ÇEVRE - 10 Eylül 2024 Salı 13:42

Çıralı’da caretta caretta rekoru

A
A
A
Çıralı’da caretta caretta rekoru

Türkiye’de caretta carettaların önemli yuvalama alanlarından olan Çıralı’da, son iki yuvanın açılışı gerçekleştirildi. Çıralı’da bu yıl 180 yuva ile son 30 yılın rekorunun kırıldığı ve yaklaşık 4 bin yavru caretta carettanın denizle buluştuğu belirtildi.


Çıralı sahilinde son iki yuvanın açılış etkinliğine, Kemer Kaymakamı Ahmet Solmaz, Kemer Belediye Başkan Vekili Sema Özdemir, Kemer Jandarma Komutanı Ömer Seyhan, Kemer Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Derya Baytekin, Beydağları Sahil Milli Park Müdürlüğü Kemer Milli Park Şefi Hasan Tıraş ve Ulupınar Çevre Koruma Geliştirme ve İşletme Kooperatifi Başkanı Habib Altınkaya, Ulupınar Muhtarı Salih Sarıca ile yerli ve yabancı turistler katıldı.



Son 30 yılın rekoru 180 yuva ile kırıldı.


Dünya Doğayı Koruma Birliği’nin (IUCN) nesli tehlike altındaki türlerde kırmızı listede gösterilen ’Caretta caretta’ ve ’Chelonia mydas’ türü deniz kaplumbağalarının Akdeniz’in Türkiye sahillerindeki yuvalama sezonu sona eriyor. Türkiye’deki 22 yuvalama alanından biri olan ve her yıl Avrupa’nın en iyi 10 plajı arasında yer alan Çıralı’da bu yıl ardı ardına sahile çıkan deniz kaplumbağalarıyla son 30 yılın rekoru 180 yuva ile kırıldı.


Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğüne bağlı 6’ıncı Bölge Müdürlüğü ile Ulupınar Çevre Koruma Geliştirme ve İşletme Kooperatifi’nin protokolü ile yürütülen koruma ve izleme çalışmaları bu yıl rekor yılı olarak tamamlandı. Son olarak açılan iki yuvadan 214 yumurta çıktı. Yuvalardan 72 caretta caretta yavrusu kendi imkanlarıyla yuvadan çıkarak denizle buluşurken, bu sabah saat 06:30 da açılan yuvadan çıkan 8 yavru da denizle buluşturuldu.



“Caretta carettalar ve kum zambakları koruma altında”


Kemer Kaymakamı Ahmet Solmaz, yaptığı açıklamada, 2024 yılının son yuva açılışını gerçekleştirdiklerini söyledi.


Mayıs ayında ilk yuvanın işaretlenmesini yaptıklarını hatırlatan Kaymakam Solmaz, “Mayıstan bu yana yuva sayısı çok arttı ve 180 yuvamızla son 30 yılın rekorunu kırdık. Caretta carettalar nesli tükenmekte olan canlılar olduğu için bölgemizdeki en önemli varlıklar durumunda. Bunun sorumluluğunun farkında olarak hem caretta carettaların korunması için hem de bölgedeki sürdürülebilir turizm adına yuva açılışlarını dışardan gelen turistlerle yapmaya gayret gösteriyoruz. Bu konuda her şeyini ortaya koyan Ulupınar Çevre Koruma Geliştirme ve İşletme Kooperatifi üyeleri ve gönüllü arkadaşlara teşekkür ediyorum. Bölgemizin sürdürülebilir turizm anlamında caretta carettalar ve kum zambakları koruma altında. Bizler de bu konuda insanları bilgilendirmeye gayret gösteriyoruz” dedi.


Kemer Belediye Başkan Vekili Sema Özdemir ise belediye olarak caretta carettaları korumak için ellerinden gelen desteği verdiklerini ve vermeye devam edeceklerini kaydetti.


Bu yıl ki son caretta caretta yuvasının açılışını gerçekleştirdiklerini ifade eden Kemer Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Derya Baytekin de “Bu sene yaklaşık 4 bin caretta caretta denize ulaştı. 180 yuva sayımızla bu yıl rekor kırdık. Gelecek yıllarda da bu rekorlar devam eder. Nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan bu hayvanlarımızı korumamız gerekiyor. Kemer Belediyesi olarak kooperatifimize elimizden gelen desteği veriyoruz ve vermeye devam edeceğiz” diye konuştu.


