ÇEVRE - 06 Eylül 2020 Pazar 09:45

Trabzon’un Köprübaşı ilçesi şiddetli bir yağışta tıpkı Giresun’un Dereli ilçesi gibi sel riski taşıyor

A
A
A
Trabzon’un Köprübaşı ilçesi şiddetli bir yağışta tıpkı Giresun’un Dereli ilçesi gibi sel riski taşıyor

Doğu Karadeniz’in bir çok noktasında olduğu gibi Trabzon’un Köprübaşı ilçesi de dere yatağındaki yapılaşması ile dikkat çekiyor.

Doğu Karadeniz’in bir çok noktasında olduğu gibi Trabzon’un Köprübaşı ilçesi de dere yatağındaki yapılaşması ile dikkat çekiyor. Şiddetli bir yağışta tıpkı Giresun’un Dereli ilçesi gibi sel riski taşıyan ilçenin havadan çekilen görüntüsü tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor. 1998 yılında ilçeye bağlı Beşköy mahallesinde 47 kişinin ölümü ile sonuçlanan büyük bir afet yaşayan ilçe halkı şiddetli her yağıştan sonra aynı korkuyu yaşıyor.


Türkiye’nin en fazla yağış alan bölgelerinden Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaşanan sel ve heyelanlar sonucu en çok dere kenarlarına yapılan binalar zarar görüyor. Doğu Karadeniz Bölgesi’nin birçok yerinde dere kenarlarına yapılan binalar dikkat çekerken özellikle Köprübaşı ilçesinde dere yatağında yapılan binalar adeta tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor. İlçeye bağlı Beşköy mahallesinde 7 Ağustos 1998 yılında meydana gelen sel ve heyelan felaketinde 47 kişi hayatını kaybederken, 62 konut, 63 işyeri, Belediye garajı, İlköğretim Okulu, değirmen, cami ve cami lojmanı tamamen yıkılmıştı. 4 binanın ayakta kaldığı selde adeta haritadan silinme noktasına gelen Beşköy’e ulaşım 2 gün sonra sağlanmıştı. Aradan geçen 22 yıl içerisinde Beşköy’e sadece 3 kilometre uzaklıktaki ilçe merkezinde meydana gelebilecek sel ve heyelan riskine karşı hiçbir önlem alınmadı.


1998 yılında Beşköy mahallesinde yaşanan sel felaketine tanıklık eden Hasan Kara, yaptığı açıklamada “1998 yılında yaşanan sel felaketinde buradaydım. Burası tarihten silindi. 47 kişiden 3 kişi bulundu 44 kişi kaybolmuştu. O zamandan bu zamana kadar fazla bir şey değişmedi” dedi.



Muhtar Tüfekçioğlu: “Tedirginlik yaşıyoruz”


Beşköy Mahalle Muhtarı Aydın Tüfekçioğlu ise o günleri bir daha yaşamak istemediklerini belirterek “Mahallemizde 1998 yılında yaşanan sel felaketinin ardından mahallemizde özellikle nüfus azalması oldu. O zamanlar nüfusumuz 5 bin 500 iken bugünlerde ise bin 500-bin 700 civarında. Yazın nüfusumuz biraz daha artıyor. Kışın nüfusumuz binin altına düşüyor. Vatandaşlar başta okul sıkıntısı olmak üzere başka yerlere gitmek zorunda kaldı. Kırsal kesim olduğu için geçim sıkıntısı olduğundan vatandaş buralarda pek durmuyor. Alt yapı olarak bir şeyler yapılmaya çalışıldı ama yeterli değil” diye konuştu.


“Dere yataklarına yapılan yapılanma muhakkak olumsuz bir sonuçlara yol açacaktır” diyen muhtar Tüfekçioğlu, “Burada 1929 yılında da aynı bir sel felaketi olmuştu. Şu anda bulunduğumuz bölgede de zaten imar kapsamına kapalı ve böyle bir kararın alınması çok doğru bir karardı bence. Düz arazi olmaması nedeniyle dere yatağında yapılaşma oluyor. Devletin bu konuda önlem alması gerekiyor. Çok yağdığı dönemlerde tedirginlik yaşıyoruz. Dere suyu yükselerek köprünün üst kısmına kadar gelebiliyor. Birkaç ağaçta köprünün ayağını tıkadığı zaman felaket kaçınılmaz oluyor” şeklinde konuştu.



