Son Dakika
|
Depremde ailesinden 6 kişiyi kaybeden yaşlı kadının acısı dinmiyor
Tuzla’da kauçuk fabrikasında korkutan yangın
İBB davasında yeni karar: Tüm sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verildi
Futbolda Bahis Soruşturmaları'nda ikinci dalga operasyon: 35 gözaltı
Ziraat Türkiye Kupası’nda gruplar belli oldu
Bakan Yılmaz Tunç: " Hep beraber soruşturmanın seyrini takip edeceğiz"
Bodrumda sokaklar göle döndü araçlar sular altında kaldı
İstanbul’da çete operasyonu: 12 gözaltı
İmralı tutanağı okundu
Adliyedeki emanet deposu soygununun görüntüleri ortaya çıktı
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
The Voice of the Steppe Lives On in Kyrgyz Craftsmanship
A Milli Futbol Takımı’nın, 2026 Dünya Kupası muhtemel fikstürü belli oldu
Suriye Devlet Başkanı Eş-Şara: "İsrail hayaletlerle savaşıyor"
Michelin 2026’da ’En İyi Genç Şef’ ödülü Datça’ya geldi
Abu Dabi Grand Prix’sinde pole pozisyonu Max Verstappen’in
Sadettin Saran: "Bizi çekmeye çalıştıkları yere gelmemek için elimizden geleni yapıyoruz"
Dışişleri Bakanı Fidan: "Suriyeli olmayan unsurların SDG’den çıkarılmasını istiyoruz"
Gazze'nin en eski camisi Büyük Ömer Camii'nde restorasyon çalışmaları başladı
SAĞLIK
Şırnaklı vatandaş, 3 ağır hastalıkla yaşam mücadelesi veriyor
06 Aralık 2025 Cumartesi - 21:59:47
Şırnak merkez Balveren beldesinde yaşayan 70 yaşındaki Süleyman Sergen, 3 yıldır amansız hastalıklarla mücadele ediyor. 3 farklı hastalığa karşı direnen Sergen, hayata tutunmaya çalışıyor. Yıllardır yatağa bağlı bir şekilde yaşayan Süleyman Sergen, 3 yılın yaklaşık 2 yılını hastanelerde geçirdi. Böbrek yetmezliği, lenf kanseri ve omurga kırıklarıyla mücadele eden Sergen’in, hastalıkları nedeniyle de bir gözünde mokur hastalığı çıktı. Tedavisinin büyük bölümünün özel hastanelerde yapılmak zorunda olduğunu belirten Sergen, "Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde gördüğüm uzun tedavinin sonuç vermemesi üzerine Antalya’daki özel bir hastaneye yönlendirildim. Antalya’da özel bir hastanede böbrek nakli geçirdim. Böbreklerimin kurumaması için her kontrol hayati önem taşıyor" dedi. Lenf kanseri nedeniyle kemoterapi alan Sergen’in omurgasında ise 3 kırık bulunuyor ve omurga içinde platin taşıyor. Ayrıca gözündeki mokur hastalığı sebebiyle 6 kez ameliyat geçirdiğini söyleyen Sergen, sürekli Diyarbakır ve Antalya arasında mekik dokuduğunu kaydetti. Maddi imkansızlıklar nedeniyle tedavi sürecinin her adımında zorlanan Sergen, "Her gidişim masraf. Diyarbakır’a her ay, Antalya’ya ise iki ayda bir gitmek zorundayım. Hayırseverlerden yardım bekliyorum" diye konuştu. Çocukları eğitimde, aile geçim derdinde Sergen’in iki kız çocuğundan biri sağlık lisesinde okuyor, diğeri ise bu yıl mezun oldu. Büyük kızı, babasının ağır hastalığı nedeniyle üniversite sınavına hazırlanamadı. Sergen, "Kirayı ödeyemez hale geldik. Çaresizim yıllardır hastalıklarla mücadele ediyorum" dierek destek beklediğini dile getirdi.
06 Aralık 2025 Cumartesi - 15:37
Gaziantep’te kanseri yenen Melih Tuğra için gökyüzüne balonlar bırakıldı
Kemik kanseri tedavisini başarıyla tamamlayan 7 yaşındaki Melih Tuğra Yaprak için Liv Hospital Gaziantep’te anlamlı bir kutlama etkinliği düzenlendi. Geçtiğimiz yıl aralık ayında kemik kanseri teşhisi konulan Melih Tuğra, yaklaşık bir yıllık yoğun tedavi sürecinin ardından ameliyat ve fizik tedaviyi de başarıyla tamamlayarak sağlığına kavuştu. Zorlu süreç boyunca oğullarının yanında olan Havva Merve ve Abdullah Yaprak çifti, çocuklarının yeniden hayata tutunmasının mutluluğunu yaşadı. Özel bir etkinlik düzenlendi, balonlar gökyüzüne bırakıldı Melih Tuğra’nın bu önemli başarısını kutlamak üzere Liv Hospital Gaziantep yönetimi tarafından özel bir etkinlik düzenlendi. Etkinlik kapsamında minik Melih’e madalya takdim edildi, pasta kesildi ve tedavi sürecinin tamamlanmasının sembolü olarak balonlar gökyüzüne bırakıldı. "Balonlarımızı göğe, umutlarımızı da yüreklerimize gönderiyoruz" Düzenlenen etkinlikte balonları gökyüzüne bırakarak zor günlerin, korkuların ve acıların gökyüzüne uğurlandığını belirten Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Şefika Nur Arı, "Bugün burada bir araya gelmemizin çok önemli bir sebebi var. Bugün Melih Buğra Tuğra Yaprak’ın iyileşme yolculuğunu, umudunu ve gücünü kutluyoruz. Küçücük bir yüreğin büyük bir mücadeleyi nasıl kocaman bir cesaretle geride bıraktığına hep birlikte tanıklık ediyoruz. Azminden dolayı Melih’imizi kutlayacağız. Bu yolculukta yanında olan ailesine, doktorlarına, fizik tedavi ekibine ve tüm sağlık çalışanlarına canı gönülden teşekkür ediyoruz. Şimdi gökyüzüne bırakacağımız balonlar geride kalan zor günlerin, korkuların ve acıların gökyüzüne uğurlanışıdır. Aynı zamanda önümüzdeki güzel günlerin, hayallerin ve neşenin de simgesi olacaktır. Balonlarımızı göğe, umutlarımızı da yüreklerimize gönderiyoruz" dedi. "Kemik tümörü olan hastalara, çocuklara umut olarak karşımıza çıktı" Melih Tuğra’nın diğer hasta çocuklara umut olacağını aktaran Liv Hospital Gaziantep Genel Müdürü Cemal Çaparuşağı , "Bugün sevgili Melih, kemik tümörü tespit ettiğimiz hastamız, öncelikle ameliyat sürecini sonra da fizik tedavi sürecini başarıyla tamamladı. Tüm kemik tümörü olan hastalara, çocuklara bir öncü ve umut olarak karşımıza çıktı. Biz onun büyük kutlamasını hem çalışanlarımız adına hem bu hastalığı geçirenler adına burada coşkuyla yapıp umudumuzu göğe yükseltmeyi diliyoruz" şeklinde konuştu. "Oğlum kanseri yendi, çok mutluyuz" Düzenlenen etkinlikten dolayı çok mutlu olduklarını söyleyen Melih Tuğra’nın babası Abdullah Yaprak, "2024 Aralık ayında başladığımız zorlu bir mücadeleden sonra çok şükür oğlum Melih Tuğra bu yıl tedavide kanseri yendi. Şu anda gerçekten çok duygulu ve çok güzel şeyler hissediyoruz. Bu etkinliğe eşlik eden başta başhekimimiz, yönetim ekibi ve tüm arkadaşlara çok teşekkür ediyorum. Her şey için sağ olun" diye konuştu. Duygu dolu anlara sahne olan programa Liv Hospital Gaziantep Genel Müdürü Cemal Çaparuşağı, Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Şefika Nur Arı, hastane çalışanları ve çok sayıda vatandaş katıldı.
