EKONOMİ - 16 Nisan 2022 Cumartesi 15:40

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi: 'Bu ülkede o yok bu yok diyenlere kapak olsun'

A
A
A
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi: 'Bu ülkede o yok bu yok diyenlere kapak olsun'

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, “Bu ülkede o yok, bu yok diyenlere kapak olsun diyorum. Bu ülkede eli öpülesi üreticilerimiz sadece 85 milyonu doyurmakla kalmıyor, aynı zamanda bu ülkede sığınmak adına bulunan 5 milyona, her yıl Türkiye’ye gelen 50 milyon turiste, arta kalanını ihraç ederek üreticilerimiz çabalarını başarı ile sürdürdüler. Bundan sonrada sürdürecekler” dedi.

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde ziraat odası başkanları, kooperatif yöneticileri, süt ve et üreticileri birlikler ile sektör temsilcileriyle buluştu. Bakan Kirişçi, “Bursa, gerek Türkiye, gerekse dünya tarımı için önemli bir kenttir. Bu kentimizin sahip olduğu üstün vasıfları ecdat da fark etmiş olacak ki Osmanlı’nın birinci başkenti olarak bu aziz millete hizmet etmiştir. Bursa her zaman farklıdır. Bu farklılığını dünya var olduğu sürece de gösterecektir. Bugün özelikle Tarım ve Orman Bakanlığı uhdesinde olan görev sahamızda bulunan konularla ilgili sizlerle bir araya geldik. Paydaşların bu konudaki değerlendirmelerini alıp bakanlık olarak 2023 ve sonrası için nasıl bir yol yürüyeceğimiz ve bunların ana hatlarını paylaşmak istedik” dedi.

"Tarımla sanayi entegre olmalıdır"

Tarım ve sanayinin entegre olması gerektiğini belirten Kirişçi, “Bursa’da bunu en iyi gösteren şehirlerdendir. Tarım tek başına bu manada değer ifade eder diyemiyoruz. Tarım ürünlerini anlamlı kılacak sanayidir. Tarım sanayi entegrasyonu önemlidir. Bursa örnek bir şehirdir. Maalesef tarım bir dönem görmezden gelinmeye çalışılmış, tarımla ilgili yapılan faaliyetler neticesinde elde edilen ürünlerin ithal dahi edilebileceği gibi gerçeklerle örtüşmeyen şeyleri kabul edemeyeceğiz. Son 20 yılda hükümetimiz her alanda olduğun gibi bitkisel ve hayvansal üretim ayağında eşsiz destekler sağlamıştır. Bildiğiniz gibi 2002-2011 yılları arasında mecliste Tarım Komisyonu Başkanı olarak 9,5 yıl görev yaptım. Bu görevde tarıma önemli mevzuatlar kazandırdık. Hukuk devletinin asıl olan mevzuattır. Düşünebiliyor musunuz? Türkiye bir tarım ülkesi ama tarım kanunu yok. Düşünülebiliyor musunuz arım yapıyorsunuz ama tarım sigortası yok” diye konuştu.

“14 kanun bizim zamanımızda yasalaştı. Daha sonraki dönemde de eksik olan 1-2 kanun da Türkiye’de tarım hukuki yönden bir mevzuat noksanlığı olan bir alan olmaktan çıktı. Şu anda Türkiye’de tarımın mevzuat konusunda bir boşluk, eksik yok. Bir iki dokunuş gerekiyor. Biz sadece tarım değil Tarım ve Orman Bakanlığıyız. Su ile ilgili birimlerimiz var. Bunların başında Türkiye’nin en gözde kurumlarından olan DSİ var. DSİ, tarımsal alanda sular ve içme sular ile ilgili çalışmalar yapıyor. Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığını dikkate aldığımızda böylesine bir bakanlığın Su Yönetimi Genel Müdürlüğümüz var.

