı’dan sonra bende de olması beni biraz düşündürdü. Buna karşılık göğsümdeki kitleyi elle muayenelerle bir süre takip ettim" diye konuştu. Göğsündeki kitleden çevresindekilere bahseden Cavidan Akkaya, dizinden BT (Bilgisayarlı Tomografi) çekimi yaptırmak için geldiği Medicana International İzmir Hastanesi’nde çalışan arkadaşının ısrarıyla doktor muayenesi oldu ve yapılan tetkiklerin ardından meme kanseri teşhisi aldı.



"İkinci evresindeyken fark edildi"


Kanseri ikinci evresindeyken fark edebildiklerini belirten Akkaya, sözlerine şöyle devam etti: "Prof. Dr. Varlık Erol, mememdeki tümörü aldı. Sonrasında bir ay kadar iyileşme sürem oldu ve Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Murat Keser’in gözetiminde koruyucu kemoterapi almaya başladım. Tedavinin ardından sağlığıma kavuşacağıma inanıyorum. İşi şansa bırakmamak gerekiyor. Farkındalık önemli ama tedbiri de elden bırakmamak gerekiyor. Rutin olarak her kadın yılda bir kez kontrollerini yaptırmalı. Stressiz yaşamak çok mümkün olmayabilir. Ama en azından kendinizi kontrol ettirerek tedbiri elde tutabilirsiniz."



"Kedisinde görmesi gerçekten şansı olmuş"


Meme kanseri vakalarının çoğunda hastalık evresinin ilerlemesi sonucunda teşhis konulabildiğini aktaran Medicana International İzmir Hastanesi Medikal Onkoloji Bölümü Uzmanı Uzm. Dr. Murat Keser, "Kendisi fark edip gelen çok az hasta var. Çoğu hasta bambaşka şikayetler üzerine hekime başvurduğunda teşhis alabiliyor. Kanser tanısında yaşanılan gecikmeler nedeniyle tedavi seçenekleri daha da ağırlaşabiliyor, metastaz riski artıyor ve dolayısıyla hekimlerin de işi zorlaşıyor. Cavidan Hanım’ın şansı, kedisiyle birlikte yaşaması ve kedisinde rastladığı kitlenin kendisini uyarmasıydı. Cavidan Hanım kedisinde görmeseydi belki de kontrole hiç gelmeyecekti. Hastadan tümör alındıktan sonra birtakım testler yapılarak kemoterapi sürecine karar verildi. Cavidan Hanım erken evre bir hasta olduğu için kemoterapi dozu daha az oldu. Yaklaşık 4 kürlük bir kemoterapi seansıyla tedaviyi tamamlamayı umuyoruz" şeklinde konuştu.


Bazı hastalarda kemoterapi sürecinin ardından ışın tedavisi uygulanabildiğini ya da hormon ilacı verilebildiğini hatırlatan Uzm. Dr. Murat Keser, "Bu tedavilerdeki temel amaç hastayı kansere karşı korumak. Ameliyat sonrası koruyucu bir tedavi olarak düşünülebilir. Bu tedavi süreçleri teşhis geç konulduğunda daha da uzayabiliyor, metastaz gelişebiliyor, kanser cerrahisinde işlem yapılan alan büyüyebiliyor. Tanı için geç kalındığında hastalar, hem cerrahi hem de tedavi şekillerinde ciddi zorluklarla karşılaşabiliyor, hatta kimi zaman gelişen metastazlar sebebiyle operasyon şansını yitirebiliyorlar" sözlerini kaydetti.



