SAĞLIK
Medical Point Gaziantep Hastanesi’nden erken aşılama uyarısı 05 Aralık 2025 Cuma - 10:57:50 Medical Point Gaziantep Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Şerife Eskalen, HPV aşısının erken yaşlarda yapılmasının virüse bağlı kanser ve hastalıkları büyük ölçüde önlediğini belirterek toplumda farkındalığın artırılması gerektiğini vurguladı. Dr. Eskalen, "Kadın sağlığını tehdit eden en yaygın enfeksiyonlardan biri olan İnsan Papilloma Virüsü (HPV), rahim ağzı kanserinin başlıca nedeni olmaya devam ediyor" dedi. HPV’nin hem kadınlarda hem de erkeklerde görülebilen, cinsel yolla bulaşan yaygın bir virüs olduğunu söyleyen Op. Dr. Şerife Eskalen, yüksek riskli HPV tiplerinin rahim ağzı kanseri başta olmak üzere vajina, vulva ve anal kanserlerle ilişkili olduğunu ifade etti. Virüsün bazı türlerinin ise genital siğillere neden olduğunu hatırlatan Eskalen, erken tanı ve korunmanın hayati önem taşıdığını belirtti. "HPV aşısı yüzde 90’a varan koruma sağlıyor" HPV aşısının özellikle 9-14 yaş arasında uygulandığında en yüksek koruyuculuğu sağladığını hatırlatan Eskalen, "HPV aşısı, rahim ağzı kanserine karşı elimizdeki en etkili koruyucu yöntemlerden biridir. Cinsel temas başlamadan önce yapıldığında yüzde 90’a varan koruma sağlar. Ancak yetişkinlerde de uygulanabilir ve önemli düzeyde koruma sunar" ifadelerini kullandı. Op. Dr. Eskalen, Cinsel birliktelik başlamadan önce HPV aşısının özellikle önerildiğini; 45 yaşına kadar ise hekim değerlendirmesiyle uygulanabildiğini belirtti. Tarama testleri aşıya rağmen ihmal edilmemeli Aşının yapılmış olmasının düzenli kontrollerin yerini almadığını vurgulayan Dr. Eskalen, kadınların smear ve HPV testi yaptırmaya devam etmeleri gerektiğini söyledi.
05 Aralık 2025 Cuma - 10:57 Manisa’ya Türkiye’de 6’ncı Adli Toksikoloji Laboratuvarı yetkisi Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi bünyesinde 17 yıldır hizmet veren "Adli ve Klinik Toksikoloji Laboratuvarı", ülke genelinde yalnızca altı laboratuvarın sahip olduğu doğrulama yetkisine kavuştu. Laboratuvar, yaklaşık 200 farklı yasadışı ve suistimal edilen maddeyi analiz edebiliyor. Türkiye’deki adli toksikoloji doğrulama laboratuvarları listesine Manisa’dan yeni bir merkez eklendi. Resmi olarak doğrulama yetkisi alan Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Adli ve Klinik Toksikoloji Laboratuvarı, ülke genelinde sadece Erciyes Üniversitesi İlaç Uygulama ve Araştırma Merkezi Tıbbi Biyokimya Laboratuvarı, Hacettepe Üniversitesi Hastanesi, 3 No’lu Halk Sağlığı Laboratuvarı, İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile birlikte altıncı laboratuvar olarak yerini aldı. "Hem bölgesel hem ulusal ölçekte kritik rol üstleniyor" Laboratuvarın listeye dahil edilmesiyle Türkiye’nin adli toksikoloji altyapısı güçlendi. Modern cihaz parkuru, yenilenmiş analiz kapasitesi ve uzman personeliyle Manisa’daki laboratuvar, hem bölgesel hem de ulusal ölçekte kritik bir görev üstlenecek. Yeni yetkilendirme sayesinde Manisa, adli toksikoloji alanında Türkiye’nin en önemli merkezlerinden biri olarak resmi statü kazandı. "200 farklı maddeyi analiz edebiliyor" 17 yıldır Manisa ve çevre illere kesintisiz hizmet veren laboratuvar, yaklaşık 200 farklı yasadışı ve suistimal edilen maddeyi analiz edebiliyor. Ayrıca alkol biyobelirteçleri olan EtG (Etil Glukuronid) ve CDT (Karbohidrat Eksik Transferrin) testleri de laboratuvarın menüsüne eklenerek bölgedeki adli süreçlerde önemli bir boşluğu dolduruyor. "Yeni nesil tehdit maddelerine hazırlık sürüyor" Laboratuvar, mevcut testler dışında yeni nesil psikoaktif maddeleri analiz edebilmek için de çalışmalara devam ediyor. Yaklaşık 20 yeni psikoaktif maddenin analiz menüsüne dahil edilmesi için validasyon süreci sürdürülüyor. Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Adli ve Klinik Toksikoloji Laboratuvarı, bu gelişmeyle Türkiye’de adli bilimler alanında önemli bir merkez olarak öne çıkıyor.
