SAĞLIK
Şırnaklı vatandaş, 3 ağır hastalıkla yaşam mücadelesi veriyor 06 Aralık 2025 Cumartesi - 21:59:47 Şırnak merkez Balveren beldesinde yaşayan 70 yaşındaki Süleyman Sergen, 3 yıldır amansız hastalıklarla mücadele ediyor. 3 farklı hastalığa karşı direnen Sergen, hayata tutunmaya çalışıyor. Yıllardır yatağa bağlı bir şekilde yaşayan Süleyman Sergen, 3 yılın yaklaşık 2 yılını hastanelerde geçirdi. Böbrek yetmezliği, lenf kanseri ve omurga kırıklarıyla mücadele eden Sergen’in, hastalıkları nedeniyle de bir gözünde mokur hastalığı çıktı. Tedavisinin büyük bölümünün özel hastanelerde yapılmak zorunda olduğunu belirten Sergen, "Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde gördüğüm uzun tedavinin sonuç vermemesi üzerine Antalya’daki özel bir hastaneye yönlendirildim. Antalya’da özel bir hastanede böbrek nakli geçirdim. Böbreklerimin kurumaması için her kontrol hayati önem taşıyor" dedi. Lenf kanseri nedeniyle kemoterapi alan Sergen’in omurgasında ise 3 kırık bulunuyor ve omurga içinde platin taşıyor. Ayrıca gözündeki mokur hastalığı sebebiyle 6 kez ameliyat geçirdiğini söyleyen Sergen, sürekli Diyarbakır ve Antalya arasında mekik dokuduğunu kaydetti. Maddi imkansızlıklar nedeniyle tedavi sürecinin her adımında zorlanan Sergen, "Her gidişim masraf. Diyarbakır’a her ay, Antalya’ya ise iki ayda bir gitmek zorundayım. Hayırseverlerden yardım bekliyorum" diye konuştu. Çocukları eğitimde, aile geçim derdinde Sergen’in iki kız çocuğundan biri sağlık lisesinde okuyor, diğeri ise bu yıl mezun oldu. Büyük kızı, babasının ağır hastalığı nedeniyle üniversite sınavına hazırlanamadı. Sergen, "Kirayı ödeyemez hale geldik. Çaresizim yıllardır hastalıklarla mücadele ediyorum" dierek destek beklediğini dile getirdi.
06 Aralık 2025 Cumartesi - 15:37 Gaziantep’te kanseri yenen Melih Tuğra için gökyüzüne balonlar bırakıldı Kemik kanseri tedavisini başarıyla tamamlayan 7 yaşındaki Melih Tuğra Yaprak için Liv Hospital Gaziantep’te anlamlı bir kutlama etkinliği düzenlendi. Geçtiğimiz yıl aralık ayında kemik kanseri teşhisi konulan Melih Tuğra, yaklaşık bir yıllık yoğun tedavi sürecinin ardından ameliyat ve fizik tedaviyi de başarıyla tamamlayarak sağlığına kavuştu. Zorlu süreç boyunca oğullarının yanında olan Havva Merve ve Abdullah Yaprak çifti, çocuklarının yeniden hayata tutunmasının mutluluğunu yaşadı. Özel bir etkinlik düzenlendi, balonlar gökyüzüne bırakıldı Melih Tuğra’nın bu önemli başarısını kutlamak üzere Liv Hospital Gaziantep yönetimi tarafından özel bir etkinlik düzenlendi. Etkinlik kapsamında minik Melih’e madalya takdim edildi, pasta kesildi ve tedavi sürecinin tamamlanmasının sembolü olarak balonlar gökyüzüne bırakıldı. "Balonlarımızı göğe, umutlarımızı da yüreklerimize gönderiyoruz" Düzenlenen etkinlikte balonları gökyüzüne bırakarak zor günlerin, korkuların ve acıların gökyüzüne uğurlandığını belirten Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Şefika Nur Arı, "Bugün burada bir araya gelmemizin çok önemli bir sebebi var. Bugün Melih Buğra Tuğra Yaprak’ın iyileşme yolculuğunu, umudunu ve gücünü kutluyoruz. Küçücük bir yüreğin büyük bir mücadeleyi nasıl kocaman bir cesaretle geride bıraktığına hep birlikte tanıklık ediyoruz. Azminden dolayı Melih’imizi kutlayacağız. Bu yolculukta yanında olan ailesine, doktorlarına, fizik tedavi ekibine ve tüm sağlık çalışanlarına canı gönülden teşekkür ediyoruz. Şimdi gökyüzüne bırakacağımız balonlar geride kalan zor günlerin, korkuların ve acıların gökyüzüne uğurlanışıdır. Aynı zamanda önümüzdeki güzel günlerin, hayallerin ve neşenin de simgesi olacaktır. Balonlarımızı göğe, umutlarımızı da yüreklerimize gönderiyoruz" dedi. "Kemik tümörü olan hastalara, çocuklara umut olarak karşımıza çıktı" Melih Tuğra’nın diğer hasta çocuklara umut olacağını aktaran Liv Hospital Gaziantep Genel Müdürü Cemal Çaparuşağı , "Bugün sevgili Melih, kemik tümörü tespit ettiğimiz hastamız, öncelikle ameliyat sürecini sonra da fizik tedavi sürecini başarıyla tamamladı. Tüm kemik tümörü olan hastalara, çocuklara bir öncü ve umut olarak karşımıza çıktı. Biz onun büyük kutlamasını hem çalışanlarımız adına hem bu hastalığı geçirenler adına burada coşkuyla yapıp umudumuzu göğe yükseltmeyi diliyoruz" şeklinde konuştu. "Oğlum kanseri yendi, çok mutluyuz" Düzenlenen etkinlikten dolayı çok mutlu olduklarını söyleyen Melih Tuğra’nın babası Abdullah Yaprak, "2024 Aralık ayında başladığımız zorlu bir mücadeleden sonra çok şükür oğlum Melih Tuğra bu yıl tedavide kanseri yendi. Şu anda gerçekten çok duygulu ve çok güzel şeyler hissediyoruz. Bu etkinliğe eşlik eden başta başhekimimiz, yönetim ekibi ve tüm arkadaşlara çok teşekkür ediyorum. Her şey için sağ olun" diye konuştu. Duygu dolu anlara sahne olan programa Liv Hospital Gaziantep Genel Müdürü Cemal Çaparuşağı, Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Şefika Nur Arı, hastane çalışanları ve çok sayıda vatandaş katıldı.
