ASAYİŞ - 20 Mart 2017 Pazartesi 18:13

Tanık Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz: 'Yaptıkları her şeyin sorumlusu benim'

A
A
A
Tanık Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz: 'Yaptıkları her şeyin sorumlusu benim'

15 Temmuz darbe girişimi gecesi Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesine ilişkin görülen davada tanık olarak ifade veren Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz, Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığına giden timin yaptığı her şeyin sorumlusunun kendisi olduğunu belirterek, "Onlara helikoptere binme emri veren benim. Gittikten sonra da tüm emirleri benden aldılar. Sorumluluk komutana aittir" dedi.

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesine ilişkin 18 sanık hakkında açılan davanın dördüncü celsesi Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince görülüyor. Duruşmanın öğleden sonraki kısmında tanık ifadelerinin alınmasına devam edildi. Tanık Yüzbaşı Ahmet Kemal Yılmaz, 15 Temmuz'da PKK terör örgütüne yönelik operasyonları icra etmek için Diyarbakır'da Özel Kuvvetler Üssü'nde görevli olduklarını söyledi. Saat 21.00 sıralarında Tabur Komutanı Binbaşı Fatih Şahin'in kendilerine hazırlıklı olmaları yönünde emir verdiğini, Ankara'ya göreve gideceklerini, ancak detaylı bilgi vermediğini anlattı. Yılmaz, emir doğrultusunda personele hazırlık yapmaları yönünde emir verdiklerini belirterek, saat 21.30 sıralarında Kilis'te görev yapan bir arkadaşını telefon ile aradığını, Suriye'de bir olay olup olmadığını sorduğunu, arkadaşının Suriye'de herhangi bir olayın olmadığını söylediğini kaydetti. Durduk yere Ankara'ya operasyona gidilmesinin kendisine mantıklı gelmediğini vurgulayan Yılmaz, "Daha sonra internette köprülerin tutulduğu, uçakların Ankara'da alçak uçtuğunu öğrendik. Bende 'bir saldırı olacaktır' yönünde değerlendirme yapıyordum. O esnada darbenin 'd'si dahi söylenmiyordu. Daha sonra Fatih Şahin elinde telefonla gülümseyerek 'ihtilal yapıldı' dedi. Ben de şaka yaptığını sandım, ciddiye almadım. Sonra internete darbe haberlerinin düştüğünü gördük. Fatih Şahin'in bu öngörüyü görmesine şaşırdım" diye konuştu.

Yılmaz, Ankara'ya gitmek için havaalanına hareket ettiklerini, otobüste giderken Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamalarını dinlediklerini kaydetti. Yılmaz, "Başbakan küçük bir kalkışma olduğunu söylüyordu. Ben arkama dönük bir şekilde Mihrali ve Fatih ile konuşuyordum. Ben 'bu paralelcilerin işi. Olaylar sadece İstanbul'da, Ankara'da var. Diğer yerlerde bir şeyler yok' dedim. Mihrali bana 'komutanım paralelcilerle çatışmaya mı gidiyoruz' diye sordu. 'Evet' dedim. Mihrali elini ovuşturdu sevindi yüzü güldü. Tabur Komutanı Fatih Şahin'in yüzü değişti. Ben o ara ondan şüphelendim. Havaalanına ulaştık, oraya giderken de her şey normaldi. Tabur komutanı '1 ve 3'üncü tim hazırlığını yapsın' dedi. Özel Hava Alay Komutanlığı'nın uçağı bizi bekliyordu" şeklinde konuştu.

"Verilen emirlere müdahale etmeyince Semih Terzi'den de şüphelenmeye başladım"

