ASAYİŞ - 04 Temmuz 2022 Pazartesi 23:30

DHKP-C üyesi birinin ölümüne ilişkin cezaevinde yattığını söyleyen Nuri Ergin: “Yine öldürürüm”

A
A
A
DHKP-C üyesi birinin ölümüne ilişkin cezaevinde yattığını söyleyen Nuri Ergin: “Yine öldürürüm”

Kamuoyunda ‘Nurişler’ ya da ‘Karagümrük Çetesi’ olarak bilinen ve liderliğini Nuri Ergin’in yaptığı suç örgütü davasının görülmesine başlandı. 36 sanığın yargılandığı davada savunma yapan ve hakkında 239 yıla kadar hapis cezası talep edilen Nuri Ergin, çıkar amaçlı suç örgütü lideri olduğunu söyleyerek, kendisinin cezalandırılmasını ancak ailesinin tutuklu üyelerinin serbest bırakılmasını istedi.

Kamuoyunda ‘Nurişler’ ya da ‘Karagümrük Çetesi’ olarak bilinen ve liderliğini Nuri Ergin’in yaptığı suç örgütü davasının görülmesine başlandı. Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada tutuklu sanık Nuri Ergin ile bir kısım diğer tutuklu sanıklar SEGBİS sistemi ile hazır edildi. Duruşma salonunda bir kısım tutuklu sanıklar ile taraf avukatları da hazır bulundu.

“Ben çıkar amaçlı suç örgütü lideriyim doğru”

Savunması sorulan tutuklu sanık Nuri Ergin, galerici olduğunu ve aylık kazancının 25-30 bin TL arasında değiştiğini söyleyerek, “Bize bu iftiraları atanları Rabbime havale ediyorum. Ben çıkar amaçlı suç örgütü lideriyim doğru. İddianamede 90'lı yıllarda örgüt kurduğum söyleniyor. Bu mümkün değil. Ben o tarihte beyaz eşya dükkanında çalışıyordum. İddianamede dayımın babamı öldürdüğü varsayılarak benim dayımı öldürdüğüm yazıyor. Ama benim dayım, babamı 10 el ateş ederek öldürdü. Bu davada şikayetçi olanlar dayımın yakınlarıdır. İftira atıyorlar. Ben yaptığım eylemi yaptım diyen bir Nuri Ergin'im. Ne Yaşar Ecim’in vurulması ile ne başka birinin vurulması ile benim bir ilgim yok. Buradaki sanıkların hiçbirinin benimle ve benim grubumla ilgisi yok. Vurulan şahıslar ile de benim en yakın alakam yok. Ben bu adamları tanımam etmem. Bu kadar insanın üzerine iftira atılıyor. Benim kalbimde 5 tane stent var. Bel fıtığı var. Bu iftiraları atanları Allah'a havale ediyorum, Rabbim nasıl biliyorsa öyle yapsın” dedi.

DHKP-C üyesi birinin ölümüyle ilgili cezaevinde yattığını söyleyen Nuri Ergin, “Bugün yine fırsatım olsa, sizin gibi şerefli insanları katletse yine öldürürüm. Ben 27 senedir hapishanedeyim. DHKP-C’li ölen birisinin cezasını yatıyorum. Bununla da gurur duyuyorum. Benim oğlumun, bacımın, yeğenlerimin bu olaylar ile ilgisi yok ama suçlanıyorlar. Ne yapayım? Soyadımı mı değiştireyim? Benim oğlum sabıkasız pırıl pırıl insan. Polisten, bu işlerde çekinen pırıl pırıl bir çocuktur” dedi.

Nuri Ergin’in kız kardeşi Neslihan Ecim ise, “Ben 1.5 yıldır tutukluyum. 35 senedir ev hanımıyım. Ömrümde ilk defa mahkemeye çıktım. Suçlamaları kabul etmiyorum. Bizde kadınlar böyle olayların içerisine girmez” dedi.
Nuri Ergin ise, “Benim şimdiye kadar işlediğim cinayetlerden, suçlardan yaptığım şeylerin hiçbirinde ablamın, annemin yani ailemdeki kadınların alakası yoktur” şeklinde konuştu.