05 Aralık 2025 Cuma - 09:42 Sosyal medyadaki "beyaz diş" tuzağı Son dönemde sosyal medya üzerinden satılan markasız diş beyazlatma ürünleri ciddi sağlık riski oluşturabiliyor. Diş Hekimi Doç. Dr. Gülhan Ünal, içeriği belirsiz kimyasalların diş minesini eriterek diş etlerinde ciddi yanıklar oluşturduğunu vurgulayarak, "Ucuz ve hızlı sonuç vadeden ürünler için ’kolay peynir fare kapanında olur’ diyebiliriz. Sağlığınızdan olmayın" uyarısında bulundu. Diş beyazlatma işlemlerine yönelik ilginin arttığı son dönemde, özellikle sosyal medya üzerinden satılan markasız ürünlerin kontrolsüz şekilde yayılması uzmanları endişelendiriyor. Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Ağız ve Diş Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde görev yapan Diş Hekimi Doç. Dr. Gülhan Ünal, bu ürünlerin içerik belirsizliği nedeniyle ağız ve diş sağlığında ciddi tahribata yol açabileceğini söyledi. Ünal, hem ofis tipi hem ev tipi beyazlatma uygulamalarında yalnızca profesyonel ve onaylı ürünlerin kullanılmasının hayati önem taşıdığını vurguladı. "Dokulara zarar verme ihtimali yüksektir" Ünal, sosyal medyada pazarlanan ürünlerin içeriğinde hangi kimyasalların hangi konsantrasyonda olduğunun bilinmediğini ifade ederek, şöyle konuştu: "Bu nedenle ciddi risk taşır. Bu ürünler ya yüksek tahriş oluşturur ya da sadece diş yüzeyini geçici olarak boyar. Kalıcı bir beyazlık sağlamadığı gibi dokulara zarar verme ihtimali yüksektir. Profesyonel ürünlerin CE ve FDA gibi sağlık sertifikalarına sahip olması gerekir. Bu belgeler olmadan kullanılan hiçbir ürün güvenli değildir. Eğer ürün aşındırıcıysa, uygulama sonrasında şiddetli sıcak-soğuk hassasiyetine, nefes alırken bile dişlerde ağrıya ve diş eti çekilmelerine sebep olabilir. Sosyal medya kaynaklı markasız diş beyazlatma ürünleri ciddi sağlık riski taşıyor. Bu ürünler ne içerdiği bilinmeyen kimyasallar barındırıyor. Mine yüzeyini aşındırıyor, diş etinde yaralanma ve şiddetli hassasiyet oluşturuyor. Vatandaşlarımızın sağlığını tehdit ediyor. Tüm beyazlatma işlemlerinin yalnızca profesyonel ürünlerle ve diş hekimi kontrolünde yapılması gerekir." "Kısa süreli ’beyazmış gibi’ gösterir" Piyasada "uygun fiyat-yüksek performans" veya "anında beyazlık" gibi iddialarla satılan ürünlere karşı vatandaşları uyaran Ünal, durumu "Kolay peynir fare kapanında olur" sözüyle özetledi. Doç. Dr. Ünal, "Çok kısa sürede beyazlatma vaat eden ürünlerin çoğunda yüksek tahriş, yüksek aşındırıcı içerik veya boyar madde kullanımı vardır. Dişlerin üzerindeki renkli tabakayı uzaklaştırmak için çoğu üründe oksijen türevleri kullanılır. Bu maddeler diş minesi üzerinde aşındırma yapar. Diş etine temas ettiğinde hassasiyet ve yaralanma oluşturur. Bazı ürünler ise sadece boyar madde içerir, dişin rengini kısa süreli ’beyazmış gibi’ gösterir ama kalıcı değildir" dedi. "Diş beyazlatmanın birkaç türü var" Diş beyazlatmanın (bleaching) profesyonel bir tedavi süreci olduğunu hatırlatan Ünal, işlemin "ofis tipi" ve "ev tipi" olarak ikiye ayrıldığını söyleyerek, şu ifadeleri kullandı: "Sağlıklı ve sağlıksız ürünleri ayırt edebilmek için diş beyazlatmanın birkaç türü vardır. Bir tanesi profesyonel bleaching yani ağartma işlemidir. Hastane ortamında uygulanır ve yüksek konsantrasyonlu ürünler yalnızca bir diş hekimi tarafından kullanılabilir. Evde kullanılan home bleaching ürünleri daha düşük konsantrasyondadır ve daha uzun sürede etki gösterir. Ancak bunların da profesyonel ve sertifikalı olması gerekir." "Yumuşak dokular mutlaka izole edilir" Ofis tipi uygulamada yumuşak dokuların izole edilerek yüksek konsantrasyonlu ürünlerin hekim tarafından uygulandığını belirten Ünal, tedavi sonrası sürece ilişkin ise "Ofis tipi bleaching işlemlerinde yoğun tahrişe neden olabilecek kimyasallar kullanıldığı için yumuşak dokular mutlaka izole edilir. Bu süreç hekim kontrolü olmadan yapılamaz. Ev tipi beyazlatmada kullanılan plaklar gece boyunca yaklaşık 8 saat ağızda kalır. Talimatlara uygun şekilde kullanılırsa güvenlidir. Beyazlatma sonrasında dişin tübülleri açığa çıktığı için hassasiyet oluşabilir. Bu nedenle işlem sonrası flor uygulaması yaparak sinir uçlarını kapatırız. Ağartmadan sonra en az 15 gün beyaz diyet öneririz. Salçalı yemekler de dahil olmak üzere renkli gıdaların asgari düzeyde tüketilmesi gerekir. Sigara ve kahve kullanan kişilerde bile profesyonel beyazlatmanın etkisi uzun süre muhafaza edilebilir" bilgilerini verdi.
