GÜNDEM - 29 Kasım 2024 Cuma 21:39

ASELSAN Genel Müdürü Akyol, MİLGEM gemilerindeki ASELSAN sistemlerini anlattı

A
A
A

Türk savunma sanayisinin öncü firmalarından olan ASELSAN’nın yerli ve milli sistemleri MİLGEM projesi çerçevesinde üretilen gemilerle de kullanılıyor. ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, "Bir geminin üzerinde ihtiyaç duyulan bütün sensör ve silahları artık millileştirdiğimizi çok rahatlıkla söyleye bilirim. Mavi vatanda da platformlarımız kendi sensör ve silahlarımızla donatılmış olarak Deniz Kuvvetlerimize hizmet veriyor şuanda. Bu alanda da ciddi bir başarıyı ciddi bir ivmeyi yakaladık” dedi.

Savunma sanayinin lider firması olan ASELSAN geliştirdiği milli ve yerli ürünlerle göz dolduruyor. Hava savunmasından, kara ve deniz savunmasına kadar geliştirdiği yerli ve milli ürünlerle adından sık sık söz ettiren ASELSAN Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltmak için çalışmalarını sürdürüyor. ASELSAN tarafından üretilen hava savunma sistemleri, radarlar, elektro optik sistemler, MİLGEM projesi çerçevesinde inşa edilen gemiler de kullanılıyor. Sistemlerle gemilerin yerli ve millilik oranı arttırdığı gibi Türkiye’nin mavi vatandaki gücüne de güç katıyor.

MİLGEM gemilerinde kullanılan sitemlerden bahseden ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, “Mavi vatanda bizim için çok öncelikli bir konu. Burada da Deniz Kuvvetlerimizin yerli ve milli platformlarının akıllı elektronik sistemlerle donatılması da ASELSAN olarak bizim görevlerimizden biri. Milli gemimizin üzerinde 50’ye yakın ASELSAN’nın sistemi var. Radarı, elektro optik sistemleri, elektronik harbi sonar sistemleri, hava savunması, haberleşme sistemleri, bir dizi elektronik sistemlere baktığınız zaman bir geminin üzerinde ihtiyaç duyulan bütün sensör ve silahları artık millileştirdiğimizi çok rahatlıkla söyleye bilirim. Bunu aslında bir geminin üzerinde göstermiş oluyoruz. Mavi vatanda da platformlarımız kendi sensör ve silahlarımızla donatılmış olarak Deniz Kuvvetlerimize hizmet veriyor şu anda. Bu alanda da ciddi bir başarıyı ciddi bir ivmeyi yakaladık" dedi.