Ulupınar Çevre Koruma Geliştirme ve İşletme Kooperatifi Başkanı Habib Altınkaya, bu yılın son yuvasını açtıklarına değinerek, “Doğa Koruma ve Milli Parklarla ile yaptığımız protokole istinaden sezonu kapattık. Bu yıl 180 yuva ile son 30 yılın rekorunu kırdık. 12 bin civarında yumurta sayısı oldu. Yaklaşık 4 bin yavru caretta carettayı da denizle buluşturduk. Çalışmalarımızda bize destek olan başta Kemer Kaymakamlığı, Kemer Belediyesi, Kemer Jandarma Komutanlığı, Sahil Güvenlik ve gönüllü vatandaşlarımıza teşekkür ederim” dedi.



Çıralı’da caretta caretta rekoru

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Şanlıurfa Türkiye’nin en lezzetli karpuzlarından biri Şanlıurfa’da yetişiyor Farklı tadı ve aromasıyla Şanlıurfa’nın Yaylak kırsal Mahallesinde yetişen karpuz, Türkiye’nin en lezzetli karpuzları arasında yer alıyor. Fırat Nehrinin serin suyuyla sulanan karpuzun tadı adeta meyveli bir dondurmayı andırıyor. Yaylak kırsal Mahallesinde yetişen ve tadını yetiştirildiği 1toprağın özelliği ve Fırat Nehrinin serin sularından alan Yaylak Karpuzunun hasadı başladı. Farklı tadı ve aromasıyla ön plana çıkan Yaylak Karpuzunu diğer karpuzlardan ayıran en büyük özellik ise içerisinin kan kırmızısı olması ve yenildiğinde ağızlarda erimesi olarak gösteriliyor. Diğer karpuzlar gibi sert olmayan karpuz, içerisinde yüksek oranda su barındırıyor. Dağlarda eriyen kar karpuza tat veriyor Karpuzun tadını bereketli topraklar ile dağlardan eriyen karlardan aldığını söyleyen Ziraat Mühendisi Tahsin Durmaz," Lezzetinin farklı olmasının sebeplerinden biri bereketli topraklarda yetişiyor olması, bir diğeri ise dağdan eriyen kar sularıyla sulanıyor olmasıdır. Bu karpuzu diğer karpuzlardan ayıran en büyük özellik diğer karpuzları yerken ağzımızda elma, turp gibi bir sertlik oluşurken Yaylak Karpuzunu yerken ağızlarda eriyerek dondurma tadında bir aroma oluşuyor" dedi. Dondurma ve kola yerine karpuz Yıllardır Yaylak bölgesinde karpuz yetiştiren çiftçi Hasan Kurtaran ise, vatandaşları dondurma ve kola yerine Yaylak Karpuzu tüketmeye davet etti. Yaylak Karpuzunun tadı dışında faydaları da olduğunu söyleyen Kurtaran," Dondurma ve kola yerine Yaylak Karpuzu yiyin ve doktora da gitmeyin. Bizim burada karpuz ortalama 13 kilo gelir. En ufağı 9 kilo ama 20 kiloya kadar da büyüyor. Yaylak Karpuzu marka bir karpuzdur. Bu bölgeye su gelmeden önce de burada susuz karpuz yetişiyordu. Yaşlılarımız susuz karpuzu iyi bilir. Burada halen susuz karpuz yetiştiren ihtiyarlar var. Susuz karpuz da 20 kiloya kadar büyüyordu. Aslında karpuz denince akla Adana ve Diyarbakır geliyor ama kimse yeteri kadar Yaylak Karpuzunu tanıtamadı. Aslında karpuz Yaylak’ındır" diye konuştu. Diğer bölgelere göre biraz daha geç mahsul veren Yaylak Karpuzu, Şanlıurfa ve çevresinde en çok tercih edilen karpuz olarak dikkat çekiyor.
