EKONOMİ - 01 Mayıs 2024 Çarşamba 16:05

Başkan Ülken, İran’da sağlık turizmini anlattı

A
A
A
Başkan Ülken, İran’da sağlık turizmini anlattı

TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Aydın Ticaret Odası (AYTO) Başkanı Hakan Ülken, İran İsfahan’da düzenlenen Turizm Paneline katıldı. Ülken, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nu ve TOBB Yönetim Kurulunu temsilen bulunduğu İran temaslarının son bölümünde, ’Birbirine Daha Bağlı ve Güçlü Bir Asya için Turizm: Sağlık Turizmi’ konulu Yuvarlak Masa Toplantısı’nda Türkiye adına bir konuşma yaptı.



Ülken Türkiye’nin giderek artmakta olan sağlık turizmi potansiyeline vurgu yaparak, yaptığı konuşmasında, “Bugün burada, bu güzel tarihi şehirde, Nısf-i Cihan’da, dünyanın yarısı İsfahan’da bulunmaktan mutluyum. Mükemmel organizasyon ve sıcak karşılamalarından dolayı İran Odasına ve İsfahan Odasına teşekkür ediyorum. Asya İşbirliği Diyaloğunun ikinci iş etkinliği için çok teşekkür ederim. TOBB olarak 2021 Ocak ayında pandemi döneminde ilk iş etkinliğine ev sahipliği yapmış olmamızdan büyük mutluluk duyuyorum. Asya İşbirliği Konseyi’nin ikinci iş etkinliğinde fiziki olarak hep birlikte olmaktan mutluyuz. Bugün Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu’nu temsilen buradayım. TOBB olarak kurallara dayalı küresel sistemde açık ve adil ticareti savunuyor, şeffaf ve öngörülebilir iş ortamını teşvik ediyoruz. Geniş bir uluslararası ağın aktif üyesiyiz. Türkiye, iki kıtayı Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlıyor ve Doğu ile Batı arasında bir köprü konumunda. Türkiye bu bölgenin sanayi merkezidir. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği, coğrafi yakınlık ve lojistik avantajlar sayesinde Türkiye, AB tedarik zincirlerinin en önemli tedarikçilerinden biri haline geldi. Otomobil, beyaz eşya, tekstil, inşaat malzemeleri gibi birçok sektörde Avrupa’nın ana tedarikçileri arasında yer alıyoruz. Dünya çapında en büyük iki yüz elli müteahhitlik firmasının neredeyse altıda birini Türk firmaları oluşturuyor. Türkiye aynı zamanda dünyanın en iyi altı turizm destinasyonu arasında yer alıyor. Asya ile ilişkilerimizi birçok yönden daha da geliştirmek istiyoruz. Türkiye Asya’yla daha fazla ilişki kurmanın yollarını arıyor. Bölgeyle ticaret hacmimiz 50 milyar dolar. Asyalı şirketlerle yeni ortaklıklara ve işbirliklerine açığız. Şimdi sizlere sağlık turizminden ve ülkeler arası sağladığı bağlantılardan bahsetmek istiyorum. Sağlık turizmi, uluslararası sağlık hareketliliği potansiyelini kullanarak sağlık kurumlarının büyümesini sağlayan bir turizm türüdür. Sektörün popülaritesi her geçen yıl artıyor" ifadelerine yer verdi.