Nuri Ergin’in kardeşi Soner Ergin ise, “Ben 45 yaşımdayım ve 13 yıldır hapisteyim. 7 yıl suçsuz yattım. Nuri ağabeyim nasıl ki 26 yıldır çocuklarını görmüyorsa ben de 17 yıldır çocuklarımı toplamda 7 defa gördüm. Evet, biz sütten çıkmış ak kaşık değiliz ama ben örgüt yöneticisi değilim” dedi.

Sanık Ergin duruşmada kendisinin cezalandırılmasını istedi

Duruşmada talebi sorulan sanık Nuri Ergin, “Cezalandırılmamı talep ediyorum. Diğerlerinin tahliyesine ve beraatına karar verilmesini talep ediyorum. Benim oğlumun tek suçu benim oğlum olmasıdır” dedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Ramazan Elçiboğa, Neslihan Ecim, Şaban Behçet Ecim, Soner Ergin, Vedat Ecim, Yüksel Turan ve Atilla Cankurt’un savunmalarının alınmış olması ve tutuklulukta geçirdikleri süreyi göz önünde bulundurarak tahliyelerine karar verdi. Mahkeme, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan 198 sayfalık iddianamede, 5 kişi mağdur, 9 kişi müşteki, aralarında Nuri Ergin’in de bulunduğu 36 kişi ise sanık olarak yer almıştı. İddianamede başlangıç olarak kabul edilen olayın 2019 yılında yaşandığı aktarılmıştı. 2019 yılında Erzurumspor Kulübü ile yapılan futbol müsabakasında Erzurumspor taraftarlarının "Nuri Ergin" diye tezahürat yaptığı ancak Karagümrük Spor Kulübü taraftarının bu tezahüratı yapmadığı iddianamede belirtilmişti. İddianamede örgüt lideri Nuri Ergin’in cezaevine yasadışı yollarla soktuğu telefon ile birilerini arayarak "Ben ömrümü Karagümrük'e verdim, bu kadar ceza yattım, Erzurumlular 'Nuriş' diye bağırır da Karagümrüklüler nasıl bağırmaz, onlara söyle hepsini öldüreceğim" dediği ve spor kulübü başkanı Yaşar Ecim ve kulübün yönetimindeki kişileri tehdit ettiği aktarılmıştı. İddianamede telefon görüşmesinden sonra Fatih Karagümrük Spor Kulübü'nün eski başkanı Yaşar Ecim'in 12 Eylül 2020'de Beylikdüzü'nde bir mekan çıkışında silahlı saldırıya uğradığı ve bacağından yaralandığı kaydedilmişti. İddianamede kamuoyunda Nurişler, Nuriş Kardeşler veya Karagümrük Çetesi olarak bilinen ve halen cezaevinde olan Nuri Ergin ile Vedat Ergin'in yanı sıra kardeşleri Nejat Ergin, Zeynel Ergin ve Soner Ergin’in bir araya gelerek organize suç örgütü oluşturdukları ve cezaevinde bulunan örgüt lideri Nuri Ergin'in telefon ile dışarıda bulunan adamları üzerinden talimatlar vererek eylemlerini sürdürdüğü belirtilmişti. İddianamede söz konusu suç örgütünün eylemlerinin 1990'lı yılların başlarında görüldüğü ve bu yıllarda semt, hal ve pazar esnafını haraca bağladıkları, kendilerine haraç vermeyen iş adamlarının dükkanlarını kurşunladıkları, husumetlilerine karşı yaralama, öldürme hatta bombalamaya kadar varan eylemlerde bulundukları kaydedilmişti. Örgütün finansının kumar oynatmak, uyuşturucu madde ticareti gibi yasadışı yollarla sağlandığı da iddianamede açıklanmıştı. Nuri Ergin hakkında ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’, ‘tasarlayarak öldürmeye teşebbüs’, ‘2 kez olası kastla yaralama’, ‘3 kez nitelikli yağmaya teşebbüs’, ‘6 kez ruhsatsız silah bulundurma’, ‘şantaj’, ‘özel hayatın gizliliğini ihlal’, ‘3 kez genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması’, ‘2 kez nitelikli kasten yaralama’, ‘2 kez mala zarar verme’, ‘2 kez nitelikli yağma’, ‘tehdit’, ‘2 kez kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya teşebbüs’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘izinsiz olarak ateşli silah ve mermileri ülkeye sokma, imal etme, nakletme, satma’ ve ‘infaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak’ suçlarından toplam 239 yıl 9 aya kadar hapis cezası talep edilmişti.