Sanıklardan eski Binbaşı Fatih Şahin'den şüphelendiğini anlatan Yılmaz, "Semih Terzi'yi görünce ben rahatladım. Her ne kadar kendisi ile ilgili durumu öğrenmiş olsak da Fatih Şahin'den şüphelendim, Semih Terzi'den sıkıntı çıkmaz diyerek rahatladım. Semih Terzi bende böyle bir inanç bıraktı. Arayıp da bulamayacağınız bir komutandır Semih Terzi. Uçak hareketlenince Fatih Şahin beni çağırdı. Beni Semih Terzi'nin karşısına oturttu. Bana 'aşağıya inince çatışabiliriz, hazır mısın?' diye sordu. Benim şüphelerim artmaya başladı ama renk vermemek için 'hazırım' dedim. Daha sonra bana 'git bunu Mihrali'ye söyle' dedi. Bende Mihrali'ye gittim 'tabur komutanı aşağı iner inmez çatışabileceğimizi söyledi, ama anlamadım, tabura bir şey belli etme' dedim. Daha sonra Fatih Şahin beni bir daha çağırdı 'indiğimiz zaman emniyeti alacaksın' dedi. Ben de 'Etimesgut'a, askeri havalimanına inmiyor muyuz, neden emniyet alıyoruz?' dedim. Belli olmadığını söyledi. Ben de 'asker, polis bizim için tehdit mi?' dedim, 'olabilir' dedi. Daha sonra Fatih Şahin Gölbaşı'na gidileceğini, eğer aşağıda 1 helikopter varsa önce 14 kişilik bir grubun, ardından bir grup daha gideceğini söyledi. Eğer birden fazla helikopter varsa ikinci grubunda hareket edeceğini söyledi. Ben 14 kişilik grubu belirledim. Verilen emirlere müdahale etmeyince Semih Terzi'den de şüphelenmeye başladım. Yıllarca itaat ile yetişmişsiniz ama olayları değerlendirdiğinizde oturmayan bir şey var. Semih Terzi'den de şüphelenmeye başladım ancak elimde somut bir delil yoktu" ifadelerini kullandı.

Yılmaz, Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığı'na giden grubun arasında bulunmadığını, kendisinin Etimesgut'taki havalimanında beklediğini, 6 kişilik asker grubunun da yanında kaldığını söyledi. Daha sonra karanlık bir noktaya gittiğini orada telefonundan internete girip ne olup bittiğini anlamaya çalıştığını belirten Yılmaz, Diyarbakır'da olan bir askerin kendisini telefon ile aradığını F-16'ların helikopterlere ateş açtığını öğrendiğini anlattı. Yılmaz, bu durumu havaalanında bekleyen pilotlara sorduğunu kaydetti. Pilotlara renk vermek istemediğini dile getiren Yılmaz, "Eğer Semih Terzi, Fatih Şahin darbeciyse onları paketleyecektim. Yok değilse Gölbaşı'na gidip 'efendim çantaları anca hazırladık, emrinizdeyim' deyip emrine girecektim" dedi.

İlerleyen vakitlerde rütbeli kişilerle durum hakkında konuştuğunu anlatan Yılmaz şunları kaydetti:
"02.46'da Ömer Faruk Bozdemir Albayı aradım. Kendimi tanıttım, olayı anlattım. O da Semih Terzi'nin, Fatih Şahin'in hain olduğunu, istersem Zekai Aksakallı ile beni görüştürebileceğini söyledi. Ben de görüşmek istediğimi söyledim. Bana Zekai Paşa'nın numarasını gönderdi. Ben de onu aradım, olayı anlattım. Zekai Paşa bana 'Semih Terzi, Fatih Şahin, Ümit Bak, Mehmet Ali Çelik' hain dedi. Ümit Bak ile Mehmet Ali Çelik'i öldürme emri verdi. Ben helikoptere binip oraya gidebileceğimi söyledim ama benden kalmamı istedi. Daha sonra Albay Ahmet Balaban'ın beni bahçede aradığını gördüm. Zekai Paşa'ya 'buradaki albay beni takip ediyor' dedim. Telefonu vermemi istedi. Onunla kısa konuştu. Daha sonra telefonu geri aldım 'o albayı gözden kaçırma' dedi. 02.59'da Erhan Almaz'ın telefonundan Mihrali'yi aradım. 'Ümit Bak, Fatih Şahin, Mehmet Ali Şahin, Semih Terzi hain' dedim. Daha sonra Etimesgut Havalimanı'nda komutayı ele aldık. Mihrali beni aradı ve Mehmet Ali Çelik ile Ümit Bak'ı aldıklarını söyledi. GATA'ya giden Hüseyin Başçavuş'u aradım. Ona 'Fatih Şahin hain. Onu ya etkisiz hale getirin, ya öldürün ya da oradan kaçın. Emir komuta artık ben de' dedim. 05.30 sıralarında Fatih Şahin yanımdaki bir askeri aradı. O telefonu bana getirdi. Açtım 'ne var' dedim. Bana neredesin diye sorduğunda Etimesgut'ta olduğumu söyledim. Fatih Şahin bana 'kimseye sıkmayın' dedi. Ben de 'önüme gelene sıkıyorum, sen gelsen sana da sıkacağım hain' dedim. Ondan sonra telefonu kapattı bir daha da aramadı."

