EKONOMİ - 20 Nisan 2023 Perşembe 16:49

'Türkiye, Almanya için yeşil hidrojen tedarikçisi olabilir'

A
A
A
'Türkiye, Almanya için yeşil hidrojen tedarikçisi olabilir'

Alman Federal Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı Finansman Araçları ve Hidrojen Girişimleri Daire Başkanı Dr. Christian Storost AHK Türkiye (Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası) organizasyonu ile İstanbul’da Yeşil Hidrojen Üreticileri Derneği (H2DER) üyeleri ile bir araya geldi. Toplantıda yeşil hidrojen üretiminde öncelikler, mevcut durum, kısa dönem hedefleri ve iş birliği olanakları masaya yatırıldı.

Uluslararası Hidrojen Geliştirme Programı (H2-Uppp) Projesi kapsamında MENA bölgesinden AHK (Yurtdışındaki Alman Ticaret Odaları) ve GIZ (Gesellschaft für Internationale Zusammenarbeit/Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu) temsilcileri Bölgesel bir Çalıştay için Istanbul’da bir araya geldi. Bu kapsamda Alman Federal Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı Finansman Araçları ve Hidrojen Girişimleri Daire Başkanı Dr. Christian Storost’un da iştirak ettiği Yeşil Hidrojen Üreticileri Derneği (H2DER) temsilcileri ile bir toplantı düzelendi. Toplantıda Türkiye’nin yeşil hidrojen alanındaki potansiyeli ve sistem içindeki önemi vurguladı.

“Yeşil hidrojen üretiminde de Türkiye olarak avantajlıyız”

Yeşil Hidrojen Üreticileri Derneği (H2DER) Başkanı Yusuf Günay, iş birliği içinde yürümenin kaçınılmaz göründüğünü vurguladı. Günay, “Almanya’nın Türkiye’ye ilgi ve desteğini görmek memnuniyet verici. Yenilenebilir enerjideki potansiyelimiz, yeşil hidrojen üretiminde de en değerli avantajımızdır. Kamunun kararlılığı ve hidrojen stratejimizin açıklanmış olması, çabalarımızı hızlandırıyor. Üyelerimiz arasında gerek Türkiye’nin gerekse dünyanın en önemli şirketleri de yer alıyor. Dünya hidrojen çağına girmiştir. Elbette çok eksik var. Üretimden ekipmana, fiyatlamadan mevzuata kadar, elbirliği ile bu eksiklikleri gidermeye çalışıyoruz. Almanya’nın Türkiye’yi değerli paydaş olarak görmesi, sektöre ivme kazandıracaktır” dedi.

'Türkiye, Almanya için yeşil hidrojen tedarikçisi olabilir'

“European Backbone'a Türkiye’de dahil olabilir”

Günay, hidrojen çağında Türkiye’nin öncü ülkelerden olduğunu vurgulayarak, toplantıda alınan kararları ve öncelikli yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı: “Başta Almanya ve AB’nin hidrojen ihtiyaçları için en değerli tedarikçi olabiliriz. Bu nedenle, bu kapsamda görülen MENA ülkeleri arasında yer almalıyız. AB’nin boru hatlarının gösterildiği “European Backbone” haritalamasına Türkiye’nin boru hatları da entegre edilmeli. Saf yeşil hidrojen için bir boru hattı gündeme alınmalıdır. Alman Ekonomi ve İklim Bakanlığı yapılarıyla iş birliği içinde hidrojen sektörüne yönelik eğitim programları düzenlenecek. Alman hidrojen sektörü paydaşlarıyla, Almanya’da bir araya gelinecek ve Türkiye’ye yatırımları, iş ortaklıkları için teşvik edici bilgilendirmeler yapılacak.”

Almanya Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı Finansman Araçları ve Hidrojen Girişimleri Daire Başkanı Dr. Christian Storost, toplantının çok verimli geçtiğini, toplantıda öne çıkan soru ve sorunların çözümü konusunda iş birliğine ve desteğe hazır olduklarını belirtti.