Sivas Belediyesi, engelleri kaldıran hizmetlerin açılışını yaptı
03 Aralık 2025 Çarşamba - 17:47 Sivas Belediyesi, engelleri kaldıran hizmetlerin açılışını yaptı Sivas Belediyesi, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında engelli vatandaşların yaşamını kolaylaştıracak önemli hizmetlerin açılışını gerçekleştirdi. Sivas Belediyesi ve paydaş kurum iş birliğiyle hayata geçirilen Akülü Sandalye Şarj İstasyonlarından ilki vatandaşların kullanımına sunuldu. Proje ile temin edilen 8 akülü sandalye şarj istasyonun; Aksu Parkı, Paşabahçe Piknik ve Mesire Alanı, Sıcak Çermik Kaplıcası, Soğuk Çermik Kaplıcası, Sivas Millet Bahçesi, 27 Haziran Millet Bahçesi ve Sivas Numune Hastanesi bahçesi gibi kentin günlük yaşamında önemli yer tutan lokasyonlara yerleştirilmesi hedefleniyor. Belediye hizmet binasının otoparkında kullanıma sunulan şarj istasyonunun açılışında konuşan Belediye Başkanı Adem Uzun, "Bugün ilk defa engelli araç şarj istasyonunun kurulumunu gerçekleştirdik. Bu çalışmayı şehrimizin farklı bölgelerinde de yaygınlaştıracağız. 8 adet istasyonu yoğunluğa göre yerleştireceğiz. İlk kurulumu da Valilik ve Belediye binamızın ortasında yer alan bölgeye yaptık. Bu hizmet ile birlikte yeni bir uygulamayı da hayata geçireceğiz. Akülü araç kullanan engelli bireylerimize kartlar vereceğiz. Bu kartlar ile şarj istasyonlarından faydalanabilecekler. Kartları da engelli vatandaşlarımıza zimmetleyeceğiz. Çalışmalarımız artarak devam edecek. Kızılırmak projemiz içerisine Kapsayıcı Yaşam Merkezi kuracağız. Engelli bireylerimizin kurslar gördükleri, sosyalleştikleri, aileleri ile birlikte hoş vakit geçirecekleri modern bir tesis kazandıracağı. Bu vesile ile tüm engelli bireylerimizin 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü kutluyorum" ifadelerini kullandı. Engelsiz Park Alanı yenilendi Sivas Belediyesi ve TÜRASAŞ Bölge Müdürlüğü ile yapılan ortak çalışma sonucunda, Engelliler Kültür Merkezi yanında bulunan park tamamen erişilebilir hale getirildi. Engelli bireyler için yer alan spor aletleri yenilenirken ayrıca özel olarak tasarlanan salıncağın da ilk denemesi Başkan Uzun tarafından gerçekleştirildi. Salıncağa binmeyi çocukluğundan bu yana hayal ettiğini ifade eden Merve Akıllı, "Özel bireylerin ve çocukların özür bir çocukluk geçirmesi için, neşe içinde gülüp oynaması için önemli bir adım. Birçok şeyin başlangıcı olacağına inanıyorum. Burada mutlu olacaklar. Katkı ve emekleriniz için çok teşekkür ediyorum. Devamının gelmesi dileği ile şehrimiz için hayırlı olsun" şeklinde konuştu. Daha sonra konuşan Başkan Uzun, "Bu çalışmamızı TÜRASAŞ ile birlikte gerçekleştirdik. Sivas’ta bir ilk olarak 3 adet salıncak ustalarımız tarafından yapıldı. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Engelsiz bir şehir hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Engelliler Günü’nde farkındalık oluşturan çalışmalara imza attık. Ayrıca engellilerimiz için yeni bir araç aldık. Projeleri çiziliyor, engelliler için asansör sistemi kuracağız. Onları hastane, okul gibi gidecekleri yere bu araçla götüreceğiz. Geçenlerde işitme engelli kardeşlerimize özel olarak hazırlanan 50 tane işitme cihazı hediye ettik. Çalışmalarımız artarak devam edecek" dedi. Engellilere "Afet Farkındalık Eğitimi" verildi Afetlere karşı hazırlıklı olunmasını sağlamak amacıyla Afet İşleri ve Risk Yönetimi Müdürlüğü ile Kültür, Sanat ve Sosyal İşler Müdürlüğü koordinasyonunda afet farkındalık eğitimi ve afet ve acil durum çantası dağıtım töreni gerçekleştirildi. Sivas Belediyesi Engelliler Eğitim ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen programda, engelli bireylere afet anında yapılması gerekenler, doğru davranış şekilleri ve hazırlık süreçlerine yönelik kapsamlı bir eğitim verildi. Programda konuşan Başkan Dr. Adem Uzun, engelli bireylerin afetlere karşı hazırlıklı olmalarının büyük önem taşıdığına vurgu yaparak afet ve acil durum çantası hediye etti.
Başkan Köksal Aras’tan Türkiye’de bir ilk: Doğum izni 6 aya çıkıyor
03 Aralık 2025 Çarşamba - 17:28 Başkan Köksal Aras’tan Türkiye’de bir ilk: Doğum izni 6 aya çıkıyor Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal Aras, kadın çalışanların doğum sonrası sürecini desteklemek ve anne-bebek sağlığını korumak amacıyla Türkiye’de örnek olacak çok önemli bir sosyal politika düzenlemesine imza atıyor. Başkan Köksal Aras’ın talimatıyla, belediyede görev yapan kadın personelin doğum sonrası ücretli izin süresi 8 haftadan 24 haftaya, yani 6 aya çıkarılıyor. Başkan Köksal Aras, mevcut mevzuatta verilen 8 haftalık sürenin yetersiz kaldığını vurgulayarak, bu kararın hem bilimsel hem insani gerekçelerine dikkat çekti. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve UNICEF’in bebeklerin ilk 6 ay yalnızca anne sütüyle beslenmesi yönündeki önerilerini hatırlatan Köksal Aras, "Bir annenin ilk aylardaki desteği, bir bebeğin tüm yaşamını şekillendiriyor. Biz de bu bilimsel gerçeğe uygun bir adım atıyoruz." dedi. Bilimsel araştırmalar, bebeğin ilk 6 ayında anne ile sürekli temasın: Beden ve zihin gelişimini, bağışıklık sistemini, duygusal bağlanmayı ve anne sütü üretimini doğrudan güçlendirdiğini ortaya koyuyor. Aynı zamanda doğumdan sonraki iyileşme süreci de bu dönemde tamamlandığı için, izin süresinin uzatılması annenin fiziksel ve psikolojik sağlığı açısından kritik bir önem taşıyor. Başkan Köksal Aras, "Bir kadın belediye başkanı olarak, annelerin yükünü hafifleten, çocuklarımızın geleceğini koruyan her düzenlemenin arkasında kararlılıkla duruyoruz. Bu karar aynı zamanda bir eşitlik, sağlık ve toplumsal sorumluluk adımıdır. Kadın çalışanlarımızın bu süreçte iş baskısı ve kaygısı yaşamadan bebekleriyle bağ kurmalarını önemsiyoruz." ifadelerini kullandı. Menteşe Belediyesi, Türkiye genelindeki yerel yönetimler için örnek teşkil edecek nitelikteki uygulama ile kadın dostu, çalışan odaklı, bilime dayalı, aileyi merkeze alan bir yönetim anlayışını bir kez daha ortaya koymuş oldu. Başkan Köksal Aras, "Biz Menteşe’de kadınların güçlendiği, çocukların güvende olduğu, bir sosyal belediyecilik modeli inşa ediyoruz" diyerek uygulamanın önemini vurguladı. Menteşe Belediyesi, bu kararla hem çalışan annelerin iş yaşamında daha güçlü yer almasını sağlıyor hem de bebeğin yaşamının en kritik dönemini güvence altına alıyor.