Melike İnal

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen 2026 Merkezi Yönetim ve 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerine sunum yaptı. Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iyileştirilmeye, geliştirilmeye her zaman açık bir sistem olduğunu söyleyerek, "İhtiyaçtan yeni ihtiyaçlar ortaya çıktıkça yeni değerlendirmeler yapıldıkça, dinamik bir şekilde kendini geliştiren bir yapı olduğunu ifade etmek isterim" ifadelerini kullandı. Demokratik sistemlerde farklı yönetim biçimlerinin olduğunu belirten Yılmaz, "Bunların hepsi demokratiktir ama yönetim sistemi olarak farklılık arz ederler. Başkanlık sistemi de vardır, parlamenter sistem de vardır, yarı başkanlık sistemi de vardır. Üçü de demokratik dünyada görülen sistemlerdir. Her birinin de farklı alt versiyonları olduğunu biliyoruz. Örneğin İngiltere’deki parlamenter sistemle kıta Avrupa’sındaki parlamenter sistem arasında da belli farklılıklar olduğunu biliyoruz. Nitekim bizim de önceki sistemimizin farklı bir parlamenter sistem olduğunu hep birlikte biliyoruz. Çok çeşitli zaafiyetler içeren bir sistem olduğunu biliyoruz. Halkımızın referandumda onayıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dediğimiz Türkiye’nin özel koşullarına uygun, kültürüne uygun bir yapılanmayı gerçekleştirmiş durumdayız. Bu sistem yeni sistem birçok testten başarıyla geçti. Kim ne derse desin. Son beş altı yıl özellikle bir taraftan dünyada belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Risklerin belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Bölgemizde jeopolitik gelişmelerin, savaşların, çatışmaların yoğunlaştığı bir dönem oldu. Pandemi gibi tüm dünyayı sarsan bir hadisenin yaşandığı bir dönem oldu. İçeride yine asıl afeti dediğimiz tarihimizin en büyük afetini yaşadık. Ekonomik şartlarla ilgili yine çeşitli süreçler yaşandı. Bütün bu süreçlerde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin avantajını gördüğümüzü, yaşadığımızı rahatlıkla ifade edebilirim. Hızlı karar alan, uygulayan, etkin bir sistem olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kendisini ispat etmiştir. Ama hep altını çiziyorum. Bugün de ifade edeceğim. Bu daha iyileştirilemeyeceği anlamına da gelmiyor. Daha da iyiye, daha gelişmiş bir yapıya doğru dönüşmeyeceği anlamına da gelmiyor. Tam aksine tecrübelerle yaşadığımız süreçlerle birlikte sistem iyileştirilmeye de her zaman açık bir sistem" şeklinde konuştu. Yılmaz, şöyle konuştu: "İyi ki bu küresel ve bölgesel fırtınalı dönemde Cumhur İttifakı gibi güçlü bir ittifakımız var. İyi ki Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü, dirayetli, tecrübeli bir liderimiz var. Liderlik her zaman önemlidir. Ama fırtınalı zamanlarda zor zamanlarda bir kat daha önemlidir. Bugün Türkiye siyasi istikrarıyla dünyadan birçok alanda pozitif ayrışan bir ülkedir. Sorunlarımız da elbette var ama bu sorunları aşma kapasitemiz de var. Bunu da birçok vesileyle ortaya koymuş durumdayız. Cumhurbaşkanlığı’yla ilgili saray ifadesini kullanıyor değerli arkadaşlarımız muhalefetten. Tabii ki saray değil orası. Milletin evi. Biz milletin evi olarak görüyoruz ve orası bir gelip bir gün görürsünüz belki. Ziyaret ederseniz nasıl bir, kurgu var zihninizde bilmiyorum ben, ama orası bir çalışma mekanı. Orada bürokratlarımız