06 Aralık 2025 Cumartesi - 15:35 Gaziantep’te kanseri yenen Melih Tuğra için gökyüzüne balonlar bırakıldı Kemik kanseri tedavisini başarıyla tamamlayan 7 yaşındaki Melih Tuğra Yaprak için Liv Hospital Gaziantep’te anlamlı bir kutlama etkinliği düzenlendi. Geçtiğimiz yıl aralık ayında kemik kanseri teşhisi konulan Melih Tuğra, yaklaşık bir yıllık yoğun tedavi sürecinin ardından ameliyat ve fizik tedaviyi de başarıyla tamamlayarak sağlığına kavuştu. Zorlu süreç boyunca oğullarının yanında olan Havva Merve ve Abdullah Yaprak çifti, çocuklarının yeniden hayata tutunmasının mutluluğunu yaşadı. Özel bir etkinlik düzenlendi, balonlar gökyüzüne bırakıldı Melih Tuğra’nın bu önemli başarısını kutlamak üzere Liv Hospital Gaziantep yönetimi tarafından özel bir etkinlik düzenlendi. Etkinlik kapsamında minik Melih’e madalya takdim edildi, pasta kesildi ve tedavi sürecinin tamamlanmasının sembolü olarak balonlar gökyüzüne bırakıldı. "Balonlarımızı göğe, umutlarımızı da yüreklerimize gönderiyoruz" Düzenlenen etkinlikte balonları gökyüzüne bırakarak zor günlerin, korkuların ve acıların gökyüzüne uğurlandığını belirten Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Şefika Nur Arı, "Bugün burada bir araya gelmemizin çok önemli bir sebebi var. Bugün Melih Buğra Tuğra Yaprak’ın iyileşme yolculuğunu, umudunu ve gücünü kutluyoruz. Küçücük bir yüreğin büyük bir mücadeleyi nasıl kocaman bir cesaretle geride bıraktığına hep birlikte tanıklık ediyoruz. Azminden dolayı Melih’imizi kutlayacağız. Bu yolculukta yanında olan ailesine, doktorlarına, fizik tedavi ekibine ve tüm sağlık çalışanlarına canı gönülden teşekkür ediyoruz. Şimdi gökyüzüne bırakacağımız balonlar geride kalan zor günlerin, korkuların ve acıların gökyüzüne uğurlanışıdır. Aynı zamanda önümüzdeki güzel günlerin, hayallerin ve neşenin de simgesi olacaktır. Balonlarımızı göğe, umutlarımızı da yüreklerimize gönderiyoruz" dedi. "Kemik tümörü olan hastalara, çocuklara umut olarak karşımıza çıktı" Melih Tuğra’nın diğer hasta çocuklara umut olacağını aktaran Liv Hospital Gaziantep Genel Müdürü Cemal Çaparuşağı , "Bugün sevgili Melih, kemik tümörü tespit ettiğimiz hastamız, öncelikle ameliyat sürecini sonra da fizik tedavi sürecini başarıyla tamamladı. Tüm kemik tümörü olan hastalara, çocuklara bir öncü ve umut olarak karşımıza çıktı. Biz onun büyük kutlamasını hem çalışanlarımız adına hem bu hastalığı geçirenler adına burada coşkuyla yapıp umudumuzu göğe yükseltmeyi diliyoruz" şeklinde konuştu. "Oğlum kanseri yendi, çok mutluyuz" Düzenlenen etkinlikten dolayı çok mutlu olduklarını söyleyen Melih Tuğra’nın babası Abdullah Yaprak, "2024 Aralık ayında başladığımız zorlu bir mücadeleden sonra çok şükür oğlum Melih Tuğra bu yıl tedavide kanseri yendi. Şu anda gerçekten çok duygulu ve çok güzel şeyler hissediyoruz. Bu etkinliğe eşlik eden başta başhekimimiz, yönetim ekibi ve tüm arkadaşlara çok teşekkür ediyorum. Her şey için sağ olun" diye konuştu. Duygu dolu anlara sahne olan programa Liv Hospital Gaziantep Genel Müdürü Cemal Çaparuşağı, Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Şefika Nur Arı, hastane çalışanları ve çok sayıda vatandaş katıldı. (UD-SVY-Y)
06 Aralık 2025 Cumartesi - 14:50 "RSV vakakarında artış başladı" Dünyada her yıl 33 milyon çocuğu hasta eden, 100 bin bebeğin ölümüne sebep olan RSV vakalarında artış başladı. Uzmanlar, bu virüsle mücadele için, hayatlarının ilk kışını yaşayan bütün bebeklere antikor verilerek bağışıklık kazandırılmasını tavsiye ediyor. Kış ayları yaklaşırken uzmanlar, özellikle bebekler için ciddi risk oluşturan bulaşıcı solunum yolu hastalığı RSV(respiratuvar sinsityal virüs)konusunda aileleri uyarıyor. Her yıl dünya genelinde milyonlarca çocuğu etkileyen RSV, bebeklerde bronşiolitin en sık sebebi olarak kabul ediliyor ve özellikle 0-6 ay arasındaki bebeklerde ölümcül seyredebiliyor. Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Hamidiye Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Vefik Arıca, "RSV sıradan bir nezle değildir; bebeklerin bronşlarına yerleşip nefes darlığı yapan en tehlikeli solunum virüsüdür"diyerek dikkat çekiyor. "33 milyon çocuğu hasta ediyor" Prof. Dr. Arıca, "The Lancet dergisinde yayımlanan kapsamlı analizlere göre, her yıl 5 yaş altı 33 milyon çocuk RSV enfeksiyonu geçiriyor. Bu çocukların yaklaşık 3,6 milyonu hastaneye yatarken, 100 binden fazlası hayatını kaybediyor.Ölümlerin 45 bini ise henüz altı ayını doldurmamış bebeklerde meydana geliyor. RSV, çocuklarda özellikle bronşiolit ve zatürre yapan, son derece bulaşıcı bir solunum yolu virüsüdür. 