Ankara HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan: "Toplu iş sözleşmesi sürecini havada olan uçak olarak değerlendiriyoruz" Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, Toplu İş Sözleşmeleri sürecine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Verilen tekliflerin çalışanları tatmin edici bir teklif olmadığını ifade eden Arslan, "Biz toplu iş sözleşmesi sürecini havada olan uçak olarak değerlendiriyoruz" dedi. Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, Kamu Kesimi Toplu İş sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü sürecinde gelinen aşamaya ilişkin değerlendirmelerde bulunmak için bir basın toplantısı düzenledi. HAK-İŞ genel merkezinde gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Arslan, Konfederasyonunun Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP), çalışmalarına aralık ayında başladığını belirtti. "Arslan, Yönetim kurulumuzun 13 Aralık tarihinde aldığı karar ile KÇP Koordinasyon kurulunun kurulmasına karar verdi. Daha sonra da 26 Aralık tarihinde koordinasyon kurulumuz ilk toplantısını yaptı. Bu süreç içerisinde Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) ten gelen teklifi dikkate alarak her iki konfederasyonun KÇP’ de ortak çalışması kararı iki konfederasyon tarafından da kabul edildi. Her iki konfederasyonun koordinasyon kurulu çalışmaları da ortak çalışmalar olarak başlatıldı. Hem TÜRK-İŞ’ te hem de HAK-İŞ’ te yapılan iki ayrı toplantıda ortak taleplerimizi değerlendirdik ve ortak bir taslak oluşturduk. Bu taslak 27 Şubat tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına dolayısıyla Türkiye Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS)’e ulaştırılmış oldu" diye konuştu. "Gecikmenin sorumlusu asla HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ değil" Sürecin konfederasyonlar tarafından zamanında hatta erken sayılacak bir dönemde gerçekleştiğine değinen Arslan, "Buna rağmen 27 Şubat tarihinde sunduğumuz teklife cevap olarak ilk toplantı maalesef 16 Nisan’da gerçekleşebildi. 13 Haziran tarihinde bize ilk teklif sunuldu. Yani 1’nci yılın 1’nci altı ayının sonunda bize ilk teklif sunulmuş oldu. Bu gecikmenin sorumlusu asla HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ değil. Bu gecikmenin sorumlusu Kamu işveren sendikası, Bakanlık ve ilgililerdir. Gecikmenin en büyük faturasını da maalesef çalışanlar ödemektedir. Çalışanlarımızın ilk 6 ay alacağı zamlar ne yazık ki müzakerelerin henüz tamamlanmamış olduğu 1’nci altı ayı geride bırakmış olduk" dedi. HAK-İŞ’ in kamu çerçeve protokolünde 600 bin civarında ki işçinin yarısından fazlasını temsil eden bir konfederasyon olduğunu belirten Arslan, "Türkiye’nin en hassas iş kollarında KÇP bünyesinde arkadaşlarımız çalışmakta. Sağlık Bakanlığı aynı zamanda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çaykur, Orman Genel Müdürlüğü ve TİGEM, Milli Savunma Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Devlet Su İşleri, Karayolları Matbaaları, BTK gibi hassas işler söz konusu" şeklinde konuştu. "Toplu iş sözleşmesi sürecini havada olan uçak olarak değerlendiriyoruz" Toplu İş sözleşmelerinin gecikmesinden kaynaklı yaşanan enflasyon ve buna bağlı olarak verilen tekliflerin çalışanları tatmin edici bir teklif olmadığını ifade eden Arslan, "Biz toplu iş sözleşmesi sürecini havada olan uçak olarak değerlendiriyoruz. Mutlaka uçak inecektir. Allah korusun ya kazayla veya sert iniş yapacaktır. Ya da normal iniş yapacaktır. Ama her ihtimalde uçak hava da kalmayacaktır. Bu toplu iş sözleşmesi mutlaka bir şekilde sonuçlanacak. Biz bu sürecin barışçıl bir şekilde çalışanların tatmin olduğu ve mutlu olduğu hem ülkemizi yönetenlerin hem de kamunun bu konuda makul ve gerçekten çalışanların haklarının