06 Aralık 2025 Cumartesi - 15:35
Gaziantep’te kanseri yenen Melih Tuğra için gökyüzüne balonlar bırakıldı
Kemik kanseri tedavisini başarıyla tamamlayan 7 yaşındaki Melih Tuğra Yaprak için Liv Hospital Gaziantep’te anlamlı bir kutlama etkinliği düzenlendi. Geçtiğimiz yıl aralık ayında kemik kanseri teşhisi konulan Melih Tuğra, yaklaşık bir yıllık yoğun tedavi sürecinin ardından ameliyat ve fizik tedaviyi de başarıyla tamamlayarak sağlığına kavuştu. Zorlu süreç boyunca oğullarının yanında olan Havva Merve ve Abdullah Yaprak çifti, çocuklarının yeniden hayata tutunmasının mutluluğunu yaşadı. Özel bir etkinlik düzenlendi, balonlar gökyüzüne bırakıldı Melih Tuğra’nın bu önemli başarısını kutlamak üzere Liv Hospital Gaziantep yönetimi tarafından özel bir etkinlik düzenlendi. Etkinlik kapsamında minik Melih’e madalya takdim edildi, pasta kesildi ve tedavi sürecinin tamamlanmasının sembolü olarak balonlar gökyüzüne bırakıldı. "Balonlarımızı göğe, umutlarımızı da yüreklerimize gönderiyoruz" Düzenlenen etkinlikte balonları gökyüzüne bırakarak zor günlerin, korkuların ve acıların gökyüzüne uğurlandığını belirten Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Şefika Nur Arı, "Bugün burada bir araya gelmemizin çok önemli bir sebebi var. Bugün Melih Buğra Tuğra Yaprak’ın iyileşme yolculuğunu, umudunu ve gücünü kutluyoruz. Küçücük bir yüreğin büyük bir mücadeleyi nasıl kocaman bir cesaretle geride bıraktığına hep birlikte tanıklık ediyoruz. Azminden dolayı Melih’imizi kutlayacağız. Bu yolculukta yanında olan ailesine, doktorlarına, fizik tedavi ekibine ve tüm sağlık çalışanlarına canı gönülden teşekkür ediyoruz. Şimdi gökyüzüne bırakacağımız balonlar geride kalan zor günlerin, korkuların ve acıların gökyüzüne uğurlanışıdır. Aynı zamanda önümüzdeki güzel günlerin, hayallerin ve neşenin de simgesi olacaktır. Balonlarımızı göğe, umutlarımızı da yüreklerimize gönderiyoruz" dedi. "Kemik tümörü olan hastalara, çocuklara umut olarak karşımıza çıktı" Melih Tuğra’nın diğer hasta çocuklara umut olacağını aktaran Liv Hospital Gaziantep Genel Müdürü Cemal Çaparuşağı , "Bugün sevgili Melih, kemik tümörü tespit ettiğimiz hastamız, öncelikle ameliyat sürecini sonra da fizik tedavi sürecini başarıyla tamamladı. Tüm kemik tümörü olan hastalara, çocuklara bir öncü ve umut olarak karşımıza çıktı. Biz onun büyük kutlamasını hem çalışanlarımız adına hem bu hastalığı geçirenler adına burada coşkuyla yapıp umudumuzu göğe yükseltmeyi diliyoruz" şeklinde konuştu. "Oğlum kanseri yendi, çok mutluyuz" Düzenlenen etkinlikten dolayı çok mutlu olduklarını söyleyen Melih Tuğra’nın babası Abdullah Yaprak, "2024 Aralık ayında başladığımız zorlu bir mücadeleden sonra çok şükür oğlum Melih Tuğra bu yıl tedavide kanseri yendi. Şu anda gerçekten çok duygulu ve çok güzel şeyler hissediyoruz. Bu etkinliğe eşlik eden başta başhekimimiz, yönetim ekibi ve tüm arkadaşlara çok teşekkür ediyorum. Her şey için sağ olun" diye konuştu. Duygu dolu anlara sahne olan programa Liv Hospital Gaziantep Genel Müdürü Cemal Çaparuşağı, Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Şefika Nur Arı, hastane çalışanları ve çok sayıda vatandaş katıldı. (UD-SVY-Y)
06 Aralık 2025 Cumartesi - 14:50
"RSV vakakarında artış başladı"
Dünyada her yıl 33 milyon çocuğu hasta eden, 100 bin bebeğin ölümüne sebep olan RSV vakalarında artış başladı. Uzmanlar, bu virüsle mücadele için, hayatlarının ilk kışını yaşayan bütün bebeklere antikor verilerek bağışıklık kazandırılmasını tavsiye ediyor. Kış ayları yaklaşırken uzmanlar, özellikle bebekler için ciddi risk oluşturan bulaşıcı solunum yolu hastalığı RSV(respiratuvar sinsityal virüs)konusunda aileleri uyarıyor. Her yıl dünya genelinde milyonlarca çocuğu etkileyen RSV, bebeklerde bronşiolitin en sık sebebi olarak kabul ediliyor ve özellikle 0-6 ay arasındaki bebeklerde ölümcül seyredebiliyor. Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Hamidiye Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Vefik Arıca, "RSV sıradan bir nezle değildir; bebeklerin bronşlarına yerleşip nefes darlığı yapan en tehlikeli solunum virüsüdür"diyerek dikkat çekiyor. "33 milyon çocuğu hasta ediyor" Prof. Dr. Arıca, "The Lancet dergisinde yayımlanan kapsamlı analizlere göre, her yıl 5 yaş altı 33 milyon çocuk RSV enfeksiyonu geçiriyor. Bu çocukların yaklaşık 3,6 milyonu hastaneye yatarken, 100 binden fazlası hayatını kaybediyor.Ölümlerin 45 bini ise henüz altı ayını doldurmamış bebeklerde meydana geliyor. RSV, çocuklarda özellikle bronşiolit ve zatürre yapan, son derece bulaşıcı bir solunum yolu virüsüdür. 