0-5 yaş ölümlerinin her 50’sinden biri, 1-6 ay arası bebek ölümlerinin her 28’inden biri RSV kaynaklıdır" diyerek enfeksiyonun ciddiyetine vurgu yaptı. "İlk kışını geçiren bebekler riskte" Bebeklerde ilk kış mevsine dikkat çeken Prof. Dr. Arıca, "Türkiye’de de durum farklı değil. Yapılan çok merkezli araştırmalar, alt solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle hastaneye yatan 2 yaş altı çocukların yüzde 38’inde RSV tespit edildiğini gösteriyor. Kış aylarında görülen bronşiolit vakalarının ise yüzde 60-80’inden RSV sorumlu. Ekim-nisan döneminde çocuk servislerini dolduran bronşiolit tablolarının başrolünde RSV vardır. Özellikle ilk kışını geçiren bebekler yüksek risk altındadır" diye konuştu. "Önce kandırır sonra nefesi keser" Prof. Dr. Arıca, sözlerine şöyle devam etti: "RSV, daha büyük çocuklarda hafif burun akıntısı ve öksürükle geçse de, bebeklerde ağır nefes darlığı, hızlı solunum, göğüste çekilmeler, beslenememe, oksijen düşüklüğü ve hatta morarmaya yol açabiliyor. Özellikle 3 ay altı bebekler, prematüre doğanlar, doğuştan kalp hastalığı veya kronik akciğer hastalığı olanlar ile bağışıklığı baskılanmış çocuklar en yüksek risk grubunu oluşturuyor. Aileler çoğu zaman‘ateşi yok, nezle gibi’diyerek geçiştiriyor. Oysa RSV önce kandırır, sonra nefesi keser. Ağır RSV bronşioliti geçiren bebeklerin yüzde 30-40’ında sonraki yıllarda tekrarlayan hışıltı ve astım benzeri tablo gelişebiliyor. RSV astımın sebebi değildir ama tetikleyicisi olabilir " "Anne ve Babadan da bulaşır" Virüsün yetişkinlerden bulaşabileciğini belirten Prof. Dr. Arıca, "RSV’nin en dikkat çeken özelliklerinden biri ise erişkinlerde hafif soğuk algınlığına benzeyen bir tabloya neden olurken, bebeklerde ağır bir klinik tabloya dönüşebilmesi. Bu sebeple yetişkinlerin farkında olmadan bebeklere virüsü taşıması oldukça kolay" şeklinde konuştu. Korunma yolları Prof. Dr. Arıca, virüsten korunma yollarını şöyle açıkladı: "Ailelerin RSV’den korunmak için alabileceği çeşitli tedbirler de bulunuyor. Eller sık yıkanmalı, hasta kişiler bebekten uzak tutulmalı, sigara dumanından uzak durulmalı, kalabalık ve kapalı alanlardan kaçınılmalı ve kreşe giden çocuklar semptomluyken bebekle temas ettirilmemeli. Yenidoğan, 1-6 aylık, 6-12 aylık bebeklerin çoğu bu korumadan yararlanabilir. Ek olarak bilimsel çalışmalar prematüre bebekler, doğuştan kalp hastalığı olanlar, kronik akciğer hastalığı olanlar, bağışıklığı baskılanmış bebekler ve yoğun bakımda uzun süre kalmış yüksek riskli bebeklere de öneriliyor."
Önemsiz sandığınız belirtiler, kalp krizi habercisi olabilir
18 Kasım 2025 Salı - 16:21 Önemsiz sandığınız belirtiler, kalp krizi habercisi olabilir Acıbadem Kayseri Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Fatih Karakaş, kalp damar tıkanıkları ve buna bağlı kalp hastalıklarının dünyada en önemli ölüm sebeplerinden biri olduğunu söyleyerek, "Göğüs ağrısı, nefes darlığı ya da normalden farklı bir sıkıntı hissi varsa mutlaka dikkatli olmak gerekir. Kalp krizi her yerde gelebilir" dedi. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Fatih Karakaş, kalp krizinin her an her yerde olabileceğinin altını çizerek, "Kalp damar tıkanıkları ve kalp damar tıkanıklarına bağlı kalp hastalıkları dünyada en önemli ölüm nedenlerinden bir tanesidir. Kalp damar tıkanıkları ve damar hastalıkları kendisini kalp krizi olarak gösterebilir. Kalp krizi ise hayatı tehdit eden önemli durumdur. Kalp krizi geçiren hastalar erken vakitte tedavi olmazlarsa süreç oldukça hasar bırakıcı veya ölümcül olarak seyredebilir. Kalp krizinin bilindik bazı keşifleri vardır. Baskı şeklinde göğüs ağrısı, nefes darlığı, kola, omuza ve boyun bölgesine doğru yayılan ağrı, karın ağrısı, halsizlik, bulantı, çarpıntı ve soğuk terleme kalp krizi belirtileri olabilir. Yaşlı kişilerde, şeker hastalığı olanlarda ve farklı kronik rahatsızlığı olan kişilerde ise klasik keşif olmadan da kalp krizi olabilir" diye konuştu. "Kalp krizi her yerde gelebilir" Hissedilen bazı kronik sıkıntıların kalp krizi belirtisi olabileceğini söyleyen Doç. Dr. Karakaş, dakikaların çok önemli olduğunun altını çizerek hemen sağlık çalışanlarına haber verilmesi gerektiğini söyledi. İlk yardım bilgisi olmayan kişilerin kriz geçiren hastaya müdahale etmemesi gerektiğini söyleyen Karakaş, "Göğüs ağrısı, nefes darlığı veya normalden farklı bir sıkıntı hissi varsa mutlaka dikkatli olmak gerekir. Kalp krizi her yerde gelebilir. Geldiği zaman sağlık profesyoneli olmayan kişilerin hastaya müdahale etmeden hızlı bir şekilde ambulans çağırması, ambulans gelene kadar kişinin yanında durması gerekir. Tek başına ilk yardım bilgisi olmayan kişilerin müdahale etmesi, ilaç vermesi çok uygun değil. Kişinin kendi ilaçları varsa onlar hastaya verilebilir aksi durumda sakin kalıp profesyonel yardım istemeliyiz. Kalp krizinde dakikalar bizim için önemlidir. Ne kadar erken sağlık personeline ulaşırsak sonuçları o kadar yüz güldürücü olur" dedi. Yanınızda biri kalp krizi geçiriyorsa dikkat edilmesi gerekenleri anlatan Karakaş, "Önemli olan hastanın rahat olması. Üstündeki kıyafetler dar ise onları gevşetebiliriz, bir yere oturtabiliriz, düşmüş kimseleri boynundan veya başından travma almış olabileceği için oynatmak uygun değildir. Üstelik profesyonel bir eğitimimiz yok ise hastaya pozisyon vermek, ilaç vermek, dışardan bir müdahale uygun değildir. Hastaya yararlı olmaya çalışırken daha çok zarar verme ihtimaliniz vardır" ifadelerini kullandı.
