KÜLTÜR SANAT - 19 Ekim 2025 Pazar 10:05

Çivi ve telin ustası: 71 yaşında sanatı yaşatıyor

A
A
A
Çivi ve telin ustası: 71 yaşında sanatı yaşatıyor

Çivi ve tellerle sabrı sanata dönüştüren 71 yaşındaki Mustafa Tekoğul, 60 yaşından sonra başladığı filografiyle hayatına yeni bir anlam kattı. Bugün binlerce kişiye ilham veren Tekoğul, bu kadim sanatı cezaevlerindeki mahkumlara da öğreterek umut ışığı olmayı hedefliyor.


Kocaeli’nin İzmit ilçesinde yaşayan 71 yaşındaki Mustafa Tekoğul, 60 yaşından sonra tanıştığı filografi sanatını hayatının merkezine aldı. Ahşap üzerine çivi ve tellerle yapılan bu sabır gerektiren sanata ilk başta hobi olarak başlayan Tekoğul, zamanla kendini geliştirerek eğitmenliğe adım attı. 11 yıldır filografiyle ilgilenen Tekoğul, bugüne kadar binin üzerinde öğrenciye eğitim verdi. Hem filografi sanatına katkıda bulunan hem de bu sanatın nesilden nesle aktarılmasını sağlayan Tekoğul, resmî kurumlarda yaş sınırı nedeniyle artık görev alamasa da atölyesinde özel dersler vermeye devam ediyor. Sanatın yaşatılması için çabalayan Tekoğul, özellikle cezaevindeki mahkumlara bu sanatı ücretsiz olarak öğretmek istiyor.



"Sanata çocukluğumdan beri hep merakım vardı"


Çocukluğundan beri çeşitli el sanatlarıyla ilgilenmeye çalışan ve hiçbir zaman merakını gideremediğini ifade eden Mustafa Tekoğul, "Sanata çocukluğumdan beri hep merakım vardı ama bir türlü ekonomik imkanlar ve zaman itibarıyla sanatla ilgilenemedim. Askerden önce kibrit çöpünden gemi maketleri, kumaşlar üzerine kamışlarla Boğaz Köprüsü resimleri yaparak kendimi avutuyordum. Daha sonra, 1998’de emekli olduktan sonra bir müddet ticarete atıldım. Ticarette 45 yaşından sonra işe girerseniz batarsınız ve ben battım. Şükürler olsun, sonrasında Rabb’im yardım etti, düzlüğe çıktık" dedi.



"Başta sadece hobi olarak başlamıştım"


Bir hocasının kendisini filografi sergisine götürmesiyle bu sanatla tanıştığını anlatan Mustafa Tekoğul, "Sergiyi görünce adeta bittim. ’Bunu muhakkak öğrenmeliyim’ dedim ve KOMEK’te kursa yazıldım. Bir sene kursa devam ettim. Başta sadece hobi olarak başlamıştım, hiç eğitimci olurum diye düşünmemiştim. İstek üzerine eğitim vermeye başladım. 9 sene boyunca halk eğitim merkezlerinde, çeşitli ilçelerde, üniversite kız yurtlarında filografi eğitimi verdim" şeklinde konuştu.



"Mevzuata takıldığımız için artık eğitim veremiyorum"


Yaştan dolayı artık kurumlarda eğitim veremediğini ve bu duruma üzüldüğünü dile getiren Tekoğul sözlerine şöyle devam etti:


"Ancak şu anda eğitim veremiyorum, bu da beni çok üzüyor. Verememe nedeni benimle ilgili değil ben gencim. Ben kendimi genç görüyorum. Çünkü bana göre gençlik, inancı ve ideali uğruna fedakarlık yapabilen insandır. Fiziki görüntüsü, yaşı ne olursa olsun. Ben de onlardan biriyim ve kurs vermek istiyorum. Ama maalesef yaş mevzuatına takıldığımız için eğitim veremiyorum" ifadelerini kullandı.