Gereksiz anjiyo dönemi bitiyor: Edirne’de "Stres Kardiyak MRI" görüntüleme yöntemi uygulanmaya başlandı
03 Aralık 2025 Çarşamba - 17:00 Gereksiz anjiyo dönemi bitiyor: Edirne’de "Stres Kardiyak MRI" görüntüleme yöntemi uygulanmaya başlandı Edirne’de kalp damar hastalıklarının tanısında önemli bir adım atılarak, "Stres Kardiyak MRI" yöntemi klinik uygulamaya kazandırıldı. Kalp atardamarlarındaki kan akımını dinamik olarak inceleyen bu gelişmiş teknik, damar darlıklarının işlevsel etkisini ortaya koyarak hastaların tedavi planlarının daha doğru yapılmasına katkı sağlıyor. Kalp damar hastalıklarının erken tanısı ve tedavi planlamasında kritik öneme sahip olan Stres Kardiyak MR, özellikle koroner arter hastalığı şüphesi bulunan hastalarda büyük avantaj sağlıyor. Stres Kardiyak MRI sayesinde hastaların tedavi süreçlerinde daha isabetli kararlar alınarak, gereksiz stent uygulamalarının önüne geçilmesi hedefleniyor. Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’nde bu teknolojinin kullanıma girmesiyle birlikte Edirne başta olmak üzere Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale ve çevre illerdeki binlerce hastanın ileri görüntüleme için büyük şehirlere gitme ihtiyacı azalacak. Uygulamayı gerçekleştiren ekipte yer alan Doç. Dr. Fethi Emre Ustabaşıoğlu, kalbin radyolojik olarak ayrıntılı bir şekilde görüntülenmesinin son yıllarda hem tanı hem de tedavi süreçlerinde büyük önem kazandığını söyleyerek, uygulama ile ilgili detayları anlattı. "Gereksiz işlemler artık önlenebilecek" TÜ Radyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fethi Emre Ustabaşıoğlu, Stres Kardiyak MR’ın kalp kasının kanlanmasını ve kalp duvar hareketlerini stres altında inceleyerek damar tıkanıklığına dair en doğru keşifleri sunan teknolojilerden biri olduğuna dikkat çekti. Ustabaşıoğlu, "Bu işlemle görüntülemeyi yaptıktan sonra kalbe, damarlara işlem yapılıp yapılmayacağını görebiliyoruz ve gereksiz işlemlerin önüne geçebiliyoruz. Bu açıdan da mutlaka kardiyolog doktor arkadaşlarımızla beraber oturup bunu konuşup değerlendirip ona göre karar veriyoruz" dedi. Doç. Dr. Ustabaşıoğlu, Stres Kardiyak MR’ın özellikle anjiyografi kararı alınmadan önce önemli bir yol gösterici olduğunu, böylece hastaların gereksiz girişimsel işlemlerden korunabildiğini vurguladı. 2025 yılının henüz tamamlanmamış olmasına rağmen bu yıl gerçekleştirdikleri sanal anjiyo sayısının 5 bine yaklaştığını belirten Doç. Dr. Ustabaşıoğlu, bu sayıyla yalnızca Türkiye’de değil Avrupa’da da en ön sıralarda yer almanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Doç. Dr. Ustabaşıoğlu, Kalp MRI tetkikinde de bu yıl 400 sayısına ulaştıklarını sözlerine ekledi. "Önemli bir yeniliğe imza attık" Kasım ayında ilk kez Edirne’de ve bölgede Stres Kalp MR tetkikini başarıyla uygulayarak önemli bir yeniliğe daha imza attıklarını belirten Doç. Dr. Ustabaşıoğlu, bu gelişmenin hem hastalar hem de üniversite için büyük öneme sahip olduğunu ifade etti. Bu tekniğin kalp damarlarında orta dereceli darlık bulunan hastalarda kan akışının bozulup bozulmadığını gösterdiğini vurgulayan Doç. Dr. Ustabaşıoğlu, böylece stentin gerçekten gerekli olup olmadığının netleştiğini ve gereksiz müdahalelerin önüne geçildiğini dile getirdi. Kalple ilgili tüm sonuçların kardiyoloji uzmanlarıyla değerlendirildiğini belirten Ustabaşıoğlu, "Kalp rahatsızlığıyla ilgili gelen bir hastaya durumuna göre damar yapıları bilgisayarlı tomografiyle görüntülenip sanal anjiyo yapılıyor. Örneğin yüzde 90 darlık varsa, ciddi bir darlık görüldüğü için stent takılması denenecektir. Ancak yüzde 60 gibi darlık ve göğüs ağrısı bulunan hastada bu darlığın gerçekten kalp kasında kanlanma bozukluğu oluşturup oluşturmadığını anlamak için bu yöntemi uyguluyoruz. Görüntüleme esnasında hastaya kalp ritimlerinin tanısı ve tedavisi için kullanılan adenozin ilacını vererek kalbe egzersiz yaptırıp yorulmasını sağlıyoruz. Kalbi yorduğumuzda o damarın beslediği alanda kan akışının kesintiye uğramasına neden olan bir durum tespit edilirse ve ilacın etkisi geçince bu durum kaybolursa buraya bir stent konulması gerektiği ortaya çıkar. Tam tersi durumda strese sokulan kalpte damarın beslediği alanda bir sorun yoksa stente gerek yoktur. Bu durumda gereksiz stentlerin önüne geçilmiş oluyor" şeklinde açıklamada bulundu. Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sedat Üstündağ ise, dekanlıkta düzenlenen toplantıda hastalara en güncel imkanları sunmak için çalıştıklarını söyledi. Fakültede düzenlenen bilgilendirme toplantısında konuşan Prof. Dr. Sedat Üstündağ, diğer ilgili bölümlerden hocalarla yapılan toplantı sonucu verilen karara göre hastanın ameliyata alındığını ve sürecin buna göre işlediğini belirtti. Stres Kardiyak MRI’nın ileri düzey uzmanlık gerektirdiğini vurgulayan Radyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nermin Tunçbilek de, bu çekimlerin Trakya Bölgesi’nde ilk kez yapıldığını ve görüntülerin değerlendirilmesinin özel bir bilgi birikimi istediğini ifade etti.