KOAH hastalarında 10 yıl içinde akciğer kanseri gelişme ihtimali yüksek
18 Kasım 2025 Salı - 16:11 KOAH hastalarında 10 yıl içinde akciğer kanseri gelişme ihtimali yüksek Denizli İl Sağlık Müdürü ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Berna Öztürk, tüm dünyada 3’üncü ölüm nedeni haline gelen KOAH’ın önlenmesinde ve hastalık yükünün azaltılmasında risk faktörleriyle mücadelenin önemli olduğunu belirtti. KOAH ve akciğer kanserinin sigara içimi başta olmak üzere ortak risk faktörleriyle sık sık bir arada görüldüğünü vurgulayan İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, dünyada on yetişkinden birini etkileyen KOAH hastalığının önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu söyledi ve şöyle konuştu; "KOAH, nefes yollarında mikroplarla oluşmayan bir iltihaplanmaya bağlı oluşan, nefes darlığı, öksürük, balgam gibi kalıcı solunumsal yakınmalarla ortaya çıkan, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir kronik akciğer hastalığıdır. KOAH gelişimi için tüm dünyada en yaygın görülen risk faktörü sigara dumanıdır. Sigara içenler, içmeyenlere göre, daha fazla solunumsal şikayetlere, daha fazla solunum fonksiyon kaybına ve daha yüksek KOAH ölüm oranlarına sahiptirler. Diğer tip tütün kullanımı (pipo, puro, nargile vb.) ve çevresel tütün dumanı, hava kirliliğine maruziyet, iç ve dış ortamda odun ve kömür gibi fosil yakıtlar ile bitki sapları ve tezek gibi yakıtların dumanının solunması, tozlu-dumanlı işyerlerinde çalışmak da KOAH gelişimine katkıda bulunmaktadır. Son yıllarda önemi giderek vurgulanmaya başlayan ‘fiziksel aktivitede azalma, hareketsizlik’ de artık bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Hastalığın belirtileri yavaş olarak artar ve zamanla şiddetini arttırarak devam eder. İlerleyen zamanlarda kişi ilk başlarda yokuş çıkarken nefes almakta zorlanır. Eforda nefes darlığı çeken kişi, yol yürümek istemez ve zamanla evden çıkmamayı tercih eder hale gelir. Geceleri nefes probleminden dolayı uykusundan uyanır. Zaman içinde durum kötüleşerek, kişi günlük rutin işlerini bile yapamaz hale gelir. Bu kişiler yağışlı, sisli ve soğuk havalardan çok rahatsız olurlar. Kışın havada oluşan kirlilik bu kişiler için büyük bir risktir. KOAH, hastanın önemli ölçüde yaşam kalitesini bozan, aynı zamanda maliyeti de yüksek olan bir hastalıktır" dedi. KOAH hastalarında akciğer kanseri gelişme ihtimali yüksek Yapılan çalışmaların KOAH’ın akciğer kanseriyle yakın ilişkisini ortaya koyduğunu ifade eden İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, sigara içenlerde KOAH ve akciğer kanseri oranlarının çok yüksek olduğunu belirtti. Her iki hastalıkta erken tanı ve düzenli doktor kontrolünün önemine dikkat çeken Öztürk: "Sigara, solunum yollarında iltihaplanmayı tetikleyerek KOAH’a neden olurken, aynı zamanda akciğer hücrelerinde mutasyona yol açarak kanser gelişimini başlatabilir. Normal akciğer fonksiyonuna sahip kişilerle karşılaştırıldığında, KOAH hastalarında 10 yıl içinde akciğer kanseri gelişme ihtimali yüksek olduğu görülmüştür. KOAH hastaları, akciğer kanseri açısından risk altındadır. Her sigara içen KOAH olacak kanser olacak diye de bir kural yok ancak sigara riski çok artırır. Akciğer kanseri olan erkeklerde KOAH sıklığının kadınlara göre daha yüksek olduğu bildirilmiştir. Dünya genelinde akciğer kanseri; erkeklerde en sık, kadınlarda ise ikinci en yaygın kanser türü olup, kansere bağlı ölümler arasında ilk sırada yer almaktadır. Akciğer kanserinin en sık gözlenen belirtileri; geçmeyen veya giderek kötüleşen öksürük, öksürükle birlikte kan veya kanlı balgam çıkarmak, nefes alırken, öksürürken veya gülerken artan göğüs ağrısı, iştahsızlık, halsizlik, yorgunluk ve kilo kaybı, ses kısıklığı, nefes darlığı, tekrarlayan veya geçmeyen bronşit ve/veya zatürre ataklarıdır. Akciğer kanserinin yayılmadan önce, erken dönemde teşhis edilmesi tedavi başarısını önemli ölçüde artırsa da, çoğu zaman belirti vermediği için teşhis genellikle ileri evrelerde konur. Ortaya çıkan şikâyetler ise çoğu kez enfeksiyonlar veya sigaranın etkilerine bağlanarak göz ardı edilir. Bu nedenle, hem KOAH hem de akciğer kanserinin yüksek hastalık ve ölüm oranlarıyla seyretmesi, en etkili yaklaşımın bu iki hastalığa zemin hazırlayan ortak risk faktörlerinden korunma olduğunu açıkça göstermektedir. Her iki hastalıkta da erken tanı, düzenli doktor kontrolü ve multidisipliner tedavi uygulamaları sağ kalım oranlarını artırmaktadır. KOAH’lı kişilerde düşük doz bilgisayarlı tomografi (BT) gibi tarama yöntemleri, akciğer kanserinin erken dönemde yakalanmasına yardımcı olabilmektedir. Dumansız hava sahası uygulamaları ve ev içi maruziyetin azaltılmasına yönelik önlemler, aktif tütün kullanımını azaltmanın yanı sıra toplumun kanser yükünü de azaltmaktadır. Bu nedenle sigara içenler, bir an önce bırakmalıdır. Sigaranın bırakılmasından 10 yıl sonra akciğer kanseri riski, içmeye devam eden kişilere kıyasla yaklaşık %50 oranında azalır. Ailesinde akciğer kanseri olanlar ise sigaraya hiç başlamamalıdır. Tütün ürünü kullanan vatandaşlarımız, bu bağımlılıktan kurtulmak için Alo 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı, sigara bırakma polikliniklerimiz ya da mobil sigara bırakma polikliniğimize başvurabilirler" diye konuştu.