Bu çerçevede de su kanununun eksikliklerini görüyoruz. Yapılacak kanun kucaklayıcı, parçalılığı ortadan kaldıran bir kanun olsun içindeyiz. Diğer tarafından ormanlar bakanlığın sorumluluk alanıdır. Ormanlarımız bizim için vazgeçilmezdir. Ormanla ilgili atılan adımlar hükümet olarak ormana ve yeşile bakışımızı ortaya koymuştur. Orman alanlarının artıran Avrupa’da birinci, dünyada altıncı olduk. Yaşanan orman yangınları ve acıyı yüreklerde hissettik ama diğer tarafından ormanın vazgeçilmez hayati bir bitkisel varlık olduğu görmüş olduk. Bu şekilde Tarım ve Orman Bakanlığı görev sahası içinde” dedi.

"Şekerle ilgili algı operasyonları var"

Son günlerde herkese ilgilendiren gıda arzı güvenliği konusu olduğuna dikkat çeken Bakan Kirişçi, “Konuşma başında da tarımı tali bir sektör olarak gören, bir şekilde ithalat yolu ile tarım ürünlerine ikame edeceğini düşünenlerin yangılı içinde olduğunu pandemi ve savaşta açık açık gördük. Gördük ki paranız olsa daha bizim gıda arz güvenliğini sağlamak için yetersizliğimiz ortaya çıktı. Bunu ülkemiz için değil dünya olarak söylüyorum. Dünya şaşkına döndü ve raflara hücum başladı. Devamında da Rusya-Ukrayna savaşı ile bu süreç pik yaptı. Herkes anladı ki tarım stratejik bir sektör. Tarım vazgeçilmez. Tarım sektöründe mutlaka Tarım ve Orman Bakanlığı başata olmak üzere ülkeyi yönetenlerin bu konuya önem vermesi gerekiyor. Bu hükümet bunu da gerçekleştirdi.

Biz pandemi dönemi ve savaşta hamd olsun bir ürününün bulunurluk noktasında eksiklik çekilmedi. Bütün temel ürünler konusunda bu halledildi. Arada bir gündeme gelenler oldu. Yeni bakan olduğumuzda bir anda ayçiçeği konusu gündeme geldi. Bu ayçiçeği yağı birkaç gün sürdü ve konu kapandı. Şekerle ilgili bir şekilde algı operasyonlarının olduğunu görüyoruz. Bu konuda da bize yetecek kadar kendi ürünlerimiz stoklarımızda ve kayıtlarımızdadır. Tarım sektörünün bu vazgeçilmeziliği ve stratejik önemini ifade ettikten sonra bu yeni dönemde tarıma dahil de bir takım alınması gereken acil önlemlerin yanı sıra Cumhuriyetimizin 2. yüzyılında yani 2023’ten sonra yeni bir tarımsal politikalarla devam edeceğiz. Her alanda olduğu gibi bir takım adımlar atacağız” diye konuştu.

Stratejik ürünlerin üretimi arttırılacak

Yerli ve yerinde üretimi öne çıkaracaklarını dile getiren Kirişçi, “İthal yol ile temin edilen ürünlerin tarımsal alt yapısını kullanarak üreteceğiz. Dünyada her ülke belirli ürünleri ithal ve ihraç eder. Bizim buradaki altını çizdiğimiz husus stratejik ürünlerdir. Burada ki ürünler den kasıt, un, yağ, şekerdir. Bunlar tarımsal temel ürünler olarak hububat ve baklagiller, şeker pancarı olduğunu belirtmiş olayım. Hayvansal ürün olarak bitkisel üretimle entegre olan hububat ürünlerini yem sektöründe değerlendiriyoruz. Hayvansal üretim tarafında da et, süt, yumurta diyoruz. Bu ürünler bizim stratejik, vazgeçilmez ürünlerdir. Diğer ürünler meyve ve sebze konusunda Bursa ilklerde olan bir şehirdir. Üretimlerine devam edecekler. Biz bu stratejik ürünlere ayrı önem vereceğiz” ifadelerini kullandı.

