SAĞLIK
29 Nisan 2024 Pazartesi - 15:54 Trafik kazalarında ilk yardım, sertifikası olan kişiler tarafından yapılmalı İlk yardımın bu konuda eğitim almış herkesin olayın olduğu yerde bulabildiği malzemeleri kullanarak yaptığı hayat kurtarıcı müdahale olduğunu belirten Öğretim Görevlisi Duygu Deniz, ilk yardımın sadece bu konuda sertifika almış kişilerce uygulanması gerektiğini vurguladı. Bilgisizce ya da kulaktan dolma yanlış bilgilerle yapılan ilk yardım müdahalesinin riskli olduğunu belirten Deniz, “Hasta ya da yaralının durumun kötüye gitmesi, kalıcı sakatlıklar oluşması ve hatta hasta/yaralının hayatını kaybetmesiyle sonuçlanabilir” uyarısında bulundu. Trafik kurallarına dikkat çekmek ve ilk yardımın önemini vurgulamak amacıyla her yıl Mayıs ayının ilk haftası Trafik ve İlk Yardım Haftası olarak kutlanıyor. İstanbul Atlas Üniversitesi Meslek Yüksekokulu İlk ve Acil Yardım Program Başkanı Öğretim Görevlisi Duygu Deniz, Trafik ve İlk Yardım Haftası vesilesiyle yaptığı açıklamada trafik kazalarında olması gereken ilk yardıma ilişkin değerlendirmede bulundu. İlk yardım nedir İlk yardımın amacının yaşamın devamının sağlanması, durumun kötüye gitmesinin önlenmesi ve iyileşmeyi kolaylaştırma olduğunu belirten Öğretim Görevlisi Duygu Deniz, “İlk yardım, herhangi bir kaza veya yaşamı tehlikeye düşüren bir durumda, sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar, hayatın kurtarılması ya da durumun kötüye gitmesini önleyebilmek amacı ile olay yerinde, tıbbi araç gereç aranmaksızın, mevcut araç ve gereçlerle yapılan ilaçsız uygulamalardır” dedi. İlk yardım sertifikalı kişilerce uygulanmalıdır İlk yardım ve acil tedavi arasında fark olduğunu belirten Duygu Deniz, “Acil tedavi, acil ünitelerinde, hasta ya da yaralılara doktor ve sağlık personeli tarafından yapılan tıbbi müdahalelerdir. Acil tedavi bu konuda ehliyetli kişilerce gerekli donanımla yapılan müdahale olmasına karşın, ilk yardım bu konuda eğitim almış herkesin olayın olduğu yerde bulabildiği malzemeleri kullanarak yaptığı hayat kurtarıcı müdahaledir. İlk yardım, bu konuda sertifika almış kişilerce uygulanmalıdır. Aksi halde bilgisizce ya da kulaktan dolma yanlış bilgilerle yapılan ilk yardım müdahalesi hasta ya da yaralının durumun kötüye gitmesi, kalıcı sakatlıklar oluşması ve hatta hasta ya da yaralının hayatını kaybetmesiyle sonuçlanabilir” uyarısında bulundu. Güvenli çevre oluşturulmalı İlk yardımda özellikle dikkat edilmesi gereken diğer hususların; koruma, bildirme ve kurtarma olduğunu kaydeden Deniz, “Koruma, kaza sonuçlarının ağırlaşmasını önlemek için olay yerinin değerlendirilmesini kapsar. En önemli işlem olay yerinde oluşabilecek tehlikeleri belirleyerek güvenli bir çevre oluşturmaktır. Böylelikle hem ilk yardımcı hem de hasta/yaralı ikincil kazalara karşı korunmuş olacaktır” dedi. 112 acil aranmalıdır Olayın ya da kazanın mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde telefon veya diğer kişiler aracılığı ile gerekli yardım kuruluşlarına bildirilmesi gerektiğini belirten Duygu Deniz, ülkemizde ilk yardım gerektiren her durumda telefon iletişimlerinin 112 acil telefon numarası üzerinden gerçekleştirildiğini söyledi. Kontak kapatılmalı, el freni çekilmeli Trafik kazalarında, kaza yapan araç içinde bulunan yaralıların, araç hareket ettirilmeden çıkarılması gerektiğini vurgulayan Deniz, “Araç hangi durumda olursa olsun hareket ettirilmez. Kurtarma ya da acil tıbbi bakım esnasında aracın hareket etmesi veya aniden yanmaya başlaması hem yaralıların hem de ekiplerin hayatını tehdit eder. Aracın hareket etmemesi için tüm tedbirlerin alınması gerekir. Araç çalışıyorsa kontak anahtarı kapatılarak çalışması durdurulmalıdır. Anahtar, kapatıldıktan sonra aracın üzerinde bırakılmalıdır. Aracın el freni çekilmelidir. Araç, tekerlerinin üzerinde duruyorsa tekerlerin ön ve arka yüzüne takoz yerleştirilir. Araç, tekerlerinin üzerinde değilse destek malzemeleri ile desteklenmelidir. Kaza yapan araçta, LPG (likit petrol gazı) tüpü varsa gaz sızıntısını önlemek için bagajda bulunan tüpün vanası kapatılmalıdır. Akaryakıt sızıntısı kontrol edilmelidir. Ortamda, kazadan etkilenmiş elektrik nakil hattı varsa ilgili kuruma haber verilerek elektrik akımının kesilmesi sağlanmalıdır. Patlama ve yangın riskini önlemek için olay yerinde sigara içilmesi önlenmelidir” uyarısında bulundu. Kazazedeye müdahalede bu uyarılara dikkat Trafik kazaları sonucunda travmaya bağlı yaralanmalar görülebileceğini ifade eden Öğretim Görevlisi Duygu Deniz, şunları söyledi: “Özellikle baş-boyun yaralanması şüphesi olan durumlarda kazazedeye müdahale ederken baş-boyun-gövde ekseni bozulmadan araçtan çıkarılması gerekmektedir. Kazazedenin durumu değerlendirilir (ABC) ve öncelikli müdahale edilecekler belirlenir. Kazazedenin korku ve endişeleri giderilir. Kazazedeye müdahalede yardımcı olacak kişiler organize edilir. Kazazedenin durumunun ağırlaşmasını önlemek için kendi kişisel imkanları ile gerekli müdahalelerde bulunulur. Kazazedenin baş-boyun-gövde ekseni korunarak müdahalelerde bulunulur. Kanaması varsa kanama kontrolü yapılır. Kırıklara yerinde müdahale edilir. Kazazedenin yarasını görmesine izin verilmez. Kazazedeyi hareket ettirmeden müdahale yapılır. Kazazede sıcak tutulur. Ambulans gelinceye kadar kazazede yalnız bırakılmaz. Kazazede ağır hasta/yaralı ve hayati tehlikede olmadığı sürece asla yerinden kıpırdatılmaz.”