'Türkiye, Almanya için yeşil hidrojen tedarikçisi olabilir'

“Potansiyel keşfedilecek kadar geniş ve değerli”

Buluşma, AHK Türkiye organizasyonu ile H2DER üyelerinden “Akfen Yenilenebilir Enerji” ev sahipliğinde gerçekleşti. AHK Türkiye adına toplantıyı organize eden Kamu ile Teşvikli Projeler, Pazar Araştırmaları ve Fuarlar Bölüm Müdürü Pauline Seyfert, “Türkiye -Almanya iş birliği yeşil hidrojen alanında da gelişmeye çok uygun. İş birliği olanakları ve potansiyel keşfedilecek kadar geniş ve değerli. Ortak çalışmalarımız hızla devam edecek” dedi.

Verilen bilgiye göre, stratejik öneme sahip yeşil dönüşüm ve bununla bağlantılı yeşil hidrojen konusu AHK Türkiye'nin çalışmalarında özel bir yere sahip olduğu öne çıktı. Gelecekte yeşil hidrojen konusunda Türkiye ve Almanya arasında bir iş birliği potansiyeli bulunmaktadır. Türk ve Alman paydaşlarla işbirliği içinde, örneğin Türk-Alman Enerji Ortaklığı (DTEP) veya H2-Uppp çerçevesinde, yeşil hidrojen konusunda yerel olarak daha fazla faaliyet ve değişim planlanmaktadır.

Türkiye’de de uzun yıllardır teknik işbirliği konusunda Almanya adına faaliyet gösteren Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu “GIZ”, MENA bölgesi temsilcileri ile birlikte toplantıya katıldı. GIZ Türkiye, Proje Direktörü Bülent Cindil, mevcut H2-Uppp Programı kapsamında ortak çalışmalar ve eğitim programları ile Türkiye’deki yeşil hidrojen sektörü gelişiminin desteklenmesinin planlandığını söyledi.

“Türkiye’deki yeşil hidrojen sektörü gelişiminin destekleyeceğiz”