0-5 yaş ölümlerinin her 50’sinden biri, 1-6 ay arası bebek ölümlerinin her 28’inden biri RSV kaynaklıdır" diyerek enfeksiyonun ciddiyetine vurgu yaptı. "İlk kışını geçiren bebekler riskte" Bebeklerde ilk kış mevsine dikkat çeken Prof. Dr. Arıca, "Türkiye’de de durum farklı değil. Yapılan çok merkezli araştırmalar, alt solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle hastaneye yatan 2 yaş altı çocukların yüzde 38’inde RSV tespit edildiğini gösteriyor. Kış aylarında görülen bronşiolit vakalarının ise yüzde 60-80’inden RSV sorumlu. Ekim-nisan döneminde çocuk servislerini dolduran bronşiolit tablolarının başrolünde RSV vardır. Özellikle ilk kışını geçiren bebekler yüksek risk altındadır" diye konuştu. "Önce kandırır sonra nefesi keser" Prof. Dr. Arıca, sözlerine şöyle devam etti: "RSV, daha büyük çocuklarda hafif burun akıntısı ve öksürükle geçse de, bebeklerde ağır nefes darlığı, hızlı solunum, göğüste çekilmeler, beslenememe, oksijen düşüklüğü ve hatta morarmaya yol açabiliyor. Özellikle 3 ay altı bebekler, prematüre doğanlar, doğuştan kalp hastalığı veya kronik akciğer hastalığı olanlar ile bağışıklığı baskılanmış çocuklar en yüksek risk grubunu oluşturuyor. Aileler çoğu zaman‘ateşi yok, nezle gibi’diyerek geçiştiriyor. Oysa RSV önce kandırır, sonra nefesi keser. Ağır RSV bronşioliti geçiren bebeklerin yüzde 30-40’ında sonraki yıllarda tekrarlayan hışıltı ve astım benzeri tablo gelişebiliyor. RSV astımın sebebi değildir ama tetikleyicisi olabilir " "Anne ve Babadan da bulaşır" Virüsün yetişkinlerden bulaşabileciğini belirten Prof. Dr. Arıca, "RSV’nin en dikkat çeken özelliklerinden biri ise erişkinlerde hafif soğuk algınlığına benzeyen bir tabloya neden olurken, bebeklerde ağır bir klinik tabloya dönüşebilmesi. Bu sebeple yetişkinlerin farkında olmadan bebeklere virüsü taşıması oldukça kolay" şeklinde konuştu. Korunma yolları Prof. Dr. Arıca, virüsten korunma yollarını şöyle açıkladı: "Ailelerin RSV’den korunmak için alabileceği çeşitli tedbirler de bulunuyor. Eller sık yıkanmalı, hasta kişiler bebekten uzak tutulmalı, sigara dumanından uzak durulmalı, kalabalık ve kapalı alanlardan kaçınılmalı ve kreşe giden çocuklar semptomluyken bebekle temas ettirilmemeli. Yenidoğan, 1-6 aylık, 6-12 aylık bebeklerin çoğu bu korumadan yararlanabilir. Ek olarak bilimsel çalışmalar prematüre bebekler, doğuştan kalp hastalığı olanlar, kronik akciğer hastalığı olanlar, bağışıklığı baskılanmış bebekler ve yoğun bakımda uzun süre kalmış yüksek riskli bebeklere de öneriliyor."
Çok Okunan Kategori Haberleri
1
05 Aralık 2025 Cuma- 12:00
Uzmanı uyardı: "Mevsimsel değişimler, psikolojik sorunlar ortaya çıkarabilir"
2
05 Aralık 2025 Cuma- 14:38
Van’da ölümcül damar yırtığı 15 kişilik ekip tarafından ameliyat edildi
3
05 Aralık 2025 Cuma- 12:07
Örnek olacak karar: Kahramanmaraş’ta Özel Megapoint Hastanesi’nde alınan fazla ücret tüketici hakem kararıyla iade edildi
4
04 Aralık 2025 Perşembe- 15:45
Tamamlandığında bölgenin en büyük sağlık yatırımı olacak
5
05 Aralık 2025 Cuma- 16:52
Uzmanından açıklama: "Zatürreye neden olan etkenler sonbahar kış aylarında artış gösteriyor"
19 Kasım 2025 Çarşamba - 16:31
ERÜ Hastaneleri’nde, ‘Böbrek Taşlarında Retrograd İntrarenal Cerrahi (RIRS) Kursu’ düzenlendi
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Üroloji Anabilim Dalı bünyesinde, Türk Üroloji Derneği çatısı altında bu yıl ikinci defa ‘Böbrek Taşlarında Retrograd İntrarenal Cerrahi (RIRS) Kursu’ gerçekleştirildi. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı ve Türk Üroloji Derneği katkılarıyla düzenlenen programda, Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Gökhan Sönmez ve Doç. Dr. Emre Can Akınsal tarafından Kayseri Şehir Hastanesinden gelen araştırma görevlileri ile birlikte toplam 10’u aşkın üroloji uzman adayına "Böbrek Taşlarında Retrograd İntrarenal Cerrahi (RIRS) Kursu" başarıyla gerçekleştirildi. ERÜ Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Gökhan Sönmez ve Doç. Dr. Emre Can Akınsal tarafından, kursta vakum uyumlu üreteral erişim kılıfları, son teknoloji fleksibl üreterorenoskoplar ve Türk mühendis ve doktorları tarafından geliştirilen yerli robotik fleksibl cihaz (Avisenna) kullanılarak katılımcılara ileri düzeyde eğitim verildi. Kurs kapsamında dört canlı cerrahi vaka uygulaması ve canlı demonstrasyonlar ile modern taş cerrahisinin güncel tedavi yaklaşımları uzman adayları ile paylaşılarak, katılımcılara yüksek teknolojili endoürolojik ekipmanlarla birebir deneyim imkânı sunuldu. Erciyes Üniversitesi yenilikçi yaklaşımı ve eğitim vizyonu ile hem ulusal hem de uluslararası düzeyde referans merkez olma yolunda önemli bir adım daha attı.