"Birlikte çalışmaya hazırız"


Sağlık turizminin özellikle son on yılda büyük bir ilerleme kaydettiğini sözlerine ekleyen Ülken, konuşmasının devamında "2017 verilerine göre dünyada 11 milyon kişi sağlık turizmi amacıyla seyahat etti. Şu anda bu sayı 130 milyar dolar harcamayla 30 milyona ulaştı. Bu rakamın önümüzdeki 8 yıl içinde 350 milyar ABD Dolarına çıkması bekleniyor. Geçtiğimiz yıllarda gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere giden sağlık turistleri, gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru kaymıştır. Bu değişimin birçok nedeni var. Gelişmiş ülkelerdeki bekleme sürelerinin uzaması, artan yaşam süresi ve sağlık hizmetlerinde maliyet baskıları bunun en önemli nedenleridir. Bugün Türkiye’de sağlık turizmi yetki belgesine sahip dört binin üzerinde sağlık kuruluşu bulunmaktadır. Türkiye, hizmet kalitesi, hizmetlere erişilebilirlik ve birçok ülkeye kıyasla düşük maliyetli hizmet sunumu ile dünyanın birçok bölgesinden sağlık turisti çekmektedir. Bu büyümede Türkiye’de uygulanan stratejilerin önemli rolü var. Dünya sağlık turizmi sektörünün önde gelen aktörlerinden biri olmak istiyoruz. Bu nedenle 2021 yılında TOBB bünyesinde Türkiye Uluslararası Sağlık Turizmi Konseyi’ni oluşturduk. Konsey,3 yılı aşkın süredir sağlık turizmi sektörünün gelişimine katkı sağlamak için çalışmaktadır. Bu Mecliste özel sağlık kurumları, fizik tedavi ve tüp bebek merkezleri, huzurevleri, sağlık turizmi aracı kuruluşları ve STK’lar aktif olarak çalışmaktadır. Meclisimizin amacı Türkiye’yi bir cazibe merkezi haline getirmek ve hasta payını artırmaktır, Son dönemde özellikle bölgemizde sağlık turizminde yaşanan gelişmelerin çok önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim. Birlikte çalışmaya hazırız. Tekrar belirtmek isterim ki, bu tarihi kent İsfahan’da bulunmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Bu konferansın faydalı olacağına ve beklenen sonuçlara ulaşacağına eminim. Hepinizi Türkiye’ye bekliyor, dinlediğiniz için teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.



Başkan Ülken, İran’da sağlık turizmini anlattı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: "Filistinliler özgürlüğün ne olduğunu bütün dünyaya canlarıyla tanıttı” Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “O masum yavrular, o şehitler Gazze’nin, Filistin’in ne olduğunu, özgürlüğün ne olduğunu bütün dünyaya canlarıyla tanıttı” dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ikincisi düzenlenen “Filistin İstişare Toplantısı”, sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla İstanbul’da yapıldı. 29 Mayıs Üniversitesi’nde yapılan toplantıda konuşan Erbaş, terör devleti İsrail’in 8 ayda Gazze’de 35 bin civarında yarısı çocuk ve kadınlardan oluşan pek çok masum insanı katlettiğini belirterek, “Dünyanın gözü önünde, bizim de hemen burnumuzun dibinde, kalbimizde soykırım yaşanıyor. Kudüs, Filistin bizim kalbimiz. İşgalci zalimler eliyle Kudüs, adeta soykırıma sahne olan bir diyar haline getirildi” dedi. "Gazzelilerin şehadeti, dünyanın gözünü merhamete, şefkate çevirdi” Erbaş, terör devleti İsrail’in arkasında Batılıların ve Amerika’nın olduğuna dikkati çekerek, "Dünya şu anda 7-8 ay öncesi gibi değil, dünya değişti. Özellikle toplumlar artık Filistin’e, Gazze’ye 8 ay öncesindeki bakışla bakmıyor. O masum yavrular, o şehitler Gazze’nin, Filistin’in ne olduğunu, özgürlüğün ne olduğunu bütün dünyaya canlarıyla tanıttı. Onların şehadeti, dünyanın gözünü merhamete, şefkate çevirdi” diye konuştu. "Gazzeliler mutlaka zafere ulaşacaktır" Bir insanın en mukaddes varlığının canı olduğunu dile getiren Erbaş, “Anneler kucağında şehit olmuş yavrusuyla dünyaya meydan okuyabiliyorsa ve o şehidiyle Cenab-ı Hakka şükrünü eda edebiliyorsa bu toplum asla mağlup olmaz. Bu toplum mutlaka zafere ulaşacaktır. Adım gibi bundan eminim