"Havaların soğumasıyla zatürre vakaları artıyor"
18 Kasım 2025 Salı - 15:42 "Havaların soğumasıyla zatürre vakaları artıyor" Havaların soğumasıyla birlikte solunum yolu enfeksiyonlarında gözle görülür bir artış yaşandığına dikkat çeken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Funda Karaduman Yalçın, özellikle bağışıklık sistemi zayıf kronik hastalığı olanların, yaşlıların ve çocukların zatürre hastalığına dikkat etmesi gerektiğini söyledi. Havaların soğumasıyla birlikte solunum yolu enfeksiyonlarında gözle görülür bir artış yaşanıyor. Özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde ve risk grubundaki vatandaşlarda zatürre vakalarının yükselmesi dikkat çekiyor. Soğuk hava şartları, kapalı ortamlarda uzun süre kalınması ve grip gibi viral enfeksiyonların yaygınlaşması zatürreye zemin hazırlıyor. Büyük Anadolu Samsun Hastanesi doktorlarından Göğüs Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Funda Karaduman Yalçın, zatürre hastalığı konusunda bilgilendirmelerde bulunarak uyardı. Uzm. Dr. Funda Karaduman Yalçın, "Zatürre (Pnömoni) akciğerlerde iltihaplanmaya yol açan ciddi bir solunum yolu enfeksiyonudur. Özellikle risk gruplarında erken teşhis ve tedavi hayati önem taşır. Zatürre, akciğerlerdeki hava keseciklerinin iltihaplanmasıyla ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu iltihaplanma sonucunda akciğerlerde sıvı veya irin birikir, solunum zorlaşır ve oksijen seviyeleri düşer. Hastalık, bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde, yaşlılarda ve çocuklarda daha ağır seyredebilir" dedi. Zatürre olma nedenleri ve belirtileri Zatürre hastalığına en sık neden olan etkenin streptococcus pneumoniae denilen bakreti olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Funda Karaduman Yalçın, "Grip ve benzeri solunum yolu virüsleri zatürreye yol açabilir. Özellikle bağışıklığı zayıf kişilerde mantar kaynaklı zatürre görülebilir. Enfeksiyonun şiddetine bağlı olarak hastalık hafif seyredebilir ya da yaşamı tehdit edici boyuta ulaşabilir. Zatürre hastalığında yüksek ateş, üşüme ve titreme, Öksürük ve balgam çıkarma, Göğüs ve sırt bölgesinde batıcı ağrı, Nefes darlığı ve hızlı soluk alıp verme, Halsizlik, yorgunluk ve iştahsızlık gibi belirtiler görülmektedir" ifadelerine yer verdi. Belirtiler görüldüğünde doktora başvurulmalı Hastalığın belirtileri görüldüğünde vakit kaybetmeden doktora başvurulması gerektiğini ifade eden Uzm. Dr. Funda Karaduman Yalçın, "Özellikle risk grubundaki kişiler dediğimiz yaşlılar, kronik hastalığı olanlar ve çocuklar belirtiler başladığında hemen sağlık kuruluşuna gitmelidir. Zatürre hastalığında tedavi, hastalığın nedenine göre şekillenir. Bakteriyel zatürre; antibiyotik tedavisi uygulanır. Viral zatürre; destekleyici tedavi ve istirahat önerilir. Mantar kaynaklı zatürre; antifungal ilaçlar kullanılır. Bunun yanında bol sıvı tüketimi, istirahat ve doktor kontrolünde ilaç kullanımı tedavinin temelini oluşturur. Erken teşhis, hastalığın ciddiyetini azaltmada kritik öneme sahiptir" şeklinde konuştu. Uzm. Dr. Funda Karaduman Yalçın ayrıca, zatürrenin basit bir solunum yolu enfeksiyonu olmadığını, belirtiler görüldüğünde vakit kaybetmeden doktora başvurmak gerektiğini de sözlerine ekledi.
Fethiye’nin Kayaköy ve Karakeçililer Mahallesinin su sorunu çözülüyor
18 Kasım 2025 Salı - 15:37 Fethiye’nin Kayaköy ve Karakeçililer Mahallesinin su sorunu çözülüyor Muğla Su ve Kanalizasyon İdaresi (MUSKİ) Genel Müdürlüğü, Fethiye ilçesine bağlı Kayaköy ve Karakeçililer Mahallelerinde yaşanan içme suyu yetersizliğini çözmek için yeni isale hattı yapımına başladı. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın il genelinde altyapının güçlendirilmesi, vatandaşlara sağlıklı suyun kesintisiz ulaştırılması yönündeki talimatlarıyla yatırımlarına devam eden MUSKİ ekipleri, çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. Çalışmalar kapsamında, Kayaköy ve Karakeçililer Mahallelerinde, kapasitesi yetmeyen eskimiş boruların yerine modern borular döşenerek yapılacak yeni isale hattıyla, bölgedeki vatandaşların su sorunu tamamen ortadan kalkacak. Modern ve uzun ömürlü isale hattı yapımına başlandı MUSKİ ekipleri tarafından bölgedeki su sorununu çözmek amacıyla, uzun yıllardır kullanılan ve yetersiz olan eski boru hattının yerine modern ve uzun ömürlü isale hattı yapımına başlandı. Çalışmalar kapsamında 4 kilometre uzunluğunda, 200 milimetre çapındaki duktil boru döşeniyor. İmalatın tamamlanmasıyla birlikte mevcut sisteme her saniyede bir büyük damacana suya eşdeğer ek su verilecek. Bu sayede, turizm sezonunda artan nüfusun su ihtiyacı rahatlıkla karşılanacak ve bölgede uzun yıllar boyunca su sorunu yaşanmasının önüne geçilecek. Mahalle Muhtarı Şenol Öztürk: "Yukarıdaki evlere su çıkmıyordu" Yeni isale hattının yapımıyla su problemlerinin sona ereceğini belirten Kayaköy Mahalle Muhtarı Şenol Öztürk, "Bölgemizdeki borular 30 yıllık eski borulardı. Boruların kapasitesi artan nüfusun su ihtiyacını karşılamaya yetmiyordu. Su sorunu en büyük derdimizdi. Derdimizi yetkililere anlatarak talepte bulunduk. Taleplerimizi hızla yerine getirip bizleri su derdinden kurtaran Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Aras’a ve MUSKİ Genel Müdürümüz Yılmaz Şengül’e bölge halkı olarak teşekkürlerimizi sunuyorum" dedi. İşletmeci Süleyman Çoban, "Yazın çok sorun oluyordu" Taleplerinin hızla yerine getirildiğini vurgulayan işletmeci Süleyman Çoban, "Biz işletmeciler olarak özellikle yaz aylarında nüfus yoğunluğu oluştuğu için çok sıkıntı çekiyorduk. Artan nüfusa su yetmiyor ve biz işletmeciler olarak turizm sezonunun en yoğun olduğu zamanda susuz kalıyorduk. Bu konudaki taleplerimizi yetkililere iletir iletmez yeni isale hattının imalatına başladılar. Sistemli ve hızlı bir biçimde bu boruların döşenmesiyle birlikte tüm dertlerimiz sona erecek. Kayaköy esnafları olarak ve şahsım adına Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Aras’a ve MUSKİ Genel Müdürümüz Yılmaz Şengül’e teşekkürlerimizi iletiyorum" diye ekledi.