İki kez hayatını kurtaran sağlık çalışanlarını her fırsatta ziyaret ediyor
03 Aralık 2025 Çarşamba - 16:40 İki kez hayatını kurtaran sağlık çalışanlarını her fırsatta ziyaret ediyor Denizli’de yaşayan 68 yaşındaki adam, iki yıl üst üste geçirdiği kalp krizlerinde kendisini yaşama geri döndüren sağlık çalışanlarını her fırsatta ziyaret etmeye başladı. Hayatını iki kez kurtaran sağlık çalışanlarını ziyaret eden yaşlı adam, "Onların sayesinde hayattayım, ne kadar teşekkür etsem az" dedi. Denizli’nin Güney ilçesinin Haylamaz Mahallesi’nde yaşayan 68 yaşındaki Ramazan Tanboğa, sağlıkta ahde vefa örneği göstererek, hayatını iki kez kurtaran Güney 112 Acil Sağlık İstasyonu çalışanlarını sık sık ziyaret ediyor. 2022 yılında evinde aniden fenalaşan, ailesinin 112’yi aramasıyla birlikte ilk müdahalesi Güney’de yapıldıktan sonra Denizli Devlet Hastanesi’ne sevk edilen ve yolda kalbi duran yaşlı adamı ambulansta görevli sağlık çalışanları kalp masajı yaparak hastaneye yetiştirdi. Hastanede tıkalı olan 4 damarı açılan ve iki günü yoğun bakım olmak üzere bir hafta hastanede kalan Tanboğa, sağlığına kavuşarak taburcu edildi. Bu olayın ardından bir yıl geçtikten sonra 2023 yılında göğüs ağrısı şikâyetiyle evinde tekrar fenalaşan ve kalbi duran Ramazan Tanboğa’ya yine Güney 112 ekipleri ilk müdahalesini yaparak yaşlı adamı bir kez daha hayata bağladı. Yaşadığı olaylardan sonra Güney 112 Acil Sağlık İstasyonu çalışanlarını unutmayan Tanboğa sıklıkla ziyaretlerine gitti. Bu hafta 112 Acil Sağlık Hizmetleri Haftası olması dolayısıyla da minnet duygularını bir kez daha iletmek için çiçek ve tatlı alan Ramazan Tanboğa sağlık çalışanlarını ziyaret ederek, teşekkürlerini iletti, sağlık çalışanlarına elleriyle tatlı yedirdi. Sağlık çalışanlarının hakkının ödenmeyeceğini, hayattaysa onlar sayesinde olduğunu belirten Ramazan Tanboğa, "2022 ve 2023 yıllarında iki kez kalp krizi geçirdim, ikisinde de kalbim durdu. Güney’de bulunan 112 Acil Sağlık İstasyonu’ndaki sağlık çalışanları iki olayda da çok hızlı müdahale ederek benim tekrar yaşamamı sağladı. Tüm sağlık çalışanlarından Allah razı olsun, konu komşu benim cenazemi beklerken, onlar sayesinde tekrar evime sapasağlam dönebildim. 112 Acil Sağlık Hizmetli Haftası’nda da bir kez daha yanlarına giderek teşekkürlerimi ilettim. Allah hepsine uzun ömürler versin" dedi.
Gereksiz anjiyo dönemi bitiyor: Edirne’de "Stres Kardiyak MRI" görüntüleme yöntemi uygulanmaya başlandı
03 Aralık 2025 Çarşamba - 16:39 Gereksiz anjiyo dönemi bitiyor: Edirne’de "Stres Kardiyak MRI" görüntüleme yöntemi uygulanmaya başlandı Edirne’de kalp damar hastalıklarının tanısında önemli bir adım atarak "Stres Kardiyak MRI" yöntemini klinik uygulamaya kazandırdı. Kalp atardamarlarındaki kan akımını dinamik olarak inceleyen bu gelişmiş teknik, damar darlıklarının işlevsel etkisini ortaya koyarak hastaların tedavi planlarının daha doğru yapılmasına katkı sağlıyor. Kalp damar hastalıklarının erken tanısı ve tedavi planlamasında kritik öneme sahip olan Stres Kardiyak MR’, özellikle koroner arter hastalığı şüphesi bulunan hastalarda büyük avantaj sağlıyor. Stres Kardiyak MRI sayesinde hastaların tedavi süreçlerinde daha isabetli kararlar alınabiliyor ve gereksiz stent uygulamalarının önüne geçilmesi hedefleniyor. Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’nde bu teknolojinin kullanıma girmesiyle birlikte, Edirne başta olmak üzere Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale ve çevre illerdeki binlerce hastanın ileri görüntüleme için büyük şehirlere gitme ihtiyacı azalacak. Uygulamayı gerçekleştiren ekipte yer alan Doç. Dr. Fethi Emre Ustabaşıoğlu, kalbin radyolojik olarak ayrıntılı bir şekilde görüntülenmesinin son yıllarda hem tanı hem de tedavi süreçlerinde büyük önem kazandığını söyleyerek uygulama ile ilgili detayları anlattı. "Gereksiz işlemler artık önlenebilecek" TÜ Radyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fethi Emre Ustabaşıoğlu, yöntemin önemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Stres