"Özellikle cezaevlerinde kurs vermek istiyorum"


Mahkum psikolojisini bildiğini ve onlara eğitim vermek istediğinin altını çizen Tekoğul, "Özellikle cezaevlerinde kurs vermek istiyorum. Çünkü oradaki mahkumların ruh hallerini çok iyi biliyorum. Bunu yöneticilerimizden rica ettim ama görevlendirme yapamıyorlar, mevzuat engeli var. Hatta halk eğitim müdürümüze de söyledim. Ben ücret falan istemiyorum, yeter ki beni oraya gönderin. Benim amacım oradaki insanlara dokunmak" diye konuştu.



"’Nehirden denize özgür Filistin’ temalı bir çalışma hazırlamış"


Japon bir öğretmenin Filistin için yaptığı resmin hikayesini aktaran Tekoğul, "Hiroşima’ya ait bir temadan yola çıkılarak hazırlandı. Japon bayan hoca Müslüman olmuş. ’Filistin için ne yapabilirim’ diye düşünmüş, resmin üzerinde Filistin’i sembolize eden ögeler, bayrak ve karpuz dilimleri yerleştirerek ’Nehirden denize özgür Filistin’ temalı bir çalışma hazırlamış" ifadlerini kaydetti.



"Konsolosa da bu tabloyu ve hikayesini anlattım"


Tekoğul resmi filografi sanatına dönüştürme sürecini de anlatarak, "Bu hikayeyi duyunca çok duygulandım ve tabloyu yaptım. Sonra bu tabloyu o Japon hocamıza hediye ettim, çok sevindi. Daha sonra okulda her sene geleneksel olarak Japon günü kutlanıyor. Japon Başkonsolosu da o programa katıldı. Konsolosa bu tabloyu ve hikayesini anlattım, o da çok duygulandı. Gerçekten çok güzel, duygusal anlar yaşadık" dedi.



"Binin üzerinde öğrenciye eğitim verdim"


Bu zamana kadar her yaş grubundan öğrencisinin olduğunu kaydeden Tekoğul, binin üzerinde öğrenciye eğitim verdiğini söyledi. Tekoğul, "Filografi sanatı asırlar öncesine dayanan, çok eski bir sanattır. Fakat bir dönem tamamen unutulmuş. Nedenini tam bilmiyorum, belki masraflı olduğu ya da zahmetli bulunduğu içindir. Ancak yaklaşık 40 yıl önce Derviş Hocamız, şu anda yaklaşık 87 yaşında, Üsküdar’da yaşıyor, Allah ondan razı olsun. Avrupa’ya gidip bu sanatın tekniğini öğrenmiş ve Türkiye’ye tekrar kazandırmış. Şimdi Türkiye’de filografi çok revaçta, tabiri caizse ’patladı’ diyebiliriz. Her yerde ilgi görüyor. Kocaeli’ye gelişi de yaklaşık 15 yıl önceye dayanıyor. Benim bu sanatla tanışmam da Allah’ın nasibiyle oldu. 11 senedir bu sanatın içindeyim. Çok çeşitli insanlarla tanıştım. En güzel yanı da şu, 10 yaşından 80 yaşına kadar her yaş grubundan binin üzerinde öğrenciye eğitim verdim. Ben onlara bir sanat öğrettim ama inanın, ben onlardan çok daha fazlasını öğrendim" ifadelerine yer verdi.