AHK Türkiye, GIZ ve Yeşil Hidrojen Üreticileri Derneği (H2DER) üyeleri Berlin'de ikinci bir toplantı yapmayı değerlendiriyor. Bu toplantıda, Türkiye ve Almanya arasındaki iş birliğini genişletmek ve yeşil hidrojen sektöründeki iş birliğini hızlandırmak için yüksek kamu ve dernek düzeyinde proje örneklerini ele alabilirler.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TBMM Başkanı Kurtulmuş: "(Yeni anayasa) Süreci siyasi partilerimizle birlikte TBMM çatısı altında sürdüreceğiz" TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin, "Meseleyi birtakım kısıtlar altında tutmamak için, birtakım siyasi tartışmaların konusu haline getirmemek için bütün bu süreci siyasi partilerimizle birlikte TBMM çatısı altında sürdüreceğiz" dedi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından ‘TOBB 80’inci Genel Kurulu’ kapsamında Ankara ATO Congresium’da resepsiyon düzenlendi. Genel Kurul resepsiyonuna, 81 il ve 160 ilçeden Odalar ve Borsalar ile Türkiye’nin tüm büyük sektörlerini kapsayan 67 sektör meclisinden iş insanları ve sektör temsilcisi yer aldı. Programda açılış konuşması gerçekleştiren TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, TOBB’un yeni yönetim kuruluna seçilenlere başarı diledi. Gelecek dönem Türkiye’nin çok daha ileri gidebilmesi için birlikte mücadele edilmesi gerektiğini ve bunun Türkiye’nin bütün kesimleri için tarihi bir dönem olduğunu belirten Kurtulmuş, “Cumhuriyetimizin ikinci asrına girdiğimiz, önümüzde önemli hedefleri belirlediğimiz bir dönemin başlangıcındayız. Türkiye’yi daha ileriye götürmek, daha güçlü yarınlara taşımak, her birimizin bulunduğu mevzide işini en iyi şekilde yapmasıyla kaimdir. Bunun için hep beraber devam edeceğiz, mücadele edeceğiz. Aynı hedefler, aynı milli istikamet üzerinde yürüyeceğiz ve bu ülkeyi Cumhuriyet’in ikinci asrında çok daha güçlü ve büyük bir ülke yapacağız” ifadelerine yer verdi. "Süreci siyasi partilerimizle birlikte TBMM çatısı altında sürdüreceğiz” Son dönemde yürütülen anayasa çalışmalarına ilişkin konuşan Kurtulmuş, Türkiye’nin yeni asrında TBMM’nin üzerine düşen sorumlulukların en başından gelen yeni anayasayla, iki darbenin ürünü olan mevcut anayasayı sivil, demokratik, kapsayıcı, kuşatıcı bir çerçeveye oturtturmak olduğunu belirtti. Açık, şeffaf ve iyi belirlenmiş olan bir süreci yürütmek için azimle, gayretle çabaladıklarına dikkati çeken Kurtulmuş, “Meseleyi birtakım kısıtlar altında tutmamak için, birtakım siyasi tartışmaların konusu haline getirmemek için bütün bu süreci siyasi partilerimizle birlikte TBMM çatısı altında sürdüreceğiz” diye konuştu. “Nasıl bir yöntemle bir araya geleceğimizi bütün bu tartışmaların sonucu hep beraber belirleyeceğiz” Siyasi partilerin anayasasının olmayacağına, siyasi partilerin anayasa tekliflerinin olacağına vurgu yapan Kurtulmuş, bu çerçevede Meclis’te grubu bulunan ve grubu olmayan partilerin hepsinin görüşlerini alacaklarını dile getirdi. Kurtulmuş, "Nasıl bir yöntemle bir araya geleceğimizi bütün bu tartışmaların sonucu hep beraber belirleyeceğiz. Yine sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin, hukuk camiasının ve ‘Benim de bu konuda bir fikrim var’ diyen herkesin sürece dahil olabileceği bir süreci birlikte yöneteceğiz. Böylece bu milletin anayasa yaptığı demokratik bir sürecin olgunlaşmasını ve sonuç alınmasını sağlayacağız” açıklamasında bulundu. Kurtulmuş, 12 Eylül Anayasası kabul edildiğinin ertesi gününden itibaren tartışmaya açıldığını ve birçok siyasi parti tarafından eleştirildiğini belirterek, "Madem