“Tarımsal destekler gerçekten sayıca çok ve kompleks durumda . Burada da sadeleştiremeye gideceğiz ve üreticileri memnun edeceğiz. Yaklaşık 3 milyon hektar üzerinde işlenmeyen, boş bırakılan alanları 23 milyon hektar alana eklenmesi ile yüzde 15 artış sağlanmış olacak. Bizim üretim alanlarımızı boş bir tarla, boş bahçe, ahır, ağıl bunların hepsini ekilen yetiştirilen üretilen haline getireceğiz. Arazinin mülkiyet hakkını ve kullanım hakkını birbirinden ayıracağız. Mirastan dolayı aşırı parçalanma olabiliyor. Ama ekilmeyen, işlenmeyen alanların işletilmesi hususunda bir düzenlemeye gideceğiz ve buraları boş bırakmayacağız” dedi.

“Yok yok diyenlere kapak olsun”

Tabir yerindeyse gıda güvenliği bir milli güvenlik meselesi bakışında hareket edeceklerini belirten Bakan Kirişçi, “Ekilmemiş bir karış toprak, bir fidan yer bırakmayacağız. Bir ahırın veya kümesin boş kalmasına izin vermeyeceğiz. Bu tarlaların işlenmesi üretimde kullanılmasını temin edeceğiz. Prensip olarak, ekonomik olmayan ve işletmecisine gelir sağlamayan faaliyet sürdürülebilir değildir. Üreticinin ürettiği bitkisel ve hayvansal ürünler noktasında onları mutlu ve memnun edecek uygulamayı hayata geçireceğiz. Mevzuatta yeteri kadar düzenlemeler mevcuttur. Son olarak üreticilerimize buradan sesleniyorum.

Bu ülkede o yok bu yok diyenlere kapak olsun. Bu ülkenin eli öpülesi üreticilerimiz sadece 85 milyonu doyurmakla kalmıyor, aynı zamanda bu ülkede sığınmak adına bulunan 5 milyona, her yıl Türkiye'ye gelen 50 milyon turiste arta kalanını ihraç ederek üreticilerimiz çabalarını başarı ile sürdürdüler. Bundan sonrada sürdürecekler. Bu üreticilerimizin daha güçlü bir şekilde yanlarında yer alacağız. Son solarak üreticimize şunu söylüyoruz; 'sen üret, yeter'. Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere tüm hükümetimiz ve bakanlığımız üreticimizin yanındadır. Bu üreticilere hizmet etmek bizler için bir ibadet düzeyindedir. Bütün üreticilerimize teşekkür ediyorum" dedi.

Toplantıya, sektör temsilcilerinin yanı sıra, Bursa Valisi Yakup Canbolat, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Parti milletvekilleri, AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, Bursa Ticaret Borsası Başkanı Özer Matlı da katıldı. Toplantının ikinci bölümü basına kapalı olarak gerçekleştirildi.