ve bu zafer er ya da geç gerçekleşecek" ifadelerini kullandı. Erbaş, "Geçmişte bu katliam, bu işgal 88 sene sürmüştü. Ben inanıyorum ki bu sefer 88 sene sürmeyecek. Bundan adım gibi eminim. Çünkü bizler burada olduğumuz müddetçe, Filistin ve Gazze için daha fazla elimizden geleni elimizle, dilimizden geleni dilimizle yapmaya devam ettikçe Gazze’deki, Filistin’deki zafer yakınlaşacak inşallah. Sadece biz bile kalsak, dünyadan hiçbir ses çıkmasa yine de buna devam edeceğiz” şeklinde konuştu. “Filistin’deki savaşın durması bizim güçlenmemize bağlı” Bu zulmün durmasının, genelde İslam dünyasının özelde Türkiye’nin güçlenmesine bağlı olduğuna işaret eden Erbaş, sözlerine şöyle devam etti: “Ekonomik güç, savunma sanayi gücü ve en çok da birliğimiz, beraberliğimiz, fitneye ve tefrikaya karşı olmamız bizim için en büyük güçtür. Silahsa silah, İHA’ysa İHA, SİHA’ysa SİHA o gücü de göstermemiz lazım. TUSAŞ’ıyla, ASELSAN’ıyla, HAVELSAN’ıyla, TEİ’siyle, TAI’siyle, Roketsan’ıyla bunlar bizim gurur tablolarımız. Demek ki Gazze’de, Filistin’de, bizim topraklarımızın içinde, dışında, ötelerinde terör faaliyetlerinin son bulması bizim daha da güçlenmemize bağlı. Hem manevi gücümüzü, birliğimizi, beraberliğimizi temin etmek, tefrikaya, fitneye fırsat vermemek hem de ekonomi, savunma sanayi açısından daha güçlü olmamız lazım.” “Üniversitelerdeki Filistin eylemleri umut verici” Erbaş, üniversitelerdeki Filistin eylemlerine de değinerek, “Dünya üniversitelerinin bu hareketliliği umut verici. İnşallah daha da artar, daha da bu farkındalığın oluşmasına vesile olan faaliyetler, etkinlikler bütün dünyada olur” değerlendirmesinde bulundu. Toplantıya, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İsrafil Kışla, Filistin Dışişleri Bakan Yardımcısı Mahmud Medhun, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Burhan İşliyen, Din Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Şaban Kondi, Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdürü İzani Turan ile İstanbul İl Müftüsü Prof. Dr. Safi Arpaguş katıldı.
Kütahya Kütahya Tasarım Teknokent’in yeni binası açılışa hazır hale geldi Dumlupınar Teknoloji geliştirme bölgesinde yer alan Kütahya Tasarım Teknokent Yönetici A.Ş. yeni binası açılışa hazır hale geldi. Hem konuyla ilgili incelemelerde bulunmak hem de mevcut Teknokent yönetimi ve şirketlerini ziyaret etmek üzere Kütahya’ya gelen Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Arge Teşvikleri Genel Müdürü Muhammed Bilal Macit, bir dizi ziyaretlerde bulundu. Genel Müdür Macit’ten Rektör Süleyman Kızıltoprak’a ziyaret Genel Müdür Muhammed Bilal Macit, Dumlupınar Üniversitesi Rektörü ve Tasarım Teknokent Yönetici A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak’ı ziyaret edip bilgi alışverişinde bulundu. Rektör Kızıltoprak yaptığı konuşmada, teknokentlerin ülkenin Arge ve inovasyon ekosistemi üzerinden ekonomik büyüme ve kalkınmaya büyük destek verdiğini, Kütahya Tasarım Teknokent olarak başarılı projelerle hızla yukarılara tırmandıklarını, yeni bina ile beraber çok daha başarılı projelere imza atacaklarını ifade etti. Muhammed Bilal Macit, ardından teknokent’e geçti. Genel Müdür Prof. Dr. Ersan Öz tarafından yapılan sunumu dinleyen Macit ve beraberindeki heyet ardından projelerini başarıyla sürdüren bazı teknokent firmalarını ziyaret edip, yeni yapılan teknokent binasında incelemelerde bulundu. Yeni binanın açılışa hazır hale geldiğini gören Genel Müdür Muhammed Bilal Macit, " Kapatılmak üzere olan bir teknokentten bu noktaya gelen Kütahya Tasarım Teknokenti tebrik ediyoruz. Bakanımızın programına göre yakında açılışını yapabileceğimiz teknokentten hem nitelik hem nicelik olarak çok daha iyi projeler çıkacağına, ülke ekosistemine katkılar sağlayacağına inanıyoruz. Kütahya Teknokent ülke sıralamasında da üst sıralara tırmanacaktır" şeklinde konuştu.