öyle böylesine büyük bir birikime sahip olan Türk demokrasisi olarak hep birlikte hedeflerimizi ortaya koyarak, sözümüzü söyleyerek eğip bükmeden ve anayasa çalışmalarını bir siyasi tartışmanın tarafı haline getirmeden sonuç almak amacıyla bir araya geleceğiz ve inşallah hep birlikte olgun bir metni, milletin gönlüne yatan, büyük çoğunluk tarafından kabul görmüş olan bir metni Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu. “Her türlü platformda da yeni anayasa tekliflerinizin tartışmaya açılmasını sağlayacağınızı ümit ediyoruz” Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nden yeni anayasa çalışmalarına çok ciddi bir şekilde katkı sunulmasını beklediklerini de belirten Kurtulmuş, “Her türlü platformda da yeni anayasa tekliflerinizin tartışmaya açılmasını sağlayacağınızı ümit ediyoruz. Çünkü iş dünyasının beklentilerinin, taleplerinin anayasa çalışmalarında gündeme gelmemesi düşünülemez. Bu vesileyle anayasa çalışmalarında bu salonda bir de 81 ilimizin hepsi temsil ediliyor. Hem TOBB’un niteliği gereği hem de aynı zamanda Türkiye’nin farklı yerlerindeki insanların beklentilerini, taleplerini alabilen bir kuruluş olarak onları da anayasa çalışmalarına aksettirmenizi ümit ediyorum” diye konuştu. “Üzerimize düşen temel sorumluluklardan birisi tartışarak ülkenin sorunlarının çözülmesi olduğuna inanıyorum” Türkiye demokrasinin olgunluğunun alametlerinden birisinin, demokraside farklı fikirlere sahip olan, siyasi kararlara sahip olan partilerin bir araya gelebilmesi olduğunu söyleyen Kurtulmuş, “İnsanlar çok farklı fikirlerde olabilir. Yüksek perdeden müzakere de edebilir, mücadele de edebilir, münakaşa da edebilir. Ama demokraside yapılmayacak tek şey, birbirine karşı yumruk sallamaktır. Demokraside el sıkışarak en zor konuları halledebileceğimize inanıyorum ve Türkiye Yüzyılında önümüzdeki dönemde Cumhuriyetimizin ikinci asrında üzerimize düşen temel sorumluluklardan birisinin de tartışarak ülkenin sorunlarının çözülmesi olduğuna yürekten inanıyorum” dedi. "Yeni anayasanın birinci şartı mevcut anayasaya tam uymaktır" CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise, yeni anayasanın şartların olgunlaşması halinde yapılabileceğini belirterek, “Birinci şartı mevcut anayasaya tam uymaktır. Yeni bir elbise istemek için eskisine ne yaptığınıza bakarlar, size dikilmiş bir kıyafeti hiç giymediyseniz yenisini talep edemezsiniz, yenisini de giyecekseniz sizin üstünüze yaparlar" açıklamasında bulundu. Programa TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, STK başkanları, üst düzey yargı mensupları, milletvekilleri ve bürokratlar katıldı.
Manisa Başkan Zeyrek: “Halkımızın her bir kuruşuna sahip çıkıyoruz” Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek, Cumhuriyet Halk Partisi Akhisar İlçe Başkanlığı’nı ziyaret etti. Parti örgütü tarafından coşkuyla karşılanan Başkan Zeyrek, lüzumsuz ve ihalede usulsüz bir şekilde harcanan paraların önünü kestiklerini belirterek, “Halkımızın her bir kuruşuna sahip çıkıyoruz” ifadelerinde bulundu. Haftalık ilçe ziyaretleri kapsamında Akhisar’ı ziyaret eden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek, programına CHP İlçe Başkanlığıyla başladı. Başkan Zeyrek, Akhisar Belediye Başkanı Besim Dutlulu, CHP Akhisar İlçe Başkanı Hayriye Hacet ve parti örgütü tarafından karşılandı. Başkan Zeyrek, kendisini coşkuyla karşılayan parti örgütüyle tek tek selamlaştı. Başkan Zeyrek’i tebrik eden CHP Akhisar İlçe Başkanı Hayriye Hacet, “Siz değerli başkanlarımızı burada ağırlamak bizim için büyük onur ve gurur. Büyük değişimlere birlikte imza atıyoruz. Bu başarının mimarları sizlersiniz” ifadelerini kullandı. Yerel seçimler öncesi verdiği sözleri bir bir hayata geçiren Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek, “Yaşanılabilir bir Manisa, Türkiye için çalışıyoruz. 