Kardiyak MR’ın, kalp kasının kanlanmasını ve kalp duvar hareketlerini stres altında inceleyerek damar tıkanıklığına dair en doğru keşifleri sunan teknolojilerden biri olduğuna dikkat çeken Ustabaşıoğlu, "Bu işlemle görüntülemeyi yaptıktan sonra kalbe, damarlara işlem yapılıp yapılmayacağını görebiliyoruz ve gereksiz işlemlerin önüne geçebiliyoruz. Bu açıdan da mutlaka kardiyolog doktor arkadaşlarımızla beraber oturup bunu konuşup değerlendirip ona göre karar veriyoruz" dedi. Doç. Dr. Ustabaşıoğlu, Stres Kardiyak MR’ın özellikle anjiyografi kararı alınmadan önce önemli bir yol gösterici olduğunu, böylece hastaların gereksiz girişimsel işlemlerden korunabildiğini vurguladı. 2025 yılının henüz tamamlanmamış olmasına rağmen bu yıl gerçekleştirdikleri sanal anjiyo sayısının 5 bine yaklaştığını belirten Doç. Dr. Ustabaşıoğlu, bu sayıyla yalnızca ülkemizde değil Avrupa’da da en ön sıralarda yer almanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Doç. Dr. Ustabaşıoğlu, ayrıca Kalp MRI tetkikinde bu yıl 400 sayısına ulaştıklarını da sözlerine ekledi. "Önemli bir yeniliğe imza attık" Kasım ayında ilk kez Edirne’de ve bölgede stres kalp MR tetkikini başarıyla uygulayarak önemli bir yeniliğe daha imza attıklarını belirten Doç. Dr. Ustabaşıoğlu, bu gelişmenin hem hastalar hem de üniversite için büyük öneme sahip olduğunu ifade etti. Bu tekniğin, kalp damarlarında orta dereceli darlık bulunan hastalarda kan akışının bozulup bozulmadığını gösterdiğini vurgulayan Doç. Dr. Ustabaşıoğlu, Böylece stentin gerçekten gerekli olup olmadığın netleştiğini ve gereksiz müdahalelerin önüne geçildiğini dile getirdi. Kalple ilgili tüm sonuçların kardiyoloji uzmanlarıyla değerlendirildiğini belirten Ustabaşıoğlu, "Kalp rahatsızlığıyla ilgili gelen bir hastaya, durumuna göre damar yapıları bilgisayarlı tomografiyle görüntülenip sanal anjiyo yapılıyor. Örneğin yüzde 90 darlık varsa, ciddi bir darlık görüldüğü için stent takılması denenecektir. Ancak yüzde 60 gibi darlık ve göğüs ağrısı bulunan hastada bu darlığın gerçekten kalp kasında kanlanma bozukluğu oluşturup oluşturmadığını anlamak için bu yöntemi uyguluyoruz. Görüntüleme esnasında hastaya kalp ritimlerinin tanısı ve tedavisi için kullanılan adenozin ilacını vererek kalbe egzersiz yaptırıp yorulmasını sağlıyoruz. Kalbi yorduğumuzda, o damarın beslediği alanda kan akışının kesintiye uğramasına neden olan bir durum tespit edilirse ve ilacın etkisi geçince bu durum kaybolursa, buraya bir stent konulması gerektiği ortaya çıkar. Tam tersi durumda strese sokulan kalpte damarın beslediği alanda bir sorun yoksa stente gerek yoktur. Bu durumda gereksiz stentlerin önüne geçilmiş oluyor" şeklinde açıklamada bulundu. Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sedat Üstündağ, dekanlıkta düzenlenen toplantıda, hastalara en güncel imkanları sunmak için çalıştıklarını söyledi. Fakültede düzenlenen bilgilendirme toplantısında konuşan Prof. Dr. Sedat Üstündağ, diğer ilgili bölümlerden hocalarla yapılan toplantı sonucu verilen karara göre hastanın ameliyata alındığını ve sürecin buna göre işlediğini belirtti. Stres Kardiyak MRI’nın ileri düzey uzmanlık gerektirdiğini vurgulayan Radyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nermin Tunçbilek, bu çekimlerin Trakya bölgesinde ilk kez yapıldığını ve görüntülerin değerlendirilmesinin özel bir bilgi birikimi istediğini ifade etti. (ÖC-MEF-
İki kez hayatını kurtaran sağlık çalışanlarını her fırsatta ziyaret ediyor