“Kuvvetli bir yağmur olması halinde ikinci bir sel felaketi yaşamamak içten bile değil”


Beşköy mahalle sakinlerinden Hasan Yıldırım da, “1998 yılında sel felaketi yaşadık. O zamandan bugüne kadar fazla bir şey değişmedi. Vadide iki tane bent yapıldı projesinde üç tane idi ikisi yapıldı biri yapılmadı. Köprü yerine menfezler yapıldı. Bu menfezin tıkanması halinde ikinci bir sel felaketi kaçınılmaz. Ama ne yazık ki ne o köprüyü ne de bent yapabildik. Dere yatakları ağaç dolu. 22 yıldır o ağaçlar her biri en az 40 santim kalınlığında, 3 tane kızılağaç gelse burası tamamen biter. Dere yatağına bir şey yaptığımız zaman Orman Müdürlüğü ekipleri başımıza biniyor iki tane yaprak dahi alamayız. Ne yazık ki bunlar kırılmadı bekliyoruz. Kuvvetli bir yağmur olması halinde ikinci bir sel felaketi yaşamamak elde değil. Dere yatakları iskana uygun değil. Geçmişte vardı yıkıldı gitti. Ona rağmen bir önlemde alınmamış. Burası halen afat alanı. Afat alanı içerisinde ikamet ediyoruz. Ya iskan edin bizi ya da afatı kaldırın. Islah edin. Dere yataklarını ıslah ettin vatandaş arazisini dahi işleyemez durumdadır. Her an tedirginiz. Bir yağmur yağsa herkes tedirgin oluyor” ifadelerini kullandı.



“İlçemizde evler hep dere boyunda”


Köprübaşı ilçesi sakinlerinden Hasan Özdamar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Giresun’da yaşanan sel felaketinde gündemi getirdiği "Dere kenarlarına ev yapmayın" uyarısı üzerine, “Doğrusunu söyledi aslında. Dere kenarlarında olmaması lazım. Sağlam zeminde yapılması lazım. İlçemizde bütün evler maalesefe derenin içinde” derken, Hüseyin Aslan ise, “Dere kenarlarına evler yapılmaması lazım. O felaket buraya da gelebilirdi. Onun için dere kenarlarında ev yapılmaması lazım. İlçemizde evler hep dere boyunda” şeklinde konuştu.



Cumhurbaşkanı Erdoğan uyardı: “Dere er ya da geç selde yatağını bulur”