Meme kanserinde şansı kedisi oldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak BEUN Öğrenci Topluluklarının ÜNİDES başarısı sertifika töreniyle taçlandırıldı Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen ve gençlerin kişisel, sosyal ve kültürel gelişimlerine katkıda bulunmayı hedefleyen Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programı (ÜNİDES) kapsamında destek almaya hak kazanan öğrenci toplulukları ve kulüp üyeleri için BEUN’da sertifika teslim töreni düzenlendi. Farabi Kampüsü Genç Ofiste gerçekleşen törene; Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, Zonguldak Gençlik ve Spor İl Müdürü Halil Hacı, BEUN Genel Sekreteri Prof. Dr. Zehra Safi Öz, akademisyenler ve idari personel, Zonguldak Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü yönetimi ve personeli ile öğrenciler katıldı. Tören, aziz şehitlerin anısına saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Açılışın ardından, ÜNİDES Programı’nın amaç ve kapsamının aktarıldığı tanıtım filmi izlendi. Programın devamında sahne alan Gençlik Merkezi Müzik Topluluğu, seslendirdiği türkülerle katılımcılardan beğeni toplarken, öğrenciler de eserlere eşlik etti. ÜNİDES Programı kapsamında proje geliştirerek başarıyla uygulayan üniversite kulüp ve topluluklarına yönelik düzenlenen sertifika teslim töreninde; projelerde görev alan öğrenci topluluk üyeleri ile danışman akademisyenlere sertifikaları Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer ile Zonguldak Gençlik ve Spor İl Müdürü Halil Hacı tarafından takdim edildi. Törene ilişkin değerlendirmede bulunan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, öğrenci topluluklarının ÜNİDES kapsamında elde ettiği başarılardan duyduğu memnuniyeti dile getirerek şu ifadeleri kullandı: "Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi olarak öğrencilerimizin yalnızca akademik değil; sosyal, kültürel ve toplumsal gelişimlerini de destekleyen bir üniversite anlayışıyla hareket ediyoruz. Öğrenci topluluklarımızın proje üretme kültürünü benimseyerek her geçen dönem daha güçlü çalışmalar ortaya koyması, bu anlayışın somut bir yansımasıdır. ÜNİDES kapsamında Üniversitemiz öğrenci toplulukları; bugüne kadar toplam 65 projeyle desteklenmeye hak kazanmıştır. Bu sonuç, öğrencilerimizin sürdürülebilir bir başarı çizgisine sahip olduğunu ve topluluklarımızın ulusal ölçekte nitelikli projeler üretebildiğini göstermektedir. Bu vesileyle öğrencilerimize önemli fırsatlar sunan ÜNİDES Programı dolayısıyla başta Gençlik ve Spor Bakanımız Sayın Dr. Osman Aşkın Bak olmak üzere Gençlik ve Spor Bakanlığına teşekkür ediyor; projeleriyle destek almaya hak kazanan tüm öğrencilerimizi ve danışman akademisyenlerimizi tebrik ediyorum." Program günün anısına çekilen toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.
Samsun İlahiyatçı profesör: "Eşcinsel evlilikler, ailenin temeline konulan büyük dinamitlerdir" Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Köylü, Batı ülkelerinde yaygınlaşan aile modellerinin geleneksel aile yapısını tehdit ettiğini belirterek, eşcinsel evliliklerin "ailenin temeline yerleştirilmiş en büyük dinamitler" olduğunu söyledi. "Aile Yılı" kapsamında düzenlenen etkinlikte konuşan Prof. Dr. Köylü, aile kurumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, bu konuda iyimser ve kötümser iki temel yaklaşımın öne çıktığını ifade etti. İyimser görüşü savunanların, aile kurumunun tüm olumsuzluklara rağmen varlığını sürdüreceğini düşündüğünü belirten Köylü, kötümser bakış açısına göre ise gelecekte bugünkü anlamda bir aile yapısından söz etmenin zorlaşacağını dile getirdi. "ABD’de aile oranı yüzde 6" Konuşmasında Amerika’yı örnek gösteren Köylü, "Amerika Birleşik Devletleri’nde(ABD) anne, baba ve çocuklardan oluşan ailelerin oranı sadece