03 Aralık 2025 Çarşamba - 16:37 İki kez hayatını kurtaran sağlık çalışanlarını her fırsatta ziyaret ediyor Denizli’de yaşayan 68 yaşındaki adam iki yıl üst üste geçirdiği kalp krizlerinde kendisini yaşama geri döndüren sağlık çalışanlarını her fırsatta ziyaret etmeye başladı. Hayatını 2 kez kurtaran sağlık çalışanlarını ziyaret eden Ramazan Tanboğa, "Onların sayesinde hayattayım, ne kadar teşekkür etsem az" dedi. Denizli’nin Güney ilçesinin Haylamaz Mahallesi’nde yaşayan 68 yaşındaki Ramazan Tanboğa sağlıkta ahde vefa örneği göstererek, hayatını 2 kez kurtaran Güney 112 Acil Sağlık İstasyonu çalışanlarını sık sık ziyaret ediyor. 2022 yılında evinde aniden fenalaşan, ailesinin 112’yi aramasıyla birlikte ilk müdahalesi Güney’de yapıldıktan sonra Denizli Devlet Hastanesi’ne sevk edilen ve yolda kalbi duran Tanboğa’ya ambulansta görevli sağlık çalışanları kalp masajı yaparak hastaneye yetiştirdi. Hastanede tıkalı olan 4 damarı açılan ve 2 günü yoğun bakım olmak üzere bir hafta hastanede kalan Tanboğa sağlığına kavuşarak taburcu edildi. Bu olayın ardından bir yıl geçtikten sonra 2023 yılında göğüs ağrısı şikâyetiyle evinde tekrar fenalaşan ve kalbi duran Ramazan Tanboğa’ya yine Güney 112 ekipleri ilk müdahalesini yaparak Ramazan Tanboğa’yı bir kez daha hayata bağladı. Yaşadığı olaylardan sonra Güney 112 Acil Sağlık İstasyonu çalışanlarını unutmayan Ramazan Tanboğa sıklıkla ziyaretlerine gitti. Bu hafta 112 Acil Sağlık Hizmetleri Haftası olması dolayısıyla da minnet duygularını bir kez daha iletmek için çiçek ve tatlı alan Ramazan Tanboğa sağlık çalışanlarını ziyaret ederek, teşekkürlerini iletti, sağlık çalışanlarına elleriyle tatlı yedirdi. Sağlık çalışanlarının hakkının ödenmeyeceğini, hayattaysa onlar sayesinde olduğunu belirten Ramazan Tanboğa, "2022 ve 2023 yıllarında iki kez kalp krizi geçirdim, ikisinde de kalbim durdu. Güney’de bulunan 112 Acil Sağlık İstasyonu’ndaki sağlık çalışanları iki olayda da çok hızlı müdahale ederek benim tekrar yaşamamı sağladı. Tüm sağlık çalışanlarından Allah razı olsun, konu komşu benim cenazemi beklerken, onlar sayesinde tekrar evime sapa sağlam dönebildim. 112 Acil Sağlık Hizmetli Haftası’nda da bir kez daha yanlarına giderek teşekkürlerimi ilettim. Allah hepsine uzun ömürler versin" dedi. (FK-MB-
Uzman Dr. Karagözoğlu’ndan ’çocuklarda gece idrar kaçırma’ uyarısı
03 Aralık 2025 Çarşamba - 13:29 Uzman Dr. Karagözoğlu’ndan ’çocuklarda gece idrar kaçırma’ uyarısı Medical Point Gaziantep Hastanesi Çocuk Ürolojisi Uzmanı Op. Dr. Akın Karagözoğlu, çocuklarda sıkça görülen gece idrar kaçırma konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Hem çocuklar hem de aileler için de endişe verici bir durum olan gece idrar kaçırma (enürezis nokturna), konusunda önemli açıklamalarda bulunan Medical Point Gaziantep Hastanesi Çocuk Ürolojisi Uzmanı Op. Dr. Akın Karagözoğlu, bu durumun çoğu zaman tedavi edilebilir olduğunu vurgularken, Medical Point Gaziantep Hastanesi’nin ise bu konuda önemli bir merkez olduğunu ifade etti. "Özel tedaviyle yüksek başarı oranlarına ulaşıyoruz" Gece idrar kaçırmanın aslında sanıldığından çok daha yaygın olduğunu belirten Çocuk Ürolojisi Uzmanı Op. Dr. Akın Karagözoğlu, "Gece idrar kaçırma çocukların suçu değildir. Altta yatan tıbbi, gelişimsel veya psikolojik nedenler olabilir. Doğru tanı ve kişiye özel tedaviyle yüksek başarı oranlarına ulaşıyoruz" dedi. Dr. Karagözoğlu, Medical Point Gaziantep Hastanesi’nde çocuklara uygulanan tedavi yaklaşımlarının bilimsel yöntemlere dayandığını ifade ederek, özellikle yaşına göre mesane kapasitesinin yetersizliği, genetik faktörler, uyku derinliği ve hormon dengesizlikleri gibi nedenlerin ayrıntılı olarak değerlendirildiğini söyledi. Gece idrar kaçırma tedavisi hakkında bilgiler veren Dr. Karagözoğlu, "Ayrıntılı çocuk ürolojisi değerlendirmesi, gerekirse görüntüleme ve laboratuvar testleri, davranışsal ve fiziksel tedaviler ve ilaç tedavisi seçenekleri, aile danışmanlığı gibi pek çok yöntem bir arada uygulanıyor" ifadelerini kullandı. Çoğu çocukta düzenli takip ve uygun tedaviyle kalıcı iyileşme sağlanabildiğini söyleyen ve ailelere çağrıda bulunan Dr. Akın Karagözoğlu, "Bu sorunla karşılaşan aileler kesinlikle umutsuzluğa kapılmasın. Çoğu çocukta düzenli takip ve uygun tedaviyle kalıcı iyileşme sağlanabildiği gibi modern altyapısı ve uzman kadrosuyla çocuk ürolojisi alanında bölgenin önemli sağlık merkezlerinden biri olarak gece idrar kaçırma problemi yaşayan çocukların özgüvenlerini yeniden kazanmalarına destek oluyoruz" diye konuştu.