29 Nisan 2024 Pazartesi - 15:14 Kocaeli Şehir Hastanesi bir yılda 2 milyon hastaya sağlık hizmeti sundu Hizmete başladığı 3 Nisan 2023’ten bugüne 2 milyon hastaya sağlık hizmeti sunan Kocaeli Şehir Hastanesi’nin birinci yıl dönümü programına katılan Vali Seddar Yavuz, "Sağlık turizminde de giderek önemli bir yere geldik. Şehrimizde 52 resmi belgeli sağlık kuruluşu bulunuyor. Bu her geçen gün artıyor. İnanıyorum ki Kocaeli Şehir Hastanesi bu alanda da önemli gelişmeler sağlayacaktır" dedi. Kocaeli Şehir Hastanesi’nin birinci yıl dönümü yoğun katılımla etkinlikle kutlandı. Programda konuşan Vali Seddar Yavuz, Kocaeli’ye hizmet etmeninin onuru ve gururunu yaşadığını belirterek, "Ben Kocaeli’yi bilim, sanayi, teknoloji üssü, bilişimin, inovasyonun başkenti olarak tanımlıyorum. Bu tanımlamayı verilere dayalı olarak yapıyorum. Çünkü Kocaeli, orta ve yüksek teknolojileri uygulayan, bunu üreten ve aynı zamanda kullanan, İstanbul’dan sonra Türkiye’nin ikinci ihracat şehridir. Milli otomobilimiz TOGG’un fikri ve sınai mülkiyet hakkının geliştirildiği, TÜBİTAK dahil olmak üzere bilim ile teknolojinin başkenti böylesine bir şehre elbette en güzel hastaneler, en gelişmiş tıbbi cihazlar, alanında en yetkin hekimlerimizin görev yaptığı şehir hastanesi çok yakıştı" dedi. "Sağlık turizminde de giderek önemli bir yere geldik" Anayasaya göre sağlık hizmetinin kamu hizmeti olarak tanımlandığını belirten Vali Yavuz, "Kamu hizmetlerinde vatandaş memnuniyetinin sağlanması en temel hedefimiz. Öncelikle vatandaşlarımızın hastalanmalarının engellenmesi yani koruyucu hekimlik, hastalandıktan sonra tedavilerinin yapılması ve bununda düşük maliyetle gerçekleştirilmesi hedeflerimizden bir tanesidir. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde devrim niteliğinde birçok yatırım gerçekleştirildi. Şunu unutmamak gerekir ki ne kadar kaliteli fiziki alan yaparsanız yapın hizmetin kalitesini ve niteliğini, o kurumlarda çalışan insanlar belirler. O yüzden de biz sizlerin özellikle pandemi dahil olmak üzere yapmış olduğunuz fedakarlıkları ve bu alanda gösterdiğiniz gayreti bir kez daha takdirle alkışlıyor, hepinizi gönülden tebrik ediyorum. Sağlık turizminde de giderek önemli bir yere geldik. Şehrimizde 52 resmi belgeli sağlık kuruluşu bulunuyor. Bu her geçen gün artıyor. İnanıyorum ki Kocaeli Şehir Hastanesi bu alanda da önemli gelişmeler sağlayacaktır. Kocaeli Şehir Hastanesi’nin hayata geçirilmesi ve hizmetlerin sürdürülmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu. Toplu hatıra fotoğrafı çekimi sonrası Kocaeli Şehir Hastanesi’nin açılışının birinci yılına özel fidan dikimi etkinliği ile program sonlandı. Katılım yoğun oldu Hizmete başladığı 3 Nisan 2023’ten bugüne 2 milyon hastaya sağlık hizmeti sunan Kocaeli Şehir Hastanesi’nde gerçekleştirilen yıl dönümü etkinliğine Vali Seddar Yavuz’un yanı sıra Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Sadettin Hülagü, Sağlık Bakanlığı Sağlık Yatırımları Genel Müdürü Rıza Uçan, Vali Yardımcısı Ali Ada, İzmit Kaymakamı Yusuf Ziya Çelikkaya, Körfez Belediye Başkanı Şener Söğüt, İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Yüksel Pehlevan, Kocaeli Şehir Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Bahri Elmas, siyasi partilerin temsilcileri, ilgili kurum yetkilileri ve sağlık çalışanları katıldı.
Robotik Diz Protezi Ameliyatının 5 önemli avantajı
25 Nisan 2024 Perşembe - 15:00 Robotik Diz Protezi Ameliyatının 5 önemli avantajı Memorial Kayseri Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Bora Bostan, robotik diz cerrahisi ile ilgili bilgi verdi. İnsan vücudundaki en büyük ve en güçlü eklemlerden biri olan diz ekleminde ortaya çıkan deformasyon zamanla hareketi kısıtlayabiliyor. Teknolojik gelişmeler sayesinde ilerleyen robotik diz cerrahisi ise hem hastalara hem de ameliyatı yapan cerrahi ekibe önemli ölçüde konfor sağlıyor. Ameliyat sırasında robotik cerrahiyle protezler en doğru şekilde konumlandırılırken, cerrahi sonrasında hasta açısından ortaya çıkan birçok avantaj yaşam konforunu yükseltiyor. Memorial Kayseri Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Bora Bostan, robotik diz cerrahisi ile ilgili bilgi verdi. İleri evre diz kireçlenmesinde başarının yüksek olduğunu aktaran Prof. Dr. Bostan; "Hareketli bir eklem olan diz; bağ, kıkırdak, kas ve sinir sistemine bağlı bir yapıdır. Herhangi bir travma, artrit veya başka bir sorun nedeniyle hareketinin kısıtlanması çoğu zaman cerrahiyi kaçınılmaz hale getirir. Robotik diz cerrahisi sayesinde, yüksek doğrulukta protezin yerleştirilmesi sağlanmaktadır. Kemiklerin hassas kesimleri yapılarak, bilgisayar kontrollü cihazlar kullanılmaktadır. Özellikle ileri evre diz osteoartritli (kireçlenme) yetişkinler için bir tedavi seçeneği olan robotik diz cerrahisi kişiye özel tasarlanıp yapılmaktadır. Bu 3 boyutlu model önceden planlama yapmak için kullanılır. Yani yazılım kullanılarak ameliyat öncesi planlama yapılmaktadır. Planlamaya göre cerrahi sırasında robotik kol kullanılarak kemik kesileri gerçekleştirilir. Ameliyatın tamamı cerrahın yönetimindedir. Ameliyat içinde yeniden düzenlemeler yapılabilmektedir. Cerrah daha önceden yapılan planlama ile gerçek zamanlı ameliyat alanının izdüşümlerini yazılım aracılığı ile eşleştirerek robotik kolu kullanarak ameliyatı yapar" dedi. Kişiye özel olarak yapılan diz cerrahisi ile ilgili de bilgiler veren Bostan; "Yapılan bir araştırmada implantların kişiselleştirilmiş bir cerrahi plan doğrultusunda daha doğru şekilde yerleştirildiği belirlenmiştir. Ameliyatın, implantı diz eklemine konumlandırmak için ameliyat sırasında robot kolunu yönlendiren ortopedi cerrahı tarafından gerçekleştirildiğinin anlaşılması önemlidir. Robotik kol ameliyat yapmaz, kendi başına karar vermez veya cerrah robotik kolu yönlendirmeden hareket etmez. Sistem sayesinde cerrahın ameliyat sırasında planda gerektiği gibi ayarlamalar yapmasına da imkan tanır. Total diz protezi ameliyatları, diz kireçlenmesi olan hastalarda uzun yıllardır başarı ile uygulanan bir yöntemdir" ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Bora Bostan; robotik diz cerrahisinin avantajlarını ise şu şekilde sıraladı; "Kişiye özel kemik kesileri yapılarak aşırı kesilerden kaçınılmaktadır. Yumuşak doku hasarı daha azdır. İmplantların konumlandırılmasının en doğru şekilde yapılır. Ameliyat sonrası ağrı seviyesi düşük, iyileşme daha hızlıdır. Hastanede kalış süresi daha kısadır."