19 Kasım 2025 Çarşamba - 15:57
Uzmanından KOAH’ta erken tanı uyarısı
Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesinde Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Cem Ün, KOAH’ın sinsi ilerleyen bir hastalık olduğunu belirterek özellikle sigara içenleri, "Nefes darlığı ve kronik öksürük normal değildir, erken tanı hayat kurtarır." şeklinde uyardı. Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesinde Göğüs Hastalıkları Uzmanı olarak görev yapan Uzm. Dr. Cem Ün, 19 Kasım Dünya KOAH Günü kapsamında önemli açıklamalarda bulundu. Ün, KOAH’ın dünya genelinde milyonlarca kişiyi etkileyen ilerleyici bir hastalık olduğunu vurgulayarak erken tanı ve sigarayı bırakmanın hayati önem taşıdığına dikkat çekti. Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesinde Göğüs Hastalıkları Uzmanı olarak çalışan Dr. Cem Ün, 19 Kasım Dünya KOAH Günü ile ilgili açıklamada bulundu. Uzm. Dr. Cem Ün, "KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı), özellikle sigara kullanımı ve zararlı gazlara maruz kalma sonucu gelişen, nefes darlığı, öksürük ve balgamla seyreden kronik ve ilerleyici bir akciğer hastalığıdır. Dünyada milyonlarca insanı etkileyen bu hastalık, erken tanı ve düzenli tedaviyle kontrol altına alınabilir" şeklinde konuştu. "Sinsi bir hastalık" KOAH’ın en önemli özelliğinin, uzun yıllar belirti vermeden ilerleyebilmesi olduğunu belirten Ün, "Bu nedenle 40 yaş üzeri, sigara içen veya uzun süre tozlu-dumanlı ortamlarda çalışan kişilerde solunum fonksiyon testi büyük önem taşır. Erken tanı ile ilaç tedavisi, solunum egzersizleri, aşılar ve sigarayı bırakma desteği sayesinde hem yaşam kalitesi yükselir hem de hastalık alevlenmeleri azaltılabilir" dedi. "Sigara içenler dikkat" Dünya KOAH Günü’nde özellikle sigara içenlere önemli bir hatırlatma yapmak istediğini belirten Uzm. Dr. Cem Ün, "Nefes darlığı, kronik öksürük ve sabah balgamı ‘sigara içenlerde olur’ diye normal kabul edilmemeli. Bunlar KOAH’ın ilk sinyalleri olabilir. Sigarayı bırakmak, hastalığı yavaşlatan ve hayat kalitesini en çok arttıran adımdır. Şikayetleriniz varsa bir solunum testi için geç kalmayın. Nefesiniz, en değerli sermayenizdir" şeklinde konuştu.
19 Kasım 2025 Çarşamba - 15:42
Dünya Prematüre Günü kapsamında "aceleci bebekler" için özel etkinlik
Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde prematüre bebek sahibi aileler, "Dünya Prematüre Günü" kapsamında düzenlenen etkinlikte bir araya geldi. Halk arasında "aceleci bebekler" olarak bilinen prematüre bebeklerin gelişim sürecine dikkat çekmek amacıyla hastanenin Akdamar Toplantı Salonu’nda bugün bir program gerçekleşti. Etkinlikte prematüre doğumların önemi, bebeklerin gelişim süreci ve ailelere sunulan sağlık hizmetleri üzerine bilgilendirmelerde bulunuldu. Katılımcılar, prematüre bebeklerin yaşam mücadelesine dikkat çekerek farkındalığın artırılması gerektiğini vurguladı. Konuya ilişkin konuşan hastane Başhekimi Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, prematüre bebeklerin yaşamının teknolojinin ve tedavi imkanlarının gelişmesiyle birlikte artık çok daha mümkün hâle geldiğini belirtti. Başhekim Sarıkaya, "Burada en büyük emek, şüphesiz hekimlerimizin, hemşirelerimizin ve alanda çalışan fizyoterapist, klinik destek, temizlik gibi birimlerde görev yapan herkesin emeğiyle mümkün oluyor. Başta hekimlerimiz olmak üzere, tüm ekibin katkısı çok büyük. Yine annelerin de bu süreçteki rolü çok önemli. Annelerin bebeklere bakımı, ilgisi ve süt temini konusunda bizimle iş birliği içinde olmaları, prematüre bebeklerin hayata tutunmasında belirleyici oluyor. Önceden yaşam şansı olmayan düşük kilolu bebekler bile artık hayata tutunabiliyor ve sağlıklı bir şekilde büyüyebiliyorlar. Artık onlar da aramızdalar" dedi. "Prematüre olsalar da asla yalnız değiller" 37 haftanın altında doğan her bebeğin prematüre olarak ifade edildiğini dile getiren Yenidoğan Uzmanı Dr. Mahmut Çelik ise "Dünya genelinde her 10 doğumdan biri, Türkiye’de ise her 8 doğumdan biri prematüre olarak dünyaya gelmektedir. Bu da yaklaşık olarak yılda 12 bin prematüre bebeğin doğduğu anlamına geliyor. Bu bebekler doğduktan sonra yoğun bir destek gerektirir. Başta solunum ve beslenme desteği olmak üzere organ gelişimleri açısından yüksek düzeyde bakım gerekir. Bu süreçte en önemli rol, sağlık çalışanları ve annelere düşüyor. Hekimin emeği, kuvöz başından ayrılmayan hemşirenin şefkati ve annenin sütü ile sevgisi sayesinde, bu bebekleri hayata tutundurmaya çalışıyoruz. Yeni doğan prematüre bebekler hiçbir engel tanımaz, onlar minik savaşçılar, minik kahramanlardır. Prematüre olsalar da asla yalnız değiller. Biz, sağlık çalışanları ve anneler olarak her zaman yanlarındayız" diye konuştu. Yapılan konuşmaların ardından etkinlik, pasta kesimiyle sona erdi. Programa, İl Sağlık Müdürlüğü Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanı Uzman Dr. Sevcan Sağlam, Başhekim Doç. Dr. Remzi Sarıkaya ile çok sayıda doktor, hemşire ve aileler katıldı.