Yılmaz, yargılanan timin kendi emirleri doğrultusunda hareket ettiğini vurgulayarak, "Yaptıkları her şeyin sorumlusu benim. Bütün emirleri ben verdim. Eğer timin helikoptere binmesi, Semih Terzi ile beraber hareket etmesi algı oluşturuyorsa, emre itaat etmek suç değil, helikoptere binmek de suç değil. Onlara helikoptere binme emri veren benim. Gittikten sonra da tüm emirleri benden aldılar. Sorumluluk komutana aittir" dedi. 

Abdullah Sarıca
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Uçağın düştüğü gören vatandaşlar, o anları anlattı Libya Genelkurmay Başkanı Al-Haddad’ı taşıyan uçağın düşmesin ardından vatandaşlar o anları anlattı. Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al-Haddad’ı taşıyan 9H-DFJ kuyruk numaralı Falcon 50 tipi uçağın Haymana ilçesi Kesikkavak köyü yakınlarında düşmesi sonrası köylüler gördüklerini anlattı. Evinde istirahat ettiği sırada bir patlama sesi geldiğini ifade eden vatandaş, "İkinci patlama sesi gelince herkes sokağa döküldü. Biri trafo patlamış dedi. Sonradan uçağın düştüğünü durduk. Zaten parçaları hep görünüyordu. Sonra Jandarma ekipleri gelince bizleri oradan çıkarttılar. Oradan sağ çıkma ihtimalleri yok, kötü bir patlama oldu. Herkese geçmiş olsun" dedi. Gazi Özgür’se saat 20.00-21.00 sıralarında yüksek bir patlama sesi duyduğunu ifade ederek, "Bir de yoğun bir sis ve hafif bir yağmur vardı. Patlamanın neticesini bilemediğimizden dolayı anlık haberler yayılmaya başladı. Haberler yayılmaya başlayınca arabaya bindim. Bölgede Jandarma ekipleri dronlarla arama yapıyorlardı. Deprem oluyor ve depremden önce gelen patlama sesi gibi bir ses geldi. Kalıntıları ilk gençler görünce Jandarmaya haber vermişler. Jandarma da olay yerine geldi ve herkesi uzaklaştırdı. Uçağın enkazı bulundu" diye konuştu. Olayı anlatan Gökhan Tekin ise, "Otelde teknik servis olarak çalışıyorum. Bir patlama sesi duydum. Otelde doğalgaz patlaması oldu diye bizim otelin ismini verdiler. Bizim otelde öyle bir patlama olmadı. Sonra uçak düştüğünü söylediler. Uçak parçaları vardı, ceset vardı jandarma sokmadı bizi oraya. Ses büyüktü, deprem oldu ya da bomba patladı sandık ama sonradan uçağın düştüğünü öğrendik" şeklinde konuştu.
Ankara İletişin Başkanı Duran’dan düşen uçakla ilgili açıklama İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Libya Genelkurmay Başkanını taşıyan uçağın düşmesi ile ilgili sosyal medya hesabından açıklama yaptı. İletişim Başkanı Duran, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, uçağın elektrik arızası nedeniyle acil durum bildirdiğini belirterek, "23 Aralık 2025 günü Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al Haddad ve maiyetindeki dört kişi ile üç mürettabatı taşıyan bir özel jet, 20:17’de Esenboğa havalimanından kalktıktan sonra 20:33’te hava kontrol merkezine elektrik arızasından kaynaklı acil durum bildirmiş ve acil iniş talebinde bulunmuştur. Uçak hava kontrol merkezi tarafından tekrar Esenboğa havalimanına yönlendirilmiş ve havalimanında gerekli önlemler alınmaya başlamıştır. Acil iniş için alçalmaya başlayan uçak 20:36’da radar ekranından kaybolmuş ve sonrasında irtibat kurulamamıştır" ifadelerine