azami düzeyde koruyan bir yaklaşımla Kamunun meseleye bakmasını ve bu çerçevede Türkiye’nin önemli bir sürecinin barışçıl bir şekilde sonra ermesini istiyoruz" ifadelerini kullandı. Öte yandan Arslan KÇP görüşmelerinin her dönemde 2’nci 6 aya sarktığını ifade etti. Arslan işçilerin büyük bir kayıpla karşı karşıya kaldığını söyledi. "Biz almadığımız ücretin borçlusu durumuna düştük" Verilen tekliflerin çalışanlarda büyük bir hayal kırıklığı oluşturduğuna değinen Arslan, "Bu hayal kırıklığının nedeni enflasyona karşı yenilmiş olmaktır. Gerçekten bize verilen teklifler yüzde 15.6 birinci 6 ayın enflasyon rakamları, 2’nci teklifte önerilen ise yüzde 17 oldu. Bu arada Mart, Nisan aylarında vergide yüzde 20 dilimine girdik. Yüzde 5 oranında kaybımızı düşünürseniz biz almadığımız ücretin borçlusu durumuna düştük" ifadelerini kullandı. Arslan, "Üyelerimizin beklentilerinin karşılandığı Toplu iş sözleşmelerinin masa başında barışçıl bir şekilde sonuçlanmasının Türkiye’nin bu zorlu sürecine katkı yapacağını düşünüyoruz. Biz kriz olsun istemiyoruz, kaos olsun istemiyoruz" dedi.
Muğla Menteşe’de Kaskom projesinde öğrencilere belgeleri takdim edildi Menteşe İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yürütülen ’Kaskom Projesi’ kapsamında düzenlenen eğitim programını başarıyla tamamlayan öğrencilere, katılım belgeleri törenle takdim edildi. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından koordine edilen proje ile öğrencilerde özellikle motosiklet kullanımı ve kask takma alışkanlığının kazandırılması, trafik güvenliği bilincinin artırılması hedeflendi. Belge takdim töreni Menteşe İlçe Milli Eğitim Müdürü İdris Kömürcü’nün katılımıyla gerçekleştirildi. Müdür Kömürcü, programa katılım sağlayan öğrencilerle tek tek ilgilenerek belgelerini takdim etti ve başarılarından dolayı öğrencileri tebrik etti. Törende konuşan Kömürcü, trafik güvenliği eğitiminin küçük yaşlarda başlamasının önemine dikkat çekerek "Bu projeyle gençlerimizi sadece bilinçlendirmeyi değil, aynı zamanda gelecekte trafikte daha güvenli bireyler olmalarını sağlamayı amaçladık. Motosiklet kullanımında kask takmanın hayati bir önemi var. Trafikte güvenli bir gelecek için bu alışkanlıkların erken yaşta kazanılması gerekiyor. Katılım gösteren tüm öğrencilerimizi gönülden kutluyorum" dedi. Proje sonunda belgelerini alan öğrenciler, trafik kurallarına karşı daha duyarlı olduklarını ifade ederek eğitimin kendilerine büyük katkı sağladığını belirttiler. Menteşe İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri, trafik güvenliği konusunda benzeri projelerin önümüzdeki dönemlerde de süreceğini vurguladı.
İzmir Yangından etkilenen Otokent, enkaz halde yardım bekliyor İzmir’in Buca ilçesinde kundaklama sonucu çıkan yangında zarar gören Otokent Galericiler Sitesi’ndeki enkaz uzun süredir kaldırılmadı. Esnaf, iş yapamaz hale geldiklerini belirterek yetkililerden enkazın bir an önce temizlenmesini talep ediyor. İzmir’in Buca ilçesinde yaklaşık iki hafta önce bir şahsın evini kundaklamasıyla çıkan yangın, ormanlık alana sıçrayarak büyük bir felakete dönüştü. Alevlerin yayılmasıyla birlikte 6. Sanayi Sitesi’nde bulunan Otokent Galericiler Sitesi de yangından etkilendi. Yangında, Otokent’te beyaz eşya deposu olarak kullanılan bir binada büyük çaplı