Doç. Dr. Neslihan Yaprak Barıt uyardı: "HPV artık baş-boyun kanserlerinde en büyük tehdit"
03 Aralık 2025 Çarşamba - 13:17 Doç. Dr. Neslihan Yaprak Barıt uyardı: "HPV artık baş-boyun kanserlerinde en büyük tehdit" Doç. Dr. Neslihan Yaprak Barıt, HPV virüsünün baş ve boyun kanserlerindeki etkisinin hızla arttığını belirterek, erken teşhis ve aşının hayati önem taşıdığını söyledi. Geçmişte daha çok ileri yaşlarda ve uzun süre sigara-alkol kullanımına bağlı gelişen baş-boyun kanserleri, artık gençlerde, sigara içmeyenlerde ve kadınlarda da görülme sıklığıyla dikkat çekiyor. Bu değişimin en önemli nedeninin HPV olduğunu belirten Memorial Antalya Hastanesi Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Bölümü’nden Doç. Dr. Neslihan Yaprak Barıt, HPV virüsünün baş-boyun kanserlerine etkisi hakkında önemli bilgiler paylaştı. HPV virüsü boğaz kanserlerinin başlıca nedeni hâline geldi Cinsel yolla bulaşan HPV’nin oral temasla ağız-boğaz bölgesine kolayca geçtiğini belirten Doç. Dr. Barıt, virüsün dil kökü, bademcik, yutak ve gırtlakta yerleşerek yıllar sonra kansere yol açabildiğini ifade etti. Barıt, günümüzde boğaz (orofarenks) kanserlerinin yüzde 70-80’inin HPV kaynaklı olduğunu, bazı merkezlerde bu oranın yüzde 90’a kadar çıktığını vurguladı. Doç. Dr. Barıt, hiç sigara içmemiş 40-50 yaş arası kişilerde bile HPV pozitif boğaz kanserinin giderek arttığına dikkat çekti. "HPV yıllarca belirti vermeden gizlenebilir" 100’den fazla HPV tipi bulunduğunu belirten Doç. Dr. Barıt, Tip 16 ve Tip 18’in en tehlikeli, kanser yapan türler olduğuna işaret etti. Barıt, virüsün birçok kişide yıllarca belirti göstermeden vücutta kalabileceğini, bağışıklık zayıfladığında ise kanserleşme sürecinin hızlanabileceğini söyledi. Erken teşhisin bu kanserlerde sağ kalımı çok ciddi oranda artırdığına dikkat çeken Barıt, "2-3 haftadan uzun süren şu belirtilerde mutlaka doktora başvurulması gerekiyor" dedi. Dr. Barıt, ayrıca geçmeyen boğaz ağrısı ve yutma güçlüğü, boyunda sert şişlik, tek taraflı kulak ağrısı, 3 haftayı aşan ses kısıklığı, ağızdan kan gelmesi, nedensiz kilo kaybının da bunların belirtileri olduğunu belirtti. En etkili koruma: HPV aşısı HPV’ye bağlı baş-boyun kanserlerinin büyük kısmının aşıyla önlenebilir olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Barıt, hem kız hem erkek çocuklarının mutlaka aşılanması gerektiğini söyledi. "Aşı takvimi ise 9-14 yaş 2 doz, 15-26 yaş 3 doz, 27-45 yaş. Aşı hâlâ fayda sağlamaktadır" diyen Barıt, HPV’nin sadece kadınları değil, erkekleri de ciddi şekilde tehdit ettiğini vurguladı. Korunmak için öneriler Doç. Dr. Barıt, HPV’den ve HPV’ye bağlı baş-boyun kanserlerinden korunmak için şu önerilerde bulundu: "Çocuklar ve yetişkinler için HPV aşısı ihmal edilmemelidir. Cinsel ilişkide prezervatif kullanımı tercih edilmelidir. Çok partnerli ilişkiden kaçınılmalıdır. Sigara ve aşırı alkol tüketimi bırakılmalıdır. Düzenli ağız ve diş bakımı yapılmalıdır. Uzun süren boğaz şikâyetlerinde vakit kaybetmeden bir KBB uzmanına başvurulmalıdır."
"Az sebze ve meyve tüketimi, kolorektal kansere davetiye çıkarıyor"
03 Aralık 2025 Çarşamba - 13:16 "Az sebze ve meyve tüketimi, kolorektal kansere davetiye çıkarıyor" Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Serdar Yol, "Bağırsaklarında polip bulunanlar, ailesinde kolorektal kanser öyküsü olanlar, inflamatuvar bağırsak hastalığı olanlar (ülseratif kolit, Crolin hastalığı gibi), kalıtsal genetik bozukluğu olanlar (ailesel polipozis sendromu varlığı gibi), işlenmiş gıdaları aşırı tüketenler, az meyve ve sebze tüketenler, sigara kullananlar, ailesinde meme, yumurtalık ve rahim ağzı kanseri olan kişiler kolorektal kanserde risk grubundadır" dedi. Liv Hospital Samsun Genel Cerrahi Kliniği’nden Prof. Dr. Serdar Yol, "kolorektal kanser" hakkında bilgilendirdi. Kolon adı verilen kalın bağırsağın, yaklaşık 1.5-2 metre uzunluğundaki sindirim sisteminin son parçasını oluşturan organ olduğunu dile getiren Prof. Dr. Serdar Yol, "Bunun 13’e kadar son 15-20 cm’lik kısmına rektum adı verilir. Bu alanda gelişen kanserlere de kolorektal kanser adı verilir. Kolorektal kanserler çoğunlukla bu bölgedeki poliplerden gelişir. Yaşam boyu kolorektal kanser gelişme ihtimali erkeklerde yüzde 4.5, kadınlarda ise yüzde 3.2’dir" ifadelerini kullandı. "Kanlı dışkı, karın ağrısı ve kilo kaybına dikkat" Prof. Dr. Yol, belirtiler ve risk grubundakiler hakkında şu bilgileri paylaştı: "Kolorektal kanserin birçok belirtisi vardır. Bunların başında yeni başlayan kabızlık veya sık tuvalete gidip tam rahatlayamama, dışkının incelmesi, makattan kan gelmesi veya dışkının kanlı olması, kansızlık, karın ağrısı, halsizlik ve kilo kaybı gelir. Bağırsaktaki polipler (özellikle adenomatöz olanlar), ailede kolorektal kanser öyküsü olanlar, inflamatuvar bağırsak hastalığı olanlar (ülseratif kolit, Crolin hastalığı gibi), kalıtsal genetik bozukluğu olanlar (ailesel polipozis sendromu varlığı gibi), işlenmiş gıdaları sık tüketenler, meyve ve sebzeyi az tüketenler, sigara kullanımı olanlar, ailesinde meme yumurtalık ve rahim ağzı kanseri olanlar risk grubundadır" diye konuştu. "En önemli tanı aracı kolonoskopi" Tanı ve tedavi yöntemine dikkat çeken Prof. Dr. Serdar Yol, "Bu hastalıkta tanı için dışkıda gizli kan bakılması ve en önemli tanı aracı kolonoskopidir. Tomografi ve dışkıda genetik testler kullanılabilir. Makattan kanaması olan her hastaya, birinci derece akrabasında kolorektal kanser öyküsü olmayanlarda 50 yaşından itibaren, birinci derece akrabasında kolorektal kanser öyküsü olanlarda ise hastalığın ortaya çıktığı yaşın 10 sene öncesinden itibaren kolonoskopi yapılmalıdır. Kolorektal kanserde tedavi, cerrahi öncelikle düşündürmekle birlikte kemoterapi ve radyoterapi ile kombine tedavi yöntemleri uygulanmakta, kişiye göre tedavi planlanmaktadır" şeklinde konuştu.