45 günde, suyun ilk 2 tonunu 1 lira yaptık, sonraki kademelerinde yüzde 30 indirim sözümüzü yerine getirdik. Hem sözümü yerine getirmenin, hem de vatandaşlarımızı mutlu etmenin onurunu yaşıyoruz. Halk ekmek için de İstanbul, Kocaeli ve Çerkezköy’de incelemelerde bulunduk. Yakın zamanda da halk ekmek 5 TL olacak. Burada, sizlerin ve bize inanan herkesi katkı var” dedi. Başkan Zeyrek, toplu taşıma esnafını da unutmadı Yüksek yakıt fiyatları nedeniyle ekonomik olarak zor günler geçiren toplu taşıma esnafına da kısa süre içerisinde verdikleri desteklere dikkat çeken Başkan Zeyrek, “Mecliste halk otobüslerinin mağduriyetini gidermek adına katılım paralarından feragat ettik. 6,5 liralık olan ödemeyi 10,25 liraya çıkarttık. Hepimizin vergilerini hakkaniyete aktarıyoruz. Halkımızın her bir kuruşuna sahip çıkıyoruz. Sizlerden sadece şunu istiyorum. Konforlu ve güler yüzlü hizmet verilsin. Vatandaş durakta beklemesin. Manisa’da yaşayan herkese desteğimiz olacak. Lüzumsuz şekilde harcanan paraların ve ihalede usulsüz harcanan paraların önünü kestik. Otobüslerde eski başkanın fotoğraf ve ismi vardı. Artık yok. Belediye araçlarında yalnızca Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafı olacak” dedi. Konuşmasının son bölümünde Başkan Zeyrek, oto terminal, ring yolu gibi ilçenin sorunlarına yönelik çözüm önerilerini de paylaştı. 10 numara ulaşım sözü Ziyarette yer alan Akhisar Şehir İçi Özel Halk Otobüsü Taşıma Kooperatifi Başkanı Fethi Tunç, Başkan Zeyrek’in toplu taşıma esnafı için açıkladığı destekler için memnuniyetini paylaştı. Başkan Tunç, “Size teşekkür ediyorum. Sizlerin desteğiyle 10 numara ulaşım sağlayacağız” diye konuştu.
Ankara TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Kurum: "Yeşil dönüşüm çalışmalarında en önemli adım İklim Kanunu’nun yapılmasıdır" AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Murat Kurum, son yıllarda karşı karşıya kalınan iklim krizine dikkat çekerek, dünya genelinde yaşanan ani ve aşırı hava olayları, orman yangınları, sel ve kuraklık gibi afetlerin insanlığı derinden etkilediğini vurguladı. Kurum, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Son yıllarda karşı karşıya kaldığımız ve tüm insanlığı derinden etkileyen iklim krizi, ani ve aşırı hava olayları, orman yangınları, sel ve kuraklık gibi birçok afete neden olmuştur. Bu kriz ekolojik istikrarsızlık, biyolojik çeşitliliğin azalması ve çevre kirliliği gibi küresel sorunları beraberinde getirmiştir" dedi. Rusya ve Kazakistan’da nehir buzullarının ani erimesi sonucunda insanlık tarihinde görülmemiş su baskınlarının yaşanmasını hatırlatan Kurum, "Milyonlarca insanın yaşadığı yerleri terk etmek zorunda kalması, Dubai’de, Suudi Arabistan’da yaşanan aşırı hava olayları sonucu ortaya çıkan sel manzaraları iklim krizinin boyutlarını göstermesi bakımından önemlidir" diye konuştu. Kurum, dünyanın kritik bir eşikten geçtiğini vurgulayarak, "Bu kritik eşikte küresel ısınmayı 1.5 derece sınırında tutmak zorundayız. Bu hedefe ulaşmak için küresel emisyonların 2030 yılında yüzde 45 azaltılması, 2050 yılında ise net sıfıra ulaştırılması gerekiyor" ifadelerine yer verdi. "Türkiye’nin girişimleri ile 30 Mart tüm dünyada ’Uluslararası Sıfır Atık Günü”’olarak