Samet Doğru - Abdullah Çibir
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Sultanbeyli’de motosiklet kazası: 3 çocuk babası hayatını kaybetti Sultanbeyli’de meydana gelen motosiklet kazasında 33 yaşındaki Burak Yüce hayatını kaybetti. Kaza anı, arkadan gelen bir motosikletlinin kask kamerasına saniye saniye yansıdı. Olay, dün akşam saat 21.00 sıralarında Sultanbeyli Fatih Mahallesi Atatürk Caddesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, motosiklet sürücüsü Burak Yüce (33), yaya geçidine yaklaşık 150 metre mesafedeki noktadan karşıya geçmeye çalışan yayaya çarptı. Çarpmanın etkisiyle motordan düşen Yüce, önce asfalta ardından kaldırıma savruldu. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekibi sevk edildi. İlk müdahalesi çevredeki vatandaşlarca yapılan Yüce’nin boynunun kırıldığı belirlenirken sağlık ekipleri de uzun süre kalp masajı yaptı. Ambulansla hastaneye kaldırılan Yüce, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Hayatını kaybeden Burak Yüce’nin üç çocuk babası olduğu öğrenildi. Kaza anları ise arkadan gelen bir motosikletlinin kask kamerasına anbean yansıdı. Polis ekipleri kazayla ilgili inceleme başlattı. "Motosiklet tutkusunun bedeli bazen bir ailenin tamamen dağılması oluyor" Burak Yüce’nin akrabası Ahmet Yılmaz, yaşanan olayın ardından büyük bir üzüntü yaşadıklarını belirtti. Yılmaz, genç yaşta hayatını kaybeden Yüce’nin geride üç küçük çocuğunu bıraktığını belirterek, "Burak kardeşimizi çok talihsiz bir kazada kaybettik. Geride gözü yaşlı bir eş ve üç küçük evlat kaldı. Bu gerçekten çok ağır bir tablo. Ne kadar dikkat edilirse edilsin, şehir içi trafikte motosiklet her zaman büyük risk taşıyor. Bazen sizin hiçbir hatanız olmasa bile başkalarının dikkatsizliği can alabiliyor. Motosiklet bir tutku olabilir ama bu tutkunun bedeli bazen bir ailenin tamamen dağılması oluyor. Gençlerimizden ricamız, hızdan uzak durmaları ve şehir içinde çok daha temkinli olmaları. Bu acıların artık yaşanmamasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Denizli TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’ndan DTO Başkanı Erdoğan’a övgü üstüne övgü Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Denizli Ticaret Odası’nı (DTO) ziyaret ederek, DTO Meclis Üyeleri ile bir araya geldi. Başkan Hisarcıklıoğlu, "Denizli ekonomisine değer katan projelere imza atan Denizli Ticaret Odası Başkanımız Uğur Erdoğan’ı, Meclis Başkanımız Salih Sarıkaya’yı, Yönetim Kurulunu, Meclisimizi ve çalışan kardeşlerimi tebrik ediyorum" dedi. TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, ziyaret ettiği Denizli Ticaret Odası’nda DTO Meclis Üyeleriyle bir araya geldi. İş dünyasının talep ve beklentilerini dinledi; ekonomide yaşananları dile getirdi. DTO Meclis Salonundan taşan kalabalık ve yoğun ilgiden dolayı odayı ziyaretten istişare toplantısına dönüşen buluşmanın başlangıcında DTO Başkanı Uğur Erdoğan, kısa bir konuşmayla konuklarına hoş geldiniz dedi. Ayrıca, üyelerinin beklentilerine ve sektörlerine ihtiyaçlarına dikkati çekti. Odalarının yeni binasının yapımı için de destek istedi. Başkan Erdoğan’ın konuşması, sık sık alkışlarla kesildi. Erdoğan, "Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu, Kredi Garanti Konu Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Erdoğan Özegen, Aydın Ticaret Odası Başkanımız Sayın Hakan Ülken, Aydın Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Gökhan Maraş, Denizli