MSKÜ’lü genç hekim, TUS’ta Türkiye üçüncüsü oldu
18 Kasım 2025 Salı - 15:32 MSKÜ’lü genç hekim, TUS’ta Türkiye üçüncüsü oldu Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Tıp Fakültesi 2025 mezunu dönem birincisi Dr. Alican Bayar, 2025 Sonbahar Dönemi Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda (TUS) gösterdiği üstün başarıyla Türkiye 3’üncülüğünü elde etti. Türkiye genelinde binlerce hekimin katıldığı zorlu sınavda gelen bu derece, hem MSKÜ Tıp Fakültesi hem de genç hekim için önemli bir gurur kaynağı oldu. MSKÜ Tıp Fakültesi son yıllarda TUS başarı sıralamalarında yükselişini sürdürürken, fakülte, mezunlarının Türkiye sıralamasında elde ettiği derecelerle dikkat çekmeye devam ediyor. Tıpta Uzmanlık Sınavı, Temel Tıp Bilimleri ve Klinik Tıp Bilimleri olmak üzere iki oturumdan oluşuyor ve hekimlerin uzmanlık branşlarına yerleşebilmesi için belirleyici rol oynuyor. Dr. Alican Bayar, her iki oturumda da yüksek performans göstererek Türkiye sıralamasında ilk üçe girmeyi başardı. Duygu ve düşüncelerini paylaşan Dr. Alican Bayar, "2025 2.Dönem Tıpta Uzmanlık Sınavında Türkiye’de 3.olarak üniversitemizi gururlandırdım ve İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıkları branşını seçtim. Üniversitemde aldığım eğitim ve içinde bulunduğum akademik ortam, sınava hazırlıkta güçlü bir temel oluşturdu. Uzmanlık eğitimi dönemimde kendimi bilimsel ve klinik anlamda geliştirmeye odaklanacağım. Hedefim, mesleğimi en iyi şekilde icra edebilmek ve edindiğim bilgileri daha ileriye taşımak. Bu dereceyi, yolun başında biri olarak sorumluluklarımı hatırlatan bir sonuç olarak görüyorum. Üniversitemize bana sunduğu tüm teorik ve pratik imkanlardan dolayı, ayrıca bana rehberlik eden hocalarıma ve destek veren aileme teşekkür ederim" diye konuştu. MSKÜ Tıp Fakültesi tarafından yapılan açıklamada ise, "Mezunumuzu kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz. Emeği geçen tüm öğretim üyelerimize teşekkür ediyoruz" denildi.
Yapay zeka destekli uygulama ile 300 bebeğin yüzde 18’i riskli grupta tespit edildi
18 Kasım 2025 Salı - 15:12 Yapay zeka destekli uygulama ile 300 bebeğin yüzde 18’i riskli grupta tespit edildi Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Gelişimsel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi Akademik Danışmanı Öğr. Gör. Dr. Sema Gül, tarafından geliştirilen yapay zekâ destekli "BabySensAI" uygulaması sayesinde taranan 300 bebeğin yüzde 18’inin nörogelişimsel risk taşıdığı belirlenerek erken rehabilitasyona yönlendirildi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı ve OMÜ Gelişimsel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (OGEM) öncülüğünde, Samsun Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle, bebeklerde nörogelişimsel risklerin erken dönemde fark edilmesi ve bilimsel müdahale yaklaşımlarının güçlendirilmesini amaçlayan "Riskli Bebeklerde Yapay Zekâ ile Erken Tanı ve Müdahale Sempozyumu" düzenlendi. OMÜ Dr. Öğr. Üyesi Beril Tekeli Yiğit ve Öğr. Gör. Ayşegül Keleşler Gümüş tarafından gerçekleştirilecek müzikli açılış başlayan sempozyum Tıp Fakültesi Yenidoğan Yoğun Bakım Sorumlusu Prof. Dr. Canan Seren’in riskli bebek, riskli bebeklerde yapay zekâ ile erken tanı, enteral beslenme sorunları ve çözüm yolları, riskli bebeklerde davranışsal müdahaleler, ev ortamı kalitesi ve gelişimsel riskler, proje takip süreci konuları ile ilgili sunumuyla devam etti. 300 bebeğin yüzde 18’i riskli bulundu Akabinde sunum yapan Öğr. Gör. Dr. Sema Gül projesi hakkında bilgi verdi. Dr. Sema Gül, 2020 yılından bu yana bebeklerin uzaktan hareket takibini gerçekleştirdiklerini belirterek, "Yapay zekâ modellerinin son dönemde popülerleşmesiyle birçok araç ortaya çıksa da biz yaklaşık 6 yıldır bebeklerin erken tanı almasına yönelik bir model üzerinde çalışıyoruz. Geliştirdiğimiz sistem; Serebral palsi, SMA gibi nörogelişimsel bozukluklarla birlikte hareket bozukluğu görülen hastalıkların erken dönemde tespitine yönelik hareket analizi yapıyor" dedi. Gül, aileler tarafından gönderilen 2–3 dakikalık iskelet formatındaki videoların yapay zekâ modeli tarafından incelendiğini ifade ederek, "Videolar üzerinden bebeğin risk grubunda olup olmadığını belirliyoruz. Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle il genelindeki 17 belediyede riskli bebeklerin taranmasına başlandı" diye konuştu. Yapılan taramalara ilişkin bilgi veren Gül, "Şu ana kadar 300 bebeğin taramasını yaptık. Bu 300 bebeğin yüzde 18’i riskli grupta bulundu ve erken tanı sayesinde erken rehabilitasyona yönlendirildi. Böylece hedeflediğimiz yüzde 40’lık sekel kaybını sağlamış olduk. Engel oranını yüzde 40 oranında azaltabildiğimizi gördük" ifadelerini kullandı. Sempozyumda ayrıca Samsun Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Eyüp Çakır bir konuşma yaptı. Sempozyuma Samsun İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mehmet İrfan Yetik de katıldı.