19 Kasım 2025 Çarşamba - 15:36
Van’da "aceleci bebekler" için özel etkinlik
Van Eğitim ve Araştırma Hastanesinde prematüre bebek sahibi aileler, "Dünya Prematüre Günü" kapsamında düzenlenen etkinlikte bir araya geldi. Halk arasında "aceleci bebekler" olarak bilinen prematüre bebeklerin gelişim sürecine dikkat çekmek amacıyla Hastanenin Akdamar Toplantı Salonunda gerçekleştirilen programa, İl Sağlık Müdürlüğü Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanı Uzm. Dr. Sevcan Sağlam, Başhekim Doç. Dr. Remzi Sarıkaya ile çok sayıda doktor, hemşire ve aileler katıldı. Etkinlikte prematüre doğumların önemi, bebeklerin gelişim süreci ve ailelere sunulan sağlık hizmetleri üzerine bilgilendirmelerde bulunuldu. Katılımcılar, prematüre bebeklerin yaşam mücadelesine dikkat çekerek farkındalığın artırılması gerektiğini vurguladı. Konuya ilişkin konuşan Hastane Başhekimi Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, prematüre bebeklerin yaşamının teknolojinin ve tedavi imkanlarının gelişmesiyle birlikte artık çok daha mümkün hâle geldiğini belirtti. Başhekim Sarıkaya, "Burada en büyük emek, şüphesiz hekimlerimizin, hemşirelerimizin ve alanda çalışan fizyoterapist, klinik destek, temizlik gibi birimlerde görev yapan herkesin emeğiyle mümkün oluyor. Başta hekimlerimiz olmak üzere, tüm ekibin katkısı çok büyük. Yine annelerin de bu süreçteki rolü çok önemli. Annelerin bebeklere bakımı, ilgisi ve süt temini konusunda bizimle iş birliği içinde olmaları, prematüre bebeklerin hayata tutunmasında belirleyici oluyor. Önceden yaşam şansı olmayan düşük kilolu bebekler bile artık hayata tutunabiliyor ve sağlıklı bir şekilde büyüyebiliyorlar. Artık onlar da aramızdalar" dedi. "Prematüre olsalar da asla yalnız değiller" 37 haftanın altında doğan her bebeğin prematüre olarak ifade edildiğini dile getiren Yenidoğan Uzmanı Dr. Mahmut Çelik ise "Dünya genelinde her 10 doğumdan biri, Türkiye’de ise her 8 doğumdan biri prematüre olarak dünyaya gelmektedir. Bu da yaklaşık olarak yılda 12 bin prematüre bebeğin doğduğu anlamına geliyor. Bu bebekler doğduktan sonra yoğun bir destek gerektirir. Başta solunum ve beslenme desteği olmak üzere organ gelişimleri açısından yüksek düzeyde bakım gerekir. Bu süreçte en önemli rol, sağlık çalışanları ve annelere düşüyor. Hekimin emeği, kuvöz başından ayrılmayan hemşirenin şefkati ve annenin sütü ile sevgisi sayesinde, bu bebekleri hayata tutundurmaya çalışıyoruz. Yeni doğan prematüre bebekler hiçbir engel tanımaz; onlar minik savaşçılar, minik kahramanlardır. Prematüre olsalar da asla yalnız değiller. Biz, sağlık çalışanları ve anneler olarak her zaman yanlarındayız" diye konuştu. Yapılan konuşmaların ardından etkinlik, pasta kesimiyle sona erdi. (YLM-ŞAK-
19 Kasım 2025 Çarşamba - 15:24
Milas Bafa Mahallesi’nde içme suyu deposu yenileniyor
MUSKİ Genel Müdürlüğü, Milas İlçesi Bafa Mahallesi’nde kullanım ömrünü tamamlamış olan eski içme suyu deposunun yerine modern betonarme yeni içme suyu deposu yapımına başladı. Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın büyük önem gösterdiği içme suyu sistemlerinin güçlendirilmesi ve temiz su konusunda yatırımlarını sürdüren Muğla Büyükşehir Belediyesi MUSKİ ekipleri, çalışmalarına Milas’ın Bafa Mahallesi’nde devam ediyor. Bu kapsamda, mahallede uzun yıllardır kullanımda olan ve ekonomik ömrünü tamamlayan içme suyu deposu yenileniyor. Bafa Mahallesi’ne sağlıklı ve kesintisiz içme suyu Proje kapsamında, kullanım dışı kalan eski yığma yapının yerine 500 metreküp kapasiteye sahip, iki gözlü modern içme suyu deposu inşa ediliyor. Yeni depoda kullanılacak borulama sistemi son teknoloji ürünlerden seçilerek, içme suyu aktarımında güvenilirlik ve dayanıklılık artırarak uzun ömürlü olması sağlanacak. İçme Suyu Yönetmeliğine ve güncel teknik şartnamelere uygun olarak inşa edilecek betonarme içme suyu deposu tamamlandığında, Bafa Mahallesi’nde yaşayan vatandaşların uzun vadeli içme suyu ihtiyacı giderilecek. Muhtar Tekin, "Gerekli çalışmalar hızla yapıldı" Bafa Mahalle Muhtarı Kerim Tekin, yıllardır su kaçakları ve yıkılma riski nedeniyle kullanılamaz hale gelen deponun yenilenme sürecinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Tekin, "Eski depomuz artık hizmet veremeyecek durumdaydı. Mahallemiz için büyük önem taşıyan; eski deponun yenilenmesi konusunda gerekli başvurularımızı yaptık ve MUSKİ ekipleri kısa sürede çalışmalara başladı. Depoya ulaşımı sağlayan yol da iyileştirilerek güvenli hale getirildi. Çalışmalar sırasında mahallede su kesintisi yaşanmaması için MUSKİ ekipleri, hızlı bir şekilde bağlantıları tamamlayarak aynı gün şebekeye su verdiler. Başta Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Aras olmak üzere, MUSKİ Genel Müdürümüze, Daire Başkanımıza ve tüm MUSKİ çalışanlarımıza mahallem adına teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum" dedi.
19 Kasım 2025 Çarşamba - 14:26
Salihli’de rekor kan bağışı
Türk Kızılayı, Salihli Kaymakamlığı öncülüğünde 31 Ekim tarihinde düzenlenen kan bağışı kampanyasında elde edilen rekor bağış nedeniyle Kaymakam Ali Güldoğan’a teşekkür ziyaretinde bulundu. Kampanyada 2 bin 413 ünite kan bağışı toplanarak yeni bir rekora imza atılmıştı. Ziyarete, Türk Kızılay Ege Bölge Kan Merkezi Müdürü Barış Dolaş, Türk Kızılay Manisa Kan Bağışı Merkezi Müdürlüğü temsilcileri ve Kızılay yetkilileri katıldı. Heyet, başarılı kampanya sürecinde verilen destek ve katkılardan dolayı Kaymakam Güldoğan’a teşekkürlerini iletti. Kaymakam Ali Güldoğan ise nazik ziyaretlerinden dolayı Kızılay yetkililerine teşekkür ederek, kampanyaya büyük destek veren fedakâr Kızılay gönüllülerine ve bağışta bulunan tüm vatandaşlara şükranlarını sundu. Düzenlenen kan bağışı kampanyasının Türkiye genelinde örnek bir çalışma olduğunu vurgulayan Güldoğan, Türk Kızılay’ın yürüttüğü insani çalışmalarda başarılar diledi.
19 Kasım 2025 Çarşamba - 14:19
Okullarda sağlıklı yaşam seferberliği
Samsun’un İlkadım Belediyesi, İlkadım İlçe Sağlık Müdürlüğü ve İlkadım İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğiyle başlatılan ‘Sağlıklı Çocuk, Sağlıklı Gelecek’ projesi kapsamında Kazım Orbay İlkokulu’nda etkinlik düzenlendi. İlkadım Belediyesi, İlkadım İlçe Sağlık Müdürlüğü ve İlkadım İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğiyle Okul Sağlığı Hizmetleri İş Birliği Protokolü kapsamında başlatılan ‘Sağlıklı Çocuk, Sağlıklı Gelecek’ projesi kapsamında Kazım Orbay İlkokulu’nda etkinlik gerçekleştirildi. Öğrencilerin, öğretmenlerin ve okul görevlilerinin sağlığının korunması ve geliştirilmesine yönelik bilgilendirmelerin yapıldığı etkinliğe İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz’ın yanı sıra Samsun Sağlık Hizmetleri Başkanı Dr. Hatice Öz ve İlkadım İlçe Sağlık Müdürü Dr. Mustafa Kasapoğlu ile öğrenciler ve öğretmenler katıldı. "Alışkanlıklar daha sağlıklı olacak" ‘Sağlıklı Çocuk Sağlıklı Gelecek’ projesi ile İlkadım’daki okullarda sağlıklı bir yaşam tarzı ve sağlıklı alışkanlıklar kazandırılmasının hedeflendiğini söyleyen İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz, "İlkadım Belediyesi, İlkadım İlçe Sağlık Müdürlüğü ve İlkadım İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü olarak 2025-2026 Eğitim Öğretim Yılı’nın başında ortak bir protokole imza atmıştık. Bu proje ile okullarımızda öğrencilerimizin sağlığının korunmasını, geliştirilmesini ve desteklenmesini sağlıyoruz. Öğrencilerimize sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarının kazandırılması ve okul sağlığı hizmetlerinin okullarımızda etkin bir şekilde yürütülmesini amaçlıyoruz. Bu amaç doğrultusunda üç kurum ortak hareket ediyor ve okullarımızda bilgilendirme etkinlikleri gerçekleştiriyoruz. Proje kapsamında öğrencilerin, okul ve kurum çalışanlarımızın bedensel, ruhsal ve sosyal sağlıklarının korunması için eğitimler ve sağlık izlenimleri yapılıyor. Bunun yanı sıra projeye uygun materyaller hazırlandı. İlkadım Belediyesi olarak bizler de geleceğimiz olan çocuklarımızın sağlığı için üzerimize düşen tüm vazifeleri yerine getireceğiz" dedi.
