EKONOMİ - 05 Şubat 2021 Cuma 16:36

Kilis keçisi markalaşıyor

A
A
A
Kilis keçisi markalaşıyor

“Kilis Keçisinin Halk Elinde Islahı” projesi kapsamında Kilis keçisi marka haline getirilecek.

“Kilis Keçisinin Halk Elinde Islahı” projesi kapsamında Kilis keçisi marka haline getirilecek.


Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen “Kilis Keçisinin Halk Elinde Islahı” isimli proje, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü ve Kilis ili Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri birliğinin işbirliği ile Prof.Dr. Mahmut Keskin’in proje liderliğinde yürütülüyor. Kilis Keçi Birliği Başkanı Mehmet Cirnavuk’u ziyaret eden Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümünden Prof.Dr. Mahmut Keskin, yaptığı açıklamada Türkiye’de yaklaşık olarak 11 milyon baş keçi bulunduğunu ifade ederek, "Bu keçilerin yüzde 96-97’sini Kıl keçileri oluşturmaktadır. Kıl keçileri her sene genellikle bir oğlak doğurmakta ve yılda 50-70 kg süt vermektedir. Ülkemizde, Kilis, Gaziantep ve Hatay illerinde yaklaşık olarak 500 bin baş civarında Kilis keçisi olduğunu tahmin etmekteyiz. Yerli gen kaynağımız olan Kilis keçisi Türkiye için çok önemli bir genetik materyaldir. Yılda ortalama 350-400 kilo süt verimi ve yüzde 50 civarında ikizlik oranına sahiptir. Yani Kıl keçisinin 5-7 katı oranında daha fazla süt vermektedir. Kurak ve sıcak iklim koşullarına çok dayanıklı olması Küresel İklim Değişikliğinin tartışıldığı bu günlerde Kilis keçilerinin önemini daha da artırmaktadır. Keçi sütü son dönemlerde toplum bilinçlenmesinin artmasına paralel olarak tercih edilebilirliği artan bir üründür. Keçi sütü, sahip olduğu aminoasit ve yağ asidi çeşitliliği ve laktoz miktarı gibi özellikler nedeni ile anne sütüne en yakın olan süttür. Özellikle Kalsiyum oranının fazla olması, bebeklerde diş oluşumu ve gelişimi, 40 yaş üzeri kadınlarda kemik erimesini önleme bakımından, keçi sütünün önemi daha da artmaktadır. Peynir, dondurma gibi ürünlere sağladığı değer de keçi sütünü avantajlı kılmaktadır. Diğer taraftan, Türkiye’de yılda yaklaşık olarak 22-23 milyon ton civarında olan süt üretiminin yüzde 90’dan fazlası inek sütü iken sadece yüzde 3’ü keçi sütüdür. Yani Türkiye’de süt üretimi yetersizliği söz konusu değildir. Ancak keçi sütü üretiminde dikkat çekecek miktarda eksiklik söz konusudur. Ayrıca keçi sütü Avrupa Birliği başta olmak üzere diğer ülkelere rahatlıkla ihracatı yapılabilecek bir üründür” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Filistin Dayanışma Platformu, İsrail’in Refah’ta başlattığı saldırıyı Ankara’da protesto etti Ankara’da bulunan Filistin Dayanışma Platformu, "Refah’ta Katliama Hayır" sloganıyla İsrail’in başlattığı saldırıyı protesto etmek için Amerikan Büyükelçiliği önünde toplandı. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının ardından 1 buçuk milyona yakın Gazzeli, Refah kentine sığınmıştı. İsrail’in Refah kentine yönelik başlattığı hava saldırısının ardından Filistin Dayanışma Platformu, "Refah’ta Katliama Hayır" sloganıyla saldırıyı kınamak için Ankara’da bulunan Amerikan Büyükelçiliği önünde çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte İsrail’i protesto etti. Elçilik binası önünde toplanan kalabalık, İsrail’i protesto etmek için "İnsanlık onuru siyonizmi yenecek" ve "Susma haykır soykırıma hayır" sloganları attı. Öte yandan kalabalık, İsrail askerleri tarafından Kudüs’te öldürülen Hasan Saklanan’ı ise rahmetle anmayı unutmadı. Grup adına basın açıklamasında bulunan Zeynel Abidin Özkan, İsrail’in Gazze’ye yönelik düzenlediği saldırıların ardından Refah sınır kapısına sığınan yaklaşık bir buçuk milyona yakın Gazzeli’nin 214 gündür açlıkla boğuştuğuna dikkati çekti. "Soykırımın ortakları ahirete kalmadan dünyada da inşallah gereken cezayı bulacaklar" Refah’a başlatılan saldırılarla birlikte bölgede can güvenliği sorununun da başladığının altını çizen Özkan, “214 gündür dünyanın gözü önünde Filistin’de kardeşlerimiz İsrail soykırımına maruz bırakılıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde devam eden yargılamalara; İsrail, lobi faaliyetleriyle tüm ülkelere müdahale ettirmeye ve İsrail yetkililerinin ceza almaması için bir çaba içerisine girdi. Hepimiz gördük ki aslında adalet İsrail için varmış ve tüm ülkeler de İsrail’in soykırımını desteklemek için çalışıyormuş. Bugün ortaya çıkan belgelerde görüldü ki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde İsrail’in soykırımına ortak olan yöneticilerinin ceza almamasına yönelik baskı içeren mektuplar mahkemeyi köşeye sıkıştırmak adına kullanılıyor. Biz inanıyoruz ki hem mahkemede görülen davada hem de Güney Afrika’da devam eden davada soykırımın ortakları ahirete kalmadan dünyada da inşallah gereken cezayı bulacaklar” ifadelerini kullandı.