Yapay zeka destekli uygulama ile 300 bebeğin yüzde 18’i riskli grupta tespit edildi
18 Kasım 2025 Salı - 15:09 Yapay zeka destekli uygulama ile 300 bebeğin yüzde 18’i riskli grupta tespit edildi Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Gelişimsel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi Akademik Danışmanı Öğr. Gör. Dr. Sema Gül, tarafından geliştirilen yapay zekâ destekli "BabySensAI" uygulaması sayesinde taranan 300 bebeğin yüzde 18’inin nörogelişimsel risk taşıdığı belirlenerek erken rehabilitasyona yönlendirildi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı ve OMÜ Gelişimsel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (OGEM) öncülüğünde, Samsun Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle, bebeklerde nörogelişimsel risklerin erken dönemde fark edilmesi ve bilimsel müdahale yaklaşımlarının güçlendirilmesini amaçlayan "Riskli Bebeklerde Yapay Zekâ ile Erken Tanı ve Müdahale Sempozyumu" düzenlendi. OMÜ Dr. Öğr. Üyesi Beril Tekeli Yiğit ve Öğr. Gör. Ayşegül Keleşler Gümüş tarafından gerçekleştirilecek müzikli açılış başlayan sempozyum Tıp Fakültesi Yenidoğan Yoğun Bakım Sorumlusu Prof. Dr. Canan Seren’in riskli bebek, riskli bebeklerde yapay zekâ ile erken tanı, enteral beslenme sorunları ve çözüm yolları, riskli bebeklerde davranışsal müdahaleler, ev ortamı kalitesi ve gelişimsel riskler, proje takip süreci konuları ile ilgili sunumuyla devam etti. 300 bebeğin yüzde 18’i riskli bulundu Akabinde sunum yapan Öğr. Gör. Dr. Sema Gül projesi hakkında bilgi verdi. Dr. Sema Gül, 2020 yılından bu yana bebeklerin uzaktan hareket takibini gerçekleştirdiklerini belirterek, "Yapay zekâ modellerinin son dönemde popülerleşmesiyle birçok araç ortaya çıksa da biz yaklaşık 6 yıldır bebeklerin erken tanı almasına yönelik bir model üzerinde çalışıyoruz. Geliştirdiğimiz sistem; Serebral palsi, SMA gibi nörogelişimsel bozukluklarla birlikte hareket bozukluğu görülen hastalıkların erken dönemde tespitine yönelik hareket analizi yapıyor" dedi. Gül, aileler tarafından gönderilen 2-3 dakikalık iskelet formatındaki videoların yapay zekâ modeli tarafından incelendiğini ifade ederek, "Videolar üzerinden bebeğin risk grubunda olup olmadığını belirliyoruz. Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle il genelindeki 17 belediyede riskli bebeklerin taranmasına başlandı" diye konuştu. Yapılan taramalara ilişkin bilgi veren Gül, "Şu ana kadar 300 bebeğin taramasını yaptık. Bu 300 bebeğin yüzde 18’i riskli grupta bulundu ve erken tanı sayesinde erken rehabilitasyona yönlendirildi. Böylece hedeflediğimiz yüzde 40’lık sekel kaybını sağlamış olduk. Engel oranını yüzde 40 oranında azaltabildiğimizi gördük" ifadelerini kullandı. Sempozyumda ayrıca Samsun Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Eyüp Çakır bir konuşma yaptı. Sempozyuma Samsun İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mehmet İrfan Yetik de katıldı.