19 Kasım 2025 Çarşamba - 14:06
Novo Nordisk’in ‘90-100 Obezite Farkındalık Projesi’ Felis Ödülü aldı
Obezite, diyabet ve nadir hastalıklar gibi ciddi kronik hastalıkların tedavisinde çözümler geliştiren Novo Nordisk, Bilinçlendirme ve Farkındalık Kampanyası kategorisinde ‘90-100 Obezite Farkındalık Projesi’yle Felis Ödülü aldı. Novo Nordisk, Brand Week Istanbul 2025 kapsamında düzenlenen ve reklam dünyasının en prestijli organizasyonlarından biri olan Felis Ödülleri’nde öne çıkan markalar arasında yer aldı. Şirket, ‘Sağlık’ çatısı altındaki ‘Bilinçlendirme ve Farkındalık Kampanyası’ kategorisinde, obezite alanında toplumda güçlü bir dönüşüm oluşturmayı amaçlayan ‘90-100 Obezite Farkındalık Kampanyası’ ile Felis Ödülü kazandı. Bu yıl 20’ncisi düzenlenen Felis Ödülleri, sektörün en etkili projelerini üreticilik, etki ve toplumsal katkı üzerinden değerlendirirken, şirketin bu başarısı sağlık iletişiminde yeni bir kilometre taşı olarak öne çıktı. "Mezurayı Beline Sar, Çözümü Hekime Sor" Yapılan açıklamaya göre, ‘Obezitede Değişimin Öncülüğü’ mottosuyla her yıl toplumsal projeleri destekleyen Novo Nordisk‘in Türkiye’de obezite farkındalığını artırmak amacıyla başlattığı ‘90-100’ kampanyası, kadınlar için 90 santim, erkekler için ise 100 santimi aşan bel çevresi ölçümünün sağlık açısından kritik bir gösterge olduğunu vurguluyor. Türkiye’de her 3 kişiden 1’inin obeziteli, 1’inin ise fazla kilolu olduğu düşünüldüğünde, bu sınırların aşılması kalp-damar hastalıkları, tip 2 diyabet ve karaciğer yağlanması dahil 200’e yakın ciddi sağlık riskine işaret ediyor. Kampanyanın ana mesajı oldukça sade ve güçlü: "Mezurayı Beline Sar, Çözümü Hekime Sor." Bu söylemin merkezinde ise ünlü oyuncu Müge Boz’un yer aldığı etkileyici bir kampanya filmi bulunuyor. Film, izleyiciyi önce bir moda çekiminin estetik atmosferine taşıyor, ardından hızla sağlık alanının gerçek yüzünü göstererek obezitenin yalnızca görünüşle ilgili değil, çok daha derin ve hayati bir sağlık konusu olduğunu çarpıcı şekilde hatırlatıyor.
19 Kasım 2025 Çarşamba - 13:45
Cilt sağlığı ve temizlik arayışı kabak lifi satışlarını arttırdı
Eskişehir’de kabak lifi, doğal ürünlere yönelimin artmasıyla birlikte yeniden popülerlik kazandı. Eskişehir esnafından Sibel Şahin, bir dönem popülerliğini kaybetmesine rağmen kabak lifinin şu an en çok sattıkları ürünlerin başında geldiğini belirtti. Şahin, müşterilerin özellikle bakteri üretmeme ve vücuttaki ölü deriyi yok etme özelliklerinden dolayı ürünü sıklıkla tercih ettiğini ifade etti. "En çok sattığımız ürünlerin başında geliyor" Esnaf Sibel Şahin kabak lifleri ile ilgili şunları söyledi: "Eskiden çok popüler olan kabak lifi bir dönem popülerliğini kaybetmişti ama şimdilerde yine çok satılmaya başlandı. Şu anda insanlar kabak lifi gibi doğal ürünleri kullanmayı tercih ediyorlar. Müşterimizin sevdiği, en çok sattığımız ürünlerin başında geliyor. İnsanlar, bakteri üretmediği için banyoda lif kullanıyorlar. Bunun dışında bir de bulaşıklar için kullanılıyor. Lif, bulaşık süngerine uygun olacak şekilde kesilip bulaşık süngeri haline getiriliyor." "Kabak lifli sabunları insanlar çok beğeniyor" Kabak lifinin özellikle vücuttaki ölü deriyi yok ettiği için ve bakteri üretmediğinden kaynaklı sıklıkla tercih edildiğini belirten Sibel Şahin, "Lifi birçok alanda kullanabiliyoruz. Banyo ve mutfağın yanı sıra kabak lifli sabunda satıyoruz. Kabak lifli sabunlarımızda birçok seçenek var: Mesela güzel kokusundan dolayı lavantalısı çokça beğeniliyor. Keçi sütlüsü ise genellikle yağlı ciltlere sahip kişiler tarafından kullanılıyor" şeklinde konuştu. "Gençler kabak lifi kullanıyor" En çok kabak lifini alanların sanılanın aksine gençler olduğunu söyleyen Şahin, "Gençler, yaşlılardan daha çok tercih ediyorlar. Üniversiteli öğrencilerin yanı sıra teyzelerimiz ve sağlığına dikkat eden herkes kabak liflerini satın alıyor" dedi.