Kütahya’da sağlık personeline ilk Yenidoğan Canlandırma Programı eğitimi
25 Nisan 2024 Perşembe - 14:16 Kütahya’da sağlık personeline ilk Yenidoğan Canlandırma Programı eğitimi Kütahya İl Sağlık Müdürlüğü tarafından sağlık personeline 2024 Yılının ilk Yenidoğan Canlandırma Programı (NRP) Eğitimi verildiği bildirildi. Yenidoğana yönelik girişimde bulunan tüm sağlık çalışanlarının standart bir canlandırma uygulayabilmesi için gerekli bilgi ve becerilerle donatılması amacıyla, 2024 yılının ilk NRP (Neonatal Resuscitation Programme) Eğitimi Yoncalı Uygulama Oteli’nde tamamlandı. Eğitime, Aydın Umurlu Aile Sağlığı Merkezi’nde görevli Dr. Filiz Güngor, Aydın İl Sağlık Müdürlüğü’nde görevli Hem. Kder Işık, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı’nda görevli Prof. Dr. Hüsniye Çalışır, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü’nde görevli Dr. Öğr. Üyesi Sibel Şeker, Aydın Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde görevli Uzm. Dr. Müge Kurtşahin, Aydın Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi’nde görevli Ebe Nurcan Günaydın, Uşak İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Başkan Yardımcısı Dr. Mehmet Fatih Arslan ve Ebe Meral Duran, Denizli ‘de ikamet eden NRP Eğitimcisi emekli Dr. Mustafa Yorgancı eğitimci olarak katıldı. Üç gün süren ve yenidoğan bebeğe eli değen sağlık personelinin eğitimine yönelik hazırlanan bu programda, kamu ve özel hastanelerde görevli hekim, acil tıp teknisyeni, ebe ve hemşireden oluşan 50 sağlık çalışanı sertifikalarını aldı.
Sağlıklı yaşam için dedeler ve torunlar sporda buluştu
25 Nisan 2024 Perşembe - 14:13 Sağlıklı yaşam için dedeler ve torunlar sporda buluştu Çorum’da sağlıklı bir yaşam için çocuklar aile büyükleriyle sporda buluştu. Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyak Rehabilitasyon Merkezi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Dünya Kalp Haftası etkinlikleri çerçevesinde çocuklar, dedeleri ve nineleri ile birlikte egzersiz yaptı. Kardiyak Rehabilitasyon Merkezi sorumlusu Prof. Dr. Yusuf Karavelioğlu, gözetiminde gerçekleştirilen etkinlik renkli görüntülere sahne olurken, egzersiz faaliyetlerin hem kalp hastalarının üzerindeki olumlu etkileri hem de insan yaşamında önemine dikkat çekildi. Kardiyak Rehabilitasyon Merkezi’nin kalp krizi geçiren, bypass olan, stent takılan, kalp pili takılan veya kalp kapakçığı değişen hastaların egzersizlerle yaşamlarına devam ettiği bir ünite olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yusuf Karavelioğlu, kardiyak rehabilitasyonun son yıllarda önemi daha fazla bilinen bir kavram olduğuna dikkat çekti. “Kalp hastaları egzersiz yapabilir” Geçmişte kalp hastaları için “bu kalp hastası egzersiz yapmasın, iş yapmasın, herhangi bir şey olur” kaygılarının bulunduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Karavelioğlu, “Kalp hastalarının kriz geçirdikten sonra 1-2 hafta sonrasında bile egzersiz yapabilmesinin güvenli olduğunu hem de uzun dönemde ölüm oranlarının azaldığını biliyoruz. Özellikle 1970 ve 1990’larda kalp hastalarının egzersiz yapabileceğine yönelik ivme daha da arttı. Avrupa’da ve Amerika’da kalp hastalarının işe dönüşlerinin de hızlandığını biliyoruz. Bu nedenle Kardiyak Rehabilitasyonu önemsiyoruz. Kardiyak Rehabilitasyon Merkezi’nde 40’lı yaşlardan başlayarak 80’le yaşlara kadar egzersiz yaptığımız hastalarımız var” dedi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Dünya Kalp Haftası etkinlikleri çerçevesinde burada çocukların aile büyükleriyle birlikte spor yapmalarını istediklerini anlatan Prof. Dr. Karavelioğlu, “Burada dedeler ve ninelerin kendi torunlarıyla egzersiz yapmasını istedik. Sadece çocukluk, gençlik döneminde değil ikinci bahar olarak tanımladığımız ileriki yaşlarda da egzersiz alışkanlığının önemli olduğuna dikkat çekmek amacıyla bu etkinliği düzenledik. Kardiyak Rehabilitasyon bir ekip işi. Tek bir kişinin yapabileceği bir iş değil. Fizyoterapistten, kardiyolojisi, fizik tedavi bölümü, kardiyak rehabilitasyon hemşireleri, diyetisyenden psikososyal danışmanımıza kadar büyük bir ekibin ortaya koyduğu özverili bir çalışma bu. Bu nedenle burada görevli ekip arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Merkeze egzersiz için gelen Fatma Doğan, merkezden memnun olduğunu belirterek, “Sağlık Bakanlığımız, başhekimimiz Sinan bey ve Yusuf hocamıza bu imkanı bize tanıdıkları için teşekkür ediyoruz. Bu merkezde sosyal bir aktivitemiz oluyor. Bu bizi mutlu ediyoruz. Sağlıklı bir yaşam için egzersiz yapıyoruz” şeklinde konuştu. Kardiyak Rehabilitasyon Merkezi’nde 7 yıla yakındır tedavi gördüğünü anlatan Fatma Tunç da, “Buradaki aktivitelere spor yapıyorum. Burada kendimi zinde hissediyorum. Yapılan aktivitelerle hasta psikolojisinden kurtularak hastalığımızı geri plana atıyoruz. Sporla sağlıkla yaşamımıza devam etmeye çalışıyoruz” diye konuştu. Kalp sağlığı ilgili büyük problemlerinin bulunduğunu anlatan Aylin Tura ise, “Oğlumu kaybettikten sonra Yusuf hocamızın büyük desteklerini gördüm. Bugünlere beni getirdiği için çok teşekkür ediyorum. Spor yapıyorum ve şimdi iyiyim” dedi. Etkinlik sonunda Başhekim Prof. Dr. Sinan Zehir ve Kamu Hastaneleri Hizmet Başkanı Dr. İhsan Demirbaş, programa katılan çocuklarla birlikte pasta keserek günlerini kutladı.