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Cari dengelerimizi geçen yıldan bu yana neredeyse yarı yarıya iyileştirdik" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Cari dengelerimizi geçen yıldan bu yana neredeyse yarı yarıya iyileştirdik” dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Ankara’da TOBB’un 80. Genel Kurulu’na katıldı. Yılmaz, İşçi kesimiyle sendikalarla sivil toplum kuruluşlarıyla konuşarak, görüşerek onlardan alınan fikirlerle Orta Vadeli Programını şekillendirdiklerini bugüne kadar programı hayata geçirdiklerini vurguladı. Orta vadeli programın 3 yıllık perspektif olduğuna değinen Yılmaz, “Cumhurbaşkanımızın güçlü siyasi desteğiyle, iradesiyle orta vadeli programı adım adım hayata geçiriyoruz. Ancak adı üzerinde orta vadeli bir program 3 yıllık bir perspektif. Doğru bir yola girmişseniz, doğru bir programı hayata geçiriyorsanız zaman zaman konjonktürel gelişmelerle olumlu veya olumsuz etkilenmeler olabilir ama esas olan program. Doğru bir program ve doğru bir yola girmişseniz hedeflerinize ulaşınız. Biz de programımızı, kararlılığınızla hayata geçiriyoruz ve inanıyoruz ki bu programın sonunda istikrar içinde büyüyen, gelirini adil paylaşan, kalıcı sosyal refah üreten bir ülke olmak hedefimizi çok daha güçlü bir şekilde hayata geçireceğiz” diye konuştu. “Bir üst lige çıkmamız gerekiyor” Türkiye’nin kalkınmakta olduğunu ve gelişmekte olan bir ülke olduğunu ifade eden Yılmaz, "Gerçekten kolay değil bir eşikteyiz. Bir üst lige çıkmamız gerekiyor. Az önce Özgür Bey söylediği açmazlar aslında bir taraftan da orta gelir tuzağı dediğimiz sadece bize özgü olmayan dünyanın her yaşanan hadiseler. Orta gelir tuzağının özü şudur. Düşük emekle belli ülkelerle artık rekabet edemez hale gelirsiniz. Yüksek teknolojide de gelişmiş ülkelerle rekabette zorlanırsınız. Orta gelirin tanımı bu zaten. Dolayısıyla biz bu acılardan elbette düşük gelirle çıkmayacağız. Daha yüksek katma değerler, daha yüksek teknolojik içerikle ve ülkemizin refahını daha kalıcı bir şekilde arttıracak üretim gücüyle çıkacağız. Rekabet gücüyle verimlilikle çıkacağız. Bunun da özü şu daha fazla ihracat, cari açığı daha aşağı çeken rekabetçi bir Türkiye. İş dünyamızın da tam bu noktada hayati bir rol oynayacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı. “Cari dengelerimizi geçen yıldan bu yana neredeyse yarı yarıya iyileştirdik” Cari dengenin geçen yıldan bu yıla neredeyse yarı yarıya iyileştirdiklerini vurgulayan Yılmaz, “Geçen yılın ortalarında 60 milyar dolar civarında olan cari açığımız bugün 32 milyar doların altına inmiş durumda. Cari açığı, bir tanımı da şudur değerli arkadaşlar. Yatırımlarınızla, tasarrufunuz arasındaki fark kadar cari açık verirsiniz. Tasarruflarınız yatırımlara yetmiyorsa başka ülkelerin tasarruflarını