POLİTİKA - 26 Aralık 2025 Cuma 15:07

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Sağlık alanında artık farklı bir ligin oyuncusuyuz"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Sağlık alanında artık farklı bir ligin oyuncusuyuz"

Çekmeköy’de Özel Medistate Hastanesi’nin açılış programında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sağlık hizmetlerinde kamu ya da özel fark etmeksizin esas amacın millete hizmet olduğunu vurgulayarak, "Sağlık hizmetlerinin standardını sadece belli bir kesim ya da bölge için değil, tüm Türkiye’de yukarı çektik" dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çekmeköy’de bulunan Medistate Hastanesi’nin açılış törenine katıldı. Törende Türkiye’nin sağlık sektöründe kazandığı ivmenin önemine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamu ya da özel sektör ayırt etmeksizin sağlık alanındaki her türlü hizmetin vatandaşlara hizmet noktasında eksiksiz bir şekilde yapılması gerektiğinin altını çizdi.


"Ülkeye hizmetin özeli, devleti olmaz"


Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık hizmetlerinde kamu ya da özel ayrımının yapılamayacağını ve esas olanın halka hizmet olduğunun altını çizerek, şunları aktardı:


"Bugün her açıdan donanımlı ve modern hastanemizi İstanbul’a kazandırmanın heyecanını paylaşmak üzere buradayız. Hastanemizin İstanbul’a ve İstanbullu kardeşlerimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu modern hastanede sağlık hizmetleri alacak tüm kardeşlerimize şimdiden acil şifalar diliyorum. Tüm sağlık çalışanlarımız ve personellerimize de Cenab-ı Allah’tan başarılar niyaz ediyorum. Ülkeye hizmetin özeli, devleti olmaz. her türlü çaba takdire şayandır. Eskiden olduğu gibi sermayeyi renklerine göre tasnif etmeyen, yerli yabancı ayrımına gitmeyen ve ülkenin hayrına olacak her projeyi destekleyen bir iktidar olarak bu yatırımları çok değerli görüyoruz. Özellikle vatandaşlarımızın kaliteli sağlık hizmetlerine ulaşması için yapılması gereken bütün yaklaşımları gönülden destekliyoruz."


"Sağlık alanında artık farklı bir ligin oyuncusuyuz"


Sağlık alanında bir kesim tarafından ’kamuculuk’ ve özel sektör düşmanlığı anlayışının benimsendiğini dile getiren Erdoğan, "Etkilerini hala atlatamadığımız küresel bir salgın yaşadık. Bu salgın ülkelerin hem ekonomisini hem de sağlık sistemini test etti. Sağlık alt yapısının önemini hepimiz bizzat tecrübe ettik. Sağlık sistemi zayıf olan ülkeler salgın döneminde ağır bedeller ödedi. Türkiye son asrın en büyük sağlık krizi olan koronavirüs salgınını en iyi yöneten ülkelerden biri oldu. Özel sağlık kuruluşlarımız salgını yönetmemiz noktasında gerçekten kritik roller üstlendi. Türkiye de bu alanda öncü ve örnek bir ülke olduğunu son yıllarda defalarca kez gösterdi. Sağlık alanında artık farklı bir ligin oyuncusuyuz ve ülkemiz adına bundan kıvanç duyuyoruz. Ama nedense birileri bundan rahatsız oluyor. Ülkemizde hangi alanda olursa olsun özel teşebbüs deyince hemen saldırıya geçen bir kesim var. 1960 ve 70’lerin jargonuna hapsolmuş bu çevreler, kamuculuk adına son derece yanlış bir şekilde karşı çıkıyor. Özel sektör yol yapar, hastane yapar ama bakarsınız bunlar anında kötülemeye başlar. Türkiye’nin ufkunu açacak, ekonomimize katma değer sağlayacak hiçbir projeleri ve hiçbir fikirleri yoktur" şeklinde konuştu.