yüzde 6. Yüzde 94’ü alternatif aile şekilleri dediğimiz aile türlerinden oluşuyor. Acaba bizi gelecekte bekleyen sorunlar ne? Şimdi biliyorsunuz bilimsel ve teknolojik gelişmelerin şöyle bir özelliği vardır: Amerika’da, Avrupa’da bilimsel teknolojik gelişmeler yaşanır. Ondan sonra da bize gelir. Avrupa ve Amerika’da yaşanan sosyal değişimlerin benzerlerini artık Türkiye’de de görmeye başladık" dedi. "Ailenin temeline konulmuş büyük dinamitler" Batı ülkelerinde yaygınlaşan aile modellerine dikkat çeken Köylü, Almanya’da yürüttükleri araştırmalar sırasında Türkiye’de yaşanan sorunlara benzer tabloyla karşılaştıklarını söyledi. Köylü, nikâhsız birlikte yaşama biçimlerinin ve resmi olarak tanınan eşcinsel birlikteliklerin aile kurumunu ciddi biçimde zedelediğini ifade etti. Bu tür birlikteliklerin bazı ülkelerde evlilik statüsünde kabul edildiğini hatırlatan Köylü, bunun aile yapısının temelini sarsan bir gelişme olduğunu kaydetti. Köylü, "Şimdi bizi gelecekte bekleyen ciddi sorunlar var. Artık öyle anne-baba ya da büyükanne-büyükbabadan zaten vazgeçtik, o geleneksel aile tipi ortada kalmadı. Tabii, bir ilahiyatçı olarak ama hepimizin de herhalde üzerinde anlaşacağı nikâhsız birlikte yaşama biçimleri de maalesef artık bütün dünya ülkelerinde artmaya devam ediyor. Eşcinsel çiftlerin birlikte yaşamayı tercih ettikleri bir ortam var. Bazı ülkelerde biliyorsunuz resmi olarak artık bu kabul ediliyor, Kanada’da falan. Yani bunlar da artık sanki bir evli çift gibi ama bütün bunlar ailenin gerçekten de temeline konulmuş büyük dinamitlerdir. Maalesef parçalanmış aile ve tamamlanmamış aile dediğimiz, evlilik dışı çocukların olduğu aile türleriyle de biz gelecekte karşılaşacağız. Muhtemelen şimdi de var da fakat Türkiye gibi bizim ülkelerin bir özelliği var. Şimdi Avrupa, Amerika, Kanada gibi ülkelerde her şey çok açık ve nettir. Yani ne kadar aile türü varsa ya da ne türlü şey varsa bunlar istatistiklere yansır. Ama bizim doğu toplumlarında bunlar biraz gizli saklıdır. Gizli saklı olması demek bunların olmadığı anlamına gelmez" diye konuştu. LGBTİ+ sorunu Konuşmasında LGBTİ+ meselesine ve toplumsal şiddet olaylarına da değinen Prof. Dr. Köylü, bu konuların aile yapısını tehdit eden unsurlar arasında yer aldığını ifade etti. Köylü, "Tabii, diğer taraftan maalesef şu LGBTİ+ sorunu hepimizin bildiği gibi çok ciddi anlamda bizim aileleri tehdit edecek unsurlar. Gerçekten de şu ülkede yaşamaktan çok utanç duyduğumuz, hakikaten hiç Türk toplumuna, Müslüman bir topluma yakışmayan şu şiddet ve cinayetlerdeki artışı da maalesef bir türlü engelleyemedik" şeklinde konuştu.
Gaziantep GTO’da yılın son meclis toplantısı yapıldı Gaziantep Ticaret Odasında (GTO) aralık ayı olağan meclis toplantısı, Meclis Başkanı Hilmi Teymur Başkanlığında Yönetim Kurulu, Meclis ve Disiplin Kurulu üyelerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantının açılışında yaptığı konuşmada 2025 yılının zor bir yıl olduğuna dikkat çeken Meclis Başkanı Teymur, "Malumunuz son yıllarda salgınlar, savaşlar, depremler yaşadık. Tüm bu yaşanan olayların küresel ticareti de derinden etkileyerek küresel bir ekonomik kriz oluşturduğu aşikar. Hem psikolojik hem de ekonomik anlamda zor günler geçirdik. İnşallah 2025 yılının sona ermesi ile yaşadığımız tüm zorlukları geride bırakır, 2026 yılında sağlık, huzur ve başarılı bir yıl geçiririz" dedi. "Gaziantep, Türkiye ortalamasının üzerinde büyüdü" Toplantıda GTO’nun Aralık ayı faaliyetleri hakkında Meclis üyelerini bilgilendiren GTO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yıldırım, küresel, ulusal ve yerel ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gaziantep’in Türkiye ekonomik büyümesine en fazla katkı sağlayan dördüncü il olduğunu belirten Yıldırım, "2024 verileri, şehrimizin hızla toparlandığını ve yeniden üretime döndüğünü açıkça gösteriyor" ifadelerini kullandı. Yıldırım, "TÜİK verilerine göre 2024 yılında Gaziantep ekonomisi reel olarak yüzde 8,2 büyümüştür. Bu oran, Türkiye ortalaması olan yüzde 3,3’ün oldukça üzerindedir. 