kullanmak zorunda kalırsınız. Biz kalkınmakta olan bir ülkeyiz. Bu dengeyi yatırımlarımızı azaltarak değil, tasarruflarımızı arttırarak kurmak zorundayız. Bu tasarruf kamuyla özelle bütün bir toplum olarak başarmak durumundayız. Sağlıklı, sürdürülebilir bir büyüme için makro tasarruflarımızı arttırmamız gerekiyor. Burada da kamu olarak öncülük yapma gayreti içindeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın yine ortaya koyduğu vizyonla ve talimatlarla kamuda kapsamlı bir tasarruf programını başlatmış durumdayız. Bu makro hedeflere buradan kamunun daha fazla katkıda bulunacağına inanıyoruz. Ancak özel sektörün desteği olmadan, çabası olmadan bütün bu hedeflere ulaşmamız mümkün değil” şeklinde konuştu. Özel sektöre seslenen Yılmaz sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Sizlerin desteğini her anlamda fikir anlamında da ortaya koyacağınız çalışmalar anlamında da bekliyoruz. Kamu ve özel olarak daha fazla tasarruf edelim. Tasarruflarımızı daha üretken alanlara kanalize edelim ki ülkemiz işte orta gelir tuzağı dediğimiz sürecin açmazlarından çıksın ve üst gelir liginde çok daha güçlü bir konuma yükselsin. Kamu ve özel birlikte bunu başaracağımıza yürekten inanıyorum. Siyasetin burada mutlaka kutuplaşmadan uzaklaşması milli konularda seksen beş milyonun ortak menfaatleri konusunda bir araya gelmeyi başarması gerekiyor. Bu anlamda sayın cumhurbaşkanımız ve genel başkanımızla sayın ana muhalefet genel başkanı Özgür Özer Bey’in bir araya gelmeleri, görüşmeleri siyasetimiz bakımından da son derece olumlu ve geleceğe dönük umut verici bir gelişme olmuştur. Bunun da devamını diliyoruz. Demokratik bir ülkeyiz elbette farklılıklarımız olacak, elbette farklı fikirler olacak bunlar da bir zenginlik. Ama yeri geldiğinde ülkemizin ortak menfaatleri için seksen beş milyonun geleceği için bir araya gelmeyi, birlikte hareket etmeyi de başarmak durumundayız. Ben buna şirket işbirlikçi rekabet diyorum. Yeri geldiğinde iş birliği, yeri geldiğinde rekabet edebilmeli siyasi partiler. Bunun da inşallah daha güzel örneklerini önümüzdeki dönemde görürüz." Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugün genel kurulda yeşil pasaport müjdesini hatırlatan Yılmaz, "Onun da hayırlı olmasını diliyorum. Gerçekten en fazla bu anlamda özel sektörün desteklenmesi lazım. Şahsi lüksleri için değil. Bu ülke daha fazla katma değer, ihracat, döviz kazandırmaları için, daha fazla insanımıza aş, iş, imkan oluşturabilmeleri için bizim de özel sektörün her zaman yanında olmamız gerekiyor. Bundan sonra da bütün politikalarımızla sizlerle istişare içinde hep birlikte şekillendirip uygulayıp izleyeceğimizi özellikle belirtmek istiyorum. Genel kurulunuzun tekrar hayırlı olmasını, hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum” dedi.