"Sağlık hizmetlerinin standardını sadece belli bir kesim ya da bölge için değil; tüm Türkiye’de yukarı çektik"


Biz 23 yıl boyunca attığımız her adım ve hayata geçirdiğimiz her eserde, bunlarla çok sık muhatap olduk. Nasıl ki elinde çekiç olan her şeyi çivi görürse bunlar da her konuyu bir şekilde getirip özel teşebbüs düşmanlığına bağladılar. Asıl kamuculuk özel sektör düşmanlığı değildir. Halkın hayatını daha huzurlu hale getirmek ve hizmetleri en üst kalitede vatandaşlarına sunabilmektir. Biz de ’İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ düsturuyla son 23 yıldır kimseyi ayırmadan çalıştık, çabaladık ve 86 milyona aşkla hizmet ettik. Büyük bir gururla ifade etmek isterim ki insan merkezli siyasetimizin en güzel örneklerinden biri sağlıktır. Sağlığı temel insan hakkı olarak gördük. Parası olanın değil, ihtiyacı olanın hizmet gördüğü bir sistemi ülkemize kazandırdık. Sağlık hizmetlerinin standardını sadece belli bir kesim ya da bölge için değil; tüm Türkiye’de yukarı çektik. Aile hekimlerimiz, özel ve şehir hastanelerimizle çok güçlü bir altyapı oluşturduk.


"Türkiye’de bir günde 3 milyon muayene gerçekleştiriyoruz"


Türkiye’nin özellikle son yıllarda sağlık hizmetlerinde büyük bir ivme yakaladığını aktaran Erdoğan, "Bugün 1539 sağlık kuruluşu, 270 binin üzerinde yatak kapasitesi ve 49 bine yaklaşan yoğun bakım üniteleriyle vatandaşlarına kesintisiz hizmet vermeye devam ediyoruz. İstanbul’da da 35 yeni hastane ve 24 ek hizmet binasıyla toplam 77 hastane inşa ettik. İstanbul’da sağlık yatırımları 170 milyar lirayı buldu. Bu rakam devam eden projelerin de bitmesiyle birlikte 250 milyar liraya çıkacak. Bugün 234 bini hekim ve 264 bini hemşire olma üzere 1 milyon 470 bin sağlık çalışanımız milletimize hizmet veriyor. Türkiye’de bir günde 3 milyon muayene gerçekleştiriyoruz. Tüm bu yatırımlar neticesinde İstanbul’un ve Türkiye’nin sağlık turizminde ciddi bir ivme kat ettiğini görüyoruz. Bugün dünyanın her yerinden insanlar tedavi için Türkiye’ye geliyor. Her yıl milyonlarca insan hastalığının şifasını Türkiye’de arıyor. Sağlık turizmi için ülkemizi ziyaret eden yabancı ziyaretçi sayısı 1,1 milyona ulaştı. Sağlık turizmi gelirimiz ise 2 milyar 200 milyon dolara ulaştı."


"Sağlık hizmetlerinde milletimizin her bir ferdi birinci sınıf vatandaştır"


Son olarak sağlık hizmetlerinde milletin her bir ferdinin birinci sınıf vatandaş olduğunun altını çizen Erdoğan, şu ifadelere yer verdi:


"Sağlık hizmeti doğrudan insan hayatına dokunan bir meseledir. Hükümet olarak sağlık hizmetlerinin sunumunda kara düzen çakışan kim varsa tespit ettiğimiz an gözünün yaşına bakmıyoruz. Daha fazla para kazanacağım diye kimse vatandaşlarımızın sağlığını tehlikeye atamaz. Bu konuda ne yapılması gerekiyorsa yapacağız. Prensibimiz şudur; milletimizin her bir ferdi birinci sınıf vatandaştır. Dolayısıyla her alanda birinci sınıf hizmete layıktır. Pek çok ülkenin kendisine uyarlamak için gelip incelediği ve vatandaşlarımızın sürekli memnuniyetini dile getirdiği bir sağlık sistemimiz var. inşallah bunu çok daha iyi seviyelere taşıyacağız ve bunu da kamu, özel hep birlikte yapacağız."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Muhtarın zor anları: "Benim hiçbir şeyden haberim yok" Bolu’nun Mudurnu ilçesinde Avdullar Köyü Muhtarı Ahmet Temel, köyündeki su kaynaklarının ihaleye çıkarılmasını basından öğrendiğini belirterek duruma tepki gösterdi. Köylünün kendisine "Sattığın suları git durdur" diyerek tepki gösterdiğini söyleyen muhtar, "Benim hiçbir şeyden haberim yok. Ben bu konuyu dün medyadan öğrendim. Köylüm bana ’Köyümüzün sularını sattın’ diyor" ifadelerini kullandı. Mudurnu Belediyesi Düğün Salonu’nda, Mudurnu Muhtarlar Derneği Başkanlığı Genel Kurul Toplantısı gerçekleştirildi. Tek liste ile gidilen seçimde mevcut başkan Birol Taşkın güven tazeleyerek yeniden başkan seçildi. Toplantı sırasında eline mikrofonu alan Avdullar Köyü Muhtarı Ahmet Temel, köyündeki doğal mineralli ve jeotermal su kaynaklarının ihaleye çıkarılması sürecini değerlendirdi. İhaleye ilişkin kararı yerel medyadan öğrendiğini dile getiren Temel, bu durumun köy halkı arasında huzursuzluğa neden olduğunu ifade etti. "Böyle mi muhtarlık yapacağız?" Vatandaşların kendisini sorumlu tuttuğunu belirten Temel, kendisine söylenen ’Sattığın suları git durdur’ sözüne tepki göstererek, "Biz muhtarlar olarak neden her şeyden sorumluyuz? Maden ocağı konusunda mücadele verdik, 1,5 yıldır. Onun için Allah’a şükür bir şeyler yaptık ama şimdi de su olayı çıktı başımıza. Bunun için köylüyle akşam toplandık, karar aldık. Kararımızda itirazımızı beyan ettik. Biz sesimizi kime duyuracağız? Benim hiçbir şeyden haberim yok. Biz muhtarlar masada alınan kararları neden medyadan öğreniyoruz? Ben bu konuyu dün medyadan öğrendim. Köylüm bana ’Köyümüzün sularını sattın’ diyor. Böyle mi öğreneceğiz, böyle mi muhtarlık yapacağız?" dedi. Öte yandan, Resmi Gazete’de yayımlanan ilana göre, İl Encümeninin Mudurnu ve Mengen ilçelerindeki 4 farklı noktada jeotermal ve doğal mineralli su arama ruhsatı için ihaleye çıkacağı öğrenildi.
Trabzon Trabzon Film Festivalinde Altın Taka ödülleri sahiplerini buldu Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen Trabzon Film Festivali’nin ödül töreni, sinema dünyasının önemli isimlerini bir araya getirdi. Farklı kategorilerde dereceye giren yapımlar ve sanatçılar, Altın Taka Ödülleri ile onurlandırıldı. Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, uzun metrajlı filmleri de dahil ederek festivali geleneksel hale getireceklerini açıkladı. Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Trabzon Valiliği ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün destekleriyle bu yıl ilki düzenlenen Trabzon Film Festivali’nin ödül töreni yoğun katılımla gerçekleşti. Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in ev sahipliği yaptığı törene, Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, sanatçılar ile sanatseverler katıldı. "Trabzon sinemayla yeni tanışmış bir şehir değildir" Konuşmasında "Trabzon sinemayla yeni tanışmış bir şehir değildir" diyen Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç "1900’lü yılların başından itibaren sinema salonları, seyircisi ve sanatçılarıyla güçlü bir sinema kültürüne sahiptir. Belediyemizin arşivlerinde yer alan 1930’lu yıllara ait sinema ve tiyatro düzenlemeleri, bu kültürel birikimin somut göstergesidir. Merhum Erol Günaydın’dan Tanju Gürsu’ya, Ertem Eğilmez’den bugün aramızda bulunan çok kıymetli sanatçılarımıza kadar Trabzon, Türk sinemasına iz bırakan pek çok değer kazandırmıştır. Bu kadim mirası sinema yoluyla geleceğe taşımayı bir vefa ve miras sorumluluğu olarak görüyoruz. Altın Taka ödülümüz, 101 yıl önce Karadeniz’den cepheye cephane taşıyan isimsiz kahramanların hatırasına adanmıştır. Bu yıl İlkini gerçekleştirdiğimiz Trabzon Film Festivali’ni her yıl daha da büyüterek sürdürme sorumluluğunu taşıdığımızı huzurlarınızda bir kez daha ifade ediyorum" dedi. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Dr. Batuhan Mumcu ise "Bu festivalin Karadeniz’e ve özellikle Trabzon’a çok yakıştığını açıkça ifade etmek isterim. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak, Türkiye Yüzyılı vizyonu doğrultusunda sanatı ve sanatçıyı merkeze alıyor, Trabzon’un doğası ve kültürüyle sinema için çok güçlü bir plato olduğunu görüyoruz. Bu kıymetli festivali hayata geçiren tüm ekibe, sanatçılarımıza ve emeği geçen herkese bakanlığımız adına teşekkür ediyor, bu tür projeleri desteklemeye devam edeceğimizi özellikle vurguluyorum" şeklinde konuştu. Hülya Koçyiğit ve Hüseyin Avni Danyal’a onur ödülü Onur Ödülü’ne layık görülen Hüseyin Avni Danyal da duygularını şu sözlerle dile getirdi: "Doğup büyüdüğüm topraklarda bir film festivalinin düzenleniyor olması beni inanın hepinizden daha çok heyecanlandırıyor. Geç kalınmış ama çok değerli bir adım olduğunu düşünüyorum. Bundan büyük bir onur ve gurur duyuyorum. Trabzonlu bir sanatçı olarak bu festivalin büyümesi ve uluslararası bir nitelik kazanması için üzerime düşen her türlü katkıyı vermeye hazırım." Onur Ödülü’ne layık görülen Türk sinemasının duayen isimlerinden Hülya Koçyiğit ise konuşmasında şunları söyledi: "Trabzon Film Festivali’nin ilk kez düzenlenmiş olmasına rağmen, bundan sonra geleneksel hale gelerek güçleneceğine ve yalnızca Trabzon’un değil tüm Karadeniz’in kültür ve sanat hayatında söz sahibi olacağına yürekten inanıyorum. Biraz geç kalınmış olsa da atılan bu cesur adımın arkasında durulacağına ve tüm Trabzon’un bu festivali sahipleneceğine inanıyor, emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyor, başarılar diliyorum." Ödüller sahiplerini buldu Konuşmaların ardından, Trabzon Film Festivali’nde başarılı bulunan yapıtların sahiplerine ödülleri takdim edildi. Öğrenci Kısa Film Yarışması Jüri Ödülü, ’Çalınan Yük’ filmine verilirken, Öğrenci Kısa Film Yarışması En İyi Film Ödülü’nün sahibi ’Gülümse’ oldu. Ulusal Kısa Film Yarışması’nda belgesel kategorisinde Erol Günaydın Jüri Özel Ödülü, ’İyi Ölüm’ filmine layık görüldü. Altın Taka Deneysel En İyi Film Ödülü’nü ’Kim’ filmi kazandı. Belgesel dalında verilen ödül ’Pirlerin Düğünü’ filmine giderken, Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda Jüri Özel Ödülü ’Muzaffer’ filmine, En İyi Film Ödülü de ’Berona’ filmine verildi.
Kütahya Kütahya’da "Dilek Arabası" ilgi odağı oldu Kütahya’da bir işletmenin öncülüğünde hayata geçirilen "Dilek Arabası" uygulaması, kısa sürede vatandaşların yoğun ilgisini çekti. Atatürk Bulvarı’nda faaliyet gösteren döner işletmesinin sahibi Kıymet Akgün, başlangıçta reklam amacıyla başlatılan çalışmanın beklenenden çok daha büyük bir etki oluşturduğunu söyledi. Uygulamanın ortaya çıkış sürecini anlatan Akgün, "Asıl amacımız reklamdı. Oğlumun hibrit arabası vardı, bir değişiklik olsun istedik. ‘Bu arabaya dileklerinizi yazın’ dedik. İlk başta bu kadar ilgi göreceğini düşünmemiştik ama çok güzel geri dönüşler aldık" dedi. Vatandaşların sadece dışarıdaki kağıtları kullanmakla kalmadığını belirten Akgün, "Kağıt kalmayınca içeriden kağıt isteyip dilek yazmak isteyenler oluyor. Her gün yüzlerce kağıt gidiyor, bazen rüzgarda uçanlar bile oluyor" ifadelerini kullandı. Uygulamanın sosyal medyada da etkili olduğunu vurgulayan Akgün, Instagram’da Levent Önerişleri hesabından yapılan paylaşımların büyük katkı sağladığını belirterek, "Bir akım başlattık. Dileklerini yazıp paylaşanlara yüzde 10 indirim yaptık. İlgi çok güzel oldu, memnun kaldık" diye konuştu. Dilek kağıtlarında her yaştan insanın hayallerinin yer aldığını söyleyen Akgün, "Öğrenciler sınavlarında başarılı olmak istiyor, KPSS yazanlar var. Kimi araba, kimi motor, kimi ev dilemiş. Asgari ücretle ilgili beklentiler var. Çocuklar aileleriyle gelip birlikte yazıyor. Çok samimi ve komik notlar da çıkıyor" dedi. Araca "Dilek Arabası" adını verdiklerini belirten Akgün, uygulamanın hem işletmeye hem de insanlara moral kaynağı olduğunu sözlerine ekledi.