Giresun’da geçtiğimiz ay yaşanan sel felaketinin ardından bölgeye gelerek incelemelerde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Güzel bir söz var ‘Dere er ya da geç selde yatağını bulur’. İstediğiniz kadar oraya yapılar yapın ama o sel geldiği zaman taşkın geldiğinde ne yapar yatağını bulur. Onun önünde hiçbir şey dayanamaz...Giresun’da aldığımız dersler önümüzdeki dönemde yapılacak çalışmalarda inşallah bize ışık tutacaktır. Ancak bu konuda sadece devletin kararlı olması yetmiyor. Milletimizin de gerektiğinde kendi menfaatinden vazgeçip destek vermesi gerekiyor...” ifadelerini kullanmıştı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TBMM’de Leyla Zana gündem oldu TBMM Genel Kurulu’nda Leyla Zana gündem oldu. TBMM genel Kurulu’nda 2026 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmeleri devam ediyor. DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, sürecin dilinin oluşturulması gerektiğini söyleyerek, "Bu sürecin başarısı için olmazsa olmaz şart olan toplumsal rıza ve toplumsal desteği de oluşturamayız. Bu konuda üzülerek söylemeliyim, siz sayın iktidar partisi mensupları gereken özen ve çabayı göstermiyorsunuz, göstermediniz. Örneğin, bu Parlamentonun bedel ödemiş eski bir üyesi, bir kadın, bir anne, bir torun sahibi anneanne, başta ülkemizin Kürt halkının, Kürt kadınlarının çok sevdiği, çok saydığı, onuru olan Leyla Zana için iktidar temsilcilerinden bir tepki gelmesini beklerdik. Bursa’da bir grup kendini bilmez ırkçının hakaretlerine karşı en başta öncelikle siz kadın milletvekillerinin bu kürsüden çıkıp iki çift laf etmesini beklerdik, etmeliydiniz, hâlâ da etmelisiniz. Ben Bursa’daki aile kökeni yedi yüz yıl geriye giden bir insan, nüfus kütüğü Bursa’da olan bir insan olarak Leyla Zana’dan tüm Bursa namına özür diliyorum" ifadelerini kullandı. Bunun üzerine TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, tek kelimeyle cevap vereceğini söyleyerek, "Leyla Zana onurumuzdur; nokta" şeklinde konuştu. AK Parti Artvin Milletvekili Faruk Çelik söz aldı. Çelik, "Salı günü Soma’da gerçekleştirilen Somaspor-Bursaspor maçında, maçın bitimine üç-dört dakika kala maalesef hiç istenmeyen, hiç arzulanmayan ve bugüne kadar da, yaklaşık iki yıldır kulübün başında bulunan oğlum dolayısıyla yakinen izlediğim Bursaspor’un, takip ettiğim Bursaspor’un hiçbir maçında bu ve benzeri hiçbir olayı yaşamadığımız bir sahneyle karşı karşıya kaldık. Şimdi, sosyal medyada da ifade ettim, Bursaspor 3-0 galip ve maç bitiyor, bitmek üzere; bunu bir soru işareti olarak huzurlarınıza koyuyorum, bir. İkincisi, şunu da açıkça ifade ettim, dedim ki: ’Bu yanlıştır, bir. Kabul edilemez, iki. Doğru değildir, üç. Ve müsamaha gösterilemez’ diye 4 madde altında bunları ifade ettim, çok net bir şekilde. Cengiz Çandar ’İfade edilmedi, konu geçiştirildi’ anlamında söylediği için bunları söylüyorum. Ben inanıyorum ki şu eylem karşısında bu 4 ifade bütün Meclisin ittifak ettiği, hiçbir milletvekilinin ’hayır’ demeyeceği 4 madde diye düşünüyorum. Yani bu hoş görülecek veya tasvip edilecek veya ’Ne iyi olmuş’ denilecek bir olay değil; aksine kınanacak, aksine bunun müsamaha gösterilme gibi olay olmadığını da ifade etmek istiyorum. Evvela bu konuda hemfikir durum var. Fakat esas mesele şu: Biz siyasetçiyiz, mümkün mertebe de vitrinden uzak durmaya çalışıyoruz. Ya sorumlu bir siyasetçi olacağız ya da sorumlu bir siyasetimiz olacak. Bu konuda sorumlu siyasetçi olarak davranmak mecburiyetindeyiz. Burada ifade ettiğimiz herhangi bir kelimenin topluma, stadyumlara, seyirciye, tribünlere nasıl yansıdığını mutlak surette değerlendirmek durumundayız" şeklinde konuştu. DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, şunları kaydetti: "Şimdi konuyu bu kadar teferruatta boğmaya gerek yok, zaten böyle bir usul yok ama biz kendisini dinlerken bir özrü bekledik her şeyden önce çünkü bu ülkenin en onurlu siyasetçilerinden birine inanılmaz bir hakaret, saldırı ve küfür söz konusu olmuştur. Tabii ki biz tüm Bursa’yı ya da tüm Bursa taraftarını suçlamadık, bir grubun bu suçu işlediğini söyledik. Mesele bir, özürdür; iki, bu suçu işleyenler hakkında gerekli soruşturmanın açılmasıdır. Ben bir kez daha buradan ’Leyla Zana onurumuzdur’ diyorum ve bu konuda da İçişleri Bakanlığını göreve davet ediyorum."