19 Kasım 2025 Çarşamba - 13:42
Bu hastalığın farklı coğrafi bölgelere göre görünme yüzdesi değişiyor
Bozüyük Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Kamil Özdemir, KOAH’nın dünyada 40 yaş üzeri yetişkinlerde yüzde 10 oranında görüldüğünü belirterek, " Bu oran farklı coğrafi bölgelerde, farklı maruziyetlere göre değişiklik gösterir. Ancak, hastaların yüzde 60-85’i halen tanı almamış durumdadır" dedi. Bozüyük Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Kamil Özdemir, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığının (KOAH) hava yolu ya da hava keseleri (alveol) anormalliğinden kaynaklanan kronik bir hastalık olduğunu söyledi. Özdemir, "KOAH nefes darlığı, öksürük ve balgam gibi kronik (süregen) solunum şikayetleri ile karakterize, kalıcı ve sıklıkla ilerleyici olan, hava yollarında tıkanma ile seyreden, erken tanı konulduğunda, önlenebilen ve tedavi edilebilen kronik bir hastalıktır. Hastalık, tüm dünyada önde gelen ölüm nedenlerinden biri olup bu ölümlerin yüzde 90’ı düşük ve orta gelirli ülkelerde meydana gelmektedir. Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TUSEB) tarafından yayımlanan 2020 yılıKOAH raporuna göre ülkemizde 4 milyon KOAH hastası olduğu tahmin edilmektedir. 2024 TUİK verilerine göre solunum sistemi hastalıkları, yüzde 15 oranıyla Türkiye’de en sık ölüme neden olan hastalıklar arasında 3. sırada yer almaktadır" dedi. "KOAH’ta en sık görülen yakınmalar nefes darlığı, öksürük, balgam çıkarama ve yorgunluk hissidir" Uzman Dr. Kamil Özdemir, "KOAH’ta en sık görülen yakınmalar nefes darlığı, öksürük, balgam çıkarma ve yorgunluk hissidir. Nefes darlığı, KOAH’ın temel semptomudur ve kısıtlılığın da en önemli nedenidir. Genellikle anksiyete hastalığa eşlik eder. Hastalar nefes almada güçlük, göğüste ağırlık, hava açlığı veya nefes nefese kalmak şeklinde kendilerini ifade ederler. Hastanın yakınmaları, hastalığın ilerlemesi ile daha da artarak kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Bu nedenle 40 yaş üzerinde olan, sigara ve/veya tütün ürünü kullanan, nefes darlığı hisseden her bireyde KOAH düşünülmeli ve bu bireyler, mutlaka göğüs hastalıkları uzmanına başvurmalıdır. KOAH’ın ilk semptomu genellikle kronik öksürüktür. Bununla birlikte, sigara ve/veya çevresel maruziyetlere bağlı olduğu düşünüldüğü içinhasta tarafından patolojik bir semptom olarak algılanmaz. Öksürük başlangıçta aralıklı olabilir, sonraları gün boyu devam eden ve her gün ortaya çıkan bir karakter alır. Kronik öksürük, balgamlı veya balgamsız olabilir ve balgam mevcut ise süreğendir ve genelde beyaz renktedir. Alevlenme dönemlerinde ise balgam sarı-yeşil renkte olabilir. KOAH için risk faktörlerini taşıyan bir kişide, sağlık kurum ve kuruluşlarında, basit bir test olan nefes ölçüm testi (spirometre) ile tanı kolayca konulabilmektedir. Solunum fonksiyon testi olarak isimlendirilen bu test kullanılarak hava akımında azalmaya yol açan tıkanıklık belirlenebilmekte ve KOAH’ın düzeyi belirlenebilmektedir" dedi.
19 Kasım 2025 Çarşamba - 13:25
Niğde Sağlıklı Hayat Merkezlerinde herkese ücretsiz danışmanlık hizmeti
Niğde Sağlıklı Hayat Merkezi, toplum sağlığını yükseltmek amacıyla beslenmeden sigara bırakmaya, fizyoterapiden psiko-sosyal desteğe kadar her yaş grubundan bireyin sağlık ihtiyaçlarına yönelik kapsamlı hizmetler sunuyor. Sağlık Bakanlığı’nın "Hastalığa değil, sağlığa yatırım yap" vizyonuyla kurulan merkezlerden, sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın herkes ücretsiz olarak yararlanabiliyor. Sağlıklı yaşam alışkanlıklarını geliştirmek, hastalıklardan korumak ve birinci basamak sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırmak amacıyla hizmet veren merkezlerde diyetisyenlik, psiko-sosyal destek, fizyoterapi, çocuk gelişimi ve sigara bırakma birimi gibi birçok alanda danışmanlık sağlanıyor. Niğde İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Dr. Muhammet Bayraktar, Sağlıklı Hayat Merkezleri için artık MHRS üzerinden de randevu alınabildiğini belirterek, şu bilgileri paylaştı: "Muayene öncesi bekleme süresini ortadan kaldıran ve polikliniklerdeki kalabalığı azaltarak daha sakin bir ortam oluşturan MHRS sistemiyle vatandaşlarımız, Sağlıklı Hayat Merkezlerimizden kolayca randevu alabiliyor. Niğde merkezde, belediye yanındaki eski adliye binasında ve Özbelde mevkiinde bulunan iki merkezimizde ayrıca Bor ilçesi Yeni Mahalle’deki Sağlıklı Hayat Merkezimizde ve şehir merkezindeki ek hizmet binamızda diyetisyen, fizyoterapist, psikolog, sosyal hizmet uzmanı ve çocuk gelişimi uzmanlarımız hizmet veriyor." Bayraktar, randevu şartı olmasa da zaman yönetimi açısından MHRS kullanımının büyük kolaylık sağladığını ifade ederek, "Vatandaşlarımız hastaneye gitmeye gerek kalmadan sağlıklı hayat merkezlerimizde diyetisyenlerimizden beslenme danışmanlığı alabilir, psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarımızla görüşebilir, çocuklarının gelişimi için çocuk gelişimi uzmanlarımızdan destek alabilir. Evli çiftlerimiz de aile planlaması danışmanlık hizmetinden yararlanabilir. Bu hizmetlerin tamamı Bakanlığımızın ‘Hastalığa değil, sağlığa yatırım yap’ anlayışının bir yansımasıdır " dedi.