kutlanmaktadır" İklim krizinden çıkışın şartsız ve koşulsuz tek yolu ise tüm insanlığın ve devletlerin iş birliği içerisinde doğa ile uyumu yeniden yakalamasından geçtiğini söyleyen Kurum, "Bugün dünyamızın kirlenmesinde, yaşadığımız iklim krizinde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere kıyasla Türkiye’nin tarihi sorumluluğu yok denecek kadar azdır. Buna rağmen ülkemiz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde tüm insani konularda olduğu gibi bu bağlamda da yeni sorumluluklar yüklenmeye devam etmekte, yaşanan sorunların çözümü için yeni enstrümanlar geliştirmektedir" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayelerinde hayata geçirilen Sıfır Atık Hareketi’nin çok kıymetli bir çözüm mekanizması olduğunu vurgulayan Kurum, "Sıfır Atık Hareketi insaf ile israf arasındaki çizgiyi tüm insanlığa yeniden hatırlatmış küresel bir enstrüman olarak tüm insanlığa hizmet etmektedir. Bugün Türkiye’nin diplomatik girişimleri ile 30 Mart, tüm dünyada “Uluslararası Sıfır Atık Günü” olarak kutlanmaktadır" diye konuştu. Kurum, Sıfır Atık’ın Türkiye Yüzyılı ekonomi politikalarında ihtiyaç duyulan bir kalkınma ve büyüme mekanizması, yeşil ekonomi modeli çerçevesinde geliştirilen finansal politikalar için yenilikçi bir yaklaşım olduğunu ifade ederek, "Bu yaklaşım aynı zamanda yine üzerinde ısrarla durduğumuz Türkiye’nin ve şehirlerimizin iklim dostu yeşil dönüşümünün ne denli zaruri olduğunu göstermesi bakımından önemlidir" şeklinde konuştu. "Cumhurbaşkanımız öncülüğünde Türkiye Yüzyılı’nın İklim Politikalarını belirledik" Tüm alanlarda ve sektörlerde gerçekleştireceğimiz Yeşil Dönüşüm ile bir yandan iklim uyumlu yaklaşımlar sergileyecek diğer yandan da küresel iklim değişikliği ve iklim kriziyle mücadele etmiş olacağız diyen Kurum, sözlerine şöyle devam etti: "Afet ve kriz çağına yeşil çözümler getiren yaklaşımlar ile doğamızı restore edecek, Türkiye Yüzyılında çevre odaklı yatırımları yapmaya devam edeceğiz. Yine yürüttüğümüz iklim diplomasisinin bir sonucu olarak 2021 yılında taraf olduğumuz Paris İklim Anlaşması ile doğal ekosistemlerin bütüncül bir anlayışla korunması için yaptığımız çalışmalara uluslararası alanda yeni bir ivme kazandırdık. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde Türkiye Yüzyılı’nın İklim Politikalarını belirledik. Şehirlerimiz ve ortak evimiz dünyamız için 2053 Net Sıfır Emisyon, Yeşil Kalkınma hedeflerini ortaya koyduk." "Çevre ve iklim adaletini en güzel şekilde sağlayacağız" Kurum, bütüncül bir yaklaşımla Türkiye’nin tamamını kapsayacak iklim dostu yeşil dönüşümü gerçekleştirmeleri gerektiğini vurguladı. Yeşil dönüşüm çalışmalarında en önemli adımın İklim Kanunu’nun yapılması olduğunu söyleyen Kurum, "İklim dirençli bir toplum ve ülke için tüm alanlarda ve sektörlerde çevre odaklı bir yaklaşım sergiliyor, milletimiz için Türkiye Yüzyılı’nda bir güvence kaynağı oluşturuyoruz. Bu güvencenin yasal dayanağı İklim Kanunu olacaktır" dedi. Türkiye’nin ve tüm dünyanın ortak sorunu olan iklim değişikliği ile mücadele kapsamında çıkaracağımız İklim Kanunu ile tüm vatandaşların, gelecek nesillerimizin çevre ve iklim hakkını koruyacak, çevre ve iklim adaletini en güzel şekilde sağlayacaklarını vurgulayan Kurum, şöyle devam etti: "Dünyanın halen yaşanabilir bir yer olarak kalmasını sağlayacak son nesil olduğumuz bilinciyle 15 Mayıs Dünya İklim Günü’nün tüm sorunların çözümüne vesile olmasını temenni ediyor, gelecek nesillerin yaşam hakkı için tüm insanlığı harekete geçmeye davet ediyorum."