Vücuda yapışan kenenin başının ezilmesi virüsün kana bulaşmasını hızlandırıyor
25 Nisan 2024 Perşembe - 12:44 Vücuda yapışan kenenin başının ezilmesi virüsün kana bulaşmasını hızlandırıyor Kayseri Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşin Kılınç Toker, kene vakalarının bahar aylarının gelmesiyle artacağına dikkat çekerek; vatandaşlara uyarılarda bulundu. Toker; vücuda yapışan kenenin başının ezilmesinin virüsün kana bulaşmasını hızlandırdığını söyleyerek; "Vücudu kapatan uzun kollu ve uzun bacaklı giysiler, mümkünse çizme, değilse paçaları çorabın içerisine koyma gibi koruyucu önlemler alınabilir" dedi. Kayseri Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşin Kılınç Toker; artan kene vakalarına ilişkin açıklamalarda bulunarak, vatandaşları uyardı. Toker; "Bahar aylarının gelmesiyle birlikte özellikle Kırım Kongo kanamalı ateşi ve diğer hastalıkları bulaştıran keneler hareketli bir hale geldiler. Büyüdüler, çoğaldılar, insanlara ve hayvanlara bulaşma ihtimalleri arttı. Kırım Kongo virüsle bulaşan ve etkili olan bir hastalık ama keneler bu virüsü tükürük salgılarında bulundurduğu için ve vücuda tutunup kan emdiği süreçte de bu tükürük ile kişinin kanına tekrardan bu virüsü aktarabiliyorlar. Ayrıca kenenin çıplak elle parçalanması gibi temaslarla da hayvanlardan insanlara, insanlardan da diğer şekillerde dolaşım devam ediyor. Biz bu virüsü 2002 yılında Türkiye’de İç Anadolu ve Kuzey Doğu bölgesinde görmeye başladık. Erzurum, Tokat ve Çorum bölgesindeydi ama iklimin ısınması, havanın sıcaklığı ve hayvancılıkla ilgili hareketin artmasıyla da Kayseri v e güneyindeki illerde de keneyle bulaşan Kırım Kongo vakaları artmış durumda. Hayvancılık, mera ve otlaklar uğraşan kişiler risk grubunda. Kenelere karşı buraların düzenli olarak ilaçlanması önemli. Özellikle risk grubunda olmayan kişiler, piknik ve gezi amaçlı bu yerlere giren kişilerde de vücudu kapatan uzun kollu ve uzun bacaklı giysiler, mümkünse çizme, değilse paçaları çorabın içerisine koyma gibi koruyucu önlemler alınabilir. Ortamdan döndükten sonra özellikle koltuk altı, kulak arkası ve kasık gibi katlantı bölgelerinin kontrol edilmesi, özellikle çocuklarda ve kendisine dikkat edemeyecek yaşlılarda bu bölgelerin düzenli olarak kontrol edilmesi de önemli" ifadelerini kullandı. "Virüsün direkt bir tedavisi yok" Virüsün geç kalınmış vakalarda ölümcül olabileceğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Toker; "Kırım Kongo Kanamalı Ateşinde kenenin tutunmasından sonra beklenen süre ilk 3-4 gün gibidir. Özellikle kas ve bağ ağrısı, halsizlik gibi tablolar olabilir. Beraberinde yükselen ateş, burun ve diş eti kanaması yada vücutta nedensiz morluklar, karın ağrısı ve ishal bulguları olabiliyor. Buy tür bir tabloda mutlaka bir sağlık hizmet kuruluşuna başvurmak gerekiyor. Çünkü çok uzun yıllardır dünya ver Türkiye’de mevcut olsa da bu virüsün etkin bir direkt tedavisi yok. Biz bunu vücudu destekleyen tedaviler ile güzel bir şekilde tedavi edebiliyoruz. Yine de geç kalınmış vakalarda maalesef ölümcül olabildiği için sağlık kuruluşu desteğini ihmal etmemek gerekiyor" dedi. Vücuda yapışan kenenin başının ezilmesi durumunda virüsün kana bulaşmasının hızlandığının altını çizen Ayşin Kılınç Toker; "Ortamdan döndüğümüzde kontrollü bir kene ile karşılaştık. Özellikle keneyi çıplak elle tutup başını koparacak şekilde bir hareket yapmak yada ezmek virüsün kana bulaşmasını daha da hızlandırıyor. Hareketsiz bir kene ise cımbız yardımıyla yumuşak bir hareketle çıkartmayı deneyebiliriz. Eğer kolaylıkla çıkmıyorsa mutlaka bir sağlık kuruluşuna gitmemiz gerekiyor. Bu noktada hem birinci basamak hizmetler hem de acil servislerde vatandaşlarımıza yardımcı oluyorlar" diye konuştu.
Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden ‘Dev’ ameliyat
25 Nisan 2024 Perşembe - 12:42 Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden ‘Dev’ ameliyat Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 210 kilogram olan obezite hastası başarılı bir ameliyat geçirdi. 26 yaşındaki hastanın hedefi bu ameliyat ile 10 kilo vermek. Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 210 kilogramlık Muhsin Akklınç’a cerrahi operasyon gerçekleştiren Genel Cerrahi uzmanı Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, yıllar önce dramatik sonuçlanan operasyonların günümüzde artık çok daha olumlu sonuçlar doğurduğunu ifade etti. 210 kiloya sahip 26 yaşındaki Muhsin Akkılınç’a mide küçültme operasyonu gerçekleştiren Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktorlarından Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, obezitenin vücutta yağ birikiminin artmasıyla oluştuğunu belirtti. Obezite ile mücadelenin sadece genel cerrahi uzmanlarının değil, multidisipliner yaklaşımla yapılması gereken bir durum olduğunu ifade eden Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, "Tüm hastalara önce bir endokrinoloji dahiliye uzmanlığı eşliğinde diyet tedavisi verilmesi gerekmektedir. Diyet tedavisinin ardından bir de farmakolojik tedavi dönemi var. Bunlara rağmen zayıflayamayan, zayıflamayı başaramayan hastalarımız için cerrahi operasyon önermekteyiz. Yıllar önce obezite cerrahisinden kaynaklanan komplikasyonlar vardı. Bundan dolayı operasyonlar ölümle sonuçlanan çok dramatik ve çok medyatik olabiliyordu. Ancak yıllar içerisinde hem cerrahların tecrübelerinin artmasıyla hem de tıbbi teknolojinin daha ilerlemesiyle komplikasyon alanları ve bunlara bağlı ölüm oranları çok daha azalmış durumda. Bu yüzden hastalar güvenerek tecrübeli merkezlerde ameliyat olabilirler. Ülkemizde kadınların neredeyse yüzde 40’ı erkeklerin ise yüzde 25’i maalesef obez sınıfına girmektedir. Bu yüzden obeziteyle mücadele ülkemiz için çok önem arz ederken, Sağlık Bakanlığımız her geçen gün obezite merkezlerini arttırarak kurmaktadır" dedi. “Hedefim 100 kilogram vermek” Kahramanmaraş’tan Malatya’ya obezite tedavisi için gelen Muhsin Akklınç ise cerrahi operasyon ile mide küçültme ameliyatı olduğunu belirtti. Aşırı kilolarından dolayı hayatında zorluklar yaşadığını ifade eden Akkılınç, "Aşırı kilolar yüzünden yürürken çok zorlanıyordum ve belim ağrıyordu. Günlük işlerimin birçoğunu yapamıyor, önemli toplantılara katılamıyordum. Daha önce birçok kez normal diyet yaptım. Fakat olmadı. Cerrahi operasyonun eskisi gibi başarısız sonuçlanma riskinin az olduğunu ifade eden Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, 210 kilo iken beni ameliyat etti. Kendisine teşekkür ediyorum. Benim için ideal olacak kilo 100 ila 110 arası. Yapılan mide küçültme cerrahi operasyonu ile 100 kilogram verme hedefindeyim” diye konuştu.