THVB Genel Sekreteri Ekici: "Bugünümüzü korumak ve geleceğimizi güvence altına almak hepimizin ortak sorumluluğudur"
18 Kasım 2025 Salı - 13:16 THVB Genel Sekreteri Ekici: "Bugünümüzü korumak ve geleceğimizi güvence altına almak hepimizin ortak sorumluluğudur" Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) Genel Sekreteri Hüsamettin Ekici, "Bugünümüzü korumak ve geleceğimizi güvence altına almak hepimizin ortak sorumluluğudur. Toplum sağlığını güvence altına almak ve gelecek nesillere daha sağlıklı bir dünya bırakmak adına tüm paydaşları davet ediyoruz" dedi. Türk Veteriner Hekimleri Birliği, 18-24 Kasım Dünya Antimikrobiyal Farkındalık Haftası kapsamında yaptığı açıklamada, küresel tema olan ‘Şimdi Harekete Geç: Bugünümüzü Koru, Geleceğimizi Güvenceye Al’ çağrısıyla direnç sorununa karşı ulusal düzeyde somut adımların güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Açıklamada hayvan sağlığı, gıda güvenliği, çevre koruması ve insan sağlığını etkileyen direnç sorununda veteriner hekimlerin kilit role sahip olduğu belirtilerek tüm paydaşlara sorumluluk çağrısı yapıldı. Antimikrobiyal direnç hem bugünün hem de yarının problemidir TVHB, antimikrobiyal ilaçlara dirençli enfeksiyonların artarken; farkındalık, finansman, tanı kapasitesi, izleme sistemleri ve sorumlu antibiyotik kullanımı yeterli düzeyde olmadığını ifade etti. Bu durumun hem toplum sağlığını hem de hayvan sağlığı ve sektörünün sürdürülebilirliğini olumsuz etkilediğini vurgulandı. Birlik, antimikrobiyallerin, insan ve hayvan sağlığının vazgeçilmez olduğunu ve bu kritik ilaçların yanlış ve gereksiz kullanımının, bakterilerde direnç gelişimini hızlandırdığını açıkladı. Yapılan açıklamada, gıda üretim zincirindeki hatalı uygulamaların ise dirençli bakterilerin insanlara geçiş riskini artırmakta ve özellikle atık yönetiminin yetersiz olduğu bölgelerde çevresel yayılım, direncin kontrolünü daha da zorlaştırdığı belirtildi. Antibiyotiklerin yalnızca veteriner hekim reçetesi ile kullanılmalı Veteriner hekimler, hayvan hastalıklarını önleyici tedbirleri güçlendirerek aşılama, biyogüvenlik uygulamaları ile iyi bakım ve barınma şartlarını sağlayarak antibiyotik kullanım ihtiyacını en aza indirdiklerini ifade etti. Birlik, hastalık durumlarında tanıya dayalı, sorumlu ve akılcı antibiyotik kullanımını teşvik ettiklerini ve yasal mevzuatın doğru uygulanmasına katkı sağladıklarını ifade etti. Türk Veteriner Hekimler Birliği, hayvansal gıdalarda ilaç kalıntısı riskinin azaltılmasıyla sağlıklı ve güvenilir gıdaların tüketiciye ulaşmasında kritik bir rol üstlenildiğini ifade etti. Birlik, antibiyotiklerin yalnızca veteriner hekim reçetesi ile kullanılması, profilaktik ve gereksiz uygulamalara son verilmesi, hayvan refahını ve iyi yetiştiricilik uygulamalarını güçlendiren önleyici yaklaşımların desteklenmesi büyük önem taşıdığını açıkladı. 2024 Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda alınan kararların ulusal düzeyde somut adımlara dönüşmesinin zorunlu olduğu birlik tarafından ifade edildi. Antimikrobiyal direnç ile mücadele Tek Sağlık (One Health) yaklaşımı ile mümkündür TVHB, antimikrobiyal direnç ile mücadele, insan, hayvan ve çevre sağlığı disiplinlerinin birlikte çalıştığı Tek Sağlık (One Health) yaklaşımı ile mümkün olduğunu ifade etti. Dirençli bakterilerin sınırlar arasında hızla yayılabildiği, bu nedenle veri paylaşımı ve ortak eylem planlarının zorunlu olduğu belirtildi. Ayrıca birlik, Veteriner Hekimler ve Tıp Hekimleri ile Çevre Bilimciler arasında veri paylaşımı ve ortak eylem planlarının hayata geçirilmesinin zorunlu olduğunu vurguladı. "Şimdi harekete geçme zamanı" Antimikrobiyallerin etkinliğini korumanın toplum sağlığı için önemli olduğunu ifade eden Türk Veteriner Hekimleri Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Hüsamettin Ekici, "Türk Veteriner Hekimleri Birliği olarak; antimikrobiyallerin etkinliğini korumak, toplum sağlığını güvence altına almak ve gelecek nesillere daha sağlıklı bir dünya bırakmak adına tüm paydaşları "şimdi harekete geçmeye" davet ediyoruz. Bugünümüzü korumak ve geleceğimizi güvence altına almak hepimizin ortak sorumluluğudur" açıklamalarında bulundu.
Aksu’da "Sağlıklı Çocuk, Sağlıklı Gelecek" programı ilgi gördü
18 Kasım 2025 Salı - 12:45 Aksu’da "Sağlıklı Çocuk, Sağlıklı Gelecek" programı ilgi gördü Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen "Sağlıklı Çocuk, Sağlıklı Gelecek" programı kapsamında, Aksu’da çocuklarda sağlık okuryazarlığını artırmak ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını küçük yaşlardan itibaren kazandırmak amacıyla önemli bir etkinlik gerçekleştirildi. Antalya İl Sağlık Müdürlüğü ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğiyle düzenlenen program, bugün Aksu Çalkaya 75. Yıl Cumhuriyet İlkokulu’nda yoğun katılımla yapıldı. "Çocuklara hem teorik hem uygulamalı eğitim" Aksu İlçe Sağlık Müdürü Ayça Küçük, programın amacını şöyle özetledi: "Temel eğitim kademesindeki öğrencilere önce teorik ardından uygulamalı eğitimler verilmesi hedefleniyor. Çocuklara küçük yaşlardan itibaren sağlık bilinci kazandırmak, sağlıklı yaşam alışkanlıkları oluşturmak için okullarda saha faaliyetleri planlandı." Aksu İlçe Sağlık Müdürü Ayça Küçük ayrıca etkinlik kapsamında okul bahçesinde kurulan stantlarda çocuklara sağlıklı yaşamla ilgili uygulamalı eğitimler verildiğini ifade etti. Ayça Küçük, doğru beslenme, hijyen, hareketli yaşam gibi konularda farkındalık çalışmaları yapıldığını ve öğrencilerin edindikleri bilgileri ailelerine de aktaracaklarını belirtti. "Geleceğin sağlıklı toplumu çocuklarla başlar" Aksu İlçe Milli Eğitim Müdürü Cahit Öztürk konuşmasında, 18 Nisan 2025’te imzalanan "Sağlıklı Çocuk, Sağlıklı Gelecek" İş Birliği Protokolü’nün Türkiye genelinde uygulanmaya başladığını hatırlatarak şunları söyledi: "Bu programla ilkokul çağındaki çocuklara küçük yaşlardan itibaren sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazandırmayı, sağlık konularındaki bilgi düzeylerini artırmayı hedefliyoruz. Kendini koruyan, bedenine bakan, beslenmesinden hareketine kadar bilinçli bireyler yetiştirmek istiyoruz." Program da ayrıca öğrencilere sağlıklı elçileri belgeleri takdim edildi. Etkinliğe, Antalya İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı, Aksu İlçe Sağlık Müdürü Ayça Küçük, İlçe Milli Eğitim Müdürü Cahit Öztürk, yöneticiler, öğretmenler, sağlık çalışanları ve çok sayıda öğrenci katıldı.