Çivi ve telin ustası: 71 yaşında sanatı yaşatıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Pancar Deposu’nda biyoplastik atölyesi düzenlendi Nilüfer Belediyesi Pancar Deposu’nda sanatçı Nergiz Yeşil’in yürütücülüğünde düzenlenen Biyoplastik Atölyesi’nde, çevre dostu üretim yöntemleri ele alınırken, katılımcılar kendi biyoplastiklerini üretme deneyimi de yaşadı. Nilüfer Belediyesi Pancar Deposu’nda Mimar Sinan Üniversitesi Heykel Bölümü mezunu olan ve yüksek lisansını sanat çalışmasında biyolojik materyal kullanımı üzerine yapan sanatçı Nergiz Yeşil, biyoplastik atölyesi gerçekleştirdi. Etkinlikte, kaynak kullanımı, sanat çalışmasında biyolojik materyallerin yeri, materyal üretimi ve yetiştiriciliği, çevre dostu üretim yöntemleri üzerine konuşuldu. Yeşil, "Sürekli geri dönüşüm konuşuyoruz. Ancak bunun yerine minimum tüketim, ileri dönüşüm ve en son geri dönüşümü ele almalıyız" dedi. Yeşil, eserlerini üretirken bu yaklaşımla çalıştığını anlattı. Eser üretiminde öncelikle kullanacağı malzemeyi kendi ürettiğini ve ileri dönüşüm yöntemi kullandığını dile getiren Nergiz, "Doğaya zarar vermeden üretim yapmayı tercih ediyorum. Meseleye bütüncül bir yerden yaklaşıyorum. Makine kullanmadan kendim üretebiliyorsam, malzemeleri kendim üretiyorum" diye konuştu. Etkinliğin ikinci bölümünde katılımcılar, temel bir reçete üzerinden kendi biyoplastiklerini üretmeye çalıştı. İkinci oturumda ise katılımcılar temel bir reçeteyle kendi biyoplastiklerini üretti ve alternatif formüller deneme fırsatı buldu. Böylece plastiğin çevreyle ilişkisini ele alırken, onun çevre dostu bir alternatifini oluşturmayı da deneyimlediler.
Balıkesir BAÜN Uluslararası Akademik hareketlilikte Türkiye birincisi oldu Balıkesir Üniversitesi, değişim programları kapsamında kabul ettiği öğretim elemanı sayısında Türkiye genelinde birinci sırada yer aldı. Rapora göre Balıkesir Üniversitesi, değişim programları kapsamında 175 öğretim elemanı kabul ederek Türkiye genelinde birinci oldu. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından yayımlanan 2025 Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu, Balıkesir Üniversitesi’nin (BAÜN) uluslararasılaşma alanındaki güçlü yükselişini somut verilerle ortaya koydu. YÖK 2025 Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu’na göre Balıkesir Üniversitesi, değişim programları kapsamında kabul ettiği öğretim elemanı sayısında Türkiye genelinde birinci sırada yer aldı. Açıklanan rapora göre Balıkesir üniversitesi birçok alanda da ilk 20’de yer aldı. Balıkesir Üniversitesi, değişim programları kapsamında 175 öğretim elemanı kabul ederek Türkiye genelinde birinci oldu. BAÜN, bu alanda tüm üniversiteleri geride bırakarak uluslararası akademik hareketlilikte öncü konumunu pekiştirdi. Elde edilen bu sonuç, Balıkesir Üniversitesi’nin uluslararası akademik iş birliklerini güçlendiren stratejik yaklaşımının ve uluslararası akademik ağlarla kurduğu etkin ilişkilerin önemli bir göstergesi oldu. Rektör Oğurlu: "Uluslararasılaşma Vizyonumuzun Somut Bir Sonucu" Balıkesir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Oğurlu, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede şu ifadelere yer verdi: "Uluslararası akademik hareketlilikte Türkiye birincisi olmak, üniversitemizin uluslararası ölçekte kurduğu güçlü akademik ilişkilerin ve uluslararasılaşmayı merkeze alan vizyonunun somut bir sonucudur. Elde edilen başarıda Türkiye’de ilk kez Balıkesir Üniversitesinde kurulan Türk Dünyası Hareketliliği Biriminin de rolü büyük oldu. Balıkesir Üniversitesi olarak nitelikli eğitim, güçlü araştırma altyapısı ve uluslararası görünürlüğü önceleyen üniversite modelimizle ülkemize ve bilime katkı sunmaya devam edeceğiz. Bu başarıda emeği geçen tüm akademik ve idari personelimize teşekkür ediyorum."