‘Afrika çöl tozları çocukları daha fazla etkiliyor’
25 Nisan 2024 Perşembe - 12:41 ‘Afrika çöl tozları çocukları daha fazla etkiliyor’ Çöl tozlarının solunum yolu hastalığı olanları olumsuz etkileyebileceğine değinen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nurhan Köksal, “Çöl tozlarının yoğun olduğu günlerde özellikle çocuklar ve solunum sistemi rahatsızlığı olanların sağlığı olumsuz etkilenmektedir” dedi. Liv Hospital Samsun Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nurhan Köksal, Afrika çöl tozları hakkında bilgilendirmelerde bulundu. “Astım hastaları dikkat etmeli” Çöl tozlarının solunum yolu hastalığı olanları olumsuz etkileyebileceğine değinen Prof. Dr. Köksal, “Çöl tozlarının yoğun olduğu günlerde özellikle çocuklar ve solunum sistemi rahatsızlığı olanların sağlığı olumsuz etkilenmektedir. Erişkinlerde özellikle solunum yetmezliği olanlarda, astım, KOAH, bronşiektazi ve solunum yolları rahatsızlığı olanlarda problemler daha belirgin şekilde ortaya çıkar. Ayrıca çocuk yaş grubu da en fazla etkilenen grubunu oluşturmaktadır” diye konuştu. “Solunum yolu enfeksiyonlarına neden olabilir” Çöl tozlarının, solunum yolu enfeksiyonlarına neden olduğunu dile getiren Prof. Dr. Köksal, “Çöl tozlarının havada fazla miktarda bulunması, mukozal yüzeyler ile teması gözde, burunda ve solunum yollarında direk tahriş edici etkisiyle rahatsızlık verebilir. Özellikle alerjik bünyeye sahip kişilerde ve KOAH, astım gibi solunum yolu hastalıkları bulunan kişilerde bu tahriş edici etkisi daha yoğun olarak karşımıza çıkabilir. Toz miktarının arttığı durumlarda normal sağlıklı bireylerin de solunum yolları etkilenmektedir. Bu tahriş edici etkisinden başka, toz partiküllerine bakteri ve virüsler bağlı kalarak solunum yolu enfeksiyonlarına da neden olabilir. Böyle durumlarda solunum yolu enfeksiyonlarının artmasının bir nedeni de artan toz miktarının güneş ışığını ve ultraviyoleyi engelleyerek yine havada mikroorganizmaların uzun süre kalmalarına neden olmalarıdır” şeklinde konuştu. “Zorda kalmadıkça dışarı çıkmayın” Prof. Dr. Köksal, “Tüm bu olumsuz şartlarda akciğer sağlığımızı koruyabilmek için özellikle kronik solunum yolu ve astımı olan hastalarımızın, toz yoğunluğunun fazla olduğu dönemlerde zorunlu kalmadıkça dışarı çıkmamaları, ev havalandırmalarını bu dönemlerde yapmamalarını ve maruziyet olduğu dönemlerde mutlaka maske takmalarını öneriyoruz” ifadelerini kullandı.
Acıbadem Ankara Hastanesi Sporcu Sağlığı Ünitesi açıldı
25 Nisan 2024 Perşembe - 12:03 Acıbadem Ankara Hastanesi Sporcu Sağlığı Ünitesi açıldı Ankara Acıbadem Hastanesi’nde profesyonel ve amatör sporculara yönelik Sporcu Sağlığı Ünitesi hizmete sunuldu. Check up programlarından spor cerrahisine kadar yenilikçi tanı ve tedavi hizmetlerinin verileceği ünitenin açılışına, dünyada sporcu sağlığı alanında uzmanlaşmış çok sayıda yabancı hekim ve spor dünyasının önemli federasyon, devlet ve özel sektör temsilcileri katıldı. Acıbadem Ankara Hastanesi, sporcu sağlığı alanında örnek alınabilecek yeni bir ünitenin açılışını gerçekleştirdi. Başta profesyonel sporcular olmak üzere amatör sporcuların da sağlıklarının korunmasından sakatlıklarının tedavisine kadar ihtiyaç duyulan her alanda tıbbi hizmet sunacak Acıbadem Ankara Hastanesi Sporcu Sağlığı Ünitesi, pek çok davetlinin katıldığı törenle hizmete açıldı. Dünyanın 20 ülkesinden sporcu sağlığı ile cerrahisi alanında ön plana çıkan ve ayrıca önemli spor kulüplerinde çalışan 32 yabancı hekimin katıldığı açılışta, Sporcu Sağlığı Ünitesi Koordinatörü Prof. Dr. Murat Bozkurt katılımcılara ünitenin işleyişi ve imkanları hakkında bilgi verdi. “Acıbadem’in sporcu sağlığındaki birikimi şimdi Ankara’da” Sporcu sağlığının önemine dikkat çeken Prof. Dr. Murat Bozkurt, tüm sporcuların faydalanabileceği bir ünite kurduklarını belirterek şunları söyledi: “Bu ünite ister amatör, ister profesyonel olsun tüm sporseverler ve sporcuların ihtiyaçları düşünülerek konumlandı. Sporcu sağlığı özel bir alandır ve bu konuda özellikli hizmet verilerek sporcuların başarısına katkıda bulunabilir. Ünitemizde yenilikçi pek çok tedaviyi uygulayabileceğiz. Sporcular, Acıbadem’in sporcu sağlığı alanındaki tıbbi birikiminden artık Ankara’da da yararlanabilecekler.” Ünitede sunulacak hizmetlerden bahseden Prof. Dr. Bozkurt, “Spor yaralanmaları, spor cerrahisi ve cerrahi sonrası rehabilitasyon, rejeneratif ve biyolojik tedaviler, sporcu performans analizi ve spor radyolojisi, sporcu check-upları, sporcu beslenmesi ve ergojenik yardım. Kısacası ihtiyaç duyulan tüm hizmetler, bu ünite ile aynı çatı altında hızlı ve etkin bir şekilde sunulacak. Multidisipliner bir anlayışla çalışacak ünitemizin sporcuların başarısının artırılmasında çok önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum’’ dedi. “Ankara cazibe merkezi haline gelecek” Merkezin sadece yurtiçindeki sporculara değil, yurtdışındaki sporculara da hizmet verecek şekilde konumlandığını belirten Prof. Dr. Murat Bozkurt, “Ünitemizi uluslararası hizmet verecek şekilde konumladık. Sadece yurtiçindeki sporculara değil, yurtdışındaki sporculara da bu hizmetlerin tamamını sunabileceğiz. Hedefimiz Acıbadem Ankara Hastanesi Sporcu Sağlığı Ünitesi’ni sporcu sağlığı alanında bir cazibe merkezi haline getirmektir” dedi. Hizmetler hakkında yurt dışından gelen uzmanlara ayrıntılı bilgi verdiklerini söyleyen Prof. Dr. Bozkurt, yabancı uzmanların Türkiye’deki bilgi birikiminden etkilendiklerini ve işbirliği yapmak istediklerini belirtti. “Sporcu sağlığında tecrübe önemlidir” Acıbadem Ankara Hastanesi Başhekimi Dr. Mehmet Yörübulut ise yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi: “Acıbadem Ankara 11 yaşında. Ankara’da böyle bir özelleşmiş üniteyi hayata geçirerek sporcu sağlığına katkıda bulunmak bizleri mutlu ediyor. Sporcular ve amatör olarak spor yapanlar normal bireylerden farklı bir vücut yapısına sahipler. Dolayısıyla hastalık ve sakatlıklarındaki teşhis ve tedaviler de farklılık gösterebiliyor. Sporcunun klinik hekimi, fizyoterapisti, radyoloğu, diyetisyeni, psikoloğu ve tabii ki cerrahı bu alanda tecrübeli olmak zorundadır. Sporcu sağlığında da tecrübe önemlidir. Tam da bu amaçla kendi alanında deneyimli uzmanlardan oluşan bir ekiple ünitemizde hizmet veriyoruz.” Ankara Sporcu Sağlığı Ünitesi’nin açılışına katılan davetliler arasında Türkiye Voleybol Federasyonu Başkanı Akif Üstündağ, Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı Cengiz Durmuş, Türkiye Yüzme Federasyonu Başkanı Erkan Yalçın, Türkiye Curling Federasyonu Başkanı Kenan Şebin ile federasyonların genel sekreterleri ve geleneksel spor federasyonlarının temsilcileri, Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Hizmetleri Genel Müdürü Veli Ozan Çakır, Çankaya Kaymakamı Murat Duru yer aldı. Ayrıca Gençlik Spor Bakanlığı Denetim ve Rehberlik Daire Başkanı Hasan Davulcu, bazı büyükelçi ve elçilik temsilcilikleri, spor ve yerel basın temsilcileri, şehir ve bölgede görev yapan hekimler ve sağlık profesyonelleri gibi çok sayıda davetli ünite açılışına katılarak bilgi aldı.