2023 yılında yaşanan yüzde 1,4’lük daralma, ekonomik tercihlerden değil; 6 Şubat depremlerinin üretim, ticaret ve lojistik üzerindeki doğrudan etkilerinden kaynaklanmıştır. Bugün Gaziantep, Türkiye’nin en büyük 10 il ekonomisinden biri konumundadır. Sanayisi, ticareti ve ihracat gücüyle ülke ekonomisine yön veren şehirler arasında yer almaktadır. Nitekim 2024 yılında Gaziantep, Türkiye büyümesine en fazla katkı sağlayan dördüncü il olmuştur" ifadelerine yer verdi. "Çin, devlet destekli bir imalat gücü" Ekonominin küresel dinamikler üzerinden de değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Yıldırım, "Çin, artık yalnızca düşük maliyetli bir üretici değil; devlet destekli, ölçekli, sübvansiyonlu ve stratejik bir imalat gücüdür." diyen Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu: "Çin 2024 yılında 992 milyar dolarlık mal ticaret fazlası verdi. Bu sonuç tesadüf değil. Çünkü, Sanayiye yönlendirilen ucuz ve uzun vadeli krediler var. Vergi, arsa ve enerji destekleri var. Kamu alımlarıyla büyütülen bir üretim modeli var. Sonuç ortada. Güneş panelinden bataryaya, elektrikli araçtan çeliğe kadar pek çok alanda, dünya talebinin üzerinde bir kapasite oluştu. Bu yapıda şirketlerin kâr etmesi bile şart değil. Asıl güç, küresel piyasalarda fiyat belirleyebilmek" şeklinde konuştu. Çin’in Türkiye ihracatının yaklaşık yüzde 20’sini doğrudan etkilediğini vurgulayan Yıldırım, "Dış ticaret açığımızın en büyük kaynağı Çin. Çin’e sattığımızın 13 katı kadar ithalat yapıyoruz. Çin rekabeti, ihracatımızın yaklaşık yüzde 20’sini doğrudan etkiliyor. Demir-çelikten makineye, elektrikli ekipmandan otomotive, tekstile kadar Gaziantep sanayisinin güçlü olduğu alanlar, bu baskıyı birebir hissediyor. Çin’in sübvansiyonlu ve aşırı kapasiteli üretimi, fiyatları aşağı çekiyor. Kâr marjlarını eritiyor. Yerel sanayicinin katma değer üretmesini zorlaştırıyor. Daha ucuzla yarışamayız. Daha katma değerli üretmek zorundayız. Teknoloji, verimlilik, markalaşma ve nitelikli iş gücü artık bir tercih değil, zorunluluktur" diye konuştu.
Muğla Muğla’da hava sıcaklığı -3’lere düşüyor Meteoroloji 4. Bölge Müdürlüğü, Bölge Tahmin ve Uyarı Merkezinden yapılan açıklamada, 26 aralık-2 Ocak tarihleri arasında Muğla bölgesinde hava sıcaklığı geceleri-3 derecelere kadar düşecek. Yapılan uyarıda, "Yapılan son meteorolojik değerlendirmelere göre; 26 Aralık 2025 Cuma gününden itibaren bölgemizin soğuk ve yağışlı havanın etkisi altına girmesi beklenmektedir. Yağışların; sahil kesimlerinde sağanak, iç kesimlerde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacağı tahmin edilmektedir. Halen mevsim normalleri civarında seyreden hava sıcaklıklarının, bölge genelinde hissedilir derecede (4 ila 10 derece) azalacağı tahmin edilmektedir. Soğuk havanın bölgemiz genelinde önümüzdeki hafta boyunca da etkisini sürdürmesi beklenmektedir. Bu süreçte; özellikle gece ve sabah saatlerinde sıcaklıkların düşmesine bağlı olarak buzlanma ve don olaylarının görülebileceği, buna bağlı olarak kara, hava ve deniz ulaşımında aksamalar yaşanabileceği değerlendirilmektedir. Ayrıca, tarımsal faaliyetlerin devam ettiği yerlerde soğuk hava ve don olaylarının zirai don riskini artıracağı, ürün kayıplarına neden olabileceği öngörülmektedir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanıp yayınlanacak olan tahmin ve meteorolojik erken uyarıların takip edilmesi önem arz etmektedir. 26 Aralık 2025 ilâ 2 Ocak 2026 tarihleri arasında Muğla bölgesinde en düşük hava sıcaklığının -3 derece dolayında olması bekleniyor" denildi.