İstanbul Esenyurt’ta öğrencilere ücretsiz içme suyu desteği Esenyurt Belediyesi, öğrencilerin temiz ve sağlıklı içme suyuna ücretsiz erişimini sağlamak amacıyla okullara su sebili yerleştirme uygulamasını başlattı. Belediye Başkan Vekili Can Aksoy’un öncülüğünde hayata geçirilen proje, ilk etapta üç okulda uygulamaya alındı. Uygulama kapsamında Esenyurt Sezai Karakoç Lisesi, Esenyurt Ali Fuat Üstün İlkokulu ve Esenyurt Merkez Ortaokulu’na modern su sebilleri kuruldu. Projenin kısa sürede ilçedeki tüm okullara yaygınlaştırılması hedefleniyor. Recep Tayyip Erdoğan Parkı’nda da başlatılan bu uygulamanın tüm parklar ve ilerleyen süreçte diğer kamusal alanlarda da hayata geçirilmesi planlanıyor. Çevre dostu bir uygulama Konuyla ilgili açıklama yapan Can Aksoy, "Çocuklarımızın temiz ve güvenilir içme suyuna kolayca ulaşmalarını sağlamak için okullarımıza modern su sebilleri kuruyoruz. Bu uygulamayla öğrencilerimiz ücretsiz içme suyuna ulaşırken, plastik şişe ve tek kullanımlık ambalaj kullanımını azaltarak çevreye duyarlı bir adım da atmış oluyoruz" dedi. "Eğitim yatırımlarımız hız kesmeden sürüyor" Eğitim alanındaki çalışmalara da değinen Aksoy, göreve geldikleri günden bu yana Esenyurt’taki eğitim sorunlarını öncelikli gündem maddeleri arasında ele aldıklarını belirtti. İlçede öğrenci sayısının fazla, derslik sayısının ise yetersiz olduğuna dikkat çeken Aksoy, bu sorunun çözümü için Milli Eğitim Bakanlığı ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile koordineli çalışmalar yürütüldüğünü ifade etti. Recep Tayyip Erdoğan Eğitim Külliyesi’nin 10 okuldan oluşan yapısıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla eğitime başladığını hatırlatan Aksoy, Ardıçlı Mahallesi’nde önceki yönetim tarafından yarım bırakılan Beşli Lise projesinin Milli Eğitim Bakanlığı’na devredildiğini ve çalışmaların hızla sürdüğünü aktardı. 3 yeni okulun proje çalışmaları sürüyor Ayrıca 24 derslikli Durmuş Döven İlkokulu’nun yapımının devam ettiğini belirten Aksoy, üç yeni ilkokul için de proje çalışmalarının tamamlandığını söyledi. Okulların fiziki şartlarının iyileştirilmesine önem verdiklerini vurgulayan Aksoy, eğitim-öğretim dönemi başında ve ara tatillerde boya, badana ve tadilat çalışmalarının yapıldığını, 26 bin öğrenciye ise kırtasiye desteği sağlandığını kaydetti.
Muğla Muğla Büyükşehir Zabıtasından hijyen ve gramaj denetimi Vatandaşların sağlıklı gıdaya ulaşması, ürünlerin hijyen kurallarına uygun hazırlanması ve satışa sunulmasını sağlamak için Büyükşehir Belediyesi Zabıta ekipleri il genelinde denetimlerine devam ediyor. İşletmelerde hijyen, gramaj denetimleri yapan Büyükşehir Belediyesi kurallara ve halk sağlığına uymayan bazı işletmelere idari işlem uygularken tarihi geçmiş ürünleri de satıştan men ediyor. Muğla Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanı Ahmet Şan halkın hijyenik ve kaliteli ürünlere ulaşması için il genelinde gıda üretimi yapan iş yerlerine rutin kontrollerinin devam ettiğini söyledi. Ahmet Şan; "Muğla Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığı olarak gıda üretimi ve satışı yapan yerlerde denetimlerimizi gerçekleştiriyoruz. Yapmış olduğumuz denetimlerde amacımız halkımıza hijyenik ve kaliteli ürünlerin sunulması ve halkımızın hijyenik ürünlere ulaşmasını sağlamak. Ben bu konuda kurallara uyarak Muğla halkının hijyenik ve sağlıklı ürün tüketmesini sağlayan esnaflarımıza teşekkür ediyorum. Vatandaşlarımıza da herhangi bir aksaklık gördüğünde bizlere ulaşmasını rica ediyorum. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Aras’ın halk sağlığına verdiği önem doğrultusunda denetimlerimize devam ediyoruz" dedi. Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras halkın sağlığını yakından ilgilendiren gıda üretimi yapan işletmelerle ilgili Zabıta ekiplerinin sürekli denetimde olduğunu, bu konuda çok titiz ve dikkatli olduklarını belirtti. Başkan Aras; Muğla’nın 13 ilçesinde Büyükşehir Belediyesi ekiplerimiz vatandaşların sağlığı için titiz bir çalışma yürüttüklerini belirtirken, sofraların baş tacı ekmeği üreten fırınların, vatandaşa yemek hizmeti veren lokantaların temizlik ve hijyen kurallarına uyması, zincir marketlerdeki ürünlerin son kullanma tarihlerine dikkat etmesi gibi birçok önemli konuda Büyükşehir ekiplerimiz sahada kontrollerini yaparak vatandaşların sağlığını korumak için çalıştıklarını açıkladı.