Genetik faktörler iyi huylu prostat büyümesini tetikleyebilir
25 Nisan 2024 Perşembe - 10:54 Genetik faktörler iyi huylu prostat büyümesini tetikleyebilir Prostat büyümesinin hayat kalitesini olumsuz etkilediğine dikkat çeken Üroloji Uzmanı Op. Dr. Sezgin Yeni, “İyi huylu prostat büyümesinin gelişmesinde etkili hormon testosterondur. Genetik yatkınlık, iyi huylu prostat büyümesini tetikler. Yakınlarında iyi huylu prostat büyümesi olan erkeklerin bu hastalığa yakalanma ihtimali daha fazladır” dedi. İyi huylu prostat büyümesinin tanımını yapan VM Medical Park Bursa Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Sezgin Yeni, “Böbreklerden süzülen idrar önce mesaneye (idrar kesesi) gelir. Sonrasında ‘üretra’ denilen idrar kanalıyla dışarı atılır. Erkeklerde mesane ile idrar kanalı arasında bulunan prostat bezi yaşla ve hormonların etkisi ile büyüyebilir. Bu duruma iyi huylu prostat büyümesi denilir” diye konuştu. İyi huylu prostat büyümesinin gelişiminde etkili olan hormonun testosteron olduğunu ifade eden Op. Dr. Sezgin Yeni, “Genetik yatkınlık, iyi huylu prostat büyümesini tetikler. Yakınlarında iyi huylu prostat büyümesi olan erkeklerin bu hastalığa yakalanma ihtimali daha fazladır. Gece uyurken sık sık idrar nedeniyle uyanmak, acil idrar yapma isteği, idrara başlarken bekleme, ıkınma, zorlanma, kesik kesik idrar yapma, idrarını tam boşaltamama, mesanede idrar kalma hissi, idrarı yaptıktan sonra damlama olabilir. Bu belirtiler zaman içinde yavaş yavaş gelişebilir. Bu yüzden hastaların bir kısmı bu şikâyetlerin normal olduğunu düşünebilir” dedi. “Ultrason, PSA ve üroflowmetre tanıda önemli” Teşhis konma sürecinden bahseden Op. Dr. Yeni, şu bilgileri paylaştı; “Prostat büyümesi teşhisinde yapılan tetkikler arasında ultrason, PSA, üroflowmetre (idrar akım testi) önem arz etmektedir. Ultrason ile prostatın büyüklüğü, mesane içine uzanıp uzanmadığı ve mesane içinde deformasyona yol açıp açmadığı anlaşılabilir. PSA prostat kanserinin taranması için kullanılan bir kan testidir. İdrar yolu enfeksiyonu, mesane taşı, sonda takılması veya diğer ürolojik girişimlerde PSA yükselebilir. PSA yüksekliği tespit edildiğinde, prostat kanseri araştırması için prostat biyopsisi veya prostat MR yapılması da gerekmektedir. Bu testler sonucunda kanser tespit edilmezse, iyi huylu prostat büyümesi teşhisi konulabilir.” “İdrar testi ihmal edilmemeli” İdrar testinin iyi huylu prostat büyümesi teşhisi için en önemli testlerden birisi olduğunu söyleyen Op. Dr. Yeni, “Bu testle hekim hastanın ne kadar idrar yaptığını, idrar yapma paternini ve idrar hızını görebilir. Bazı hastalar hafif derecede şikâyeti olduğunu belirtse de, işeme testinde ileri derecede prostat tıkanıklığı tespit edilir. Bu durumda tedavinin başlaması gerekmektedir” dedi. “İlaç ve cerrahi tedavi tercih edilebilir” Tedavi yollarını anlatan Op. Dr. Yeni, “İyi huylu prostat büyümesi tedavi seçeneklerinde ilaç tedavisi ve cerrahi seçenekleri mevcuttur. Hafif dereceli prostat tıkanıklığı olan hastalarda ilaç tedavisi olumlu sonuç vermektedir. Ancak uzun süre ilaç kullanımında ilaca yanıt azalabilmekte ve hastaların şikâyetleri artabilmektedir. İlacı bırakan hastalarda şikâyetler tekrarlayabilir. Orta ve ileri dereceli şikâyetleri olan hastalarda cerrahi tedavi çok daha ön planda tutulmalıdır. Günümüzde kapalı prostat cerrahisi çok ilerlemiştir. HoLEP, THULEP, Bipolep, TURP ile prostat tedavisi başarılı bir şekilde yapılmaktadır. Bu cerrahilerde komplikasyon oranları düşük, hasta konforu yüksektir. İleri yaştaki hastalar spinal anestezi (belden uyuşturma) ile daha güvenli şekilde ameliyat edilebilmektedir” ifadelerini kullandı. “Zamanında tedavi edilmezse böbrek yetmezliğine yol açabilir” İyi huylu prostat büyümesi zamanında tedavi edilirse hastaların hayat kalitesinin yükselebileceğini dile getiren Op. Dr. Yeni, “Ancak tedavisi geciken veya tedavi edilmeyen hastalarda prostat büyümesi, mesanenin çalışmasını bozarak böbrek yetmezliğine sebep olabilir. 50 yaşından itibaren her erkeğin, akrabasında prostat hastalığı olan erkeklerin ise 40 yaşından itibaren bir üroloji hekimine muayene olması ve testleri yaptırmasında büyük önem vardır” dedi.