Sanayi Odası Başkanımız Sayın Selim Kasapoğlu, Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Fevzi Çondur ve Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sayın Türkay Dereli ile Ticaret Odası Meclis Başkanım ve Denizli ekonomisine can ve yön veren çok kıymetli sektör temsilcisi dostlarım, bugünkü toplantımıza hoş geldiniz. Bu aslında toplantı da değil bir ziyaretti fakat gösterdiğiniz yoğun ilgi ve katılım için teşekkür ederim; buluşmamız büyük bir toplantıya vesile oldu, istişareye dönüştü. Onun için Denizli Ticaret Odası ailesi ve başkanı olarak şahsım ve ekibim adına sizlere hoş geldiniz şerefler verdiniz diyerek teşekkür ediyorum" dedi. Kısa çalışma ödeneği desteği istedi Başkan Erdoğan, üyelerinin elinin güçlendirilmesi için özellikle emek yoğun sektörlere yönelik kısa çalışma ödeneği desteğinin bir an önce ve yeniden aynı şartlarda başlatılması gerektiğini söyledi ve bunun hayata geçirilebilmesi için de TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’ndan destek istedi. Erdoğan, "Sayın Başkanım, kıymetli hazırun, biliyorsunuz pandemi sonrası piyasalarda, ticarette, sanayide ve ihracatta birçok aksaklık birçok eksiklikle karşı karşıya kaldık ve bunlarla ilgili Denizli Platformu olarak başta Rifat başkanımız olmak üzere ne var ne yoksa yaşadığımız sıkıntıları ve talepleri sizler adına bizler ilgili yerlere ulaştırdık. Hatta genel problemlerle ilgili birkaç dosya hazırladık ve kendilerine sunduk, sorunlarınıza çare aradık; çoğunu da kısa zamanda çözdük. Sayın Başkanımızın Denizli’ye teşriflerini duyan farklı sektörlerdeki dostlarımızın bize iletmiş olduğu talepler de var, onları da bir dosya halinde kendilerine takdim edeceğim; ama genel anlamda tüm sektörleri etkileyen konularla gibi ana başlıklar noktasında birkaç kelam edeceğim. Ondan sonra da Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu olan TOBB Başkanımızdan bir iki talebimiz olacak. Sayın Başkanım, biz şunu arzuluyoruz hem pandemi hem de depremler döneminde devletimizin ve sizlerin vermiş olduğu güçlü destekle, arzuluyoruz sorunu aşmayı bildik. O zaman olduğu gibi bugün de emek yoğun sektörlerimizde kısa çalışma ödeneğinin derhal devreye alınması elzemdir! Sayın Cumhurbaşkanımızın ve bizlerin en büyük arzusu üretim, istihdam ve ihracat diyoruz. Fakat artık dünyayla, Avrupa’yla rekabet etme şansını kaybetme durumuna geldik. Arzumuz şudur; geçenlerde bunu sayın bakanlarımıza da anlattık 40 yıldır çalışmış olduğumuz Avrupa ülkelerindeki müşterilerimizi kaybetmeme adına fiyat indiriyoruz ve az zararla işlerimizi yürütmeye çalışıyoruz. Denizli Ticaret Odası ailesi olarak bu gördüğünüz kardeşlerimizden, sahadan biri olarak da şunu ifade edeyim ki işlerimizle bazı sektörlerimizde kısmı bir düşüş var fakat şunu da söylemeliyim, tüm sektörlerimizde zarar eden bilanço sayımız her geçen gün artıyor! Onun içindir ki özellikle ihracata verilen Merkez Bankası’nın döviz bozdurma oranı yüzde 2 idi; bizlerin de talebi, sizlerin de girişimiyle 3’e çıkarttık. İhracat yapan firmalarımızda dönemsel olarak bunun artırılması gerekiyor; bu bizim talebimiz ve Merkez Bankası Başkanına da bunu söyledik. Bu oranın %5’e çıkarılması, ihracatçımıza bir nebze de olsa nefes aldıracak. Sayın Başkanım, beni günde en az 10 kişi krediyle ve finansmanla ilgili arıyor; üyelerimiz haklılar da Ticari kredilerde bankaların da bazen yapabileceği bir durum yok fakat ticari kredilerde büyüme