Zöhre Alagöz - Ahmet Faruk Sarıkoç

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Koşapınar’da festival coşkusu Erzurum’un Aşkale ilçesine bağlı Koşapınar köyünde geleneksel olarak düzenlenen ve bu yıl 14’üncüsü yapılan festival renkli görüntülere sahne oldu. Koşapınar Mahallesi’ndeki festivale yurt dışından, Türkiye’nin farklı illerinden ve şehir merkezinden katılım oldukça yoğun oldu. Programa Aşkale Kaymakamı Emre Oğuztürk, Belediye Başkanı Şenol Polat, Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti (DAGC) Başkanı Ayhan Türkez, İlçe Müftüsü Seyhun Sarp, Erzurum İŞKUR Müdür Yardımcısı Erdal Karagöz, MHP Yakutiye İlçe Başkanı Sinan Demir, Palandöken Belediye Başkan Yardımcısı Mahmut Koşapınar, Erzurum Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Ergün Engin, Saadet Partisi İl Başkanı Yusuf Kolukısa, İstanbul Dernekler Federasyonu Başkanı İslam Deligöz, Koşapınar Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Yunus Dilen, Köy Muhtarı Mahir Sefiloğlu, çevre mahallelerin muhtarları, köy sakinleri ve yüzlerce Koşapınarlı katıldı. Aşkale Kaymakamı Emre Oğuztürk, ‘Hemşehrilerimizle bugün böylesine anlamlı etkinlikte bir araya gelmekten dolayı gerçekten mutlu olduk. Bu yıl festivalin 14’üncücü düzenleniyor. Geleneksel bir hale gelmiş etkinlik. Nasıl ki toplumun en temel yapı taşı aile ise idari yapılanmanın da temel taşı köylerimiz. Köylerimizde birlik ve beraberliği sağladığımız zaman inşallah daha müreffeh yarınlara ulaşacağız’ diye konuştu. Aşkale Belediye Başkanı Şenol Polat ise ‘Koşapınar festivalimiz geleneksel hale gelen bir program. Çok güzel bir program tertip edilmiş. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Özellikle terörsüz Türkiye sürecinde birlik ve beraberlik son derece önemli. Bu birlikteliği sağlayan dernek yöneticilerimize teşekkür ediyorum’ dedi. Festival kapsamında düzenlenen geleneksel oyunlar ve çocuklar arasında düzenlenen yarışmalarda dereceye girenlere protokol üyelerince hediyeler verildi.
Kırıkkale Fıskiyeden abdest alıp darbecilere direnen gazi akademisyen, 15 Temmuz’un izini bacağında taşıyor Ankara’da 15 Temmuz gecesi Genelkurmay Başkanlığı önünde bacağından ve sırtından vurularak gazi olan Öğretim Görevlisi Dr. Hasan Önsoy, o gece şehadet bilinciyle hareket ettiklerini belirterek, "Meclis bahçesindeki fıskiyelerden abdest aldık, orada tanımadığım insanlarla birlikte. Şehadet için gitmiştik. Benim gibi birçok insan da aynı düşünceyle oradaydı" dedi. 15 Temmuz 2016’daki FETÖ darbe girişiminin en sıcak noktalarından biri olan Genelkurmay Başkanlığı önünde ayağından ve sırtından vurularak gazi olan Kırıkkale Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Hasan Önsoy, karanlık geceyi İhlas Haber Ajansı’na anlattı. Darbe girişimi günü, saat 21.00 sularında kalkışmayı duyar duymaz Genelkurmay’ın önüne gittiğini belirten Önsoy, darbeci askerlerin tavırlarına birebir şahit olduğunu ve vatandaşların ellerinde silah olmadan tankların önüne çıkacak kadar cesaretli davrandığını söyledi. Önsoy, "Durdurmaya çalıştığımız, önüne geçip engel olduğumuz zırhlı araçların önüne çıktığımız anlar oldu. Her birinde batan sevgisinin gençlerde ve yaşlılarda ne kadar güçlü olduğunu gördük. Bunu biri bana anlatsa, ‘ancak filmlerde olur’ derdim" dedi. Kendisini her zaman cesur biri olarak gördüğünü, ancak o gece gerçek cesaretini gördüğünü dile getiren Önsoy, "Hayatımda hiç tank görmemiştim, üstüme de hiç ateş edilmemişti. Ateş edilmesine rağmen, korkuya dair içimde en ufak