Beyindeki kan pıhtıları kasıktan tedavi edilerek hastalar felç olmaktan kurtarılıyor
25 Nisan 2024 Perşembe - 10:53 Beyindeki kan pıhtıları kasıktan tedavi edilerek hastalar felç olmaktan kurtarılıyor Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan Gaziantep Şehir Hastanesi, Girişimsel Radyoloji alanında gerçekleştirdiği yenilikçi ve başarılı tedavilerle dikkat çekiyor. Modern teknoloji ile hizmet veren hastanede, beyin pıhtıları, kasıktan girilerek yapılan müdahale ile tedavi edilerek hastalar felç olmaktan kurtarılıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan ve yaklaşık 7 aydır hizmet veren Gaziantep Şehir Hastanesi, hastalara şifa olmaya devam ediyor. Pek çok alanda modern tedavilerin uygulandığı hastanede Girişimsel Radyologlar tarafından (damar içi) özel cihazlar kullanılarak ve kasıktan girilerek yapılan müdahale ile beyindeki pıhtıların çıkarılmasıyla altı ayda 100’ün üzerinde hasta tedavi edildi. Bu sayede ameliyata gerek kalmadan ya da ameliyatla bile düzeltilemeyecek ani yaşanan inme (felç) ve beyin kanamalarına 7/24 müdahale ediliyor. Gaziantep Şehir Hastanesi’nin teknolojik alt yapısı ve en güncel tıbbi cihazlarıyla ön plana çıkan Girişimsel Radyoloji Bölümü, felçlerin önlenmesine yönelik başarılı anjiografik uygulamalar gerçekleştiriyor. Şehir Hastanesi’nin Gaziantep ve çevre illere çok başarılı bir hizmet sunduğunu ifade eden Gaziantep Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Süleyman Çetinkünar, "Girişimsel Radyoloji, çok spesifik alanları içeren, özel işlemlerden oluşan, özel alet kullanımı gerektiren, ekip ruhuyla çalışan ve bu ekibin başındaki yetenekli doktorlarımız ve hocalarımız başta olmak üzere, hemşireler, teknisyenler ve diğer çalışanlardan oluşan güçlü bir ekibin varlığını ifade eder. Girişimsel Radyoloji çok özellikli bir bölümdür. Açıldığımız günden bu yana 100’ün üzerinde inme (felç) hastasına anjiyografik tedavi uygulandı ve büyük oranda başarıyla sonuçlandı. İlimiz, bölgemiz ve ülkemiz, Girişimsel Radyoloji ekibimizin hizmetinden faydalanabildiği için çok mutluyum. Bu konuda emeklerini esirgemeyen ve özveriyle çalışan tüm ekibe çok teşekkür ederiz" dedi. 6 ayda 2 bin 500 hasta muayene edildi Gaziantep Şehir Hastanesi Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Burak Binboğa, minimal invaziv işlemlerle gerçekleştirilen bu tedavilerin çeşitliliğine ve poliklinikte 6 ayda yaklaşık 2 bin 500 hastanın muayene edildiğine dikkat çekti. Ayrıca, 200 hastaya nörogirişimsel işlemlerin uygulandığını ve bunların 80’inin inme, 50’sinin beyin damar baloncuğu (anevrizma) geriye kalan da 70 hastanın da şah damarı (karotis stent) tedavisi olduğunu belirtti. Gaziantep Şehir Hastanesi Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Onay, Gaziantep ve Güneydoğu Bölgesi’ndeki hastalara sunulan "Girişimsel Radyoloji" hizmetleri hakkında bilgi verdi. Doç. Dr. Mehmet Onay, hastanenin iki üst düzey biplan ve bir monoplan anjiyo cihazına sahip olduğunu ve her türlü Girişimsel Radyolojik işlemin uygulandığı ve hastaların tedavilerinin mümkün olduğunu ifade etti. Mehmet Onay, özellikle inme ve beyin kanaması gibi A grubu işlemlerin Gaziantep Şehir Hastanesi’nde Girişimsel Radyoloji ünitesinde yapıldığını belirtti. Ayrıca, acil olmayan hastaların Gaziantep Şehir Hastanesi’nin 1. Kat C7 blokta bulunan Girişimsel Radyoloji Polikliniği’ne randevu almadan başvurabileceklerini söyledi. "Kasıktan girilerek beyindeki tıkanmış damar bulunup pıhtı çıkarılıyor" Gaziantep Şehir Hastanesi Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Çetin Murat Altay ise halk arasında felç olarak bilinen iskemik inme hastalığı ve tedavisinin önemi üzerinde durdu. Doç. Dr. Çetin Murat Altay, inme semptomlarının, vücudun bir kısmında felç, yüz felci, konuşma bozukluğu gibi bulgularla ortaya çıktığını ve tedavide zamanın kritik olduğunu vurguladı. Murat Altay, ilk 6 saat içinde müdahale edilmesi gerektiğini çünkü beynin kan almadığı her 5 dakikada hücrelerin ölmeye başladığını belirtti. Altay, Girişimsel Radyoloji ekibinin beyinde tıkanıklık bölgesinde "can çekişen hücrelere" yeterli kan akımını sağlamak için kasıktan girilerek beyindeki tıkanmış damarı bulup pıhtıyı çıkardığını ve bu işlemin hastalar için konforlu olduğunu ifade etti. Erken müdahale ile hastaların semptomlarının hızla iyileşebildiğini belirten Altay, süre uzadıkça durumun zorlaştığını söyledi. Doç. Dr. Çetin Murat Altay, Gaziantep Şehir Hastanesinde bu işlemlerin ücretsiz olarak yapıldığını ekledi. “6 ayda yaklaşık 2 bin 500 hasta muayene ettik” Doç. Dr. Ali Burak Binboğa, “Girişimsel Radyoloji dediğimiz bölüm ülkemizde henüz yan dalı olmayan bir uzmanlık dalıdır. Minimal invaziv işlemler yaptığımız bir alandır. Burada biyopsisinden tutun damar içinden tedaviler olmak üzere birçok işlem yapıyoruz. İşlem çeşitliliğimiz çok fazla. 6 ayda yaklaşık 2 bin 500 hasta muayene ettik” dedi. "İnme ve beyin kanamalı hastalarının tedavisinde 2 tane üst düzey biplan anjiyo cihazımız bulunmakta” Doç. Dr. Mehmet Onay, “Gaziantep Şehir Hastanesi olarak Gaziantep ve tüm Güneydoğu bölgesindeki illerdeki İnme ve beyin kanamalı hastalara Girişimsel Radyoloji hizmeti vermekteyiz. Her türlü Girişimsel Radyolojik işlemler hastanemizde yapılmakta. Ünitemiz dışında Girişimsel Radyolojiye tanımlı 10 yataklı servisimiz de bulunmakta” şeklinde konuştu. "Felçlik tedavisinde en önemli unsur erken müdahale’" Felçlik tedavisinde en önemli unsurun erken müdahale olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Çetin Murat Altay ise “Halk arasında felç olarak bilinen inme genellikle şeker, tansiyon ve kalp hastalığı olan hastalarda oluyor. Bu hastalarda tedavide en önemli husus ’zaman’. İlk 6 saatte hastanın acil servise başvurması ve beynine atan pıhtının çıkarılması gerekiyor. Çünkü insan beynine kan 5 dakika gitmeyince hücreler ölmeye başlıyor ve geri dönüşümsüz bir sürece giriliyor. Bu nedenlerden dolayı ölen beyin hücreleri var. Bir de can çekişen ve kurtarılmayı bekleyen hücreler var. Girişimsel Radyoloji olarak biz burada can çekişen hücreleri kurtarmak için müdahale ediyoruz” diye konuştu.