kısıtlaması devam ettiği sürece bizim bu problemleri aşma şansımız yok. Bu büyüme sınırı kaldırılmalı. En azından bu süreçte kalkmalı diye düşünüyoruz. Yine ihracatımızın da en etkilendiği konulardan biri de şu; Eximbank’tan kullanmış olduğumuz kredilerde özellikle de döviz kredilerinde %15 fazla teminat isteniliyor. Oysaki bizim halimiz zaten belli; sıkıntımız hat safhada. Onun için sadece ana para kadar teminat alınmalıdır. Bir başka talebimiz de bu teminatlardaki komisyonların en azından bir süreliğine kaldırılması, üreticimize ve ihracatçımıza katkı sağlayacaktır diye düşünüyoruz. Ayrıca özellikle faiz ve enflasyondaki yükseklik ile faizdeki enflasyondaki geri gelmenin sahaya yani piyasaya yansımadığının da farkındayız. Sayın Başkanım, 2025 yılı Denizli Ticaret Odamızın projeler ürettiği bir yıl oldu. Projeci bir odayız. 2026 yılı da inşallah yapmış olduğumuz projelerimizi Denizli’mizde uygulama yılı olacak; buradan da ilan ediyoruz. Tüm bunları, üyelerimizin istek ve beklentileri ile bir dosya haline getirdik, size de sunacağız. Bu arada değerli dostlar bizim bir hayalimiz, arzumuz olan Denizli’ye uzun yıllar hizmet edecek akıllı binamızı, Denizli Ticaret Odasının binasının temelini inşallah ocak ayının içinde atacağız. Sayın Başkanım, bu konuda sizin de maddi manevi desteklerinizi bekliyoruz" diye konuştu. Başkan Erdoğan’ın konuşması, salondakiler tarafından uzun süre alkışlandı. Hisarcıklıoğlu: "DTO ile Başkanı; Paris, Berlin ve Londra ayarında iyi bir örnektir" Denizli’ye 18’inci gelişi olduğunu ifade eden TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, "Yine hayırlı işler için geldik. Uğur kardeşimin de biraz önce ifade ettiği gibi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği olarak Buldan’da, Sarayköy’de ve Babadağ’da yaptırdığımız okulların açılışlarını gerçekleştirdik. Denizli’de daha önce de Merkezefendi’deki okulumuzun açılışını yapmıştık. Ayrıca Acıpayam ve Tavas’ı da bitirdik; inşallah ilk fırsatta onların da açılışını yapacağız. Böylelikle sizlerin talebi üzerine yaptığımız toplam 6 okulumuzu Denizli’mize kazandırmış olduk; bunlarla da gurur duyuyoruz. Ticaret Odamız, burada bizlere ev sahipliği yapıyor. Bu sayede sizlerle de bir araya gelip istişare etmek istedik. Denizli Ticaret Odamız, hepimizin gurur duyması gereken bir noktada; niye derseniz? Ölçüm diye bir şey var; 2001’den itibaren başlattığımız dünyadaki odaların yıldızlaması sistemiyle Türkiye’deki odaların da yıldızlanması sizi aynı konuma getirdi. Nedir bu? Nasıl otellerde yıldızlama var ya bir yıldız ya iki yıldız ya da beş yıldız gibi; odalarda da dünyada özellikle Avrupa’da yıldızlama sistemi var. Bunun için gerekli akreditasyonu Denizli Ticaret Odası yapmış. Vermiş olduğu hizmetler standardı itibarıyla tam beş yıldızlı hizmet veriyor. Değerli kardeşim, bana ‘ya Uğur sana oy veriyor, ondan dolayı işini yaptınız’ da diyebilirsiniz fakat bugünkü Türkiye’de bunlar normal işler diye aklınıza gelebilir; ancak bunu ben vermiyorum, keşke bütün odalara versek. Uluslararası akredite kuruluşu gelir ve denetler; hem de her yıl odanın haberi de olmadan. Tekrar tüm Denizli’yi istişare ederler, ona göre puan verip devam ettirler. Bu kapsamda Denizli Ticaret Odası olarak Uğur’la hepiniz gurur duymalısınız. Burada örnek bir kalite yönetimi anlayışı var. Burada başta Uğur Başkanımız ve meclis başkanımız olmak üzere tüm yönetim kadrolarındaki meclis üyesi