var. Çalışanlarımız var. Kamu görevlileri var. Gece gündüz bir mesai harcanıyor. Birçok durumda mesai kavramına bakılmadan bu ülkenin ihtiyaç duyduğu çalışmalar, faaliyetler yürütülüyor. Orası hiçbir partiye ait değil. Hiçbir kişiye de ait değil. Milletin evidir. Milletin gönlüne giren külliyenin kapısından da girer. Milletin gönlüne giremeyen oranın bir saray olarak hayalini kurar." Yılmaz, "Bugünkü Cumhurbaşkanlığımız geçmişteki Cumhurbaşkanlığı değil, bazen karıştırılıyor. Sanki o eski sistemimizdeki Cumhurbaşkanlığı makamıymış gibi değerlendiriliyor. Öyle değil. Bugün yönetimimizin merkezi Cumhurbaşkanlığı. Yasamada milli iradenin tecelli Türkiye Büyük Millet Meclisi’miz, gazi Meclisimiz. Yürütmede de milli iradenin tecelli ettiği makam Cumhurbaşkanlığı makamı. Eskiden doğrudan seçilmiyordu biliyorsunuz. Artık doğrudan halkımızın sandığa gidip seçtiği bir Cumhurbaşkanımız var. Milli iradenin doğrudan yansıdığı bir makam var. Ve burada yürütme makamı olarak Cumhurbaşkanlığı eski sistemdeki Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığının birleşmiş hali. Eskiden iki tane ayrı makam vardı biliyorsunuz. Dolayısıyla ayrı maliyetler, masraflar vardı. Aslında yeni sistem bunları sadeleştirmiş durumda. Yıllar itibariyle fark etmekle birlikte geçmişte Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığı bütçelerini birleştirirseniz toplam bütçenin binde üçüne dördüne denk gelirdi geçmişteki masrafla. Bugün binde biri seviyesinde. Binde bir, binde bir nokta bir, binde bin nokta iki seviyesinde. Geçmişe göre çok daha düşük maliyetle çalışan bir merkezden bir karargahtan bahsediyoruz. Yönetim sistemimizin kalbinden bahsediyoruz. Son derece makul düzeylerde bir maliyetle bu stratejik görevin yerine getirdiğini ifade etmek isterim" diye konuştu. Anayasa konusunda Yılmaz, "Burada bizim yaklaşımımız açıktır. Yeni sivil bir anayasayı savunuyoruz. Seçim beyannamemizde de var. Parti programımızda da var. Aslında bütün partilerin seçim beyannamelerinde bu var. Yani millete böyle daha iyi bir anayasa vaadi hemen hemen tüm partilerin seçim beyan namelerinde, politika belgelerinde var. Biz de bu yönde bir çalışmayı, mutfak çalışmasını sürdürüyoruz. Bütün partilere de çağrı yapıyoruz" dedi. Anayasada vesayetçi zihniyetin etkileri büyük oranda giderildiğini söyleyen Yılmaz, "Hala bazı kalıntıları olduğunu görüyoruz. Ancak çok sayıda değişiklikle iç tutarlılığı bir ölçüde zayıfladığını iç yapısında yeni daha tutarlı bir yaklaşımın faydalı olacağını düşünüyoruz. Bunlardan da belki daha önemlisi gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz. Bu anayasa hem devletin kurumlarını daha etkin çalıştıran daha uyumlu çalıştıran bir anayasa olmalı, hem de birey devlet ilişkilerini daha özgürlükçü, daha hak, hukuk temelli tanımlayan bir anayasa olmalı diye inanıyoruz. Ama bu bizim tek başına yapabileceğimiz veya Cumhur İttifakı olarak yapabileceğimiz bir konu değil. Diğer partilerle birlikte en geniş mutabakatı sağlayarak yapmamız gereken bir alan hem sistem eleştirileri yapıp hem de anayasa çalışmalarına girmeyiz diyenlerin çok tutarlı olduğunu ifade edemem doğrusu. Yani eğer gerçekten burada daha iyi bir anayasa, daha iyi bir sistem istiyorsanız buyurun çağrı yapıyoruz; gelin birlikte çalışalım, ortak akılla çalışalım" ifadelerini kullandı.