bir şey yoktu. Ama insanların içindeki o imanı hissedebiliyordum" diye konuştu. "Bu vatan sevgisi, imanla olacak bir cesaret" O gecenin unutulmaz kahramanlarından birini de anlatan Önsoy, "Belki o gün şehit olanlar yaşasaydı şimdi 26-27 yaşlarında olacaklardı. Bu vatan sevgisi, imanla olacak bir cesaret. Allah rahmet eylesin, Yasin isminde bir şehidimiz vardı. ‘Nereden ateş ediyorlar’ dedi. Ben de ‘Genelkurmay Başkanlığı’ndan’ dedim. Kaçacağını sandım ama o çocuk Genelkurmay’ın içine koşmaya başladı. Nereden ateş edildiğini sorup, ateş edilen yere doğru koşan bir çocuk. Onun gibi binlerce kahraman vardı" şeklinde konuştu. Her yaştan vatandaşın orada olduğunu, özellikle yaşça büyük olanların daha da tepkili olduğunu dile getiren Önsoy, "Ülke, darbeler ülkesi olarak bugüne gelmişti ve yaşça büyük olanlar bu darbenin ülkeye ne büyük zararlar vereceğini çok iyi biliyordu. Bu yüzden onlar daha tepkiliydi" ifadelerini kullandı. Şehadet bilinciyle hareket ettiklerini belirten Gazi Önsoy, "Meclis bahçesindeki fıskiyelerden abdest aldık, orada tanımadığım insanlarla birlikte. Şehadet için gitmiştik. Benim gibi birçok insan da aynı düşünceyle oradaydı. Kızılay’dan ilerleyen tankları durdurmaya çalıştık. O anlarda tanktan iki kez düşürüldüm" dedi. "Yaralıyı da bir kez daha vurdu" Silah seslerinin havaya sıkılan kurşunlardan çıktığını sandıklarını ancak bölgeye ulaştıklarında yaralıların olduğunu gördüklerini aktaran Önsoy, "Bir yaralı amcamızı taşırken, dört kişi birlikte vurulduk. Vuran askere, ‘adam yaralı, bırak’ dedik. Yaralıyı aldık ama darbeci asker bizimle hiç konuşmadı. Öfkesi ve darbeyi gerçekleştirme isteği, konuşma kabiliyetini bile bastırmıştı. Tek kelime etmeden şarjör değiştiriyordu. Biz, ‘sonuçta insan, bize sıkmaz’ dedik ve arkamızı döndük. Ama döner dönmez dördümüzü de tekrar vurdu. Yaralıyı da bir kez daha vurdu" diye konuştu. "Bacağımdaki yaraya taş soktum" Yaralandıktan sonra yaşadıklarını da anlatan Önsoy, şu ifadelere yer verdi: "Biz yere düştük. Yaralıyı sürükleyerek Akay yokuşunun duvarının arkasına aldım. Ben vurulmuştum, şoktaydım. Ayağımdan kan akıyordu. Kanamayı durdurmak için deliğe taş sokmaya çalıştım. O heyecanla insan ne yaptığını bilmiyor. Tıbbi bilgimiz de yoktu. Bir genç kardeşimiz, Allah rahmet eylesin, o da şehit oldu. Ayağıma tişörtünü bağladı. ‘Nereden ateş ediliyor’ diyen çocuk da oydu. Tişörtü bağladıktan sonra Genelkurmay’a doğru koştu. O, şehadete çağrılmış bir kardeşimizdi. Mekanı cennet olsun. Amcam yurtdışından Yozgat’a gelmişti. Annemi aramış, ‘tankın üstünde Hasan’ı gördüm’ demiş. Cumhurbaşkanına olan hassasiyetimi bilir, ‘Tayyip Erdoğan konuşmadan Hasan oradan gelmez. Boşuna arayıp sormayın, o gelmez. Tayyip Erdoğan ne zaman kurtulur, ülke ne zaman kurtulur, Hasan o zaman gelir’ demiş." "Gözlerimi yoğun bakımda açtım" Önsoy, "Yaralıları hastaneye taşıdık. Motosikletli bir kurye vardı, beline bağlayıp o da yaralı vatandaşı taşıyordu. Sabaha karşı artık ben kan kaybından bitkin düşmüştüm. Sırtımdaki yaraları hastanede fark ettim. O gece dört kez hastaneye girişim olmuş. Duvara yaslanınca bir hemşire duvardaki kan izini gördü. ‘Sırtınızdan vurulmuşsunuz,’ dedi. Tişörtüm koyu renkti. Baktık ki iki kurşun yarası var. Artık her tarafı bembeyaz görüyordum, kan kaybından gözüm bulanmıştı. Bir gün sonra da gözlerimi yoğun bakımda açtım" dedi.