kardeşlerim, genel sekreterimiz ve tüm çalışanlarımızı kutluyorum, hep beraber kutlayalım; Allah kendilerinden razı olsun. Biliyorsunuz basın da buradayken şunu da söyleyelim Bizim yapmış olduğumuz bu hizmetlerde para pul aldığımızı zannediyorlar. Oysaki neredeyse %99’u maaşsız çalışıyorlar. ‘İnsanın en hayırlısı, insanlara faydalı olandır’ prensibiyle çalışıyoruz; bir kuruş da para almıyorlar, hatta hep cepten gidiyor. Ben seçilen başkanlara ‘bak göreceksin cebinden gidecek, evinden gidecek, arkadaşı geçtim dostundan da gidecek. Bana diyorlar ki sen Kayserilisin. Bir menfaatin faydan olmaz mı? Kayserili menfaati olmadığı işi yapar mı? Burada böyle bir şey yok. Allah rızası için yapıyoruz. Dostumuz, ahbabımız artıyor. Çevren çok oluyor ancak özel hayat da bitiyor; yılda yaklaşık 364 bin kilometre yol kat ediyoruz, 181 gün evde yatmıyoruz. Menfaatse bizim menfaatimiz bu. Kardeşlerimiz çoğalıyor; Türkiye’nin zenginliklerini de görüyoruz. Bu dünyaya yalan diyorlar; yalansa gerçek bir dünya da vardır herhalde. İnşallah gerçek dünyada bu sınavı geçenlerden oluruz. İnsanlara faydalı olabiliyorsan bu makamlarda, kazanç işte bu kardeşim. Benim oda ve borsa başkanlarım da bu prensiple çalışıyorlar, hepsini de çok yakından tanıyorum. Bak işte Denizli Ticaret Odası Paris, Berlin Londra ayarına gelmiş hizmet vermede" dedi. Eleştirilere bizzat kendisi yanıt veren Hisarcıklıoğlu, "Bazıları diyor ki ‘Ne yapıyor ticaret odaları?’ Daha ne yapsın kardeşim? Canını mı alacaksın adamın?" diyen Başkan Hisarcıklıoğlu, oda ve borsa başkanlarının kendisiyle birlikte gecesini gündüzüne katmış bir şekilde, hiçbir şahsi beklentisi olmadan hatta kendi özel hayatında da vererek çalıştıklarının altını çizdi, teşekkür etti. Sözleri sık sık alkışlarla da bölünen Hisarcıklıoğlu, konuşmasında önlerinde güzel bir Denizli örneği olduğunu da vurguladı. Başkan Hisarcıklıoğlu, "Bu adam, bu oda, proje fabrikası gibi çalışıyor; ben takip ediyorum. Üretiyor, Denizli’nin marka değerini büyütüyor; Avrupa’da örnek gösterilen bir merkez haline geldi. Başta tekstil olmak üzere şehrimize yeni kaynaklar sağlıyor. Şehrin önde gelen isimlerini bir araya getirdi; Yüksek İstişare Kurulunu kurdu. Bu şehrin hafızası açısından da bu çok önemli. Bundan dolayı teşekkür ederim; ortak aklı hayata geçiriyor Denizli Ticaret Odası. Şehrin, sektörlerin, iş dünyasının geleceğini ve yol haritasını hazırlıyor. Tüm bu çağdaş ve öncü yaklaşımlarından dolayı başta başkanım ve meclis başkanım olmak üzere tüm yönetim kurulu ve meclis üyelerimiz ile oda çalışanlarımızı kutluyorum. Uğur kardeşim aynı zamanda benim Ankara’da da mesai arkadaşım; genel idare kurulumuzun üyesi olarak Odalar ve Borsalar Birliği’mizin politikalarına yön veriyor. Ayrıca Ticaret Odaları Konseyi’mizde; sizlerin dertlerini ve sıkıntılarını oradaki platformda hükümet yetkililerine aktarıyorlar. Bunun yanında TOBB’un kurduğu kara gümrük kapıları da var. Türkiye eğer bugün 270 milyar dolarlık ihracatı tıkanmadan, sorun çıkmadan yapabiliyorsa kara gümrük kapılarında onunla ilgili odaların oluşturmuş olduğu bir şirket var Gümrük ve Turizm İşletmeleri Ticaret AŞ; işte onun sayesinde. Onun yönetiminde de Uğur kardeşim var. Odalar Birliğimizdeki en önemli şirket; çünkü ihracatçımızın rahatlıkla girip çıkmasını ve işini modern bir şekilde yapabilmesini sağlayan bu gümrük kapları. Bu Türkiye’nin ilk ve tek projesi; Birleşmiş Milletler tarafından dünyaya örnek