Beyindeki kan pıhtıları kasıktan tedavi edilerek hastalar felç olmaktan kurtarılıyor
25 Nisan 2024 Perşembe - 10:51 Beyindeki kan pıhtıları kasıktan tedavi edilerek hastalar felç olmaktan kurtarılıyor Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan Gaziantep Şehir Hastanesi, Girişimsel Radyoloji alanında gerçekleştirdiği yenilikçi ve başarılı tedavilerle dikkat çekiyor. Modern teknoloji ile hizmet veren hastanede, beyin pıhtıları, kasıktan girilerek yapılan müdahale ile tedavi edilerek hastalar felç olmaktan kurtarılıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan ve yaklaşık 7 aydır hizmet veren Gaziantep Şehir Hastanesi, hastalara şifa olmaya devam ediyor. Pek çok alanda modern tedavilerin uygulandığı hastanede Girişimsel Radyologlar tarafından (damar içi) özel cihazlar kullanılarak ve kasıktan girilerek yapılan müdahale ile beyindeki pıhtıların çıkarılmasıyla altı ayda 100’ün üzerinde hasta tedavi edildi. Bu sayede ameliyata gerek kalmadan ya da ameliyatla bile düzeltilemeyecek ani yaşanan inme (felç) ve beyin kanamalarına 7/24 müdahale ediliyor. Gaziantep Şehir Hastanesi’nin teknolojik alt yapısı ve en güncel tıbbi cihazlarıyla ön plana çıkan Girişimsel Radyoloji Bölümü, felçlerin önlenmesine yönelik başarılı anjiografik uygulamalar gerçekleştiriyor. Şehir Hastanesi’nin Gaziantep ve çevre illere çok başarılı bir hizmet sunduğunu ifade eden Gaziantep Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Süleyman Çetinkünar, "Girişimsel Radyoloji, çok spesifik alanları içeren, özel işlemlerden oluşan, özel alet kullanımı gerektiren, ekip ruhuyla çalışan ve bu ekibin başındaki yetenekli doktorlarımız ve hocalarımız başta olmak üzere, hemşireler, teknisyenler ve diğer çalışanlardan oluşan güçlü bir ekibin varlığını ifade eder. Girişimsel Radyoloji çok özellikli bir bölümdür. Açıldığımız günden bu yana 100’ün üzerinde inme (felç) hastasına anjiyografik tedavi uygulandı ve büyük oranda başarıyla sonuçlandı. İlimiz, bölgemiz ve ülkemiz, Girişimsel Radyoloji ekibimizin hizmetinden faydalanabildiği için çok mutluyum. Bu konuda emeklerini esirgemeyen ve özveriyle çalışan tüm ekibe çok teşekkür ederiz" dedi. 6 ayda 2 bin 500 hasta muayene edildi Gaziantep Şehir Hastanesi Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Burak Binboğa, minimal invaziv işlemlerle gerçekleştirilen bu tedavilerin çeşitliliğine ve poliklinikte 6 ayda yaklaşık 2 bin 500 hastanın muayene edildiğine dikkat çekti. Ayrıca, 200 hastaya nörogirişimsel işlemlerin uygulandığını ve bunların 80’inin inme, 50’sinin beyin damar baloncuğu (anevrizma) geriye kalan da 70 hastanın da şah damarı (karotis stent) tedavisi olduğunu belirtti. Gaziantep Şehir Hastanesi Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Onay, Gaziantep ve Güneydoğu Bölgesi’ndeki hastalara sunulan "Girişimsel Radyoloji" hizmetleri hakkında bilgi verdi. Doç. Dr. Mehmet Onay, hastanenin iki üst düzey biplan ve bir monoplan anjiyo cihazına sahip olduğunu ve her türlü Girişimsel Radyolojik işlemin uygulandığı ve hastaların tedavilerinin mümkün olduğunu ifade etti. Mehmet Onay, özellikle inme ve beyin kanaması gibi A grubu işlemlerin Gaziantep Şehir Hastanesi’nde Girişimsel Radyoloji ünitesinde yapıldığını belirtti. Ayrıca, acil olmayan hastaların Gaziantep Şehir Hastanesi’nin 1. Kat C7 blokta bulunan Girişimsel Radyoloji Polikliniği’ne randevu almadan başvurabileceklerini söyledi. "Kasıktan girilerek beyindeki tıkanmış damar bulunup pıhtı çıkarılıyor" Gaziantep Şehir Hastanesi Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Çetin Murat Altay ise halk arasında felç olarak bilinen iskemik inme hastalığı ve tedavisinin önemi üzerinde durdu. Doç. Dr. Çetin Murat Altay, inme semptomlarının, vücudun bir kısmında felç, yüz felci, konuşma bozukluğu gibi bulgularla ortaya çıktığını ve tedavide zamanın kritik olduğunu vurguladı. Murat Altay, ilk 6 saat içinde müdahale edilmesi gerektiğini çünkü beynin kan almadığı her 5 dakikada hücrelerin ölmeye başladığını belirtti. Altay, Girişimsel Radyoloji ekibinin beyinde tıkanıklık bölgesinde "can çekişen hücrelere" yeterli kan akımını sağlamak için kasıktan girilerek beyindeki tıkanmış damarı bulup pıhtıyı çıkardığını ve bu işlemin hastalar için konforlu olduğunu ifade etti. Erken müdahale ile hastaların semptomlarının hızla iyileşebildiğini belirten Altay, süre uzadıkça durumun zorlaştığını söyledi. Doç. Dr. Çetin Murat Altay, Gaziantep Şehir Hastanesinde bu işlemlerin ücretsiz olarak yapıldığını ekledi. “6 ayda yaklaşık 2 bin 500 hasta muayene ettik” Doç. Dr. Ali Burak Binboğa, “Girişimsel Radyoloji dediğimiz bölüm ülkemizde henüz yan dalı olmayan bir uzmanlık dalıdır. Minimal invaziv işlemler yaptığımız bir alandır. Burada biyopsisinden tutun damar içinden tedaviler olmak üzere birçok işlem yapıyoruz. İşlem çeşitliliğimiz çok fazla. 6 ayda yaklaşık 2 bin 500 hasta muayene ettik” dedi. "İnme ve beyin kanamalı hastalarının tedavisinde 2 tane üst düzey biplan anjiyo cihazımız bulunmakta” Doç. Dr. Mehmet Onay, “Gaziantep Şehir Hastanesi olarak Gaziantep ve tüm Güneydoğu bölgesindeki illerdeki İnme ve beyin kanamalı hastalara Girişimsel Radyoloji hizmeti vermekteyiz. Her türlü Girişimsel Radyolojik işlemler hastanemizde yapılmakta. Ünitemiz dışında Girişimsel Radyolojiye tanımlı 10 yataklı servisimiz de bulunmakta” şeklinde konuştu. "Felçlik tedavisinde en önemli unsur erken müdahale’" Felçlik tedavisinde en önemli unsurun erken müdahale olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Çetin Murat Altay ise, “Halk arasında felç olarak bilinen inme genellikle şeker, tansiyon ve kalp hastalığı olan hastalarda oluyor. Bu hastalarda tedavide en önemli husus ’zaman’. İlk 6 saatte hastanın acil servise başvurması ve beynine atan pıhtının çıkarılması gerekiyor. Çünkü insan beynine kan 5 dakika gitmeyince hücreler ölmeye başlıyor ve geri dönüşümsüz bir sürece giriliyor. Bu nedenlerden dolayı ölen beyin hücreleri var. Bir de can çekişen ve kurtarılmayı bekleyen hücreler var. Girişimsel Radyoloji olarak biz burada can çekişen hücreleri kurtarmak için müdahale ediyoruz” diye konuştu. (FA-SVY-