POLİTİKA - 22 Nisan 2025 Salı 15:59

Başkan Er: "Malatya’mızın sanayi ile alakalı sıkıntılarını gidereceğiz"

A
A
A
Başkan Er: "Malatya’mızın sanayi ile alakalı sıkıntılarını gidereceğiz"

Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er, Altay Kışlasına inşa edilen 714 iş yerinin yapım çalışmalarını yerinde inceleyerek, önemli açıklamalarda bulundu. Çalışmaların hummalı bir şekilde devam ettiğini belirten Başkan Er, iş yerlerinin 1,5 ay içerisinde teslim edileceğini belirtti.


Altay Kışlası’nın tüm altyapısının Malatya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (MASKİ) Genel Müdürlüğü tarafından yapıldığına da değinen Başkan Er, buradaki toplam çalışmanın 10 kilometre olduğunu ifadelerine ekledi.


Altay Kışlası alanına inşa edilen iş yerlerinin altyapı çalışmalarının yanı sıra MASKİ, Yeşilyurt İlçesi Küçük Sanayi Sitesi içme suyu ve kanalizasyon altyapı çalışmalarına da devam ediyor. MASKİ Genel Müdürlüğü ekipleri, Yeşilyurt İlçesi Küçük Sanayi Sitesi’nde toplam 2 bin 141 metre uzunluğunda kanalizasyon hattı ile 7 bin 874 metre uzunluğundaki içme suyu şebeke hattı çalışmalarını sürdürüyor. Bölgede 1 adet 2000 metreküp kapasiteli içme suyu deposu inşa ediliyor.



"Büyükşehir Belediyesi olarak iş yerlerinin altyapısını yapıyoruz"


Sanayi esnafları için Altay Kışlası’na inşa edilen iş yerlerinin son durumu hakkında detaylı bir bilgilendirme yapan Başkan Er, "Altay Kışlası’nda sanayi olarak planladığımız alana incelemelerde bulunmaya geldik. Buraya 714 iş yeri yapılıyor. Bir taraftan tamamen biten bir taraftan ise inşaatı devam eden yapılarımız var. Yaptığımız görüşmeler kapsamında yüklenici firma Altay Kışlası’ndaki iş yelerinin bir ay içerisinde tamamlanacağını belirtti. Malatya Büyükşehir Belediyesi olarak bizlerde buradaki iş yerlerinin altyapısını yapıyoruz. Bizlerde yaptığımız altyapı çalışmaları neticesinde çalışmalarımızı 1-1,5 ay içinde bitirmeyi planlıyoruz. Bunun yanı sıra içme suyu hattı çalışmalarımız da devam ediyor. Tabii burada tam 10 kilometrelik bir altyapı çalışması söz konusu, bu çalışmanın 72 milyon lira bir maliyeti var. Aynı zamanda bir de burada bir yol çalışmamız var. Yol ile birlikte 100 milyon liranın üzerinde bir yatırım yapacağız. Bunların haricinde geçtiğimiz haftalarda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ile bir görüşme gerçekleştirdik. Mermerciler, mobilyacılar, hurdacılar, demirci esnaflarımız ile alakalı da kümelenme şeklinde bir çalışmamız var. Ayrıca odalarımız ve kooperatiflerimiz için de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ile istişare halinde bir planlama yapıyoruz. İnşallah buraların da altyapısını biz yapacağız. Allah’ın izni ile Malatya’mızın sanayi ile alakalı sıkıntılarını gidereceğiz. Gerçekleştirilen çalışmaların Malatya’mız için hayırlı olmasını temenni ediyorum" dedi.



Başkan Er: "Malatya’mızın sanayi ile alakalı sıkıntılarını gidereceğiz"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."