gösterilen proje. Birleşmiş Milletler’e, Türkiye’den buraya giren tek proje, tek kuruluş olan bu şirketi yöneten idare edenlerin başında Uğur kardeşim geliyor. Bütün oda ve borsalarım adına kendisine teşekkür ediyorum. Bilgisinden, tecrübesinden ve çalışkanlığından da ki çok çalışkandır zaten bu salondan da belli, istifade ediyorum. Sizleri de Ankara’da en iyi şekilde temsil ediyor kardeşim. Denizli’nin meselelerini kendisine aktardığınızda her sıkıntıyı, her talebi dile getiriyor. Biraz sonra bunlarla ilgili dosyaları da verecek bana; ilgili makamlar nezdinde bakacağız. Bazıları diyorlar ki Odalar Birliği ve odalar ne iş yapıyorlar? Bizim görevimiz belli... İki tane yasa var bizim görev ve yetkimizi sınırlayan; 5174 sayılı Yasa ve Anayasanın 135’inci maddesi. Buna göre kurulmuş, 5174 sayılı Yasa’ya göre de bütün sınırları çizilmiş. Eğer parasal işlerde yanlış iş yaparsak mal varlığımızla sorumluyuz; bütün kazancımızla, daha önceki ailemizden kalan mal varlığımızla da sorumluyuz. Öteki taraftan da diyor ki ‘kardeşim senin görevin sıkıntıları dertleri yerelden alacaksın halkın iradesi ile seçilmiş olan kişilere aktaracaksın. Burada başlıyor burada bitiyor görevimiz. Yani sizin sıkıntılarınızı Uğur kardeşim alacak Ankara’da bize aktaracak, ki yapıyor da Allah razı olsun. Ben de bunları Ankara’da çözecek makamlara, Cumhurbaşkanımıza, bakanlara ve bürokrasiye götüreceğim. Biz kanun ya da yönetmelik çıkarmayız, para basamayız. Biz bunların hiçbirini yapamayız! Bize verilen yetki bu, bu kadar Demokraside herkesin çizdiği kurallar çerçevesinde hareket etmesi lazım. Sizlerin Uğur kardeşimin elinden bize aktardığınız bu sorunları Sayın Cumhurbaşkanımızın nezdinde, Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz, Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek, Ticaret Bakanımız ve bütün bakanlıklarla hatta merkez bankası başkanı olmak üzere bürokratla da bir araya gelerek hepsini tek tek söyledik, yine söyleyeceğiz" diye konuştu.
İstanbul Puan sistemi kuryeler için hayati risk oluşturuyor Ülke çapında sayıları 200 bini aşan kuryeler, puanlama sistemiyle hız yapmaya zorlanıyor. Yavaş kalan cezalandırılıyor, puanı düşen sistem dışına atılıyor. Motorlu kuryeler, müşteri ve işveren memnuniyeti uğruna canlarını riske atıyor. Pandemi döneminden itibaren sayılarında büyük artış olan motorlu kuryeler, bir yandan kent koşuşturmacasının vazgeçilmez parçası olurken diğer yandan ölümle hayat arasında gidip gelen çalışma düzeninin içine sıkışmış durumda. Trafikte sık sık şikâyet konusu olan, ‘hız yapıyorlar’, ‘kural tanımıyorlar’ denilerek eleştirilen motorlu kuryelerin hikâyesinin arka planında ise görünmeyen, konuşulmayan bir sistem yatıyor. Bu sistemin merkezinde, puanlama ve performans baskısı bulunuyor. Her teslimat sonrası verilen puanlar, kuryenin günlük kazancından sistemde kalıp kalamayacağına kadar pek çok kritik başlığı belirliyor. Kuryeler, kurallara uyduklarında siparişi geç götürmekle, hız yaptıklarında ise canlarını tehlikeye atmakla karşı karşıya kalıyor. Öte yandan teslimat puanları, platformlar arasında dolaşan referans sistemine dönüşmüş durumda. Bir uygulamada düşük puan alan kurye, başka bir şirkete başvurduğunda aynı gerekçeyle reddedilebiliyor. Bu durum, bütün geçimini bu işten sağlayan kuryeleri bir anda işsiz ve borçlu bırakabiliyor. 2021-2025 yılları arasında Türkiye genelinde 224 motokurye trafik kazalarında hayatını kaybetti.