maddi hasar meydana gelirken, yaklaşık 25 araç tamamen yanarak kullanılamaz hale geldi. Yangının üzerinden yaklaşık üç hafta geçmesine rağmen, çıkan enkaz olduğu gibi duruyor. Otokent esnafı, yetkililerin ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin olay sonrası herhangi bir müdahalede bulunmadığını belirterek, yanan araçların ve terk edilen beyaz eşya deposunun bir an önce temizlenmesini talep etti. Olayın yaşandığını günü anlatan İZOKOM Oto Borsa Denetim ve Yönetim Başkanı Mehmet Ekin, "Burada orman yanınca, ateş karşı taraftan sıçrayarak buradaki binaya ulaştı. Binaların dış cephe kaplamaları yanınca, arabalar da tutuştu. Gördüğünüz gibi her yer yandı. Sonrasında herkes can derdine, mal derdine düştü, bir koşuşturmaca başladı. Biz de kendi canımızı kurtarmaya çalıştık. Daha sonra burası olduğu gibi kaldı. Hiçbir destek sağlanmadı. Biz de öylece bekliyoruz. Hiçbir belediye gelip buraya bir süpürge bile vurmadı. Her şeyi kendi imkanlarımızla yaptık" dedi. Enkaz temizlenmedi Yetkililer ve Büyükşehir Belediyesine seslenen Ekin, "Yangından sonra her yer toz, toprak ve kül içinde kaldı. Arabalarımız zarar gördü. O günden sonra hep bu şekilde bekliyoruz. Çöpler duruyor ve burası pis bir görüntü oluşturuyor. Kaymakam geldi, not aldı. "Size yardımcı olacağız," dediler. Ancak daha sonra ticari işletmelere yardım edilmeyeceği söylendi. Yani tüm zararlarımız cebimizden karşılanmış oldu. Mağduruz ve bu mağduriyetimizin giderilmesini istiyoruz. Ancak hiç kimseden bir destek göremedik. Belediyeden kimse gelip şu toz toprağı bile süpürmedi. Bir kez bile su tutmadılar. En azından şu pislikleri temizleseler, biz de işimize gücümüze bakarız. Psikolojimiz bozuldu. Bu binaya her girdiğimizde, yangının olduğu o görüntü aklımıza geliyor. Sanki bir korku filmindeyiz. Bu izleri temizleyip ortalığı toparlarsak, biraz da olsa kendimize gelebiliriz" ifadelerini kullandı. Esnaf mağdur durumda Enkazın kaldırılmamasından dolayı iş yerinin giriş tarafının kapalı olduğunu belirten Otokent esnafı Ercan Çiçek, "Yangın nedeniyle burası harap oldu. Herhangi bir müdahale yapılmış değil. Yangının ardından oluşan hasar olduğu gibi duruyor. Dükkanımızın önü kapalı ve gelip giden kimse yok. Esnaf olarak gerçekten mağdur durumdayız. Çöpler hala kaldırılmadı, çevre temizlenmedi. Yukarıdan düşme riski olan parçalar var fakat kimse müdahale etmiyor. Çatılar metal olduğu için rüzgarla savrulup üzerimize düşmesinden korkuyoruz. Bu yüzden burada duramıyor, araçlarımızı da buraya bırakamıyoruz. Hiçbir yetkili ne gelip durumu yerinde inceledi ne de bize bir bilgi verdi. Belediyeden de kimse gelip sormadı. Buraya bir an önce çare bulunması gerekiyor" diye ekledi. İletişim kurmalarına rağmen yetkililerden dönüş alamadığını vurgulayan Otokent esnafı Serkan Yılmaz ise "Çok şükür, herhangi bir can kaybımız yok. Ancak yukarıdan plakalar düşüyor ve bu plakalar araçların üzerine geliyor. Hatta insanların üzerine de düşebilir. Bu nedenle bir an önce buranın toparlanması gerekiyor. Yaklaşık üç haftadır yetkilileri arıyoruz, fakat burasıyla ilgili herhangi bir gelişme olmadı. Belediyemizin bu duruma acilen müdahale etmesi gerekiyor. Bu parçalar bir an önce kaldırılırsa çok iyi olur. Çünkü parçalar rüzgarla uçuşuyor ve tehlike oluşturuyor" sözlerini kullandı.