yer verdi. Olay yerinde gerekli çalışmaların devam ettiğini ve sadece resmi makamlar tarafından yapılan açıklamalara itibar edilmesi gerektiğini vurgulayan Duran, "İçişleri Bakanlığımıza bağlı ekiplerce başlatılan arama faaliyetleri sonucunda düştüğü anlaşılan uçağa ait enkaza ulaşılmış olup, ilgili tüm kurumlarımızca gerekli çalışmalar titizlikle sürdürülmektedir. Bu süreçte başta basın-yayın kuruluşlarımız olmak üzere kamuoyumuzun sadece resmi makamlar tarafından yapılan açıklamalara itibar etmesi; bunun haricinde sosyal medyadaki teyitsiz bilgi, spekülasyon ve komplo teorilerini dikkate almaması, dezenformasyon girişimlerine prim verilmemesi adına oldukça önemlidir" ifadelerini kullandı.
Kars Masalsı yolculuğun son durağı: Turistik Doğu Ekspresi Kars’ta coşkuyla karşılandı Türkiye’nin en prestijli demiryolu rotalarından biri olan ve Ankara’dan yola çıkan Turistik Doğu Ekspresi, kış sezonunun en yoğun seferlerinden birini tamamlayarak son durağı olan Kars’a ulaştı. Yaklaşık bin 300 kilometrelik etkileyici bir parkuru geride bırakan tren, Kars Garı’nda büyük bir coşkuyla karşılandı. Yolcuları Kars Garı’nda karşılayan Vali Ziya Polat, yolculara hoş geldin dileklerini ileterek karanfil takdim etti. Kars’a Ankara’da geldiğini ifade eden İrem Büğrü, "Ankara’da Kars’a turistik tren ile geldik. Her şey çok güzeldi. Çok güzel karşılandık. Kars halkına teşekkür ediyorum" dedi. "Sevgi dolu sıcak bir karşılama ile bu ayazı hiç hissetmedik" Turistik Doğu Ekspresi ile Kars’a gelen TCDD Taşımacılık Genel Müdür Yardımcısı Şems Çakıroğlu, "Biz Kars’a trenimizi dün Ankara’dan 13.55’de yola çıkardık. Yüzlerce kişiyle beraber inanılmaz keyifli, neşeli bir yolculukla buraya kadar geldik. Öncesinde Erzincan’a uğradık. Erzurum’a uğradık. Kars’a geldik, inanılmaz sevgi dolu sıcak bir karşılama ile bu ayazı hiç hissetmedik. Çok teşekkür ediyorum" diye konuştu. Kars’ın marka şehir olduğunu dikkat çeken Vali Ziya Polat, "Kars’ın soğuk gecesinde sıcak bir karşılama ile Turistik Doğu Ekspresi Kars’a, Kars’ta Turistik Doğu Ekspresi’ne kavuştu. Tabi Kars’ın en önemli turizm markalarından biri olan Turistik Doğu Ekspresi buraya yolcu edenlere teşekkür ediyoruz. Gazi Kars’ımız Ani, Çıldır, Sarıkamış, Şehitler diyarı Baltık mimarisi ile bu bölgenin, ülkemizin en önemli turizm destinasyonlarından biri artık, bu turizm merkezi olma yolunda tabi ki Turistik Doğu Ekspresi başlangıç noktası, buraya çok büyük bir marka kattığını hepimiz biliyoruz. Kars’a gelen misafirlerimize hoş geldiniz diyoruz" şeklinde konuştu. Daha sonra gar binasına geçen yolcuları burada aşıklar türküleriyle karşıladı. Yolcular son olarak çıkıştı ateşle yakılan Kars yazısıyla otellerine uğurlandı. Öte yandan, Turistik Doğu Ekspresi’nin şehre gelişiyle birlikte Kars’taki otellerde doluluk oranları yüzde 100 seviyesine ulaştı. Geceyi Kars’ta geçirecek olan yolcular sabahın ışıklarıyla sırasıyla UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki tarihi şehir Ani Ören Yerini gezecek. Donmuş Çıldır Gölü üzerinde atlı kızak keyfi yapacak. Kars Mutfağının olmazsa olmazı Kaz eti ve gibi yöresel lezzetlerin tadına bakacak.