Kütahya Kütahyaspor’da 5 yeni isim kadroya katıldı TFF 3. Lig takımlarından Kütahyaspor, yeni sezon öncesi genç ve yetenekli beş futbolcuyu renklerine bağladığını duyurdu. 2006 doğumlu ve hem kanat hem de bek pozisyonlarında görev yapabilen Yiğit Emir Ekiz, Fenerbahçe U19 takımında geçtiğimiz sezon 31 maça çıkıp 4 gole imza attı. Genç oyuncunun geçici transferi konusunda anlaşma sağlandı. 2003 doğumlu stoper Enes Yiğit, Erzurumspor FK’den geçici olarak Kütahyaspor’a transfer edildi. Geçen sezon Ağrı 1970 Spor formasıyla 28 karşılaşmaya çıkan Yiğit, savunma hattına güç katması beklenen isimlerden biri. Fethiye İdmanyurdu ile Bölgesel Amatör Lig şampiyonluğu yaşayan 2004 doğumlu sağ bek Latif Aklan, Kütahyaspor’la sözleşme imzaladı. Aklan, geçen sezon 26 maçta forma giydi. 2002 doğumlu kanat oyuncusu Yiğit Gümüş, geçtiğimiz sezon BAL Ligi’nde İznikspor formasıyla 14 gol atarak dikkat çekti. Daha önce Tire FK ile şampiyonluk yaşayan Gümüş, Kütahyaspor’a önemli katkı sağlaması beklenen isimlerden biri. Altınordu altyapısında yetişen ve geçtiğimiz sezon Silifke Belediyespor forması giyen 2001 doğumlu stoper Kağan Topçu, Kütahyaspor ile sözleşme imzaladı. Takım savunmasında önemli rol oynaması beklenen Topçu için kulüp, başarılarla dolu bir sezon temennisinde bulundu. Kütahyaspor yönetimi, tüm oyunculara başarılar dileyerek bu transferlerin kulübe hayırlı olmasını temenni etti.
Hatay Eşinin iş kazası geçirmesiyle hayatı değişen kadın, 450 yıllık külliyede serinleten lezzet bici biciyle hayata tutundu Hatay’ın Payas ilçesinde esnaflık yapan 3 çocuk annesi Cemile Örek, eşinin geçirdiği iş kazasının ardından kolları sıvayarak girişimciliğe adım attı. Çalışma azmi ve kendi elleriyle hazırladığı serinleten lezzet Bici Bicisiyle bilinen Örek, kazandığı parasıyla 3 evladını okutuyor ve ailesini ekonomik olarak ayakta tutuyor. Payas ilçesinde yaşayan 47 yaşındaki Cemile Örek’in hayatı eşinin iş kazası geçirmesiyle değişti. Eşinin iş kazası geçirmesi ve çalışamaz hale gelmesiyle ekmek parası kazanması görevi üstüne düşen 3 çocuk annesi Örek, aldığı girişimcilik belgesiyle tarihi Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi’nde kendi iş yerini kurdu. Bölgenin geleneksel ve serinleten lezzetini kadın eliyle vatandaşlara tattırmaya başlan Örek , 11 yıldır hem eşine hem çocuklarına hem de ekonomiye katkı sunuyor. Hayat azmiyle takdir toplayan Örek, girişimcilik hikayesiyle ilham veriyor. Eşinin iş kazası geçirmesiyle çıktığı yolda 11 yıldır devam eden 47 yaşındaki Cemile Örek, "Ev hanımıydım, eşim iş kazası geçirdi ve kalça protezi takıldı. Ağır işte çalışamadığı için ailemize bir gelir sağlamak bana düştü. Ne yapabilirim diye düşünürken belge için başvurdum, girişimcilik belgemi aldım. Sağ olsun Belediye Başkanımız Bekir Altan’ın da yönlendirmesiyle bu işletmeyi açtım. Şu anda 11. sezonumdayım. Üç kızım var, hepsini bu işletmeden kazandığım parayla okuttum. Kızlarımın; biri lojistik mezunu, biri muhasebeci, en küçüğüm ise güzel sanatlarda okuyor. Her gün bici biciyi kendi ellerimle hazırlıyorum, yaz sezonunda yoğunluk yaşıyoruz ve müşterilerle adeta aile gibi olduk. Her gün bici biciyi kendim pişiriyorum, şerbetini hazırlayıp donduruyorum. Her şey elimden geçiyor. Yaz sezonu geldi mi burası daha canlı, doğayla iç içe bir ortam sunuyoruz. Müşterilerimi müşteri gibi değil, ailem gibi görüyorum. Onlar da bana aynı şekilde destek oluyor" dedi. Malatya’dan gelen ve kafeyi ziyaret eden Basri Aydeniz, "Payas’a geldiğimde herkes burayı önerdi. Bici bici yemek için geldik, gerçekten pişman olmadık. Hava sıcak, ortam serin ve keyifli. Serinlemek isteyenler için birebir."