19 Kasım 2025 Çarşamba - 12:46
Roche İlaç Türkiye tarafından hazırlanan ‘Akciğer Kanserinde Deneyim ve İçgörü Haritası’ araştırmasının ara bulguları yayımlandı
Roche İlaç Türkiye tarafından hazırlanan ‘Akciğer Kanserinde Deneyim ve İçgörü Haritası’ araştırmasının ara bulguları, Ankara’da bir otelde gerçekleştirilen basın toplantısında paylaşıldı. Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında Roche İlaç Türkiye tarafından Türk Tıbbi Onkoloji Derneği ve Türk Kanser Derneği’nin katkılarıyla hazırlanan ’Akciğer Kanserinde Deneyim ve İçgörü Haritası’ araştırmasının ara bulguları, Ankara’da bir otelde düzenlenen basın toplantısında paylaşıldı. Araştırma, hasta ve hekimlerin tedavi sürecine dair deneyimlerini ve beklentilerini ortaya koyuyor. Ipsos Türkiye tarafından gerçekleştirilen araştırma, bu içgörüler doğrultusunda gelecekteki farkındalık, eğitim ve destek programlarının şekillendirilmesine katkı sunmayı hedefliyor. Toplantı, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, Türk Kanser Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Duruman ve Roche İlaç Türkiye Medikal Lideri Dr. Mahir Kurt’un katılımlarıyla gerçekleşti. "Ülkemizde her yıl 41 bin insanımız akciğer kanseri tanısı alıyor" İmmünoterapinin akciğer kanserinde kader değiştirici bir etkisinin olduğunu vurgulayan Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, "Hepimizin korkulu rüyası aslında kanser olmaktır ama kanserin belki de en önemli tedavisinin de daha mücadele başlamadan o zorlu maratonu bitirmekten geçtiğini de çok iyi biliyoruz. Dünyada her yıl yaklaşık 2,5 milyon insan akciğer kanseri tanısı alırken, ülkemizde ise her yıl yaklaşık 41 bin insanımıza akciğer kanseri tanısı konuluyor. Akciğer kanseri, bize kanserin korkutucu yüzünü en çok gösterebilecek olan tür ve yüzde 90 sebebi de sigara. Dünyada hala tarama ile önlenen 3 kanser türü var. Meme, rahim ağzı ve kalın bağırsak kanserlerinde olduğu gibi, akciğer kanserinde de taramanın, hastalığı önlemede kritik bir rol oynadığı artık kabul edilmesi gereken bir gerçek. Ülkemizde her yıl yaklaşık 41 bin kişi akciğer kanseri tanısı alıyor ve bu hastaların yaklaşık yüzde 60’ı, tanı anında evre 4 gibi ileri bir evrede oluyor; yani hastalık akciğer dışındaki organlara yayılmış oluyor. Bu tablo, Sağlık Bakanlığımızın yürüttüğü çalışmalarla birlikte uygun pilot bölgelerin belirlenmesi ve akciğer kanse ri tarama programlarının başlatılmasının önemini açıkça ortaya koyuyor. Öte yandan sevindirici gelişmeler de var. Kemoterapi yıllardır hastalarımızın en önemli tedavi seçeneklerinden biri olsa da bulantı, saç dökülmesi ve yaşam kalitesinde belirgin düşüş gibi yan etkiler nedeniyle hastalarda doğal bir endişe yaratabiliyor. Buna karşılık immünoterapiler, onkoloji alanında çığır açarak hem tedavi umudunu artıran hem de yaşam kalitesini belirgin şekilde iyileştiren yenilikçi bir yaklaşım sunuyor. Türk Tıbbi Onkoloji Derneği ve Roche iş birliğiyle Temmuz 2025 itibarıyla geri ödeme kapsamına giren immünoterapilerin akciğer kanseri tedavisindeki etkilerini anlamak amacıyla hekimlerin ve hastaların görüşlerini değerlendiren bir ara analiz gerçekleştirdik. Bu değerlendirmede hastaların tedaviye dair önyargılarının kırıldığı, yaşam kalitelerinde anlamlı bir iyileşme görüldüğü, hekimlerin ise tedavi süresinin kısalmasından ve iyileşen hasta deneyiminden memnun oldukları ortaya çıktı. Elbette nihai analizlerin dikkatle takip edilmesi gerekiyor. Ancak elde edilen bu ara bulgular, immünoterapilerin geri ödeme kapsamına alınmasıyla birlikte akciğer kanseri tedavisinde gerçek anlamda ’kader değiştirici’ bir seçenek haline geldiğini güçlü biçimde gösteriyor" dedi. "Halkımızın beklentilerini bu araştırma sayesinde net görüyoruz" Erken tanının kritik önemine dikkat çeken Türk Kanser Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Duruman, Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında yürütülen çalışmaların değerini vurgulayarak şöyle konuştu: "Bu araştırma sayesinde hastaların ihtiyaçlarını, beklentilerini ve eksik kalan noktaları daha net görebiliyoruz. Türk Kanser Derneği olarak yıllardır bu alanda pek çok çalışma yürütüyoruz ancak farkındalığın hâlâ çok yetersiz olduğunu görüyoruz. Bilim geliştikçe, hekimlerimizin anlattığı gibi yeni tedaviler ve immünoterapilerle süreç kolaylaşıyor; fakat erken tanı önemini korumaya devam ediyor. Bununla birlikte tedavi yolculuğu yalnızca ilaçtan ibaret değil. Moral, disiplin, barınma gibi pratik destekler eksik olduğunda maalesef tedavi süreci de olumsuz etkilenebiliyor. Bu nedenle hem tedaviye erişim hem bakım hem de psikososyal destek büyük önem taşıyor. Dernek olarak ücretsiz bakım ve konaklama merkezlerimizde her yıl yüzlerce hastayı ağırlıyor, onların güvenli ve hijyenik bir ortamda tedavi sürecini sürdürebilmeleri için kapsamlı destek sağlıyoruz. Bu araştırma bize gösterdi ki bu tür hizmetlere çok daha fazla ihtiyaç var. Bugün sunduğumuz bu ara analiz de aslında bu ihtiyacı daha görünür hâle getiriyor. Türk Kanser Derneği olarak 60. yılımızı kutlarken, farkındalığı artırmak için toplumla birlikte hareket etmemiz gerektiğine inanıyoruz. Buradan halkımıza çağrıda bulunuyorum: Gelin, el ele verelim ve akciğer kanserinde farkındalığı hep birlikte yayalım." "Akciğer kanseri dünyada ve Türkiye’de hala çok önemli bir sağlık problemi" Akciğer kanserinin Türkiye’de çok önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu vurgulayan Roche İlaç Türkiye Medikal Lideri Dr. Mahir Kurt, şu değerlendirmelerde bulundu: "Roche İlaç Türkiye tarafından yürütülen, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği ve Türk Kanser Derneği’nin desteğiyle ve İpsos Türkiye tarafından gerçekleştirilen Akciğer Kanseri Deneyim ve İçgörü Haritası çalışmasının ara sonuçlarını paylaşmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Akciğer kanseri, dünyada olduğu gibi ülkemizde de tıbbi ve teknolojik gelişmelere rağmen önemini koruyan ciddi bir sağlık problemidir. Roche olarak 125 yıldır dünyada, 1958’den bu yana ise Türkiye’de faaliyet gösteriyor; özellikle onkoloji alanındaki yeniliklere öncülük eden bir şirket olmanın sorumluluğunu taşıyoruz. Bu nedenle yalnızca bilimsel gelişmeleri değil, aynı zamanda hasta ve hekim içgörülerini merkeze alan, çok paydaşlı bir yaklaşımla yürütülen çalışmaları son derece değerli buluyoruz. Bu çalışmaya katkı sunmaktan da büyük gurur duyuyoruz. Akciğer kanseri ve diğer pek çok hastalık alanında Türkiye’de sürdürdüğümüz klinik araştırmalar, sivil toplum kuruluşlarıyla gerçekleştirdiğimiz ortak projeler ve çok paydaşlı iş birliklerimizle yenilikçi çözümleri desteklemeye kararlılıkla devam edeceğiz. Bu iş birliği modelinin toplum sağlığına önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz."
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder